single- - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

single-

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen, die der Begriff "single-" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
single step income statement n. tek kademeli kar zarar tablosu
single adj. bekar
single adj. tek
General
single escheat n. bir vatan haininin servetine el koyma
single room n. tek kişilik oda
a challenge to single combat n. mübareze
single thing n. tek
single girl n. bekar kız
single well surfactant soaking treatment n. tek kuyuluk surfaktan emdirme operasyonu
single quote n. tek tırnak
single couple n. tekli kupl
single ticket n. gidiş bileti
single entry visa n. tek girişlik vize
single ticket n. dönüş bileti
single man n. bekar adam/erkek
single hole n. tek delik
single mother n. bekar anne
single mindedness n. tek bir şey düşünme
single occupancy rate n. tek kişilik tarife
single n. dönüş bileti
single way anova n. tek yollu anova
single bed n. tek kişilik yatak
single women in literature n. edebiyatta bekar kadınlar
single n. evlenmemiş kimse
single entry visa n. sadece tek ziyaret için geçerli vize
single women n. bekar kadınlar
single shell n. tek kabuk
single loop learning n. tek etaplı öğrenme
the single life n. bekarlık
single n. gidiş bileti
single chair n. tek koltuklu teleferik
single seater n. tek kişilik uçak
single tax n. tek vergi usulü
single n. tek gidiş bileti
single parent family n. tek ebeveynli aile
single mothers n. bekar anneler
single cell proteins n. tek hücre proteinleri
single subject research n. tek denekli araştırma
single duvet cover n. tek kişilik nevresim
single duvet cover set n. tek kişilik nevresim takımı
single chair n. tekli koltuk
single seating chair n. tekli koltuk
single seating n. tekli koltuk
single seat n. tekli koltuk
single seating unit n. tekli koltuk
single seating armchair n. tekli koltuk
single-frequency n. tek frekans
single-parent family n. tek ebeveynli aile
single-parent home n. tek ebeveynli ev
single-child family n. tek çocuklu aile
single-decker n. tek katlı otobüs
single-seater n. tek kişilik
single-loop learning n. tek döngülü öğrenme
single-bath n. tek banyo
single-loop learning n. tek etaplı öğrenme
single ladies n. bekar bayanlar
single manager n. tek yönetici
single flight n. tek sefer
single use n. tek sefer
single use n. tek kullanım
single condition n. tek şart
single door n. tek kanatlı kapı
single solution n. tek çözüm
single eyebrow n. tek kaş
hit single of the album n. albümün çıkış parçası
single fathers n. bekar babalar
single-leaf door n. tek kanatlı kapı
single piece non-priority mail n. tek parça önceliksiz posta
single-wide mobile home n. tek üniteli mobil/taşınabilir ev
single responsibility n. tek mesuliyet
single responsibility principle n. tek sorumluluk prensibi
single responsibility n. tek sorumluluk
single aim n. tek hedef
fear of being single n. bekar kalma korkusu
single-use camera n. tek kullanımlık fotoğraf makinesi
single combat n. teke tek çarpışma
single combat n. düello
single combat n. göğüs göğüse çarpışma
single global rating method n. tek küresel derecelendirme yöntemi
single global rating method n. tek/yegane küresel değerlendirme yöntemi
single family house n. müstakil ev
single family house n. müstakil konut
single-family detached home n. müstakil ev
single-detached dwelling n. müstakil konut
single-family detached home n. müstakil konut
single-detached dwelling n. müstakil ev
single differences n. tekli farklar
single entity n. müstakil/bağımsız/münferit varlık
single course n. tek ders
single person n. tek kişi
single-issue politics n. tek bir alana yoğunlaşmış politika
single-issue politics n. tek sorun siyaseti
every single detail n. her ince ayrıntı
a single region n. tek bir bölge
cd single n. bir ya da iki popüler şarkı içeren kompakt disk formatında albüm
single-foot n. (at) rahvan yürüyüş
