no! - Türkisch Englisch Wörterbuch

no!

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "no!" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
no! interj. yo

Bedeutungen, die der Begriff "no!" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
pay no attention v. aldırmamak
Tom paid no attention to what Mary said.
Tom, Mary'nin söylediklerine hiç aldırmadı.

More Sentences
no doubt adv. şüphesiz
That is no doubt the reason why there is now an attempt to have a separate vote.
Şu anda ayrı bir oylama yapılmaya çalışılmasının nedeni de şüphesiz budur.

More Sentences
no doubt adv. kuşkusuz
No doubt he will not be able to tell us everything but perhaps he could throw some light on the situation.
Kuşkusuz bize her şeyi anlatamayacaktır ama belki duruma biraz ışık tutabilir.

More Sentences
no longer adv. artık
We need no longer place the main focus of policy on China.
Artık politikamızın ana odağını Çin'e çevirmemize gerek yok.

More Sentences
no one pron. hiç kimse
No one is better placed than Europe to give fresh hope to the forces of peace in the region.
Bölgedeki barış güçlerine yeni bir umut vermek için hiç kimse Avrupa'dan daha iyi bir konumda değildir.

More Sentences
no interj. hayır
No, that is not the case.
Hayır, böyle bir şey söz konusu değil.

More Sentences
General
no n. red
That's a no.
Bu bir ret.

More Sentences
no n. numara
My question to Council was tabled as No 3.
Konseye yönelttiğim soru 3 numara olarak sunuldu.

More Sentences
no confidence n. güvensizlik
People who are humiliated can one day deliver a vote of no confidence to the Commission.
Aşağılanan insanlar bir gün Komisyon'a güvensizlik oyu verebilirler.

More Sentences
yes or no n. evet veya hayır
A simple yes or no will suffice.
Basit bir evet veya hayır yeterli olacaktır.

More Sentences
no n. no
You told me that Amendment No 4 was inadmissible and then it has been voted on because an agreement had been reached.
Bana 4 No'lu Değişikliğin kabul edilemez olduğunu söylediniz ve daha sonra bir anlaşmaya varıldığı için oylandı.

More Sentences
no body n. hiçbir ceset
No body was found.
Hiçbir ceset bulunmadı.

More Sentences
have no meaning v. anlamı olmamak
Now we have European citizenship, a concept that has no meaning at all.
Artık hiçbir anlamı olmayan bir kavram olan Avrupa vatandaşlığına sahibiz.

More Sentences
make no concessions v. taviz vermemek
Moreover, we must make no concessions to Fidel Castro.
Dahası, Fidel Castro'ya hiçbir taviz vermemeliyiz.

More Sentences
take no notice v. dikkate almamak
They take no notice of the rest of the world.
Dünyanın geri kalanını hiç dikkate almıyorlar.

More Sentences
know no bounds v. sınır tanımamak
This ensures maximum flexibility and efficiency in our shared struggle against crime, which knows no boundaries.
Bu da sınır tanımayan suça karşı ortak mücadelemizde azami esneklik ve etkinlik sağlamaktadır.

More Sentences
say no v. hayır demek
He said no to peace at Camp David.
Camp David'de barışa hayır dedi.

More Sentences
take no notice v. umursamamak
The boy took no notice of his father's advice.
Çocuk babasının tavsiyesini umursamadı.

More Sentences
do no harm v. zararı olmamak
Speeding up processes of this kind can do no harm at all.
Bu tür süreçleri hızlandırmanın hiçbir zararı olmayacaktır.

More Sentences
see no future v. gelecek görmemek
Young people are leaving because they see no future there.
Gençler orada bir gelecek görmedikleri için ayrılıyorlar.

More Sentences
have no idea v. fikri olmamak
Tom says he has no idea what needs to be done.
Tom ne yapılması gerektiği hakkında hiçbir fikri olmadığını söylüyor.

More Sentences
have no alternative v. alternatifi olmamak
The worst thing is that those causing the collapse, particularly the US, have no alternative to offer.
En kötüsü de başta ABD olmak üzere çöküşe neden olanların sunabilecekleri hiçbir alternatifin olmamasıdır.

