|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
pay no attention v.
|
aldırmamak |
|
Tom paid no attention to what Mary said.
Tom, Mary'nin söylediklerine hiç aldırmadı.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
no doubt adv.
|
şüphesiz |
|
That is no doubt the reason why there is now an attempt to have a separate vote.
Şu anda ayrı bir oylama yapılmaya çalışılmasının nedeni de şüphesiz budur.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
no doubt adv.
|
kuşkusuz |
|
No doubt he will not be able to tell us everything but perhaps he could throw some light on the situation.
Kuşkusuz bize her şeyi anlatamayacaktır ama belki duruma biraz ışık tutabilir.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
no longer adv.
|
artık |
|
We need no longer place the main focus of policy on China.
Artık politikamızın ana odağını Çin'e çevirmemize gerek yok.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
no one pron.
|
hiç kimse |
|
No one is better placed than Europe to give fresh hope to the forces of peace in the region.
Bölgedeki barış güçlerine yeni bir umut vermek için hiç kimse Avrupa'dan daha iyi bir konumda değildir.
More Sentences
|
6 |
Common Usage |
no interj.
|
hayır |
|
No, that is not the case.
Hayır, böyle bir şey söz konusu değil.
More Sentences
|
General |
|
7 |
General |
no n.
|
red |
|
That's a no.
Bu bir ret.
More Sentences
|
8 |
General |
no n.
|
numara |
|
My question to Council was tabled as No 3.
Konseye yönelttiğim soru 3 numara olarak sunuldu.
More Sentences
|
9 |
General |
no confidence n.
|
güvensizlik |
|
People who are humiliated can one day deliver a vote of no confidence to the Commission.
Aşağılanan insanlar bir gün Komisyon'a güvensizlik oyu verebilirler.
More Sentences
|
10 |
General |
yes or no n.
|
evet veya hayır |
|
A simple yes or no will suffice.
Basit bir evet veya hayır yeterli olacaktır.
More Sentences
|
11 |
General |
no n.
|
no |
|
You told me that Amendment No 4 was inadmissible and then it has been voted on because an agreement had been reached.
Bana 4 No'lu Değişikliğin kabul edilemez olduğunu söylediniz ve daha sonra bir anlaşmaya varıldığı için oylandı.
More Sentences
|
12 |
General |
no body n.
|
hiçbir ceset |
|
No body was found.
Hiçbir ceset bulunmadı.
More Sentences
|
13 |
General |
have no meaning v.
|
anlamı olmamak |
|
Now we have European citizenship, a concept that has no meaning at all.
Artık hiçbir anlamı olmayan bir kavram olan Avrupa vatandaşlığına sahibiz.
More Sentences
|
14 |
General |
make no concessions v.
|
taviz vermemek |
|
Moreover, we must make no concessions to Fidel Castro.
Dahası, Fidel Castro'ya hiçbir taviz vermemeliyiz.
More Sentences
|
15 |
General |
take no notice v.
|
dikkate almamak |
|
They take no notice of the rest of the world.
Dünyanın geri kalanını hiç dikkate almıyorlar.
More Sentences
|
16 |
General |
know no bounds v.
|
sınır tanımamak |
|
This ensures maximum flexibility and efficiency in our shared struggle against crime, which knows no boundaries.
Bu da sınır tanımayan suça karşı ortak mücadelemizde azami esneklik ve etkinlik sağlamaktadır.
More Sentences
|
17 |
General |
say no v.
|
hayır demek |
|
He said no to peace at Camp David.
Camp David'de barışa hayır dedi.
More Sentences
|
18 |
General |
take no notice v.
|
umursamamak |
|
The boy took no notice of his father's advice.
Çocuk babasının tavsiyesini umursamadı.
More Sentences
|
19 |
General |
do no harm v.
|
zararı olmamak |
|
Speeding up processes of this kind can do no harm at all.
Bu tür süreçleri hızlandırmanın hiçbir zararı olmayacaktır.
More Sentences
|
|
20 |
General |
see no future v.
|
gelecek görmemek |
|
Young people are leaving because they see no future there.
Gençler orada bir gelecek görmedikleri için ayrılıyorlar.
More Sentences
|
21 |
General |
have no idea v.
|
fikri olmamak |
|
Tom says he has no idea what needs to be done.
Tom ne yapılması gerektiği hakkında hiçbir fikri olmadığını söylüyor.
More Sentences
|
22 |
General |
have no alternative v.
|
alternatifi olmamak |
|
The worst thing is that those causing the collapse, particularly the US, have no alternative to offer.
En kötüsü de başta ABD olmak üzere çöküşe neden olanların sunabilecekleri hiçbir alternatifin olmamasıdır.
More Sentences
|
23 |
General |
have no basis v.
|
temeli olmamak |
|
A pre-emptive attack like this would set a new international precedent that has no basis in the United Nations Charter.
Bu tür bir önleyici saldırı, Birleşmiş Milletler Şartı'nda temeli olmayan yeni bir uluslararası emsal teşkil edecektir.
More Sentences
|
24 |
General |
know no limit v.
|
sınır tanımamak |
|
Human stupidity knows no limits.
İnsan aptallığı sınır tanımaz.
More Sentences
|
25 |
General |
make no difference v.
|
fark yaratmamak |
|
We do not accept the argument that price makes no difference to the amount of cigarettes consumed.
Fiyatın tüketilen sigara miktarı üzerinde hiçbir fark yaratmadığı argümanını kabul etmiyoruz.
More Sentences
|
26 |
General |
give no result v.
|
sonuç vermemek |
|
My attempt gave no result.
Girişimim sonuç vermedi.
More Sentences
|
27 |
General |
have no future v.
|
geleceği olmamak |
|
Aquaculture is undoubtedly the alternative to overfishing, which has no future.