single knot n. ilmek yapılan ipin ucunu ilmeğin içinden geçirerek atılan düğüm
single knot n. adi düğüm
single n. vahit
single n. birey
single n. bir dolarlık banknot
single n. tek kişilik gösteri
single n. tek kişilik performans
single n. tek tabanca kimse
single n. bekar kimse
single n. evlenmemiş genç kimse
single n. genç bekar
single [uk] n. sterlin banknotu
single [canada/us] n. dolar banknotu
single blessedness n. bekarlık
single dwelling n. müstakil ev
single file n. tekli sıra
single file n. insan sırası
single file n. hayvan sırası
single file n. eşya sırası
single file n. tek kolda yürüme
single whip n. tekli makara
single-end [dialect] [scotland] n. tek odalı yerleşim yeri
single-end [dialect] [scotland] n. tek odalı ev
single-malt n. single malt viski
single-malt n. tek malt viski
single-malt n. katışıksız viski
single-mindedness n. kararlılık
single-mindedness n. kendinden eminlik
single-mindedness n. tek bir hedefe kilitlenme
single-parent n. bekar ebeveyn
single-wide n. prefabrik ev
single-wide n. mobil ev
single-wide n. taşınabilir ev
single out v. seçip ayırmak
form a single file v. birbiri ardınca sıralanmak
form a single file v. tek sıra olmak
single out v. belirlemek
single v. teklemek
single v. ayırmak
single out v. ayırmak
live a single life v. bekar yaşamak
gather under a single roof v. tek çatı altında toplamak
single out v. seçmek
single out v. seçmek (diğerlerinden birini)
(a single etc) take (someone) to top v. zirveye çıkarmak
(a single) get (someone) to number one in the chart v. bir numaraya çıkarmak
(a single) get (someone) to number one in the chart v. bir numara yapmak
(a single) get (someone) to number one in the chart v. listede bir numaraya taşımak
gather under a single roof v. çatı altında toplamak
gather under a single roof v. bir çatı altında toplamak
single out v. birer birer almak
unite under a single flag v. bir bayrak altında toplamak
raise someone single-handedly v. tek başına büyütmek
single out v. ayrı tutmak
single out v. aralarından seçmek
not even say a single word v. tek kelime bile etmemek
unite/gather under a single flag v. bir/tek bayrak altında toplamak
single v. (hayvanı) sürüden ayırmak
single v. ayırt etmek
single v. tanımak
single v. öne çıkarmak
single v. seçip ayırmak
single v. belirlemek
single v. bire indirmek
single [obsolete] v. ayrı tutmak
single [obsolete] v. geride tutmak
single [obsolete] v. geri çekmek
single [obsolete] v. kenara koymak
single v. rahvan yürüyüş
single-foot v. (at) rahvan yürümek
single out v. aralarından seçmek
single adj. ergen
single adj. özel
single adj. basit
consisting of single piece adj. tek parçadan oluşan
every single adj. her
single minded adj. tek amaçlı
single adj. yalınkat (çiçek)
single valued adj. tekdeğerli
single adj. tek bir
single hearted adj. sadık
single adj. biricik
single adj. bir
single adj. evlenmemiş
single or dual adj. tek veya çift
single adj. sade
single hearted adj. dürüst
single adj. ayrı
single shelled adj. tek kabuklu
single hearted adj. erdemli
single adj. çiçekleri yalınkat olan (bitki)
single adj. saf
single adj. tek kişilik
single pole adj. tekkutuplu
single handed adj. yalnız
single adj. sağlam
single adj. yalnız
single adj. yegane
single adj. münferit
single adj. yekta
single adj. tek
single adj. tekil
single adj. bekar
single adj. tekli
single use only adj. tek kullanımlık
single drawer adj. tek çekmeceli
consisting of a single piece adj. tek parçadan oluşan
consisting of a single piece adj. tek parçalı
single party adj. tek partili
single-minded adj. dürüst
single-minded adj. ne istediğini bilen
single-stage adj. tek aşamalı
single-handed adj. yardımcısız
single-piece adj. tek parçalı
single-minded adj. tek amaçlı
single-colour adj. tekrenkli
single-phase adj. monofaze
single-handed adj. tek başına yapılan
single-hearted adj. kararlı
single-sided adj. tek taraflı
single-hearted adj. erdemli
