called - Türkisch Englisch Wörterbuch

called

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "called" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 11 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
called adj. diye
However, now Diageo is producing something called Cardhu pure malt whisky.
Ancak Diageo şimdi Cardhu saf malt viski diye bir şey üretiyor.

More Sentences
called adj. adlı
I met a group called 'September 11 Families for Peaceful Tomorrows'.
Barışçıl Yarınlar için 11 Eylül Aileleri' adlı bir grupla tanıştım.

More Sentences
called adj. adlandırılan
Europe is, of course, an important episode; it is a challenge that has quite rightly been called historic.
Avrupa elbette önemli bir olaydır; haklı olarak tarihi olarak adlandırılan bir meydan okumadır.

More Sentences
called adj. isimlendirilen
She had a song called Glamorous Life.
Glamorous Life isimli bir şarkısı vardı.

More Sentences
called adj. adındaki
The area was called Bagnoli.
Bölgenin adı Bagnoli idi.

More Sentences
called adj. denilen
What is it called?
Buna ne denir?

More Sentences
Law
called adj. talep edilmiş
No specific budgetary provision is envisaged, though this is certainly called for.
Bütçede özel bir karşılık öngörülmemiştir, ancak bu kesinlikle talep edilmektedir.

More Sentences
General
called adj. çağrılmış
called adj. adlandırılmış
called adj. namında
Trade/Economic
called adj. ödenmesi istenmiş

Bedeutungen, die der Begriff "called" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 111 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
so-called adj. sözde
In the light of 11 September, it is important to tighten the agreements on the export of so-called dual-use goods.
11 Eylül'ün ışığında sözde çift kullanımlı malların ihracatına ilişkin anlaşmaların sıkılaştırılması önemlidir.

More Sentences
General
be called v. denmek
The region called Azad Kashmir in Pakistan is called Pakistan-Occupied Kashmir in India.
Pakistan'da Azad Keşmir denilen bölgeye Hindistan'da Pakistan-Occupied Kashmir denir.

More Sentences
be called v. adı verilmek
The positive electrode is called the cathode.
Pozitif elektrota katot adı verilir.

More Sentences
be called v. çağırılmak
Have the police been called?
Polis çağırıldı mı?

More Sentences
be called v. çağrılmak
Tom has been called away on business.
Tom iş için çağrıldı.

More Sentences
so-called adj. denilen
But just what is the so-called Lloyd's scandal?
Peki Lloyd's skandalı denilen şey nedir?

More Sentences
so-called adj. sözümona
These are the so-called 'permit and state of the art defences'.
Bunlar sözümona "izinler ve en son teknoloji savunmalar"dır.

More Sentences
so-called adj. adlı
The ultimate objectives of the so-called MAP4 are to be the starting point for the upper limit.
MAP4 olarak adlandırılan nihai hedefler, üst sınır için başlangıç noktası olacaktır.

More Sentences
Technical
so-called n. sözü edilen
What we are speaking about here is really a so-called railway package.
Burada sözünü ettiğimiz şey gerçekten de bir demiryolu paketidir.

