a throw - Türkisch Englisch Wörterbuch

a throw

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "a throw" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Idioms
a throw n. kişi başı
a throw n. tanesi

Bedeutungen, die der Begriff "a throw" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 303 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
throw a party v. parti düzenlemek
They are going to throw a party for Sam.
Sam için bir parti düzenleyecekler.

More Sentences
throw a snowball v. kartopu atmak
Mary threw a snowball at Tom.
Mary, Tom'a bir kartopu attı.

More Sentences
Idioms
throw a party v. parti düzenlemek
She decided to throw a party.
Bir parti düzenlemeye karar verdi.

More Sentences
British Slang
throw a wobbly v. tepesi atmak
Mary's very short-tempered, and often throws a wobbly.
Mary çok sinirlidir ve sık sık tepesi atar.

More Sentences
General
throw a vehicle into gear v. arabanın motorunu vitese almak
throw a fit v. nöbeti tutmak
throw a glance at v. şöyle bir bakmak
throw cold water over (an idea/a plan) v. pişmiş aşa su katmak
throw a lasso at v. kement atmak
throw out a bill v. kanun tasarısını reddetmek
throw a glance at v. bakış atmak
throw light on (a matter) v. açıklığa kavuşturmak
throw someone a smile v. birine tebessüm etmek
throw a banquet v. ziyafet vermek
throw a monkey wrench in the works v. işi bozmak
throw on a coat v. palto giymek
throw a fit v. çılgına dönmek
throw someone out of a window v. birisini pencereden atmak
throw a hood over one’s head v. kafasına çuval geçirmek
throw a hood over one’s head v. başına çuval geçirmek
throw a snowball at someone v. birine kartopu atmak
throw someone in a dumpster v. birin çöp konteynerine atmak
throw someone in a dumpster v. birini çöp konteynırına atmak
throw oneself under a train v. kendini trenin altına atmak
throw oneself under a subway v. kendini metronun altına atmak
throw in as a bonus v. (bir şey alana yanında ücretsiz bir şeyi) hediye olarak vermek
throw/give a ball v. balo vermek
throw a ballroom party v. balo vermek
throw a ballroom party v. balo düzenlemek
throw a party v. parti yapmak
throw a coin into the fountain v. çeşmeye bozuk para atmak
throw a light/shadow v. ışık/gölge vurmak
throw a fit v. çıldırmak
throw a litter v. (kedi, köpek) yavrulamak
a stone's throw away from prep. iki adımlık yerde
a stone's throw away from prep. iki adım uzakta
a stone's throw away from prep. bir taş atımlık mesafede
a stone's throw away from prep. bir adım mesafede
Colloquial
the tickets for the dinner were $40 a throw expr. kişi başı yemek biletlerinin fiyatı 40 dolar
$100 a throw expr. tanesi $100
$100 a throw expr. kişi başı $100
Idioms
throw a block v. (amerikan futbolunda) atak yapan oyuncuyu durdurmak için oyuncunun üzerine atılmak
throw a bone v. ağzına bir parmak bal çalmak
throw someone a kiss v. öpücük atmak
throw a kiss v. öpücük atmak
throw a wet blanket over (something) v. bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek
throw a wet blanket over (something) v. tadını tuzunu kaçırmak
throw a wet blanket over (something) v. … limon sıkmak
throw a wet blanket over something v. bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek
throw a wet blanket over something v. tadını tuzunu kaçırmak
throw a wet blanket over something v. … limon sıkmak
throw a veil over something [written] v. konuyu kapamak
throw a veil over something [written] v. konuyu geçmek
throw a veil over something [written] v. üstünü örtmek
throw a veil over something [written] v. gizlemek
throw a veil over something [written] v. bahsetmek istememek
throw a veil over something [written] v. söz etmekten kaçınmak
throw a veil over something [written] v. üstüne perde çekmek
throw someone a bone v. ağzına bal çalmak
throw someone a bone v. ağzına bir parmak bal çalmak
throw someone for a loop v. aklını başından almak
throw a fit v. aşırı sinirlenmek
throw back a few pints v. birkaç bira içmek
throw back a few pints v. birkaç kadeh içmek
throw someone a curve (us) v. birine beklemediği bir soru sormak
throw someone a bone v. birini önüne kemik atmak
throw someone for a loop v. birini çok şaşırtmak
throw someone for a loop v. birini eşekten düşmüş karpuza döndürmek