single-handed adj. tek başına
single-track adj. tek yönlü
single-eyed adj. azimli
single-eyed adj. candan
single-breasted adj. tek sıra düğmeli (ceket)
single-channel adj. tek kanallı
single-leaved adj. tek yapraklı
single-hearted adj. dürüst
single-minded adj. samimi
single-minded adj. candan
single-minded adj. tek bir amaç güden
single-masked adj. tek maskeli
single-acting adj. tek taraflı
single-hearted adj. azimli
single-handed adj. yalnız başına
single-sided adj. tek yanlı
single-crystal adj. tekkristalli
single-handed adj. yalnız
single-eyed adj. kararlı
single-minded adj. sade
single-minded adj. tek gayesi olan
single-hearted adj. samimi
single-minded adj. doğru fikirli
single-point adj. tek nokta
single-hearted adj. candan
single-minded adj. tek amacı olan
single-eyed adj. samimi
single-minded adj. hilesiz
single-minded adj. kararlı
single-minded adj. azimli
single-handed adj. kendi başına
single-layer adj. tek katmanlı
single-layered adj. tek katmanlı
single-storey adj. bir katlı
single-minded adj. tek bir amacı olan
single-minded adj. tek bir gayesi olan
single-sex adj. tek cinsiyetli
single adj. münferiden
created for a single purpose adj. tek bir amaç için yaratılmış
single-language adj. tek dilli
the single most adj. tek başına en
single-source adj. tek kaynaklı
single-story adj. tek katlı
single-storey adj. tek katlı
sing (single) adj. tek
single adj. (dini açıdan) bekarlığa ait veya ilgili
single adj. düz
single adj. yavan
single adj. niteliksiz
single adj. esprisi olmayan
single adj. sıkıcı
single adj. dürüst
single adj. yürekten
single adj. güvenilir
single adj. samimi
single adj. açık sözlü
single adj. dobra
single adj. sadık
single adj. (özellikle göz/bakış) dikkatle takip eden
single adj. çok ilgili
single adj. göz hapsine alan
single adj. gözü üstünde olan
single adj. gözünü diken
single [uk] adj. standart
single [uk] adj. sıradan
single [uk] adj. tipik
single adj. (göz) doğru gören
single adj. (göz) tam gören
single adj. (göz) gerçeği gören
single-ale adj. hafif
single-ale adj. adi
single-ale adj. ucuz
single-file adj. (sıra) tek kişilik
single-action adj. tek etkili
single-action adj. tek yönlü
single-action adj. tek taraflı
single-digit adj. tek haneli
single-digit adj. tek basamaklı
single-digit adj. ondan küçük
single-family adj. tek ailelik
single-family adj. tek aile ile ilgili
single-family adj. tek aileye uygun
single-figure adj. tek basamaklı
single-figure adj. tek basamaklı sayılar ile ilgili
single-handed adj. tek elli
single-handed adj. tek ele uygun
single-handed adj. tek el ile kullanılan
single-handed adj. tek ele göre ayarlanan
single-handed adj. tek elini kullanan
single-malt adj. (viski) tek malt
single-malt adj. (viski) tek tip arpadan yapılan
single-malt adj. (viski) katışıksız
single-seater adj. tek koltuklu
single-surfaced adj. tek yüzeyli
single-surfaced adj. tek yüzlü
single-surfaced adj. tek taraflı
single-track adj. tek taraflı
single-track adj. kısıtlı
single-track adj. ufku dar
single-track adj. vizyonu dar
single-track adj. sabit fikirli
single-use adj. tek kullanımlık
single-wide adj. prefabrik ev ile ilgili
single-wide adj. mobil ev ile ilgili
single-wide adj. taşınabilir ev ile ilgili
single-minded adj. tek amaca odaklanmış
single file adv. tek sıra halinde
at a single glance adv. bir bakışta
in single file adv. tek sıra halinde
at a single glance adv. tek bakışta
not a single one adv. hiç mi hiç
from a single center adv. tek merkezden
every single day adv. gün geçmiyor ki
single-mindedly adv. dürüst bir şekilde
single-handedly adv. tek başına
single-mindedly adv. kararlı bir şekilde
single-mindedly adv. azimli bir şekilde
single-handedly adv. yalnız başına
single-mindedly adv. candan bir halde
single-handedly adv. kendi başına
single-handedly adv. yardımcısız
under single roof adv. tek çatı altında
within a single day adv. tek bir gün içerisinde
