|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
(hakaret amacıyla) çekik |
chink n.
|
|
She called her co-worker a "chink."
Kadın, iş arkadaşına "çekik" diyordu.
More Sentences
|
2 |
General |
(hırsızlık amacıyla) girmek |
break into v.
|
|
The expectation is that they will break into the Ministry of Economy tonight, and presumably do exactly the same thing.
Beklenti, bu gece Ekonomi Bakanlığı'na girecekleri ve muhtemelen aynı şeyi yapacakları yönünde.
More Sentences
|
3 |
General |
bakmak (kontrol etmek amacıyla) |
check on v.
|
|
I heard Mary crying in her room, so I went to check on her to see if she was OK.
Mary'nin odasında ağladığını duydum ve iyi olup olmadığını görmek için ona bakmaya gittim.
More Sentences
|
4 |
General |
(dinlenmek amacıyla) uzanmak |
lie awake v.
|
|
He lay awake all night.
Bütün gece uyumadan uzandı.
More Sentences
|
5 |
General |
amacıyla |
on adv.
|
|
I'm in Boston on business.
Ticaret amacıyla Boston'dayım.
More Sentences
|
6 |
General |
amacıyla |
so as to prep.
|
|
I have not quoted the exact English version so as to preserve some elegance.
Bazı zarafeti korumak amacıyla İngilizce versiyonu aynen aktarmadım.
More Sentences
|
7 |
General |
amacıyla |
to prep.
|
|
In order to promote the use of biofuels, a tax incentive must be introduced.
Biyoyakıt kullanımını teşvik etmek amacıyla bir vergi teşviki getirilmelidir.
More Sentences
|
8 |
General |
amacıyla |
as conj.
|
|
The death penalty, which we have just debated, is handed out and is often carried out in public as a deterrent.
Az önce tartıştığımız idam cezası, caydırıcı olması amacıyla verilir ve genellikle kamuoyu önünde infaz edilir.
More Sentences
|
9 |
General |
(susturmak amacıyla) şşşt |
shush exclam.
|
|
"Shush," whispered the parent to the giggling child.
Ebeveyn kıkırdayan çocuğuna "Şşşt," dedi.
More Sentences
|
Idioms |
|
10 |
Idioms |
(iş bulma amacıyla) kaldırımları arşınlamak |
pound the pavement v.
|
|
Jeff had to pound the pavement for three months before he found a job.
Jeff bir iş bulmadan önce üç ay boyunca kaldırımları arşınlamak zorunda kalmıştı.
More Sentences
|
General |
|
11 |
General |
keşif amacıyla yapılan araştırma |
recon n.
|
|
12 |
General |
barış ve uzlaşma amacıyla verilen hediye |
peace offering n.
|
|
13 |
General |
deniz yolculuğu (tatil amacıyla yapılan) |
cruise n.
|
|
14 |
General |
dini görüşlerin güçlenmesi amacıyla toplantı yapan veya bu tür toplantılara katılan kimse |
revivalist n.
|
|
15 |
General |
tasarruf amacıyla sırayla araba kullanma |
carpooling n.
|
|
16 |
General |
ses dönüşümü amacıyla kullanılan yöntem |
markovian model n.
|
|
17 |
General |
bir ders vermek amacıyla kaleme alınmış kısa hikaye |
exemplum n.
|
|
18 |
General |
tekrar tekrar okuma (öğrenmek amacıyla) |
revision n.
|
|
19 |
General |
diz altını korumak amacıyla kullanılan zırh |
jambeau n.
|
|
|
20 |
General |
bir günahın bağışlanması amacıyla papazın önerdiği kefareti yerine getiren kişi |
penitent n.
|
|
21 |
General |
ulaşım yolu trafiğinin yavaşlatılması amacıyla yapılan tümsek gibi engeller |
traffic calming n.
|
|
22 |
General |
dolaşan kimse (keşifte bulunmak amacıyla) |
explorer n.
|
|
23 |
General |
dolaşma (keşifte bulunmak amacıyla) |
exploration n.
|
|
24 |
General |
özellikle siyasi suçluları cezalandırmak amacıyla kullanılan sovyet çalışma kampı |
gulag n.
|
|
25 |
General |
yardım amacıyla düzenlenen konser |
benefit concert n.
|
|
26 |
General |
küfür etmek amacıyla yapılan el kol hareketleri |
obscene gesture n.
|
|
27 |
General |
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi |
medevac n.
|
|
28 |
General |
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi |
medical evacuation n.
|
|
29 |
General |
para toplama amacıyla düzenelenen sosyal etkinlik |
fundraiser n.
|
|
30 |
General |
tasarruf amacıyla sırayla araba kullanma |
lift-sharing n.
|
|
31 |
General |
bir yerde yapılan oturma eylemi (protesto amacıyla) |
sit-in n.
|
|
32 |
General |
tasarruf amacıyla sırayla araba kullanma |
ride-sharing n.
|
|
33 |
General |
fransız katolik kilisesi tarafından işçilerin günlük hayatını anlamaları amacıyla fabrikada çalıştırılan rahip |
worker-priest n.
|
|
34 |
General |
araba ya da uçağı zevk amacıyla kullanan |
joyrider n.
|
|
35 |
General |
birisinin itibarını zedelemek amacıyla yapılan saldırı |
blackwash n.
|
|
36 |
General |
turistleri (bir şeyler satmak amacıyla) taciz etme |
tourist hustling n.
|
|
37 |
General |
tedavi amacıyla kullanılan şarap veya bira ile kestirilmiş baharatlı sıcak süt |
posset n.
|
|
38 |
General |
işitme engelli insanların telefon görüşmelerini kolaylaştırmak amacıyla tasarlanmış cihaz |
text telephone n.
|
|
39 |
General |
bir canlıyı dondurup ileride yeniden dünyaya getirmek amacıyla yapılan işlemler bütünü |
cryonics n.
|
|
|
40 |
General |
meditasyon amacıyla kişinin göbek deliğine konsantre olması |
omphaloskepsis n.
|
|
41 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
debagging n.
|
|
42 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
dekecking n.
|
|
43 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
drooping n.
|
|
44 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
pantsing n.
|
|
45 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
grogging n.
|
|
46 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
kecking n.
|
|
47 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
sharking n.
|
|
48 |
General |
(şaka veya cezalandırma amacıyla) kişinin pantolonunu indirme |
shanking n.
|
|
49 |
General |
eğlence amacıyla arada sırada uyuşturucu kullanan kimse |
a recreational drug user n.
|
|
50 |
General |
bağış/yardım toplamak amacıyla yapılan yürüyüş |
charity walk n.
|
|
51 |
General |
sadece o anı yakalama amacıyla çekilen fotoğraf |
snapshot n.
|
|
52 |
General |
para toplamak amacıyla düzenlenen balo |
benefit ball n.
|
|
53 |
General |
toplum içine yerleştirmek amacıyla bir akıl hastasını kurumsal bir bakım yerinden taburcu etme |
deinstitutionalization n.
|
|
54 |
General |
toplum içine yerleştirmek amacıyla bir akıl hastasını kurumsal bir bakım yerinden taburcu etme |
deinstitutionalisation n.
|
|
55 |
General |
çalıntı araba parçalarının (satılmak amacıyla) söküldüğü yer |
chop shop n.
|
|
56 |
General |
geleneksel toplumlarda hastalığı iyileştirmek amacıyla hastadan kan alan kimse |
bleeder n.
|
|
57 |
General |
tanıtım amacıyla gönderilmiş küçük ilan |
stuffer n.
|
|
58 |
General |
(işe yarayacak birşeyler bulmak amacıyla yapılan) çöp karıştırma |
dumpster diving (us) n.
|
|
59 |
General |
(işe yarayacak birşeyler bulmak amacıyla yapılan) çöp karıştırma |
skipping (uk) n.
|
|
60 |
General |
bağış toplama amacıyla düzenlenen eğlence yarışması |
charity game n.
|
|
61 |
General |
karşıtlık yaratma amacıyla bir araya getirme |
juxtaposition n.
