|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
kayıp kişiler |
missing persons n.
|
|
In particular the issues of missing persons and access by certain human rights organisations to Algeria are worrying.
Özellikle kayıp kişiler ve bazı insan hakları örgütlerinin Cezayir'e erişimi konuları endişe vericidir.
More Sentences
|
2 |
General |
kişiler arası |
interpersonal adj.
|
|
A whole series of personal and interpersonal relationships have been greatly disturbed.
Bir dizi kişisel ve kişiler arası ilişki büyük ölçüde bozuldu.
More Sentences
|
3 |
General |
tüzel kişiler |
juristic persons n.
|
|
4 |
General |
aşağıda imzası bulunan kişiler |
the undersigned n.
|
|
5 |
General |
güven ve güvenilir kişiler |
trust and trustees n.
|
|
6 |
General |
kutsayan kişiler |
blessers n.
|
|
7 |
General |
bütün siyasi gücü elinde tutan kişiler |
oligarchy n.
|
|
8 |
General |
işsiz kişiler |
idlesses n.
|
|
9 |
General |
fransız doğabilimci jean de lamarck'ın teorilerini destekleyen kişiler |
lamarckian n.
|
|
10 |
General |
ürün ve hizmet satmak üzere işe alınmış kişiler |
salespeople n.
|
|
11 |
General |
seçkin kişiler |
elite n.
|
|
12 |
General |
yetkili kişiler |
the authorities n.
|
|
13 |
General |
bekleyen kişiler |
queue n.
|
|
14 |
General |
yaşlılar evinde yaşayan yatalak olmayan kişiler |
ambulant residents n.
|
|
15 |
General |
kilit kişiler |
key people n.
|
|
|
16 |
General |
sadece yetkili kişiler |
executives only n.
|
|
17 |
General |
üçüncü kişiler |
third parties n.
|
|
18 |
General |
uzman kişiler |
experts n.
|
|
19 |
General |
konusunda uzman kişiler |
experts in one's subject n.
|
|
20 |
General |
alanında uzman kişiler |
specialists in their field n.
|
|
21 |
General |
alanında uzman kişiler |
experts in one's field n.
|
|
22 |
General |
oy kullanma hakkına sahip kişiler |
electorate n.
|
|
23 |
General |
yaşlılar evinde yaşayan yatalak durumdaki kişiler |
bed-bound resident n.
|
|
24 |
General |
pasif-agresif kişiler |
passive-aggressive persons n.
|
|
25 |
General |
oy kullanan kişiler |
electorate n.
|
|
26 |
General |
sıradan kişiler |
ordinary people n.
|
|
27 |
General |
ilgi alanındaki kişiler |
people of concern n.
|
|
28 |
General |
konuşmada adları geçen kişiler |
persons mentioned in the speech n.
|
|
29 |
General |
muhalif olmalarına rağmen birlikte çalışmak zorunda olan kişiler |
frenemy n.
|
|
30 |
General |
ilgili kişiler |
relevant persons n.
|
|
31 |
General |
ilgili kişiler |
related persons n.
|
|
32 |
General |
ilişkili kişiler arasındaki işlemler |
trancastions between related parties n.
|
|
33 |
General |
engelli kişiler için teknik yardım malzemeleri |
technical aids for disabled persons n.
|
|
34 |
General |
düşük sosyal sınıftaki kişiler |
pikey n.
|
|
35 |
General |
ana dili ingilizce olmayan kişiler |
non-native speakers of english n.
|
|
|
36 |
General |
ana dili ingilizce olan kişiler |
native speakers of english n.
|
|
37 |
General |
önemli kişiler |
notable personages n.
|
|
38 |
General |
sofrada oturan kişiler |
table n.
|
|
39 |
General |
birlikte sınıflandırılan kişiler |
ranks n.
|
|
40 |
General |
birlikte gruplandırılan kişiler |
ranks n.
|
|
41 |
General |
belli bir zaman aralığında kaydolmuş kişiler |
registration n.
