Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf
flat
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Bedeutungen von dem Begriff
"flat"
im Türkisch Englisch Wörterbuch : 143 Ergebniss(e)
Kategorie
Englisch
Türkisch
Common Usage
1
Common Usage
flat
n.
daire
2
Common Usage
flat
adj.
yassı
3
Common Usage
flat
adj.
düz
General
4
General
flat
n.
düz şey
5
General
flat
n.
geniş düz yer
6
General
flat
n.
bemol
7
General
flat
n.
apartman katı
8
General
flat
n.
apartman dairesi
9
General
flat
n.
kumsal
10
General
flat
n.
düz yüzey
11
General
flat
n.
düzlük
12
General
flat
n.
sığlık
13
General
flat
n.
yavanlık
14
General
flat
n.
platform vagon
15
General
flat
n.
tatsızlık
16
General
flat
n.
ova
17
General
flat
n.
düz arazi
18
General
flat
n.
bataklık
19
General
flat
n.
daire
20
General
flat
n.
apartman
21
General
flat
n.
kat
22
General
flat
n.
düz yüzey
23
General
flat
v.
yassılmak
24
General
flat
v.
düzeltmek
25
General
flat
v.
düşmek
26
General
flat
v.
yassıltmak
27
General
flat
v.
düzleşmek
28
General
flat
v.
düzleştirilmek
29
General
flat
v.
düz bir yüzeye batmak
30
General
flat
v.
düz bir yüzeye düşmek
31
General
flat
adj.
gazı kaçmış (içecek)
32
General
flat
adj.
kesat
33
General
flat
adj.
gazı kaçmış
34
General
flat
adj.
inik
35
General
flat
adj.
yıkık
36
General
flat
adj.
monoton
37
General
flat
adj.
tatsız
38
General
flat
adj.
yavan
39
General
flat
adj.
hareketsiz
40
General
flat
adj.
havası inmiş
41
General
flat
adj.
yatay
42
General
flat
adj.
patlak
43
General
flat
adj.
kısık
44
General
flat
adj.
boğuk
45
General
flat
adj.
kati
46
General
flat
adj.
müstevi
47
General
flat
adj.
gazı gitmiş (içecek)
48
General
flat
adj.
harap
49
General
flat
adj.
bitmiş (pil)
50
General
flat
adj.
faizsiz
51
General
flat
adj.
sabit
52
General
flat
adj.
kesin
53
General
flat
adj.
sönük
54
General
flat
adj.
yayvan
55
General
flat
adj.
boş
56
General
flat
adj.
tam
57
General
flat
adj.
tekdüze
58
General
flat
adj.
değişmez
59
General
flat
adj.
durgun
60
General
flat
adj.
(lastik) havasız
61
General
flat
adj.
düzgün
62
General
flat
adj.
donuk
63
General
flat
adj.
(pil) bitik
64
General
flat
adj.
(içki) gazı gitmiş
65
General
flat
adj.
gazsız
66
General
flat
adj.
mat
67
General
flat
adj.
tek
68
General
flat
adj.
(lastik) patlak
69
General
flat
adj.
kabarmamış
70
General
flat
adj.
(müzik) bemol
71
General
flat
adj.
düz (ayakkabı)
72
General
flat
adj.
soluk (ışık)
73
General
flat
adv.
düz olarak
74
General
flat
adv.
sırtüstü
75
General
flat
adv.
tamamıyla
76
General
flat
adv.
tam olarak
77
General
flat
adv.
yatay biçimde
78
General
flat
adv.
kesin olarak
79
General
flat
adv.
bütünüyle
80
General
flat
adv.
açık olarak
81
General
flat
adv.
açıkça
82
General
flat
adv.
(sırt) üstü
83
General
flat
adv.
monoton
Trade/Economic
84
Trade/Economic
flat
adv.
faiz işletmeden
85
Trade/Economic
flat
adv.
faiz ödemeden
86
Trade/Economic
flat
adv.
birikmiş faizi ödemeksizin
Technical
87
Technical
flat
n.
mat
88
Technical
flat
n.
lastik patlağı
89
Technical
flat
n.
patlak lastik
90
Technical
flat
n.
sönmüş lastik
91
Technical
flat
n.
alıcıyla yığın halinde gönderilen demonte konteyner
92
Technical
flat
n.
imalat makinesinin kesici kenarının düz kısmı
93
Technical
flat
n.
dikdörtgen ve düzgün bir kesite sahip haddelenmiş metal çubuk
94
Technical
flat
n.
bazı vida dişlerinin en alt veya en üstünde bulunan tesviye eğrisinin silindirik kısmı
95
Technical
flat
adj.
basık
96
Technical
flat
adj.
donuk
97
Technical
flat
adj.
havasız
98
Technical
flat
adj.
yassı
Textile
99
Textile
flat
n.
çırçır makinesinin silindirinin üzerindeki zincire yerleştirilip ipliğin taraklanmasını kolaylaştıran dişli çıta
100
Textile
flat
adj.
düz
Architecture
101
Architecture
flat
n.
yatay platform şeklindeki mimari eleman
Construction
102
Construction
flat
n.
daire
103
Construction
flat
n.
kat
Dyeing
104
Dyeing
flat
v.
