ikamet - Türkisch Englisch Wörterbuch

ikamet

Bedeutungen von dem Begriff "ikamet" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 21 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
ikamet residence n.
To this end, the European citizenship we create must no longer be based on nationality but on residence.
Bu amaçla yarattığımız Avrupa vatandaşlığı artık uyruğa değil ikamete dayalı olmalıdır.

More Sentences
General
ikamet residency n.
One glaring inconsistency in the motor insurance field is in the area of temporary residency.
Kasko sigortası alanında göze çarpan bir tutarsızlık da geçici ikamet alanında yaşanmaktadır.

More Sentences
Law
ikamet residence n.
Of course, making over six months' residence dependent on financial resources could give rise to social discrimination.
Elbette altı aydan fazla ikamet süresinin mali kaynaklara bağlı kılınması sosyal ayrımcılığa yol açabilir.

More Sentences
General
ikamet sojourn n.
ikamet dwelling n.
ikamet abode n.
ikamet habitation n.
ikamet residing n.
ikamet sejour n.
ikamet inhabitancy n.
ikamet stay n.
ikamet tarry n.
ikamet mansionry [obsolete] n.
ikamet inhabitancy n.
Law
ikamet commorancy n.
ikamet habitation n.
ikamet abode n.
ikamet commorance n.
ikamet inhabitance n.
Archaic
ikamet wone n.
Slang
ikamet rez [canada] n.

Bedeutungen, die der Begriff "ikamet" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 230 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
ikamet etmek reside v.
There are approximately thirteen million third-country subjects who reside within European territory.
Avrupa topraklarında ikamet eden yaklaşık on üç milyon üçüncü dünya ülkesi vatandaşı bulunmaktadır.

More Sentences
General
ikamet eden resident n.
It is frequently difficult for temporary residents to obtain local insurance cover at a reasonable price.
Geçici ikamet edenler için makul bir fiyata yerel sigorta teminatı almak genellikle zordur.

More Sentences
ikamet etme residence n.
Members of armed forces (excluding residence of military barracks) and women on child-care leave are included.
Silahlı kuvvetler mensupları (kışlalarda ikamet edenler hariç) ve çocuk bakım izninde olan kadınlar dahildir.

More Sentences
ikamet edilen yer residence n.
The most important criterion in the European Union is not that of nationality but that of a person's place of residence.
Avrupa Birliği'nde en önemli kriter vatandaşlık değil, kişinin ikamet ettiği yerdir.

More Sentences
ikamet izni residence permit n.
We also propose greater flexibility concerning the student residence permit.
Ayrıca öğrenci ikamet iznine ilişkin daha fazla esneklik öneriyoruz.

More Sentences
ikamet yeri place of residence n.
The tax system is the responsibility of the Member States and it is decided in accordance with the place of residence.
Vergi sistemi Üye Devletlerin sorumluluğundadır ve ikamet yerine göre belirlenir.

More Sentences
ikamet adresi residential address n.
Your request has been denied because you have no valid residential address.
Geçerli bir ikamet adresiniz olmadığı için talebiniz reddedilmiştir.

More Sentences
ikamet etmek live v.
Do you live in this building?
Sen bu binada mı ikamet ediyorsun?

More Sentences
ikamet etmek dwell in v.
He dwells in the country.
O, kırsalda ikamet ediyor.

More Sentences
ikamet etmek reside v.
People must be able to reside throughout Europe.
İnsanlar Avrupa'nın her yerinde ikamet edebilmelidir.

More Sentences
ikamet etmek reside in v.
His sister resides in Scotland.
Onun kızkardeşi İskoçya'da ikamet ediyor.

More Sentences
ikamet etmek live v.
Do you live in this building?
Siz bu binada mı ikamet ediyorsunuz?

More Sentences
Law
ikamet eden residing adj.
The problem is with Danish nationals or other nationals residing outside Denmark.
Sorun Danimarka vatandaşları ya da Danimarka dışında ikamet eden diğer vatandaşlarla ilgili.

More Sentences
ikamet eden resident adj.
I do not think, however, that there are many offspring of European residents in the Turkish Parliament.
Bununla birlikte, Türk Parlamentosunda Avrupa'da ikamet edenlerin çocuklarının çok fazla olduğunu düşünmüyorum.

