|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
General |
|
1 |
General |
measure taken n.
|
alınan tedbir |
|
We will all be grateful for the measures taken, especially those who live, work and suffer along our coasts.
Hepimiz, özellikle de kıyılarımızda yaşayan, çalışan ve acı çeken insanlar, alınan tedbirler için minnettar olacağız.
More Sentences
|
2 |
General |
measures taken n.
|
alınan önlemler |
|
We are therefore studying the success of the measures taken in the Irish Sea with huge interest.
Bu nedenle İrlanda Denizi'nde alınan önlemlerin başarısını büyük bir ilgiyle inceliyoruz.
More Sentences
|
3 |
General |
decisions taken n.
|
alınan kararlar |
|
In accordance with decisions taken earlier, it will cease in July 2002.
Daha önce alınan kararlar uyarınca, Temmuz 2002'de sona erecektir.
More Sentences
|
4 |
General |
decisions taken by n.
|
alınan kararlar |
|
Perhaps they think that decisions taken by Eurocrats alone are more democratic?
Belki de sadece Eurokratlar tarafından alınan kararların daha demokratik olduğunu düşünüyorlardır?
More Sentences
|
5 |
General |
decision taken n.
|
alınan karar |
|
I believe that the decision taken on Ireland is not exceptional.
İrlanda hakkında alınan kararın istisnai bir durum olmadığına inanıyorum.
More Sentences
|
6 |
General |
be taken v.
|
tutulmak |
|
This table is taken.
Bu masa tutulmuş.
More Sentences
|
7 |
General |
be taken aback v.
|
şaşırmak |
|
I was taken aback.
Şaşırmıştım.
More Sentences
|
8 |
General |
be taken in v.
|
aldanmak |
|
You were taken in by her.
Onun tarafından aldatıldın.
More Sentences
|
9 |
General |
be taken ill v.
|
hastalanmak |
|
She was taken ill on holiday and had to find a doctor.
Tatilde hastalandı ve bir doktor bulmak zorunda kaldı.
More Sentences
|
10 |
General |
be taken ill v.
|
hasta olmak |
|
She was taken ill on holiday.
O, tatilde hasta oldu.
More Sentences
|
11 |
General |
be taken with v.
|
kapılmak |
|
Sami was taken with Layla.
Sami, Layla'ya kapılmıştı.
More Sentences
|
12 |
General |
taken over v.
|
devralmak |
|
This decision will set the exact date on which the operation is taken over.
Bu karar operasyonun devralınacağı kesin tarihi belirleyecektir.
More Sentences
|
13 |
General |
be taken seriously v.
|
ciddiye alınmak |
|
Love should be taken seriously, but not tragically.
Aşk ciddiye alınmalı ama trajik bir şekilde değil.
More Sentences
|
14 |
General |
be taken on v.
|
işe alınmak |
|
He was taken on by a large firm as a clerk.
Büyük bir firma tarafından katip olarak işe alındı.
More Sentences
|
15 |
General |
be taken in v.
|
kandırılmak |
|
I don’t want to be taken in.
Kandırılmak istemiyorum.
More Sentences
|
16 |
General |
be taken captive v.
|
esir alınmak |
|
Tom has been taken captive.
Tom esir alındı.
More Sentences
|
17 |
General |
be taken v.
|
para kaptırmak |
|
I was taken for a ride.
Para kaptırdım.
More Sentences
|
18 |
General |
be taken v.
|
dolandırılmak |
|
I was taken for a ride.
Dolandırıldım.
More Sentences
|
19 |
General |
be taken aback v.
|
afallamak |
|
I was taken aback by a thunderclap.
Bir gök gürültüsü beni afallattı.
More Sentences
|
|
20 |
General |
taken place adj.
|
meydana gelen |
|
One is the terrible events which have taken place in the name of the fight against terrorism.
Bir diğeri ise terörle mücadele adına meydana gelen korkunç olaylardır.
More Sentences
|
21 |
General |
taken aback adj.
|
kafası karışmış |
|
Tom seemed taken aback.
Tom kafası karışmış görünüyor.
More Sentences
|
22 |
General |
taken aback adj.
|
şaşırmış |
|
When she told you her plan, were you taken aback?
Sana planını anlattığında şaşırdın mı?
More Sentences
|
23 |
General |
taken out adj.
|
çıkarılan |
|
Firstly, it is intolerable that safety has been taken out of the equation.
İlk olarak güvenliğin denklemden çıkarılmış olması kabul edilemez.
More Sentences
|
Phrases |
|
24 |
Phrases |
taken together expr.
|
birlikte ele alındığında |
|
Taken together, these factors gave cause for concern.
Birlikte ele alındığında, bu faktörler endişe yaratmaktadır.