throw a party for someone v. birisi için bir parti vermek/düzenlemek
throw someone for a loop v. birini şok etmek
throw a spanner in the works v. çarkına etmek
throw a wobbler/wobbly v. dinden imandan çıkmak
throw a fit v. dinden imandan çıkmak
throw a party v. davet vermek
throw a stone at the window v. cama taş atmak
not having a pot to piss in nor a window to throw it out of v. çok fakir olmak
throw someone for a loss v. dili tutulmak
throw a fit v. çileden çıkmak
throw a monkey wrench in something v. çarkına etmek
throw a monkey wrench into the works v. çarkına etmek
throw a fit v. çok öfkelenmek
don't have a window to throw it out of v. fakirlik fukaralık içinde kıvranmak
throw a monkey wrench in something v. engellemek
throw a monkey wrench into the works v. engellemek
throw someone a curve/curveball v. falsolu atmak
don't have a window to throw it out of v. fakirlikten kırılmak
throw somebody into a tizz v. heyecanlandırmak
throw a spanner in the works v. engellemek
throw someone a curve/curveball v. falsolu vurmak
throw somebody into a tizzy v. heyecanlandırmak
throw a monkey wrench in the works v. işin içine etmek
throw a monkey wrench into the works v. içine etmek
throw a monkey wrench in something v. içine etmek
throw a spanner in the works v. içine etmek
throw a monkey wrench in the works v. işi bozmak
throw a spanner in the works (brit) v. işlere köstek olmak
throw a monkey wrench in the works (usa) v. işlere köstek olmak
throw a monkey wrench in something v. işi bozmak
throw a wrench in the works (usa) v. işlere köstek olmak
throw a monkey wrench into v. işin içine etmek
throw a spanner in the works v. işi bozmak
don't have a window to throw it out of v. içecek ayranı olmamak
throw a monkey wrench into the works v. işi bozmak
throw a spanner in the works v. işin içine etmek
throw a spanner in the works v. işleri kösteklemek
throw a spanner in the works v. mani olmak
throw a sprat to catch a mackerel v. kaz gelecek yerden tavuk esirgememek
throw a monkey wrench in the works v. oyununu bozmak
throw a monkey wrench into the works v. mani olmak
throw someone a bone v. ödül/mükafat vermek veya şevklendirmek
throw a monkey wrench in the works v. köstek olmak
throw someone a curve/curveball v. kandırmak
throw someone for a loss v. kafasını karıştırmak
throw someone for a loop v. köşeye sıkıştırmak
throw a temper tantrum v. öfke krizine girmek
throw a temper tantrum v. öfke krizi geçirmek
throw a game v. kasten yenilmek
throw a monkey wrench in something v. mani olmak
throw somebody for a loop v. soğuk duş etkisi yapmak
throw somebody for a loop v. şok etkisi yaratmak
throw a monkey wrench into the works v. pişmiş aşa su katmak
throw a spanner in the works v. pişmiş aşa su katmak
throw someone a curve/curveball v. şaşırtmak
throw someone for a loss v. şaşırtmak
throw a monkey wrench in the works v. planı suya düşürmek
throw somebody for a loop v. şok etmek
throw a party v. parti vermek
throw a monkey wrench in something v. pişmiş aşa su katmak
throw someone a curve/curveball v. ters köşeye yatırmak
throw a spanner in the works v. tekere çomak sokmak
throw someone a curve (us) v. tersköşe yapmak
throw a monkey wrench into the works v. taş koymak
throw a monkey wrench in the works v. tekerine çomak sokmak
throw a spanner in the works v. taş koymak
throw somebody into a tizz v. telaşlandırmak
throw a curve v. ters köşe yapmak
throw a monkey wrench into the works v. tekere çomak sokmak
throw a monkey wrench in something v. tekere çomak sokmak
throw someone a curve v. ters köşe yapmak
throw a fit v. tepesi atmak
throw a wobbler/wobbly v. tepesi atmak
throw a monkey wrench in something v. taş koymak
throw somebody into a tizzy v. telaşlandırmak
throw someone a bone v. uzun bir bekleyişten sonra biriyle ilgilenmek
throw a punch v. yumruk atmak
throw a game v. (maçı/müsabakayı) bilerek kaybetmek
throw someone a curve/curveball v. yanıltmak
throw someone a bone v. (mecazi) birini görmek
throw a punch v. yumruk savurmak
throw party twice a year v. yılda iki kez parti vermek
throw someone a curve (us) v. yanıltmak
cast/draw/throw a veil over something v. bir şeyin/konunun üstünü kapamak
cast/draw/throw a veil over something v. halının altına süpürmek
