Tureng - dance - English Turkish Sentences

History

	English	Turkish
1	dance	dans etmek	v.
	It would seem that even then, people were making music that nobody danced to. Görünüşe göre o zamanlar bile insanlar kimsenin dans etmediği müzikler yapıyorlardı. Vicky, you could dance anywhere else in the whole world. Vicky, dünyanın her yerinde dans edebilirsin. Vicky, you could dance anywhere else in the whole world. Vicky, koca dünyada başka herhangi bir yerde dans edebilirsin. Vicky, you could dance anywhere else in the whole world. Vicky, dünyanın herhangi bir yerinde dans edebilirsin. Tom and Mary like to dance after dinner. Tom ve Mary yemekten sonra dans etmeyi severler. Tom and Mary danced all evening. Tom ve Mary bütün akşam dans etti. I already know how to dance. Nasıl dans edileceğini zaten biliyorum. Tom can dance well. Tom iyi dans edebilir. I wanted to dance with Tom. Tom ile dans etmek istedim. She loves to dance. O, dans etmeyi sever. Shall we dance a bit? Biraz dans edelim mi? He does not know how to dance. O nasıl dans edileceğini bilmiyor. We danced the night away. Bütün gece dans ettik. Do you want to dance? Dans etmek ister misin? Tom asked me if I wanted to dance. Tom bana dans etmek isteyip istemediğimi sordu. Tom doesn't like the way you dance. Tom senin dans ediş şeklini sevmiyor. You should've seen us dance. Dans etmemizi görmeliydin. I know that Tom and Mary have never danced together. Tom ve Mary'nin birlikte hiç dans etmediklerini biliyorum. I danced. Dans ettim. Mary doesn't dance much now, but I know she used to a lot. Mary, şimdi fazla dans etmiyor ama eskiden çok dans ettiğini biliyorum. Tom loves to dance. Tom dans etmeyi sever. Tom wanted to dance. Tom dans etmek istedi. They can’t dance. Onlar dans edemez. Is that not the castle that Cinderella danced in? Sinderella'nın dans ettiği kale o değil mi? Where did you learn to dance? Dans etmeyi nerede öğrendin? Tom asked Mary if she wanted to dance. Tom, Mary'ye dans etmek isteyip istemediğini sordu. We danced about the fire. Ateşin etrafında dans ettik. I'd love to dance with you. Seninle dans etmeyi çok isterim. Do you really want to dance with me? Gerçekten benimle dans etmek istiyor musun? You can dance, can't you? Dans edebilirsin, değil mi? I was wondering if you'd like to dance. Dans etmek ister misin diye merak ediyordum. I love watching you dance. Seni dans ederken izlemeyi seviyorum. I enjoy watching Tom dance. Tom'u dans ederken izlemekten zevk alıyorum. Didn't I ask you not to dance? Senin dans etmemeni istemedim mi? I don't believe Tom will dance. Tom'un dans edeceğine inanmıyorum. Let me come to the ball; I, too, would like to dance. Baloya gelmeme izin ver; Ben de dans etmek istiyorum. It's a pity that you don't know how to dance. Ne yazık ki dans etmeyi bilmiyorsun. Do you dance? Dans eder misin? Do you really want me to dance with you? Seninle dans etmemi gerçekten istiyor musun? Let's dance together. Haydi beraber dans edelim. I'll dance with her. Onunla dans edeceğim. Tom likes the way you dance. Tom dans etme şeklini seviyor. I don't dance anymore. Artık dans etmiyorum. I haven't danced since high school. Liseden beri dans etmedim. I want to dance. Ben dans etmek istiyorum. Let me dance with you. Seninle dans edeyim. Have you ever seen us dance? Bizi hiç dans ederken gördünüz mü? Tom asked Mary to teach him how to dance. Tom Mary'den ona nasıl dans edeceğini öğretmesini istedi. Any dance looks beautiful, if it's danced from the heart. Eğer yürekten dans edilirse, her dans güzel görünür. He wants to dance. O, dans etmek istiyor. I don't know why you want me to dance. Neden dans etmemi istediğini bilmiyorum. I won't dance, so don't ask me. Dans etmeyeceğim, o yüzden bana sorma. Tom couldn't find anyone to dance with. Tom birlikte dans edecek birini bulamadı. I don't like the sun, I prefer the rain and dance under it. Güneşi sevmiyorum, yağmuru ve altında dans etmeyi tercih ederim. I can dance well. Ben iyi dans edebilirim. I didn't think you'd dance. Dans edeceğini düşünmemiştim. Tom danced with Mary and only three other girls at the high school prom. Tom lise balosunda Mary ve sadece üç kızla dans etti. Who did Tom dance with? Tom kimle dans etti? How did you learn to dance so well? Bu kadar iyi dans etmeyi nasıl öğrendin? I asked her to dance. Onun dans etmesini rica ettim. Today we dance. Bugün dans ediyoruz. Tom isn't able to dance. Tom dans edemiyor. I learned to dance when I was thirteen. Dans etmeyi 13 yaşındayken öğrendim. Layla made it clear that she was willing to dance for money. Leyla para karşılığında dans etmeye istekli olduğunu açıkça belirtti. Tom danced. Tom dans etti. Tom really wanted to dance with Mary. Tom gerçekten Mary ile dans etmek istiyordu. Have you ever seen them dance? Hiç onların dans ettiğini gördün mü? I don't normally dance. Normalde dans etmem. Why didn't you dance with him? Neden onunla dans etmedin? Have you ever seen us dance? Hiç dans ettiğimizi gördün mü? Who did Tom dance with? Tom kiminle dans etti? I still can't dance. Hâlâ dans edemiyorum. I want to dance. Dans etmek istiyorum. Have you seen Tom dance? Tom'u dans ederken gördünüz mü? Tom and Mary just wanted to dance with each other all evening. Tom ve Mary akşam boyunca sadece birbirleri ile dans etmek istediler. Haven't you and Tom ever danced together? Sen ve Tom hiç birlikte dans etmediniz mi? I wanted to dance with you. Seninle dans etmek istiyordum. Some people dance with a mop or a broom for some reason. Bazı insanlar nedense paspasla ya da süpürgeyle dans eder. I look forward to watching you dance. Seni dans ederken izlemek için sabırsızlanıyorum. I don't see why Tom wouldn't want to dance. Tom'un neden dans etmek istemeyeceğini anlamıyorum. I began to dance. Dans etmeye başladım. Besides, I do not know how to dance. Ayrıca, nasıl dans edileceğini bilmiyorum. I've never seen her dance. Onu hiç dans ederken görmedim. Why doesn't he dance with me anymore? Neden artık benimle dans etmiyor? Shall we dance? Dans edelim mi? I want to get up and dance. Kalkıp dans etmek istiyorum. Tom has never danced with Mary. Tom, Mary ile hiç dans etmedi. Tom wasn't able to dance. Tom dans edemiyordu. Tom watched Mary dance. Tom Mary'nin dans etmesini izledi. Sami liked to dance. Sami dans etmeyi seviyordu. They danced cheek to cheek. Onlar yanak yanağa dans ettiler. They danced until six in the morning. Onlar sabah altıya kadar dans ettiler. I don't see why Tom wouldn't want to dance. Tom'un neden dans etmek istemediğini anlamıyorum. Tom began to dance. Tom dans etmeye başladı. Mary can dance well. Mary, iyi dans edebiliyor. Would you like to dance? Dans etmek ister misiniz? I haven't danced since I was thirteen. On üç yaşından beri dans etmedim. I want to watch you dance. Dans etmeni izlemek istiyorum. Furthermore, I don't know how to dance. Ayrıca nasıl dans edileceğini bilmiyorum. Tom said Mary has never seen John dance. Tom Mary'nin John'un dans ettiğini hiç görmediğini söyledi. I want to watch you dance. Seni dans ederken izlemek istiyorum. I never dance sober. Ben asla ayık dans etmem. That was the first time I'd seen Tom dance. İlk defa Tom'un dans ettiğini gördüm. I wonder whether Tom wanted to dance. Acaba Tom dans etmek istedi mi? I like to dance with Mary. Mary ile dans etmeyi seviyorum. Tom danced with Mary. Tom, Mary ile dans etti. May I dance with you? Sizinle dans edebilir miyim? Let's dance. Hadi dans edelim. You should've seen them dance. Onların dans etmesini görmeliydin. Tom really wanted to dance with Mary. Tom gerçekten Mary ile dans etmek istedi. We were in the room, and we danced. Biz salondaydık ve dans ettik. Have you ever seen Tom dance? Tom'u hiç dans ederken gördün mü? She danced with joy. O, neşeyle dans etti. Tom loves to dance. Tom dans etmeyi seviyor. I will dance on your grave. Mezarının üstünde dans edeceğim. I've never seen them dance. Onları hiç dans ederken görmedim. Everybody danced. Herkes dans etti. Tom doesn't like the way you dance. Tom dans etme şeklini beğenmiyor. I can dance well. İyi dans edebiliyorum. How did you learn to dance? Dans etmeyi nasıl öğrendin? Who would ever want to dance with Tom? Tom'la dans etmek isteyen kim? She danced with joy. Neşeyle dans etti. Did you dance by yourself? Tek başına mı dans ettin? Tom likes the way you dance. Tom dans edişini seviyor. I like to dance. Dans etmeyi severim. Have you ever seen me dance? Hiç dans ettiğimi gördün mü? I'd like to dance. Ben dans etmek isterim. I don't really know how to dance. Nasıl dans edeceğimi gerçekten bilmiyorum. I didn't dance with Tom. Tom'la dans etmedim. Tom wasn't able to dance. Tom dans edemedi. I want to dance with you. Ben