More Sentences
|
Idioms |
|
25 |
Idioms |
taken for granted adj.
|
hafife alınan |
|
Peace is not something we can take for granted; we have to work on it every day.
Barış hafife alabileceğimiz bir şey değildir; her gün üzerinde çalışmamız gerekir.
More Sentences
|
Computer |
|
26 |
Computer |
pictures taken expr.
|
çekilen resimler |
|
Pictures taken by space probes have shown thin rings around Jupiter.
Uzay sondaları tarafından çekilen resimler, Jüpiter'in etrafındaki ince halkaları gösterdi.
More Sentences
|
Common Usage |
|
27 |
Common Usage |
being taken away n.
|
götürülme |
|
General |
|
28 |
General |
the average daily earning taken as basic to premium n.
|
prime esas |
|
29 |
General |
oath taken by an expert n.
|
ehlivukufun yemini |
|
30 |
General |
the average daily earning taken as basic to premium n.
|
ortalama günlük kazanç |
|
31 |
General |
a thing taken by theft n.
|
haram mal |
|
32 |
General |
precaution taken n.
|
alınan tedbir |
|
33 |
General |
payment taken n.
|
alınan ödeme |
|
34 |
General |
precautions taken n.
|
alınan önlemler |
|
35 |
General |
payment taken n.
|
alınan ücret |
|
36 |
General |
taken decisions n.
|
alınan kararlar |
|
37 |
General |
obligatory precautions (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
38 |
General |
compulsory measures (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
39 |
General |
mandatory precautions (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
|
40 |
General |
measures that must be taken n.
|
alınması zorunlu önlemler |
|
41 |
General |
mandatory measures (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
42 |
General |
obligatory measures (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
43 |
General |
compulsory precautions (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
44 |
General |
the lessons taken from n.
|
çıkarılan dersler |
|
45 |
General |
the lesson taken from n.
|
-den çıkarılan ders |
|
46 |
General |
taken-for-grantedness n.
|
sorgulanmaksızın kabul edilme durumu |
|
47 |
General |
taken-for-grantedness n.
|
cepte sanma/diye düşünme durumu |
|
48 |
General |
being taken away n.
|
götürülme |
|
49 |
General |
be taken with v.
|
hoşlanmak |
|
50 |
General |
be taken aback by v.
|
çok şaşırmak |
|
51 |
General |
be taken out of circulation v.
|
tedavülden kalkmak |
|
52 |
General |
be taken aback at/by v.
|
-e çok şaşırmak |
|
53 |
General |
be taken captured v.
|
esir düşmek |
|
54 |
General |
be taken seriously v.
|
kaale alınmak |
|
55 |
General |
have one's photograph taken v.
|
resim çektirmek |
|
56 |
General |
be taken ill v.
|
yatağa düşmek |
|
57 |
General |
have one's electrocardiogram taken v.
|
elektro çektirmek |
|
58 |
General |
be taken in v.
|
dolaba girmek |
|
59 |
General |
be taken by v.
|
hoşlanmak |
|
60 |
General |
be taken short v.
|
sıkışmak |
|
61 |
General |
be taken unawares v.
|
boş bulunmak |
|
62 |
General |
be taken in v.
|
keleğe gelmek |
|
63 |
General |
be taken with fear v.
|
korkuya kapılmak |
|
64 |
General |
taken as granted v.
|
bahşedilmiş gibi saymak |
|
65 |
General |
be taken by v.
|
bayılmak |
|
66 |
General |
be taken into consideration v.
|
dikkate alınmak |
|
67 |
General |
have one's photo taken v.
|
resim çektirmek |
|
68 |
General |
be taken with v.
|
etkilenmek |
|
69 |
General |
be taken into account v.
|
sayılmak |
|
70 |
General |
be taken up with v.
|
ile meşgul olmak |
|
71 |
General |
be taken in v.
|
tongaya basmak |
|
72 |
General |
have one's photo taken with someone (a celebrity etc) v.
|
resim çekilmek |
|
73 |
General |
be taken aback v.
|
şaşalamak |
|
74 |
General |
be taken aback v.
|
şaşırtmak |
|
75 |
General |
be taken in by v.
|
aldanmak |
|
76 |
General |
be taken aback v.
|
şaşırıp kalmak |
|
77 |
General |
have one's photo taken v.
|
fotoğraf çektirmek |
|
78 |
General |
taken as granted v.
|
bahşedilmiş saymak |
|
79 |
General |
be taken as a reference v.
|
referans alınmak |
|
|
80 |
General |
be taken as references v.
|
referans alınmak |
|
81 |
General |
make the minutes taken v.
|
zabıt tutturmak |
|
82 |
General |
be taken short v.
