practice, practice, practice - Türkisch Englisch Wörterbuch

practice, practice, practice

Bedeutungen von dem Begriff "practice, practice, practice" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 6 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Colloquial
practice, practice, practice expr. çalışmak, çalışmak, çalışmak
practice, practice, practice expr. pratik, pratik, pratik
practice, practice, practice expr. işin sırrı çok çalışmakta
practice, practice, practice expr. işin sırrı çok pratik yapmakta
practice, practice, practice expr. çok çalışmak
practice, practice, practice expr. çok pratik yapmak

Bedeutungen, die der Begriff "practice, practice, practice" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
practice n. idman
Tom watched the team practice.
Tom takım idmanını izledi.

More Sentences
practice n. alıştırma
Even after weeks of practice, I still can't do a handstand.
Haftalarca alıştırma yapmama rağmen hâlâ amuda kalkamıyorum.

More Sentences
practice n. uygulama
Professional herbal practice associations and consumer groups support it across Europe.
Profesyonel bitkisel uygulama dernekleri ve tüketici grupları Avrupa çapında bunu desteklemektedir.

More Sentences
practice n. pratik
Practice is also needed in the peaceful and amicable solution of conflicts.
Çatışmaların barışçıl ve dostane çözümü için de pratiğe ihtiyaç vardır.

More Sentences
practice v. yapmak
Tom shouldn't be practicing medicine.
Tom doktorluk yapmamalı.

More Sentences
practice v. alıştırma yapmak
I need to practice parallel parking.
Paralel park etme konusunda alıştırma yapmam gerek.

More Sentences
practice v. uygulamak
Turkish politicians show little zeal when it comes to putting the changes to the constitution into practice.
Türk politikacılar anayasada yapılan değişiklikleri uygulamaya geçirme konusunda çok az gayret göstermektedir.

More Sentences
General
soccer practice n. futbol antrenmanı
Tom drove his children to soccer practice.
Tom çocuklarını futbol antrenmanına götürdü.

More Sentences
practice n. avukatlık
Tom was accused of practicing law without a license.
Tom lisansı olmadan avukatlık yapmakla suçlandı.

More Sentences
rules and practice n. kurallar ve uygulamalar
We currently have very different attitudes, rules and practices among Member States.
Şu anda Üye Devletler arasında çok farklı tutumlar, kurallar ve uygulamalar var.

More Sentences
practice n. antrenman
This summer I made a decision - to begin practicing.
Bu yaz bir karar verdim; antrenmanlara başlamaya.

More Sentences
practice n. doktorluk
Are you a practicing physician?
Doktorluk mu yapıyorsunuz?

More Sentences
practice n. çalışma
Behind every minute of concert time there is one hour of hard practice.
Konser zamanının her dakikasının arkasında bir saatlik sıkı bir çalışma vardır.

More Sentences
practice n. alıştırma
All we need is a little more practice.
Tek ihtiyacımız olan biraz daha alıştırma.

More Sentences
practice n. yöntem
We talked about the most effective parenting practices.
En etkili ebeveynlik yöntemleri hakkında konuştuk.

More Sentences
practice n. pratik
Realistic in the sense that practice and theory are two different things.
Pratik ve teorinin iki farklı şey olduğu anlamında gerçekçi.

More Sentences
practice n. tatbikat
You have to think of it as a practice exercise for firefighters, a call-out without a fire.
Bunu itfaiyeciler için bir tatbikat olarak düşünmelisiniz, yangın olmadan yapılan bir çağrı gibi.

More Sentences
legal practice n. yasal uygulama
This is entirely unacceptable in such cases and in breach of normal legal practice.
Bu tür durumlarda bu tamamen kabul edilemez ve normal yasal uygulamalara aykırıdır.

More Sentences
existing practice n. mevcut uygulama
In our view, following existing practice will promote streamlining.
Bizim görüşümüze göre, mevcut uygulamaların sürdürülmesi kolaylaştırmayı teşvik edecektir.

More Sentences
religious practice n. dini uygulama
Nonetheless, religious practices, cultures and traditions can be changed.
Bununla birlikte dini uygulamalar, kültürler ve gelenekler değiştirilebilir.

More Sentences
practice n. profesyonel uygulama
Finally, the framework should try to go with the grain of professional practice.
Son olarak, çerçeve profesyonel uygulamalara uyum sağlamaya çalışmalıdır.