Su ürünleri yetiştiriciliği hiç şüphesiz geleceği olmayan aşırı avlanmaya alternatiftir.
More Sentences
|
28 |
General |
spare no expense v.
|
hiçbir masraftan kaçınmamak |
|
We must therefore spare no expense with regard to maritime navigation.
Bu nedenle deniz seyrüseferi konusunda hiçbir masraftan kaçınmamalıyız.
More Sentences
|
29 |
General |
make no headway v.
|
(herhangi bir) ilerleme kaydetmemek |
|
The political unity of Europe made no headway whatsoever in Nice.
Avrupa'nın siyasi birliği Nice'te hiçbir ilerleme kaydetmemiştir.
More Sentences
|
30 |
General |
pay no attention v.
|
dikkat etmemek |
|
The girl seemed to pay no attention to him.
Kız ona hiç dikkat etmiyor gibi görünüyordu.
More Sentences
|
31 |
General |
be no joke v.
|
şaka değil |
|
It is no joke.
Bu bir şaka değil.
More Sentences
|
32 |
General |
have no alternative v.
|
seçeneği olmamak |
|
I felt I had no alternative.
Başka seçeneğim olmadığını hissettim.
More Sentences
|
33 |
General |
have no idea v.
|
hiç fikri olmamak |
|
Tom says he has no idea why Mary did that.
Tom Mary'nin onu neden yaptığı konusunda hiç fikri olmadığını söylüyor.
More Sentences
|
34 |
General |
do no harm v.
|
zarar vermemek |
|
Do no harm to others.
Başkalarına zarar verme.
More Sentences
|
35 |
General |
do no wrong v.
|
yanlış yapmamak |
|
It would seem that the legal system cannot defend him, although he has done no wrong.
Görünen o ki, hiçbir yanlış yapmamış olmasına rağmen hukuk sistemi onu savunamaz.
More Sentences
|
36 |
General |
have no objection v.
|
itirazı olmamak |
|
If the President-in-Office of the Council wishes to reply to you in some way, I have no objection.
Eğer Konsey Dönem Başkanı size bir şekilde cevap vermek isterse buna bir itirazım olmaz.
More Sentences
|
37 |
General |
have no knowledge v.
|
hiçbir bilgisi olmamak |
|
I would add that the British Secret Services also claimed that they had no knowledge of them.
İngiliz Gizli Servislerinin de bu konuda hiçbir bilgileri olmadığını iddia ettiklerini eklemek isterim.
More Sentences
|
38 |
General |
make no move v.
|
hiçbir şey yapmamak |
|
Tom made no move to go.
Tom gitmek için hiçbir şey yapmadı.
More Sentences
|
39 |
General |
have no chance v.
|
hiç şansı olmamak |
|
I had no chance to relax there.
Orada dinlenmek için hiç şansım olmadı.
More Sentences
|
|
40 |
General |
be no need v.
|
gerek olmamak |
|
Tom felt that there was no need to hurry.
Tom acele etmeye gerek olmadığını hissetti.
More Sentences
|
41 |
General |
trust no one v.
|
kimseye güvenmemek |
|
Trust no one.
Kimseye güvenmeyin.
More Sentences
|
42 |
General |
of no avail adj.
|
işe yaramaz |
|
Crying is of no avail.
Ağlamak işe yaramaz.
More Sentences
|
43 |
General |
of no use adj.
|
işe yaramaz |
|
Even the best early detection is of no use however if subsequent treatment is inadequate, or downright wrong.
En iyi erken teşhis bile, sonraki tedavi yetersiz ya da düpedüz yanlışsa hiçbir işe yaramaz.
More Sentences
|
44 |
General |
of no use adj.
|
faydasız |
|
His advice is of no use.
Onun tavsiyesi faydasız.
More Sentences
|
45 |
General |
no adj.
|
yok |
|
There is no getting away from this issue.
Bu konudan kaçış yoktur.
More Sentences
|
46 |
General |
no charge adj.
|
bedava |
|
No charge.
Bedava.
More Sentences
|
47 |
General |
no adj.
|
yasak |
|
No calculator is allowed.
Hesap makinesi kullanmak yasaktır.
More Sentences
|
48 |
General |
no adj.
|
hiç |
|
I voted against this report because it makes no mention of state terrorism.
Bu rapora karşı oy kullandım çünkü devlet terörizminden hiç bahsetmiyor.
More Sentences
|
49 |
General |
no adj.
|
hiçbir |
|
This week there is no debate on topical and urgent subjects.
Bu hafta güncel ve acil konular hakkında hiçbir tartışma yok.
More Sentences
|
50 |
General |
of no avail adj.
|
boşuna |
|
He found all his efforts of no avail.
Tüm çabalarının boşa gittiğini gördü.
More Sentences
|
51 |
General |
family serial no n.
|
aile sıra no |
|
52 |
General |
no n.
|
aleyhte oy |
|
53 |
General |
volume no n.
|
cilt no |
|
54 |
General |
the point of no return n.
|
dönüşü olmayan nokta |
|
55 |
General |
vote of no confidence n.
|
güvensizlik oyu |
|
56 |
General |
yes no question n.
|
evet hayır sorusu |
|
57 |
General |
no man's land n.
|
çok tehlikeli bölge |
|
58 |
General |
no operation instruction n.
|
işlem yok komutu |
|
59 |
General |
no man's land n.
|
kimsenin aidiyetinde olmayan toprak |
|
60 |
General |
plate no n.
|
plaka no |
|
61 |
General |
no man's land n.
|
iki cephe arasındaki sahipsiz toprak |
|
62 |
General |
no op n.
|
işlem yok |
|
63 |
General |
no n.