More Sentences
have no basis v. temeli olmamak
A pre-emptive attack like this would set a new international precedent that has no basis in the United Nations Charter.
Bu tür bir önleyici saldırı, Birleşmiş Milletler Şartı'nda temeli olmayan yeni bir uluslararası emsal teşkil edecektir.

More Sentences
know no limit v. sınır tanımamak
Human stupidity knows no limits.
İnsan aptallığı sınır tanımaz.

More Sentences
make no difference v. fark yaratmamak
We do not accept the argument that price makes no difference to the amount of cigarettes consumed.
Fiyatın tüketilen sigara miktarı üzerinde hiçbir fark yaratmadığı argümanını kabul etmiyoruz.

More Sentences
give no result v. sonuç vermemek
My attempt gave no result.
Girişimim sonuç vermedi.

More Sentences
have no future v. geleceği olmamak
Aquaculture is undoubtedly the alternative to overfishing, which has no future.
Su ürünleri yetiştiriciliği hiç şüphesiz geleceği olmayan aşırı avlanmaya alternatiftir.

More Sentences
spare no expense v. hiçbir masraftan kaçınmamak
We must therefore spare no expense with regard to maritime navigation.
Bu nedenle deniz seyrüseferi konusunda hiçbir masraftan kaçınmamalıyız.

More Sentences
make no headway v. (herhangi bir) ilerleme kaydetmemek
The political unity of Europe made no headway whatsoever in Nice.
Avrupa'nın siyasi birliği Nice'te hiçbir ilerleme kaydetmemiştir.

More Sentences
pay no attention v. dikkat etmemek
The girl seemed to pay no attention to him.
Kız ona hiç dikkat etmiyor gibi görünüyordu.

More Sentences
be no joke v. şaka değil
It is no joke.
Bu bir şaka değil.

More Sentences
have no alternative v. seçeneği olmamak
I felt I had no alternative.
Başka seçeneğim olmadığını hissettim.

More Sentences
have no idea v. hiç fikri olmamak
Tom says he has no idea why Mary did that.
Tom Mary'nin onu neden yaptığı konusunda hiç fikri olmadığını söylüyor.

More Sentences
do no harm v. zarar vermemek
Do no harm to others.
Başkalarına zarar verme.

More Sentences
do no wrong v. yanlış yapmamak
It would seem that the legal system cannot defend him, although he has done no wrong.
Görünen o ki, hiçbir yanlış yapmamış olmasına rağmen hukuk sistemi onu savunamaz.

More Sentences
have no objection v. itirazı olmamak
If the President-in-Office of the Council wishes to reply to you in some way, I have no objection.
Eğer Konsey Dönem Başkanı size bir şekilde cevap vermek isterse buna bir itirazım olmaz.

More Sentences
have no knowledge v. hiçbir bilgisi olmamak
I would add that the British Secret Services also claimed that they had no knowledge of them.
İngiliz Gizli Servislerinin de bu konuda hiçbir bilgileri olmadığını iddia ettiklerini eklemek isterim.

More Sentences
make no move v. hiçbir şey yapmamak
Tom made no move to go.
Tom gitmek için hiçbir şey yapmadı.

More Sentences
have no chance v. hiç şansı olmamak
I had no chance to relax there.
Orada dinlenmek için hiç şansım olmadı.

More Sentences
be no need v. gerek olmamak
Tom felt that there was no need to hurry.
Tom acele etmeye gerek olmadığını hissetti.

More Sentences
trust no one v. kimseye güvenmemek
Trust no one.
Kimseye güvenmeyin.

More Sentences
of no avail adj. işe yaramaz
Crying is of no avail.
Ağlamak işe yaramaz.

More Sentences
of no use adj. işe yaramaz
Even the best early detection is of no use however if subsequent treatment is inadequate, or downright wrong.
En iyi erken teşhis bile, sonraki tedavi yetersiz ya da düpedüz yanlışsa hiçbir işe yaramaz.

More Sentences
of no use adj. faydasız
His advice is of no use.
Onun tavsiyesi faydasız.

More Sentences
no adj. yok
There is no getting away from this issue.
Bu konudan kaçış yoktur.

More Sentences
no charge adj. bedava
No charge.
Bedava.

More Sentences
no adj. yasak
No calculator is allowed.
Hesap makinesi kullanmak yasaktır.