More Sentences
practice n. muayenehane
She started her own medical practice in Boston.
Boston'da kendi muayenehanesini açmıştır.

More Sentences
practice v. çalışmak
Practice this song and memorise the lyrics, then teach them to the students.
Şarkıyı çalış, sözleri ezberle, sonra da çocuklara öğret.

More Sentences
practice v. alıştırma yapmak
In order to beat them, we practice very hard.
Onları yenmek için çok sıkı alıştırma yapıyoruz.

More Sentences
practice v. yapmak
Tom is practicing his speech in front of the mirror.
Tom konuşmasını aynanın önünde yapıyor.

More Sentences
practice v. antrenman yapmak
In order to beat them, we practice very hard.
Onları yenmek için çok sıkı antrenman yapıyoruz.

More Sentences
practice v. egzersiz yapmak
I won't be able to practice.
Egzersiz yapamayacağım.

More Sentences
practice v. uygulamak
By the same token, we take this opportunity to denounce the torture practiced in Egyptian police stations.
Aynı şekilde bu vesileyle Mısır polis karakollarında uygulanan işkenceyi de kınıyoruz.

More Sentences
put into practice v. uygulamak
What has been adopted must be put into practice.
Kabul edilenlerin uygulamaya konulması gerekmektedir.

More Sentences
put into practice v. uygulamaya koymak
Let us therefore exploit those 225 articles to find means of action that we can put into practice.
Bu nedenle, uygulamaya koyabileceğimiz eylem araçları bulmak için bu 225 maddeden yararlanalım.

More Sentences
put into practice v. hayata geçirmek
The recommendation contains some good intentions, but nothing about how they are to be put into practice.
Tavsiye kararında bazı iyi niyetler var ancak bunların nasıl hayata geçirileceğine dair hiçbir şey yok.

More Sentences
apply in practice v. pratikte uygulamak
We must achieve realistic legislation that can be applied in practice.
Pratikte uygulanabilecek gerçekçi bir mevzuata ulaşmalıyız.

More Sentences
practice piano v. piyano çalışmak
Tom practices piano every day.
Tom her gün piyano çalıyor.

More Sentences
practice [obsolete] v. kullanmak
If you don't practice a word at least once, you can't learn it.
Bir kelimeyi en az bir kez kullanmazsan, onu öğrenemezsin.

More Sentences
practice v. (doktor, avukat) olarak çalışmak
He started practicing as a psychologist in 1978.
1978'de psikolog olarak çalışmaya başladı.

More Sentences
practice v. pratik yapmak
That snake charmer could use a little more practice.
O yılan oynatıcısının biraz daha pratik yapması gerek.

More Sentences
out of practice adj. idmansız
Tom is clearly out of practice.
Tom belli ki idmansız.

More Sentences
in practice adv. uygulamada
In practice, it is hoped that in the long term it will become a European information system.
Uygulamada uzun vadede bir Avrupa bilgi sistemi haline gelmesi umulmaktadır.

More Sentences
Phrases
out of practice adj. antrenmansız
Tom is out of practice.
Tom antrenman yapmıyor.

More Sentences
Trade/Economic
practice n. alışkanlık
Old practices died hard in the country.
Taşrada eski alışkanlıklar çok zor ölür.

More Sentences
budgetary practice n. bütçenin uygulanması
The Member States are happy about that, but it is not good budgetary practice.
Üye Devletler bu durumdan memnundur, ancak bu iyi bir bütçe uygulaması değildir.

More Sentences
accounting practice n. muhasebe uygulaması
Fifthly, I am, in addition, able to agree to several amendments on accounting practice.
Beşinci olarak, muhasebe uygulamalarına ilişkin bazı değişiklikleri de kabul edebilirim.

More Sentences
practice n. pratik
We have visions but little practice.
Vizyonumuz var ama pratiğimiz az.

More Sentences
codes of practice n. uygulama kuralları
I have nothing in principle against the implementation of voluntary codes of practice for European Union airlines.
Avrupa Birliği hava yolları için gönüllü uygulama kurallarının uygulanmasına ilkesel olarak karşı değilim.

More Sentences
practice n. uygulama
Pigs were fed improperly treated swill, which was bad farming practice.
Domuzlar uygun olmayan şekilde işlenmiş atıklarla besleniyordu, ki bu da hatalı bir çiftçilik uygulamasıydı.