|
|
62 |
General |
tanıtım amacıyla gönderilmiş küçük ilan |
handout n.
|
|
63 |
General |
kavramın inandırıcılığını artırmak amacıyla bilimsel dilin yanlış biçimde kullanılması |
fruitloopery n.
|
|
64 |
General |
yürümekte zorluk çeken kimselere yardım etmek amacıyla üretilen dört ayaklı bir yürüme desteği sistemi (ticari marka) |
zimmer n.
|
|
65 |
General |
bağımsızlık bildirgesini kutlamak amacıyla 1976 yılında abd'de düzenlenmiş bisiklet turu |
bikecentennial n.
|
|
66 |
General |
evde pişirilen kek/kurabiyenin para toplamak amacıyla dışarıda satılması |
bake sale n.
|
|
67 |
General |
düğüne davet etmek amacıyla gönderilen ön davetiye |
save the date n.
|
|
68 |
General |
belirli bir eylemin yapılmasına olanak tanıması amacıyla bir nesnenin/aracın oluşturulması |
affordance n.
|
|
69 |
General |
düzeltme veya açıklama amacıyla bir kağıdın üzerine not düşme |
mark up n.
|
|
70 |
General |
(genelde konserin/gösterinin masraflarını karşılamak amacıyla) etkinliğin sonunda katılımcılardan toplanan para |
retiring collection n.
|
|
71 |
General |
yarışlarda pistlerde otomobillerin yavaşlayabilmesini sağlamak amacıyla uzun düzlüklere yerleştirilen yapay viraj |
chicane n.
|
|
72 |
General |
hayır amacıyla düzenlenen konser |
benefit concert n.
|
|
73 |
General |
hayır amacıyla düzenlenen konser |
charity concert n.
|
|
74 |
General |
politik veya başka bir nedenle kamusal alanlarda cephe ya da duvar üzerine tanıtım amacıyla yapılan poster asma eylemi |
flyposting n.
|
|
75 |
General |
yaşamsal ihtiyaçların karşılanması amacıyla yapılan seks işçiliği |
survival sex n.
|
|
76 |
General |
hayır amacıyla yapılan tiyatro veya müzik gösterisi |
benefit performance n.
|
|
77 |
General |
formula 1 gibi yarışlarda kaza durumlarında piste girip güvenlik sağlamak amacıyla yarışçıların hızlarını ayarlayan araç |
safety car n.
|
|
78 |
General |
formula 1 gibi yarışlarda kaza durumlarında piste girip güvenlik sağlamak amacıyla yarışçıların hızlarını ayarlayan araç |
pace car n.
|
|
79 |
General |
tuvaletin olmadığı durumlarda dışkı yapmak amacıyla kullanılan kova |
slop-pail n.
|
|
|
80 |
General |
(dolandırmak amacıyla kurulan) tuzak |
setup n.
|
|
81 |
General |
lunaparklardaki gibi eğlence amacıyla kullanılan mekanik araç |
amusement n.
|
|
82 |
General |
birisini tebrik etmek amacıyla gerçekleştirilen ziyaret |
congratulatory visit n.
|
|
83 |
General |
kazanç elde etmek, altın ve maden keşfetmek amacıyla güney amerika'ya giden, köleleştirmek için yerli halkı avlayan portekiz kaşif |
bandeirante n.
|
|
84 |
General |
altın veya köle bulmak amacıyla çıkılan yolculuk |
bandeira n.
|
|
85 |
General |
tuzak kurmak amacıyla yola döşenen çivili engel |
caltrop n.
|
|
86 |
General |
paçavra ve eski kıyafetleri yeniden kullanım amacıyla ayıran kimse |
ragsorter n.
|
|
87 |
General |
brezilya yerlileri tarafından ibadet amacıyla dans edip, şarkılar söylenerek yapılan tören |
candomble n.
|
|
88 |
General |
yerine başka bir yapı inşa edilmesi amacıyla yıkılan bina |
teardown n.
|
|
89 |
General |
sıçanların spor amacıyla köpeklere öldürtüldüğü kapalı alan |
rat pit n.
|
|
90 |
General |
bir konuda para toplamak amacıyla yapılan ücret karşılığı araba yıkama etkinliği |
carwash [usa] n.
|
|
91 |
General |
eskiden özellikle tiyatrolarda oyuncuları yuhalamak amacıyla kullanılan ötürüldüğünde kedi çığlığına benzer bir ses çıkaran düdük |
catcall n.
|
|
92 |
General |
insanları kandırmak amacıyla sosyal paylaşım sitelerinde sahte profil oluşturan kimse |
catfish n.
|
|
93 |
General |
hızlı kar amacıyla yurt dışında geçici iş arayan kimse |
chancer [african] n.
|
|
94 |
General |
birisinin itibarını zedelemek amacıyla yapılan saldırı |
character assassination n.
|
|
95 |
General |
yardım kuruluşunun kayıtlarını tutmak amacıyla oluşturulan kurulun üyeleri |
charity commissioners n.
|
|
96 |
General |
(onaylama/selam verme amacıyla) başı öne eğme |
nod n.
|
|
97 |
General |
(onaylama/selam verme amacıyla) baş sallama |
nod n.
|
|
98 |
General |
(yapım aşamalarını göstermek amacıyla) tabağın kenarına konulan özel işaret |
remarque n.
|
|
99 |
General |
doğum amacıyla başka bir ülkeye seyahat |
birth tourism n.
|
|
100 |
General |
barış ve uzlaşma amacıyla verilen ikram |
archilowe [scottish] n.
|
|
101 |
General |
bir kişi veya grubu kınamak veya övmek amacıyla yapılan bir belagat türü |
epideictic oratory n.
|
|
102 |
General |
ortaçağda savunma amacıyla giyilen deri-metal giysi |
jack n.
|
|
103 |
General |
saygı gösterme amacıyla diz bükme |
leg n.
|
|
104 |
General |
(protesto amacıyla yapılan) yatma eylemi |
lie-in n.
|
|
105 |
General |
mizah amacıyla bir sözü ve ifadeyi yanlış yerde kullanma |
malaprop n.
|
|
106 |
General |
mizah amacıyla sıkılıkla bir sözü ve ifadeyi yanlış yerde kullanan kimse |
malapropist n.
|
|
107 |
General |
bent ve su yolu gibi yapıları erozyondan koruma amacıyla kullanılan, çalılık, sırık gibi malzemelerden örülmüş hasır |
dutch mattress n.
|
|
108 |
General |
misilleme amacıyla bir ülkenin egemenlik alanını geçme yetkisi |
marque n.
|
|
109 |
General |
kostüm veya kılık değiştirme amacıyla giyilen baş aksesuarı |
wig n.
|
|
110 |
General |
tadım amacıyla şarabı koymak için kullanılan küçük tas |
wine taster n.
|
|
111 |
General |
asılmış bir adamın kurutularak büyü amacıyla kullanılan eli |
hand of glory n.
|
|
112 |
General |
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların hastaneye tahliye edilmesi için kullanılan helikopter |
medevac n.
|
|
113 |
General |
çevre edinip ilişki ağını genişletme amacıyla yapılan sosyal etkinlik |
meet-and-greet n.
|
|
114 |
General |
ticari kuruluşun bilgi verme amacıyla kullandığı telefon hattı |
helpline n.
|
|
115 |
General |
çıkar amacıyla daha güçlü veya kıdemli bir kimseyi kopya eden kimse |
mini-me n.
|
|
116 |
General |
sopa (ceza vermek amacıyla kullanılan ucu yassı ve yayvan) |
paddle n.
|
|
117 |
General |
(genellikle keşif amacıyla açılan) sondaj deliği |
bore-hole n.
|
|
118 |
General |
özellikle istenmeyen veya tehlikeli bir ortamdan kaçma amacıyla yapılan yolculuk |
hijra n.
|
|
119 |
General |
arzu edilen bir varış noktasına gitme amacıyla yapılan yolculuk |
hijra n.