|
abdesti gelmek |
|
83 |
General |
(a garment/cloth etc) be taken v.
|
daraltılmak |
|
84 |
General |
get someone taken one's photo v.
|
resim çektirmek |
|
85 |
General |
have someone taken one's photo v.
|
resim çektirmek |
|
86 |
General |
be taken to hospital v.
|
hastaneye götürülmek |
|
87 |
General |
be taken prisoner v.
|
esir düşmek |
|
88 |
General |
have a souvenir photograph taken v.
|
hatıra fotoğrafı çektirmek |
|
89 |
General |
have a souvenir photo taken v.
|
hatıra fotoğrafı çektirmek |
|
90 |
General |
be taken to the job v.
|
işe alınmak |
|
91 |
General |
be taken into custody v.
|
gözaltına alınmak |
|
92 |
General |
be taken prisoner v.
|
tutsak alınmak |
|
93 |
General |
no offense taken v.
|
üstüne alınmamak |
|
94 |
General |
no offense taken v.
|
üzerine alınmamak |
|
95 |
General |
be taken no notice v.
|
gözardı edilmek |
|
96 |
General |
be taken no notice v.
|
göz ardı edilmek |
|
97 |
General |
be taken unawares v.
|
hazırlıksız yakalanmak |
|
98 |
General |
be taken unawares v.
|
gafil avlanmak |
|
99 |
General |
have one's photo taken v.
|
fotoğraf çekilmek |
|
100 |
General |
be taken to task v.
|
azar işitmek |
|
101 |
General |
be taken to task v.
|
zılgıtı yemek |
|
102 |
General |
be taken for a ride v.
|
para kaptırmak |
|
103 |
General |
be taken to the cleaners v.
|
para kaptırmak |
|
104 |
General |
be taken to the cleaners v.
|
dolandırılmak |
|
105 |
General |
be taken for a ride v.
|
dolandırılmak |
|
106 |
General |
be taken as a basis v.
|
baz alınmak |
|
107 |
General |
be taken as a basis v.
|
esas alınmak |
|
108 |
General |
be taken aback at v.
|
-e şaşakalmak |
|
109 |
General |
be taken aback by v.
|
-e şaşakalmak |
|
110 |
General |
be taken for a fool v.
|
enayi yerine konmak |
|
111 |
General |
lose one's life in the hospital he/she was taken v.
|
kaldırıldığı hastanede yaşamanı yitirmek |
|
112 |
General |
be taken to a&e v.
|
acile kaldırılmak |
|
113 |
General |
be taken to accident and emergency v.
|
acile kaldırılmak |
|
114 |
General |
be taken to emergency v.
|
acile kaldırılmak |
|
115 |
General |
be taken to emergency room v.
|
acile kaldırılmak |
|
116 |
General |
die in the hospital where he/she was taken v.
|
kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmek |
|
117 |
General |
be taken to hospital with suspected broken leg/arm v.
|
kırık şüphesiyle hastaneye kaldırılmak |
|
118 |
General |
be taken to hospital suffering a suspected broken leg/arm v.
|
kırık şüphesiyle hastaneye kaldırılmak |
|
119 |
General |
die in the hospital where he/she was taken v.
|
kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmek |
|
120 |
General |
be taken to court v.
|
mahkemeye çıkarılmak |
|
121 |
General |
be taken into account v.
|
nazarı itibara alınmak |
|
122 |
General |
have something taken in v.
|
elbiseyi daraltmak |
|
123 |
General |
have something taken in v.
|
elbise daraltmak |
|
124 |
General |
be taken into account v.
|
hesaba katılmak |
|
125 |
General |
be taken prisoner by v.
|
tarafından esir alınmak |
|
126 |
General |
be taken care of v.
|
bakılmak |
|
127 |
General |
to be taken to the hospital v.
|
hastaneye kaldırılmak |
|
128 |
General |
be taken into custody v.
|
göz altına alınmak |
|
129 |
General |
be taken to the orphanage v.
|
yetimhaneye alınmak |
|
130 |
General |
be taken to the orphanage v.
|
yetiştirme yurduna alınmak |
|
131 |
General |
be taken into consideration v.
|
hesaba katılmak |
|
132 |
General |
be taken in the manner v.
|
suçüstü yakalanmak |
|
133 |
General |
taken over adj.
|
yüklenilmiş |
|
134 |
General |
taken off adj.
|
çıkartılmış |
|
135 |
General |
taken up with adj.
|
ile çok meşgul |
|
136 |
General |
taken over adj.
|
devralınmış |
|
137 |
General |
taken with adj.
|
abayı yakmış |
|
138 |
General |
taken collectively adj.
|
topluca alınan |
|
139 |
General |
taken for granted adj.