(yüzeyi) düz boya tabakası ile kaplamak
105
Dyeing
flat
v.
(boyalı veya cilalı yüzeyin) zımparalama ile parlaklığını almak
106
Dyeing
flat
v.
(boyaya) terebentin ekleyerek parlamasını engellemek
Automotive
107
Automotive
flat
adj.
yassı
Marine
108
Marine
flat
adv.
düz yelkenle
Mining
109
Mining
flat
n.
maden damarının yatay kapsamı
110
Mining
flat
n.
yatay ve düz cevher katmanı
111
Mining
flat
n.
düşük kalite ham elmas
Anatomy
112
Anatomy
flat
n.
el ayası
113
Anatomy
flat
n.
elin iç yüzeyi
Geometry
114
Geometry
flat
n.
öklid uzayı
115
Geometry
flat
n.
üç boyutlu uzay
Botanic
116
Botanic
flat
n.
olgunlaşmış mantar
Agriculture
117
Agriculture
flat
n.
fidelerin konulduğu sığ kutu
118
Agriculture
flat
n.
sığ çukurlarına yumurta yerleştirilen sıkıştırılmış kağıt bölme
119
Agriculture
flat
v.
(soğanları) sığ kutuya koymak
120
Agriculture
flat
v.
(fideleri) bir yerden çıkarıp sığ bir kutuya dikmek
Linguistics
121
Linguistics
flat
n.
bemolleşme
122
Linguistics
flat
adj.
bemolleşmiş
123
Linguistics
flat
adj.
düz
Geography
124
Geography
flat
n.
teksas eyaletinde şehir
Meteorology
125
Meteorology
flat
adj.
düz
Military
126
Military
flat
adj.
soluk
Hunting
127
Hunting
flat
n.
gövde
128
Hunting
flat
n.
silah gövde çerçevesi
Sport
129
Sport
flat
n.
teniste topa düz vuruş
130
Sport
flat
n.
engelsiz yarış parkuru
131
Sport
flat
n.
futbol sahasının her iki takımın kanatlarına bitişik kısmı
132
Sport
flat
n.
patenin iki kenarıyla birden kayma
133
Sport
flat
n.
patenin iki kenarıyla kayılınca buzda oluşan çift iz
Wagering
134
Wagering
flat
n.
şekli kusurlu olduğu için bir yüzü diğer yüzlerinden daha sık üste gelen defolu zar
Art
135
Art
flat
n.
keskin kenarlı uzun ve düz fırça
Music
136
Music
flat
n.
bemol
137
Music
flat
n.
ayak tabanının tamamının kullanıldığı dans adımı
138
Music
flat
v.
(notayı) pesten okumak
139
Music
flat
v.
yarım ses pesleştirmek
140
Music
flat
v.
doğru veya amaçlanan perdeden aşağı düşmek
Theatre
141
Theatre
flat
n.
ahşap çerçeve ile boyalı kumaştan oluşan sahne dekoru
Photography
142
Photography
flat
n.
fotoğraf klişesi yaparken negatif filmlerin üzerine yerleştirildiği kalın cam
143
Photography
flat
n.
foto ofset klişesinin yapıldığı negatif veya pozitif filmler topluluğu
Bedeutungen, die der Begriff
"flat"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)
Kategorie
Englisch
Türkisch
Common Usage
1
Common Usage
flat-footed
adj.
düztaban
General
2
General
bachelor's flat
n.
garsoniyer
3
General
flat round stone
n.
kaydırak
4
General
furnished flat
n.
mobilyalı daire
5
General
flat cap
n.
kasket
6
General
flat foot
n.
düztabanlık
7
General
flat for land
n.
kat karşılığı
8
General
flat tyre
n.
patlak lastik
9
General
flat surface
n.
tahta
10
General
flat for land method
n.
kat karşılığı
11
General
flat place
n.
düzlük
12
General
flat bottom boat
n.
tongarto
13
General
flat to be let
n.
kiralık kat
14
General
flat surface
n.
tabla
15
General
flat arch
n.
basık kemer
16
General
flat with sea view
n.
denize nazır ev
17
General
flat glass
n.
düz cam
18
General
freehold flat
n.
kat mülkiyeti
19
General
flat for old persons
n.
yaşlı apartmanları
20
General
flat rate
n.
tek fiyat
21
General
flat for land basis
n.
kat karşılığı
22
General
flat tire
n.
inik teker
23
General
salt flat
n.
tuzlu çanak
24
General
flat bottom
n.
dibi düz
25
General
round and flat bread
n.
pide
26
General
flat battery
n.
boşalmış akü
27
General
flat battery
n.
boşalmış pil
28
General
flat tire
n.
patlak lastik
29
General
flat roof
n.
düz çatı
30
General
flat iron
n.
ütü
31
General
garden floor flat
n.
bahçe katı apartman dairesi
32
General
optical flat
n.
optik düzlük
33
General
flat surface
n.
düz zemin
34
General
housekeeper's flat
n.
kapıcı dairesi
35
General
mud flat
n.