More Sentences
Law
state practice n. devlet uygulaması
So far, in my opinion, there is no proof that this is a systematic state practice.
Bana göre şu ana kadar bunun sistematik bir devlet uygulaması olduğuna dair bir kanıt yok.

More Sentences
practice n. uygulama
That is correct practice, democratic practice.
Bu doğru bir uygulamadır, demokratik bir uygulamadır.

More Sentences
Technical
practice n. yöntem
We cannot therefore make use of naming and shaming and worst practices.
Bu nedenle adlandırma, ayıplama gibi berbat yöntemlere başvuramayız.

More Sentences
Military
target practice n. atış talimi
Tom wanted to get in a little target practice before he went into the office.
Tom ofise gitmeden önce biraz atış talimi yapmak istedi.

More Sentences
Common Usage
practice n. egzersiz
practice v. etmek
General
practice n. görüş
ormal bona fide commercial practice n. iyi niyetli ticari uygulama
office practice n. büro uygulamaları
architectural practice n. mimari uygulama
practice n. teamül
practice n. hekimlik uygulaması
practice ship n. eğitim gemisi
trial practice n. yargı uygulamaları
agronomic practice n. tarımsal uygulama
practice of law n. avukatlık
practice n. amel
community of practice n. uğraş topluluğu
community of practice n. uygulayıcı topluluk
code of practice n. nizamname
practice n. hastalar (hekime gelen)
practice n. itiyat
practice n. egzersiz
practice n. eylem
practice n. kılgı
practice n. idman
practice n. talim
practice n.
theoretical practice n. teorik pratik
common practice n. genel uygulama
practice n. hasta muayenesi
the regular practice n. adet
practice n. hile
practice n. tecrübe
global practice n. küresel uygulama
sharp practice n. hileli bir iş
international architectural practice n. uluslararası mimari uygulama
the regular practice n. alışkanlık
professional practice n. mesleki uygulama
practice n. teknik
practice n. el alışkanlığı
parlimentary practice n. parlamento usulü
practice n. ısınma
choir practice n. koro provası
unauthorized practice of law n. yetkisiz hukuk uygulaması
sharp practice n. dalavere
sharp practice n. hileli iş
practice drill n. uygulama alıştırması
office practice in government n. kamuda büro uygulamaları
practice of law n. hukuk uygulaması
practice guidelines n. mesleki rehberler
model practice n. örnek uygulama
general practice n. genel deneyim
good practice n. iyi deneyim
practice n. sistem
practice n. deneyim
practice n. metot
practice n. uzmanlık
practice implementation n. pratik amaçlı uygulama
practice implementation n. deneme amaçlı uygulama
practice n. adet
practice n. usul
primitive practice n. çağ dışı uygulama
outdated practice n. çağ dışı uygulama
practice principle n. uygulama esası
long-term practice n. uzun süreli alıştırma/pratik
long-term practice n. uzun süreli çalışma
relevant practice n. ilgili uygulama
situated practice n. yerleşik uygulama
developmentally appropriate practice n. gelişim gereklerine uygun uygulama
developmentally appropriate practice n. gelişimsel bakımdan uygun uygulama
practice clothes n. eşofman
summer practice n. staj
spiritual practice n. ruhsal/tinsel uygulama
current practice n. cari uygulama
private practice n. özel muayenehane
social work with children and families: getting into practice n. aile ve çocuklarla sosyal hizmet: uygulamaya giriş
usual practice n. mutat uygulama
fundamentals before practice n. uygulamaya geçmeden bilinmesi gerekenler
practice exam n. uygulama sınavı
best practice n. örnek uygulama
general practice n. pratisyen doktorların çalıştıkları yer
general practice n. pratisyen doktorluk
general practice n. genel hareket tarzı
group practice n. profesyonellerden oluşan bir derneğin yaptığı uygulamalar
group practice n. hukuki hizmetlerin çok sayıda avukatın çalıştığı bir hukuk bürosu tarafından sunulduğu sistem
established practice n. yerleşik uygulama/teamül
practice n. hain plan
practice n. komplo
practice n. dava ve kovuşturmaların yürütülme şekli
practice n. bilgiyi uygulama
practice n. alışkanlıkla yapılan eylem
practice n. tekrarlanan eylem
practice n. kullanma
practice n. kullanım
practice n. olağan yöntem
practice n. hain plan
practice n. komplo
practice n. entrika
