placed

Bedeutungen von dem Begriff "placed" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 4 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	placed adj.	konulan
I find that the motion for a resolution placed before us for our vote is not sufficiently clear. Oylamamız için önümüze konulan karar önergesinin yeterince açık olmadığını düşünüyorum. More Sentences
2	General	placed adj.	yerleştirilmiş
3	General	placed adj.	(-e göre) konumlandırılmış
4	General	placed adj.	konumda

Bedeutungen, die der Begriff "placed" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 62 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	be placed v.	koyulmak
The table can be placed over there for now. Masa şimdilik şuraya koyulabilir. More Sentences
2	General	be placed v.	yerleştirilmek
Cushions were placed in the seats. Koltuklara minderler yerleştirildi. More Sentences
3	General	be placed v.	tabela yapmak
4	General	be placed v.	tabela yapmak (at yarışı)
5	General	be placed (in a competition) v.	dereceye girmek
6	General	be placed in a hospital v.	hastaneye yatırılmak
7	General	be placed near the top v.	ilk sıralarda yer almak
8	General	be placed on the top v.	ilk sırada yer almak
9	General	be placed into orbit v.	yörüngeye yerleştirilmek
10	General	be placed in a foster home v.	bir koruyucu aileye verilmek
11	General	highly placed adj.	kıdemli
12	General	well-placed adj.	iyi yerleştirilmiş
Colloquial
13	Colloquial	be well, ideally, better placed for something/to do something v.	bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi, ideal, daha iyi konumda olmak
14	Colloquial	be well, ideally, better placed for something/to do something v.	bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi bir fırsatı/şansı olmak
15	Colloquial	be well, ideally, better placed for something/to do something v.	bir şey için/bir şeyi yapmak için uygun konumda/yerde olmak
16	Colloquial	be well, ideally, better placed for something/to do something v.	yeri güzel, uygun, iyi olmak
17	Colloquial	be well, ideally, better placed for something/to do something v.	yeri rahat, elverişli, yakın olmak
Idioms
18	Idioms	be better placed v.	daha iyi konumda olmak
19	Idioms	be better placed v.	daha uygun bir yerde olmak
20	Idioms	be better placed v.	daha iyi konumu/pozisyonu olmak
21	Idioms	be better placed v.	daha iyi bir yere/konuma/pozisyona sahip olmak
22	Idioms	be better placed v.	daha iyi/uygun bir yer/konum/pozisyon olmak
23	Idioms	be ideally placed v.	doğru bir yerde olmak
24	Idioms	be ideally placed v.	doğru bir yeri olmak
25	Idioms	be ideally placed v.	doğru bir konumda olmak
26	Idioms	be ideally placed v.	doğru bir konumu olmak
27	Idioms	be ideally placed v.	doğru/ideal bir pozisyonda/pozisyonu olmak
28	Idioms	be ideally placed v.	doğru bir yere/konuma/pozisyona sahip olmak
29	Idioms	be ideally placed v.	doğru bir yer/konum/pozisyon olmak
30	Idioms	be ideally placed v.	tam yerinde olmak
31	Idioms	be placed on (full) alert v.	alarm durumuna geçirilmek
32	Idioms	be well placed v.	konumu iyi olmak
33	Idioms	be well placed v.	yeri iyi olmak
34	Idioms	be well placed v.	iyi yerde olmak
35	Idioms	be well placed v.	iyi bir konumda olmak
36	Idioms	be well placed v.	elverişli bir durumda/konumda olmak
37	Idioms	be well placed v.	iyi konumlandırılmış olmak
38	Idioms	be well placed v.	iyi yere dükkan açmış olmak
39	Idioms	be well, ideally, better placed for something/to do something v.	avantajlı, iyi bir konumda olmak
40	Idioms	be well, ideally, better placed for something/to do something v.	ideal, elverişli bir konumda olmak
41	Idioms	be well, ideally, better placed for something/to do something v.	konumu iyi, uygun olmak
42	Idioms	be well, ideally, better placed for something/to do something v.	yeri iyi, uygun olmak
43	Idioms	be well, ideally, better placed for something/to do something v.	iyi, uygun yerde olmak
44	Idioms	be well, ideally, better placed for something/to do something v.	iyi, uygun bir konumda olmak
45	Idioms	be well, ideally, better placed for something/to do something v.	iyi, uygun konumlandırılmış olmak
46	Idioms	be well, ideally, better placed for something/to do something v.	iyi yere dükkan açmış olmak
Speaking
47	Speaking	the waiter placed the tray and poured tea expr.	garson tepsiyi yerleştirdi ve çay doldurdu
Trade/Economic
48	Trade/Economic	destruction of the product placed on the market n.	piyasaya arzın bertaraf edilmesi
49	Trade/Economic	destruction of the product placed on the market n.	piyasaya arzın kısıtlanması (güvenli olmayan ürünün)
Law
50	Law	person placed under guardianship n.	mahcur
Politics
51	Politics	placed sanctions on v.	yaptırım altına almak
Technical
52	Technical	behavior under humidity variations of door leaves placed in successive uniform climates n.	art arda uniform iklim şartlarına maruz bırakılan kapı kanatlarının nem değişimlerine karşı davranışı
53	Technical	externally placed waterstop n.	dıştan su tutucu bant
54	Technical	placed sand n.	dökme kum
55	Technical	hand-placed riprap n.	elle yerleştirilmiş anroşman
56	Technical	behaviours of door leaves placed between two different climates n.	farklı iki iklim arasına yerleştirilmiş kapı kanatlarının davranışları
57	Technical	placed stone facing n.	istifli taş kaplama
58	Technical	placed rockfill n.	serme kaya doygu
59	Technical	placed sand n.	yığılmış kum
60	Technical	placed sand n.	yerine yerleştirilmiş kum
Construction
61	Construction	retaining panel placed in front of the doors n.	tavana sürgülü iç kapı
Environment
62	Environment	determination of sound immission from sound sources placed close to the ear n.	kulağa yakın yerleştirilmiş ses kaynaklarından gelen ses kirliliğinin belirlenmesi