(gelgitle oluşan) çamur alanı
36
General
flat country
n.
düz arazi
37
General
flat ground
n.
düz arazi
38
General
flat screen
n.
yassı ekran
39
General
flat country
n.
düzlük
40
General
flat screen
n.
düz ekran
41
General
flat-footedness
n.
düztabanlık
42
General
flat-mate
n.
ev arkadaşı
43
General
flat-heeled shoe
n.
yemeni
44
General
lay-flat hose
n.
yassı hortum
45
General
one-roomed flat
n.
tek odalı daire
46
General
flat rate
n.
herkes için aynı fiyat
47
General
flat rate
n.
sabit fiyat
48
General
studio flat
n.
stüdyo daire
49
General
flat earth society
n.
dünyanın düz olduğuna inanan topluluk
50
General
flat earther
n.
dünyanın düz olduğuna inanan kimse
51
General
flat for rent
n.
kiralık daire
52
General
flat for sale
n.
satılık daire
53
General
flat terrain
n.
düz arazi
54
General
f double flat
n.
f çift bemol
55
General
bosphorus view flat
n.
boğaz manzaralı daire
56
General
flat-screen television
n.
düz-ekran televizyon
57
General
flat-screen tv
n.
düz-ekran televizyon
58
General
flat-trim toothbrush
n.
düz kesimli diş fırçası
59
General
flat tummy
n.
düz karın
60
General
run-flat tyres
n.
patlamış halde bile giden lastikler
61
General
basement flat
n.
bodrum dairesi
62
General
ground floor flat
n.
giriş kat dairesi/zemin (kat) dairesi
63
General
flat-twin engine
n.
yatık çift motor
64
General
show flat
n.
örnek daire
65
General
flat shoes
n.
düz ayakkabı
66
General
flat shoes
n.
babet
67
General
flat tire
n.
patlak teker
68
General
flat peak [uk]
n.
Snapback şapka
69
General
flat cap
n.
Snapback şapka
70
General
two bedroom flat
n.
iki odalı daire
71
General
flat beer
n.
gazsız bira
72
General
flat earther
n.
düz dünyacı
73
General
flat position
n.
düz pozisyon
74
General
flat race
n.
engelsiz at yarışı
75
General
clam-flat [new england]
n.
yumuşak gel-git düzlüğünde midyelerin gizlendiği bölüm
76
General
ownership flat [new zealand]
n.
içinde sahibinin yaşadığı daire
77
General
ownership flat [new zealand]
n.
mülk sahibi tarafından işgal edilen daire
78
General
flat-earther
n.
düz dünyacı
79
General
flat-earthist
n.
düz dünyacı
80
General
council flat
n.
yerel meclise ait olup halka ucuza kiralanan daire
81
General
flat bone
n.
bonfilenin takoz kemiğine bitişik kısmı
82
General
flat foot
n.
düztaban ayak
83
General
flat foot
n.
düztaban kimse
84
General
flat hoop
n.
iki tarafı da düzleştirilmiş ahşap kasnak
85
General
flat paper
n.
katlanmamış kağıt
86
General
flat solid
n.
uzunluk ve genişliğine göre ince olan düz eşya
87
General
flat spin
n.
karmaşa
88
General
flat spin
n.
kararsızlık
89
General
flat spin
n.
karışıklık
90
General
flat spin
n.
telaş
91
General
flat top
n.
tepedeki saçların kısa kesilip dik durmalarının sağlandığı, tepeden düz görünen bir saç stili
92
General
flat-earther
n.
saçma ve saygınlığı olmayan bir teoriye inanan veya bu teoriyi savunan kimse
93
General
flat-earther
n.
açık kanıtlara rağmen gerçeği reddeden kimse
94
General
flat-hunting
n.
apartman dairesi arama
95
General
flat-share
n.
paylaşımlı daire
96
General
flat-share
n.
dairede oturanların imkanları ve harcamaları paylaştığı yaşam şekli
97
General
service flat [uk]
n.
servisli daire
98
General
service flat [uk]
n.
ev işçiliği hizmetlerinin sağlandığı daire türü
99
General
serviced flat
n.
servisli daire
100
General
serviced flat
n.
ev işçiliği hizmetlerinin sağlandığı daire türü
101
General
flat character
n.
sığ karakter
102
General
flat character
n.
derinliği olmayan ve hikaye boyunca değişime uğramayan karakter
103
General
fall flat
v.
başarı sağlayamamak
104
General
fall flat
v.
başarısız olmak
105
General
become flat
v.
yatmak
106
General
become flat
v.
düzleşmek
107
General
lay flat
v.
sermek
108
General
fall flat
v.
umulan rağbeti hiç görmemek
109
General
flat hat
v.
çok alçaktan uçmak
110
General
fall flat on one's face
v.
kapaklanmak
111
General
lay flat
v.
yere sermek
112
General
be flat broke
v.
meteliğe kurşun sıkmak
113
General
stand flat
v.
düz durmak
114
General
go flat
v.
gazı kaçmak (içecek vb)
115
General
go flat
v.
asidi kaçmak
116
General
flat-hammer
v.