practice n. düzenli alıştırma
practice n. mesleğin icrası
practice n. dava usulü
practice n. davanın yürütülmesi
practice [obsolete] n. icra etme
practice [obsolete] n. gerçekleştirme
practice [obsolete] n. uygulama yöntemi
practice [obsolete] n. el becerisi
practice [obsolete] n. becerikli yönetme
practice [obsolete] n. ustaca yönetme
practice n. kötü niyetle kandırma
practice n. entrika çevirme
practice n. hile yapma
practice n. profesyonel hizmet verilen yer
practice game n. idman maçı
practice game n. skoru sezon kayıtlarına geçmeyen maç
practice range n. golf atışı çalışmak için uygun saha
practice range n. golf alıştırma sahası
private practice n. özel uygulama
private practice n. hususi uygulama
private practice n. özel muayenehane hekiminin az çok belirli olan hasta çevresi
skull practice n. danışma toplantısı
skull practice n. istişare toplantısı
skull practice n. zihinsel egzersiz
put into practice v. gerçekleştirmek
practice v. alışkanlık haline getirmek
practice v. dolap çevirmek
practice v. adet edinmek
practice upon v. yararlanmak
practice v. idman yapmak
practice v. deneyim kazanmak
be out of practice v. formda olmamak
practice economy v. tasarruf yapmak
practice on v. yararlanmak
be out of practice v. formdan düşmüş olmak
be out of practice v. uzun zamandan beri bir şeyi yapmadığı için onu iyi yapamamak
practice v. etmek
be in practice v. formda olmak
practice v. entrika çevirmek
practice v. çalışmak (bir beceriyi/ yeteneği geliştirmek için)
be out of practice v. paslanmak
operate in practice v. uygulamak
make a practice of doing something v. bir şeyi adet edinmek
practice v. gerçekleştirmek
practice a deceit v. hile yapmak
act contrary to the faith and practice of the community v. akideyi bozmak
put into practice v. pratiğe aktarmak
transfer into practice v. uygulamak
transfer into practice v. pratiğe aktarmak
put into practice v. pratiğe dönüştürmek
transfer into practice v. pratiğe dönüştürmek
transfer into practice v. gerçekleştirmek
transfer into practice v. uygulamaya koymak
practice charity v. zekat vermek
practice favoritism v. fark gözetmek
practice v. -lik yapmak
put into practice v. pratiğe geçirmek
put into practice v. pratiğe dökmek
put something into practice v. pratiğe dökmek
give someone practice v. pratik kazandırmak
practice double standard v. çifte standart uygulamak
put something into practice v. uygulamaya geçirmek
put into practice v. uygulamaya almak
put into practice v. uygulamaya sokmak
practice v. meşk etmek
improve the practice v. pratiği artırmak
put theory into practice v. teoriyi pratiğe dökmek
practice v. idman etmek
practice tennis v. tenis çalışmak
practice [obsolete] v. faydalanmak
practice [obsolete] v. sık sık gitmek
practice [obsolete] v. sıklıkla uğramak
practice [obsolete] v. (oyunun) içinde rol almak
practice [obsolete] v. yürürlüğe koymak
practice [obsolete] v. meydana getirmek
practice [obsolete] v. neden olmak
practice [obsolete] v. planlamak
practice [obsolete] v. denemek
practice v. müzakerede bulunmak
practice v. eğitmek
practice v. saflığından yararlanmak
practice bundling v. nişanlıyla aynı yatakta giyinik uyumak
practice v. (din) inanmak
practice v. (din) kurallarına göre yaşamak
practice v. talim yapmak
practice v. icra etmek
demonstrated in practice adj. uygulamalı olarak/uygulanarak gösterilen/kanıtlanan
in practice adv. pratikte
in practice adv. icraatta
in theory and in practice adv. teoride ve pratikte
in practice adv. eli alışmış halde
in practice adv. tecrübeli olarak
in practice [obsolete] adv. yaygın uygulamada
in practice [obsolete] adv. mevcut uygulamada
in practice [obsolete] adv. modaya uygun bir şekilde
in practice expr. belirli bir mesleğin icrasında
Phrasals
practice upon something v. bir şey üzerinde denemek/alıştırma yapmak
practice on something v. bir şey üzerinde alıştırma yapmak
practice upon something v. bir şey üzerinde alıştırma yapmak
practice on something v. bir şey üzerinde denemek/alıştırma yapmak
practice on (someone or something) [uk] v. (biri/bir şey) üzerinde deneme/alıştırma yapmak
practice on (someone or something) [uk] v. (biri/bir şey) üzerinde talim yapmak
Phrases
out of practice adj. idmansız