|
çantada keklik görülen |
|
140 |
General |
when it is taken into consideration adv.
|
dikkate alındığında |
|
Phrasals |
|
141 |
Phrasals |
taken with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) vurulmuş |
|
142 |
Phrasals |
taken with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) tutulmuş |
|
143 |
Phrasals |
taken with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) kapılmış |
|
144 |
Phrasals |
taken with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) aşık olmuş |
|
Phrases |
|
145 |
Phrases |
action to be taken n.
|
atılacak adım |
|
146 |
Phrases |
action to be taken n.
|
alınacak önlem |
|
147 |
Phrases |
actions to be taken n.
|
alınacak önlemler |
|
148 |
Phrases |
actions to be taken n.
|
alınacak tedbirler |
|
149 |
Phrases |
actions to be taken n.
|
atılacak adımlar |
|
150 |
Phrases |
actions to be taken quickly n.
|
hızla alınacak aksiyonlar |
|
151 |
Phrases |
the lunatics have taken over the asylum expr.
|
ayaklar baş olmuş başlar ayak |
|
152 |
Phrases |
the inmates have taken over the asylum expr.
|
ayaklar baş olmuş başlar ayak |
|
153 |
Phrases |
the lunatics have taken over the asylum expr.
|
deliler tımarhaneyi ele geçirmiş |
|
154 |
Phrases |
the inmates have taken over the asylum expr.
|
deliler tımarhaneyi ele geçirmiş |
|
155 |
Phrases |
the action plans to be taken will be defined expr.
|
alınacak aksiyon planları tanımlanacak |
|
156 |
Phrases |
when all these reasons are taken into consideration/account expr.
|
bütün bu nedenler düşünüldüğünde |
|
157 |
Phrases |
taken in its entirety expr.
|
bütünüyle ele alındığında |
|
158 |
Phrases |
when taken into account expr.
|
dikkate alındığında |
|
159 |
Phrases |
when taken into account expr.
|
düşünüldüğünde |
|
160 |
Phrases |
when it is taken into account expr.
|
dikkate alındığında |
|
161 |
Phrases |
when it is taken into account expr.
|
düşünüldüğünde |
|
162 |
Phrases |
taken all together expr.
|
hepsi birden düşünüldüğünde |
|
163 |
Phrases |
actions to be taken expr.
|
yapılması gerekenler |
|
164 |
Phrases |
action to be taken expr.
|
yapılacak eylem |
|
165 |
Phrases |
cannot be taken hold of expr.
|
yakalanamaz |
|
166 |
Phrases |
action to be taken expr.
|
yapılacak hareket |
|
167 |
Phrases |
actions to be taken expr.
|
yapılacaklar |
|
168 |
Phrases |
should never be taken for granted expr.
|
asla hafife alınmamalıdır |
|
Proverb |
|
169 |
Proverb |
mouse that has but one hole is quickly taken
|
işini sağlama al |
|
170 |
Proverb |
mouse that has but one hole is quickly taken
|
eşeğini sağlam kazığa bağla |
|
171 |
Proverb |
mouse that has but one hole is quickly taken
|
her zaman ikinci bir seçeneğin olsun |
|
Colloquial |
|
172 |
Colloquial |
seat's taken n.
|
koltuk dolu |
|
173 |
Colloquial |
be taken aback v.
|
apışıp kalmak |
|
174 |
Colloquial |
point taken expr.
|
anlaşıldı |
|
175 |
Colloquial |
someone's taken it expr.
|
biri almış |
|
176 |
Colloquial |
not that i've taken much advantage of it yet expr.
|
gerçi bundan yeterince faydalandığım pek söylenemez |
|
177 |
Colloquial |
point taken expr.
|
mesaj anlaşıldı |
|
178 |
Colloquial |
the dutch have taken holland expr.
|
o haber eskidi |
|
179 |
Colloquial |
the dutch have taken holland expr.
|
eski bir haber karşısında verilen bir cevap |
|
180 |
Colloquial |
(is) this taken? expr.
|
burası dolu mu? |
|
181 |
Colloquial |
(is) this taken? expr.
|
buranın (bu yerin) sahibi var mı? |
|
182 |
Colloquial |
(is) this taken? expr.
|
burası boş mu? |
|
183 |
Colloquial |
(is) this taken? expr.
|
burası müsait mi? |
|
Idioms |
|
184 |
Idioms |
be taken aback v.
|
birdenbire engellenmek |
|
185 |
Idioms |
be taken aback v.
|
birdenbire rahatsız edilmek |
|
186 |
Idioms |
be taken in by (someone) v.
|
(biri tarafından) kandırılmak/aldatılmak |
|
187 |
Idioms |
be taken in by (someone) v.