|
|
42 |
General |
abd hükümetinin silahlı kuvvetlere onurlu hizmette bulunmuş kişiler için oluşturduğu mezarlık |
national cemetery n.
|
|
43 |
General |
(belli bir sayı üzerinden) geriye kalan kişiler |
remainder [obsolete] n.
|
|
44 |
General |
ölen kişiler hakkında yazı yazan kimse |
necrologist n.
|
|
45 |
General |
arbede halindeki kişiler arasında yaşanan mücadele |
mellay n.
|
|
46 |
General |
ek kişiler |
more n.
|
|
47 |
General |
kişiler veya gruplar arasındaki ilişkilerin bozulması |
rent n.
|
|
48 |
General |
bıyıklı kişiler için tasarlanan fincan |
mustache n.
|
|
49 |
General |
büyük kişiler |
great n.
|
|
50 |
General |
kişiler arası uyumluluk |
congenialness n.
|
|
51 |
General |
bakmakla yükümlü olunan kişiler |
dependents n.
|
|
52 |
General |
kişiler arası ilişkilerin gelişmesi |
cultivation n.
|
|
53 |
General |
kişiler arası ilişkiler |
correspondency [obsolete] n.
|
|
54 |
General |
oturumda bulunacak kişiler listesi |
sederunt n.
|
|
55 |
General |
gücü elinde bulunduran kişiler |
people at the levers n.
|
|
56 |
General |
mitlerin gerçek olay veya kişiler üzerine kurulduğunu ileri süren teoriyle açıklamak |
euhemerize v.
|
|
57 |
General |
kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırıya uğramak |
be attacked by unidentified persons v.
|
|
58 |
General |
kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından saldırıya uğramak |
be attacked by unknown assaliant or assailants v.
|
|
59 |
General |
kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından saldırıya uğramak |
be attacked by unidentified person or persons v.
|
|
60 |
General |
kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırıya uğramak |
be attacked by unknown perpetrators v.
|
|
61 |
General |
kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından saldırıya uğramak |
be attacked by unknown perpetrator or perpetrators v.
|
|
62 |
General |
kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırıya uğramak |
be attacked by unknown assailants v.
|
|
63 |
General |
mitlerin gerçek olay veya kişiler üzerine kurulduğunu ileri süren teoriyle açıklamak |
euhemerise v.
|
|
64 |
General |
öyle/şöyle/böyle kişiler/şeyler |
such adj.
|
|
65 |
General |
aynı cinsiyetten kişiler arasında cinsel aktiviteyle ilgili |
homosexual adj.
|
|
66 |
General |
aynı cinsiyetten kişiler arasında cinsel aktiviteye ait |
homosexual adj.
|
|
67 |
General |
aynı cinsiyetten kişiler arasında cinsel aktivite içeren |
homosexual adj.
|
|
68 |
General |
gerçekte akraba olmayan kişiler arasındaki (yakın bağ) |
fictive adj.
|
|
Phrasals |
|
69 |
Phrasals |
bir fikri kişiler arası paylaşıp tartışmak |
bounce around v.
|
|
70 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) bir listedeki (kişiler/şeyler) arasına dahil etmek |
list (someone or something) as one of (someone or something) v.
|
|
71 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) bir listedeki (kişiler/şeyler) arasında saymak |
list (someone or something) as one of (someone or something) v.
|
|
72 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) bir listedeki (kişiler/şeyler) arasına katmak |
list (someone or something) as one of (someone or something) v.
|
|
73 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) bir listedeki (kişiler/şeyler) arasına eklemek |
list (someone or something) as one of (someone or something) v.
|
|
74 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bir listedeki (kişiler/şeyler) arasında yer vermek |
list (someone or something) as one of (someone or something) v.
|
|
Phrases |
|
75 |
Phrases |
önemli kişiler |
anyone who is anyone expr.
|
|
|
76 |
Phrases |
önemli kişiler |
anybody who is anybody expr.
|
|
77 |
Phrases |
önde gelen topluluk/kişiler |
a leading body of expr.