within a single day adv. tek bir gün içinde
in a single environment adv. tek bir çevrede
single adv. ayrı ayrı
single adv. tek başına
single adv. kendi başına
single adv. yalnız bir şekilde
single-handed adv. bir başına
single-handed adv. kimseden yardım almaksızın
single-handed adv. bağımsız olarak
single-handed adv. tek tabanca
single-handed adv. tek el ile
single-handed adv. tek el aracılığıyla
every single day adv. günbegün
not a single one of them pron. onlardan bir tek bile
seat (single engine air tanker) abrev. tek motorlu yangın söndürme uçağı
ssb (single sideband) abrev. tek yan bant
Phrases
every single one of you expr. her biriniz
not a single soul expr. kimsecik
under a single flag expr. tek bir bayrak altında
under a single roof expr. tek bir çatı altında
a single episode of expr. tek bir bölüm
for a single second expr. tek bir saniye
with a single axe swing expr. tek bir balta darbesiyle
under a single roof expr. tek çatı altında
in a single piece expr. tek parça halinde
in a single piece expr. yekpare
Proverb
a journey of a thousand miles begins with a single step damlaya damlaya göl olur
a journey of a thousand miles begins with a single step başlamak bitirmenin yarısıdır
Colloquial
a single teardrop n. bir damla gözyaşı
every single day expr. allah'ın her günü
single and ready to mingle expr. bekarım ve ilişkiye açığım
without a single ounce of remorse expr. hiç pişmanlık duymadan
every single time we get back expr. her dönüşümüzde
single file expr. tek sıra halinde
every single one expr. her biri
every single one expr. tek tek her biri
every single one expr. istisnasız her biri
not a single soul exclam. kimse
not a single soul exclam. hiç kimse
not a single soul exclam. bir allah'ın kulu
sitcom (single income, two children, oppressive or outrageous mortgage) abrev. tek maaş, iki çocuk ve dağlar kadar kredi yükü
Idioms
be of a single mind about something v. aynı düşünmek
be of a single mind about something v. aynı fikirde olmak
speak with a single voice v. aynı fikirde olmak
be of a single mind about something v. hemfikir olmak
speak with a single voice v. söz birliği etmek
walk in single line v. tek sıra halinde yürümek
march in a single file v. tek sıra halinde yürümek
walk in a single line v. tek sıra halinde yürümek
speak with a single voice v. tek ağızdan konuşmak
march in a single line v. tek sıra halinde yürümek
march in single line v. tek sıra halinde yürümek
walk in a single file v. tek sıra halinde yürümek
speak with a single voice v. tek bir ağızdan konuşmak
single out v. ayrımcı davranmak
single out v. ırkçı davranmak
single out v. ırkçılık yapmak
single out v. ayrımcılık yapmak
single out v. kayırmak
of a single mind adj. aynı düşüncede
of a single mind adj. aynı fikirde
of a single mind adj. hemfikir
of a single mind about (someone or something) adj. (biri/bir şey) hakkında aynı düşüncede
of a single mind about (someone or something) adj. (biri/bir şey) hakkında aynı fikirde
of a single mind about (someone or something) adj. (biriyle/bir şeyle) ilgili hemfikir
at a single stroke expr. aniden
at a single stroke expr. bir çırpıda
at a single stroke expr. bir anda
at a (single) blow expr. aniden
at a (single) blow expr. bir anda
at a (single) blow expr. bir çırpıda
at a (single) blow expr. birdenbire
at a (single) blow expr. birden
at a (single) blow expr. ansızın
at a single stroke expr. aniden
at a single stroke expr. bir anda
at a single stroke expr. bir çırpıda
at a single stroke expr. birden
at one single stroke expr. aniden
at one single stroke expr. bir anda
at one single stroke expr. bir çırpıda
at one single stroke expr. birden
with a single voice expr. aynı fikirde
with a single voice expr. söz birliği ile
with a single voice expr. tek bir ağızdan
with a single voice expr. tek ağızdan
Speaking
are you single or married? expr. bekar mısınız evli misiniz?
are you single? expr. bekar mısınız?