More Sentences
no adj. hiç
I voted against this report because it makes no mention of state terrorism.
Bu rapora karşı oy kullandım çünkü devlet terörizminden hiç bahsetmiyor.

More Sentences
no adj. hiçbir
This week there is no debate on topical and urgent subjects.
Bu hafta güncel ve acil konular hakkında hiçbir tartışma yok.

More Sentences
of no avail adj. boşuna
He found all his efforts of no avail.
Tüm çabalarının boşa gittiğini gördü.

More Sentences
family serial no n. aile sıra no
no n. aleyhte oy
volume no n. cilt no
the point of no return n. dönüşü olmayan nokta
vote of no confidence n. güvensizlik oyu
yes no question n. evet hayır sorusu
no man's land n. çok tehlikeli bölge
no operation instruction n. işlem yok komutu
no man's land n. kimsenin aidiyetinde olmayan toprak
plate no n. plaka no
no man's land n. iki cephe arasındaki sahipsiz toprak
no op n. işlem yok
no n. olumsuz oy
no big deal n. önemsiz şey
no end of talk n. sonu gelmez laf
no respecter of persons n. kişilere rütbesine göre değer vermeyen kimse
no n. ret
no show n. rezervasyonlu olduğu halde gitmeme
no n. olumsuz oy veren kimse
serial no n. seri numarası
no n. olumsuz karar
point of no return n. dönüşü olmayan nokta
section no n. hane no
part no n. parça numarası
account no n. hesap no
invoice no n. fatura no
a messy problem that has no easy solution n. yılan hikayesi
no till n. saban veya pulluk kullanmadan ve zararlı bitkilere karşı zirai ilaç kullanılarak yapılan bir ziraat metodu
tax register no n. vergi sicil no
diploma no n. diploma no
diploma no n. diploma numarası
register no n. kütük no
motion of no confidence n. güvensizlik oyu
motion of no confidence n. gensoru önergesi
item no n. madde no
point of no return n. geri dönülemeyecek nokta
point of no return n. geri dönülmez nokta
point of no return n. geri dönülemez nokta
family no n. aile no
certificate of no impediment to marriage n. evlenme ehliyet belgesi
go-no-go n. git gitme
no-go area n. yetkili olmayanların girmelerinin yasak olduğu alan
no-knock raid n. ani polis baskını
no-man's-land n. karşılıklı iki düşman kuvvetin cephe hatları arasında kalan arazi şeridi
no-brainer n. çok önemli olmayan ve üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi gerekmeyen
no-confidence n. güvensizlik oyu
no-knock raid n. ani baskın (polis vb)
no-hoper n. ümitsiz vaka (kişi)
no-hoper n. başarısız kişi
no-confidence n. gensoru önergesi
no-tillage n. saban veya pulluk kullanmadan ve zararlı bitkilere karşı zirai ilaç kullanılarak yapılan bir ziraat metodu
no-good n. aşağılık kimse
no-tell motel n. günübirlik otel
serial no n. seri no
certificate no n. cüzdan no
register no n. kütük
the point of no return n. geri dönülmeyecek nokta
the point of no return n. geri dönüşü olmayan evre
the point of no return n. dönüşü olmayan yol
point of no escape n. kaçarı olmayan nokta
point of no escape n. çıkışın (mümkün) olmadığı nokta
point of no escape n. kaçışın (mümkün) olmadığı nokta
item no n. sıra no
a road of no return n. dönüşü olmayan yol
no smoking area n. sigara içilmesi yasak bölge
no smoking zone n. sigara içilmesi yasak bölge
oil no 10 n. 10 numara yağ
no man's land n. (cepheler arasındaki) tarafsız bölge
no-see-um n. kan emici bir böcek
no self n. ayrı bir benliğin yokluğu
no text on board pledge day n. araba kullanırken cep telefonu ile mesaj göndermemek üzerine ant içme günü
crime no. n. suç no.
apartment no n. daire no
having no solution n. çözümsüzlük
no teacher in class n. boş ders
subscriber no n. abone no
article no n. madde no
document no n. belge no
no swimming n. yüzmek yasaktır
no swimming n. yüzmek yasak
no show socks n. babet çorap
no-passing zone n. geçilmez bölge
no body n. hiçbir
no body n. hiçbir grup
no-name n. ismi henüz halk tarafından bilinmeyen sporcu, oyuncu, vb.