|
|
78 |
Phrases |
yukarıda adı geçen kişi/kişiler (bir sayfada) |
the abovementioned persons expr.
|
|
Colloquial |
|
79 |
Colloquial |
en nefret edilen kişiler listesi |
most hated list n.
|
|
80 |
Colloquial |
birinin arkadaşlık ettiği kişiler |
the company somebody keeps n.
|
|
81 |
Colloquial |
(birinin) arkadaşlık ettiği kişiler |
the company (one) keeps n.
|
|
82 |
Colloquial |
(birinin) birlikte vakit geçirdiği kişiler |
the company (one) keeps n.
|
|
83 |
Colloquial |
birinin arkadaşlık ettiği kişiler |
the company somebody keeps n.
|
|
84 |
Colloquial |
birinin birlikte vakit geçirdiği kişiler |
the company somebody keeps n.
|
|
85 |
Colloquial |
yatılan kişiler |
pick-up n.
|
|
86 |
Colloquial |
(bardan, gece kulübünden) kaldırılan kişiler |
pick-up n.
|
|
87 |
Colloquial |
kaldırdığı kişiler |
pick-up n.
|
|
88 |
Colloquial |
kaçamak yaptığı/yapılan kişiler |
pick-up n.
|
|
89 |
Colloquial |
aynı yatağı paylaşan kişiler |
bedfellows n.
|
|
90 |
Colloquial |
aynı yatakta yatan kişiler |
bedfellows n.
|
|
91 |
Colloquial |
yan yana yatan kişiler |
bedfellows n.
|
|
92 |
Colloquial |
birlikte anılan kişiler |
bedfellows n.
|
|
93 |
Colloquial |
birbiriyle yakın bağı/bağlantısı/ilişkisi olan kişiler |
bedfellows n.
|
|
94 |
Colloquial |
kişiler arasında toplanan para |
the pot n.
|
|
95 |
Colloquial |
(bir gruptaki/alandaki) en tanınmış kişiler |
who's who expr.
|
|
96 |
Colloquial |
(bir gruptaki/alandaki) en seçkin kişiler |
who's who expr.
|
|
97 |
Colloquial |
düzenli olarak belli bir yerde görüşen kişiler arasında kullanılan vedalaşma kalıbı |
cuic (see you in church) abrev.
|
|
Idioms |
|
98 |
Idioms |
yetkili kişiler (öğretmen, patron) tarafından sevilip kayrılan kadın |
blue-eyed girl [uk/australia] n.
|
|
99 |
Idioms |
işin perde arkasındaki kişiler |
back room boys [uk] n.
|
|
100 |
Idioms |
arka plandaki kişiler |
back room boys [uk] n.
|
|
101 |
Idioms |
ön planda olmayan kişiler |
back room boys [uk] n.
|
|
102 |
Idioms |
arka plandaki kişiler |
the boys in the back room n.
|
|
103 |
Idioms |
arka plandaki kişiler |
the backroom boys n.
|
|
104 |
Idioms |
başkalarının işine müdahale eden kişiler |
back-seat drivers n.
|
|
105 |
Idioms |
etkin kişiler |
big guns n.
|
|
106 |
Idioms |
önemli ve güçlü kişiler |
big guns n.
|
|
107 |
Idioms |
perde arkasındaki kişiler |
the backroom boys n.
|
|
108 |
Idioms |
perde arkasındaki kişiler |
the boys in the back room n.
|
|
109 |
Idioms |
(birbiriyle ilişkili/birbirine bağlı) olaylar/etkinlikler/deneyimler/kişiler vs zinciri |
daisy chain n.
|
|
110 |
Idioms |
yanlış kişiler |
bad company n.
|
|
111 |
Idioms |
kötü kişiler |
bad company n.
|
|
112 |
Idioms |
zararlı kişiler |
bad company n.
|
|
113 |
Idioms |
arkadaşlık edilmemesi gereken kişiler |
bad company n.