seninle dans etmek istiyorum. He danced while naked. Çıplakken dans etti. Tom kissed a girl and danced with her all night. Tom bir kızı öptü ve tüm gece onunla dans etti. Sami wanted to dance. Sami dans etmek istiyordu. People danced in the streets. İnsanlar sokaklarda dans ediyordu. How did you learn to dance like that? Böyle dans etmeyi nasıl öğrendin? Y'all danced. Hepiniz dans ettiniz. I don't know what made me think I could dance. Bana dans edebileceğimi düşündüren neydi bilmiyorum. A girl asked Tom to dance. Bir kız Tom'un dans etmesini istedi. I've seen you dance. Senin dans ettiğini gördüm. I saw them dance once. Bir keresinde onları dans ederken görmüştüm. Tom said he's never seen Mary dance. Tom, Mary'yi hiç dans ederken görmediğini söyledi. I wonder whether Tom wants to dance or not. Tom'un dans etmek isteyip istemediğini merak ediyorum. I can sing and I can dance. Şarkı söyleyebilir ve dans edebilirim. Every savage can dance. Her vahşi dans edebilir. I want to show you how well I can dance now. Şimdi ne kadar iyi dans edebileceğimi sana göstermek istiyorum. Didn't I tell you not to dance? Sana dans etmemeni söylemedim mi? Tom kissed a girl and danced with her all night. Tom bir kızı öptü ve bütün gece onunla dans etti. She watched him dance. Onu dans ederken izledi. I don't dance. Dans etmem. Are you going to dance with me? Benimle dans edecek misin? Did you really dance with Tom? Gerçekten Tom'la dans ettin mi? Tom wanted to dance. Tom dans etmek istiyordu. I wonder if Tom really wants to dance. Tom'un gerçekten dans etmek isteyip istemediğini merak ediyorum. Do you think Tom would be willing to dance for us? Sence Tom bizim için dans etmeye istekli olur mu? I wish I could dance every day. Keşke her gün dans edebilsem. Tom and Mary danced together all night long. Tom ve Mary birlikte bütün gece dans ettiler. I never dance sober. Hiç ayık dans etmem. I don't think I should dance. Dans etmemem gerektiğini düşünüyorum. Where did you learn to dance like this? Böyle dans etmeyi nereden öğrendin? I think I can dance pretty well. Sanırım çok iyi dans edebilirim. Furthermore, I don't know how to dance. Dahası, nasıl dans edileceğini bilmiyorum. Can you dance the two-step? İki adım dans edebilir misin? Have you ever seen Tom dance before? Tom'u daha önce hiç dans ederken gördün mü? If you want to dance, let's dance together. Dans etmek istiyorsan, birlikte dans edelim. He didn't want to dance with me. O benimle dans etmek istemedi. She didn't want to dance with me. Benimle dans etmek istemedi. I wanted to dance with you. Ben seninle dans etmek istemiştim. I wonder if Tom really wants to dance. Acaba Tom gerçekten dans etmek istiyor mu? Tom and Mary danced close together. Tom ve Mary birbirlerine yakın dans ettiler. Let's dance. Dans edelim. I didn't know that I was supposed to dance with your sister. Kız kardeşinle dans etmem gerektiğini bilmiyordum. Mary's brother likes to dance. Mary'nin kardeşi dans etmeyi seviyor. I'll dance with them. Onlarla dans edeceğim. I want to learn to dance like you. Senin gibi dans etmeyi öğrenmek istiyorum. I didn't think Tom would dance. Tom'un dans edeceğini sanmıyorum. I will dance on your grave. Ben senin mezarının üzerinde dans edeceğim. Tom said he was too tired to dance. Tom dans edemeyecek kadar yorgun olduğunu söyledi. When did Tom learn to dance? Tom dans etmeyi ne zaman öğrendi? We danced until midnight. Gece yarısına kadar dans ettik. Can you dance to this song? Bu şarkıda dans edebilir misin? I won't dance, so don't ask me. Dans etmeyeceğim, bu yüzden bana sorma. Tom didn't want to dance with me. Tom benimle dans etmek istemedi. I asked Mary to dance with me. Mary'den benimle dans etmesini istedim. The other animals of the forest came to watch the wedding dance, and they, too, danced all night in the moonlight. Ormanın diğer hayvanları düğün dansını izlemeye geldi ve onlar da bütün gece ay ışığı altında dans ettiler. They danced merrily together on the grass. Çimlerin üzerinde neşeyle dans ettiler. Would you like to dance with me? Benimle dans etmek ister misin? The music makes me want to dance. Müzik bende dans etme isteği uyandırıyor. Tom wants to learn how to dance. Tom dans etmeyi öğrenmek istiyor. I'm not going to dance with any Tom, Dick or Harry. Hiçbir Tom, Dick ya da Harry ile dans etmeyeceğim. Tom sang and Mary danced. Tom şarkı söyledi ve Mary dans etti. I'm afraid of asking her to dance and being turned down. Ona dans etmeyi teklif etmekten ve reddedilmekten korkuyorum. Who's ready to dance? Kim dans etmeye hazır? I didn't tell Tom not to dance. Tom'a dans etmemesini söylemedim. Tom and Mary just wanted to dance with each other all evening. Tom ve Mary bütün akşam birbirleriyle dans etmek istediler. She sings, he plays the guitar and we dance. O şarkı söylüyor, o gitar çalıyor ve biz dans ediyoruz. Tom and Mary danced all night long. Tom ve Mary bütün gece dans ettiler. Tom sang and danced. Tom şarkı söyler ve dans ederdi. Who would ever want to dance with Tom? Kim Tom'la dans etmek ister ki? I wondered whether Tom wanted to dance. Tom'un dans etmek isteyip istemediğini merak ettim. I loved watching you dance. Seni dans ederken izlemek hoşuma gitti. He danced while naked. O çıplakken dans etti. You danced. Sen dans ettin. She danced all night long. Bütün gece dans etti. Tom asked Mary to teach him how to dance. Tom, Mary'den ona nasıl dans edileceğini öğretmesini istedi. I dance truly bad. Ben gerçekten kötü dans ettim. I was too tired to dance. Dans edemeyecek kadar yorgundum. Have you ever seen him dance? Onu hiç dans ederken gördün mü? Have you ever seen them dance? Onları hiç dans ederken gördünüz mü? Tom can dance better than Mary. Tom, Mary'den daha iyi dans edebiliyor. Does Tom know how to dance? Tom nasıl dans edildiğini biliyor mu? You should've seen me dance. Dans etmemi görmeliydin. Even though she was a heavy woman, she danced well. O ağır bir kadın olmasına rağmen, o iyi dans etti. I didn't think that you could dance. Dans edebileceğini düşünmemiştim. But who would want to dance with you? Ama seninle kim dans etmek ister ki? I love the way you dance. Dans etme şeklini seviyorum. I don't want you to dance with Tom anymore. Artık Tom'la dans etmeni istemiyorum. I told Tom that I didn't know how to dance. Tom'a nasıl dans edeceğimi bilmediğimi söyledim. I'd love to dance with you. Seninle dans etmeyi çok istiyorum. I danced all night long. Bütün gece dans ettim. We want you to dance for us. Bizim için dans etmeni istiyoruz. Tom sings well, but he can't dance. Tom iyi şarkı söyler ama dans edemez. It's a pity that you don't know how to dance. Dans etmeyi bilmemen çok yazık. I wonder whether Tom wanted to dance. Tom'un dans etmek isteyip istemediğini merak ediyorum. Tom didn't have to dance with me. Tom benimle dans etmek zorunda değildi. I don't think I'll dance. Dans edeceğimi sanmıyorum. He danced all night long. Bütün gece dans etti. I'll dance with Tom. Ben Tom'la dans edeceğim. Will you dance with me, my little clown? Benimle dans eder misin, küçük palyaçom? Let me dance with you. Seninle dans etmeme izin ver. I saw Tom dance once. Tom'u bir kez dans ederken gördüm. Aren't you going to dance with Tom? Tom'la dans etmeyecek misin? He danced in the fire. Ateşin içinde dans etti. Tom smiled and started to dance. Tom gülümsedi ve dans etmeye başladı. Tom just stood there watching everybody dance. Tom orada durmuş herkesin dans etmesini izliyor. We danced the night away. Gece boyunca dans ettik. Tom danced on top of the bar. Tom barın üstünde dans etti. You should've seen him dance. Onu dans ederken görmeliydin. Tom decided it was time to learn how to dance. Tom dans etmeyi öğrenme zamanının geldiğine karar verdi. She has never danced with him. Onunla hiç dans etmedi. Sami and Layla danced together. Sami ve Layla birlikte dans ettiler. I want to see you dance. Dans ettiğini görmek istiyorum. I don't think Tom knows how to dance. Tom'un nasıl dans edileceğini bildiğini sanmıyorum. Tom wanted to dance with Mary. Tom, Mary ile dans etmek istedi. Tom knew that he wouldn't be able to dance well enough to impress Mary. Tom, Mary'yi etkileyecek kadar iyi dans edemeyeceğini biliyordu. All the girls wanted to dance with Tom. Bütün kızlar Tom'la dans etmek istedi. Fadil sang and danced. Fadıl şarkı söyler ve dans ederdi. Didn't I tell you not to dance? Sana dans etme demedim mi? Do you really want Tom to dance? Tom'un dans etmesini gerçekten istiyor musun? How well can you dance? Ne kadar iyi dans edebiliyorsun? Linda danced with other men to provoke Dan. Linda Dan'ı kışkırtmak için başka adamlarla dans etti. I'd like to dance with you. Seninle dans etmek