|
- The majority of Member States have an age limit of 65, but this is not the rule, it is the exception.
- Üye Devletlerin çoğunda 65 yaş sınırı vardır, ancak bu kural değil, istisnadır.
- Is it worth emphasising that an exception absolutely must be made for military airports?
- Askeri havaalanları için kesinlikle bir istisna yapılması gerektiğini vurgulamaya değer mi?
- Europe is a relative exception, but not to the extent of correcting a worldwide downward trend.
- Avrupa göreceli bir istisnadır ancak dünya çapındaki düşüş eğilimini düzeltecek ölçüde değildir.
- Therefore, from a strictly legal point of view, the establishment of a permanent exception should be ruled out forever.
- Bu nedenle, hukuki açıdan bakıldığında, daimi bir istisnanın tesis edilmesi sonsuza kadar göz ardı edilmelidir.
- An application for a document would challenge the application of the exception.
- Bir belge için yapılan başvuru, istisnanın uygulanmasına karşı çıkacaktır.
- Is cultural exception really sufficient if we only exclude the audiovisual sector?
- Sadece görsel-işitsel sektörü dışarıda bırakırsak kültürel istisna gerçekten yeterli midir?
- Instead, discrimination is the rule, rather than the exception.
- Bunun yerine, ayrımcılık istisna olmaktan ziyade kuraldır.
- Openness must be the rule rather than the exception.
- Açıklık istisna değil kural olmalıdır.
- In my view, an exception should therefore be provided for in the regulation.
- Benim görüşüme göre bu nedenle yönetmelikte bir istisna öngörülmelidir.
- The second exception should apply to potato starch.
- İkinci istisna patates nişastası için geçerli olmalı.
- The Ottawa Treaty on the use of anti-personnel mines forms an exception to this.
- Anti-personel mayınların kullanımına ilişkin Ottawa Antlaşması bunun bir istisnasını oluşturmaktadır.
- When restricted use and transit are at issue, the Protocol provides for an exception.
- Kısıtlı kullanım ve transit geçiş söz konusu olduğunda, Protokol bir istisna öngörmektedir.
- Admittedly, an exception is made, but then this exception accommodates further exceptions.
- Kuşkusuz, bir istisna yapılmıştır ancak daha sonra bu istisna başka istisnaları da barındırmaktadır.
- Nevertheless, the exception for safety is again welcome provided it is indeed for safety alone.
- Bununla birlikte yalnızca güvenlik için olması koşuluyla, güvenlik istisnası yine memnuniyetle karşılanmaktadır.
- An exception to this decision allows transportation directly to an abattoir.
- Bu kararın bir istisnası, doğrudan bir mezbahaya nakliyeye izin vermektedir.
- In particular, the principle of double criminal liability and the exception in favour of nationals are to be abolished.
- Özellikle çifte cezai sorumluluk ilkesi ve vatandaşlar lehine olan istisna kaldırılacaktır.
- The codecision procedure is becoming the rule and unanimity the valid exception.
- Kodifikasyon prosedürü kural, oy birliği ise geçerli bir istisna haline gelmektedir.
- This occasion was no exception, and a meeting was indeed arranged.
- Bu olay bir istisna değildi ve gerçekten de bir toplantı düzenlendi.
- Certainly I voted against it; I was the notable exception referred to by my colleague Liz Lynne.
- Ben kesinlikle karşı oy kullandım; meslektaşım Liz Lynne'in bahsettiği önemli istisna bendim.
- Farming has taken a blow over the past year in the United Kingdom, and sheep farming, of course, is no exception.
- Birleşik Krallık'ta çiftçilik geçtiğimiz yıl darbe aldı ve elbette koyun yetiştiriciliği de bir istisna değil.
- I will start with the exception where the Commission is not happy with the common position.
- Komisyon'un ortak tutumdan memnun olmadığı istisna ile başlayacağım.
- The codecision procedure is becoming the rule and unanimity the valid exception.
- Kodifikasyon prosedürü kural, oybirliği ise geçerli bir istisna haline gelmektedir.
- My other exception involves abstaining on the accession of Poland.
