gölgede

Bedeutungen von dem Begriff "gölgede" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Colloquial
1	Colloquial	gölgede	in the shade expr.
We put up our tent in the shade of a large tree. Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesinde kurduk. More Sentences

Bedeutungen, die der Begriff "gölgede" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 100 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	gölgede bırakmak	overshadow v.
The first of these, and the one that overshadows everything else, involves the implementation of the budget. Bunlardan ilki ve diğer her şeyi gölgede bırakanı bütçenin uygulanmasıyla ilgilidir. More Sentences
General
2	General	gölgede bırakmak	eclipse v.
Now for the good news, because this actually eclipses the bad news. Şimdi iyi habere gelelim çünkü bu aslında kötü haberi gölgede bırakıyor. More Sentences
3	General	gölgede bırakmak	shame v.
Your excellent work puts me to shame. Mükemmel çalışman beni gölgede bırakıyor. More Sentences
4	General	gölgede bırakmak	outshine v.
Sami hoped to outshine his siblings by doing well at school. Sami okulda başarılı olarak kardeşlerini gölgede bırakmayı arzu ediyordu. More Sentences
5	General	gölgede bırakmak	upstage v.
The actor tried to upstage his co-star by stealing the limelight. Aktör, ilgiyi üzerine çekerek rol arkadaşını gölgede bırakmaya çalıştı. More Sentences
6	General	gölgede bırakmak	eclipse v.
European policy on employment should not eclipse local and regional initiatives. Avrupa istihdam politikası yerel ve bölgesel girişimleri gölgede bırakmamalıdır. More Sentences