go no-go n. bileşenin çalışabilirlik durumu
go no-go n. sistemin çalışabilirlik durumu
go no-go n. karar anı
po box no n. posta kutusu numarası
po box no n. posta numarası
hold no brief for v. taraftarı olmamak
have no strength in one's muscles v. elinde ayağında dermak olmamak
have no strength left v. mecali kalmamak
pay no heed to something v. oralı olmamak
cut no ice v. fayda etmemek
bear no responsibility for v. sorumlusu olmamak
have no use for v. gereksememek
give no respite v. göz açtırmamak
have no use for v. hoşlanmamak
make no compromises v. taviz vermemek
be no longer in demand v. rağbetten düşmek
spare no expense v. masraftan kaçınmamak
have no business doing something v. birinin bir şey yapmaya hakkı olmamak
give no quarter v. aman vermemek
pay no attention v. hiçe saymak
see no harm v. sakınca görmemek
have no effect v. bana mısın dememek
be in no hurry to v. bir şey yapmaya can atmamak
show no reaction to v. bana mısın dememek
know no bounds v. eğlencede sınır tanımamak
have no customers v. sinek avlamak (dükkan)
make no sense v. anlamsız gelmek
make no progress v. gelişim göstermemek
judge he is no good v. notunu vermek
have no business to do something v. hakkı olmamak
leave no stone unturned v. her yolu denemek
have no pity v. gözünün yaşına bakmamak
think no small beer of oneself v. kendini fasulye gibi nimetten saymak
know no bounds v. dozunu kaçırmak
pay no attention v. önemsememek
make no progress v. yerinde saymak
spare no sacrifice v. fedakarlıktan kaçınmamak
know no bounds v. ölçüyü kaçırmak
have no roof over one's head v. başını sokacak bir yeri olmamak
get no news v. ses çıkmamak
know no bounds v. ayarı olmamak
have no customers v. sinek avlamak
spare no cost v. masraftan kaçınmamak
be no longer necessary v. mahal kalmamak
be of no more use v. hayır kalmamak
have no pity on somebody v. gözünün yaşına bakmamak
take no notice of v. umursamamak
get no news from v. ses çıkmamak
spare no expense v. paraya kıymak
see no harm v. bir sakınca görmemek
make no headway v. yerinde saymak
have no work do v. boş oturmak
know no bounds v. ayarını bilmemek
give no respite v. soluk aldırmamak
be no longer the main topic of conversation v. gündemden düşmek
find no way out v. çaresiz kalmak
make no concessions v. ödün vermemek
have no strength left v. hali kalmamak
be no longer necessary v. hacet kalmamak
give no leg to stand on v. tutunacak bir dal bırakmamak
be up to no good v. halt karıştırmak
make no concessions of honesty v. dürüstlükten ödün vermemek
have no peace v. rahat yüzü görmemek
come to no good v. adam olmamak
make no noise v. çıt çıkarmamak
have no strength left v. sıfırı tüketmek
make no secret of v. açıkça söylemek
give someone no quarter v. birine aman vermemek
take no account of v. saymamak
give no respite to v. göz açtırmamak
give no chance to recover v. göz açtırmamak
make no concessions on quality v. kaliteden ödün vermemek
make no pretensions to v. iddiasında olmamak
have no objection v. diyeceği olmamak
bear no relation to v. ile ilgisi olmamak
make no headway v. olduğu yerde saymak
take no notice of v. dikkate almamak
pay no attention v. oralı olmamak
make no compromises v. ödün vermemek
spare no expense v. masraftan kaçmamak
have no thought of v. hiç aklından geçmemek
be of no small matter v. az buz olmamak
have no grounds v. dayanağı olmamak
pay no attention v. aldırmazlıktan gelmek
pay no attention to restrictions v. kayıt kuyut tanımamak
have no concern with v. karışmamak
have no concern with v. ilgisi olmamak
have no concern with v. hiç ilgisi olmamak
know no bounds v. nerde duracağını bilememek
give (someone) no chance do anything else v. göz açtırmamak
give no chance or respite v. göz açtırmamak
take no notice of (somebody/something) v. hiçe saymak