istiyorum. Have you ever seen her dance? Onu hiç dans ederken gördün mü? It's fun to watch you dance. Seni dans ederken izlemek eğlenceli. Tom likes to watch Mary dance. Tom, Mary'yi dans ederken izlemeyi seviyor. Do you think Tom would be willing to dance for us? Tom'un bizim için dans etmeye istekli olacağını düşünüyor musun? Did you really dance by yourself? Gerçekten tek başına mı dans ettin? I had no idea you could dance. Dans edebildiğin hakkında hiçbir fikrim yoktu. Her fingers danced over the keyboard. Parmakları klavyenin üzerinde dans ediyordu. I don't know what made me think I could dance. Bana dans edebileceğimi düşündürenin ne olduğunu bilmiyorum. Tom wanted to dance with Mary. Tom Mary ile dans etmek istedi. We were in the room, and we danced. Odadaydık ve dans ediyorduk. Sami doesn't want to dance anymore. Sami artık dans etmek istemiyor. Can I have a dance with you? Seninle dans edebilir miyim? You danced wonderfully tonight. Bu gece mükemmel dans ettin. I'm not going to dance with any Tom, Dick or Harry. Ben Tom, Dick ve Harry ile dans etmeyeceğim. Tom said Mary has never seen John dance. Tom, Mary'nin John'u hiç dans ederken görmediğini söyledi. Tom asked Mary if she wanted to dance. Tom Mary'ye dans etmek isteyip istemediğini sordu. Didn't I ask you not to dance with Tom? Sana Tom'la dans etmemeni söylemedim mi? Any dance looks beautiful, if it's danced from the heart. Eğer yürekten dans edilirse herhangi bir dans güzel görünür. Will you dance with me, my little clown? Benim küçük palyaçom, benimle dans eder misin? It looks like Tom and I are the only ones here who know how to dance. Görünüşe göre burada dans etmeyi bilen bir tek Tom ve ben varız. Who taught you to dance? Size kim dans etmeyi öğretti? He's afraid to dance. O dans etmekten korkuyor. I like to dance with Mary. Mary'yle dans etmeyi severim. Give me one good reason why I shouldn't dance. Dans etmemem için bana tek bir iyi neden söyle. I heard you tell Tom not to dance. Tom'a dans etmemesini söylediğini duydum. Give me one good reason why I shouldn't dance. Bana neden dans etmemem gerektiğine dair iyi bir sebep ver. Tom doesn't know how to dance. Tom nasıl dans edeceğini bilmiyor. I already know how to dance. Dans etmeyi zaten biliyorum. They that dance must pay the fiddler. Dans edenler kemancıya para ödemelidir. She danced with him at the high school prom. Lise balosunda onunla dans etti. They like to dance. Dans etmeyi severler. He didn't want to dance with me. O da benimle dans etmek istemedi. I want you to dance. Dans etmeni istiyorum. Let's dance together. Birlikte dans edelim. I would like to learn how to dance. Dans etmeyi öğrenmek istiyorum. I don't dance. Dans etmiyorum. Tom isn't able to dance. Tom, dans edemez. I would like to learn how to dance. Nasıl dans edileceğini öğrenmek istiyorum. Fadil sang and danced. Fadıl şarkı söyledi ve dans etti. Why doesn't he dance with me anymore? Neden artık o benimle dans etmiyor? Tom didn't dance with Mary. Tom, Mary ile dans etmedi. I've seen you dance. Seni dans ederken gördüm. Tom danced with Mary all evening. Tom bütün akşam Mary ile dans etti. She danced with a grace that surprised us all. O, hepimizi şaşırtan bir zerafetle dans etti. I want to show you how well I can dance now. Şimdi ne kadar iyi dans edebildiğimi size göstermek istiyorum. Do you think Tom will actually dance tonight? Tom'un bu gece gerçekten dans edeceğini düşünüyor musun? Her fingers danced over the keyboard. Onun parmakları klavyenin üzerinde dans etti. Tom should've danced with Mary. Tom, Mary ile dans etmeliydi. They danced until six in the morning. Sabah altıya kadar dans ettiler. They danced. Dans ettiler. I wish that I could've seen Tom dance. Keşke Tom'u dans ederken görebilseydim. Tom says he's never seen Mary dance. Tom, Mary'yi hiç dans ederken görmediğini söylüyor. I'll dance with him. Onunla dans edeceğim. Didn't I just tell you not to dance? Az önce sana dans etme demedim mi? They dance all night. Bütün gece dans ediyorlar. Tom played the accordion while Mary danced. Mary dans ederken Tom akerdeon çaldı. Does Tom know how to dance? Tom dans etmeyi biliyor mu? Did Tom really dance? Tom gerçekten dans etti mi? Tom said he's never seen Mary dance. Tom, Mary'nin dans ettiğini hiç görmediğini söyledi. No one did anything but dance. Kimse dans etmekten başka bir şey yapmadı. I want to dance with you. Seninle dans etmek istiyorum. He danced like a leaf in the autumn wind. Sonbahar rüzgarında bir yaprak gibi dans etti. Tom danced with Mary and only three other girls at the high school prom. Tom lise balosunda Mary ve sadece diğer üç kız ile dans etti. I want to dance at my granddaughter's wedding. Torunumun düğününde dans etmek istiyorum. The fairies danced in the moonlight. Periler ay ışığında dans ettiler. I didn't think you'd dance. Dans edeceğini düşünmedim. I didn't want to dance. Dans etmek istemedim. When you dance with the bear, you can't stop until the bear wants to stop. Ayı ile dans ederken, ayı durmak isteyene kadar duramazsın. So, you think you can dance. Demek dans edebileceğini düşünüyorsun. Do you think Tom would really want to dance with me? Tom'un gerçekten benimle dans etmek istediğini düşünüyor musun? Mary said she was going to dance all night. Mary bütün gece dans edeceğini söyledi. Let's sing and dance. Hadi şarkı söyleyip dans edelim. Tom had never seen Mary dance before. Tom Mary'nin dans ettiğini daha önce hiç görmemişti. We'll dance. Dans edeceğiz. Tom could dance rather well. Tom oldukça iyi dans edebilir. The ladies are ready to dance! Hanımlar dans etmeye hazır! Tom and John both really wanted to dance with Mary. Tom ve John gerçekten Mary ile dans etmek istiyorlardı. Everybody wanted to dance. Herkes dans etmek istedi. Come on everyone, let's dance! Hadi millet, dans edelim! I want to dance with Mary. Mary ile dans etmek istiyorum. My sister likes to dance. Kız kardeşim dans etmeyi seviyor. Tom danced with Mary. Tom Mary ile dans etti. She wants to sing and dance. Şarkı söyleyip dans etmek istiyor. Tom danced alone on the deck. Tom güvertede yalnız dans etti. Have you ever seen Tom dance before? Hiç Tom'un daha önce dans ettiğini gördün mü? Linda danced with other men to provoke Dan. Linda, Dan'i kışkırtmak için başka erkeklerle dans etti. Tom says he's never seen Mary dance. Tom, Mary'i hiç dans ederken görmediğini söylüyor. Yoko danced with a grace that surprised us. Yoko bizi şaşırtan bir zarafetle dans etti. Sami liked to dance. Sami dans etmeyi severdi. Have you ever danced in a party? Hiç bir partide dans ettin mi? Besides that, I don't know how to dance. Bunun yanı sıra, nasıl dans edilir bilmiyorum. Do you really want me to dance with you? Gerçekten seninle dans etmemi istiyor musun? I really don't know how to dance. Gerçekten nasıl dans edeceğimi bilmiyorum. Tom said he wouldn't dance. Tom dans etmeyeceğini söyledi. She loves to dance. Dans etmeyi seviyor. I'd like to dance. Dans etmek istiyorum. That was the first time I'd seen Tom dance. Tom'u ilk kez dans ederken görmüştüm. Nobody would dance with Tom. Kimse Tom'la dans etmez. Mary has danced since she was five. Mary beş yaşından beri dans etmektedir. I didn't tell Tom not to dance. Tom'a dans etmemesini ben söylemedim. I have no desire to dance. Dans etmek istemiyorum. Did you really think I'd dance with you? Gerçekten seninle dans edeceğimi mi düşündün? I'll dance with you. Seninle dans edeceğim. You should've seen us dance. Dans ettiğimizi görmeliydin. We sang, danced and chatted after dinner. Yemekten sonra şarkı söyledik, dans ettik ve sohbet ettik. I remember the way you used to dance. Sizin dans etme tarzınızı hatırlıyorum. How did you manage to get Tom to dance? Tom'u dans ettirmeyi nasıl başardın? It seems strange that Tom didn't want to dance with Mary. Tom'un Mary ile dans etmek istememesi garip görünüyor. They danced awkwardly together. Birlikte beceriksizce dans ettiler. I saw Tom dance once. Tom'un bir kez dans ettiğini gördüm. I like watching Tom dance. Tom'un dans etmesini izlemeyi seviyorum. Tom didn't want to dance. Tom dans etmek istemedi. They danced. Onlar dans etti. Tom had never seen Mary dance before. Tom daha önce Mary'yi dans ederken hiç görmemişti. Tom sang and danced. Tom şarkı söyledi ve dans etti. She wants to sing and dance. O şarkı söyleyip dans etmek istiyor. I knew Tom wouldn't like the way Mary danced. Tom'un Mary'nin dans etme şeklini sevmeyeceğini biliyordum. Tom doesn't have to dance with Mary unless he wants to. Tom istemediği sürece Mary ile dans etmek zorunda değildir. Who did you want to dance with? Kiminle dans etmek istedin? I didn't think that you could dance. Dans