çekiçle düzlemek
117
General
be caught flat footed
v.
kontrpiyede kalmak
118
General
rent a flat
v.
ev kiralamak
119
General
run flat
v.
telefonunun şarjı bitmek
120
General
one's battery to go flat
v.
telefonunun şarjı bitmek
121
General
become flat
v.
telefonunun şarjı bitmek
122
General
get a place in no time flat
v.
soluğu (bir yerde) almak
123
General
be found dead in her/his flat
v.
dairesinde ölü bulunmak
124
General
be found dead at her/his flat
v.
dairesinde ölü bulunmak
125
General
get (somewhere) in no time flat
v.
soluğu (bir yerde) almak
126
General
lie flat
v.
düz yatmak
127
General
lie flat
v.
sırt üstü uzanmak
128
General
live in a small flat
v.
küçük bir dairede oturmak
129
General
fall flat
v.
yanıt vermemek
130
General
fall flat
v.
sonuç vermemek: amaçlanan etkiyi yaratamamak
131
General
flat [obsolete ]
v.
donuklaştırmak
132
General
flat [obsolete ]
v.
cansızlaştırmak
133
General
flat [obsolete ]
v.
sıkıcı hale getirmek
134
General
flat-hat
v.
çalım satmak
135
General
flat-hat
v.
gösteriş yapmak
136
General
flat-share
v.
akraba olunmayan kimselerle bir daireyi paylaşmak
137
General
flat-share
v.
paylaşımlı dairede yaşamak
138
General
become flat
v.
solgunlaşmak
139
General
become flat
v.
hoş kokusunu yitirmek
140
General
become flat
v.
yavanlaşmak
141
General
flat footed
adj.
azimli
142
General
flat enough
adj.
yeterince düz
143
General
very flat
adj.
yamyassı
144
General
as flat as
adj.
kadar dümdüz
145
General
flat broke
adj.
meteliksiz
146
General
flat broke
adj.
beş parasız
147
General
flat footed
adj.
düztaban
148
General
flat on one's back
adj.
yatalak
149
General
quite flat
adj.
düzce
150
General
flat bottomed
adj.
dibi düz
151
General
gone flat
adj.
gazı kaçmış (içecek vb)
152
General
flat-footed
adj.
kararlı
153
General
flat-footed
adj.
değişmez
154
General
flat-footed
adj.
sabit
155
General
flat-footed
adj.
sağlam
156
General
flat-heeled
adj.
topuksuz
157
General
flat-footed
adj.
azimli
158
General
flat-bottomed
adj.
altı düz
159
General
flat broke
adj.
beş kuruşsuz
160
General
out of flat
adj.
düzgünsüz
161
General
flat-out
adj.
dolambaçsız
162
General
flat-out
adj.
direkt
163
General
flat-out
adj.
tamamen
164
General
flat-out
adj.
doğrudan doğruya
165
General
flat-out
adj.
adamakıllı
166
General
flat-out
adj.
dosdoğru ve bütünüyle
167
General
flat-top
adj.
üstü yassı
168
General
flat-topped
adj.
üstü yassı
169
General
very flat
adj.
çok düz
170
General
flat-topped
adj.
düz tepeli
171
General
flat-bellied
adj.
düz karınlı
172
General
flat-bellied
adj.
karnı çıkıntılı olmayan
173
General
flat-bottom
adj.
düz tabanı olan
174
General
flat-footed
adj.
koşulsuz
175
General
flat-footed
adj.
tereddütsüz
176
General
flat-footed
adj.
dürüst ve ödünsüz
177
General
flat-footed
adj.
düz bir tabanı olan
178
General
flat-headed
adj.
başının tepesi düzleştirilmiş olan
179
General
flat-out
adj.
son süratle yapılan
180
General
flat-water
adj.
sakin akan su kanalına ait
181
General
flat-water
adj.
sakin akan su kanalının üzerinde giden
182
General
flat out
adv.
gayretle
183
General
flat out
adv.
son hızla
184
General
in two minutes flat
adv.
tam iki dakikada
185
General
in ten seconds flat
adv.
tam on saniyede
186
General
in nothing flat
adv.
hızla
187
General
in nothing flat
adv.
süratle
188
General
flat out hell-for-leather
adv.
hızla
189
General
flat out hell-for-leather
adv.
süratle
190
General
flat out
adv.
adamakıllı
191
General
flat out
adv.
doğrudan doğruya
192
General
flat out
adv.
direkt
193
General
flat out
adv.
tamamen
194
General
flat out
adv.
dolambaçsız
195
General
flat out
adv.
dosdoğru ve bütünüyle
196
General
flat out
adv.
açıkça
197
General
flat out
adv.
dobra dobra
198
General
flat-out [us]
adv.
son derece
199
General
flat-out [us]
adv.
en üst dereceye kadar
200
General
flat-footed
adv.
açıkça ve kesin olarak
201
General
flat-footed
adv.
düz olarak
202
General
flat-footed
adv.
ayakları yere dümdüz basar halde
203
General
the battery is flat
expr.