More Sentences
Common Usage
ikamet etmek dwell v.
General
ikamet adresi current address n.
ikamet yeri abode n.
ikamet eden kimse resident n.
ikamet adresi permanent address n.
ikamet eden kimse indweller n.
ikamet beyannamesi declaration of residence n.
ikamet eden kimse citizen n.
ikamet eden inhabitant n.
ikamet eden kimse habitant n.
ikamet etme (bir yerde) abode n.
ikamet tezkeresi residence permit n.
baba mahallinde ikamet patrilocal residence n.
ikamet eden kimse denizen n.
ikamet belgesi residence permit n.
ikamet eden kimse shacker n.
ikamet tezkeresi permit of residence n.
ikamet değişikliği change of residence n.
ikamet etmeme hali nonresidence n.
ikamet etmeyen non-resident n.
ikamet edilen devlet state of residence n.
ikamet senedi certificate of residency n.
geçici ikamet sojourn n.
ikamet edilen yer (adres) habitual place of abode n.
ikamet etmeyen nonresident n.
ikamet eden nüfus resident population n.
ikamet belgesi residence certificate n.
kısa ikamet tarry n.
daha sonra ülkesine geri dönmek şartıyla abd'de geçici bir süre ikamet eden kimse nonimmigrant [usa] n.
belirli bir yerde ikamet etmeme nonresidence n.
sakin (bir yerde ikamet eden) inmate n.
ikamet yeri biding [obsolete] n.
ikamet eden liver n.
ikamet etme mansion [obsolete] n.
feodal lordun ikamet ettiği ev mansion house n.
topluca ikamet edilen evler mansonry n.
ikamet yeri habitance [obsolete] n.
ikamet yeri habitancy n.
ikamet etme habitat n.
ikamet yeri bold [obsolete] n.
eskiden kuzeybatı florida'da yaşamış olup günümüzde güney florida'da ikamet eden seminolelerin bir kısmını oluşturan amerikan yerli kabilesi mikasuki n.
güney dakota'nın batı-orta kesiminde ikamet eden bir amerikan yerli kabilesine mensup kimse minneconjou n.
bir yerde ikamet eden kadın inhabitress n.
kadın sakin (bir yerde ikamet eden) inhabitress n.
asıl ikamet yeri homeland n.
asıl ikamet yeri hometown n.
ikamet etme occupancy n.
ikamet etme commoration n.
ikamet yeri ferm n.
ikamet etme inhabitancy n.
ikamet adresi inhabitancy n.
ikamet eden kimse inhabitor n.
ikamet temelli ayrımcılık postcode discrimination n.
savoy'da ikamet eden kimse savoyard n.
(bir yerde) ikamet etme conversation [obsolete] n.
ikamet değişimi shift [dialect] [uk] n.
şehirde ikamet etmeyen seçkin kimselere verilen şehir vatandaşlığı freedom of the city n.
geçici ikamet sojourning n.
(ingiltere kilisesi ruhban sınıfından) toprak sahibi kimsenin ikamet yeri squarsonage [uk] n.
ikamet etmek indwell v.
ikamet etmek inhabit v.
oturmak (ikamet vb) reside v.
ikamet etmek abide v.
ikamet ettirmek domicil v.
ikamet ettirmek domicile v.
ikamet etmek stay v.
ikamet etmek dwell v.
ikamet etmek sojourn in v.
-de ikamet etmek reside v.
ikamet etmek be domiciled v.
geçici olarak ikamet etmek sojourn v.
ikamet etmek tarry v.
ikamet etmek tarry v.
yeniden ikamet etmek reinhabit v.
ikamet etmek remain [obsolete] v.
ikamet etmek tenant v.
ikamet etmek set up one's staff v.
(şehir, ülke) ikamet etmek come (from) v.
ikamet etmek empeople [obsolete] v.
ikamet etmek habit [obsolete] v.
ikamet etmek win [dialect] [uk] v.
içinde ikamet etmek inexist v.
ikamet etmek come v.
ikamet etmek inhabitate [obsolete] v.
bir yerde ikamet etmek people v.
insanlar tarafından ikamet edilmek people v.
(bir yerde) ikamet etmek converse [obsolete] v.
ikamet etmeyen nonresident adj.
oturan (ikamet vb) dwelt adj.
ikamet eden situated adj.
ikamet etmeyen non-resident adj.