edebileceğini düşünmedim. Tom danced on top of the bar. Tom barın tepesinde dans etti. I remember the way you used to dance. Eskiden nasıl dans ettiğini hatırlıyorum. I won't dance. Dans etmeyeceğim. We dance well. İyi dans ederiz. Did you really think I'd dance with you? Gerçekten seninle dans edeceğimi düşündün mü? Tom has never danced with Mary. Tom Mary ile asla dans etmedi. If I had more time, I would learn how to dance. Daha fazla zamanım olsaydı, nasıl dans edileceğini öğrenirdim. Do you really want to dance? Gerçekten dans etmek istiyor musun? You know I don't dance. Dans etmediğimi bilirsin. Does Tom still dance? Tom hala dans ediyor mu? I look forward to watching you dance. Senin dans etmeni izlemeyi dört gözle bekliyorum. I wanted to dance with you. Seninle dans etmek istedim. Did Tom really want Mary to dance with him? Tom gerçekten Mary'nin onunla dans etmesini istedi mi? I don't remember you asking me to dance. Dans etmemi istediğini hatırlamıyorum. Tom can dance better than anyone else here. Tom buradaki başka birinden daha iyi dans edebilir. Is that not the castle that Cinderella danced in? Bu Cinderella'nın dans ettiği şato değil mi? She wants to dance. O dans etmek istiyor. We dance together. Birlikte dans ediyoruz. My sister likes to dance. Kız kardeşim dans etmeyi sever. She can sing and dance beautifully. O güzel şekilde şarkı söyleyebilir ve dans edebilir. Tom has never seen Mary dance. Tom Mary'nin dans ettiğini asla görmedi. Mary can dance well. Mary, iyi dans edebilir. I want to dance with Mary. Mary'yle dans etmek istiyorum. I'll dance with you. Seninle dans ederim ben. The fairies danced in wispy gowns. Periler uçuşan elbiseleriyle dans ederdi. He likes to sing and dance. Şarkı söylemeyi ve dans etmeyi seviyor. Aren't you going to dance? Dans etmeyecek misin? I don't think I should dance. Dans etmem gerektiğini düşünmüyorum. How did you learn to dance so well? Böyle iyi dans etmeyi nasıl öğrendin? Do you think Tom would really want to dance with me? Sence Tom gerçekten benimle dans etmek ister mi? Mary danced in the forest in the moonlight. Mary ay ışığında ormanda dans etti. Nobody will dance with me. Kimse benimle dans etmiyor. He asked me if I wanted to dance. O bana dans etmek isteyip istemediğimi sordu. They can’t dance. Dans edemezler. You should've seen her dance. Onu dans ederken görmeliydin. This is the first time I've ever danced with Mary. Mary ile ilk kez dans ediyorum. I know Tom won't want to dance. Tom'un dans etmek istemeyeceğini biliyorum. Do you really want Tom to dance? Tom'un gerçekten dans etmesini istiyor musun? Let's dance all night long! Bütün gece dans edelim! Didn't I ask you not to dance? Sana dans etme demedim mi? Mary loves to dance and sing. Mary dans etmeyi ve şarkı söylemeyi sever. Tom and I danced together. Tom ve ben birlikte dans ettik. Tom wanted to dance with Mary all night. Tom bütün gece Mary ile dans etmek istedi. Would you teach me how to dance? Bana nasıl dans edileceğini öğretir misin? I've never seen you dance. Senin dans ettiğini hiç görmedim. He does not know how to dance. Nasıl dans edileceğini bilmiyor. I've never seen Tom dance. Tom'u hiç dans ederken görmemiştim. I already said I don't know how to dance. Nasıl dans edileceğini bilmediğimi zaten söyledim. I can dance. Dans edebilirim. They'll dance. Onlar dans edecek. Linda does not dance much now, but I know she used to a lot. Linda, şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum. I asked Mary to dance with me. Mary'ye benimle dans etmesini söyledim. I like to dance. Dans etmekten hoşlanırım. Tom and I like to dance. Tom ve ben dans etmeyi severiz. Where did you learn to dance like that? Böyle dans etmeyi nerede öğrendin? Tom said Mary has never seen him dance. Tom, Mary'nin onun dans ettiğini hiç görmediğini söyledi. She didn't want to dance with me. Benimle dans etmek istemiyordu. Tom and Mary danced together. Tom ve Mary birlikte dans etti. We danced the whole night. Bütün gece dans ettik. Don't you like to dance? Dans etmeyi sevmiyor musun? I want to see you dance. Seni dans ederken görmek istiyorum. Tom said Mary has never seen him dance. Tom, Mary'nin onu hiç dans ederken görmediğini söyledi. I told Tom that I didn't know how to dance. Tom'a dans etmeyi bilmediğimi söyledim. Tom used to dance quite well. Tom eskiden çok iyi dans ederdi. Did you really dance by yourself? Gerçekten kendi başına mı dans ettin? I might be able to convince Tom to dance for us. Tom'u bizim için dans etmeye ikna edebilirim. I've never seen him dance. Onu hiç dans ederken görmedim. Tom can dance better than Mary. Tom Mary'den daha iyi dans edebilir. Was Tom the one who taught you how to dance? Sana nasıl dans edeceğini öğreten kişi Tom muydu? I want to dance and party tonight. Bu gece dans etmek ve parti yapmak istiyorum. Tom should've danced with Mary. Tom Mary ile dans etmeliydi. We saw her dance. Dans ettiğini gördük. You can't dance, can you? Dans edemiyorsun, değil mi? Nobody asked me to dance. Kimse benden dans etmemi istemedi. She danced with him. Onunla dans etti. She danced in tune with my piano-playing. O benim piyano çalmamla uyum içinde dans etti. Everybody enjoyed watching Tom dance. Herkes Tom'un dans etmesini izlemekten keyif aldı. She danced in tune with my piano-playing. Piyano çalışıma uyum sağlayarak dans etti. I don't think Tom knows how to dance. Tom'un nasıl dans edeceğini bildiğini sanmıyorum. I can't really dance very well. Pek iyi dans edemiyorum. She wants to dance. Dans etmek istiyor. You danced wonderfully tonight. Bu gece harika dans ettin. I don't even know how to dance. Nasıl dans edileceğini bile bilmiyorum. Tom can't dance very well. Tom çok iyi dans edemez. I've never seen her dance. Onun dans ettiğini hiç görmedim. I'm looking forward to seeing you dance. Seni dans ederken görmek için sabırsızlanıyorum. I don't like it when you dance with Tom. Tom'la dans ettiğinde hoşuma gitmiyor. You know I don't dance. Dans etmediğimi biliyorsun. Would you teach me how to dance? Bana nasıl dans edeceğimi öğretir misin? We danced in the subdued lighting. Loş ışıkta dans ettik. I've never seen you dance. Seni hiç dans ederken görmedim. If the cat is outside, the mice dance on the table. Kedi dışarıdaysa, fareler masanın üzerinde dans eder. I don't know what made me think I could dance. Dans edebileceğimi bana neyin düşündürdüğünü bilmiyorum. You should've seen me dance. Beni dans ederken görmeliydin. Will you dance with me? Benimle dans eder misin? Let's sing and dance. Şarkı söyleyelim ve dans edelim. Linda can dance as well as Meg. Linda, Meg kadar iyi dans edebilir. Tom can dance fairly well, can't he? Tom oldukça iyi dans edebilir, değil mi? They danced for hours. Saatler boyunca dans ettiler. When I see him dance, I can't stop laughing. Onun dans ettiğini gördüğümde, kendimi gülmekten alamıyorum. Did you dance by yourself? Kendi başına mı dans ettin? Nobody will dance with me. Kimse benimle dans etmeyecek. You should've seen Tom dance. Tom'un dans etmesini görmeliydin. Tom said that he didn't want to dance with Mary. Tom, Mary ile dans etmek istemediğini söyledi. I knew you wouldn't dance. Dans etmeyeceğini biliyordum. Dance. Dans edin! Tom tried to teach Mary how to dance. Tom, Mary'ye nasıl dans edeceğini öğretmeye çalıştı. I saw him dance once. Bir keresinde onu dans ederken görmüştüm. The other animals of the forest came to watch the wedding dance, and they, too, danced all night in the moonlight. Ormandaki diğer hayvanlar da düğün dansını izlemeye geldiler ve onlar da bütün gece ay ışığında dans ettiler. You should've seen them dance. Onları dans ederken görmeliydin. Tom asked Mary to dance with him. Tom, Mary'den onunla dans etmesini istedi. I can't dance either. Ben de dans edemem. I can sing and I can dance. Şarkı söyleyebilirim ve dans edebilirim. Tom and Mary danced with each other. Tom ve Mary birbirleriyle dans etmişlerdir. Linda does not dance much now, but I know she used to a lot. Linda, şu an pek dans etmiyor ama eskiden çok dans ettiğini biliyorum. Did you even know Tom could dance? Tom'un dans edebildiğini biliyor muydun? Why doesn't she dance with me anymore? Neden artık benimle dans etmiyor? I think I can dance pretty well. Oldukça iyi dans edebileceğimi düşünüyorum. They danced the whole night. Onlar bütün gece dans ettiler. Do you know how to dance? Dans etmeyi biliyor musun? I haven't danced in a while. Bir süredir dans etmedim. Do you still dance? Hâlâ dans ediyor musun? I want to see Tom dance. Tom'un dans ettiğini görmek istiyorum. I tried to dance. Dans etmeye çalıştım. I didn't think Tom would dance. Tom'un dans edeceğini düşünmemiştim. Have you ever