|
olumsuz oy |
|
64 |
General |
no big deal n.
|
önemsiz şey |
|
65 |
General |
no end of talk n.
|
sonu gelmez laf |
|
66 |
General |
no respecter of persons n.
|
kişilere rütbesine göre değer vermeyen kimse |
|
67 |
General |
no n.
|
ret |
|
68 |
General |
no show n.
|
rezervasyonlu olduğu halde gitmeme |
|
69 |
General |
no n.
|
olumsuz oy veren kimse |
|
70 |
General |
serial no n.
|
seri numarası |
|
71 |
General |
no n.
|
olumsuz karar |
|
72 |
General |
point of no return n.
|
dönüşü olmayan nokta |
|
73 |
General |
section no n.
|
hane no |
|
74 |
General |
part no n.
|
parça numarası |
|
75 |
General |
account no n.
|
hesap no |
|
76 |
General |
invoice no n.
|
fatura no |
|
77 |
General |
a messy problem that has no easy solution n.
|
yılan hikayesi |
|
78 |
General |
no till n.
|
saban veya pulluk kullanmadan ve zararlı bitkilere karşı zirai ilaç kullanılarak yapılan bir ziraat metodu |
|
79 |
General |
tax register no n.
|
vergi sicil no |
|
|
80 |
General |
diploma no n.
|
diploma no |
|
81 |
General |
diploma no n.
|
diploma numarası |
|
82 |
General |
register no n.
|
kütük no |
|
83 |
General |
motion of no confidence n.
|
güvensizlik oyu |
|
84 |
General |
motion of no confidence n.
|
gensoru önergesi |
|
85 |
General |
item no n.
|
madde no |
|
86 |
General |
point of no return n.
|
geri dönülemeyecek nokta |
|
87 |
General |
point of no return n.
|
geri dönülmez nokta |
|
88 |
General |
point of no return n.
|
geri dönülemez nokta |
|
89 |
General |
family no n.
|
aile no |
|
90 |
General |
certificate of no impediment to marriage n.
|
evlenme ehliyet belgesi |
|
91 |
General |
go-no-go n.
|
git gitme |
|
92 |
General |
no-go area n.
|
yetkili olmayanların girmelerinin yasak olduğu alan |
|
93 |
General |
no-knock raid n.
|
ani polis baskını |
|
94 |
General |
no-man's-land n.
|
karşılıklı iki düşman kuvvetin cephe hatları arasında kalan arazi şeridi |
|
95 |
General |
no-brainer n.
|
çok önemli olmayan ve üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi gerekmeyen |
|
96 |
General |
no-confidence n.
|
güvensizlik oyu |
|
97 |
General |
no-knock raid n.
|
ani baskın (polis vb) |
|
98 |
General |
no-hoper n.
|
ümitsiz vaka (kişi) |
|
99 |
General |
no-hoper n.
|
başarısız kişi |
|
100 |
General |
no-confidence n.
|
gensoru önergesi |
|
101 |
General |
no-tillage n.
|
saban veya pulluk kullanmadan ve zararlı bitkilere karşı zirai ilaç kullanılarak yapılan bir ziraat metodu |
|
102 |
General |
no-good n.
|
aşağılık kimse |
|
103 |
General |
no-tell motel n.
|
günübirlik otel |
|
104 |
General |
serial no n.
|
seri no |
|
105 |
General |
certificate no n.
|
cüzdan no |
|
106 |
General |
register no n.
|
kütük |
|
107 |
General |
the point of no return n.
|
geri dönülmeyecek nokta |
|
108 |
General |
the point of no return n.
|
geri dönüşü olmayan evre |
|
109 |
General |
the point of no return n.
|
dönüşü olmayan yol |
|
110 |
General |
point of no escape n.
|
kaçarı olmayan nokta |
|
111 |
General |
point of no escape n.
|
çıkışın (mümkün) olmadığı nokta |
|
112 |
General |
point of no escape n.
|
kaçışın (mümkün) olmadığı nokta |
|
113 |
General |
item no n.
|
sıra no |
|
114 |
General |
a road of no return n.
|
dönüşü olmayan yol |
|
115 |
General |
no smoking area n.
|
sigara içilmesi yasak bölge |
|
116 |
General |
no smoking zone n.
|
sigara içilmesi yasak bölge |
|
117 |
General |
oil no 10 n.
|
10 numara yağ |
|
118 |
General |
no man's land n.
|
(cepheler arasındaki) tarafsız bölge |
|
119 |
General |
no-see-um n.
|
kan emici bir böcek |
|
120 |
General |
no self n.
|
ayrı bir benliğin yokluğu |
|
121 |
General |
no text on board pledge day n.
|
araba kullanırken cep telefonu ile mesaj göndermemek üzerine ant içme günü |
|
122 |
General |
crime no. n.
|
suç no. |
|
123 |
General |
apartment no n.
|
daire no |
|
124 |
General |
having no solution n.
|
çözümsüzlük |
|
125 |
General |
no teacher in class n.
|
boş ders |
|
126 |
General |
subscriber no n.
|
abone no |
|
127 |
General |
article no n.
|
madde no |
|
128 |
General |
document no n.
|
belge no |
|
129 |
General |
no swimming n.
|
yüzmek yasaktır |
|
130 |
General |
no swimming n.
|
yüzmek yasak |
|
131 |
General |
no show socks n.
|
babet çorap |
|
132 |
General |
no-passing zone n.
|
geçilmez bölge |
|
133 |
General |
no body n.
|
hiçbir |
|
134 |
General |
no body n.
|
hiçbir grup |
|
135 |
General |
no-name n.
|
ismi henüz halk tarafından bilinmeyen sporcu, oyuncu, vb. |
|
136 |
General |
go no-go n.