|
|
114 |
Idioms |
üst/yüksek mevkideki kişiler |
grasstops n.
|
|
115 |
Idioms |
toplumdaki önemli kişiler |
anyone who is anybody n.
|
|
116 |
Idioms |
en ünlü kişiler |
anyone who is anybody n.
|
|
117 |
Idioms |
en önemli kişiler |
anyone who is anybody n.
|
|
118 |
Idioms |
en bilinen kişiler |
anyone who is anybody n.
|
|
119 |
Idioms |
tüm önemli kişiler |
anyone who is anybody n.
|
|
120 |
Idioms |
en çok güç sahibi kişiler |
king or kaiser [old-fashioned] n.
|
|
121 |
Idioms |
hakimiyet sahibi kişiler |
king or kaiser [old-fashioned] n.
|
|
122 |
Idioms |
en yüksek mertebedeki kişiler |
king or kaiser [old-fashioned] n.
|
|
123 |
Idioms |
kişiler/durumlar arasındaki dengeyi kurma |
a balancing act n.
|
|
124 |
Idioms |
kişiler/durumlar arasındaki dengeyi sağlama |
a balancing act n.
|
|
125 |
Idioms |
kişiler/durumlar arasındaki dengeyi kurma |
a juggling act n.
|
|
126 |
Idioms |
kişiler/durumlar arasındaki dengeyi sağlama |
a juggling act n.
|
|
127 |
Idioms |
önemsiz kişiler arasında/sınırlı bir alanda önem/nüfuz sahibi |
big fish in a small pond n.
|
|
128 |
Idioms |
önemsiz kişiler arasında/sınırlı bir alanda önem/nüfuz sahibi |
big frog in a small pond n.
|
|
129 |
Idioms |
cahil/bilgisiz kişiler tarafından takdir görmeyen şey |
caviar to the general n.
|
|
130 |
Idioms |
(birlikte yaşamalarına rağmen) pek karşılaşmayan kişiler |
ships in the night n.
|
|
131 |
Idioms |
(birlikte yaşamalarına rağmen) birbirinin yüzünü pek görmeyen kişiler |
ships in the night n.
|
|
132 |
Idioms |
(birlikte yaşamalarına rağmen) pek denk gelmeyen kişiler |
ships in the night n.
|
|
133 |
Idioms |
(birlikte yaşamalarına rağmen) pek karşılaşmayan kişiler |
ships that pass in the night n.
|
|
134 |
Idioms |
(birlikte yaşamalarına rağmen) birbirinin yüzünü pek görmeyen kişiler |
ships that pass in the night n.
|
|
135 |
Idioms |
(birlikte yaşamalarına rağmen) pek denk gelmeyen kişiler |
ships that pass in the night n.
|
|
136 |
Idioms |
arka plandaki kişiler |
the back-room boys [uk] n.
|
|
137 |
Idioms |
perde arkasında asıl işi yapan ve göz önünde olmayan kişiler (bilim adamları, araştırmacılar |
the back-room boys [uk] n.
|
|
138 |
Idioms |
(farklı kişiler/gruplar arasında) köprü/köprüler kurmak |
build bridges v.
|
|
139 |
Idioms |
(farklı kişiler/gruplar arasında) iletişim kurmak |
build bridges v.
|
|
140 |
Idioms |
(farklı kişiler/gruplar arasında) bağlantı kurmak |
build bridges v.
|
|
141 |
Idioms |
dünyaya gelmiş/ayak basmış kişiler arasında en iyisi/yeteneklisi vs. |
as ever trod shoe-leather adj.
|
|
142 |
Idioms |
tüm önemli kişiler |
everybody who is anybody expr.
|
|
143 |
Idioms |
en ünlü/önemli kişiler |
everybody who is anybody expr.
|
|
144 |
Idioms |
tüm önemli kişiler |
everyone who is anyone expr.
|
|
145 |
Idioms |
en ünlü/önemli kişiler |
everyone who is anyone expr.