kırsal alanda ikamet eden agrestial adj.
kendi vatanında ikamet etmeyen nondomiciled adj.
kendi vatanında ikamet etmeyen kimseyle ilgili nondomiciled adj.
kendi vatanında ikamet etmeyen kimseye ait nondomiciled adj.
ikamet edilemez unhabitable adj.
ikamet edeni olmayan unpeopled adj.
ikamet edeni olmayan unpopulated adj.
tek bir yerde ikamet eden mansionary adj.
ikamet eden mansionary adj.
ikamet eden occupied adj.
ikamet etmeye uygun occupiable adj.
birlikte ikamet eden coresident adj.
ortak ikamet ile ilgili coresidential adj.
ikamet eden anlamı veren son ek -ite suf.
ikamet eden anlamı veren son ek -cola suf.
Phrasals
ikamet etmek live with v.
ikamet etmek hang out v.
çalışma alanının dışında yaşamak/ikamet etmek live out v.
iş yerinin dışında yaşamak/ikamet etmek live out v.
hizmetçi/temizlikçi olarak çalıştığı evin dışında ikamet etmek live out v.
ile ikamet etmek reside with v.
Colloquial
bir yerde ikamet edenler garrison n.
uzun süredir ikamet eden kimse oldtimer n.
Idioms
birleşik krallık maliye bakanının ikamet adresi 11 downing street n.
birleşik krallık maliye bakanının ikamet adresi number 11 [uk] n.
birleşik krallık maliye bakanının ikamet adresi 10 downing street n.
birleşik krallık başbakanının ikamet adresi downing street n.
ikamet etmek hang your hat [us] v.
(bir yerde) sürekli ikamet etmek hang one's hat (up) (somewhere) v.
ikamet etmek hang hat v.
bildiklerini/tecrübesini paylaşmak ve çalışmak için bir süreliğine bir kurumda ikamet eden in residence expr.
bir süreliğine bir yerde ikamet eden ve çalışan in residence expr.
Trade/Economic
ikamet edenler habitants n.
ikamet tezkeresi residential permit n.
ikamet etme lodgment n.
ikamet etme lodgement n.
ikamet maksadıyla kullanılan bina dwelling n.
yabancı ülkede ikamet foreign residence n.
adresinde ikamet eden/oturan resides in ….address expr.
Law
başka bir ülkede ikamet eden mal sahibi absentee n.
ikamet yerinde bulunamayan sanığın bulunup getirilmesi için mahkeme emri non est inventus n.
daimi ikamet permanent domicile n.
geçici ikamet sojourn n.
ikamet masrafı lodging expense n.
ikamet hakkı right of habitation n.
ikamet beyannamesi declaration of residence n.
ikamet şartı residence clause n.
ikamet tezkeresi permit of residence n.
kira süresinin bitmesine rağmen mülkte ikamet etmeye devam eden kiracı tenant at sufferance n.
mahkemenin kaza bölgesi dışında ikamet etme durumu non-residence n.
mutat ikamet ülkesi habitual country of residence n.
müşterek ikamet co-residence n.
yasal ikamet lawful residence n.
geçici ikamet etme commorance [us] n.
ikamet eden kimse domiciliary n.
ikamet etmek inhabit v.
ikamet etmek reside v.
ikamet etmek domiciliate v.
ikamet etmek abide v.
ikamet eden habitant adj.
ikamet eden commorant adj.
mahkemenin kaza bölgesi dışında ikamet eden nonresident adj.
mahkemenin kaza bölgesi dışında ikamet eden non-resident adj.
abd'de farklı bir eyaletten (ikamet edilen eyaletten, şirketin kayıtlı olduğu eyaletten) foreign [us] adj.
Politics
yıllık geliri 10 pound olan bir mülkte ikamet eden seçmen tenpounder [brit] n.
geçici ikamet eden kişi temporary resident n.
geçici ikamet temporary residence n.
ikamet ettiğiniz ülke country of residence n.
ikamet izni residence permit n.
ikamet beyannamesi declaration of residence n.
ikamet ülkesi country of domicile n.
ikamet eden kimse denizen n.
ikamet ettiği ülke country of residence n.