escape (from a dangerous situation) with little or no harm v. ucuz atlatmak
leave someone no choice but do something v. zorunda bırakmak
attach no importance v. yabana atmak
escape (from a dangerous situation) with little or no harm v. ucuz kurtulmak
have no basis v. dayanağı olmamak
no longer to be a part of v. devre dışı kalmak
no longer to be in use v. devre dışı kalmak
(a problem/a situation) have no solution v. çaresiz olmak
roam with no purpose v. amaçsızca dolanmak
spare no expense v. paradan kısmamak
spare no expense (or cost/pain/effort) v. kaçınmamak
show no signs of life v. herhangi bir hayat belirtisi göstermemek
show no signs of life v. hayat belirtisi göstermemek
show no signs of life v. hiçbir hayat belirtisi göstermemek
be in no hurry v. acelesi olmamak
leave no stone unturned v. çalınmadık kapı bırakmamak
leave no stone unturned v. her şeyi denemek
want no one v. hiç kimseyi istememek
for there to be no room left for v. mahal kalmamak
for there to be no longer any need for v. mahal kalmamak
show no signs of tiredness v. yorgunluk belirtisi göstermemek
show no signs of tiredness v. hiçbir yorgunluk belirtisi göstermemek
have no concern with v. alakası olmamak
see no wrong v. yanlış görmemek
have no foundation v. dayanağı olmamak
see no wrong v. herhangi bir yanlış görmemek
show no interest v. ilgi göstermemek
show no interest v. ilgi duymamak
have no validity v. geçerliliği olmamak
have no right v. hakkı olmamak
get no result v. sonuç alamamak
achieve no result v. sonuç alamamak
have no intention v. niyetli olmamak
obtain no result v. sonuç alamamak
have no more patience left v. tahammülü kalmamak
have no more endurance left v. tahammülü kalmamak
no need to v. bir esprisi kalmamak
no need to v. esprisi kalmamak
have no ground v. temeli olmamak
have no foundation v. temeli olmamak
be up to no good v. şeytanlık düşünmek
see no harm v. bir mahzur görmemek
see no harm v. mahzur görmemek
no offense taken v. üzerine alınmamak
take no offence v. üzerine alınmamak
take no offence v. üstüne alınmamak
no offense taken v. üstüne alınmamak
have no hope v. umudu olmamak
serve no purpose v. hiçbir amaca hizmet etmemek
yield no result v. sonuç vermemek
be paid no attention v. gözardı edilmek
be paid no attention v. göz ardı edilmek
be paid no heed v. göz ardı edilmek
be taken no notice v. gözardı edilmek
be paid no heed v. gözardı edilmek
be taken no notice v. göz ardı edilmek
make no exception v. istisna kabul etmemek
tolerate no exception v. istisna kabul etmemek
make no bones about v. doğru ya da yanlış mı diye düşünmeden hareket etmek
make no bones of v. saklamamak
make no bones of v. açıkça söylemek
make no bones about v. tereddütsüz bir şekilde hareket etmek
make no bones about v. hiç çekinmeden hareket etmek
make no bones of v. tereddütsüz bir şekilde hareket etmek
make no bones of v. gizlememek
make no bones about v. gizlememek
make no bones of v. hiç çekinmeden hareket etmek
make no bones about v. saklamamak
make no bones of v. doğru ya da yanlış mı diye düşünmeden hareket etmek
make no bones about v. açıkça söylemek
make no headway v. (herhangi bir) gelişme kaydetmemek
make no headway v. (herhangi bir) gelişme göstermemek
make no headway v. (herhangi bir) ilerleme göstermemek
bear no resemblance to v. -e hiç benzememek
hold no brief for v. -in savunucusu olmamak
have no self-esteem v. kendine saygısı olmamak
have no use for v. -e ihtiyacı olmamak
have no thought of v. -e hiç niyeti olmamak
have no gain v. çıkarı olmamak
have no interest v. çıkarı olmamak
have no advantage out of (a situation) for oneself v. çıkarı olmamak
get no benefit out of (a situation) for oneself v. çıkarı olmamak
get no advantage out of (a situation) for oneself v. çıkarı olmamak
