(bir şeye) izin vermek

Bedeutungen von dem Begriff "(bir şeye) izin vermek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 5 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Phrasals
1	Phrasals	(bir şeye) izin vermek	admit of (something) v.
2	Phrasals	(bir şeye) izin vermek	allow of (something) v.
3	Phrasals	(bir şeye) izin vermek	admit of (something) v.
4	Phrasals	(bir şeye) izin vermek	allow of (something) v.
5	Phrasals	(bir şeye) izin vermek	stand for (something) v.

Bedeutungen, die der Begriff "(bir şeye) izin vermek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 17 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Phrasals
1	Phrasals	(birinin/bir şeyin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek	allow (someone or something) in (something or some place) v.
Did you tell Tom he's not allowed in this room? Bu odaya girmesine izin verilmediğini Tom'a söyledin mi? More Sentences
2	Phrasals	(birinin/bir şeyin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek	allow (someone or something) into (something or some place) v.
Dan's lawyer demanded to be allowed into the room where Dan was being questioned. Dan'in avukatı, Dan'in sorgulandığı odaya girmesine izin verilmesini talep etti. More Sentences
3	Phrasals	(birinin/bir şeyin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek	allow (someone or something) in (something or some place) v.
Tom's dog isn't allowed in the house. Tom'un köpeğinin eve girmesine izin verilmiyor. More Sentences
4	Phrasals	(birinin/bir şeyin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek	allow (someone or something) into (something or some place) v.
Tom wasn't allowed into Mary's hospital room. Tom'un Mary'nin hastane odasına girmesine izin verilmedi. More Sentences
5	Phrasals	(birinin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek	permit (one) in (something or some place) v.
We do not know this with any certainty because no organisations or media are permitted in the area. Bunu kesin olarak bilmiyoruz çünkü bölgeye hiçbir kuruluşun ya da medyanın girmesine izin verilmiyor. More Sentences
6	Phrasals	(birinin bir kişiye veya bir şeye) vurmasına izin vermek	let (one) at (someone or something) v.
7	Phrasals	birinin bir kişiye veya bir şeye vurmasına izin vermek	let someone or something at someone or something v.
8	Phrasals	birinin bir şeye katılmamasına izin vermek	excuse someone from something v.
9	Phrasals	(birinin/bir şeyin bir şeye/bir yere) girmesine izin vermek	let (someone or something) into (something or some place) v.
10	Phrasals	(birinin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek	permit (one) into (something or some place) v.
11	Phrasals	(birinin bir yere/bir şeye) çıkmasına izin vermek	permit (one) up (something or some place) v.
12	Phrasals	(birinin bir şeye/bir yere) tırmanmasına izin vermek	permit (one) up (something or some place) v.
13	Phrasals	(bir şeye) çıkmasına izin vermek	permit up to (something) v.
14	Phrasals	(bir şeye) tırmanmasına izin vermek	permit up to (something) v.
Idioms
15	Idioms	(birine bir şeyi) kabul etmesi/(bir şeye) ev sahipliği yapması için resmi olarak izin vermek	give (one) (the) clearance to have (something) v.
16	Idioms	birine/bir şeye izin/onay vermek	give someone/something the green light v.
17	Idioms	birine/bir şeye izin/onay vermek	give the green light to someone/something v.