şarj bitti
Phrasals
204
Phrasals
flat out
v.
başaramamak
205
Phrasals
flat out
v.
başarısız olmak
206
Phrasals
flat out
v.
kötü sonlanmak
207
Phrasals
flat out
v.
beklentileri boşa çıkarmak
Phrases
208
Phrases
the market is flat
expr.
piyasa durgun
209
Phrases
in (an amount of time) flat
expr.
sadece (belli bir zaman) içinde
210
Phrases
in (an amount of time) flat
expr.
tam (belli bir zaman) içinde
211
Phrases
in two minutes flat
expr.
sadece iki dakika içinde
212
Phrases
in two minutes flat
expr.
tam iki dakika içinde
Colloquial
213
Colloquial
flat denial
n.
kesin inkar
214
Colloquial
flat denial
n.
kesin yadsıma
215
Colloquial
flat contradiction
n.
kesin inkar
216
Colloquial
flat contradiction
n.
kesin yadsıma
217
Colloquial
a flat-out liar
n.
tam bir yalancı
218
Colloquial
flat out
v.
bitap düşmek
219
Colloquial
flat out
v.
dobra dobra konuşmak
220
Colloquial
lay flat
v.
dümdüz etmek
221
Colloquial
lay flat
v.
mahvetmek
222
Colloquial
lay flat
v.
yıkmak
223
Colloquial
lay flat
v.
yerle bir etmek
224
Colloquial
be caught flat-footed
v.
hazırlıksız yakalanmak
225
Colloquial
be caught flat-footed
v.
gafil avlanmak
226
Colloquial
be caught flat-footed
v.
habersiz yakalanmak
227
Colloquial
catch flat-footed
v.
hazırlıksız yakalamak
228
Colloquial
catch flat-footed
v.
gafil avlamak
229
Colloquial
catch flat-footed
v.
habersiz yakalamak
230
Colloquial
flat-chested
adj.
tahta göğüslü
231
Colloquial
flat-footed
adj.
geç tepki veren
232
Colloquial
flat-footed
adj.
basireti bağlanmış
233
Colloquial
flat-footed
adj.
hazırlıksız yakalanmış
234
Colloquial
flat-footed
adj.
gafil avlanmış
235
Colloquial
flat-footed
adj.
beceriksiz
236
Colloquial
flat-footed
adj.
sakar
237
Colloquial
flat-footed
adj.
hantal
238
Colloquial
flat-footed
adj.
biçimsiz
239
Colloquial
flat-footed
adj.
garip
240
Colloquial
flat-footed
adj.
uygunsuz
241
Colloquial
flat out
expr.
alelacele
242
Colloquial
flat out
expr.
bütün gücüyle
243
Colloquial
flat out
expr.
çabucak
244
Colloquial
flat out
expr.
çok çabuk
245
Colloquial
flat out
expr.
son sürat
246
Colloquial
flat out
expr.
son hızla
247
Colloquial
flat out
expr.
tüm gücünü harcayarak
248
Colloquial
flat out
expr.
tüm hızıyla
249
Colloquial
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
o kadar!
250
Colloquial
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
işte o kadar!
251
Colloquial
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
bitmiştir!
252
Colloquial
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
konu kapanmıştır!
253
Colloquial
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
açık ve kesin!
254
Colloquial
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
ve bu son sözüm!
255
Colloquial
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
ve son sözüm bu!
256
Colloquial
and that's flat! [old-fashioned] [uk]
expr.
ve son kararım bu!
257
Colloquial
in two minutes flat
expr.
tam iki dakikada
258
Colloquial
in two minutes flat
expr.
tam iki dakika içinde
Idioms
259
Idioms
granny flat
n.
evin yaşlanan ebeveynlere ayrılmış alanı/bölümü
260
Idioms
granny flat
n.
evin büyük ebeveynler için ayrılmış bölümü
261
Idioms
granny flat
n.
evde büyük ebeveynlerin yaşaması için ayrılmış daire
262
Idioms
granny flat
n.
evin yaşlı anne babası için ayrılmış olan bölümü
263
Idioms
granny flat
n.
evde yaşlı anne baba için ayrılan daire
264
Idioms
be caught flat-footed
v.
umulmadık bir anda yakalanmak
265
Idioms
be caught flat-footed
v.
beklenmedik bir anda yakalanmak
266
Idioms
be caught flat-footed
v.
hazırlıksız yakalanmak
267
Idioms
be caught flat-footed
v.
habersiz yakalanmak
268
Idioms
be caught flat-footed
v.
şaşakalmak
269
Idioms
be caught flat-footed
v.
zor/müşkül duruma düşmek/girmek
270
Idioms
be caught flat-footed
v.
gafil avlanmak
271
Idioms
be caught flat-footed
v.
ters tarafa yatmak
272
Idioms
catch flat-footed
v.
umulmadık bir anda yakalamak
273
Idioms
catch flat-footed
v.
beklenmedik bir anda yakalamak
274
Idioms
catch flat-footed
v.
hazırlıksız yakalamak
275
Idioms
catch flat-footed
v.
habersiz yakalamak
276
Idioms
catch flat-footed
v.
gafil avlamak
277
Idioms
catch flat-footed
v.
zor/müşkül duruma düşürmek/sokmak
278
Idioms
catch someone flat-footed
v.
birini iş üstünde yakalamak
279
Idioms
fall flat
v.
başarısız olmak
280
Idioms
fall flat on one's face
v.
başarısız olmak
281
Idioms
fall flat on one's/its face
v.
bir işte (fena şekilde) başarısız olmak/başarısızlığa uğramak
282
Idioms
flat on one's ass
v.
bitap düşmek
283
Idioms
leave someone flat
v.
beş parasız bırakmak
284
Idioms
fall flat on one's/its face
v.
bozum olmak
285
Idioms
catch someone flat-footed
v.
birini suçüstü yakalamak
286
Idioms
fall flat on its face
v.
başarısız olmak
287
Idioms
fall flat on one's/its face
v.