|
bileşenin çalışabilirlik durumu |
|
137 |
General |
go no-go n.
|
sistemin çalışabilirlik durumu |
|
138 |
General |
go no-go n.
|
karar anı |
|
139 |
General |
po box no n.
|
posta kutusu numarası |
|
140 |
General |
po box no n.
|
posta numarası |
|
141 |
General |
hold no brief for v.
|
taraftarı olmamak |
|
142 |
General |
have no strength in one's muscles v.
|
elinde ayağında dermak olmamak |
|
143 |
General |
have no strength left v.
|
mecali kalmamak |
|
144 |
General |
pay no heed to something v.
|
oralı olmamak |
|
145 |
General |
cut no ice v.
|
fayda etmemek |
|
146 |
General |
bear no responsibility for v.
|
sorumlusu olmamak |
|
147 |
General |
have no use for v.
|
gereksememek |
|
148 |
General |
give no respite v.
|
göz açtırmamak |
|
149 |
General |
have no use for v.
|
hoşlanmamak |
|
150 |
General |
make no compromises v.
|
taviz vermemek |
|
151 |
General |
be no longer in demand v.
|
rağbetten düşmek |
|
152 |
General |
spare no expense v.
|
masraftan kaçınmamak |
|
153 |
General |
have no business doing something v.
|
birinin bir şey yapmaya hakkı olmamak |
|
154 |
General |
give no quarter v.
|
aman vermemek |
|
155 |
General |
pay no attention v.
|
hiçe saymak |
|
156 |
General |
see no harm v.
|
sakınca görmemek |
|
157 |
General |
have no effect v.
|
bana mısın dememek |
|
158 |
General |
be in no hurry to v.
|
bir şey yapmaya can atmamak |
|
159 |
General |
show no reaction to v.
|
bana mısın dememek |
|
160 |
General |
know no bounds v.
|
eğlencede sınır tanımamak |
|
161 |
General |
have no customers v.
|
sinek avlamak (dükkan) |
|
162 |
General |
make no sense v.
|
anlamsız gelmek |
|
163 |
General |
make no progress v.
|
gelişim göstermemek |
|
164 |
General |
judge he is no good v.
|
notunu vermek |
|
165 |
General |
have no business to do something v.
|
hakkı olmamak |
|
166 |
General |
leave no stone unturned v.
|
her yolu denemek |
|
167 |
General |
have no pity v.
|
gözünün yaşına bakmamak |
|
168 |
General |
think no small beer of oneself v.
|
kendini fasulye gibi nimetten saymak |
|
169 |
General |
know no bounds v.
|
dozunu kaçırmak |
|
170 |
General |
pay no attention v.
|
önemsememek |
|
171 |
General |
make no progress v.
|
yerinde saymak |
|
172 |
General |
spare no sacrifice v.
|
fedakarlıktan kaçınmamak |
|
173 |
General |
know no bounds v.
|
ölçüyü kaçırmak |
|
174 |
General |
have no roof over one's head v.
|
başını sokacak bir yeri olmamak |
|
175 |
General |
get no news v.
|
ses çıkmamak |
|
176 |
General |
know no bounds v.
|
ayarı olmamak |
|
177 |
General |
have no customers v.
|
sinek avlamak |
|
178 |
General |
spare no cost v.
|
masraftan kaçınmamak |
|
179 |
General |
be no longer necessary v.
|
mahal kalmamak |
|
180 |
General |
be of no more use v.
|
hayır kalmamak |
|
181 |
General |
have no pity on somebody v.
|
gözünün yaşına bakmamak |
|
182 |
General |
take no notice of v.
|
umursamamak |
|
183 |
General |
get no news from v.
|
ses çıkmamak |
|
184 |
General |
spare no expense v.
|
paraya kıymak |
|
185 |
General |
see no harm v.
|
bir sakınca görmemek |
|
186 |
General |
make no headway v.
|
yerinde saymak |
|
187 |
General |
have no work do v.
|
boş oturmak |
|
188 |
General |
know no bounds v.
|
ayarını bilmemek |
|
189 |
General |
give no respite v.
|
soluk aldırmamak |
|
190 |
General |
be no longer the main topic of conversation v.
|
gündemden düşmek |
|
191 |
General |
find no way out v.
|
çaresiz kalmak |
|
192 |
General |
make no concessions v.
|
ödün vermemek |
|
193 |
General |
have no strength left v.
|
hali kalmamak |
|
194 |
General |
be no longer necessary v.
|
hacet kalmamak |
|
195 |
General |
give no leg to stand on v.
|
tutunacak bir dal bırakmamak |
|
196 |
General |
be up to no good v.
|
halt karıştırmak |
|
197 |
General |
make no concessions of honesty v.
|
dürüstlükten ödün vermemek |
|
198 |
General |
have no peace v.
|
rahat yüzü görmemek |
|
199 |
General |
come to no good v.
|
adam olmamak |
|
200 |
General |
make no noise v.
|
çıt çıkarmamak |
|
201 |
General |
have no strength left v.
|
sıfırı tüketmek |
|
202 |
General |
make no secret of v.
|
açıkça söylemek |
|
203 |
General |
give someone no quarter v.
|
birine aman vermemek |
|
204 |
General |
take no account of v.
|
saymamak |
|
205 |
General |
give no respite to v.
|
göz açtırmamak |
|
206 |
General |
give no chance to recover v.
|
göz açtırmamak |
|
207 |
General |
make no concessions on quality v.
|
kaliteden ödün vermemek |
|
208 |
General |
make no pretensions to v.
|
iddiasında olmamak |
|
209 |
General |
have no objection v.
|
diyeceği olmamak |
|
210 |
General |
bear no relation to v.