out of practice expr. hamlamış
out of practice expr. körelmiş
i'm so out of practice expr. oynamayalı o kadar çok oldu ki
out of practice expr. yeteneklerini yitirmiş
Colloquial
in practice expr. gerçekte
practice makes perfect expr. pratik mükemmelleştirir
in practice expr. pratikte
practice makes perfect expr. pratik olgunlaştırır
Idioms
time-honoured practice n. geleneksel yöntem
time-honored practice n. geleneksel yöntem
time-honored practice n. klasik yöntem
time-honoured practice n. klasik yöntem
time-honoured practice n. yaygın yöntem
time-honored practice n. yaygın yöntem
make it a practice v. alışkanlık edinmek
make it a practice v. alışkanlık kazanmak
make a practice of something v. bir şeyi adet haline getirmek
make something a practice v. bir şeyi adet haline getirmek
get out of practice v. hamlamak
be out of practice v. hamlamak
go out of practice v. hamlamak
carry into practice v. uygulamaya geçmek
carry into practice v. uygulamak
make a practice of v. -i adet haline getirmek
make a practice of v. '-i adet edinmek
make a practice of v. '-i alışkanlık haline getirmek
practice what (one) preaches v. verdiği nasihati uygulamak
practice what (one) preaches v. verdiği öğüdü uygulamak
practice what (one) preaches v. verdiği tavsiyeleri/söylediklerini yapmak/uygulamak
Speaking
I don't need practice expr. benim pratiğe ihtiyacım yok
practice what you preach! expr. verdiğin nasihatı kendin uygula!
Trade/Economic
trade practice n. ticaret yöntemi
trade practice n. ticaret usulü
practice n. adet
best practice n. başaran yöntem
banking practice n. bankacılık uygulaması
multiple currency practice n. çoklu döviz kuru uygulaması
practice n. deneme
good practice n. doğru uygulama
consistency in accounting practice n. dönem arası muhasebe uygulamalarında uyumluluk
consistency in accounting practice n. dönemler arası muhasebe uygulamalarında uyumluluk
best practice criteria n. en iyi uygulama kriterleri
best practice n. en iyi uygulama
sound accounting practice n. genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri
general management practice n. genel işletme uygulamaları
unfair labor practice n. haksız işgücü uygulamaları
unfair trade practice laws n. haksız ticari uygulama kanunları
good practice criteria n. iyi uygulama kriterleri
good manufacturing practice n. iyi üretim uygulamaları
business practice n. iş uygulaması
code of practice n. inşaat uygulama esasları
good manufacturing practice n. iyi üretim uygulaması
good laboratory practice n. iyi laboratuvar uygulamaları
good clinical practice n. iyi klinik uygulamaları
business practice account n. iş uygulamaları hesabı
code of good practice n. iyi uygulama kodu
professional practice n. mesleki ve teknik uygulama
practice n. meslek icrası
practice n. mesleğin yapılması
code of practice n. meslek kuralları
market practice n. piyasa teamülü
predatory practice n. piyasa bozucu eylem
marketing practice n. pazarlama uygulaması
public practice accounting n. serbest muhasebecilik
limited practice certificate n. sınırlı çalışma ruhsatı
public practice n. serbest muhasebecilik
practice n. tatbikat
recommended international code of practice n. tavsiye olunan uluslararası uygulama esasları
commercial practice n. ticari teamül
code of practice n. uygulama esasları
code of practice n. uygulama ilkeleri
international council on marketing practice n. uluslararası pazarlama uygulamaları konseyi
international best practice n. uluslararası en iyi uygulamalar
best practice n. üstün yöntem
tax practice n. vergi uygulaması
codes of practice n. usül kuralları
management-practice audit n. yönetim uygulamalarının denetimi
practice v. bir mesleği ifa etmek
put the project into practice v. projeyi hayata geçirmek
practice usury v. tefecilik yapmak
practice transhumance v. yaylacılık yapmak
consistent with past practice adj. geçmiş uygulamalara uygun olarak yapılan
Law
chamber practice n. özel hukuk danışmanlığı
practice of law n. hukuk uygulaması
practice of law n. hukuk
workplace practice n. işyeri uygulaması
practice of law n. kanun uygulaması