|
|
120 |
General |
özellikle istenmeyen veya tehlikeli bir ortamdan kaçma amacıyla yapılan yolculuk |
hijrah n.
|
|
121 |
General |
arzu edilen bir varış noktasına gitme amacıyla yapılan yolculuk |
hijrah n.
|
|
122 |
General |
kaybedilen toprakların geri kazanılması amacıyla verilen karşılık |
revanche n.
|
|
123 |
General |
abraham lincoln'ü anma amacıyla abd'nin bazı eyaletlerinde resmi tatil olan 12 şubat günü |
lincoln's birthday n.
|
|
124 |
General |
özellikle soygun amacıyla telli bir aletle boğmak |
garotte n.
|
|
125 |
General |
özellikle soygun amacıyla kullanılan telli alet |
garotte n.
|
|
126 |
General |
(kirlilik ve trafiği azaltma amacıyla gerçekleştirilen) araç paylaşımı |
ridesharing [us] n.
|
|
127 |
General |
sesi azaltmak amacıyla kullanılan örtü |
muffle n.
|
|
128 |
General |
düşmanı mevcut hareket tarzını sürdürmekten veya planladığı operasyonları gerçekleştirmekten caydırmak amacıyla en iyi ekonomik, diplomatik, siyasi ve askeri değerlendirmeler ışığında geliştirilmiş eylem planı |
deterrent options n.
|
|
129 |
General |
ayırt edilebilmeleri amacıyla birbirinin aynısı olan iki hanedan armasından birinde yapılan değişiklik |
diminution n.
|
|
130 |
General |
selamlama veya işaret verme amacıyla ateş edilmesi |
gun n.
|
|
131 |
General |
(değer artırma amacıyla) tadilat yapma |
improvement n.
|
|
132 |
General |
gizlenme amacıyla kullanılan süslemeler |
disguisings n.
|
|
133 |
General |
(zararın önlenmesi ve önceden haber verilmesi amacıyla) çevrenin gözetilmesi |
doomwatching n.
|
|
134 |
General |
petrol bulmak amacıyla toprağı delme |
drilling n.
|
|
135 |
General |
petrol bulmak amacıyla toprağı delme |
oil production n.
|
|
136 |
General |
petrol bulmak amacıyla toprağı delme |
boring n.
|
|
137 |
General |
ganimet bulma amacıyla saldıran kimse |
piranha n.
|
|
138 |
General |
teftiş amacıyla malzeme veya ürün sayan işçi |
counter n.
|
|
139 |
General |
boşaltım amacıyla açılan kesi |
issue n.
|
|
140 |
General |
(dövüştürme, muhafaza amacıyla) hayvan deliği |
pit n.
|
|
141 |
General |
toplumsal huzura destek amacıyla bir araya gelen sivil kuvvet |
posse n.
|
|
142 |
General |
toplumsal huzura destek amacıyla bir araya gelen sivil kuvvet |
posse comitatus n.
|
|
143 |
General |
toplumsal huzura destek amacıyla bir araya gelen sivil kuvvet üyesi |
posseman n.
|
|
144 |
General |
tanıtım amacıyla bedava veya indirimli deneme paketi satımı |
sampling n.
|
|
145 |
General |
(soygun amacıyla vb.) boğma teliyle öldürme |
garrote n.
|
|
146 |
General |
(soygun amacıyla vb.) boğma teliyle öldürme |
garrotte n.
|
|
147 |
General |
ele geçirme amacıyla saldırma |
dive n.
|
|
148 |
General |
güvenliği sağlamak amacıyla çift halatla sekiz rakamı şeklinde atılan dağcılık düğümü |
figure of eight n.
|
|
149 |
General |
çıkarı veya görevinin bulunmadığı girişimlere destek amacıyla ismini kullandırtan kimse |
figurehead n.
|
|
150 |
General |
birine destek vermek amacıyla savaşmayı taahhüt eden kişisel teminat |
gauge n.
|
|
151 |
General |
yeni şubeler kurmak amacıyla çeşitli yerlere seyahat eden kimse |
organizer n.
|
|
152 |
General |
yeni şubeler kurmak amacıyla çeşitli yerlere seyahat eden kimse |
organiser n.
|
|
153 |
General |
patlama veya yangın amacıyla ham petrol kullanan saldırgan erkek |
petroleur n.
|
|
154 |
General |
patlama veya yangın amacıyla ham petrol kullanan saldırgan kadın |
petroleuse n.
|
|
155 |
General |
uzun süre kullanım amacıyla hak iddia etme |
prescription n.
|
|
156 |
General |
(eskrimde) saldırılacak bir boşluk yaratmak amacıyla rakibin kılıcına baskı uygulama |
press n.
|
|
157 |
General |
avustralya ve yeni zelanda'da fok kürkünü taklit amacıyla kırkılıp boyanan tavşan kürkü |
sealine n.
|
|
158 |
General |
seebeck tarafından kişisel kazanç amacıyla basılan yeni baskı pullar |
seebeck n.
|
|
159 |
General |
okulun maddi destek amacıyla öğrenciye sunduğu yarı zamanlı çalışma programı |
self-help n.
|
|
160 |
General |
kişinin tedavi amacıyla kafasına göre madde kullanması |
self-medication n.
|
|
161 |
General |
hatıra veya yardım toplama amacıyla düzenlenen posta pulu serisi |
series n.
|
|
162 |
General |
iletişim amacıyla kullanılan el hareketleri |
sign n.
|
|
163 |
General |
köleleştirme amacıyla insan avı |
slave hunt n.
|
|
164 |
General |
(zarı) hile yapmak amacıyla dönmeyecek şekilde masaya paralel atma |
slur [obsolete] n.
|
|
165 |
General |
orjinal içeriğin hayranlarını çekmek amacıyla klasik yapımlardan eski karakterleri, konseptleri ve fikirleri yeni yapıma dahil etme eylemi |
nostalgia bait n.
|
|
166 |
General |
okuyucuları/izleyicileri bir nesne veya olay hakkında merak içerisinde bırakarak bir sonraki bölümü okumalarını/izlemelerini sağlamak amacıyla kullanılan hikaye anlatım tekniği |
mystery box n.
|
|
167 |
General |
böbürlenmek amacıyla yapılan kreatif çalışma |
vanity project n.
|
|
168 |
General |
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması |
looksmaxxing n.
|
|
169 |
General |
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması |
looksmax n.
|
|
170 |
General |
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması |
looksmaxxing n.
|
|
171 |
General |
eğlenme ve sosyalleşme amacıyla düzenlenen toplanma etkinliği |
sociable n.
|
|
172 |
General |
dostluk veya beraberliği teşvik amacıyla toplanma |
social affair n.
|
|
173 |
General |
dostluk veya beraberliği teşvik amacıyla toplanma |
social gathering n.
|
|
174 |
General |
pul hırsızlığını önlemek amacıyla üzerine deliklerle harf basılmış posta pulu |
spif n.
|
|
175 |
General |
(avustralya'da) koyun yetiştiriciliği amacıyla kraliyet arazisini kiralayan kimse |
squatter n.
|
|
176 |
General |
(avlanacak su samurunun diğer tarafa geçmemesi amacıyla) gölün sığ bölümüne dizilmiş insan sırası |
stickle n.
|
|
177 |
General |
(geminin dengelenmesi amacıyla) eski kargolar indirilmeden yeni kargoların kabulü için gümrük tarafından verilen bir izin |
stiffening order n.
|
|
178 |
General |
görüşme amacıyla birisi ile odaya kapanmak |
be closeted with v.
|
|
179 |
General |
incelemek (iyiyi kötüden ayırt etmek amacıyla) |
screen v.
|
|
180 |
General |
kutlamak amacıyla yumruk tokuşturmak |
dap v.
|
|
181 |
General |
insanların bildiklerinin yanlış olduğunu göstermek amacıyla durum ile ilgili doğruları açıklamak |
set the record straight v.
|
|
182 |
General |
insanların bildiklerinin yanlış olduğunu göstermek amacıyla durum ile ilgili gerçekleri dile getirmek |
put the record straight v.
