walk around - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
walk around dolaşmak v.
  • This entails reception and a document entitling them to walk around freely.
  • Bu, kabul edilmeyi ve serbestçe dolaşma hakkı veren bir belgeyi gerektirir.
  • I am looking forward to walking around the Izu Peninsula with some of my friends during summer vacation.
  • Yaz tatilinde bazı arkadaşlarımla birlikte Izu Yarımadası'nda dolaşmayı dört gözle bekliyorum.
  • I like walking around barefoot.
  • Çıplak ayakla dolaşmayı severim.
Show More (30)
walk around etrafını dolaşmak v.
  • The boy likes walking around the sofa store.
  • Çocuk kanepe dükkanının etrafında dolaşmayı seviyor.
  • Tom is walking around.
  • Tom etrafta dolaşıyor.
  • Sami was walking around the house.
  • Sami evin etrafında dolaşıyordu.
Show More (6)
walk around etrafta gezinmek v.
  • She walked around looking for him.
  • Onu arayarak etrafta gezindi.
  • Armstrong walked around.
  • Armstrong, etrafta gezindi.
Show More (-1)
walk around amaçsızca dolanmak v.
  • I walked around aimlessly.
  • Amaçsızca dolaştım.
Show More (-2)
walk around gezinmek v.
  • He's walking around in his underwear.
  • İç çamaşırlarıyla geziniyor.
Show More (-2)