misdemeanor regarding the practice of the printing profession and the publication and distribution of printed documents and the posting of public notices n. matbaacılık sanatının icrasına ve matbu evrakı neşir ve tevziine ve ilanlar talikine müteallik kabahat
misdemeanors regarding the practice of the printing profession and the publication and distribution of printed documents and the posting of public notices n. matbaacılık sanatının icrasına ve matbu evrakı neşir ve tevziine ve ilanlar talikine müteallik kabahatler
pattern and practice suit n. model davası
parliamentary practice n. parlamento usulü
practice n. teamül
practice n. teamül
practice n. tatbikat
practice direction n. uygulama talimatı
unlawful practice n. yasadışı uygulama
supreme court practice n. yargıtay içtihadı
practice of law n. yasa uygulaması
foreign corrupt practice act n. yurtdışı yolsuzluk faaliyetleri yasası
foreign corrupt practice act n. yurtdışı yolsuzluk faaliyetleri kanunu
law practice n. yasa uygulaması
law practice n. kanun uygulaması
law practice n. hukuk uygulaması
predictive policing practice n. öngörücü kolluk uygulaması
practice usury v. tefecilik yapmak
practice v. tatbik etmek
Politics
sub contracting practice n. alt işveren uygulaması
state practice n. devlet uygulaması
curb fraudulent practice n. engelleyici hileli uygulama
normal bona fide commercial practice n. iyi niyetli ticari uygulama
code of good practice n. iyi uygulama kodu
good practice n. iyi uygulama
normal bona fide commercial practice n. iyi niyetli olağan ticari uygulama
parliamentary practice n. parlamento usulü
single license practice n. tek lisans uygulaması
concerted practice n. uyumlu eylem
practice teacher n. uygulama öğretmeni
practice n. usul
summer practice report n. staj defteri
summer practice report n. staj raporu
Institutes
good laboratory practice n. iyi laboratuvar uygulamaları
Tourism
practice hotel n. uygulama oteli
Technical
aluminium foundry practice n. alüminyum dökümhanesi uygulaması
double slag practice n. çift curuf uygulaması
drawing-room practice n. çizim odası alıştırması
double slag practice n. çift dışık uygulaması
pouring practice n. dökme işleme
synchronized tape/visual operating practice n. eş zamanlı bant/görüntü işlem uygulaması
job practice n. iş tekniği
safety practice n. iş güvenliği uzmanlığı
code of practice for examination and discard n. muayene ve hizmet dışı bırakmak için uygulama kuralları
codes of practice n. uygulama esasları
poor practice n. zayıf deneyim
poor practice n. yetersiz deneyim
charging practice n. yükleme uygulaması
Computer
target practice n. hedef talimi
Informatics
good practice n. meslek töresi
Telecom
unfair competitive practice n. haksız rekabet uygulaması
code of good practice n. iyi uygulama ilkesi
codes of practice n. uygulama prensipleri
Architecture
architectural practice n. mimarlık deneyimi
architectural practice n. mimari uygulama
Construction
concrete practice n. beton tekniği
traditional construction practice n. geleneksel yapı pratiği
civil engineering practice n. inşaat mühendisliği deneyimi
forming practice n. kalıp tekniği
erection practice n. kurma metodu
landscape drawing practice n. peyzaj çizim uygulaması
construction practice n. yapım tekniği
placing practice n. yerleştirme döküm tekniği
Automotive
practice session n. antrenman turları
practice n. antrenman turları
free practice n. serbest antrenman
standard practice n. standart alıştırma
timed practice n. zamanlı antrenman
Aeronautic
practice instrument approach n. aletli yaklaşma ve uygulamaları
Medical
emergency medicine practice n. acil tıp uygulaması
family practice center n. aile hekimliği merkezi
emergency medicine practice n. acil servis pratiği
family practice n. aile hekimliği
family practice n. aile hekimliği
anesthetic practice n. anestezi pratiği
principles and guidelines of good manufacturing practice in respect of medicinal products for human use and investigational medicinal products for human use n. beşeri tıbbi ürünlerin iyi imalat ve yeni araştırmalara dair uygulamaları ve kılavuzları
pharmacy practice research n. eczacılık uygulamaları araştırmaları
general clinical practice n. genel klinik uygulama
nurse practice act (us) n. hemşirelik yasası
good pharmacovigilance practice n. iyi farmakovijilans uygulamaları