|
|
Speaking |
|
146 |
Speaking |
stresle ilgili hastalığı olan kişiler beş kat daha fazla doktora gidiyor |
patients with stress visit the doctor five times more often than other patients expr.
|
|
147 |
Speaking |
stresle ilgili hastalığı olan kişiler 5 kat daha fazla doktora gidiyor |
patients with stress visit the doctor five times more often than other patients expr.
|
|
Trade/Economic |
|
148 |
Trade/Economic |
daha önce bir metinde atıfta bulunulan kişi veya kişiler |
above n.
|
|
149 |
Trade/Economic |
acil durumda temas kurulacak kişiler |
emergency contact names n.
|
|
150 |
Trade/Economic |
acil durumda temasa geçilecek kişiler |
emergency contact names n.
|
|
151 |
Trade/Economic |
aynı meslekten olan kişiler topluluğu |
profession n.
|
|
152 |
Trade/Economic |
bir hizmetin alım gücü düşük kişiler tarafından kullanılır hale gelmesi |
residualisation n.
|
|
153 |
Trade/Economic |
bir kurum tarafından belli bir meseleyi incelemek üzere görevlendirilmiş seçkin kişiler heyeti |
eminent persons group n.
|
|
154 |
Trade/Economic |
bir hizmetin alım gücü düşük kişiler tarafından kullanılır hale gelmesi |
residualization n.
|
|
155 |
Trade/Economic |
bir hedef kitlenin, analiz konusu programdaki izleyici yoğunluğunun, tüm kişiler içinde var olma yoğunluğuna oranı |
affinity index n.
|
|
156 |
Trade/Economic |
farklı kişiler için çalışan daktilografların (sekreterlerin) bir arada bulunduğu oda/salon |
typing pool n.
|
|
157 |
Trade/Economic |
farklı kişiler için çalışan daktilografların (sekreterlerin) bir arada bulunduğu oda/salon |
secretarial pool n.
|
|
158 |
Trade/Economic |
gerçek kişiler |
natural persons n.
|
|
159 |
Trade/Economic |
işçi çalıştıran özel kişiler |
private persons employing worker n.
|
|
160 |
Trade/Economic |
işletmeyle ilgili olmayan kişiler |
outsider n.
|
|
161 |
Trade/Economic |
kişiler arası ilişkilerde insanların vücut hareketleriyle anlaşmaları |
body language n.
|
|
162 |
Trade/Economic |
mali ihtiyaçları dolayısıyla kendilerine iş verilen kişiler |
work-relief n.
|
|
163 |
Trade/Economic |
üçüncü kişiler |
stakeholders n.
|
|
164 |
Trade/Economic |
yapıcı eleştiride bulunan kişiler |
devil's advocates n.
|
|
165 |
Trade/Economic |
yabancı ülkede yerleşik kişiler üzerindeki alacak hakları |
claims on foreign residents n.
|
|
166 |
Trade/Economic |
yetkili kişiler |
public authorities n.
|
|
Law |
|
167 |
Law |
mülkiyet ile kullanım hakkı olan kişiler arasındaki hukuki ilişki |
trust n.
|
|
168 |
Law |
mülkiyet ile kullanım hakkı olan kişiler arasındaki hukuki ilişkideki gayrimenkul |
trust n.
|
|
169 |
Law |
aynı baba egemenliğine tabi kişiler arasındaki hısımlık |
agnatio n.
|
|
170 |
Law |
belirli kişiler veya gruplar için çıkarılan özel kanun |
private statute n.
|
|
171 |
Law |
bakmakla yükümlü olunan kişiler |
dependants n.
|
|
172 |
Law |
evlenme yeterliğine sahip olmayan kişiler arasındaki evlilik |
meretricious union n.
|
|
173 |
Law |
gerçek kişiler |
real persons n.
|
|
174 |
Law |
güvenlik için zararlı kişiler |
disorderly persons n.
|
|
175 |
Law |
gerçek ve tüzel kişiler |
natural and legal persons n.
|
|
176 |
Law |
karışıklık çıkaran kişiler |
disorderly persons n.