|
ile ilgisi olmamak |
|
211 |
General |
make no headway v.
|
olduğu yerde saymak |
|
212 |
General |
take no notice of v.
|
dikkate almamak |
|
213 |
General |
pay no attention v.
|
oralı olmamak |
|
214 |
General |
make no compromises v.
|
ödün vermemek |
|
215 |
General |
spare no expense v.
|
masraftan kaçmamak |
|
216 |
General |
have no thought of v.
|
hiç aklından geçmemek |
|
217 |
General |
be of no small matter v.
|
az buz olmamak |
|
218 |
General |
have no grounds v.
|
dayanağı olmamak |
|
219 |
General |
pay no attention v.
|
aldırmazlıktan gelmek |
|
220 |
General |
pay no attention to restrictions v.
|
kayıt kuyut tanımamak |
|
221 |
General |
have no concern with v.
|
karışmamak |
|
222 |
General |
have no concern with v.
|
ilgisi olmamak |
|
223 |
General |
have no concern with v.
|
hiç ilgisi olmamak |
|
224 |
General |
know no bounds v.
|
nerde duracağını bilememek |
|
225 |
General |
give (someone) no chance do anything else v.
|
göz açtırmamak |
|
226 |
General |
give no chance or respite v.
|
göz açtırmamak |
|
227 |
General |
take no notice of (somebody/something) v.
|
hiçe saymak |
|
228 |
General |
escape (from a dangerous situation) with little or no harm v.
|
ucuz atlatmak |
|
229 |
General |
leave someone no choice but do something v.
|
zorunda bırakmak |
|
230 |
General |
attach no importance v.
|
yabana atmak |
|
231 |
General |
escape (from a dangerous situation) with little or no harm v.
|
ucuz kurtulmak |
|
232 |
General |
have no basis v.
|
dayanağı olmamak |
|
233 |
General |
no longer to be a part of v.
|
devre dışı kalmak |
|
234 |
General |
no longer to be in use v.
|
devre dışı kalmak |
|
235 |
General |
(a problem/a situation) have no solution v.
|
çaresiz olmak |
|
236 |
General |
roam with no purpose v.
|
amaçsızca dolanmak |
|
237 |
General |
spare no expense v.
|
paradan kısmamak |
|
238 |
General |
spare no expense (or cost/pain/effort) v.
|
kaçınmamak |
|
239 |
General |
show no signs of life v.
|
herhangi bir hayat belirtisi göstermemek |
|
240 |
General |
show no signs of life v.
|
hayat belirtisi göstermemek |
|
241 |
General |
show no signs of life v.
|
hiçbir hayat belirtisi göstermemek |
|
242 |
General |
be in no hurry v.
|
acelesi olmamak |
|
243 |
General |
leave no stone unturned v.
|
çalınmadık kapı bırakmamak |
|
244 |
General |
leave no stone unturned v.
|
her şeyi denemek |
|
245 |
General |
want no one v.
|
hiç kimseyi istememek |
|
246 |
General |
for there to be no room left for v.
|
mahal kalmamak |
|
247 |
General |
for there to be no longer any need for v.
|
mahal kalmamak |
|
248 |
General |
show no signs of tiredness v.
|
yorgunluk belirtisi göstermemek |
|
249 |
General |
show no signs of tiredness v.
|
hiçbir yorgunluk belirtisi göstermemek |
|
250 |
General |
have no concern with v.
|
alakası olmamak |
|
251 |
General |
see no wrong v.
|
yanlış görmemek |
|
252 |
General |
have no foundation v.
|
dayanağı olmamak |
|
253 |
General |
see no wrong v.
|
herhangi bir yanlış görmemek |
|
254 |
General |
show no interest v.
|
ilgi göstermemek |
|
255 |
General |
show no interest v.
|
ilgi duymamak |
|
256 |
General |
have no validity v.
|
geçerliliği olmamak |
|
257 |
General |
have no right v.
|
hakkı olmamak |
|
258 |
General |
get no result v.
|
sonuç alamamak |
|
259 |
General |
achieve no result v.
|
sonuç alamamak |
|
260 |
General |
have no intention v.
|
niyetli olmamak |
|
261 |
General |
obtain no result v.
|
sonuç alamamak |
|
262 |
General |
have no more patience left v.
|
tahammülü kalmamak |
|
263 |
General |
have no more endurance left v.
|
tahammülü kalmamak |
|
264 |
General |
no need to v.
|
bir esprisi kalmamak |
|
265 |
General |
no need to v.
|
esprisi kalmamak |
|
266 |
General |
have no ground v.
|
temeli olmamak |
|
267 |
General |
have no foundation v.
|
temeli olmamak |
|
268 |
General |
be up to no good v.
|
şeytanlık düşünmek |
|
269 |
General |
see no harm v.
|
bir mahzur görmemek |
|
270 |
General |
see no harm v.
|
mahzur görmemek |
|
271 |
General |
no offense taken v.
|
üzerine alınmamak |
|
272 |
General |
take no offence v.
|
üzerine alınmamak |
|
273 |
General |
take no offence v.
|
üstüne alınmamak |
|
274 |
General |
no offense taken v.
|
üstüne alınmamak |
|
275 |
General |
have no hope v.
|
umudu olmamak |
|
276 |
General |
serve no purpose v.
|
hiçbir amaca hizmet etmemek |
|
277 |
General |
yield no result v.
|
sonuç vermemek |
|
278 |
General |
be paid no attention v.
|
gözardı edilmek |
|
279 |
General |
be paid no attention v.
|
göz ardı edilmek |
|
280 |
General |
be paid no heed v.
|
göz ardı edilmek |
|
281 |
General |
be taken no notice v.
|
gözardı edilmek |
|
282 |
General |
be paid no heed v.