7	General	gölgede kalma	bathos n.
8	General	gölgede 40 derece	40 degrees in the shade n.
9	General	gölgede kırk derece	40 degrees in the shade n.
10	General	gölgede kırk derece	40 degrees celsius in the shade n.
11	General	gölgede 40 derece	40 degrees celsius in the shade n.
12	General	gölgede bırakan şey	overshadower n.
13	General	diğerlerini gölgede bırakan şey	colossus n.
14	General	bir şeyi gölgede bırakmak	put something to shame v.
15	General	gölgede bırakmak	put into the shades v.
16	General	gölgede bırakmak	supplant v.
17	General	gölgede kalmak	keep in the background v.
18	General	birini gölgede bırakmak	put someone to shame v.
19	General	gölgede bırakmak	surpass v.
20	General	gölgede bırakmak	overshade v.
21	General	gölgede bırakmak	cut out v.
22	General	gölgede bırakmak	top v.
23	General	gölgede bırakmak	dwarf v.
24	General	gölgede bırakmak	excel v.
25	General	gölgede bırakmak	trump v.
26	General	gölgede bırakmak	far overweigh v.
27	General	gölgede bırakmak	bescreen v.
28	General	gölgede bırakmak	exuperate v.
29	General	(ışığıyla) gölgede bırakmak	blind v.
30	General	gölgede bırakmak	overshine v.
31	General	gölgede bırakmak	overtop v.
32	General	gölgede bırakmak	paragon [obsolete] v.
33	General	gölgede bırakmak	outflash v.
34	General	gölgede bırakmak	outlustre v.
35	General	gölgede bırakmak	precel [obsolete] v.
36	General	(güzelliği ile) gölgede bırakmak	stain [obsolete] v.
37	General	gölgede bırakılmamış	uneclipsed adj.
38	General	gölgede bırakan	overshadowy adj.
39	General	gölgede bırakan	precellent [obsolete] adj.
40	General	gölgede olan	shaded adj.
41	General	tamamen gölgede olan	shadeful adj.
Phrasals
42	Phrasals	diğerlerini gölgede bırakmak	run away with v.
43	Phrasals	birini/bir şeyi belli bir oranda gölgede bırakmak	exceed someone or something by something v.
44	Phrasals	birini/bir şeyi bir konuda gölgede bırakmak	exceed someone or something in something v.
45	Phrasals	birini/bir şeyi bir şeyde geride/gölgede bırakmak	surpass someone or something in something v.
46	Phrasals	gölgede bırakmak	burn up v.
47	Phrasals	(bir oranda) gölgede bırakmak daha baskın olmak	exceed by v.
48	Phrasals	(bir konuda) gölgede bırakmak	exceed in v.
49	Phrasals	'-de geride/gölgede bırakmak	surpass in v.
Colloquial
50	Colloquial	gölgede bırakmak	ace v.
51	Colloquial	(birini/bir şeyi) bir konuda gölgede bırakmak	have (got) it over (someone or something) v.
52	Colloquial	-i gölgede bırakmak	have it over v.
Idioms
53	Idioms	hep gölgede kalan/başarısız/etkisiz kimse	always the bridesmaid, never the bride n.
54	Idioms	kendinden sonra gelenleri gölgede bırakan kimse/şey	a hard act to follow n.
55	Idioms	kendinden sonra gelenleri gölgede bırakan kimse/şey	a tough act to follow n.
56	Idioms	yerine gelecek her şeyi/herkesi gölgede bırakacak kimse/şey	a tough act to follow n.
57	Idioms	kendinden sonra gelenleri gölgede bırakan kimse/şey	hard act to follow n.
58	Idioms	kendinden sonra gelenleri gölgede bırakan kimse/şey	tough act to follow n.
59	Idioms	diğer her şeyi gölgede bırakmak	cap the climax v.
60	Idioms	birini gölgede bırakmak	run rings round someone v.
61	Idioms	birini gölgede bırakmak	run circles around someone v.
62	Idioms	birini gölgede bırakmak	put someone in the shade v.
63	Idioms	birini gölgede bırakmak	run rings around someone v.
64	Idioms	gölgede bırakmak	put someone in the shade v.
65	Idioms	gölgede bırakmak	rub the shine off v.
66	Idioms	gölgede bırakmak	put in the shade v.
67	Idioms	gölgede bırakmak	steal someone's thunder v.
68	Idioms	birini gölgede bırakmak	have (got) it all over v.
69	Idioms	birini gölgede bırakmak	have it all over (someone) v.
70	Idioms	birini ya da bir şeyi (bir şeyde) gölgede bırakmak	have it (all) over someone or something (in something) v.
71	Idioms	gölgede bırakmak	be far and away v.
72	Idioms	(bir şeyi) gölgede bırakmak	be far and away the (something) v.
73	Idioms	(birini) gölgede bırakmak	beat the (living) daylights out of (one) v.
74	Idioms	(birini) gölgede bırakmak	do (one) one better v.
75	Idioms	(birini/bir şeyi bir konuda) gölgede bırakmak	have (got) it over (someone or something) in (something) v.
76	Idioms	(birini/bir şeyi) gölgede bırakmak	put (someone or something) in the shade v.
77	Idioms	(birini/bir şeyi) gölgede bırakmak	put (someone or something) to shame v.
78	Idioms	birini/bir şeyi gölgede bırakmak	put somebody/something in the shade v.
79	Idioms	(birini/bir şeyi) gölgede bırakmak	run circles around (someone or something) v.
80	Idioms	(birini/bir şeyi) gölgede bırakmak	run circles round (someone or something) v.
81	Idioms	(birini/bir şeyi) gölgede bırakmak	run rings around (someone or something) v.
82	Idioms	(birini/bir şeyi) gölgede bırakmak	run rings round (someone or something) v.
83	Idioms	gölgede bırakmak	steal thunder v.
84	Idioms	hep gölgede kalan	always the bridesmaid adj.
85	Idioms	hep gölgede kalan	always the bridesmaid adj.
Biology
86	Biology	gölgede büyüyebilen (bitki)	tolerant adj.
Botanic
87	Botanic	gölgede de büyüyebilen ancak güneşte daha fazla gelişen bitki	heliosciophyte n.
Religious
88	Religious	incil'in musa kanunu'nu gölgede bırakarak inanç ve tövbe gerektiren yeni bir yasa sunduğuna inanan kimse	neonomian n.
89	Religious	incil'in musa kanunu'nu gölgede bırakarak inanç ve tövbe gerektiren yeni bir yasa sunduğu doktrini	neonomianism n.
90	Religious	incil'in musa kanunu'nu gölgede bırakarak inanç ve tövbe gerektiren yeni bir yasa sunduğu inancıyla paralel olan	neonomian adj.
Meteorology
91	Meteorology	gölgede sıcaklık	shade temperature n.
Archaic
92	Archaic	gölgede kalmak	extinguish v.
93	Archaic	gölgede bırakılmak	extinguish v.
94	Archaic	(bir şeyi) bunaltıcı şekilde gölgede bırakmak	overbulk v.
95	Archaic	gölgede bırakmak	overpeer v.
96	Archaic	gölgede bırakmak	overplay v.
Slang
97	Slang	diğerlerini gölgede bırakma	butt-kicker n.
98	Slang	diğerlerini gölgede/geride bırakan şey	butt-kicker n.
99	Slang	gölgede bırakmak	ace out v.
Modern Slang
100	Modern Slang	hep gölgede kalan/başarısız/etkisiz (kadın)	always a bridesmaid never a bride n.