ikamet edilen ülke country of residence n.
ikamet beyannamesi sureti copy of declaration of residence n.
ikamet edilen ülke residence country n.
ikamet ettiğiniz ülke residence country n.
ikamet etme hakkı right to occupy n.
önceden yaşadığı ikamet ülkesi country of former habitual residence n.
seyahat ve ikamet özgürlüğü freedom of travel and residence n.
ülkede ikamet eden yabancılar expatriate residents n.
yabancıların türkiye'de ikamet ve seyahatleri hakkında kanun law related to residence and travel of foreigners in turkey n.
birleşik krallık'ın dışındaki bir yerde ikamet ederek bazı özel hükümet işlerini yerine getirmesi için atanmış ingiliz bakan minister resident [uk] n.
diplomatların ikamet ettiği veya yaşadığı hükümet binası diplomatic building n.
valinin ikamet yeri governorate n.
sovyetler birliği sınırlarında ikamet eden kimse russian n.
insani ikamet izni humanitarian residence permit n.
bireyin ikamet adresini değiştirmeksizin istediği yönetim şeklini seçme hakkı panarchy n.
(abd'nin bazı yerel yönetim bölgelerinde) bölgede yerel mülk sahibi olup belirli bir süre boyunca burada ikamet etmiş kayıtlı seçmen freeholder n.
Tourism
bahsi geçen ülkede ikamet etmeyen ziyaretçilerin ülkedeki turizm faaliyetlerinden oluşan turizm çeşidi inbound tourism n.
bir ülkede ikamet edenlerin o ülke dışındaki turizm faaliyetleri outbound tourism n.
kısa süreli ikamet transient stay n.
Technical
ikamet yoğunluğu residential density n.
Architecture
mevcut yapıya entegre edilmiş, yaşlı anne veya babanın ikamet edebileceği kendine yetebilen konut granny flat n.
mevcut yapıya entegre edilmiş, yaşlı anne veya babanın ikamet edebileceği kendine yetebilen konut granny annexe n.
Forestry
ormanda ikamet eden wood adj.
Social Sciences
norveç ve isveç’in bulunduğu yarımadada ikamet eden kimse northlander n.
(kanada'da) en kuzeyde ikamet eden kimse northlander n.
eskiden kuzeybatı florida'da yaşamış olup günümüzde güney florida'da ikamet eden seminolelerin bir kısmını oluşturan amerikan yerli kabilesi miccosukee n.
güney dakota'nın batı-orta kesiminde ikamet eden bir amerikan yerli kabilesine mensup kimse miniconjou n.
güney dakota'nın batı-orta kesiminde ikamet eden bir amerikan yerli kabilesine mensup kimse miniconju n.
londra'ya ve londra'da ikamet edenlere ait alışkanlık ve özellikler londonism n.
uzakta ikamet edip toplumla bir araya gelmek üzere davet edilmiş kimse corresponding member of a society n.
baba mahallinde ikamet eden virilocal adj.
yabancı ülkede ikamet eden overseas adj.
Education
öğrencinin ikamet ettiği yerdeki okul dışındaki devlet okuluna kaydolması open enrollment n.
History
ırk, ikamet ve meslek belirten resmi belge reference book [south african] n.
ortaçağ'da iskandinavya'da ikamet eden kimse northman n.
viking çağı'nda iskandinavlar tarafından sömürgeleştirilen alanlarda ikamet eden kimse northman n.
Geography
kıyının su ile ikamet edilen veya tarım yapılan arazi arasındaki bölümü foreshore n.
Military
gayri kanuni ikamet eden illegal resident n.
ikamet tezkeresi residence permit n.
müşterek olmayan ikamet maddeleri noncommon supplies n.
Latin
ikamet eden habitator n.
Archaic
geçici olarak ikamet etme tarriance n.
ikamet eden kimse wonner n.
ikamet eden kimse lodger n.
ikamet yeri pitch n.
geçici ikamet sojournment n.
ikamet etmek nestle v.
ikamet etmek bide [dialect] v.
ikamet etmek habit v.
ikamet etmek won v.
ikamet etmek wone v.
ikamet etmek sit v.