I am single expr. ben bekarım
how’s single life? expr. bekarlık nasıl gidiyor?
are you single or married? expr. bekar mısın evli misin?
are you single? expr. bekar mısın?
this single expr. bu şarkı
not a single one expr. bir tane bile yok
do you operate every single day? expr. her gün ameliyat yapıyor musun?
he didn't even say a single word expr. tek kelime bile etmedi
Chat Usage
are you married or single expr. evli misin bekar mısın
Trade/Economic
single european act n. avrupa tek senedi
European Single Market n. avrupa tek pazarı
single entry n. ana deftere bir kere kaydetme
single credit n. avans kredisi
single entry bookkeeping n. basit muhasebe yöntemi
single entry bookkeeping n. basit muhasebe kayıt usulü
single entry n. basit muhasebe
single entry n. basit muhasebe usulü
single status certificate n. bekarlık belgesi
single entry n. basit muhasebe kayıt usulü
single status certificate n. bekar olduğunu gösteren belge
single entry bookkeeping n. basit muhasebe
single status certificate n. bekar olduğuna dair belge
bookkeeping by single entry n. basit usulde defter tutma
single name paper n. bir kişiye yazılan borç senedi
single payment n. defaten ödeme
single-column tariff n. ithal edilen her bir madde için tek bir gümrük vergisi oranı
single bond n. koşulsuz tahvil
single line store n. mal türüne göre uzmanlaşan mağaza
single market n. ortak pazar
single line store n. sadece tek çeşit mal satan perakende satış mağazası
single product enterprise n. tek ürünlü teşebbüs
single stockholder n. tek hissedar
single scale method n. tek ölçekli yöntem
single premium n. tek prim
single rate tax n. tek oranlı vergi
single entry n. tek kayıt sistemi
assurance by single premium n. tek primli sigorta
single-step income statement n. tek kademeli gelir tablosu
single digit level n. tek haneli seviye
single standard n. tek standart
single buyer market n. tek alıcılı piyasa
single-name draft n. tek imzalı poliçe
single-step investment coordinator n. tek adımda yatırım koordinatörü
single price policy n. tek fiyat politikası
single package n. tekli ambalaj
single column tariff n. tek kolonlu gümrük tarifesi
single-column tariff n. tek kolonlu gümrük tarifesi
single factoral terms of trade n. tek faktörlü ticaret hadleri
single rate n. tek ücret
single-tax inconvenient n. tek vergi harekatı
single country fund n. tek ülke yatırım fonu
single window n. tek pencere
single price n. tek fiyat
single administrative document (sad) n. tek idari belge
single payment scheme n. tek ödeme planı
single schedule tariff n. tek oranlı gümrük tarifesi
single and cut off tax n. tek ve maktu vergi
single liability n. tek yanlı sorumluluk
single schedule tariff n. tek kolonlu gümrük tarifesi
single currency n. tek para birimi
single tax n. tek vergi
single entry n. tek defter tutma usulü
single key cryptography n. tek anahtarlı kriptografi
single scheduled tariff n. tek sütunlu tarife
single market n. tek pazar
single option n. tek yönlü opsiyon
single tail test n. tek yanlı test
single order n. tekli sipariş
single buyer market n. tek alıcılı pazar
single market program n. tek pazar programı
single market n. tek yurtiçi piyasa
single buyer market n. tek alıcılı market

Bedeutungen, die der Begriff "single-" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 6 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
single malt viski single-malt n.
Automotive
servo fren single servo brake n.
Slang
büyük single plak twelve inch n.
büyük single plak 12` n.
küçük single plak seven inch n.
küçük single plak 7` n.