have no benefit out of (a situation) for oneself v. çıkarı olmamak
get no returns on one's efforts v. çabalarına karşılık görememek
get no return on /for one's efforts v. çabalarına karşılık görememek
fear no sacrifice v. hiçbir fedakarlıktan kaçınmamak
have no news v. habersiz kalmak
have no tidings v. habersiz kalmak
live in a city with no coast v. denize kıyısı olmayan bir kentte yaşamak
take no chances v. riske girmemek
have no alternative v. alternatifsiz kalmak
have no alternative v. çıkmazda kalmak
have no alternative v. seçme şansı bulunmamak
have no idea v. bilgisi olmamak
have no idea v. hakkında hiçbir şey bilmemek
have no hesitation in v. tereddütü olmamak
be of no use v. bir şeye yaramamak
have no taste v. ağzının tadını bilmemek
do no wrong v. yanlışı olmamak
do no wrong v. bir şeyde hatası olmamak
have no other choice v. başka seçeneği olmamak
have no other option v. başka seçeneği olmamak
have no other alternative v. başka seçeneği olmamak
no vacancy v. tüm odalar dolu olmak
be no vacancy v. yer kalmamak
be in no way connected to v. uzaktan yakından ilgisi olmamak
know no limits v. sınır tanımamak
have no connection whatsoever v. uzaktan yakından ilgisi olmamak
pay no attention v. farkına varmamak
be no longer pleasurable v. tadı tuzu kalmamak
have no credits v. kontörü olmamak
have no signal v. telefonu çekmemek
have no place to sleep v. yatacak yeri olmamak
have no place to stay v. kalacak yeri olmamak
roam with no purpose v. amaçsızca dolaşmak
have no doubt v. kuşkusu olmamak
get a place in no time flat v. soluğu (bir yerde) almak
have no criminal record v. suç sabıkası olmamak
have no criminal record v. sabıkası olmamak
have no criminal record v. sabıkasız olmak
act charitably with no thought of personal gain v. karşılık beklemeden hareket etmek
pay no attention v. itibar etmemek
have no reception v. telefonu çekmemek
have no restriction to travel v. seyahat engeli bulunmamak
have no obstacle to travel v. seyahat engeli olmamak
have no restriction to travel v. seyahat engeli olmamak
have no obstacle to travel v. seyahat engeli bulunmamak
have no (more) strength to stand v. dayanacak gücü kalmamak
have no (more) strength to stand v. dayanma gücü kalmamak
pay no mind v. umursamamak
pay no mind v. aldırmamak
pay no mind v. önemsememek
pay no mind v. aldırış etmemek
pay no mind v. boş vermek
have no medical/health problems/issues v. sağlık sorunu bulunmamak
have no medical/health problems/issues v. sağlık sorunu olmamak
have no medical/health problems/issues v. sağlık problemi bulunmamak
have no medical/health problems/issues v. sağlık problemi olmamak
receive a no answer v. hayır cevabı almak
come to no harm v. bir zarara uğramamak
come to no harm v. hiç zarar görmemek
make no sense v. herhangi bir anlam ifade etmemek
make no sense v. hiçbir anlam ifade etmemek
attack someone for no reason v. birine nedensiz yere saldırmak
make no progress v. aşama kaydetmemek
be no longer a problem v. problem olmaktan çıkmak
be no longer a problem v. sorun olmaktan çıkmak
get no previous convictions v. sabıkası olmamak
have no awareness of something v. bir şeyden bihaber olmak
have no awareness of something v. bir şeyden haberdar olmamak
have no vision v. vizyonsuz olmak
have no vision v. vizyonu olmamak
have no vision v. vizyondan yoksun olmak
have no knowledge of something v. (bir konu hakkında) hiçbir bilgisi olmamak
have no room available v. yer kalmamak
have no room available v. tüm odalar dolu olmak
no room available v. tüm odalar dolu olmak
no room available v. yer kalmamak
have no family to lean on v. sırtını dayayacağı bir ailesi olmamak
have no family to lean on v. sırtını yaslayacağı bir ailesi olmamak
have no service on one's phone/fone v. telefonu çekmemek
show no mercy v. gözünün yaşına bakmamak