|
|
183 |
General |
eşlik etmek (korumak/gözetmek amacıyla) |
escort v.
|
|
184 |
General |
bir yere devamlı yaşamak amacıyla gelmek |
come to stay v.
|
|
185 |
General |
mikrop öldürmek amacıyla yıkama |
douche v.
|
|
186 |
General |
dinlemek amacıyla birinin telefon hattına tel bağlamak |
tap v.
|
|
187 |
General |
aydınlatma amacıyla açıklamak |
demystify v.
|
|
188 |
General |
çapulculuk amacıyla akın etmek |
maraud v.
|
|
189 |
General |
anket amacıyla konuşmak |
canvass v.
|
|
190 |
General |
çıkar amacıyla birinin olumsuz bir eğilimini tatmin etmeye çalışmak |
pander to v.
|
|
191 |
General |
hırsızlık amacıyla bir yere girmek |
break into v.
|
|
192 |
General |
kurcalamak (tamir/düzeltme amacıyla) |
tinker with v.
|
|
193 |
General |
sandığa gitmek (oy kullanmak amacıyla) |
go to polls v.
|
|
194 |
General |
insanları öldürmek amacıyla sağa sola saldırmak |
run amok v.
|
|
195 |
General |
hırsızlık amacıyla bir yere girmek |
break in v.
|
|
196 |
General |
tekrar tekrar okumak (öğrenmek amacıyla) |
revise v.
|
|
197 |
General |
dolaşmak (keşifte bulunmak amacıyla) |
explore v.
|
|
198 |
General |
taramak (iyiyi kötüden ayırt etmek amacıyla) |
screen v.
|
|
199 |
General |
etki yaratmak amacıyla sorulan soru |
rhetorical question v.
|
|
200 |
General |
kuruması amacıyla asma yapraklarını yere sermek |
provine v.
|
|
201 |
General |
gösteriş amacıyla para harcamak |
splash out v.
|
|
202 |
General |
kar amacıyla para yatırmak |
invest in v.
|
|
203 |
General |
kullanım amacıyla almak |
invest in v.
|
|
204 |
General |
denemek amacıyla gözden geçirmek |
check through v.
|
|
205 |
General |
denemek amacıyla gözden geçirmek |
check over v.
|
|
206 |
General |
satış amacıyla teşhir etmek |
expose for sale v.
|
|
207 |
General |
biriyle kaçmak (evlenme amacıyla) |
elope with someone v.
|
|
208 |
General |
sorgulanmak amacıyla gözaltında bulundurulmak/tutulmak |
be detained for questioning v.
|
|
209 |
General |
beden ve ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacıyla yapılan fizik tedavi/egzersiz gibi yöntemler |
bodywork v.
|
|
210 |
General |
beden ve ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacıyla fizik tedavi/egzersiz gibi yöntemleri kullanan veya bunları yapan/yaptıran kimse |
bodyworker v.
|
|
211 |
General |
(işlevinin ortaya çıkması amacıyla) ortam hazırlanmak |
be mediated through v.
|
|
212 |
General |
tanıdık ve arkadaşları selamlamak amacıyla bir lokanta ya da gece kulubündeki masalar arasında dolaşmak |
table-hop v.
|
|
213 |
General |
(onaylama/selam verme amacıyla) başı öne eğmek |
nod v.
|
|
214 |
General |
(onaylama/selam verme amacıyla) baş sallamak |
nod v.
|
|
215 |
General |
acı vermek amacıyla birinin kolunu tutup bükmek |
twist someone's arm v.
|
|
216 |
General |
öldürmek amacıyla saldırmak |
meat–ax v.
|
|
217 |
General |
düzeltme yapmak amacıyla metni okumak |
hold v.
|
|
218 |
General |
kandırmak amacıyla söylemek veya yapmak |
pull v.
|
|
219 |
General |
avlanmaya elverişsiz hale getirmek amacıyla (köpeklerin) ayak köklerini kesmek |
hamble v.
|
|
220 |
General |
seçim için oy istemek amacıyla ülkeyi dolaşmak |
whistlestop v.
|
|
221 |
General |
sergilemek amacıyla dışarı asmak |
hang out v.
|
|
222 |
General |
(aborjin kültüründe) bir kimseyi hasta edip öldürmek amacıyla ritüel yapmak |
bone [obsolete] [australia] v.
|
|
223 |
General |
kınama veya itiraz amacıyla bağrışmak |
hullabaloo v.
|
|
224 |
General |
(selamlama amacıyla) şapkasını kaldırmak |
move v.
|
|
225 |
General |
insanları veya nesneleri güvenlik amacıyla bir şeyin kenarına yerleştirmek |
line v.
|
|
226 |
General |
(bilgisayar oyunlarında) öldürülen düşmanın cesedini ganimet bulma amacıyla aramak |
loot v.
|
|
227 |
General |
selamlama amacıyla (şapka, kep) eğmek |
move v.
|
|
228 |
General |
çalma veya çıkarma amacıyla özellikle elleri kullanarak detaylıca aramak |
rifle v.
|
|
229 |
General |
toplam satış tutarını artırmak amacıyla farklı tekliflerle müşteriyi daha çok veya daha pahalı olanı alması için yönlendirmek |
upsell v.
|
|
230 |
General |
(özellikle tedavi veya teşhis amacıyla) travma geçirmiş biriyle görüşmek |
debrief v.
|
|
231 |
General |
(dinlendirme amacıyla) atın eyerini çıkarmak |
offsaddle v.
|
|
232 |
General |
karşıdakini aşağılama amacıyla sırtını dönmek |
rump v.
|
|
233 |
General |
entrika amacıyla plan yapmak |
cleck v.
|
|
234 |
General |
(kovalama, aşağılama amacıyla) piştlemek |
pish v.
|
|
235 |
General |
tanımlama veya sınıflandırma amacıyla (bir şeye) kod atamak |
code v.
|
|
236 |
General |
denetim amacıyla sınırda yürümek |
perambulate v.
|
|
237 |
General |
(hırsızlık amacıyla) gözünü dikmek |
set [obsolete] v.
|
|
238 |
General |
(hırsızlık amacıyla) gözü ile takip etmek |
set [obsolete] v.
|
|
239 |
General |
(özellikle bir toplantı yapmak amacıyla birisiyle) tarih ve saat belirlemek/randevulaşmak |
book time with (someone) v.
|
|
240 |
General |
işletmeleri kontrol için gereken yatırımı azaltmak amacıyla holding şirketlerini üst üste dizmek |
pyramid v.
|
|
241 |
General |
(hayvan) inceleme amacıyla koklamak |
snuff v.
|
|
242 |
General |
(yardım amacıyla) bir kimseye eşlik etmek |
support v.
|
|
243 |
General |
(yardım amacıyla) birine katılmak |
support v.
|
|
244 |
General |
(çiftleşme amacıyla) üzerine çıkmak |
mount v.
|
|
245 |
General |
(soygun amacıyla) zorla girmek |
raid v.
|
|
246 |
General |
tanıtma amacıyla yapılan |
introductory adj.
|
|
247 |
General |
kusur bulmak amacıyla söylenen |
critical adj.
|
|
248 |
General |
değerlendirme amacıyla yapılan |
critical adj.
|
|
249 |
General |
test amacıyla yapılmış |
probatory adj.
|
|
250 |
General |
iş amacıyla |
for business purpose adj.
|
|
251 |
General |
aldatma veya dolandırma amacıyla hareket eden |
mala fide adj.
|
|
252 |
General |
mizah amacıyla yanlış yerde kullanılmış söz veya ifadeleri ile dikkat çeken |
malaprop adj.
|
|
253 |
General |
mizah amacıyla yanlış yerde kullanılmış söz veya ifadeleri ile dikkat çeken |
malapropian adj.
|
|
254 |
General |
din propagandası amacıyla bir faaliyeti benimsemiş veya yeniden benimsemiş |
born-again adj.
|
|
255 |
General |
din propagandası amacıyla bir faaliyeti benimsemiş veya yeniden benimsemiş |
born-again adj.