çuvallamak
288
Idioms
leave someone flat
v.
dımdızlak ortada bırakmak
289
Idioms
fall flat on one's face
v.
çuvallamak
290
Idioms
fall flat on its face
v.
çuvallamak
291
Idioms
work flat out
v.
canla başla çalışmak
292
Idioms
be in a flat spin
v.
çılgına dönmek
293
Idioms
flat on one's ass
v.
dara düşmek
294
Idioms
fall flat
v.
çuvallamak
295
Idioms
fall flat
v.
fos çıkmak
296
Idioms
flat on one's back
v.
hasta yatmak
297
Idioms
fall flat
v.
güme gitmek
298
Idioms
catch flat-footed
v.
gafil avlamak
299
Idioms
catch flat-footed
v.
hazırlıksız yakalamak
300
Idioms
fall flat
v.
istediğini elde edememek
301
Idioms
flat on one's back
v.
meteliksiz kalmak
302
Idioms
lay flat
v.
kendini yere atmak
303
Idioms
be flat broke
v.
meteliğe kurşun atmak
304
Idioms
flat on one's back
v.
kötü duruma düşmek
305
Idioms
fall flat on one's face
v.
sırtı yere gelmek
306
Idioms
flat on one's ass
v.
parasız kalmak
307
Idioms
catch flat-footed
v.
suçüstü yakalamak
308
Idioms
lay somebody/something flat
v.
yere sermek
309
Idioms
flat on one's back
v.
zil olmak
310
Idioms
be flat on one's back
v.
yatağa düşmek
311
Idioms
be flat on one's back
v.
yataklara düşmek
312
Idioms
leave someone flat
v.
yüzüstü bırakmak
313
Idioms
fall flat
v.
yüzüstü düşmek
314
Idioms
flat on one's back
v.
yorgan döşek yatmak
315
Idioms
fallen flat on its face
v.
(bir gösteride vb) başarısız olmak
316
Idioms
fallen flat on its face
v.
yüzüstü kapaklanmak
317
Idioms
be flat on one's back
v.
yatalak olmak
318
Idioms
be fallen flat on its face
v.
yere serilmek
319
Idioms
fall flat on the ground
v.
yere kapaklanmak
320
Idioms
rain like a cow pissing on a flat rock
v.
bardaktan boşanırcasına yağmak
321
Idioms
rain like a cow pissing on a flat rock
v.
çok şiddetli yağmur yağmak
322
Idioms
rain like a cow pissing on a flat rock
v.
yoğun bir şekilde yağmur yağmak
323
Idioms
rain like a cow pissing on a flat rock
v.
aşırı yağmur yağmak
324
Idioms
be caught flat-footed
v.
ürkütülmek
325
Idioms
leave someone flat-footed
v.
birini ortada bırakmak
326
Idioms
leave someone flat-footed
v.
birini dımdızlak bırakmak
327
Idioms
be (flat) on (one's) back
v.
ayağa kalkacak gücü olmamak
328
Idioms
be flat-footed
v.
hazırlıksız olmak
329
Idioms
be flat-footed
v.
şaşakalmak
330
Idioms
be flat-footed
v.
gafil avlanmak
331
Idioms
be flat-footed
v.
habersiz olmak
332
Idioms
be flat-footed
v.
geç tepki vermek
333
Idioms
be flat-footed
v.
basireti bağlanmak
334
Idioms
be flat-footed
v.
düztaban olmak
335
Idioms
be flat-footed
v.
sakar olmak
336
Idioms
be flat-footed
v.
beceriksiz olmak
337
Idioms
be flat-footed
v.
biçimsiz olmak
338
Idioms
be flat-footed
v.
garip olmak
339
Idioms
be flat-footed
v.
uygunsuz olmak
340
Idioms
catch (one) flat-footed
v.
(birini) gafil avlamak
341
Idioms
catch (one) flat-footed
v.
(birini) şaşırtmak
342
Idioms
catch (one) flat-footed
v.
(birini) hazırlıksız yakalamak
343
Idioms
catch (one) flat-footed
v.
(birini) beklemediği bir anda yakalamak
344
Idioms
catch (one) flat-footed
v.
(birini) suçüstü yakalamak
345
Idioms
catch (one) flat-footed
v.
(birini) iş üstünde yakalamak
346
Idioms
fall (flat) on (one's) face
v.
yüz üstü düşmek
347
Idioms
fall (flat) on (one's) face
v.
yüzünün üstüne düşmek
348
Idioms
fall (flat) on (one's) face
v.
yüz üstü yere yapışmak
349
Idioms
fall (flat) on (one's) face
v.
yüz üstü kapaklanmak
350
Idioms
fall (flat) on its face
v.
yüz üstü düşmek
351
Idioms
fall (flat) on its face
v.
yüzünün üstüne düşmek
352
Idioms
fall (flat) on its face
v.
yüz üstü yere yapışmak
353
Idioms
fall (flat) on its face
v.
yüz üstü kapaklanmak
354
Idioms
fall flat
v.
komik olmamak
355
Idioms
fall flat
v.
güldürücü olmamak
356
Idioms
fall flat on your face
v.
başarısız olmak
357
Idioms
fall flat on your face
v.