|
gözardı edilmek |
|
283 |
General |
be taken no notice v.
|
göz ardı edilmek |
|
284 |
General |
make no exception v.
|
istisna kabul etmemek |
|
285 |
General |
tolerate no exception v.
|
istisna kabul etmemek |
|
286 |
General |
make no bones about v.
|
doğru ya da yanlış mı diye düşünmeden hareket etmek |
|
287 |
General |
make no bones of v.
|
saklamamak |
|
288 |
General |
make no bones of v.
|
açıkça söylemek |
|
289 |
General |
make no bones about v.
|
tereddütsüz bir şekilde hareket etmek |
|
290 |
General |
make no bones about v.
|
hiç çekinmeden hareket etmek |
|
291 |
General |
make no bones of v.
|
tereddütsüz bir şekilde hareket etmek |
|
292 |
General |
make no bones of v.
|
gizlememek |
|
293 |
General |
make no bones about v.
|
gizlememek |
|
294 |
General |
make no bones of v.
|
hiç çekinmeden hareket etmek |
|
295 |
General |
make no bones about v.
|
saklamamak |
|
296 |
General |
make no bones of v.
|
doğru ya da yanlış mı diye düşünmeden hareket etmek |
|
297 |
General |
make no bones about v.
|
açıkça söylemek |
|
298 |
General |
make no headway v.
|
(herhangi bir) gelişme kaydetmemek |
|
299 |
General |
make no headway v.
|
(herhangi bir) gelişme göstermemek |
|
300 |
General |
make no headway v.
|
(herhangi bir) ilerleme göstermemek |
|
301 |
General |
bear no resemblance to v.
|
-e hiç benzememek |
|
302 |
General |
hold no brief for v.
|
-in savunucusu olmamak |
|
303 |
General |
have no self-esteem v.
|
kendine saygısı olmamak |
|
304 |
General |
have no use for v.
|
-e ihtiyacı olmamak |
|
305 |
General |
have no thought of v.
|
-e hiç niyeti olmamak |
|
306 |
General |
have no gain v.
|
çıkarı olmamak |
|
307 |
General |
have no interest v.
|
çıkarı olmamak |
|
308 |
General |
have no advantage out of (a situation) for oneself v.
|
çıkarı olmamak |
|
309 |
General |
get no benefit out of (a situation) for oneself v.
|
çıkarı olmamak |
|
310 |
General |
get no advantage out of (a situation) for oneself v.
|
çıkarı olmamak |
|
311 |
General |
have no benefit out of (a situation) for oneself v.
|
çıkarı olmamak |
|
312 |
General |
get no returns on one's efforts v.
|
çabalarına karşılık görememek |
|
313 |
General |
get no return on /for one's efforts v.
|
çabalarına karşılık görememek |
|
314 |
General |
fear no sacrifice v.
|
hiçbir fedakarlıktan kaçınmamak |
|
315 |
General |
have no news v.
|
habersiz kalmak |
|
316 |
General |
have no tidings v.
|
habersiz kalmak |
|
317 |
General |
live in a city with no coast v.
|
denize kıyısı olmayan bir kentte yaşamak |
|
318 |
General |
take no chances v.
|
riske girmemek |
|
319 |
General |
have no alternative v.
|
alternatifsiz kalmak |
|
320 |
General |
have no alternative v.
|
çıkmazda kalmak |
|
321 |
General |
have no alternative v.
|
seçme şansı bulunmamak |
|
322 |
General |
have no idea v.
|
bilgisi olmamak |
|
323 |
General |
have no idea v.
|
hakkında hiçbir şey bilmemek |
|
324 |
General |
have no hesitation in v.
|
tereddütü olmamak |
|
325 |
General |
be of no use v.
|
bir şeye yaramamak |
|
326 |
General |
have no taste v.
|
ağzının tadını bilmemek |
|
327 |
General |
do no wrong v.
|
yanlışı olmamak |
|
328 |
General |
do no wrong v.
|
bir şeyde hatası olmamak |
|
329 |
General |
have no other choice v.
|
başka seçeneği olmamak |
|
330 |
General |
have no other option v.
|
başka seçeneği olmamak |
|
331 |
General |
have no other alternative v.
|
başka seçeneği olmamak |
|
332 |
General |
no vacancy v.
|
tüm odalar dolu olmak |
|
333 |
General |
be no vacancy v.
|
yer kalmamak |
|
334 |
General |
be in no way connected to v.
|
uzaktan yakından ilgisi olmamak |
|
335 |
General |
know no limits v.
|
sınır tanımamak |
|
336 |
General |
have no connection whatsoever v.
|
uzaktan yakından ilgisi olmamak |
|
337 |
General |
pay no attention v.
|
farkına varmamak |
|
338 |
General |
be no longer pleasurable v.
|
tadı tuzu kalmamak |
|
339 |
General |
have no credits v.
|
kontörü olmamak |
|
340 |
General |
have no signal v.
|
telefonu çekmemek |
|
341 |
General |
have no place to sleep v.
|
yatacak yeri olmamak |
|
342 |
General |
have no place to stay v.
|
kalacak yeri olmamak |
|
343 |
General |
roam with no purpose v.
|
amaçsızca dolaşmak |
|
344 |
General |
have no doubt v.
|
kuşkusu olmamak |
|
345 |
General |
get a place in no time flat v.
|
soluğu (bir yerde) almak |
|
346 |
General |
have no criminal record v.
|
suç sabıkası olmamak |
|
347 |
General |
have no criminal record v.
|
sabıkası olmamak |
|
348 |
General |
have no criminal record v.
|
sabıkasız olmak |
|
349 |
General |
act charitably with no thought of personal gain v.