seen him dance? Hiç onun dans ettiğini gördün mü? Besides that, I don't know how to dance. Ayrıca, nasıl dans edileceğini bilmiyorum. Tom can't dance. Tom dans edemez. Mary has danced since she was five. Mary beş yaşından beri dans ediyor. The girl danced for joy. Kız eğlenmek için dans etti. I don't like the way Tom danced. Tom'un dans etme tarzını sevmiyorum. The problem was I couldn't sing or dance. Sorun şarkı söyleyememem ya da dans edemememdi. I'm too old to dance. Dans etmek için çok yaşlıyım. We danced all night long. Bütün gece dans ettik. Tom danced with me. Tom benimle dans etti. If you want to dance, let's dance together. Dans etmek istersen, birlikte dans edelim. You danced. Dans ettiniz. I like watching Tom dance. Tom'u dans ederken izlemeyi seviyorum. Tom played the accordion while Mary danced. Mary dans ederken Tom akordeon çaldı. Would you care to dance? Dans etmek ister misin? Did Tom really dance with you? Tom gerçekten seninle dans etti mi? I love the way you dance. Dans edişine bayılıyorum. Tom asked Mary to dance with him. Tom Mary'den onunla dans etmesini istedi. I don't like the way you dance. Dans etme şeklini sevmiyorum. They danced around the campfire. Kamp ateşinin etrafında dans ettiler. They like to dance. Onlar dans etmeyi seviyorlar. I'll never be able to learn to dance. Asla dans etmeyi öğrenemeyeceğim. They danced for hours. Saatlerce dans ettiler. Was Tom the one who taught you how to dance? Sana dans etmeyi öğreten Tom muydu? It seems strange that Tom didn't want to dance with Mary. Tom'un Mary'le dans etmek istememesi garip görünüyor. Tom and Mary danced together. Tom ve Mary birlikte dans ettiler. Tom and Mary danced all evening. Tom ve Mary bütün gece dans ettiler. I don't know how to dance. Nasıl dans edilir bilmiyorum. Tom used to dance quite well. Tom oldukça iyi dans ederdi. I wish that I could've seen Tom dance. Keşke Tom'un dans ettiğini görebilseydim. I want to learn how to dance like Tom. Tom gibi dans etmeyi öğrenmek istiyorum. I know why Tom doesn't want to dance. Tom'un neden dans etmek istemediğini biliyorum. Did you tell Tom that he shouldn't dance? Tom'a dans etmemesi gerektiğini söyledin mi? I don't like the way Tom danced. Tom'un dans etme şeklini beğenmedim. He danced all night long. O bütün gece dans etti. Haven't Tom and Mary ever danced together? Tom ve Mary hiç birlikte dans etmediler mi? Tom got Mary to dance. Tom Mary'yi dans ettirdi. She danced with a grace that surprised us all. Hepimizi şaşırtan bir zarafetle dans etti. When I see him dance, I can't stop laughing. Onu dans ederken gördüğümde, gülmeden duramıyorum. Isadora Duncan danced with such grace that she was invited to dance in Europe. Isadora Duncan öyle zarafetle dans etti ki Avrupa'da dans etmek için davet edildi. Tom can dance better than anyone else here. Tom buradaki herkesten daha iyi dans edebiliyor. He likes to sing and dance. O şarkı söylemeyi ve dans etmeyi sever. Some people dance with a mop or a broom for some reason. Bazı insanlar nedendir paspasla veya süpürgeyle dans eder. Tom and Mary like to dance. Tom ve Mary dans etmeyi severler. I've never seen them dance. Onların dans ettiğini hiç görmedim. They danced until about midnight. Gece yarısına kadar dans ettiler. The girls danced in the gym. Kızlar, spor salonunda dans ettiler. The fairies danced in the moonlight. Periler ay ışığında dans ediyordu. I wanted to dance. Dans etmek istedim. The girl danced for joy. Kız sevinçten dans etti. I'll never be able to learn to dance. Dans etmeyi asla öğrenemeyeceğim. Tom doesn't want to dance. Tom dans etmek istemiyor. Tom said that Mary likes to dance. Tom, Mary'nin dans etmeyi sevdiğini söyledi. Lola danced with grace. Lola, zarafetle dans etti. Laura danced gracefully. Laura zarifçe dans etti. I wanted to dance with Tom. Tom'la dans etmek istedim. I didn't know you could dance. Dans edebildiğini bilmiyordum. I want to see Tom dance. Tom'u dans ederken görmek istiyorum. Sami wanted to dance. Sami dans etmek istedi. Even Tom doesn't dance anymore. Tom bile artık dans etmiyor. They danced cheek to cheek. Yanak yanağa dans ettiler. Tom wanted to dance with Mary all night. Tom, Mary ile bütün gece dans etmek istedi. Tom tried to teach Mary how to dance. Tom, Mary'ye dans etmeyi öğretmeye çalıştı. I want to get up and dance. Kalkmak ve dans etmek istiyorum. Mary doesn't dance much now, but I know she used to a lot. Mary, artık pek dans etmiyor ama eskiden çok dans ettiğini biliyorum. Tom can dance quite well. Tom oldukça iyi dans edebilir. You should've seen her dance. Onun dans etmesini görmeliydin. The girls danced to music. Kızlar müziğe göre dans ettiler. Where did you learn to dance? Nerede dans etmeyi öğrendin? I wonder whether or not Tom wants to dance. Tom'un dans etmek isteyip istemediğini merak ediyorum. I can't dance holding a drink. Elimde içkiyle dans edemem. Tom has never seen Mary dance. Tom, Mary'yi hiç dans ederken görmedi. Have you seen me dance? Beni dans ederken gördün mü? I knew Tom couldn't dance. Tom'un dans edemediğini biliyordum. I knew Tom would go to the dance with Mary. Tom'un Mary ile dans etmeye gideceğini biliyordum. I wondered whether Tom wanted to dance or not. Tom'un dans etmek isteyip istemediğini merak ettim. I don't really know how to dance. Nasıl dans edileceğini gerçekten bilmiyorum. I dance truly bad. Gerçekten kötü dans ediyorum. Even though she was a heavy woman, she danced well. Ağır bir kadın olmasına rağmen iyi dans ediyordu. Tom danced with Mary all evening. Tom bütün gece Mary ile dans etti. Tom can both sing and dance. Tom hem şarkı söyleyebilir hem de dans edebilir. Tom and I didn't dance with each other. Tom ve ben birbirimizle dans etmedik. Have you seen Tom dance? Tom'u dans ederken gördün mü? Tom danced alone on the deck. Tom güvertede tek başına dans etti. Don't act like you don't know how to dance. Nasıl dans edileceğini bilmiyormuş gibi davranma. Do you think Tom will actually dance tonight? Sence Tom bu gece gerçekten dans eder mi? Tom will dance. Tom dans edecek. Who did you want to dance with? Kiminle dans etmek istiyordun? It's fun to watch you dance. Dans etmeni izlemek eğlenceli. They'll dance. Dans edecekler. They danced all night long. Bütün gece dans ettiler. Everybody wanted to dance. Herkes dans etmek istiyordu. Tom and Mary like to dance after dinner. Tom ve Mary akşam yemeğinden sonra dans etmekten hoşlanırlar. You should've seen him dance. Onun dans etmesini görmeliydin. Tom and Mary danced with each other. Tom ve Mary birbirleriyle dans ettiler. Let's go and watch Tom dance. Gidip Tom'u dans ederken izleyelim. How did you learn to dance like that? Öyle dans etmeyi nasıl öğrendin? I've never seen Tom dance. Tom'un dans ettiğini hiç görmedim. We danced the whole night. Biz bütün gece dans ettik. I really don't know how to dance. Nasıl dans edileceğini gerçekten bilmiyorum. She's itching to dance. Dans etmek için can atıyor. Tom danced with you, didn't he? Tom seninle dans etti, değil mi? I can't dance very well. Çok iyi dans edemiyorum. I can teach you how to dance. Sana nasıl dans edileceğini öğretebilirim. Tom and Mary didn't go to the dance together. Tom ve Mary birlikte dans etmeye gitmediler. Laura danced gracefully. Laura incelikle dans etti. I haven't danced since I was thirteen. On üç yaşımdan beri dans etmedim. Tom can dance well. Tom iyi dans eder. Dance like no one is watching. Kimse izlemiyormuş gibi dans edin. Layla made it clear that she was willing to dance for money. Leyla para için dans etmeye istekli olduğunu açıkça belirtti. Tom wants to dance. Tom dans etmek istiyor. I would rather sing than dance. Dans etmektense şarkı söylemeyi tercih ederim. We dance together. Birlikte dans ederiz. When you dance with the bear, you can't stop until the bear wants to stop. Ayıyla dans ettiğinde ayının canı durmak isteyene dek duramazsın. Don't make me dance. Beni dans ettirme. Do you really want to dance with me? Gerçekten benimle dans etmek ister misin? I learned to dance when I was thirteen. On üç yaşındayken dans etmeyi öğrendim. Tom and Mary danced together all night long. Tom ve Mary bütün gece birlikte dans ettiler. Why didn't you dance with him? Niçin onunla dans etmedin? Have you ever seen her dance? Hiç onun dans ettiğini gördün mü? People danced in the streets. İnsanlar sokaklarda dans etti. He's afraid to dance. Dans etmekten korkuyor. He wants to dance. Dans etmek istiyor. Let's dance till the break of dawn! Şafak sökene kadar dans edelim! I loved watching you dance. Seni dans ederken izlemeyi sevdim. I know why Tom didn't want to dance. Tom'un neden dans etmek istemediğini biliyorum. I can't dance very well. Ben