cast/draw/throw a veil over something v. rafa kaldırmak
throw a hissy fit v. burnundan solumak
throw a hissy fit v. tepesi atmak
throw a hissy fit v. tepesinin tası atmak
throw a hissy fit v. fıttırmak
throw a hissy fit v. öfkeden çılgına dönmek
throw a hissy fit v. sinirden deliye dönmek
throw a hissy fit v. ateş püskürmek
throw a hissy fit v. küplere binmek
throw a hissy fit v. çileden çıkmak
throw a hissy fit v. öfkeden kudurmak
throw a hissy fit v. çok sinirlenmek
throw a hissy fit v. çok kızmak
throw a hail mary pass v. ya tutarsa atışı yapmak
throw (someone) a googly [uk] v. (birine) şaşırtıcı bir soru sormak, bilgi vermek
throw (someone) a googly [uk] v. (birine) ummadığı bir soru sormak, bilgi vermek
throw (someone) a googly [uk] v. (birinin) kucağına bombayı bırakmak
throw (someone) a googly [uk] v. (birini) şaşkına çevirmek
throw (one) a lifeline v. (birine) yardım eli uzatmak
throw (one) a lifeline v. (birine) bir çare sunmak
throw (one) a lifeline v. (birine) tutunacak dal olmak
throw a scare into (someone) v. (birinin) içine korku salmak
throw a scare into (someone) v. (birinin) içine korku düşürmek
throw a scare into (someone) v. (birinin) içine endişe/kaygı salmak
throw a scare into (someone) v. (birinin) içine huzursuzluk düşürmek
throw a scare into (someone) v. (birinin) huzurunu kaçırmak
throw a scare into (someone) v. (birini) tedirgin etmek
throw a scare into (someone) v. (birini) korkutmak
throw a scare into (someone) v. (birini) sarsmak
throw a scare into (someone) v. (birinde) bir sarsıntı yaratmak
throw a little light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) bir nebze aydınlığa kavuşturmak
throw a little light on (something) v. (bir şeye/konuya) bir nebze ışık tutmak
throw a little light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) bir nebze aydınlatmak
throw a little light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) bir nebze açıklamak
throw a little light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) bir nebze açıklığa kavuşturmak
throw a little light on (something) v. (bir şeye/konuya) bir nebze açıklık getirmek/kazandırmak
throw a lot of light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlığa kavuşturmak
throw a lot of light on (something) v. (bir şeye/konuya) büyük ölçüde ışık tutmak
throw a lot of light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlatmak
throw a lot of light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklamak
throw a lot of light on (something) v. (bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklığa kavuşturmak
throw a lot of light on (something) v. (bir şeye/konuya) büyük ölçüde açıklık getirmek/kazandırmak
throw a wet blanket on (something) v. (bir şeyi) bozmak
throw a wet blanket on (something) v. (bir şeye) gölge düşürmek
throw a wet blanket on (something) v. (bir şeyin) keyfini kaçırmak
throw a wet blanket on (something) v. (bir şeyin) tadını kaçırmak
throw a wet blanket on (something) v. (bir şeye) limon sıkmak
throw a bone to (someone) v. (birinin) önüne kemik atmak
throw a glance at (someone or something) v. (birine/bir şeye) bakış atmak
throw a glance at (someone or something) v. (birine/bir şeye) şöyle bir bakmak
throw a hissy v. burnundan solumak
throw a hissy v. tepesi atmak
throw a hissy v. tepesinin tası atmak
throw a hissy v. fıttırmak
throw a lifeline to (someone) v. (birine) yardım eli uzatmak
throw a lifeline to (someone) v. (birine) bir çare sunmak
throw a lifeline to (someone) v. (birine) tutunacak dal olmak
throw a monkey wrench in (something) [uk] v. (bir şeyin) çarkına etmek
throw a monkey wrench in (something) [uk] v. (bir işi) bozmak
throw a monkey wrench in (something) [uk] v. (bir şeyin) içine etmek
throw a monkey wrench in (something) [uk] v. (bir işe) taş koymak
throw a monkey wrench in (something) [uk] v. (bir şeyin) tekerine çomak sokmak
throw a monkey wrench into (something) [uk] v. (bir şeyin) çarkına etmek
throw a monkey wrench into (something) [uk] v. (bir işi) bozmak
throw a monkey wrench into (something) [uk] v. (bir şeyin) içine etmek
throw a monkey wrench into (something) [uk] v. (bir işe) taş koymak
throw a monkey wrench into (something) [uk] v. (bir şeyin) tekerine çomak sokmak