|
(birinin/bir şeyin) oyununa gelmek |
|
188 |
Idioms |
be taken in by (someone) v.
|
(birine/bir şeye) kanmak/inanmak |
|
189 |
Idioms |
be taken in by (someone) v.
|
(biri tarafından) eve/barınağa alınmak |
|
190 |
Idioms |
be taken in by (someone) v.
|
(biri tarafından) bakılmak/büyütülmek |
|
191 |
Idioms |
be taken in by (someone) v.
|
(biri tarafından)yetiştirilmek/yanına alınmak |
|
192 |
Idioms |
be taken in by (someone) v.
|
evlatlık olarak alınmak |
|
193 |
Idioms |
get taken in (by someone or something) v.
|
(biri tarafından) kandırılmak/aldatılmak |
|
194 |
Idioms |
get taken in (by someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) oyununa gelmek |
|
195 |
Idioms |
get taken in (by someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) kanmak/inanmak |
|
196 |
Idioms |
get taken in (by someone or something) v.
|
(biri tarafından) eve/barınağa alınmak |
|
197 |
Idioms |
get taken in (by someone or something) v.
|
(biri tarafından) bakılmak/büyütülmek |
|
198 |
Idioms |
get taken in (by someone or something) v.
|
(biri tarafından)yetiştirilmek/yanına alınmak |
|
199 |
Idioms |
get taken in (by someone or something) v.
|
evlatlık olarak alınmak |
|
200 |
Idioms |
get taken to task (by someone) v.
|
doğru/uygun şekilde davranması için (biri tarafından) uyarılmak/ikaz edilmek |
|
201 |
Idioms |
get taken to task (by someone) v.
|
(biri tarafından) azarlanmak/ağzının payı verilmek |
|
202 |
Idioms |
get taken to the cleaners (by someone) v.
|
(biri tarafından) bütün parası temize havale edilmek/bütün parası ütülmek/dolandırılmak |
|
203 |
Idioms |
get taken to the cleaners (by someone) v.
|
(birine) ezici bir farkla yenilmek |
|
204 |
Idioms |
get taken to the cleaners (by someone) v.
|
(birine karşı) ezilmek |
|
205 |
Idioms |
get taken to the cleaners (by someone) v.
|
(birine karşı) hiç varlık gösterememek |
|
206 |
Idioms |
get taken to the cleaners (by someone) v.
|
para kaptırmak |
|
207 |
Idioms |
get taken to the cleaners (by someone) v.
|
dolandırılmak |
|
208 |
Idioms |
get taken to the cleaners (by someone) v.
|
söğüşlenmek |
|
209 |
Idioms |
get taken to the cleaners (by someone) v.
|
donuna kadar soyulmak |
|
210 |
Idioms |
get taken to the cleaners (by someone) v.
|
sıfırı tüketmek |
|
211 |
Idioms |
get taken to the cleaners (by someone) v.
|
soyup soğana çevrilmek |
|
212 |
Idioms |
get taken to the cleaners (by someone) v.
|
açık ara yenilmek |
|
213 |
Idioms |
get taken to the cleaners (by someone) v.
|
hezimete uğramak |
|
214 |
Idioms |
have taken leave of one's senses v.
|
aklından zoru olmak |
|
215 |
Idioms |
have taken leave of one's senses v.
|
aklını kaçırmak |
|
216 |
Idioms |
have taken leave of one's senses v.
|
aklını yitirmek |
|
217 |
Idioms |
be taken unawares v.
|
boş bulunmak |
|
218 |
Idioms |
be taken with someone or something v.
|
birine/bir şeye vurulmak |
|
219 |
Idioms |
be taken to task v.
|
fırça yemek |
|
220 |
Idioms |
have taken leave of one's senses v.
|
mantıklı hareket etmemek |
|
221 |
Idioms |
someone's point is well taken v.
|
(...'nın söylediği) doğru bulunmak/onaylanmak/kabul görmek |
|
222 |
Idioms |
have one's name taken v.
|
futbolda sarı kart görmek (ve hakemin kılavuzuna ismi yazılmak) |
|
223 |
Idioms |
be taken as read v.
|
(herhangi bir sorgulama yapmadan) doğru kabul edilmek |
|
224 |
Idioms |
be taken as read v.
|
olduğu gibi kabul edilmek |
|
225 |
Idioms |
be taken under the wing of (someone) v.
|
(birinin) kanatları altına alınmak |
|
226 |
Idioms |
be taken under the wing of (someone) v.
|
(birinin) koruması altına alınmak |
|
227 |
Idioms |
be taken under the wing of (someone) v.
|
(birinin) himayesi altına alınmak |
|
228 |
Idioms |
be taken under the wing of (someone) v.