|
karşılık beklemeden hareket etmek |
|
350 |
General |
pay no attention v.
|
itibar etmemek |
|
351 |
General |
have no reception v.
|
telefonu çekmemek |
|
352 |
General |
have no restriction to travel v.
|
seyahat engeli bulunmamak |
|
353 |
General |
have no obstacle to travel v.
|
seyahat engeli olmamak |
|
354 |
General |
have no restriction to travel v.
|
seyahat engeli olmamak |
|
355 |
General |
have no obstacle to travel v.
|
seyahat engeli bulunmamak |
|
356 |
General |
have no (more) strength to stand v.
|
dayanacak gücü kalmamak |
|
357 |
General |
have no (more) strength to stand v.
|
dayanma gücü kalmamak |
|
358 |
General |
pay no mind v.
|
umursamamak |
|
359 |
General |
pay no mind v.
|
aldırmamak |
|
360 |
General |
pay no mind v.
|
önemsememek |
|
361 |
General |
pay no mind v.
|
aldırış etmemek |
|
362 |
General |
pay no mind v.
|
boş vermek |
|
363 |
General |
have no medical/health problems/issues v.
|
sağlık sorunu bulunmamak |
|
364 |
General |
have no medical/health problems/issues v.
|
sağlık sorunu olmamak |
|
365 |
General |
have no medical/health problems/issues v.
|
sağlık problemi bulunmamak |
|
366 |
General |
have no medical/health problems/issues v.
|
sağlık problemi olmamak |
|
367 |
General |
receive a no answer v.
|
hayır cevabı almak |
|
368 |
General |
come to no harm v.
|
bir zarara uğramamak |
|
369 |
General |
come to no harm v.
|
hiç zarar görmemek |
|
370 |
General |
make no sense v.
|
herhangi bir anlam ifade etmemek |
|
371 |
General |
make no sense v.
|
hiçbir anlam ifade etmemek |
|
372 |
General |
attack someone for no reason v.
|
birine nedensiz yere saldırmak |
|
373 |
General |
make no progress v.
|
aşama kaydetmemek |
|
374 |
General |
be no longer a problem v.
|
problem olmaktan çıkmak |
|
375 |
General |
be no longer a problem v.
|
sorun olmaktan çıkmak |
|
376 |
General |
get no previous convictions v.
|
sabıkası olmamak |
|
377 |
General |
have no awareness of something v.
|
bir şeyden bihaber olmak |
|
378 |
General |
have no awareness of something v.
|
bir şeyden haberdar olmamak |
|
379 |
General |
have no vision v.
|
vizyonsuz olmak |
|
380 |
General |
have no vision v.
|
vizyonu olmamak |
|
381 |
General |
have no vision v.
|
vizyondan yoksun olmak |
|
382 |
General |
have no knowledge of something v.
|
(bir konu hakkında) hiçbir bilgisi olmamak |
|
383 |
General |
have no room available v.
|
yer kalmamak |
|
384 |
General |
have no room available v.
|
tüm odalar dolu olmak |
|
385 |
General |
no room available v.
|
tüm odalar dolu olmak |
|
386 |
General |
no room available v.
|
yer kalmamak |
|
387 |
General |
have no family to lean on v.
|
sırtını dayayacağı bir ailesi olmamak |
|
388 |
General |
have no family to lean on v.
|
sırtını yaslayacağı bir ailesi olmamak |
|
389 |
General |
have no service on one's phone/fone v.
|
telefonu çekmemek |
|
390 |
General |
show no mercy v.
|
gözünün yaşına bakmamak |
|
391 |
General |
have no legal basis v.
|
yasal dayanağı olmamak |
|
392 |
General |
have no legal grounds v.
|
yasal dayanağı olmamak |
|
393 |
General |
have no such word in one's vocabulary v.
|
lügatında öyle bir kelime olmamak |
|
394 |
General |
private property no trespassing v.
|
özel mülkiyet girmek yasaktır |
|
395 |
General |
betray no emotion v.
|
duygularını belli etmemek |
|
396 |
General |
know no limit v.
|
dur durak tanımamak |
|
397 |
General |
know no limit v.
|
dur durak bilmemek |
|
398 |
General |
know no boundaries v.
|
dur durak bilmemek |
|
399 |
General |
know no boundaries v.
|
dur durak tanımamak |
|
400 |
General |
bear no risk v.
|
risk altında olmamak |
|
401 |
General |
bear no risk v.
|
risk taşımamak |
|
402 |
General |
get (somewhere) in no time flat v.
|
soluğu (bir yerde) almak |
|
403 |
General |
be of no use v.
|
kullanılamamak |
|
404 |
General |
be of no use v.
|
amaçsız olmak |
|
405 |
General |
be of no use v.
|
işlevsiz olmak |
|
406 |
General |
be of no use v.
|
kullanışsız olmak |
|
407 |
General |
be of no use v.
|
bir işe yaramamak |
|
408 |
General |
be of no use v.
|
işe yaramamak |
|
409 |
General |
be of no use v.
|
fonksiyonu olmamak |
|
410 |
General |
take no account of v.
|
dikkate almamak |
|
411 |
General |
take no account of v.
|
kale almamak |
|
412 |
General |
take no account of v.
|
önemsememek |
|
413 |
General |
be no joke v.
|
şaka olmamak |
|
414 |
General |
leave no evidence v.
|
hiçbir kanıt bırakmamak |
|
415 |
General |
leave no evidence v.
|
hiçbir delil bırakmamak |
|
416 |
General |
leave no evidence v.
|
delil bırakmamak |
|
417 |
General |
leave no evidence v.
|
kanıt bırakmamak |
|
418 |
General |
leave no room for doubt v.
|
tereddüde yer bırakmamak |
|
419 |
General |
leave no room for doubt v.