çuvallamak
358
Idioms
fall flat on your face
v.
bir işte (fena şekilde) başarısız olmak/başarısızlığa uğramak
359
Idioms
fall flat on your face
v.
yüz üstü düşmek
360
Idioms
fall flat on your face
v.
yüzünün üstüne düşmek
361
Idioms
fall flat on your face
v.
yüz üstü yere yapışmak
362
Idioms
fall flat on your face
v.
yüz üstü kapaklanmak
363
Idioms
flat-hatting
v.
(uçağı) alçaktan ve dikkatsizce uçurma
364
Idioms
leave (one) flat
v.
(birini) hiç eğlendirmemek
365
Idioms
leave (one) flat
v.
(birini) güldürmemek
366
Idioms
leave (one) flat
v.
(birini) sıkmak
367
Idioms
leave (one) flat
v.
(birini) yüzüstü bırakmak
368
Idioms
leave (one) flat
v.
(birini) öylece terk etmek
369
Idioms
leave (one) flat
v.
(birini) bir anda/beklenmedik bir şekilde terk etmek
370
Idioms
leave (one) flat
v.
(birini) ortada bırakmak
371
Idioms
leave (one) flat
v.
(birini) dımdızlak bırakmak
372
Idioms
leave (one) flat
v.
(birini) beş parasız ortada bırakmak
373
Idioms
leave flat
v.
dımdızlak ortada bırakmak
374
Idioms
leave flat
v.
yüzüstü bırakmak
375
Idioms
leave flat
v.
bir anda terk etmek
376
Idioms
flat chat
adj.
çok meşgul
377
Idioms
flat chat
adj.
aşırı yoğun
378
Idioms
flat chat
adj.
çok dolu
379
Idioms
flat chat
adj.
boğazına kadar işe vs. gömülmüş durumda
380
Idioms
flat busted
adj.
cebi delik
381
Idioms
flat broke
adj.
cebidelik
382
Idioms
flat broke
adj.
cebi delik
383
Idioms
flat as a strap [australia]
adj.
ok gibi hızlı
384
Idioms
flat broke
adj.
meteleksiz
385
Idioms
flat busted
adj.
meteliksiz
386
Idioms
flat broke
adj.
meteliğe kurşun atan
387
Idioms
flat broke
adj.
parasız kalmış
388
Idioms
flat busted
adj.
parasız kalmış
389
Idioms
flat out like a lizard drinking [australia]
adj.
çok meşgul
390
Idioms
flat out like a lizard drinking [australia]
adj.
kafası dolu/meşgul
391
Idioms
flat out like a lizard drinking [australia]
adj.
yoğun
392
Idioms
(as) flat as a strap
adj.
çok meşgul
393
Idioms
(as) flat as a strap
adj.
kafası birçok şeyle meşgul/dolu
394
Idioms
caught flat-footed
adj.
gafil avlanmış
395
Idioms
caught flat-footed
adj.
hazırlıksız yakalanmış
396
Idioms
caught flat-footed
adj.
boş bir anında yakalanmış
397
Idioms
caught flat-footed
adj.
savunmasız yakalanmış
398
Idioms
flat as a board
adj.
yamyassı
399
Idioms
flat as a board
adj.
tahta gibi dümdüz
400
Idioms
flat as a board
adj.
dümdüz
401
Idioms
flat as a board
adj.
küçük memeli
402
Idioms
flat as a board
adj.
tahta göğüslü
403
Idioms
flat as a pancake
adj.
yamyassı
404
Idioms
flat as a pancake
adj.
tahta gibi dümdüz
405
Idioms
flat as a pancake
adj.
dümdüz
406
Idioms
flat as a pancake
adj.
küçük memeli
407
Idioms
flat as a pancake
adj.
tahta göğüslü
408
Idioms
flat on back
adj.
yatalak
409
Idioms
flat on back
adj.
yorgan döşek yatan
410
Idioms
flat on back
adj.
kalkamaz halde
411
Idioms
flat on back
adj.
başını kaldıramaz halde
412
Idioms
flat on one's back
adj.
yatalak
413
Idioms
flat on one's back
adj.
yorgan döşek yatan
414
Idioms
flat on one's back
adj.
kalkamaz halde
415
Idioms
flat on one's back
adj.
başını kaldıramaz halde
416
Idioms
flat on one's back
adj.