|
|
256 |
General |
eğlence amacıyla üretilmiş |
boulevard adj.
|
|
257 |
General |
new york'taki arazileri yerleşimcilere satmak amacıyla hollanda'da 1791'de kurulan bir arazi sahipliği şirketine ait veya ilgili |
holland adj.
|
|
258 |
General |
suç işlemek amacıyla silah taşıyıp kullanan |
gun-toting adj.
|
|
259 |
General |
özel bir günü kutlamak amacıyla sınırlı süre ve sayıda üretilen (madeni para, pul) |
commemorative adj.
|
|
260 |
General |
kar amacıyla yolcu veya mal taşıyan (araç) |
commercial adj.
|
|
261 |
General |
fetih amacıyla saldıran |
invading adj.
|
|
262 |
General |
(yenilemek, iyileştirmek amacıyla) yeni uygulanmış |
fresh adj.
|
|
263 |
General |
(küçümseme amacıyla) beyaz suratlı |
putty-faced adj.
|
|
264 |
General |
(faaliyet) para toplama amacıyla düzenlenen |
sponsored adj.
|
|
265 |
General |
desteklemek amacıyla |
for supporting adv.
|
|
266 |
General |
tanıtım amacıyla |
on an introductory basis adv.
|
|
267 |
General |
teyit amacıyla |
for the purpose of confirmation adv.
|
|
268 |
General |
teyit amacıyla |
for confirmation purpose adv.
|
|
269 |
General |
teyit amacıyla |
for confirmation adv.
|
|
270 |
General |
reform yapma amacıyla |
reformly adv.
|
|
271 |
General |
kazanç amacıyla |
mercenarily adv.
|
|
272 |
General |
geriye doğru gitme amacıyla |
retrogradingly adv.
|
|
273 |
General |
amacıyla |
on purpose adv.
|
|
274 |
General |
kurtuluş amacıyla |
salvifically adv.
|
|
275 |
General |
amacıyla |
on the purpose of prep.
|
|
276 |
General |
amacıyla |
for prep.
|
|
277 |
General |
amacıyla |
with the object of prep.
|
|
278 |
General |
amacıyla |
with the intent of prep.
|
|
279 |
General |
amacıyla |
to the end that prep.
|
|
280 |
General |
amacıyla |
with the intention of prep.
|
|
281 |
General |
amacıyla |
for the purpose of prep.
|
|
282 |
General |
amacıyla |
with the purpose of prep.
|
|
283 |
General |
amacıyla |
with the aim of prep.
|
|
284 |
General |
amacıyla |
with intent to prep.
|
|
285 |
General |
-mek amacıyla |
for the purpose of prep.
|
|
286 |
General |
-mek amacıyla |
so as to prep.
|
|
287 |
General |
amacıyla |
in an effort to prep.
|
|
288 |
General |
amacıyla |
in an attempt to prep.
|
|
289 |
General |
amacıyla |
towards prep.
|
|
290 |
General |
pekiştirme amacıyla kullanılan bir ön ek |
dis pref.
|
|
291 |
General |
tabu kelimenin baş harfiyle birleştirilerek örtmece amacıyla kullanılan bir son ek |
word suf.
|
|
292 |
General |
kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla |
for the purpose of informing the public expr.
|
|
Phrasals |
|
293 |
Phrasals |
eylem planı yapmak amacıyla problemi tekrar tekrar ele almak |
thrash over v.
|
|
294 |
Phrasals |
(faturayı) ödemek amacıyla almak |
pick up v.
|
|
295 |
Phrasals |
(iskambil oyununda) kartı hile amacıyla elinde tutmak |
hold out v.
|
|
296 |
Phrasals |
sergilemek amacıyla asmak |
hang out v.
|
|
297 |
Phrasals |
test, kontrol veya ısıtma amacıyla (uçak motorunu) yüksek hızda çalıştırmak |
run up v.
|
|
298 |
Phrasals |
(saygı göstermek amacıyla) yere kapanmak |
grovel about in (something) v.
|
|
299 |
Phrasals |
bir şey istemek amacıyla birine yanaşmak |
touch someone (up) for something v.
|
|
300 |
Phrasals |
birini bulmak amacıyla etrafı kolaçan etmek |
scavenge around for someone v.
|
|
301 |
Phrasals |
destekleme amacıyla arkasında saf tutmak |
line up behind v.
|
|
302 |
Phrasals |
(yayınlamak amacıyla) basmak |
put something in (to) print v.
|
|
303 |
Phrasals |
(desteklemek amacıyla) birisinin arkasında olmak |
stand behind someone v.
|
|
304 |
Phrasals |
(birini suçlamak amacıyla) evine/odasına/valizine vb. (uyuşturucu/yasa dışı materyal) yerleştirmek |
plant something on someone v.
|
|
305 |
Phrasals |
(toplantı vb amacıyla) birilerini/insanları toplamak |
call someone together v.
|
|
306 |
Phrasals |
(desteklemek amacıyla) birisinin arkasında olmak |
stand in back of someone v.
|
|
307 |
Phrasals |
(desteklemek amacıyla) birisinin arkasında olmak |
stand back of someone v.
|
|
308 |
Phrasals |
'a amacıyla üretmek |
produce for v.
|
|
309 |
Phrasals |
(dolandırmak amacıyla) kendini olduğundan farklı biriymiş gibi tanıtmak |
give on v.
|
|
310 |
Phrasals |
-e karşı yürümek (protesto amacıyla) |
march against v.
|
|
311 |
Phrasals |
(amerikan futbolunda ileri pas atmak için zaman kazanmak amacıyla) hücum çizgisinden uzaklaşmak |
fade back v.
|
|
312 |
Phrasals |
(amerikan futbolunda ileri pas atmak için zaman kazanmak amacıyla) hücum yönünün tersine doğru gitmek |
fade back v.
|
|
313 |
Phrasals |
soygun amacıyla kıstırmak |
bail up [australia] v.
|
|
314 |
Phrasals |
soygun amacıyla kıskıvrak yakalamak/tutmak |
bail up [australia] v.
|
|
315 |
Phrasals |
kandırmak amacıyla yapmak/söylemek |
pull about v.
|
|
316 |
Phrasals |
(bir şeye/yere) hırsızlık/suç işlemek amacıyla girmek |
break in (to something or some place) v.
|
|
317 |
Phrasals |
fayda sağlamak amacıyla yakınlık göstermek |
cozy up v.
|
|
318 |
Phrasals |
fayda sağlamak amacıyla (birine/bir şeye) yakınlık göstermek |
cozy up (to someone or something) v.
|
|
319 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şey bulmak amacıyla incelemek/muayene etmek |
examine someone or something for something v.
|
|
320 |
Phrasals |
(birini bir şey) bulmak amacıyla incelemek/muayene etmek |
examine (one) for (something) v.
|
|
321 |
Phrasals |
bir şeyi bulmak amacıyla incelemek/muayene etmek |
examine for v.
|
|
322 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı yürümek (protesto amacıyla) |
march against (someone or something) v.
|
|
323 |
Phrasals |
gösteriş amacıyla (bir şeye) para harcamak/dökmek |
splash out (on something) v.
|
|
324 |
Phrasals |
amaçlı/amacıyla seyahat etmek |
travel for v.
|
|
325 |
Phrasals |
(bir şey) amaçlı/amacıyla seyahat etmek |
travel for (something) v.
|
|
326 |
Phrasals |
etrafını sarma amacıyla yaklaşmak |
close in (upon) v.
|
|
327 |
Phrasals |
siyasi kullanım amacıyla bir sendikaya vergi ödemeye yazılı onay vermek |
contract in [uk] v.
|
|
328 |
Phrasals |
kayıt tutmak amacıyla kutuya koymak |
file away v.
|
|
Phrases |
|
329 |
Phrases |
açıklama amacıyla |
for the purposes of exposition expr.
|
|
330 |
Phrases |
amacıyla |
with an eye to expr.
|
|
331 |
Phrases |
amacıyla |
with the objective to expr.
|
|
332 |
Phrases |
amacıyla |
with a view to expr.
|
|
333 |
Phrases |
desteklemek amacıyla |
in order to support expr.
|
|
334 |
Phrases |
hatırlatmak amacıyla |
as a reminder expr.
|
|
335 |
Phrases |
güvenlik amacıyla |
for security reasons expr.
|
|
336 |
Phrases |
size söylüyorum (uyarmak amacıyla) |
(and) no messing expr.
|
|
337 |
Phrases |
suç işlemek amacıyla |
with felon intent expr.
|
|
338 |
Phrases |
sadece kaynak göstermek amacıyla |
for reference purpose only expr.
|
|
339 |
Phrases |
(bir şeye) misilleme olarak/amacıyla |
in retaliation for expr.
|
|
340 |
Phrases |
-i yapmak amacıyla |
with a view to doing something expr.
|
|
341 |
Phrases |
-i yapmak amacıyla |
with an eye to doing something expr.
|
|
342 |
Phrases |
(bir şey) amacıyla |
with (one's) eye on expr.
|
|
343 |
Phrases |
yapmak amacıyla |
with a view to doing expr.
|
|
344 |
Phrases |
bir şey amacıyla |
with a view to something/to doing something expr.
|
|
345 |
Phrases |
emniyet amacıyla |
for safety sake expr.
|
|
346 |
Phrases |
güvenlik amacıyla |
for safety sake expr.
|
|
Proverb |
|
347 |
Proverb |
(bernard shaw tarafından öğretmenleri aşağılamak amacıyla söylemiş bir söz) elinden hiçbir iş gelmeyen öğretmen olur |
those who can, do; those who can't, teach
|
|
Colloquial |
|
348 |
Colloquial |
zayıf ve fit kalmak amacıyla insanların, ince ve güzel buldukları insanların giydikleri kıyafetleri veya bu insanların fotoğraflarını paylaşması |
thinspiration n.
|
|
349 |
Colloquial |
ingiltere'deki çocukların guy fawkes gecesi için havai fişek satın almak amacıyla para toplarken söyledikleri söz |
penny for the guy n.
|
|
350 |
Colloquial |
trump'ın gazetecilere hakaret etmek amacıyla söylediği olumsuz bir ifade |
covfefe n.
|
|
351 |
Colloquial |
iyilik/yardım amacıyla bir yayında veya röportajda bir şeyin reklamını yapma |
plug n.
|
|
352 |
Colloquial |
hırsızlık amacıyla girme |
break-in n.
|
|
353 |
Colloquial |
çalıntı araba parçalarının (satılmak amacıyla) söküldüğü yer |
chop-shop n.
|
|
354 |
Colloquial |
beceriksiz bilgisayar kullanıcılarını taklit amacıyla ünlem işaretinden sonra konan bir sayısı |
one n.
|
|
355 |
Colloquial |
yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza |
op-shop [australia/new zealand] n.
|
|
356 |
Colloquial |
amaçlı/amacıyla seyahat |
travel for n.
|
|
357 |
Colloquial |
sadece kâr elde etmek amacıyla tasarlanmış ürün |
cash grab n.
|
|
358 |
Colloquial |
çocuk sahibi olmak amacıyla doğum kontrol yöntemlerini bırakmak |
pull the goalie v.
|
|
359 |
Colloquial |
öldürmek amacıyla sağa sola saldırmak |
go amok [datyed] v.
|
|
360 |
Colloquial |
öldürmek amacıyla sağa sola saldırmak |
go amuck [dated] v.
|
|
361 |
Colloquial |
(etkileme amacıyla) memnun etmek |
work v.
|
|
362 |
Colloquial |
(etkileme amacıyla) kurnazca mest etmek |
work v.
|
|
363 |
Colloquial |
kısaltmak amacıyla sesli harfleri çıkarmak |
disemvowel v.
|
|
364 |
Colloquial |
vurgu amacıyla kullanılan bir ünlem |
yo interj.
|
|
365 |
Colloquial |
sağlamak amacıyla |
in order to get expr.
|
|
366 |
Colloquial |
satmak/kar etmek amacıyla |
on spec expr.
|
|
367 |
Colloquial |
(kavga/tartışma amacıyla) dışarı çıkalım istersen? |
(you) wanna step outside? expr.
|
|
368 |
Colloquial |
(kavga/tartışma amacıyla) dışarı çıkalım istersen? |
(you) want to step outside? expr.
|
|
Idioms |
|
369 |
Idioms |
gizli toplantılar yapmak amacıyla kullanılan buluşma yeri |
back room n.
|
|
370 |
Idioms |
duygusal destek amacıyla edinilen evcil hayvan |
emotional support dog/cat n.
|
|
371 |
Idioms |
arkadaşlık etme, rahatlatma amacıyla edinilen evcil hayvan |
emotional support dog/cat n.
|
|
372 |
Idioms |
birisinin gözünü boyamak amacıyla yapılan hareket |
dog and pony show n.
|
|
373 |
Idioms |
yağcılık yapmak amacıyla yapılan konuşma |
sweet-talk n.
|
|
374 |
Idioms |
(fuck kelimesini ifade etmek amacıyla söylenen) dört harfli söz/küfür |
a four-letter word n.
|
|
375 |
Idioms |
(ikna etmek amacıyla) ağzı iyi laf yapan kimse |
silver-tongued n.
|
|
376 |
Idioms |
yatırım amacıyla bir çiftliğe sahip olan ve işleten iş adamı |
queen street farmer n.
|
|
377 |
Idioms |
göz boyamak amacıyla yapılan şov |
a dog and pony show [us] n.
|
|
378 |
Idioms |
barış ve uzlaşma amacıyla verilen hediye |
a peace offering n.
|
|
379 |
Idioms |
bir yazılım firmasının geliştirdiği yazılımı test etmek amacıyla kendi projelerinde kullanması |
dogfood n.
|
|
380 |
Idioms |
(kutlama amacıyla) yumruk çakma |
fist bump n.
|
|
381 |
Idioms |
(fuck kelimesini ifade etmek amacıyla söylenen) dört harfli söz/küfür |
four-letter word n.
|
|
382 |
Idioms |
başarı veya güvenlik sağlamak amacıyla ihtiyati tedbirler almak |
lay an anchor to the windward v.
|
|
383 |
Idioms |
teşvik/motive etmek amacıyla (bir şeyi) kullanmak |
use (something) as a carrot v.
|
|
384 |
Idioms |
amacıyla örtüşmek |
answer someone's purpose v.
|
|
385 |
Idioms |
amacıyla örtüşmek |
serve someone's purpose v.
|
|
386 |
Idioms |
bir hayvanın acılarına son vermek amacıyla onu uyutmak |
put an animal down v.
|
|
387 |
Idioms |
birinin taklidini yapmak (dalga geçmek amacıyla) |
do a take-off on someone v.
|
|
388 |
Idioms |
birinin taklidini yapmak (dalga geçmek amacıyla) |
do a takeoff on someone v.
|
|
389 |
Idioms |
birisine fayda sağlamak amacıyla yakınlık göstermek |
cosy up to v.
|
|
390 |
Idioms |
birisine fayda sağlamak amacıyla yakınlık göstermek |
cozy up to v.
|
|
391 |
Idioms |
bir malı/hizmeti satmak amacıyla ticari bir metin hazırlamak |
put together a pitch v.
|
|
392 |
Idioms |
birisinden (göz kulak olmak amacıyla) gözlerini ayırmamak |
have one's eye on someone v.
|
|
393 |
Idioms |
birisinden (göz kulak olmak amacıyla) gözlerini ayırmamak |
keep one's eye on someone v.
|
|
394 |
Idioms |
müşteriye bir ürünü satmak amacıyla bir konuşma/sunum hazırlamak |
put together a pitch v.
|
|
395 |
Idioms |
kamuya açık bir yerde insanlara ulaşmak amacıyla görüşlerini açıklamak |
speak from a soapbox v.