|
şüpheye yer bırakmamak |
|
420 |
General |
bear no apparent relationship to v.
|
ile açık/bilinen/görünen bir ilişkisi/akrabalığı olmamak |
|
421 |
General |
have no friends or relatives v.
|
kimi kimsesi olmamak |
|
422 |
General |
have no access to internet v.
|
internete erişimi olmamak |
|
423 |
General |
say no v.
|
itiraz etmek |
|
424 |
General |
say no v.
|
karşı çıkmak |
|
425 |
General |
say no v.
|
kabul etmemek |
|
426 |
General |
say no v.
|
razı olmamak |
|
427 |
General |
say no v.
|
olmaz demek |
|
428 |
General |
have trouble saying no v.
|
(kolay kolay) hayır diyememek |
|
429 |
General |
be no longer valid v.
|
sakıt olmak |
|
430 |
General |
show no mercy v.
|
merhamet etmemek |
|
431 |
General |
have no debt v.
|
borcu olmamak |
|
432 |
General |
be no longer valid v.
|
artık geçerli olmamak |
|
433 |
General |
have no other choice than v.
|
-den başka şansı olmamak |
|
434 |
General |
be no lack v.
|
eksiklik olmamak |
|
435 |
General |
show no appreciation v.
|
kıymet bilmemek |
|
436 |
General |
be no more v.
|
artık (bir şey) olmamak |
|
437 |
General |
be no more v.
|
artık var olmamak |
|
438 |
General |
have no strength left v.
|
gücü kalmamak |
|
439 |
General |
no end of adj.
|
sonsuz |
|
440 |
General |
having no alternative adj.
|
alternatifsiz |
|
441 |
General |
no charge adj.
|
masrafsız |
|
442 |
General |
giving no sound adj.
|
sağır |
|
443 |
General |
no adj.
|
gereksiz |
|
444 |
General |
of no account adj.
|
önemsiz |
|
445 |
General |
no class adj.
|
bayağı |
|
446 |
General |
no end of adj.
|
bitip tükenmez |
|
447 |
General |
no other adj.
|
bundan başka |
|
448 |
General |
of no standing adj.
|
ehemmiyetsiz |
|
449 |
General |
no end adj.
|
sayısız |
|
450 |
General |
no end of adj.
|
sayısız |
|
451 |
General |
no class adj.
|
adi |
|
452 |
General |
having no fixed term adj.
|
vadesiz |
|
453 |
General |
of no worth adj.
|
önemsiz |
|
454 |
General |
of no earthly use adj.
|
hiçbir faydası olmayan |
|
455 |
General |
of no effect adj.
|
tesirsiz |
|
456 |
General |
no class adj.
|
aşağılık |
|
457 |
General |
of no worth adj.
|
değersiz |
|
458 |
General |
of no standing adj.
|
itibarsız |
|
459 |
General |
no end of adj.
|
büyük |
|
460 |
General |
no end adj.
|
pek çok |
|
461 |
General |
no end of adj.
|
bitmek bilmeyen |
|
462 |
General |
of no consequence adj.
|
önemsiz |
|
463 |
General |
of no significance adj.
|
önemsiz |
|
464 |
General |
of no significance adj.
|
anlamsız |
|
465 |
General |
of no account adj.
|
değersiz |
|
466 |
General |
no longer changeable adj.
|
artık değiştirilemez |
|
467 |
General |
having no boundaries adj.
|
sınır tanımayan |
|
468 |
General |
no-frost adj.
|
karlanmasız |
|
469 |
General |
no-account adj.
|
geçersiz |
|
470 |
General |
no-nonsense adj.
|
akıllıca |
|
471 |
General |
no-good adj.
|
serseri |
|
472 |
General |
no-strings-attached adj.
|
bağlayıcı değil |
|
473 |
General |
no-good adj.
|
işe yaramaz |
|
474 |
General |
no-par adj.
|
itibari değeri olmayan |
|
475 |
General |
no-account adj.
|
değersiz |
|
476 |
General |
no-strings-attached adj.
|
şartlara bağlanmamış |
|
477 |
General |
no-strings adj.
|
koşulsuz |
|
478 |
General |
no-good adj.
|
aşağılık |
|
479 |
General |
no-account adj.
|
önemsiz |
|
480 |
General |
no-repeat adj.
|
yinelemesiz |
|
481 |
General |
no-par adj.
|
nominal değeri olmayan |
|
482 |
General |
no-good adj.
|
alçak |
|
483 |
General |
no-load adj.
|
yüksüz |
|
484 |
General |
by no means unique adj.
|
benzersizlikten uzak |
|
485 |
General |
of no standing adj.
|
önemsiz |
|
486 |
General |
no-nonsense adj.
|
pratik |
|
487 |
General |
no-nonsense adj.
|
doğrudan |
|
488 |
General |
no-nonsense adj.
|
mantıklı |
|
489 |
General |
no-good adj.
|
hayırsız |
|
490 |
General |
no different from (its) counterparts adj.
|
emsallerinden farksız |
|
491 |
General |
with no license plate on adj.
|
plakasız |
|
492 |
General |
having no license plate adj.
|
plakasız |
|
493 |
General |
take-no-prisoners adj.
|
son derece ateşli ve saldırgan |
|
494 |
General |
no adj.
|
yok denecek kadar az |
|
495 |
General |
no dice adj.
|
geçersiz (zar atışı) |
|
496 |
General |
no-count adj.
|
hak etmeyen |
|
497 |
General |
no-count adj.
|
değmeyen |
|
498 |
General |
no-name adj.
|
markasız |
|
499 |
General |
no-nonsense adj.
|
ciddi |
|
500 |
General |
no-nonsense adj.
|
profesyonel |
|