çaresiz
417
Idioms
flat on one's back
adj.
aciz
418
Idioms
flat on one's back
adj.
sırtı yere gelmiş
419
Idioms
flat on one's back
adj.
eli ayağı bağlanmış
420
Idioms
flat-strap [australia]
adj.
aşırı meşgul
421
Idioms
flat-strap [australia]
adj.
aşırı yoğun
422
Idioms
flat-chested
adj.
küçük memeli (kadın)
423
Idioms
flat chat
adv.
son hızla
424
Idioms
flat chat
adv.
son sürat
425
Idioms
flat chat
adv.
tam gaz
426
Idioms
flat chat
adv.
canla başla
427
Idioms
flat chat
adv.
var gücüyle
428
Idioms
flat chat
adv.
deli gibi
429
Idioms
flat out like a lizard drinking [australia]
adv.
hız sınırında
430
Idioms
flat out like a lizard drinking [australia]
adv.
olabilecek en yüksek hızda/güçte
431
Idioms
flat out like a lizard drinking [australia]
adv.
son hız
432
Idioms
flat out like a lizard drinking [australia]
adv.
tam güç
433
Idioms
and that's flat
expr.
açık ve kesindir işte o kadar
434
Idioms
and that's flat
expr.
açık ve kesindir
435
Idioms
flat as a strap [australia]
expr.
aşırı hızlı
436
Idioms
as flat as a strap [australia]
expr.
aşırı hızlı
437
Idioms
as flat as a strap
expr.
aşırı meşgul
438
Idioms
flat as a strap
expr.
aşırı meşgul
439
Idioms
as flat as a tack
expr.
aşırı moralsiz
440
Idioms
flat as a tack
expr.
aşırı moralsiz
441
Idioms
flat as a strap
expr.
aşırı yoğun
442
Idioms
as flat as a strap
expr.
aşırı yoğun
443
Idioms
flat busted
expr.
beş parasız
444
Idioms
and that's flat
expr.
benim son kararım
445
Idioms
as flat as a pancake
expr.
dümdüz
446
Idioms
in no time flat
expr.
çabucak
447
Idioms
in nothing flat
expr.
çabucak
448
Idioms
flat as a pancake
expr.
dümdüz
449
Idioms
flat as a strap
expr.
dümdüz
450
Idioms
as flat as a strap
expr.
dümdüz
451
Idioms
as flat as a board
expr.
dümdüz
452
Idioms
as flat as a tack
expr.
çok üzgün
453
Idioms
flat as a tack
expr.
çok üzgün
454
Idioms
in no time flat
expr.
hızla
455
Idioms
in nothing flat
expr.
hızla
456
Idioms
and that's flat
expr.
işte o kadar
457
Idioms
flat as a strap [australia]
expr.
jet gibi hızlı
458
Idioms
as flat as a strap [australia]
expr.
jet gibi hızlı
459
Idioms
as flat as a strap [australia]
expr.
ok gibi hızlı
460
Idioms
as flat as a pancake
expr.
pide gibi
461
Idioms
in nothing flat
expr.
süratle
462
Idioms
in no time flat
expr.
süratle
463
Idioms
and that's flat
expr.
son sözüm bu
464
Idioms
and that's flat
expr.
son kararım bu
465
Idioms
as flat as a board
expr.
tahta gibi dümdüz
466
Idioms
as flat as a strap
expr.
tam gaz
467
Idioms
flat as a strap
expr.
tam gaz
468
Idioms
as flat as a pancake
expr.
yamyassı
469
Idioms
in nothing flat
expr.
yıldırım gibi
470
Idioms
as flat as a board
expr.
yamyassı
471
Idioms
as flat as a tack
expr.
üzüntüden mecali kalmamış
472
Idioms
flat as a tack
expr.
üzüntüden mecali kalmamış
473
Idioms
flat strap
expr.
tam gaz
474
Idioms
flat strap
expr.
son hız
475
Idioms
flat strap
expr.
tam güç
476
Idioms
flat strap
expr.
dümdüz
477
Idioms
flat strap
expr.
hız kesmeden
478
Idioms
in a flat spin
expr.
sıkıntıya girmiş
479
Idioms
in a flat spin
expr.
sallantıya/çalkantıya girmiş
480
Idioms
into a flat spin
expr.
kontrolden çıkmaya
481
Idioms
into a flat spin
expr.
panik haline
482
Idioms
into a flat spin
expr.
karışıklık/bunalım içine
483
Idioms
into a flat spin
expr.
galeyana
484
Idioms
into a flat spin
expr.
gözü dönmeye
485
Idioms
on the flat
expr.
düzlüğe
486
Idioms
on the flat
expr.
düzlükte
487
Idioms
on the flat
expr.
düz alanda/alana
488
Idioms
on the flat
expr.
engelsiz at yarışında
Speaking
489
Speaking
that's flat
expr.
açık ve katidir
490
Speaking
I'll tell you flat
expr.
açık söyleyeceğim
491
Speaking
that's flat
expr.
açık ve katidir şüphesiz
492
Speaking
we live in the same flat [uk]
expr.
aynı dairede yaşıyoruz
493
Speaking
we live in the same flat [uk]
expr.
aynı evde yaşıyoruz
494
Speaking
in nothing flat
expr.
çok geçmeden
495
Speaking
did you find a flat?
expr.
ev/daire buldun mu?
496
Speaking
on which floor is your flat?
expr.
evin/dairen kaçıncı katta?
497
Speaking
that's flat
expr.
şüphesiz
498
Speaking
I'm moving into a new flat
expr.
yeni bir daireye taşınıyorum
499
Speaking
i'lltell you flat
açık söyleyeceğim
Trade/Economic
500
Trade/Economic
flat tax
n.
bütün vergi dilimlerine aynı oranda uygulanan vergi
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of flat
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy