Verlauf

son derece

Bedeutungen von dem Begriff "son derece" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 129 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	son derece	extremity n.
2	General	son derece	extreme n.
3	General	son derece	darned adj.
4	General	son derece	ultra adj.
5	General	son derece	intense adj.
6	General	son derece	uttermost adj.
7	General	son derece	damned adj.
8	General	son derece	veriest adj.
9	General	son derece	gloating adj.
10	General	son derece	direful adj.
11	General	son derece	utter adj.
12	General	son derece	thundering adj.
13	General	son derece	arrant adj.
14	General	son derece	sublime adj.
15	General	son derece	last adj.
16	General	son derece	utmost adj.
17	General	son derece	abject adj.
18	General	son derece	raging adj.
19	General	son derece	errant adj.
20	General	son derece	living adj.
21	General	son derece	black adj.
22	General	son derece	mortal adj.
23	General	son derece	damn adj.
24	General	son derece	omnipotent [obsolete] adj.
25	General	son derece	ingrained adj.
26	General	son derece	to the nth degree adv.
27	General	son derece	intensely adv.
28	General	son derece	exceedingly adv.
29	General	son derece	extremely adv.
30	General	son derece	highly adv.
31	General	son derece	sadly adv.
32	General	son derece	mightily adv.
33	General	son derece	jolly adv.
34	General	son derece	strongly adv.
35	General	son derece	exceptionally adv.
36	General	son derece	unco adv.
37	General	son derece	to the utmost adv.
38	General	son derece	in some highest degree adv.
39	General	son derece	cruelly adv.
40	General	son derece	with a vengeance adv.
41	General	son derece	revoltingly adv.
42	General	son derece	desperately adv.
43	General	son derece	terribly adv.
44	General	son derece	beyond measure adv.
45	General	son derece	rattling adv.
46	General	son derece	awfully adv.
47	General	son derece	enormously adv.
48	General	son derece	in the highest degree adv.
49	General	son derece	out and out adv.
50	General	son derece	almighty adv.
51	General	son derece	infinitely adv.
52	General	son derece	in the extreme adv.
53	General	son derece	deadly adv.
54	General	son derece	vitally adv.
55	General	son derece	immensely adv.
56	General	son derece	surpassingly adv.
57	General	son derece	tremendously adv.
58	General	son derece	deeply adv.
59	General	son derece	vengeancely adv.
60	General	son derece	profoundly adv.
61	General	son derece	eminently adv.
62	General	son derece	all-fired adv.
63	General	son derece	out-and-out adv.
64	General	son derece	staggeringly adv.
65	General	son derece	majorly adv.
66	General	son derece	critically adv.
67	General	son derece	acutely adv.
68	General	son derece	incredibly adv.
69	General	son derece	incredibly adv.
70	General	son derece	unaccountably adv.
71	General	son derece	remarkably adv.
72	General	son derece	terrible adv.
73	General	son derece	downright adv.
74	General	son derece	thumping adv.
75	General	son derece	unboundably adv.
76	General	son derece	ungodly adv.
77	General	son derece	main [obsolete] adv.
78	General	son derece	mainly [uk] adv.
79	General	son derece	black [uk] adv.
80	General	son derece	whacking adv.
81	General	son derece	blindingly adv.
82	General	son derece	bone adv.
83	General	son derece	hella adv.
84	General	son derece	hellishly adv.
85	General	son derece	damned adv.
86	General	son derece	giantly adv.
87	General	son derece	heavenly adv.
88	General	son derece	roaring adv.
89	General	son derece	deuced adv.
90	General	son derece	crashingly adv.
91	General	son derece	done [dialect] adv.
92	General	son derece	doggone adv.
93	General	son derece	doggoned adv.
94	General	son derece	flat-out [us] adv.
95	General	son derece	parlous adv.
96	General	son derece	cruel [dialect] adv.
97	General	son derece	screamingly adv.
98	General	son derece	something adv.
99	General	son derece	surpassing adv.
100	General	son derece	supremely adv.
Colloquial
101	Colloquial	son derece	real adv.
102	Colloquial	son derece	real adv.
103	Colloquial	son derece	everlasting adv.
104	Colloquial	son derece	filthy adv.
105	Colloquial	son derece	painfully adv.
106	Colloquial	son derece	majorly expr.
107	Colloquial	son derece	something fierce expr.
108	Colloquial	son derece	as (something) as you please expr.
109	Colloquial	son derece	as all get-out expr.
110	Colloquial	son derece	as … as all get out [us] expr.
111	Colloquial	son derece	as all getout expr.
112	Colloquial	son derece	as sin expr.
113	Colloquial	son derece	as you please expr.
Idioms
114	Idioms	son derece	as (something) as they come expr.
115	Idioms	son derece	only too expr.
116	Idioms	son derece	like blue blazes expr.
117	Idioms	son derece	to a fare-thee-well expr.
118	Idioms	son derece	as the day is long expr.
119	Idioms	son derece	brains out expr.
120	Idioms	son derece	fit to kill expr.
Technical
121	Technical	son derece	extreme adj.
Archaic
122	Archaic	son derece	thrice adv.
123	Archaic	son derece	exceeding adv.
Slang
124	Slang	son derece	flat-ass adv.
125	Slang	son derece	terrifically adv.
126	Slang	son derece	damn expr.
127	Slang	son derece	as fuck expr.
128	Slang	son derece	as hell expr.
129	Slang	son derece	af (as fuck) abrev.

Bedeutungen, die der Begriff "son derece" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 465 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	belirli bir konuya son derece yabancı olan insan topluluğu (bihaber kitle)	uninitiate n.
2	General	son derece beceriksizce yapılmış bir taklit	travesty n.
3	General	disipline son derece önem veren amir	martinet n.
4	General	son derece hoş	overnice n.
5	General	son derece azimli	dogged perseverance n.
6	General	son derece soğuk olma durumu	frigidity n.
7	General	smokin ve beyaz papyondan oluşan son derece resmi erkek akşam kıyafeti	white tie n.
8	General	ilk başta son derece mantıklı gelen sonrasında anlamsızlaşan düşünce	epiphanot n.
9	General	son derece sesli müzik sistemi (araba vb)	king kong n.
10	General	son derece cazip ya da dikkat çekici kişi veya şey	showstopper n.
11	General	son derece üzücü	tear-jerker n.
12	General	son derece enerjik kimse	self-starter n.
13	General	son derece hızlı biçimde yayılan ve kontrol altına alınamayan orman yangını	crown fire n.
14	General	son derece kısa boylu insanlar	little people n.
15	General	korece nehrin güneyi anlamına gelen güney kore'de son derece varlıklı bir muhit	kangnam n.
16	General	korece nehrin güneyi anlamına gelen güney kore'de son derece varlıklı bir muhit	gangnam n.
17	General	abd'de şükran günü'nden sonraki ilk cuma günü kutlanan gün boyunca tüketicilerin hemen hemen tüm ürünleri son derece indirimli fiyatlarla aldıkları gün	black friday n.
18	General	son derece riskli yol	tightrope n.
19	General	son derece belirsiz durum	tightrope n.
20	General	son derece yıkıcı çatışma	armageddon n.
21	General	son derece doğru olma	ultraprecision n.
22	General	son derece kesin olma	ultraprecision n.
23	General	son derece hatasız olma	ultraprecision n.
24	General	son derece bağnaz kimse	wowser [australia] n.
25	General	son derece tutucu kimse	wowser [australia] n.
26	General	son derece zalim ve acımasız olma	heinousness n.
27	General	son derece memnun etme	oblectation n.
28	General	son derece uzunluk	longsomeness n.
29	General	son derece serbest fikirli olma	overfreedom n.
30	General	son derece kötü niyetli kimse	devil n.
31	General	son derece beceriksizce yapılmış bir taklit	parody n.
32	General	son derece tehlikeli bir görevi olan asker	perdu [obsolete] n.
33	General	son derece tehlikeli görevi olan asker	perdue [obsolete] n.
34	General	son derece akıllı olan adam	solomon n.
35	General	birisini son derece dikkatli bir gözle incelemek	watch someone with an eagle eye v.
36	General	son derece öfkelenmek	see red v.
37	General	birisini son derece dikkatli bir biçimde izlemek	watch someone with eagle eye v.
38	General	son derece aykırı gelmek	be abhorrent to v.
39	General	son derece güvenilir olmak	be as good as one's bond v.
40	General	son derece ters gelmek	be abhorrent to v.
41	General	son derece kararlı olmak	be adamant on v.
42	General	son derece tartışmalı bir konu halini almak	become a highly controversial topic v.
43	General	son derece önemli bulmak	find it very/extremely important v.
44	General	son derece sıkıcı olmak	be extremely boring v.
45	General	son derece bağlı/sadık olmak	be fiercely loyal v.
46	General	bir şeyin son derece lehinde sonuçlanmak	plump v.
47	General	son derece kötü olmak	stink v.
48	General	keyfine son derece düşkün	voluptuous adj.
49	General	son derece çirkin	skanky adj.
50	General	son derece protestanca (bir yaklaşım vb)	evangelical adj.
51	General	son derece biçimsiz	hideous adj.
52	General	son derece kararlı	adamant adj.
53	General	son derece küçük	infinitesimal adj.
54	General	son derece sefil	wretched adj.
55	General	son derece modern	ultramodern adj.
56	General	son derece kötü	abject adj.
57	General	son derece dikkatsiz	sloppy adj.
58	General	son derece yüzsüz	as bold as brass adj.
59	General	son derece mutlu	on cloud nine adj.
60	General	son derece sıcak ve kurak	torrid adj.
61	General	son derece güzel	superfine adj.
62	General	son derece tehlikeli	breakneck adj.
63	General	son derece kararlı	adamant on adj.
64	General	alanında son derece yetenekli	crackerjack adj.
65	General	son derece kalifiye	highly qualified adj.
66	General	son derece yetenekli	highly qualified adj.
67	General	son derece vasıflı	highly qualified adj.
68	General	kendine son derece güvenen	overconfident adj.
69	General	son derece saygın	highly regarded adj.
70	General	son derece etkili	impelling adj.
71	General	son derece nadir	extremely rare adj.
72	General	son derece samimi	lovey-dovey adj.
73	General	son derece etkileyici	eye-popping adj.
74	General	son derece öfkelenmiş	red-hot adj.
75	General	son derece nitelikli	well-qualified adj.
76	General	son derece kaliteli	well-qualified adj.
77	General	-e son derece karşı	damning adj.
78	General	son derece saygın	highly reputable adj.
79	General	son derece ilgili	deeply concerned adj.
80	General	son derece endişeli	deeply concerned adj.
81	General	son derece önemli	extremely important adj.
82	General	son derece önemli	highly important adj.
83	General	son derece önemli	critical adj.
84	General	son derece önemli	vital adj.
85	General	son derece iyi	exceptionally good adj.
86	General	son derece zeki	too clever adj.
87	General	aşırı/son derece meşgul veya yoğun	extremely busy adj.
88	General	son derece hafif	featherlight adj.
89	General	son derece eğlenceli	highly enjoyable adj.
90	General	son derece keyifli	highly enjoyable adj.
91	General	son derece yalnız	exceedingly lonely adj.
92	General	kendini son derece adamış	highly-committed adj.
93	General	son derece hassas	ultrasensitive adj.
94	General	son derece başarılı	incandescent adj.
95	General	son derece popüler	extremely popular adj.
96	General	son derece iyi	extremely good adj.
97	General	son derece süslü	highly touted adj.
98	General	son derece yaygın	overbroad adj.
99	General	son derece ateşli ve saldırgan	take-no-prisoners adj.
100	General	son derece canlı renk	acid adj.
101	General	son derece pahalı	extremely costly adj.
102	General	son derece zarif	neat adj.
103	General	son derece yanıcı	tindery adj.
104	General	son derece aptalca	tomfool adj.
105	General	son derece sıra dışı	tonitruous adj.
106	General	son derece sıra dışı	tonitruant adj.
107	General	dokunmaya son derece duyarlı	touchy adj.
108	General	son derece hassas	tremulous adj.
109	General	son derece zehirli	highly poisonous adj.
110	General	son derece temiz	antiseptic adj.
111	General	son derece derli toplu	antiseptic adj.
112	General	son derece doğru	ultraprecise adj.
113	General	son derece kesin	ultraprecise adj.
114	General	son derece hatasız	ultraprecise adj.
115	General	son derece heyecan verici/popüler	red hot adj.
116	General	son derece etkileyici	awful adj.
117	General	son derece tehlikeli	awful adj.
118	General	son derece riskli	awful adj.
119	General	son derece zararlı	awful adj.
120	General	son derece kötü	gosh–awful adj.
121	General	son derece nahoş	gosh–awful adj.
122	General	son derece güçlü	weapons-grade adj.
123	General	son derece yoğun	weapons-grade adj.
124	General	son derece dayanıklı	weapons-grade adj.
125	General	son derece güçlü	industrial-strength adj.
126	General	son derece yoğun	industrial-strength adj.
127	General	son derece dayanıklı	industrial-strength adj.
128	General	yüksek bir ses gibi son derece dikkat çekici ve bariz	blaring adj.
129	General	son derece isabetli	microscopic adj.
130	General	son derece isabetli	microscopical adj.
131	General	son derece harap	bombed-out adj.
132	General	son derece ve bariz suç olan	heinous adj.
133	General	son derece zor	hellacious adj.
134	General	son derece büyük	hellacious adj.
135	General	son derece iyi	brag adj.
136	General	son derece yanlış	horrible adj.
137	General	son derece önemli	monumental adj.
138	General	son derece dokunaklı	rhapsodic adj.
139	General	son derece uygun	hypercorrect adj.
140	General	son derece etkili	moving adj.
141	General	son derece başarılı	gangbuster adj.
142	General	son derece mükemmel	gangbusters adj.
143	General	son derece başarılı	gangbusters adj.
144	General	son derece doğru	rigorous adj.
145	General	son derece kötü	gnarly adj.
146	General	son derece hoş	dainty adj.
147	General	son derece engin ve adil	green adj.
148	General	son derece uzun	longsome adj.
149	General	son derece kurnaz	overcunning adj.
150	General	son derece müşkülpesent	overcurious [obsolete] adj.
151	General	son derece doğrudan	overdirect adj.
152	General	son derece tiksindirici	overfoul adj.
153	General	son derece açık sözlü	overfrank adj.
154	General	son derece rahatsız edici	overfraught adj.
155	General	son derece hür	overfree adj.
156	General	son derece serbest fikirli	overfree adj.
157	General	son derece verimli	overfruitful adj.
158	General	son derece zor beğenen	overfussy adj.
159	General	son derece tamahkar	overgreedy adj.
160	General	son derece neşeli	overhappy adj.
161	General	son derece sert	overhard adj.
162	General	son derece başıboş	overidle adj.
163	General	son derece inatçı	overinsistent adj.
164	General	son derece gergin	overintense adj.
165	General	son derece uyanık	overknowing adj.
166	General	son derece iffetsiz	overlewd [obsolete] adj.
167	General	son derece serbest fikirli	overliberal adj.
168	General	son derece çekici	overluscious adj.
169	General	son derece ciddi	overserious adj.
170	General	son derece sıcak	roasting adj.
171	General	son derece etkili	impellent adj.
172	General	son derece sabırlı	omnipatient adj.
173	General	son derece kararlı	inexorable adj.
174	General	son derece saçma	highly odd adj.
175	General	son derece etkili	drive adj.
176	General	son derece yeni	fangled adj.
177	General	son derece arzulanan	fantabulous adj.
178	General	son derece kararlı	ironclad adj.
179	General	son derece önemli	climacterical adj.
180	General	son derece güçlü	pounding adj.
181	General	son derece zararlı	deadly adj.
182	General	son derece hareketli	flying adj.
183	General	son derece belirsiz	foggiest adj.
184	General	son derece sıcak	seething adj.
185	General	son derece zarif	silken adj.
186	General	son derece nadir	exceedingly rare adj.
187	General	son derece ender	exceedingly rare adj.
188	General	son derece muazzam	superexcellent adj.
189	General	son derece çağdaş	supermodern adj.
190	General	son derece modern	up to the minute adv.
191	General	son derece komik bir şekilde	killingly adv.
192	General	son derece gizli bir şekilde	in strict confidence adv.
193	General	son derece karanlık biçimde	darkliestly adv.
194	General	son derece küçük bir şekilde	infinitesimally adv.
195	General	son derece komik bir şekilde	sidesplittingly adv.
196	General	son derece detaylı biçimde	in great detail adv.
197	General	sonuncu ama son derece önemli olarak	last but not least adv.
198	General	son derece başarılı bir seviyede	at a very successful level adv.
199	General	son derece üzücü bir biçimde	devouringly adv.
200	General	son derece isabetli bir şekilde	microscopically adv.
201	General	son derece mükemmel	gangbusters adv.
202	General	son derece başarılı	gangbusters adv.
203	General	son derece doğru olarak	rigorously adv.
204	General	son derece liberal biçimde	overfreely adv.
205	General	son derece açık fikirli bir şekilde	overliberally adv.
206	General	son derece kararlı bir halde	inexorably adv.
207	General	son derece küçük anlamı veren ön ek	nanno- pref.
208	General	son derece küçük anlamı veren ön ek	nano- pref.
209	General	son derece anlamına gelen ön ek	pre- pref.
210	General	derece belirten son ek	-dom suf.
Phrases
211	Phrases	son derece ayrışık bir biçimde	with a high degree of resolution adv.
212	Phrases	aşırı/son derece	à outrance expr.
213	Phrases	son derece iyi	pretty cool expr.
214	Phrases	son derece haklı	quite right expr.
215	Phrases	son derece iyi	as good as it gets expr.
Colloquial
216	Colloquial	son derece başarılı vuruş	ten-strike n.
217	Colloquial	son derece başarılı hareket	ten-strike n.
218	Colloquial	son derece feci veya yıkıcı bir şey	big one n.
219	Colloquial	son derece kaygı verici bir gelişme	a highly worrisome development n.
220	Colloquial	son derece meşgul bir adam	a very busy man n.
221	Colloquial	son derece düzenli olma	apple-pie order n.
222	Colloquial	son derece büyük sayı	bajillion n.
223	Colloquial	son derece mutlu kimse	bliss ninny n.
224	Colloquial	son derece kapsamlı hazırlıklar yapmak	tee up v.
225	Colloquial	son derece başarılı olmak	crush it v.
226	Colloquial	son derece (sıcak, hızlı) olmak	be as (something) as all get-out v.
227	Colloquial	son derece (bir şey) olmak	be as (something) as they come v.
228	Colloquial	son derece (bir şey) olmak	be more than (something) v.
229	Colloquial	son derece memnun olmak	be more than glad v.
230	Colloquial	son derece emin olmak	bet on it v.
231	Colloquial	son derece büyük	big ol' (big old) [us] adj.
232	Colloquial	son derece büyük	big old [us] adj.
233	Colloquial	son derece büyük	big ole adj.
234	Colloquial	son derece mutlu	blissed adj.
235	Colloquial	son derece mutlu	blissed out adj.
236	Colloquial	son derece başarılı (film/tiyatro oyunu/performans)	boffo adj.
237	Colloquial	son derece kötü	narly adj.
238	Colloquial	son derece tatsız	narly adj.
239	Colloquial	son derece çirkin	narly adj.
240	Colloquial	son derece eğlenceli	high old time [old-fashioned] adj.
241	Colloquial	son derece önemli	big–deal adj.
242	Colloquial	son derece iyi	chill adj.
243	Colloquial	son derece dürüst	brutally honest adj.
244	Colloquial	son derece ciddi	chronic adj.
245	Colloquial	son derece iyi	pearler [australia] adj.
246	Colloquial	son derece çevrimiçi	chronically online adj.
247	Colloquial	son derece tedbirli	supercautious adj.
248	Colloquial	son derece kullanışlı	superconvenient adj.
249	Colloquial	son derece gizli olarak	in strict confidence expr.
250	Colloquial	son derece özel olarak	in strict confidence expr.
251	Colloquial	son derece iyi bir adam	he's a heck of a nice man expr.
252	Colloquial	son derece fazla	very much so expr.
253	Colloquial	son derece dürüst	on the up and up [us] expr.
254	Colloquial	son derece saygılı	on the up and up [us] expr.
255	Colloquial	son derece düzgün/doğru	on the up and up [us] expr.
256	Colloquial	son derece ...	as ... as they come expr.
257	Colloquial	son derece ...	as ... as you please expr.
Idioms
258	Idioms	son derece zorlu görev	backbreaker n.
259	Idioms	son derece yetenekli/kabiliyetli/nüfuzlu ve başarılı kişi/grup ya da işletme	big hitter n.
260	Idioms	son derece mutlu olma	bliss ninny n.
261	Idioms	son derece güzel kadın (ironik kullanımda hiç güzel olmayan kadın)	the face that launched a thousand ships n.
262	Idioms	kendinden son derece emin kişi	fire-breather n.
263	Idioms	son derece kararlı kişi	fire-breather n.
264	Idioms	son derece azimli kişi	fire-breather n.
265	Idioms	son derece küstahlık	unmitigated gall n.
266	Idioms	son derece iyi oynanan oyun	grandstand play n.
267	Idioms	politikasında çevresel konulara son derece önem veren ülke/devlet	green state n.
268	Idioms	son derece şık/dikkat çekici kıyafetler	fine feathers n.
269	Idioms	son derece iyi performans çıkarmak (oyunda)	put on a clinic v.
270	Idioms	son derece endişelenmek	make a fuss over v.
271	Idioms	son derece sıkıcı olmak	be as interesting as watching grass grow v.
272	Idioms	son derece çetin bir mücadele vermek	fight someone or something hammer and tongs v.
273	Idioms	son derece endişelenmek	make a fuss about v.
274	Idioms	son derece ayık olmak	be as sober as a judge v.
275	Idioms	son derece hızlı olmak	be as (fast) as all get out v.
276	Idioms	son derece çetin bir mücadele vermek	fight someone or something tooth and nail v.
277	Idioms	son derece sıkıcı olmak	be like watching grass grow v.
278	Idioms	son derece kötü olmak	be the pits v.
279	Idioms	son derece çetin bir mücadele vermek	go at it hammer and tongs v.
280	Idioms	son derece çetin bir mücadele vermek	go at it tooth and nail v.
281	Idioms	sağlığı tamamen/son derece yerinde olmak	be the picture of health v.
282	Idioms	son derece görgülü davranmak	be on (one's) good behavior [us] v.
283	Idioms	son derece görgülü davranmak	be on one's best behavior v.
284	Idioms	son derece zengin olmak	be not short of a penny (or two) v.
285	Idioms	son derece güvenli olmak	be as safe as houses [uk/australia] v.
286	Idioms	son derece güvende olmak	be as safe as houses [uk/australia] v.
287	Idioms	(birine/bir şeye) karşı son derece çetin bir mücadele vermek	fight (someone or something) tooth and claw v.
288	Idioms	son derece çetin bir mücadele vermek	fight hammer and tongs v.
289	Idioms	son derece başarılı gitmek	go like gangbusters [us] v.
290	Idioms	son derece iyi oynamak	play out of (one's) skin v.
291	Idioms	son derece iyi/yetenekli/başarılı	as ever trod shoe-leather adj.
292	Idioms	son derece bağlı	true to (one's) colors adj.
293	Idioms	son derece güvenli	safe as houses adj.
294	Idioms	son derece güvende	safe as houses adj.
295	Idioms	son derece düzenli	right as ninepence adj.
296	Idioms	son derece sağlıklı	hale and hearty adj.
297	Idioms	son derece sıkıcı	boring in the extreme adj.
298	Idioms	fazlasıyla/son derece ucuz	cheap at half the price adj.
299	Idioms	son derece sıkıcı	watching paint dry adj.
300	Idioms	olabildiğince/son derece sıcak	as hot as all get out expr.
301	Idioms	son derece başarılı bir seviyede	on the crest of a wave expr.
302	Idioms	son derece belirgin	brief and to the point expr.
303	Idioms	son derece açık bir biçimde	(with) no holds barred expr.
304	Idioms	son derece popüler	all the rage expr.
305	Idioms	son derece farklı bir biçimde	like nobody's business expr.
306	Idioms	son derece dikkatli	with one's eyes wide open expr.
307	Idioms	son derece aptal veya beceriksiz	can't find one's butt with both hands in broad daylight expr.
308	Idioms	son derece (fazla)	a (one) hell of a expr.
309	Idioms	son derece düzenli	as right as ninepence expr.
310	Idioms	son derece güvenli	as safe as houses expr.
311	Idioms	son derece güvende	as safe as houses expr.
312	Idioms	son derece detaylı	to the letter expr.
313	Idioms	son derece düzenli	as neat as ninepence expr.
314	Idioms	son derece düzenli	neat as ninepence expr.
315	Idioms	son derece yaygın	all the rage expr.
316	Idioms	son derece endişeli	on the rack expr.
317	Idioms	sonuncu ama son derece önemli	last but not least expr.
318	Idioms	son derece ideal bir hayat yaşayan	living the dream expr.
319	Idioms	son derece kusursuz olarak	to a fare-thee-well expr.
320	Idioms	son derece mükemmel	to a fare-thee-well expr.
321	Idioms	son derece kusursuz	to a fare-thee-well expr.
322	Idioms	son derece verimli	up to speed expr.
323	Idioms	son derece yeterli	up to speed expr.
324	Idioms	son derece zeki	as clever as they come expr.
325	Idioms	son derece özgüvenli bir şekilde	as if (one) owns the place expr.
326	Idioms	son derece özgüvenli bir şekilde	as if someone owns the place expr.
327	Idioms	son derece sağlıklı	at one's best expr.
328	Idioms	son derece zeki	as clever as they come expr.
329	Idioms	son derece aptal	as stupid as they come expr.
330	Idioms	son derece sıkıcı	like watching grass grow expr.
331	Idioms	son derece sıkıcı	like watching paint dry expr.
332	Idioms	son derece dikkatli	with eyes open expr.
Speaking
333	Speaking	sinirler son derece gergin	nerves are stretched to the max expr.
334	Speaking	son derece eminim	I am so sure expr.
335	Speaking	son derece eminim	I'd bet money on it expr.
Law
336	Law	son derece mahkemesi	court of last instance n.
Politics
337	Politics	desteklenmesi veya yorumlanması son derece tehlikeli olduğu kabul edilen konu	third rail n.
338	Politics	siyasi görüşleri son derece radikal olan grup	the lunatic fringe n.
339	Politics	faaliyet alanındaki diğer tüm devletlere hükmeden son derece güçlü devlet	hyperpower n.
340	Politics	son derece liberal	archliberal adj.
Insurance
341	Insurance	son derece iyi niyetle anlamında sigortacılık terimi	uberrimae fidei n.
Technical
342	Technical	son derece hassas işlemler için tasarlanmış motorlu torna tezgahı	toolroom lathe n.
343	Technical	çelik halat yapımında kullanılan son derece kaliteli çelik tel	plow steel wire n.
344	Technical	son derece parlak ışık veren ark lambası	flaming arc n.
345	Technical	son derece kuvvetli bir yapıştırıcı	loctite n.
346	Technical	son derece kısa	shortish n.
347	Technical	son derece önemli	seminal adj.
348	Technical	son derece gelişmiş ve karmaşık (yazılım, elektronik alet)	high-tech adj.
Computer
349	Computer	mesaj yazarken son derece rahat olan kimse	textrovert n.
Informatics
350	Informatics	son derece üstün otobiyografik bellek	highly superior autobiographical memory n.
Telecom
351	Telecom	son derece yüksek frekans	extremely high frequency n.
Electric
352	Electric	son derece stabil bir yarı iletken diyot	tunnel diode n.
353	Electric	son derece stabil bir yarı iletken diyot	esaki diode n.
Textile
354	Textile	görünüşü ipeğe benzeyip ısı yalıtma özelliği son derece yüksek olan sentetik elyaf	orlon n.
Lighting
355	Lighting	son derece ince spot ışığı	pin-light n.
Aeronautic
356	Aeronautic	son derece tehlikeli kabul edilip yalnızca yüksek güvenlikli kargo uçaklarıyla taşınabilen kargo	controlled dangerous air cargo n.
Marine
357	Marine	son derece tehlikeli zehirli maddeler	acute toxicant n.
Medical
358	Medical	genomu bütünüyle dizilen ve son derece ufak olduğunda sıklıkla araştırılan ilk hayvan nematod	c. elegans (caenorhabditis elegans) n.
359	Medical	son derece güçlü bir sentetik uyuşturucu	phenazepam n.
360	Medical	son derece güçlü bir sentetik uyuşturucu	bonsai (phenazepam) n.
361	Medical	yaşam alanları deniz suyu ve kabuklu deniz ürünleri olan yüksek ölüm oranına sahip son derece tehlikeli bir bakteri türü	vibrio vulnificus n.
Psychology
362	Psychology	kişinin aile ilişkilerinde son derece despot olması	ecomania n.
Parasitology
363	Parasitology	sıcak bölgelerde görülen son derece zararlı bir kuru odun termiti	cryptotermes brevis n.
364	Parasitology	sıcak bölgelerde görülen son derece zararlı bir kuru odun termiti	powder-post termite n.
Veterinary
365	Veterinary	köpeklerde kusma, ishal, ateş ve ileri safhada ölüm ile karakterize son derece bulaşıcı viral bir hastalık	canine parvovirus n.
366	Veterinary	at toynak duvarının üst kenarında yer alan son derece damarlı kalın bant görünümlü bir bölüm	coronary cushion n.
367	Veterinary	at toynak duvarının üst kenarında yer alan son derece damarlı kalın bant görünümlü bir bölüm	coronary band n.
368	Veterinary	at toynak duvarının üst kenarında yer alan son derece damarlı kalın bant görünümlü bir bölüm	coronary ring n.
Gastronomy
369	Gastronomy	bira mayasından yapılan avustralya'ya özgü son derece lezzetli bir yiyecek	vegemite n.
370	Gastronomy	ingiltere'de yetişen son derece acı bir biber	dorset naga n.
371	Gastronomy	son derece tatlı	nectarous adj.
Math
372	Math	son derece kompleks	hypercomplex adj.
Chemistry
373	Chemistry	bağları kuvvetli veya son derece stabil olan atom çekirdeklerinin nötron veya proton sayıları	magic number n.
374	Chemistry	1 atmosfer basınç ve 2.2 k derecede tam akışkan halde bulunup oldukça düşük viskoziteye ve son derece yüksek termal iletkenliğe sahip sıvı helyum	helium ii n.
375	Chemistry	son derece sert bir bor nitrür formu	borazon n.
376	Chemistry	son derece kararlı, top şeklinde bir karbon molekülü	buckminsterfullerene n.
377	Chemistry	son derece kararlı, top şeklinde bir karbon molekülü	buckyball n.
378	Chemistry	son derece kararlı, top şeklinde bir karbon molekülü	bucky n.
Marine Biology
379	Marine Biology	tetraodontidae familyasına ait, çoğu son derece zehirli olan, pulsuz tropik deniz balıklarına verilen ad	toadfish n.
Astronomy
380	Astronomy	son derece parlak ve aktif galaksi çekirdeği	blazar n.
381	Astronomy	muazzam miktarda enerji ve ışık yayan ve teleskopla bakınca yıldız benzeri bir görünüme sahip olan gökada dışındaki son derece yaşlı ve uzak gök cismi	quasi-stellar object n.
382	Astronomy	muazzam miktarda enerji ve ışık yayan ve teleskopla bakınca yıldız benzeri bir görünüme sahip olan gökada dışındaki son derece yaşlı ve uzak gök cismi	quasi-stellar radio source n.
383	Astronomy	muazzam miktarda enerji ve ışık yayan ve teleskopla bakınca yıldız benzeri bir görünüme sahip olan gökada dışındaki son derece yaşlı ve uzak gök cismi	quasar n.
Zoology
384	Zoology	kuzey avustralya ve batı kıyı bölgelerinde bulunan son derece zehirli bir yılan	taipan (oxyuranus scutellatus) n.
385	Zoology	dişisi son derece zehirli olan bir amerikan örümceği	black widow (latrodectus mactans) n.
Botanic
386	Botanic	manicaria saccifera türü palmiyenin son derece büyük yaprağı	troolie n.
387	Botanic	fincan şeklinde belirgin bir tabana olan son derece zehirli beyaz renkli bir mantar	destroying angel (amanita phalloides) n.
388	Botanic	fincan şeklinde belirgin bir tabana olan son derece zehirli beyaz renkli bir mantar	death cup n.
389	Botanic	fincan şeklinde belirgin bir tabana olan son derece zehirli beyaz renkli bir mantar	death cap n.
390	Botanic	fincan şeklinde belirgin bir tabana olan son derece zehirli beyaz renkli bir mantar	death angel n.
391	Botanic	fincan şeklinde belirgin tabanı olan son derece zehirli beyaz bir mantar	destroying angel (amanita verna) n.
392	Botanic	fincan şeklinde belirgin tabanı olan son derece zehirli beyaz bir mantar	fool's mushroom n.
393	Botanic	çiçekleri eflatun renginde olan son derece gösterişli bir bitki	godetia n.
394	Botanic	çiçekleri eflatun renginde olan son derece gösterişli bir bitki	clarkia amoena n.
395	Botanic	çiçekleri eflatun renginde olan son derece gösterişli bir bitki	farewell to spring n.
Social Sciences
396	Social Sciences	son derece stilize edilmiş giysi ve kısa saç ile karakterize bir işçi sınıfı hareketi	mods n.
397	Social Sciences	son derece başarılı	gangbusting adj.
Education
398	Education	en son akademik derece	terminal degree n.
Literature
399	Literature	(shakespeare'in eserlerinde) son derece kötücül	facinerious [obsolete] adj.
Religious
400	Religious	son derece iyi (tanrı, doğaüstü varlık)	omnibenevolent adj.
Environment
401	Environment	çevreye son derece tehlikeli olan yüksek konsantrasyonlu radyoaktif bileşenler içeren (nükleer atık)	high-level adj.
Geography
402	Geography	son derece uzun ve dar kaya akıntısı	rock river n.
Sport
403	Sport	rafting araçlarının son derece zorlu su kesimlerinden ve hızlı akışlardan geçtiği ekstrem spor türü	white-water rafting n.
Basketball
404	Basketball	çok uzun boylu olmayan ancak son derece hareketli olup iyi sıçrayan ve sayı üreten oyuncu	swingman n.
405	Basketball	son derece serbest pozisyonda atılan şut	bunny n.
406	Basketball	son derece basit bir biçimde hata yapmak	double dribble v.
Music
407	Music	yapısal olarak serbest olup son derece duygusal üsluba sahip beste	rhapsody n.
Theatre
408	Theatre	müzik ve dans ile son derece uyumlu bir şekilde sergilenen klasik japon drama tiyatrosu	noo adj.
409	Theatre	müzik ve dans ile son derece uyumlu bir şekilde sergilenen klasik japon drama tiyatrosu	noh adj.
410	Theatre	new york'ta kafe, küçük salon gibi yerlerde yer alıp son derece deneysel ve resmi olmayan küçük ölçekli tiyatro yapımlarına ait	off-off-broadway adj.
411	Theatre	new york'ta kafe, küçük salon gibi yerlerde yer alıp son derece deneysel ve resmi olmayan küçük ölçekli tiyatro yapımları ile ilgili	off-off-broadway adj.
Mythology
412	Mythology	arnavut mitolojisine göre son derece güzel olan dağ tanrıları	perit n.
Archaic
413	Archaic	son derece acımasız	immane adj.
Reptiles
414	Reptiles	avustralya ve tazmanya'da görülen son derece zehirli bir yılan	black snake (notechis scutatus) n.
Slang
415	Slang	son derece çirkin/huysuz kadın	bush pig n.
416	Slang	avustralya’nın kırsal bölgelerinde düzenlenen son derece eğlenceli bir parti	bachelors' and spinsters' ball n.
417	Slang	çok/son derece zor (bir iş)	ball-breaker n.
418	Slang	çok/son derece zor (bir iş)	ball-buster n.
419	Slang	keçi ya da koyun yetiştiriciliği yapan kimseler için kullanılan son derece kaba/aşağılayıcı bir ifade	goatfucker n.
420	Slang	kuzey afrika ya da batı/orta asya kökenli insanlar için söylenen son derece kaba ve aşağılayıcı ifade	goatfucker n.
421	Slang	müslümanları ifade etmek için söylenen son derece kaba/aşağılayıcı bir ifade	goatfucker n.
422	Slang	son derece ciddi	dead-ass n.
423	Slang	son derece komik	killing n.
424	Slang	son derece yardımsever biridir	his blood's worth bottling n.
425	Slang	son derece muhafazakar kimse	wowser n.
426	Slang	son derece güçlü kimse	built like a brick shit house n.
427	Slang	trafikte sağ şerit üzerinde son derece hızlı seyretme	pac-manning n.
428	Slang	son derece özensiz/dağınık kimse	grod n.
429	Slang	son derece iğrenç/tiksindirici	grody to the max [us] n.
430	Slang	son derece itici	grody to the max [us] n.
431	Slang	son derece uyarıcı şey	skull-popper n.
432	Slang	son derece heyecanlı şey	dynamite n.
433	Slang	son derece şişman olmak	have more chins than a chinese phone book v.
434	Slang	son derece sarhoş	blotto adj.
435	Slang	son derece sarhoş	blotted adj.
436	Slang	çok/son derece çirkin	bugly adj.
437	Slang	son derece bağlı	hard core adj.
438	Slang	son derece kötü	gnarly [us] adj.
439	Slang	son derece tatsız	gnarly [us] adj.
440	Slang	son derece çirkin	gnarly [us] adj.
441	Slang	son derece sübjektif (gazetecilik)	gonzo adj.
442	Slang	son derece iyi performans gösteren	in the groove adj.
443	Slang	performansı son derece yüksek/iyi	in the groove adj.
444	Slang	son derece heyecanlı	jacked (up) adj.
445	Slang	son derece hevesli	jacked (up) adj.
446	Slang	son derece motive	jacked (up) adj.
447	Slang	son derece cesaretsiz	milktoast adj.
448	Slang	son derece korkak	milktoast adj.
449	Slang	son derece etkisiz/faydasız	milktoast adj.
450	Slang	son derece cesaretsiz adam	milktoast adj.
451	Slang	son derece korkak adam	milktoast adj.
452	Slang	son derece etkisiz/faydasız adam	milktoast adj.
453	Slang	son derece havalı	stupid fresh adj.
454	Slang	son derece moda	stupid fresh adj.
455	Slang	son derece memnuniyet verici	drooly adj.
456	Slang	son derece iyi	(as) fine as dick's hatband expr.
457	Slang	son derece kötü, iyi, sıra dışı, etkileyici kimse/şey	a/one hell of a... expr.
458	Slang	son derece iyi	that's rad expr.
459	Slang	son derece ilginç	awesome sauce exclam.
British Slang
460	British Slang	internetin son derece yavaş olması	world wide wait n.
461	British Slang	son derece heyecanlı/korku verici bir an	brown trouser moment n.
462	British Slang	son derece hoşnut/memnun	chuffed to buggery adj.
463	British Slang	son derece hoşnut/memnun	chuffed as nuts adj.
464	British Slang	son derece hoşnut/memnun	chuffed to fuck adj.
Modern Slang
465	Modern Slang	son derece hareketli	activious adj.