|
|
177 |
Law |
kişiler üzerindeki mutlak haklar |
absolute rights on persons n.
|
|
178 |
Law |
kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması |
eavesdropping and recording of conversations between persons n.
|
|
179 |
Law |
kişiler hukuku |
law of persons n.
|
|
180 |
Law |
kişiler arası gayrimenkule dair ilişki |
privity of estate n.
|
|
181 |
Law |
tüzel kişiler |
legal persons n.
|
|
182 |
Law |
borcunu ödemeyen kişiler için düzenlenen belge |
letters of horning [scotland] n.
|
|
Politics |
|
183 |
Politics |
birlikte hareket eden kişiler |
persons acting in concert n.
|
|
184 |
Politics |
kişiler tarafından yönetilen koloni |
proprietary colony n.
|
|
185 |
Politics |
kayıp kişiler büro amirliği |
department for disappeared persons n.
|
|
186 |
Politics |
mülteciler ve yerinden olmuş kişiler bakanlığı |
ministry for refugees and displaced persons n.
|
|
187 |
Politics |
önemli kişiler komitesi |
committee of eminent persons n.
|
|
188 |
Politics |
sınırlı kişiler |
interdicted persons n.
|
|
189 |
Politics |
sürgün kişiler |
exiles n.
|
|
190 |
Politics |
tekne ile gelen kişiler |
boat people n.
|
|
191 |
Politics |
ülkesinde yerinden edilmiş kişiler |
internally displaced person n.
|
|
192 |
Politics |
ülkesinde yerinden edilmiş kişiler |
internally displaced people n.
|
|
193 |
Politics |
yeni gelen kişiler |
new arrivals n.
|
|
194 |
Politics |
yerinden edilmiş kişiler ve sığınmacılar |
displaced persons and refugees n.
|
|
195 |
Politics |
2015 sonrası kalkınma gündemi konusunda seçkin kişiler üst düzeyli panel |
high-level panel of eminent persons on the post-2015 development agenda n.
|
|
196 |
Politics |
yüksek komiserliğin ilgi alanındaki kişiler |
persons of concern to the high commissioner n.
|
|
197 |
Politics |
liyakatsiz kişiler tarafından yönetilen hükümet |
kakistocracy n.
|
|
198 |
Politics |
ülkedeki adli yargılamadan muaf kişiler ile ilgili |
extraterritorial adj.
|
|
199 |
Politics |
dokunulmazlığı olan kişiler ile ilgili |
extraterritorial adj.
|
|
Institutes |
|
200 |
Institutes |
avrupa topluluğunun açık toplumunda bağımsızca yaşayan engelli kişiler programı |
handicapped people in the european community living independently in an open society n.
|
|
Industry |
|
201 |
Industry |
işletme veya kuruluşta çalışan kişiler |
human resources n.
|
|
Technical |
|
202 |
Technical |
engelli kişiler için teknik yardımcılar |
technical aids for disabled persons n.
|
|
203 |
Technical |
özürlü kişiler için teknik yardımlar |
technical aids for disabled persons n.
|
|
Computer |
|
204 |
Computer |
ağ üzerindeki meşhur kişiler |
celebrities online n.
|
|
205 |
Computer |
bildirilecek kişiler |
people to notify n.
|
|
206 |
Computer |
bilgi alınabilecek kişiler |
references n.
|
|
207 |
Computer |
diğer kişiler |
other people n.
|
|
208 |
Computer |
fikirleri önemsenmeyen kişiler (grubu) |
peanut gallery n.
|
|
209 |
Computer |
gerekli kişiler |
required people n.
|
|
210 |
Computer |
gerekli kişiler |
requiredrequired people n.
|
|
211 |
Computer |
güvenilir kişiler |
trusted people n.
|
|
212 |
Computer |
istenen kişiler |
required people n.
|
|
213 |
Computer |
kişiler arası mesajlaşma |
interpersonal messaging n.
|
|
214 |
Computer |
kişiler listesi |
contact list n.