good laboratory practice n. iyi laboratuvar uygulamaları
good clinical practice n. iyi klinik uygulama
good clinical practice n. iyi klinik uygulamaları
good manufacturing practice n. iyi üretim uygulamaları
good laboratory practice n. iyi laboratuvar uygulaması
evidence-based practice guidelines n. kanıtlara dayalı uygulama yönergeleri
evidence based practice n. kanıta dayalı uygulama
guidelines for clinical practice n. klinik uygulama kılavuzları
clinical practice setting n. klinik uygulama ortamı
clinical practice n. klinik pratik
clinical practice guidelines n. klinik uygulama kılavuzları
practice guidelines n. mesleki rehberler
neurology practice n. nöroloji pratiği
general practice n. pratisyen hekimlik
practice n. praktis
routine clinical practice n. rutin klinik uygulama
private practice n. serbest hekimlik
integration of smoking cessation into physician practice n. sigara bıraktırmanın hekimlik uygulamalarına entegre edilmesi
medical practice management n. tıbbi çalışma yönetimi
medical practice n. tıbbi pratik
medical practice n. tıbbi uygulama
doctor's practice n. muayenehane
group practice n. farklı branştan doktorların birlikte çalışarak hizmet vermesi
independent practice association n. bağımsız sağlıkçılar birliği
practice of medicine n. tıp fakültesinde lisansüstü eğitimle öğrenilmiş meslek
Psychology
successive-practice method n. ardışık egzersiz yöntemi
distributed practice n. aralıklı çalışma
massed practice n. blok çalışma
practice of clinic neurology n. nöroloji klinik pratiği
practice theory of play n. oyunla pratik kazanma teorisi
power law of practice n. pratiğin kuvvet yasası
practice effect n. pratik yapma etkisi
practice limit n. pratik yapma limiti
Dentistry
dental practice n. diş hekimliği uygulaması
Math
practice n. ticaret ve iş hayatında karşılaşılan sorulara aritmetik kurallarını uygulamayı sağlayan basit bir yöntem
Agriculture
good farming practice n. iyi tarım uygulamaları
good laboratory practice n. iyi laboratuvar uygulamaları
Social Sciences
code of practice n. davranış kuralı
code of practice n. davranış kodu
social work practice n. sosyal hizmet uygulaması
Education
teaching practice n. okul deneyimi
teaching practice n. öğretmenlik uygulaması
practice school n. uygulama okulu
centre for research and practice in human rights law n. insan hakları hukuku araştırma ve uygulama merkezi
practice teacher n. stajyer öğretmen
dnp (doctor of nursing practice) abrev. pratisyen hemşire doktorası derecesine sahip kimse
Linguistics
controlled practice technique n. denetimli alıştırma tekniği
pattern practice n. kalıp alıştırması
pattern practice n. örüntü alıştırması
free practice n. serbest alıştırma
practice effect n. uygulama etkisi
Religious
practice n. kilisede olağan dini vazifeler
Military
fire practice n. atış tatbikatı
practice fire n. atış tatbikatı
practice firing n. alıştırma ateşi
practice range n. atış yeri
firing practice n. atış tatbikatı
practice shooting n. atış tatbikatı
practice firing n. atış eğitimi
range practice n. ders atışı
practice ammunition n. ders atış mühimmatı
record practice n. ders atış
record service practice n. ders atışının hazırlık ve idaresi
service practice n. ders atışı
record practice n. ders atışı
practice round n. ders atış mermisi
target practice n. ders atış
practice ammunition n. eğitim atış cephanesi
practice mine n. eğitim mayını
practice bomb n. eğitim bombası
practice round n. eğitim atış mermisi
practice march n. eğitim yürüyüşü
military practice area n. haritada gösterilen askeri harekat sahası
target practice n. hedefli atış eğitimi
target practice projectile n. hedefli atış eğitimi mermisi
target practice ammunition n. hedefli atış eğitimi mühimmatı
gallery practice n. kapalı poligon atışı
gallery practice ammunition n. kapalı poligon cephanesi
gallery practice cartridge n. kapalı poligon fişeği
practice dangerous to crypto security n. kripto emniyeti için tehlikeli uygulama
miniature range practice n. minyatür atış tatbikatı
combat firing practice n. muharebe atış tatbikatı
combat practice n. muharebe atış tatbikatı
small-bore practice n. namlucukta atış eğitimi
range practice n. poligon atışı
practice n. tatbikat