|
|
396 |
Idioms |
(cezalandırmak amacıyla) cetvelle eline vurmak |
rap someone's knuckles v.
|
|
397 |
Idioms |
(kutlama amacıyla) bir şişe açmak |
crack open a bottle v.
|
|
398 |
Idioms |
(ileride kullanmak amacıyla) bir kenarda kayıtlı tutmak |
have something on file v.
|
|
399 |
Idioms |
(entrika amacıyla) plan yapmak |
hatch a plan v.
|
|
400 |
Idioms |
(deneme amacıyla) bir cihazı çalıştırmak |
burn something in v.
|
|
401 |
Idioms |
(harcamalarına dikkat etmek amacıyla) parasını gıdım gıdım harcamak |
stretch one's money v.
|
|
402 |
Idioms |
(cezalandırmak amacıyla) cetvelle eline vurmak |
rap someone on the knuckles v.
|
|
403 |
Idioms |
(hırsızlık yapmak amacıyla) bir yeri gözetlemek |
case the joint v.
|
|
404 |
Idioms |
(kutlama amacıyla) bir şişe açmak |
crack a bottle open v.
|
|
405 |
Idioms |
(konuşan iki kişiden birisinin karşısındakine şaka/espri yapması amacıyla) fırsat vermek |
play the straight man v.
|
|
406 |
Idioms |
(konuşan iki kişiden birisinin karşısındakine şaka/espri yapması amacıyla) fırsat vermek |
play straight man v.
|
|
407 |
Idioms |
(harcamalarına dikkat etmek amacıyla) parasını gıdım gıdım harcamak |
make one's money stretch v.
|
|
408 |
Idioms |
(cesaret vermek amacıyla) birinin elini tutmak |
hold someone's hand v.
|
|
409 |
Idioms |
(cezalandırmak amacıyla) cetvelle eline vurmak |
rap someone across the knuckles v.
|
|
410 |
Idioms |
mülkiyetine geçirmek amacıyla bir arazi üzerinde kalmak |
hold down a claim v.
|
|
411 |
Idioms |
halkın nabzını tutmak amacıyla anket düzenlemek |
take a straw poll v.
|
|
412 |
Idioms |
protesto amacıyla çekip gitmek |
run out on someone v.
|
|
413 |
Idioms |
-in taklidini yapmak (dalga geçmek amacıyla) |
do a takeoff on v.
|
|
414 |
Idioms |
kendi şirketinin geliştirdiği yazılımı test etmek amacıyla kullanmak |
eat (one's) own dog food v.
|
|
415 |
Idioms |
(ileride kullanmak amacıyla) bir kenarda kayıtlı tutmak |
have on file v.
|
|
416 |
Idioms |
-den (göz kulak olmak amacıyla) gözlerini ayırmamak |
have one's eye on v.
|
|
417 |
Idioms |
(yayınlamak amacıyla) basmak |
put in print v.
|
|
418 |
Idioms |
gösteriş amacıyla (birine/bir şeye) para harcamak/dökmek |
splurge (on someone or something) v.
|
|
419 |
Idioms |
son kuruşuna kadar almak (amacıyla dava açmak) |
sue the pants off someone v.
|
|
420 |
Idioms |
huzur ve güvenliği sağlamak amacıyla dolaşan |
on the beat adj.
|
|
421 |
Idioms |
eğlence amacıyla |
for fun expr.
|
|
422 |
Idioms |
eğlence amacıyla |
for a lark expr.
|
|
423 |
Idioms |
eğlence amacıyla |
on a lark expr.
|
|
424 |
Idioms |
mağaza çalışanları arasında potansiyel hırsız olabilecek biriyle ilgili uyarı amacıyla kullanılan bir ifade |
two pun ten [obsolete] expr.
|
|
425 |
Idioms |
mağaza çalışanları arasında potansiyel hırsız olabilecek biriyle ilgili uyarı amacıyla kullanılan bir ifade |
two upon ten [obsolete] [uk] expr.
|
|
426 |
Idioms |
(bir şey yapmak) amacıyla |
with an eye towards (doing) (something) expr.
|
|
Speaking |
|
427 |
Speaking |
birisine (yapmış olduğu iyilik/yardımdan dolayı) iltifatta bulunmak amacıyla söylenen söz |
you are scholar and a gentleman expr.
|
|
428 |
Speaking |
(kavga/tartışma amacıyla) dışarı çıkalım istersen? |
do you want to step outside? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
429 |
Trade/Economic |
gelecekteki fiyat değişikliklerini öngörmek amacıyla geçmiş fiyat değişikliklerinin analizi |
technical analysis n.
|
|
430 |
Trade/Economic |
gelecekteki fiyat değişikliklerini öngörmek amacıyla geçmiş fiyat değişikliklerinin analizi |
technical analysis of stock trends n.
|
|
431 |
Trade/Economic |
(karlı satış için fiyat yükseltmek amacıyla) malları önceden satın alan kimse |
regrater n.
|
|
432 |
Trade/Economic |
(karlı satış için fiyatları yükseltmek amacıyla) malları önceden satın alma |
regratery n.
|
|
433 |
Trade/Economic |
(karlı satış için fiyatları yükseltmek amacıyla) malları önceden satın alan kimse |
regrator n.
|
|
434 |
Trade/Economic |
satış amacıyla yetiştirilen sebzeler |
troke [scottish] n.
|
|
435 |
Trade/Economic |
abd'de çoğunlukla ticari bankalardan oluşan ve bankaların diğer bankalardan genellikle gecelik ödünç alma amacıyla kullandıkları özel bir piyasa |
federal funds market n.
|
|
436 |
Trade/Economic |
ailenin hasta olan bir ferdine bakmak amacıyla alınan izin |
nursing leave of absence n.
|
|
437 |
Trade/Economic |
belirli amaç doğrultusunda bazı belirgin soruların cevaplarını aramak amacıyla yapılan mülakat |
objective interview n.
|
|
438 |
Trade/Economic |
bir malı sadece temlik amacıyla muhafaza eden yediemin |
bare trustee n.
|
|
439 |
Trade/Economic |
bir üniversitenin bilgi ve becerilerini ticarileştirmek amacıyla kurulan şirket |
spin-off n.
|
|
440 |
Trade/Economic |
bsp uyarınca aşağıdakiler dahil, çeşitli işlevler görmesi amacıyla atanan banka veya başka bir kuruluş, anlamında iata terimi |
claring bank n.
|
|
441 |
Trade/Economic |
bir dergi veya kitaptan reklam amacıyla seçilip kesilen sayfa |
tearsheet n.
|
|
442 |
Trade/Economic |
bir şirketin çevresel sorumluluğa sahip olduğu imajını vurgulamak amacıyla yaydığı yanlış bilgi |
greenwash n.
|
|
443 |
Trade/Economic |
bir şirketin çevresel sorumluluğa sahip olduğu imajını vurgulamak amacıyla yaydığı yanlış bilgi |
greenwashing n.
|
|
444 |
Trade/Economic |
bir şirketin maliyetlerini azaltmak amacıyla üretimin bazı aşamalarını ülke dışında gerçekleştirmesi |
offshoring n.
|
|
445 |
Trade/Economic |
bir dergi veya kitaptan reklam amacıyla seçilip kesilen sayfa |
tear sheet n.
|
|
446 |
Trade/Economic |
bir görevi gerçekleştirmek amacıyla kısa süreliğine göreve getirilmiş yönetici |
bungee boss n.
|
|
447 |
Trade/Economic |
bir üründen çok kurumun itibarını yükseltme amacıyla yapılan reklam |
institutional advertising n.
|
|
448 |
Trade/Economic |
çarpan etkisi yapması amacıyla düzenlenen etkinlik |
multiplier event n.
|
|
449 |
Trade/Economic |
dengeleme amacıyla eksiltme |
offset n.
|
|
450 |
Trade/Economic |
dengeleme amacıyla azaltma |
offset n.