|
(birinin) bakımına alınmak |
|
229 |
Idioms |
be taken under the wing of (someone) v.
|
(birinin) yanına alınmak |
|
230 |
Idioms |
be taken aback (by somebody/something) v.
|
(biri/bir şey) tarafından şaşkınlığa uğratılmak |
|
231 |
Idioms |
be taken aback (by somebody/something) v.
|
(biri/bir şey) yüzünden şoka girmek |
|
232 |
Idioms |
be taken aback (by somebody/something) v.
|
(biri/bir şey) yüzünden şaşakalmak |
|
233 |
Idioms |
be taken short [uk] v.
|
olmadık bir yerde/zamanda tuvaleti gelmek |
|
234 |
Idioms |
be taken short [uk] v.
|
tuvalete sıkışmak |
|
235 |
Idioms |
be taken short [uk] v.
|
çok tuvaleti gelmek |
|
236 |
Idioms |
be taken short [uk] v.
|
acilen tuvalete gitmesi gerekmek |
|
237 |
Idioms |
be taken at face value v.
|
dış görüntüsüne göre değerlendirilmek |
|
238 |
Idioms |
be taken at face value v.
|
yüzeysel olarak değerlendirilmek |
|
239 |
Idioms |
be taken at face value v.
|
dışarıdan göründüğü gibi kabul edilmek/değerlendirilmek |
|
240 |
Idioms |
be taken by surprise v.
|
gafil avlanmak |
|
241 |
Idioms |
be taken by surprise v.
|
hazırlıksız yakalanmak |
|
242 |
Idioms |
be taken by surprise v.
|
sürpriz olmak |
|
243 |
Idioms |
be taken by surprise v.
|
şaşırmak |
|
244 |
Idioms |
be taken by surprise v.
|
savunmasız yakalanmak |
|
245 |
Idioms |
be taken down a notch (or two) v.
|
ağzının payını almak |
|
246 |
Idioms |
be taken down a notch (or two) v.
|
haddi bildirilmek |
|
247 |
Idioms |
be taken down a notch (or two) v.
|
dersini almak |
|
248 |
Idioms |
be taken down a notch (or two) v.
|
gününü görmek |
|
249 |
Idioms |
be taken down a notch (or two) v.
|
ipliği pazara çıkarılmak |
|
250 |
Idioms |
be taken down a peg (or two) v.
|
ağzının payını almak |
|
251 |
Idioms |
be taken down a peg (or two) v.
|
haddi bildirilmek |
|
252 |
Idioms |
be taken down a peg (or two) v.
|
dersini almak |
|
253 |
Idioms |
be taken down a peg (or two) v.
|
gününü görmek |
|
254 |
Idioms |
be taken down a peg (or two) v.
|
ipliği pazara çıkarılmak |
|
255 |
Idioms |
be taken for granted v.
|
cepte görülmek |
|
256 |
Idioms |
be taken for granted v.
|
kesin gözüyle bakılmak |
|
257 |
Idioms |
be taken for granted v.
|
varsayılmak |
|
258 |
Idioms |
be taken for granted v.
|
hafife alınmak |
|
259 |
Idioms |
be taken for granted v.
|
değeri bilinmemek |
|
260 |
Idioms |
be taken for granted v.
|
çantada keklik sayılmak/görülmek |
|
261 |
Idioms |
be taken to task (by someone) v.
|
(biri tarafından) azarlanmak |
|
262 |
Idioms |
be taken to task (by someone) v.
|
(biri tarafından) ağzının payı verilmek |
|
263 |
Idioms |
be taken to task (by someone) v.
|
(biri tarafından) fırçalanmak |
|
264 |
Idioms |
be taken to task (by someone) v.
|
(birinden) laf/azar işitmek |
|
265 |
Idioms |
be taken to task (by someone) v.
|
(biri tarafından) sorumlu tutulmak |
|
266 |
Idioms |
be taken to the cleaners (by someone) v.
|
(biri tarafından) dolandırılmak |
|
267 |
Idioms |
be taken to the cleaners (by someone) v.
|
(biri tarafından) parası çarpılmak |
|
268 |
Idioms |
be taken to the cleaners (by someone) v.
|
(biri tarafından) ütülmek |
|
269 |
Idioms |
be taken to the cleaners (by someone) v.
|
(biri tarafından) soyulup soğana çevrilmek |
|
270 |
Idioms |
be taken to the cleaners (by someone) v.
|
(biri tarafından) üçkağıda getirilmek |
|
271 |
Idioms |
be taken to the cleaners (by someone) v.
|
(biri tarafından) hezimete uğratılmak |
|
272 |
Idioms |
be taken to the cleaners (by someone) v.
|
(bir tarafından) açık ara yenilmek |
|
273 |
Idioms |
be taken up with (someone or something) v.
|
(biri/bir grup) tarafından ilgilenilmek |
|
274 |
Idioms |
be taken up with (someone or something) v.
|
(biri/bir grup) tarafından üstlenilmek |
|
275 |
Idioms |
be taken up with (something) v.
|
(bir şeyle) meşgul olmak |
|
276 |
Idioms |
be taken up with (something) v.
|
(bir şeyle) dolu olmak |
|
277 |
Idioms |
be taken up with (something) v.
|
(bir şeyle) ilgilenmek |
|
278 |
Idioms |
be taken up with (something) v.
|
(bir şeye) ilgi duymak |
|
279 |
Idioms |
be taken up with (something) v.
|
(bir şeye) kendini kaptırmak |
|
280 |
Idioms |
be taken with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) aşık olmak |
|
281 |
Idioms |
be taken with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) tutulmak |
|
282 |
Idioms |
be taken with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) abayı yakmak |
|
283 |
Idioms |
taken for dead adj.
|
öldü sanılmış |
|
284 |
Idioms |
taken for granted adj.
|
çantada keklik |
|
285 |
Idioms |
caught short taken short adv.
|
altına yapmak üzereyken |
|
286 |
Idioms |
caught short taken short adv.
|
(tuvalete) sıkışmış bir halde |
|
287 |
Idioms |
caught short taken short adv.
|
çişini/kakasını tutarak |
|
288 |
Idioms |
caught short taken short adv.
|
(tuvaletini) zorla tutarak |
|
289 |
Idioms |
taken for dead expr.
|
ölü gibi |
|
290 |
Idioms |
point is well taken expr.
|
doğru bulunmak/onaylanmak/kabul görmek |
|
Speaking |
|
291 |
Speaking |
is this seat taken? expr.
|
burası (bu koltuk) boş mu? |
|
292 |
Speaking |
I want to be taken seriously expr.
|
ciddiye alınmak istiyorum |
|
293 |
Speaking |
when taken into account expr.
|
dikkate alındığında |
|
294 |
Speaking |
when taken into consideration expr.
|
dikkate alındığında |
|
295 |
Speaking |
make sure she's well taken care of expr.
|
gözünüz gibi bakın ona |
|
296 |
Speaking |
make sure he's well taken care of expr.
|
gözünüz gibi bakın ona |
|
297 |
Speaking |
I can't tell you how happy I am you've taken that job expr.
|
işe kabul edildiğin için ne kadar sevindim anlatamam |
|
298 |
Speaking |
I can't tell you how happy I am you've taken that job expr.
|
işi aldığın için ne kadar sevindim anlatamam |
|
299 |
Speaking |
I should've taken care of her expr.
|
ona göz kulak olmalıydım |
|
300 |
Speaking |
when taken into consideration expr.
|
nazara alındığında |
|
301 |
Speaking |
when taken into account expr.
|
nazara alındığında |
|
302 |
Speaking |
none taken expr.
|
üzerime alınmadım |
|
303 |
Speaking |
none taken expr.
|
üstüme alınmadım |
|
304 |
Speaking |
were the casualties taken to hospital on time? expr.
|
yaralılar hastaneye zamanında götürüldü mü? |
|
305 |
Speaking |
no offense taken expr.
|
üzerime alınmadım |
|
306 |
Speaking |
no offense taken expr.
|
üstüme alınmadım |
|
Trade/Economic |
|
307 |
Trade/Economic |
deposits and guarantees taken n.
|
alınan depozito ve teminatlar |
|
308 |
Trade/Economic |
account being taken n.
|
tutulmakta olan hesap |
|
Law |
|
309 |
Law |
goods taken into custody n.
|
emniyet altına alınan eşyalar |
|
310 |
Law |
influence of narcotics taken willingly n.
|
ihtiyarı ile kullanılan uyuşturucu madde tesiri |
|
311 |
Law |
evidence taken on the spot n.
|
mahallinden alınan delil |
|
312 |
Law |
be taken into the custody of the law v.
|
adli muhafaza altına alınmak |
|
313 |
Law |
be taken into custody for security reasons v.
|
güvenlik gerekçesiyle polis gözetimine alınmak |
|
Technical |
|
314 |
Technical |
action be taken n.
|
alınacak önlemler |
|
315 |
Technical |
sample taken at random n.
|
rasgele alınan numune |
|
316 |
Technical |
actions to be taken in the event of fire n.
|
yangın durumunda yapılması gerekenler |
|
317 |
Technical |
actions to be taken in the event of fire n.
|
yangın durumunda yapılacaklar |
|
318 |
Technical |
taken apart adj.