çok iyi dans edemem. I don't want to dance. Dans etmek istemiyorum. Can I dance here? Burada dans edebilir miyim? I dance quite well. Oldukça iyi dans ederim. I saw you dance once. Bir keresinde seni dans ederken görmüştüm. Have you ever seen me dance? Beni hiç dans ederken gördün mü? Don't ask me to dance again. Bir daha dans etmemi isteme. She can sing and dance beautifully. Çok güzel şarkı söyleyip dans edebiliyor. I've danced so much that I'm dizzy. O kadar çok dans ettim ki başım dönüyor. Mary's brother likes to dance. Mary'nin erkek kardeşi dans etmeyi sever. Tom loved to dance. Tom dans etmeyi severdi. Nobody would dance with Tom. Tom'la kimse dans etmezdi. I've never seen him dance. Onun dans ettiğini hiç görmedim. She's itching to dance. O dans etmek için can atıyor. We danced about the fire. Biz ateş etrafında dans ettik. They danced until around midnight. Gece yarısına kadar dans ettiler. He danced in the fire. O, ateşte dans etti. I can't dance. Dans edemem. I can't dance holding a drink. Bir içki tutarken dans edemem. He asked me if I wanted to dance. Bana dans etmek isteyip istemediğimi sordu. Some people say that I dance very well. Bazı insanlar çok iyi dans ettiğimi söyler. Didn't I ask you not to dance with Tom? Ben senin Tom'la dans etmemeni istemedim mi? Do you like to dance? Dans etmeyi sever misin? I'll dance with Tom. Tom'la dans edeceğim. Tom actually got Mary to dance with him. Tom aslında Mary'yi kendisiyle dans etmesi için ikna etti. Dance like no one is watching. Kimse seyretmiyormuşcasına dans edin. I've seen Tom dance many times. Tom'u birçok kez dans ederken gördüm. You should've seen Tom dance. Tom'u dans ederken görmeliydin. I don't know how to dance. Nasıl dans edeceğimi bilmiyorum. Why doesn't she dance with me anymore? O neden artık benimle dans etmiyor? They danced to the sound of the music. Müziğin sesiyle dans ettiler. I was too tired to dance. Dans etmek için çok yorgundum. I don't see why I shouldn't dance. Neden dans etmemem gerektiğini anlamıyorum. I asked her to dance. Ondan dans etmesini istedim. They danced merrily together on the grass. Onlar çimenlerin üzerinde birlikte neşeyle dans ettiler. You can't sing and dance on Good Friday. Kutsal Cuma'da şarkı söyleyip dans edemezsin. Besides, I do not know how to dance. Ayrıca, nasıl dans edeceğimi bilmiyorum. Does Tom still dance? Tom hâlâ dans ediyor mu? I don't really want to dance. Gerçekten dans etmek istemiyorum. Nobody asked me to dance. Kimse dans etmemi istemedi. I already said I don't know how to dance. Dans etmeyi bilmediğimi söylemiştim. Show More (661)
2	dance	dans	n.
	This issue is very important in Czech domestic politics and the eurosceptics are making a real song and dance about it. Bu konu Çek iç siyasetinde çok önemlidir ve Avrupa şüphecileri bu konuda gerçek bir şarkı ve dans yapmaktadır. The song that you choose for your first dance should be extraordinary. İlk dansınız için seçtiğiniz şarkı sıra dışı olmalı. For me, the dance is not a trade. Benim gözümde dans bir meslek değil. But this is a fairly fast dance song. Ama bu oldukça hızlı bir dans şarkısı. For me, the dance is not a trade. Dans bana göre bir meslek değil. The song that you choose for your first dance should be extraordinary. İlk dansınız için seçeceğiniz şarkı sıra dışı olmalıdır. For me, the dance is not a trade. Benim için dans bir meslek değil. When did you find out that Tom wasn't the one who Mary wanted to go to the dance with? Mary'nin birlikte dansa gitmek istediği kişinin Tom olmadığını ne zaman anladın? There was a dance at our club. Kulübümüzde bir dans vardı. Mary asked Alice if she could borrow a dress to wear to the dance. Mary, Alice'e dansta giymek için bir elbise ödünç alıp alamayacağını sordu. Tom could have gone to the dance with Mary, but he didn't. Tom, Mary ile dansa gidebilirdi ama gitmedi. A dance will be held on Friday. Cuma günü bir dans partisi düzenlenecek. I knew Tom wouldn't go to the dance with Mary. Tom'un Mary ile dansa gitmeyeceğini biliyordum. Tom didn't know who Mary wanted to go to the dance with. Tom, Mary'nin dansa kiminle gitmek istediğini bilmiyordu. Did you go to your dance class this afternoon? Bu öğleden sonra dans dersine gittin mi? I didn't go to the dance. Ben dansa gitmedim. Tom wanted Mary to be his dance partner. Tom, Mary'nin dans partneri olmasını istedi. Let's go and watch Tom dance. Gidip Tom'un dansını izleyelim. I'm not going to let you go to the dance with Tom. Tom'la birlikte dansa gitmene izin vermeyeceğim. Tom tried to convince Mary to go to the dance with him. Tom, Mary'yi onunla dansa gitmesi için ikna etmeye çalıştı. The boys and girls paired off for the dance. Erkekler ve kızlar dans için eşleştiler. Tom might go to the dance with Mary. Tom Mary ile dansa gidebilir. Who is your dance partner? Dans partnerin kim? Do you know how to do that dance? Bu dansın nasıl yapıldığını biliyor musun? I think she is an expert on dance. Bence dans konusunda uzman. Tom didn't know why Mary refused to go to the dance with him. Tom Mary'nin neden onunla dansa gitmeyi reddettiğini bilmiyordu. Tom told me he asked Mary to the homecoming dance. Tom bana Mary'nin mezuniyet töreni dansına gelmesini istediğini söyledi. I'm afraid of asking her to dance and being turned down. Ona dans teklif etmekten ve reddedilmekten korkuyorum. Mary will be wearing a blue dress to the dance. Mary dans için mavi bir elbise giyiyor olacak. We had a lovely time at the dance. Dansta çok güzel vakit geçirdik. Do you have anything to wear to the dance? Dans için giyecek bir şeyin var mı? I'll change before going to the dance. Dansa gitmeden önce üstümü değiştireceğim. Tom enjoyed himself at the dance last weekend. Tom geçen hafta sonu dansta çok eğlendi. It took Mary a long time to choose which dress to wear to the dance. Mary'nin dansa giderken hangi elbiseyi giyeceğini seçmesi zaman aldı. Tom knew that Mary was unlikely to want to go to the dance with him. Tom, Mary'nin onunla dansa gitmek istemeyeceğini biliyordu. She has a talent for dance. Onun dans için yeteneği var. Mary is a dance teacher. Mary bir dans öğretmeni. There will be a formal dance at the casino. Kumarhanede resmi bir dans olacak. Who does Tom want to take to the dance? Tom dansa kimi götürmek istiyor? I was surprised when Tom asked me to the dance. Tom beni dansa davet ettiğinde şaşırmıştım. I like your techno dance moves. Tekno dans hareketlerini beğendim. Tom wants Mary to go to the dance with him. Tom Mary'nin onunla dansa gitmesini istiyor. Tom couldn't persuade his classmates to change their minds about postponing the dance. Tom sınıf arkadaşlarını dansı erteleme hakkındaki fikirlerini değiştirmeleri için ikna edemedi. You do not have to go to the dance unless you want to. İstemiyorsanız dansa gitmek zorunda değilsiniz. Dance like no one is watching. Kimse seyretmiyormuşcasına dans et. Please enjoy yourself at the dance. Lütfen dansın keyfini çıkarın. Tom told me that he intended to ask Mary to the dance. Tom bana Mary'yi dansa davet etmek istediğini söyledi. She wants to study music and dance. O müzik ve dans eğitimi almak istiyor. Three dancers danced the difficult dance. Üç dansçı zor dansı yaptı. The dance was the most brilliant affair of the season. Dans, sezonun en parlak olayıydı. We went to a dance last Friday. Geçen cuma bir dansa gittik. There is a dance at the French House next Friday. Gelecek Cuma Fransız Evi'nde bir dans var. Tom had difficulty convincing Mary to go the dance with him. Tom, Mary'yi onunla dansa gitmeye ikna etmekte zorlandı. Do you know how to do that dance? Bu dansı nasıl yapacağını biliyor musun? I went to the dance with Mary. Mary ile dansa gittim. Tom got Mary to dance. Tom Mary'i dansa kaldırdı. The Hollywood-style cultural dance was clearly aimed at westerners. Hollywood tarzı kültürel dans açıkça batılıları hedef alıyordu. Does Tom really think Mary will go to the dance with him? Tom gerçekten Mary'nin onunla dansa gideceğini düşünüyor mu? Tom is a dance teacher. Tom bir dans öğretmeni. It's hard to find a dance partner. Bir dans partneri bulmak zor. Do you know an ethnic dance? Bir etnik dans biliyor musunuz? My favorite dance is the tango. Benim en sevdiğim dans tango. Tom doesn't know who Mary wants to go to the dance with. Tom, Mary'nin dansa kiminle gitmek istediğini bilmiyor. Tom wants Mary to go to the dance with him. Tom, Mary'nin onunla dansa gitmesini istiyor. Tom and Mary will go to the dance together. Tom ve Mary beraber dansa gidecekler. Tom and Mary are going to a dance tomorrow evening. Tom ve Mary yarın akşam dansa gidecekler. Don't ask me to dance again. Beni bir daha dansa kaldırmayın. Don't you