|
|
215 |
Computer |
kişiler arası mesajlaşma sistemi |
interpersonal messaging system n.
|
|
216 |
Computer |
kişiler arasında mesaj iletimi |
interpersonal messaging n.
|
|
217 |
Computer |
konu, yer ve kişiler |
topic, place and people n.
|
|
218 |
Computer |
okunmamış kişiler |
unread contacts n.
|
|
219 |
Computer |
paylaşılan kişiler |
shared contacts n.
|
|
220 |
Computer |
tanıyor olabileceğin kişiler |
people you may know n.
|
|
221 |
Computer |
tüm kişiler |
all contacts n.
|
|
222 |
Computer |
yasaklı kişiler |
banned people n.
|
|
223 |
Computer |
yakın kişiler |
hot contacts n.
|
|
224 |
Computer |
kişiler'i al |
import contacts expr.
|
|
Telecom |
|
225 |
Telecom |
kişiler arası arama |
person-to-person call n.
|
|
Aeronautic |
|
226 |
Aeronautic |
kabul edilmeyen kişiler |
deportees n.
|
|
Marine |
|
227 |
Marine |
ingilizce'de gemiye ilk defa binmiş kişiler için kullanılan alaycı ifade |
landlubber n.
|
|
Medical |
|
228 |
Medical |
acil durumlara müdahale eden kişiler |
first responders n.
|
|
229 |
Medical |
bir hastalığın doğrudan etkileşim kurmamış kişiler arasında yayılmaya başlaması |
community spread n.
|
|
230 |
Medical |
çocukken kanserden kurtulmuş kişiler |
survivors of childhood cancer n.
|
|
231 |
Medical |
çalışma çağındaki kişiler |
working-age persons n.
|
|
232 |
Medical |
non-diabetik kişiler |
non-diabetic people n.
|
|
233 |
Medical |
yüksek risk grubundaki kişiler |
individuals in the high-risk group n.
|
|
Psychology |
|
234 |
Psychology |
kişiler arası süreci hatırlama |
interpersonal process recall n.
|
|
Food Engineering |
|
235 |
Food Engineering |
kişiler tarafından tüketimi öngörülen yenilebilir kazein ve kazeinatlar |
certain lactoproteins (caseins and caseinates) intended for human consumption n.
|
|
236 |
Food Engineering |
kişiler tarafından tüketimi öngörülen gıda ürünlerinin izlenmesini amaçlayan analiz ve örnekleme metotları |
methods of sampling and analysis for the monitoring of foodstuffs intended for human consumption n.
|
|
237 |
Food Engineering |
kişiler tarafından tüketimi öngörülen şekerlerin analiz metotları |
methods of analysis for testing certain sugars intended for human consumption n.
|
|
238 |
Food Engineering |
kişiler tarafından tüketimi öngörülen reçel, jöle, marmelat ve tatlandırılmış kestane püresi |
fruit jams, jellies and marmalades and sweetened chestnut purée intended for human consumption n.
|
|
239 |
Food Engineering |
kişiler tarafından tüketimi öngörülen hızlı dondurulmuş gıda maddelerinin depolanması, muhafazası ve taşınması esnasındaki sıcaklıkların izlenmesi |
monitoring of temperatures in the means of transport, warehousing and storage of quickfrozen foodstuffs intended for human consumption n.
|
|
240 |
Food Engineering |
kişiler tarafından tüketimi öngörülen hızlı dondurulmuş gıdaların sıcaklık kontrolü için numune alma ve analiz metodu |
sampling procedure and method of analysis for the official control of the temperatures of quick-frozen foods intended for human consumption n.
|
|
241 |
Food Engineering |
kişiler tarafından tüketimi öngörülen çikolata ve çikolata ürünleri |
cocoa and chocolate products intended for human consumption n.
|
|
Social Sciences |
|
242 |
Social Sciences |
aç/açlık tehdidi altındaki kişiler |
food insecure individuals n.