|
|
451 |
Trade/Economic |
döviz kurlarını istikrarlandırmak için merkez bankasının piyasaya yapacağı müdahalelerde kullanılmak amacıyla tutulan döviz fonu |
exchange stabilization fund n.
|
|
452 |
Trade/Economic |
emre yazılı bir senedin devredilebilirliğini artırmak amacıyla üçüncü bir kimsenin ona imza koyması |
accommodation endorsement n.
|
|
453 |
Trade/Economic |
ekonomiyi durgunluktan kurtarmak ve ekonomik faaliyetleri canlandırmak amacıyla devletin piyasaya para pompalayarak satınalma gücünü artırmaya yönelik yaptığı harcamalar |
pump priming n.
|
|
454 |
Trade/Economic |
fon oluşturmak amacıyla çıkarılan tahvil |
sinking fund bond n.
|
|
455 |
Trade/Economic |
firmaların birbirlerinin çalışanlarını ayartıp kendi bünyelerinde çalıştırmalarını engellemek amacıyla imzaladıkları anlaşma |
no-poaching agreement n.
|
|
456 |
Trade/Economic |
genel dağıtım amacıyla broşüre basılmış reklam |
broadside n.
|
|
457 |
Trade/Economic |
genel olarak avrupa birliği'ni ya da topluluk bürokrasisi ve karar alma mekanizmasını ifade amacıyla kullanılan terim |
brussels n.
|
|
458 |
Trade/Economic |
her bir değişkenin etkilerini belirlemek amacıyla bu değişkenlerin ayarlanmasına olanak sağlayan özel bilgisayar yazılımları |
spreadsheets n.
|
|
459 |
Trade/Economic |
ithalatı azaltmak amacıyla alınan geçici ve tercihli önlemler |
safeguards n.
|
|
460 |
Trade/Economic |
işletme faaliyetlerinin geliştirilmesi amacıyla çıkarılan tahvil |
extension bond n.
|
|
461 |
Trade/Economic |
işleri hızlandırmak amacıyla yapılan ödeme |
facilitation payment n.
|
|
462 |
Trade/Economic |
işe uymayan adayları belirlemek amacıyla yapılan kısa mülakat |
screening interview n.
|
|
463 |
Trade/Economic |
kara para aklama sırasında tespit edilmeme amacıyla aklanan meblağı küçük hesaplara bölerek kaçırma |
smurfing n.
|
|
464 |
Trade/Economic |
karı arttırmak amacıyla düşük faizle para alıp yüksek faizle işletme |
trading on the equity n.
|
|
465 |
Trade/Economic |
kar amacıyla işletilen sigorta şirketi |
stock insurance company n.
|
|
466 |
Trade/Economic |
kar amacıyla ekonomik faaliyetlerde bulunan kuruluş |
business firm n.
|
|
467 |
Trade/Economic |
kayıt amacıyla kullanılan ulusal para |
reporting currency n.
|
|
468 |
Trade/Economic |
müşteri çekmek amacıyla maliyetinin altında satışa sunulan ürün |
drawing card n.
|
|
469 |
Trade/Economic |
müşteri çekmek amacıyla maliyetinin altında satışa sunulan ürün |
loss leader n.
|
|
470 |
Trade/Economic |
net kardan firmanın diğer finansman gereksinimlerini karşılamak amacıyla tekrar işe yatırılan miktar |
retained earnings n.
|
|
471 |
Trade/Economic |
özellikle ingiltere'de yeni mezunlara şirketlerinin reklamını yapmak amacıyla her yıl şirket mensuplarının üniversitelere yapmış olduğu ziyaret |
milk round n.
|
|
472 |
Trade/Economic |
prestij artırmak amacıyla yapılan reklam |
prestige advertising n.
|
|
473 |
Trade/Economic |
piyasada yapay bir faaliyet yaratmak amacıyla yapılan düzmece işlemler |
cross trades n.
|
|
474 |
Trade/Economic |
promosyon amacıyla verilen hediye |
give away n.
|
|
475 |
Trade/Economic |
satışları geliştirmek amacıyla daha ucuz fiyatlar tespit ederek müşterileri cezbetme tekniği |
load factor pricing mechanism n.
|
|
476 |
Trade/Economic |
rakipleri saf dışı etmek amacıyla uygulanan aşırı fiyat kırmaya dayılı fiyat politikası |
predatory pricing n.
|
|
477 |
Trade/Economic |
sabit varlıkların yenilenmesi amacıyla ayrılan fon |
renewal fund n.
|
|
478 |
Trade/Economic |
satılmakta olan bir malın öncelikle satın alınması amacıyla açılan dava |
action for preemption n.
|
|
479 |
Trade/Economic |
sınır ötesi finansal kiralama işlemlerinde, ilgili ülke yasaları açısından, vergi amacıyla hem kiraya verenin hem de kiralayanın, kiralanan malın sahibi olarak kabul edilmesi durumu |
double dip lease n.
|
|
480 |
Trade/Economic |
sendika aidatını vermeyen işçiyi cezalandırmak amacıyla eşyalarının sendika mensuplarınca saklanması |
rattening n.
|
|
481 |
Trade/Economic |
sermayeyi takviye etmek amacıyla çıkarılan tahvil |
adjustment bond n.
|
|
482 |
Trade/Economic |
şirkete ileride yönetici olması amacıyla yetiştirilmek üzere alınmış yönetici adayı |
trainee manager n.
|
|
483 |
Trade/Economic |
şirketlerin veya devletlerin birbiriyle rekabet ederken birbirine karşı avantaj elde etmek amacıyla bazı avantajlarını veya karlarını düşürecek eylemlere yönelmesi |
race to the bottom n.
|
|
484 |
Trade/Economic |
tahvil fiyatlarında kısa süreli değişmelerden kar sağlamak amacıyla tahvil alım ve satım faaliyeti |
barter n.
|
|
485 |
Trade/Economic |
tarım ürünlerini pazarlamak amacıyla kurulan kooperatif |
marketing co-operative n.
|
|
486 |
Trade/Economic |
tanıtım amacıyla yapılan müşteri ziyareti |
customer call n.
|
|
487 |
Trade/Economic |
taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçma |
run away from its commitments n.
|
|
488 |
Trade/Economic |
toplam talebi artırma veya azaltma amacıyla para ve maliye politikalarının kullanılması |
demand management n.
|
|
489 |
Trade/Economic |
ticari amaçla elde tutulan finansal varlık veya borçlar alım satım amacıyla elde tutulan finansal varlık veya borçlar |
trading financial asset or liability held for trading n.
|
|
490 |
Trade/Economic |
ticaret amacıyla kurulmuş şirket |
civil corporation n.
|
|
491 |
Trade/Economic |
ticaret amacıyla elde tutulanlar |
held for trading n.
|
|
492 |
Trade/Economic |
vergi avantajı sağlamak amacıyla temettü ödemesinden hemen önce hisse alıp ve bu ödeme sonrası bu hisselerin satılması |
dividend stripping n.
|
|
493 |
Trade/Economic |
vadeye kadar tutma amacıyla yapılan yatırım |
held-to-maturity investment n.
|
|
494 |
Trade/Economic |
vergi kaçırma amacıyla kurulan şirket |
shell corporation n.
|
|
495 |
Trade/Economic |
vergi yükünün daha adil dağıtılması amacıyla gayrimenkullerin yeni bir değerlendirmeye tabi tutulması |
equalization of assessment of property n.
|
|
496 |
Trade/Economic |
yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza |
charity shop n.
|
|
497 |
Trade/Economic |
yeniden satım amacıyla elde tutulanlar |
held for resale n.
|
|
498 |
Trade/Economic |
yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza |
thrift shop n.
|
|
499 |
Trade/Economic |
yabancı hükümetlerin veya resmi mali kurumların abd'de dolarla ödeme yapmak amacıyla federal rezerv bankası'nda tuttukları,genellikle çek hesabı şeklindeki fonlar |
foreign official deposits n.
|
|
500 |
Trade/Economic |
yardım amacıyla genellikle bir hayır kurumunun yönetiminde satış yapan mağaza |
resale shop n.
|
|