want to go to the dance with Tom? Tom'la dansa gitmek istemiyor musun? You never really wanted to go to the dance with Tom, did you? Tom'la dansa gitmeyi esasında hiç istemedin, değil mi? I'm taking a dance class. Dans kursuna gidiyorum. How was the dance? Dans nasıldı? With both song and dance, the performers put on an excellent show. Hem şarkı hem de dans ile sanatçılar mükemmel bir gösteriyi sahneye koydular. Dance is a beautiful part of every culture. Dans her kültürün güzel bir parçasıdır. Did you go to your dance class this afternoon? Bu öğleden sonra dans sınıfına gittin mi? He wants to study music and dance. O müzik ve dans eğitimi almak istiyor. I am taking a dance class. Dans dersi alıyorum. Tom wanted to go to the dance with Mary. Tom, Mary ile dansa gitmek istedi. Do you think Tom and Mary will go to the dance together? Sence Tom ve Mary dansa birlikte giderler mi? A girl asked Tom to dance. Bir kız Tom'u dansa davet etti. Do you really think Tom can convince Mary to go to the dance with him? Gerçekten Tom'un Mary'yi onunla dansa gitmeye ikna edebileceğini düşünüyor musun? The dance was the most brilliant affair of the season. Dans sezonun en parlak olayıydı. Can I have this dance? Bu dansı bana lütfeder misiniz? Does Tom still dance? Tom hâlâ dansa devam ediyor mu? Do you know why Tom and Mary didn't go to the dance together? Tom ve Mary'nin neden beraber dansa gitmediklerini biliyor musun? Betty is a dance teacher. Betty bir dans öğretmeni. Tom convinced Mary to go to the dance with him. Tom, Mary'yi onunla dansa gitmeye ikna etti. Tom couldn't believe that Mary didn't want to go to the dance with him. Tom Mary'nin kendisi ile dansa gitmek istemediğine inanamadı. Tom drove to the dance in his father's jalopy. Tom dansa babasının külüstür arabasıyla gitti. Tom loves watching Mary dance. Tom, Mary'nin dansını izlemeyi seviyor. Tom can't go to the dance. Tom dansa gidemez. I have a pretty good idea who Tom plans to take to the dance. Tom'un dansa kimi götürmeyi planladığına dair oldukça iyi bir fikrim var. I want to know who you're going to the dance with. Dansa kiminle gideceğini bilmek istiyorum. Dance! Dans et! The dance had already started when I got there. Ben oraya gittiğimde dans çoktan başlamıştı. I don't want to go to the dance. Dansa gitmek istemiyorum. Do you have anything to wear to the dance? Dansta giymek için bir şeyin var mı? Tom doesn't want to admit it, but he's excited about tomorrow's dance. Tom kabul etmek istemiyor ama yarınki dans için heyecanlı. He asked me to dance. O beni dansa kaldırdı. I'm taking a dance class. Ben bir dans dersi alıyorum. Mary is a dance teacher. Mary bir dans öğretmenidir. Do you know an ethnic dance? Etnik bir dans biliyor musunuz? Tom and Mary broke up, so they won't be going to the dance together on Friday. Tom ve Mary ayrıldılar, bu yüzden Cuma günü dansa birlikte gitmeyecekler. Tom doesn't want to go to the dance with Mary. Tom, Mary ile dansa gitmek istemiyor. Do you know how to dance the rhumba? Rhumba dansı yapmayı biliyor musun? She runs a dance studio. Bir dans stüdyosu işletiyor. Both Tom and John wanted to take Mary to the dance. Hem Tom hem de John Mary'yi dansa götürmek istiyorlardı. She asked me to dance. Beni dansa kaldırdı. Do you really think Tom can convince Mary to go to the dance with him? Gerçekten, Tom'un Mary'yi onunla dansa gitmeye ikna edebileceğini düşünüyor musun? I assume you'll be going to the dance with Tom. Tom'la dansa gideceğinizi varsayıyorum. The two girls wore the same dress to the dance. İki kız, dansta aynı elbiseyi giydi. Tom looked disappointed when Mary told him that she wouldn't go to the dance with him. Mary onunla dansa gitmeyeceğini söylediğinde Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyordu. Who did you go to the dance with? Kiminle dansa gittin? I don't see why Tom wouldn't want to go to the dance with you. Tom'un neden seninle dansa gitmek istemesin anlamıyorum. Mary will be wearing a blue dress to the dance. Mary dans için mavi bir elbise giyecek. Tom wants to know if you're taking anyone to the dance on Friday. Tom Cuma günü dansa birini götürüp götürmeyeceğini bilmek istiyor. Tom and I met at a dance. Tom ve ben bir dansta tanıştık. Tom didn't know why Mary refused to go to the dance with him. Tom, Mary'nin neden onunla dansa gitmeyi reddettiğini bilmiyordu. I want to find out what Mary is going to wear to the dance. Mary'nin dansta ne giyeceğini öğrenmek istiyorum. Do you think Tom and Mary will go to the dance together? Sence Tom ve Mary birlikte dansa mı gidecekler? I knew you'd want to go to the dance with Tom. Tom'la dansa gitmek istediğini biliyordum. Tom did a victory dance. Tom bir zafer dansı yaptı. I can't go to the dance with you. Seninle dansa gidemem. I can't go to the dance with you. Seninle birlikte dansa gidemem. Tom could have gone to the dance with Mary, but he didn't. Tom Mary ile dansa gidebilirdi ama gitmedi. Everybody enjoyed watching Tom dance. Herkes Tom'un dansını izlemekten zevk alıyordu. Dance with me, please. Benimle dans et, lütfen. Tom isn't happy about not going to the dance. Tom dansa gitmediği için mutlu değil. I'm going to the dance, even though you don't like it. Sen sevmesen de ben dansa gidiyorum. Tom tried to persuade Mary to go to the dance with him. Tom, Mary'yi onunla dansa gitmesi için ikna etmeye çalıştı. The two girls wore the same dress to the dance. İki kız dansa giderken aynı elbiseyi giymişlerdi. I'm sure Tom will ask you to the dance. Eminim Tom seni dansa davet edecektir. Tom did his best to persuade Mary to go to the dance with him. Tom, Mary'yi onunla dansa gitmeye ikna etmek için elinden geleni yaptı. Tom and Mary met at a dance. Tom ve Mary bir dansta tanıştı. Tom had difficulty convincing Mary to go the dance with him. Tom onunla dansa gitmesi için Mary'yi ikna etmede zorluk yaşadı. He invited me to slow dance. Beni slow dansa davet etti. The only dance Tom can do is the waltz. Tom'un yapabildiği tek dans valstır. Tom was glad that Mary said she would go to the dance with him. Tom Mary'nin onunla dansa gideceğini söylediğine memnun oldu. Tom added his name to the list of people who wanted to attend the dance. Tom adını dansa katılmak isteyenlerin listesine ekledi. Dance with Tom. Tom'la dans et. We're late for the dance. Dansa geciktik. How would you like to join the dance club? Dans kulübüne katılmaya ne dersiniz? Tom and Mary met at a dance. Tom ve Mary bir dansta tanıştılar. I'd rather go to the dance with you than with Tom. Tom'la dansa gitmektense seninle dansa gitmeyi tercih ederim. Dance like no one is watching. Kimse izlemiyormuş gibi dans et. Tom wanted to take Mary to the dance. Tom Mary'yi dansa götürmek istedi. Who did you go to the dance with? Dansa kiminle gittin? Tom was my dance instructor. Tom benim dans eğitmenimdi. Who did Tom say he wanted to take to the dance? Tom kimi dansa götürmek istediğini söyledi. The dance had already started when I got there. Oraya gittiğimde dans çoktan başlamıştı. I do not know that dance. O dansı bilmiyorum. Tom and Mary broke up, so they won't be going to the dance together on Friday. Tom ve Mary ayrıldı, bu yüzden onlar cuma günü birlikte dansa gitmeyecekler. The boys and girls paired off for the dance. Kızlar ve erkekler dans için eşleşti. Tom enjoyed himself at the dance last weekend. Tom geçen hafta sonu dansta eğlendi. Tom did a victory dance. Tom zafer dansı yaptı. How did you manage to get Tom to dance? Tom'u dansa kaldırmayı nasıl başardın? Tom will try to persuade Mary to go to the dance with him. Tom, Mary'yi onunla dansa gitmesi için ikna etmeye çalışacak. It's hard to find a dance partner. Bir dans partneri bulmak zordur. I want to know who you're going to the dance with. Kiminle dansa gideceğini bilmek istiyorum. Tom wants me to go to the dance with Mary. Tom, Mary ile dansa gitmemi istiyor. Tom will try to persuade Mary to go to the dance with him. Tom Mary'yi kendisiyle dansa gitmeye ikna etmeye çalışacak. When did you find out that Tom wasn't the one who Mary wanted to go to the dance with? Mary'nin dansa gitmek istediği kişinin Tom olmadığını ne zaman öğrendiniz? The only dance Tom can do is the waltz. Tom'un yapabildiği tek dans vals. We had a lovely time at the dance. Dansta güzel zaman geçirdik. Dance with angels. Meleklerle dans et. Tom didn't know who Mary wanted to go to the dance with. Tom, Mary'nin kiminle dansa gitmek istediğini bilmiyordu. Dance with me. Benimle dans et. Tom said he didn't want to go to the dance with Mary. Tom, Mary ile dansa gitmek istemediğini söyledi. It took Mary a long time to choose which dress to wear to the dance. Mary'nin dans için hangi