have no legal basis v. yasal dayanağı olmamak
have no legal grounds v. yasal dayanağı olmamak
have no such word in one's vocabulary v. lügatında öyle bir kelime olmamak
private property no trespassing v. özel mülkiyet girmek yasaktır
betray no emotion v. duygularını belli etmemek
know no limit v. dur durak tanımamak
know no limit v. dur durak bilmemek
know no boundaries v. dur durak bilmemek
know no boundaries v. dur durak tanımamak
bear no risk v. risk altında olmamak
bear no risk v. risk taşımamak
get (somewhere) in no time flat v. soluğu (bir yerde) almak
be of no use v. kullanılamamak
be of no use v. amaçsız olmak
be of no use v. işlevsiz olmak
be of no use v. kullanışsız olmak
be of no use v. bir işe yaramamak
be of no use v. işe yaramamak
be of no use v. fonksiyonu olmamak
take no account of v. dikkate almamak
take no account of v. kale almamak
take no account of v. önemsememek
be no joke v. şaka olmamak
leave no evidence v. hiçbir kanıt bırakmamak
leave no evidence v. hiçbir delil bırakmamak
leave no evidence v. delil bırakmamak
leave no evidence v. kanıt bırakmamak
leave no room for doubt v. tereddüde yer bırakmamak
leave no room for doubt v. şüpheye yer bırakmamak
bear no apparent relationship to v. ile açık/bilinen/görünen bir ilişkisi/akrabalığı olmamak
have no friends or relatives v. kimi kimsesi olmamak
have no access to internet v. internete erişimi olmamak
say no v. itiraz etmek
say no v. karşı çıkmak
say no v. kabul etmemek
say no v. razı olmamak
say no v. olmaz demek
have trouble saying no v. (kolay kolay) hayır diyememek
be no longer valid v. sakıt olmak
show no mercy v. merhamet etmemek
have no debt v. borcu olmamak
be no longer valid v. artık geçerli olmamak
have no other choice than v. -den başka şansı olmamak
be no lack v. eksiklik olmamak
show no appreciation v. kıymet bilmemek
be no more v. artık (bir şey) olmamak
be no more v. artık var olmamak
have no strength left v. gücü kalmamak
no end of adj. sonsuz
having no alternative adj. alternatifsiz
no charge adj. masrafsız
giving no sound adj. sağır
no adj. gereksiz
of no account adj. önemsiz
no class adj. bayağı
no end of adj. bitip tükenmez
no other adj. bundan başka
of no standing adj. ehemmiyetsiz
no end adj. sayısız
no end of adj. sayısız
no class adj. adi
having no fixed term adj. vadesiz
of no worth adj. önemsiz
of no earthly use adj. hiçbir faydası olmayan
of no effect adj. tesirsiz
no class adj. aşağılık
of no worth adj. değersiz
of no standing adj. itibarsız
no end of adj. büyük
no end adj. pek çok
no end of adj. bitmek bilmeyen
of no consequence adj. önemsiz
of no significance adj. önemsiz
of no significance adj. anlamsız
of no account adj. değersiz
no longer changeable adj. artık değiştirilemez
having no boundaries adj. sınır tanımayan
no-frost adj. karlanmasız
no-account adj. geçersiz
no-nonsense adj. akıllıca
no-good adj. serseri
no-strings-attached adj. bağlayıcı değil
no-good adj. işe yaramaz
no-par adj. itibari değeri olmayan
no-account adj. değersiz
no-strings-attached adj. şartlara bağlanmamış
no-strings adj. koşulsuz
no-good adj. aşağılık
no-account adj. önemsiz
no-repeat adj. yinelemesiz
no-par adj. nominal değeri olmayan
no-good adj. alçak
no-load adj. yüksüz
by no means unique adj. benzersizlikten uzak
of no standing adj. önemsiz
no-nonsense adj. pratik
no-nonsense adj. doğrudan
no-nonsense adj. mantıklı
no-good adj. hayırsız
no different from (its) counterparts adj. emsallerinden farksız
with no license plate on adj. plakasız
having no license plate adj. plakasız
take-no-prisoners adj. son derece ateşli ve saldırgan
no adj. yok denecek kadar az
no dice adj. geçersiz (zar atışı)
no-count adj. hak etmeyen
no-count adj. değmeyen
no-name adj. markasız
no-nonsense adj. ciddi
no-nonsense adj. profesyonel