throw a spanner in the works [uk] v. işlerin çarkına etmek
throw a spanner in the works [uk] v. işeri bozmak
throw a spanner in the works [uk] v. işlerin içine etmek
throw a spanner in the works [uk] v. işe taş koymak
throw a spanner in the works [uk] v. işe tekerine çomak sokmak
throw a spanner into the works [uk] v. işlerin çarkına etmek
throw a spanner into the works [uk] v. işeri bozmak
throw a spanner into the works [uk] v. işlerin içine etmek
throw a spanner into the works [uk] v. işe taş koymak
throw a spanner into the works [uk] v. işe tekerine çomak sokmak
throw a tantrum v. öfke krizine girmek
throw a tantrum v. öfke krizi geçirmek
throw a tub to the whale v. dikkat dağıtmak
throw a tub to the whale v. dikkati başka yöne çekmek
throw a tub to the whale v. oyalamak
throw a wrench into the works v. işlerin çarkına etmek
throw a wrench into the works v. işeri bozmak
throw a wrench into the works v. işlerin içine etmek
throw a wrench into the works v. işe taş koymak
throw a wrench into the works v. işe tekerine çomak sokmak
throw a monkey wrench into the works [us] v. işlerin çarkına etmek
throw a monkey wrench into the works [us] v. işeri bozmak
throw a monkey wrench into the works [us] v. işlerin içine etmek
throw a monkey wrench into the works [us] v. işe taş koymak
throw a monkey wrench into the works [us] v. işe tekerine çomak sokmak
throw for a loss v. dili tutulmak
throw for a loss v. kafasını karıştırmak
throw for a loss v. şaşırtmak
a stone's throw (from something) expr. bir taş atımlık mesafede
just a stone's throw away (from something) expr. bir taş atımlık mesafede
within a stone's throw (of something) expr. bir taş atımlık mesafede
within a stone's throw (of something) expr. çok yakında/yakın
just a stone's throw away (from something) expr. çok yakında/yakın
a stone's throw (from something) expr. çok yakında/yakın
throw out a sprat to catch a mackerel expr. kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez
throw out a herring to catch a whale expr. kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez
don't have a pot to piss in (or a window to throw it out of) expr. züğürt
(just) a stone's throw expr. bir taş atımlık mesafe
(just) a stone's throw expr. çok yakın
a stone's throw away expr. bir taş atımlık mesafede
a stone's throw away expr. iki adım uzakta
a stone's throw away expr. iki adımlık yerde
a stone's throw away expr. çok yakında
a stone's throw away expr. çok yakın
within a stone's throw (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) bir taş atımlık mesafede
within a stone's throw (of someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) çok yakınında
within a stone's throw (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) çok yakın
within a stone's throw (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) çok yakın bir mesafede
throw me a bone! exclam. yardım edin!
throw me a bone! exclam. (dersler/cevaplar konusunda) yardıma ihtiyacım var!
Computer
throw up a window v. pencere açmak
Sport
throw a game v. şike yapmak
Basketball
lineup for a free throw n. serbest atış sırasında ribaunda gireceklerin işaretli yerlere dizilmesi
Football
take a throw-in v. taç atmak
take a throw-in v. taç kullanmak
begin with a throw-in v. taç atışıyla başlamak
Boxing
throw a fight v. maçı satmak
throw a fight v. maçı bilerek kaybetmek
Slang
throw a fit v. çok kızmak
throw a fit v. canı sıkılmak
throw a fit v. öfkelenmek
throw a fit v. sinirlenmek
throw a fit v. tepesi atmak
throw a technicolor yawn v. kusmak
throw a map [obsolete] v. kusmak
throw a map [obsolete] v. çıkarmak
throw a map v. midesinde ne var ne yok kusmak/çıkarmak
throw a map v. istifra etmek
throw in a buck expr. bir dolar at
British Slang
throw a whitey v. beti benzi atmak
throw a whitey v. bembeyaz kesilmek
throw a wobbly v. deliye dönmek
throw a wobbly v. çok sinirlenmek
throw a wobbler v. deliye dönmek
throw a wobbler v. çok sinirlenmek
throw a wobbler v. küplere binmek
throw a benny v. öfke nöbetine girmek
throw a whitey v. kötü olmak
throw a wobbly v. küplere binmek
throw a benny v. sinir krizi geçirmek
throw a whitey v. rahatsızlanmak
throw a wobbler v. tepesi atmak
throw a sickie v. (işten izin almak için) hasta numarası yapmak