|
demonte edilmiş |
|
Computer |
|
319 |
Computer |
date taken n.
|
alınan tarih |
|
320 |
Computer |
date taken n.
|
alma tarihi |
|
321 |
Computer |
place taken n.
|
çekilen yer |
|
322 |
Computer |
time taken n.
|
çekildiği saat |
|
323 |
Computer |
date taken n.
|
çekildiği tarih |
|
324 |
Computer |
time taken n.
|
geçen süre |
|
325 |
Computer |
pictures taken expr.
|
çekilmiş resimler |
|
Construction |
|
326 |
Construction |
matters to be taken into account while carrying out large repairs and renovations and setting up a brand new building n.
|
yeniden yaptırılacak binalarda, büyük onarım ve tadilatlarda dikkat edilecek hususlar |
|
Automotive |
|
327 |
Automotive |
measures to be taken against the emission of gaseous pollutants from diesel engines for use in vehicles n.
|
araçlarda kullanılan sıkıştırma ateşlemeli motorlardan çıkan gaz ve partikül kirleticilerin emisyonlarına karşı alınacak tedbirler |
|
328 |
Automotive |
measures to be taken against the emission of pollutants from diesel engines n.
|
dizel motorlardan çıkan kirletici emisyonlarına karşı alınan önlemler |
|
329 |
Automotive |
measures to be taken against air pollution by gases from positive-ignition engines of motor vehicles n.
|
motorlu araçların pozitif ateşleme sisteminden çıkan gazların neden olduğu hava kirliliğine karşı alınacak tedbirler |
|
330 |
Automotive |
measures to be taken against the emission of pollutants from diesel engines for use in vehicles n.
|
motorlu araçlarda kullanılan dizel motorlardan çıkan kirletici emisyonlara karşı alınan önlemler |
|
331 |
Automotive |
measures to be taken against air pollution by emission from motor vehicles n.
|
motorlu taşıtlardan yayılan emisyonların oluşturduğu hava kirliliğine karşı alınacak tedbirler |
|
Traffic |
|
332 |
Traffic |
she/he (have) his/her driving licence taken away v.
|
ehliyetine el konulmak |
|
Medical |
|
333 |
Medical |
tds (to be taken three times a day) n.
|
günde üç kere alınacak (reçetelerde) |
|
334 |
Medical |
blood samples taken postoperatively n.
|
ameliyat sonrası alınan kan örnekleri |
|
335 |
Medical |
blood samples taken preoperatively n.
|
ameliyat öncesi alınan kan örnekleri |
|
336 |
Medical |
average hemoglobin and hematocrit values of blood samples taken postoperatively n.
|
ameliyat sonrası alınan kan örneklerinde hemoglobin ve hematokrit değerlerinin ortalamaları |
|
337 |
Medical |
average hemoglobin and hematocrit values of blood samples taken preoperatively n.
|
ameliyat öncesi alınan kan örneklerinde hemoglobin ve hematokrit değerlerinin ortalamaları |
|
338 |
Medical |
biopsy taken from the skin lesions n.
|
cilt lezyonlarından alınan biyopsi |
|
339 |
Medical |
pill taken to prevent pregnancy n.
|
doğumu önleyici hap |
|
340 |
Medical |
drugs taken in the first trimester n.
|
gebeliğin ilk üç ayında alınan ilaçlar |
|
341 |
Medical |
medicines taken in the first trimester n.
|
gebeliğin ilk üç ayında alınan ilaçlar |
|
342 |
Medical |
medicines taken in the first trimester n.
|
hamileliğin ilk üç ayında alınan ilaçlar |
|
343 |
Medical |
drugs taken in the first trimester n.
|
hamileliğin ilk üç ayında alınan ilaçlar |
|
344 |
Medical |
be taken into intensive care unit v.
|
yoğun bakıma alınmak |
|
345 |
Medical |
be taken into intensive care v.
|
yoğun bakıma alınmak |
|
346 |
Medical |
taken in toxic doses adj.
|
toksik dozlarda alınan |
|
Gastronomy |
|
347 |
Gastronomy |
sweet biscuit taken with lemon sherbet n.
|
şeker böreği |
|
Agriculture |
|
348 |
Agriculture |
measures to be taken against the emission of pollutants from diesel engines for use in wheeled agricultural or forestry tractors n.
|
tarım veya orman traktörlerinde kullanılan dizel motorlardan çıkan kirletici emisyonlara karşı alınacak tedbirler |
|
Education |
|
349 |
Education |
measures to be taken during utilization n.
|
kullanım esnasında alınacak tedbirler |
|
Slang |
|
350 |
Slang |
be taken in v.
|
katakulliye getirilmek |
|
351 |
Slang |
be taken in v.
|
katakulliye gelmek |
|