More Sentences
General
so-called intellectuals n. sözde aydınlar
so-called style icon n. ikoncan
so-called style icon n. sözde stil ikonu
a technique called optical dating n. optik yaşlandırma olarak adlandırılan bir teknik
be called v. anılmak
called in sick v. hastalık yüzünden işyerine gelmeyeceğini belirtmek
be called v. telefondan aranmak
get called v. telefondan aranmak
be called by different names v. farklı isimlerle anılmak
be called as v. isimle anılmak
be called for an interview v. mülakata çağrılmak
be called up v. telefonla aranmak
be called up v. askere çağrılmak
called as adj. adı verilen
so-called adj. sözüm ona
so-called adj. lafta
as it was sometimes called adv. bazen söylenildiği gibi
Phrases
election called earlier than expected n. erken seçim
the person you have called can not be reached at the moment please try again later expr. aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar deneyiniz
art has an enemy called ignorance expr. sanatın cehalet adında bir düşmanı vardır
Proverb
many are called but few are chosen çoğu (birçok kişi) çağrılır pek azı seçilir
Colloquial
(someone or something) called, they want their (something) back! expr. kulağa (birinin/bir şeyin) bir özelliği gibi geliyor
(someone or something) called, they want their (something) back! expr. hoş geldin (biri/bir şey)
(someone or something) called, they want their (something) back! expr. (birinden/bir şeyden) fırlamış gibi
(someone or something) called, they want their (something) back! expr. (birinin/bir şeyin) bir özelliğinden/anlayışından farksız
I've never heard it called that before expr. öyle dendiğini daha önce hiç duymamıştım
I've never heard it called that before expr. bu kelimeyi/terimi/tabiri daha önce hiç duymamıştım
I've never heard it called that before expr. şimdi de öyle mi deniyormuş?
I've never heard it called that before expr. böyle mi yutturuyorlar?
I've never heard it called that before expr. yeni adı bu mu olmuş?
I've never heard it called that before expr. böyle dendiğini de ilk kez/defa duyuyorum
I've never heard it called that before expr. böyle dendiğini de daha önce hiç duymamıştım
it's called a hobby expr. bir alışkanlık paraya mal olmaya başladığında buna hobi denir
you called? expr. neden çağırıyorsunuz?
you called? expr. yardımcı olabileceğim bir şey mi var?
you called? expr. beni mi çağırdınız/çağırıyorsunuz?
you called? expr. tam adamına geldiniz
you called? expr. biri beni mi çağırdı? (tam benim yapacağım iş anlamında)
Idioms
be called to account v. hesap vermek
called to straw expr. doğumun eli kulağında olması
called to straw expr. doğum sancısının veya doğumun başlaması
I wish you'd called first expr. keşke daha önce (gelmeden) arasaydın
Speaking
your mother called expr. annen aradı
I'll let him/her know you called expr. aradığınızı iletirim
I'll tell him/her you called expr. aradığınızı iletirim
I'll let him/her know you called expr. aradığınızı kendisine ileteceğim
I'll tell him/her you called expr. aradığınızı kendisine ileteceğim
I'll let him/her know you called expr. aradığınızı kendisine söyleyeceğim
I should have called expr. aramam gerekirdi
I'll tell him/her you called expr. aradığınızı kendisine söyleyeceğim
my sister called me today expr. ablam aradı bugün
they didn't tell me it was you who called expr. arayanın sen olduğunu söylemediler
they didn't tell me it was you who called expr. arayanın sen olduğunu söylememişlerdi
you called me fat expr. bana şişman dedin
he called this morning asking me how my arm was expr. bu sabah beni arayıp kolumun nasıl olduğunu sordu
does anybody know what this place is called? expr. bu yerin ismini bilen var mı?
you called me fat expr. bana şişko dedin
I called this morning expr. bu sabah aramıştım
you called? expr. beni aramıştınız?
she never called me again expr. beni bir daha asla çağırmadı
you called? expr. beni çağırmıştınız?
you called me stupid expr. bana aptal dedin
she never called me again expr. beni bir daha asla aramadı
you cold called me expr. beni çat kapı aradın
the school called today expr. bugün okuldan aradılar
is that what you called it? expr. buna böyle mi diyorsun?
that wasn't called for expr. bak bu yersizdi
is that why you called me? expr. beni bu yüzden mi aradın?
they called me on my cell expr. cep telefonumdan aradılar
it's what they like to be called expr. kendilerine böyle denmesini istiyorlar
take a seat and wait to be called expr. oturun ve çağırılana kadar bekleyin
I don't care whether they called you expr. seni çağırıp çağırmadıkları umurumda değil
that's why I called you expr. seni bu yüzden aradım
what would you like to be called? expr. sana nasıl hitap etmemi istersin?
what would you like to be called? expr. size nasıl hitap edebilirim?
I just called to say I love you expr. sadece seni sevdiğimi söylemek için aradım
the girl whom I love called me brother expr. sevdiğim kız bana abi dedi
when the girl I love called me brother expr. sevdiğim kız bana abi deyince
when a habit begins to cost money, it's called a hobby expr. bir alışkanlık paraya mal olmaya başladığında, buna hobi denir
Trade/Economic
called-up capital n. apel
called bond n. belirli bir tarihte ödenecek tahvil
called up unpaid capital n. ödenmesi istenen ödenmemiş sermaye
capital subscribed-not yet called n. ödenmemiş kayıtlı sermaye
called-up capital n. ödemeye çağrı
called-up capital n. hissedarlardan talep edilen sermaye taahhütleri
Law
be called to testify v. ifade vermesi için çağrılmak
be called to the bar [uk] v. avukat olmak
Politics
association so called europe n. avrupa isimli dernekler
so-called armenian genocide n. sözde ermeni soykırımı
so-called genocide n. sözde soykırım
be called within the bar [uk] v. kraliçe danışmanı olarak atanmak
Technical
called-party release n. çağırılan aboneyle çözme
so-called n. belirtilen
so-called n. yukarıda verilen
Computer
called by expr. arayan
Telecom
called-party camp-on n. aranan tarafın bekletilmesi
called-line identification signal n. aranan hattın numarasına ait işaret
called channel n. aranan kanal
Medical
be called back for further testing v. ve ileri testler için yeniden çağrılmak
Military
be called up v. askere çağrılmak
called up adj. askere yazılmış
Baseball
called strike n. hakemin vuruşu sayı olarak değerlendirmesi