elbiseyi giyeceğini seçmesi uzun zaman aldı. Tom and Mary didn't go to the dance together. Tom ve Mary dansa birlikte gitmediler. Tom doesn't want to go to the dance with Mary. Tom Mary ile dansa gitmek istemiyor. Tom watched Mary dance. Tom, Mary'nin dansını izledi. I thought Tom might ask Mary to the dance. Tom'un Mary'yi dansa davet edebileceğini düşünmüştüm. Tom loves watching Mary dance. Tom Mary'nin dansını izlemeyi sever. Tom drove to the dance in his father's jalopy. Tom babasının hurda arabasında dansa gitti. Tom couldn't convince Mary to go to the dance with him. Tom, Mary'yi onunla dansa gitmeye ikna edemedi. How would you like to go to a dance? Dansa gitmeye ne dersin? I didn't go to the dance. Dansa gitmedim. Tom didn't go to the dance. Tom dansa gitmedi. I know lots of people who can square dance. Kare dansı yapabilen bir sürü insan tanıyorum. Tom knew who Mary wanted to go to the dance with. Tom, Mary'nin dansa kiminle gitmek istediğini biliyordu. Don't you want to go to the dance with Tom? Tom'la dansa gitmek istemez misin? Tom opened his own dance studio. Tom kendi dans stüdyosunu açtı. Tom doesn't know who Mary wants to go to the dance with. Tom, Mary'nin kimle dansa gitmek istediğini bilmiyor. Tom couldn't believe that Mary didn't want to go to the dance with him. Tom, Mary'nin onunla dansa gitmek istemediğine inanamadı. You don't have to go to the dance if you don't want to. İstemiyorsan dansa gitmek zorunda değilsin. I would love to go to the dance with you. Seninle dansa gitmeyi çok isterim. We had a lot of fun at the dance. Dansta çok eğlendik. Do you have any idea who Tom is planning to take to the dance? Tom'un dansa kimi götürmeyi planladığına dair bir fikrin var mı? There will be a dance Friday night at the high school. Cuma gecesi lisede bir dans olacak. Tom likes both Mary and Alice and can't decide who to ask to the dance this weekend. Tom hem Mary'yi hem de Alice'i seviyor ve bu hafta sonu dansa kimi çağıracağına karar veremiyor. Tom persuaded Mary to go to the dance with him. Tom kendisiyle dansa gitmesi için Mary'yi ikna etti. Tom and Mary are going to a dance tomorrow evening. Tom ve Mary yarın akşam bir dansa gidiyorlar. Tom couldn't persuade his classmates to change their minds about postponing the dance. Tom sınıf arkadaşlarını dansı erteleme konusunda fikirlerini değiştirmeye ikna edemedi. She has a talent for dance. Dans konusunda yetenekli. I like your techno dance moves. Ben senin tekno dans hareketlerini beğeniyorum. Tom never asked me to dance. Tom beni hiç dansa kaldırmadı. I wish Tom were here to see Mary dance. Keşke Tom burada olsaydı da Mary'nin dansını görseydi. We're late for the dance. Dansa geç kaldık. Tom watched his granddaughters dance. Tom kız torunlarının dansını izledi. I don't remember you asking me to dance. Bana dans teklif ettiğini hatırlamıyorum. You do not have to go to the dance unless you want to. İstemediğiniz sürece dansa gitmek zorunda değilsiniz. Everyone likes a peacock dance. Tavus kuşu dansını herkes sever. Dance with her! Onunla dans et! A dance will be held on Friday. Cuma günü bir dans düzenlenecek. I'd rather go to the dance with you than with Tom. Dansa Tom'la gitmektense seninle gitmeyi tercih ederim. Tom might go to the dance with Mary. Tom, Mary ile dansa gidebilir. Dance. Dans et. Watch it and dance! İzle ve dans et! Tom wanted Mary to be his dance partner. Tom Mary'den onun dans partneri olmasını istedi. We went to the dance. Dansa gittik. Dance with angels. Meleklerle dans. Tom persuaded Mary to go to the dance with him. Tom Mary'i onunla dansa gitmeye ikna etti. Everyone likes a peacock dance. Herkes tavuskuşu dansını sever. Dance with me, please. Lütfen benimle dans et. I was surprised when Tom asked me to the dance. Tom beni dansa davet ettiğinde şaşırdım. Tom did a pretty good job of selecting music for the dance. Tom dans için müzik seçiminde oldukça iyi bir iş çıkardı. Can I have this dance? Bu dansı yapabilir miyim? Do you have any idea who Tom is planning to take to the dance? Tom'un kimi dansa götürmeyi planladığına dair herhangi bir fikrin var mı? Tom had no intention of going to the dance with Mary. Tom'un Mary ile dansa gitmeye hiç niyeti yoktu. I think she is an expert on dance. Sanırım o, dans konusunda bir uzman. I'm not going to let you go to the dance with Tom. Tom'la dansa gitmene izin vermeyeceğim. My favorite dance is the tango. En sevdiğim dans tangodur. Tom convinced Mary to go to the dance with him. Tom, Mary'yi onunla dansa gitmesi için ikna etti. I knew Tom wouldn't like the way Mary danced. Tom'un Mary'nin dansını beğenmeyeceğini biliyordum. Come and dance with me. Gel ve benimle dans et. Tom tried to convince Mary to go to the dance with him. Tom Mary'yi onunla birlikte dansa gitmeye ikna etmeye çalıştı. Mary asked Alice if she could borrow a dress to wear to the dance. Mary Alice'e dansta giymek için bir elbise ödünç alıp alamayacağını sordu. Tom is waiting for his daughter to come back home from the dance. Tom kızının danstan eve dönmesini bekliyor. I thought Tom might ask Mary to the dance. Tom'un Mary'yi dansa davet edebileceğini düşündüm. Tom is my dance partner. Tom benim dans partnerim. I knew you'd want to go to the dance with Tom. Dansa Tom'la gitmek isteyeceğini biliyordum. He invited me to slow dance. O beni slow dansa davet etti. Dan asked Linda to the school dance. Dan, Linda'yı okul dansına davet eti. Tom is waiting for his daughter to come back home from the dance. Tom, kızının danstan eve geri dönmesini bekliyor. Mary went to an aerobic dance class. Mary aerobik dans kursuna gitti. Please enjoy yourself at the dance. Lütfen dansta eğlenin. I knew Tom would go to the dance with Mary. Tom'un Mary ile dansa gideceğini biliyordum. I assume you'll be going to the dance with Tom. Sanırım Tom'la birlikte dansa gideceksin. He never asked me to dance. Beni hiç dansa kaldırmadı. Tom wanted to go to the dance with Mary. Tom Mary ile dansa gitmek istedi. Do you know why Tom and Mary didn't go to the dance together? Tom ve Mary'nin dansa neden birlikte gitmediklerini biliyor musun? I wonder who Tom will take to the dance. Tom'un kimi dansa götüreceğini merak ediyorum. Tom and Mary will go to the dance together. Tom ve Mary dansa birlikte gidecekler. I have a pretty good idea who Tom plans to take to the dance. Tom'un kimi dansa götürmeyi planladığı konusunda oldukça iyi bir fikrim var. He never asked me to dance. Bana hiç dans teklifi etmedi. Tom did a pretty good job of selecting music for the dance. Tom, dans için müzik seçimi konusunda iyi bir iş çıkardı. Tom told me that he intended to ask Mary to the dance. Tom bana Mary'yi dansa davet etmeye niyetli olduğunu söyledi. Aren't you going to dance? Dansa gitmeyecek misin? Tom watched his granddaughters dance. Tom torunlarının dansını izledi. Who did Tom say he wanted to take to the dance? Tom dansa kimi götürmek istediğini söyledi? Tom wants to know if you're taking anyone to the dance on Friday. Tom cuma günü birini dansa götürüp götürmeyeceğini bilmek istiyor. May I have this dance? Bu dansı alabilir miyim? Tom won't ask you to dance. Tom seni dansa kaldırmayacak. I'm sure Tom will ask you to the dance. Tom'un seni dansa davet edeceğinden eminim. Operating a dance club after midnight is illegal according to Japanese law. Gece yarısından sonra dans kulübü işletmek Japon yasalarına göre yasadışıdır. Tom was glad that Mary said she would go to the dance with him. Tom, Mary'nin onunla dansa gideceğini söylemesine çok sevindi. Tom likes both Mary and Alice and can't decide who to ask to the dance this weekend. Tom hem Mary'den hem de Alice'ten hoşlanıyor ve bu hafta sonu dansa kimi davet edeceğine karar veremiyor. I was wondering if you would like to go to the dance with me. Benimle dansa gitmek ister misin diye merak ediyordum. I wonder who Tom will take to the dance. Tom'un dansa kimi götüreceğini merak ediyorum. Tom asked Mary to dance. Tom Mary'yi dansa kaldırdı. The dance is pretty hilarious. Dans oldukça komik. Who does Tom want to take to the dance? Tom kimi dansa götürmek istiyor? Dan asked Linda to the school dance. Dan, Linda'yı okul dansına davet etti. You do not have to go to the dance unless you want to. İstemediğin sürece dansa gitmek zorunda değilsin. Tom watched Mary dance. Tom Mary'nin dansını izledi. Show More (262)
3	dance	balo	n.
	Tom took Mary to the homecoming dance. Tom, Mary'yi mezuniyet balosuna götürdü. Tom told me he asked Mary to the homecoming dance. Tom bana Mary'i mezuniyet balosuna davet ettiğini söyledi. Would you go with me to the homecoming dance next week? Gelecek haftaki mezuniyet balosuna benimle gelir misin? Show More (0)