|
|
243 |
Social Sciences |
belirli bir kültürde kanbağı olan kişiler arasındaki sosyal ilişki sistemi |
kinship system n.
|
|
244 |
Social Sciences |
(özellikle sosyokültürel olarak) birbirinden farklı kişiler arasındaki evlilik |
heterogamy n.
|
|
245 |
Social Sciences |
benzer kişiler arasındaki evlilik |
homogamy n.
|
|
246 |
Social Sciences |
cinsiyetsiz üçüncü kişi zamiri (erkekler için he kadınlar için she ve nonbinary kişiler için they zamirinin kullanılması) |
singular they pron.
|
|
247 |
Social Sciences |
cinsiyetsiz üçüncü kişi zamiri (erkekler için he kadınlar için she ve nonbinary kişiler için they zamirinin kullanılması) |
they pron.
|
|
History |
|
248 |
History |
eski moğol imparatorluğunda yönetici sınıfından kişiler topluluğu |
nabobery n.
|
|
Religious |
|
249 |
Religious |
musevilikte haham olmayan kişiler için kullanılan saygı ifadesi |
reb n.
|
|
250 |
Religious |
kathar tarikatı üyesi olan kişiler |
cathars n.
|
|
251 |
Religious |
seyahate çıkacak kişiler için katolik kilisesinde okunan dua |
itinerary n.
|
|
252 |
Religious |
seyahate çıkacak kişiler için katolik kilisesinde okunan dua |
itinerarium n.
|
|
253 |
Religious |
aynı dine mensup kişiler arasındaki birliğin bozulması |
schism n.
|
|
254 |
Religious |
(kişiler) günahsız |
clean adj.
|
|
255 |
Religious |
(kişiler) saf |
clean adj.
|
|
Military |
|
256 |
Military |
silahlı kuvvetlerde bulunan kişiler arasında iletişimi kısıtlayan askeri sansür |
armed forces censorship n.
|
|
257 |
Military |
(aynı yılda doğan) askerliğe çağrılan kişiler |
class n.
|
|
Music |
|
258 |
Music |
amerika'da yaşayan latin kökenli kişiler tarafından ingilizce veya ispanyolca sözlerle yapılan rap müzik |
latin rap n.
|
|
Latin |
|
259 |
Latin |
üçüncü kişiler için hak ve yükümlülük doğurmaması |
pacta tertiis n.
|
|
Archaic |
|
260 |
Archaic |
kişiler arası iletişim |
dialogism n.
|
|
261 |
Archaic |
kişiler arası ilişkiler |
correspondence n.
|
|
262 |
Archaic |
bir araya gelmiş kişiler |
presence n.
|
|
263 |
Archaic |
belirli kişiler |
whose pron.
|
|
Slang |
|
264 |
Slang |
siyahi, asyalı ve azınlık etnik kökenli kişiler için kullanılan bir kısaltma |
bame n.
|
|
265 |
Slang |
twitter'dan haberleşen kişiler |
tweeple n.
|
|
266 |
Slang |
twitter'dan haberleşen kişiler |
tweeps n.
|
|
267 |
Slang |
problemli kişiler listesi |
shit-list n.
|
|
268 |
Slang |
problemli kişiler listesi |
crap-list n.
|
|
269 |
Slang |
çok hızlı hareket eden/işleri çabucak halleden kişiler için kullanılan bir tabir |
speedy gonzales n.
|
|
270 |
Slang |
tanınmış kişiler |
peeps [us] n.
|
|
271 |
Slang |
nft satın alan veya tanıtımını yapan kişiler için kullanılan aşağılayıcı argo kelime |
nft bro n.
|
|
272 |
Slang |
okuldaki en popüler kişi/kişiler olmak |
rule the school v.
|
|
273 |
Slang |
belirli kişiler tarafından bilinen |
on the low (on the down low) expr.
|
|
Modern Slang |
|
274 |
Modern Slang |
onlu yaşlardaki kişiler gibi davranan/onlu yaşlardaki kişilerin zevklerine sahip olan yetişkin |
adultolescent n.
|
|