- Diğer istisnam ise Polonya'nın üyeliği konusunda çekimser kalınmasıdır.
- And unfortunately, air transport is by no means an exception in this area.
- Ve ne yazık ki, hava taşımacılığı bu alanda hiçbir şekilde bir istisna değildir.
- Needless to say, we do not consent to the creation of this exception.
- Bu istisnanın yaratılmasına rıza göstermediğimizi söylemeye gerek yok.
- The implementation of asylum policy is no exception to this imperative.
- İltica politikasının uygulanması da bu zorunluluğun bir istisnası değildir.
- An exception is made for mixtures of spices or herbs constituting less than 2% of the finished product.
- Bitmiş ürünün %2'sinden daha azını oluşturan baharat veya bitki karışımları için bir istisna yapılır.
- This should become the rule rather than the exception.
- Bu istisna değil kural haline gelmelidir.
- The laws of physics do not normally apply to politics, with the possible exception of the Archimedes principle.
- Fizik kanunları, Arşimet prensibinin olası istisnası dışında, normalde siyaset için geçerli değildir.
- Excesses are no longer the exception; they have unfortunately become the rule.
- Aşırılıklar artık istisna değildir; ne yazık ki kural haline gelmiştir.
- Needless to say, we do not consent to the creation of this exception.
- Söylemeye gerek yok, bu istisnanın yaratılmasını kabul etmiyoruz.
- It represents an Austrian exception.
- Bu Avusturya'ya özgü bir istisnadır.
- The Democratic Republic of the Congo is no exception to this rule.
- Demokratik Kongo Cumhuriyeti bu kuralın istisnası değildir.
- The codecision procedure is becoming the rule and unanimity the valid exception.
- Kodifikasyon prosedürü kural, oybirliği ise geçerli istisna haline gelmektedir.
- First of all, there is the exception of reproduction for private use.
- Her şeyden önce, özel kullanım için çoğaltma istisnası var.
- The only country to have made use of this exception is the United Kingdom.
- Bu istisnadan yararlanan tek ülke Birleşik Krallık'tır.
- My country, Portugal, is no exception and suffers unacceptable delays within its judicial system.
- Ülkemiz Portekiz de bir istisna değildir ve yargı sisteminde kabul edilemez gecikmeler yaşanmaktadır.
- The most important exception to general human progress is the inability to prevent violent conflicts.
- Genel insani ilerlemenin en önemli istisnası, şiddetli çatışmaların önlenememesidir.
- First of all, regarding primary production, an exception should be entered in the regulation.
- Öncelikle birincil üretimle ilgili olarak yönetmeliğe bir istisna konulmalı.
- Does France not fight for the famous principle of cultural exception?
- Fransa ünlü kültürel istisna ilkesi için mücadele etmiyor mu?
- Instead, discrimination is the rule, rather than the exception.
- Bunun yerine ayrımcılık istisna olmaktan ziyade kuraldır.
- The Netherlands, as far as this is concerned, is no exception.
- Hollanda bu konuda bir istisna değildir.
- Secrecy should be the exception and not the rule.
- Gizlilik kural değil istisna olmalıdır.
- First of all, there is the exception of reproduction for private use.
- Her şeyden önce, özel kullanım için çoğaltma istisnası vardır.
- The common foreign policy is in actual fact the rule rather than the exception.
- Ortak dış politika aslında istisnadan ziyade kuraldır.
- Last week was no exception.
- Geçen hafta bir istisna değildi.
- This is clearly a powerful exception to the rule on non-discrimination.
- Bu açıkça ayrımcılık yapmama kuralının güçlü bir istisnasıdır.
- Any exception would be a source of all kinds of abuses and excesses.
- Herhangi bir istisna, her türlü suistimal ve aşırılığın kaynağı olacaktır.
- The award of contracts across frontiers is still the exception.
- Sınır ötesi ihalelerin yapılması hala bir istisnadır.
- The Commission has already established an exception for difficult low-budget films.
- Komisyon halihazırda düşük bütçeli zor filmler için bir istisna oluşturmuştur.
- The European Parliament, however, removed this exception by means of Amendment No 85.
- Ancak Avrupa Parlamentosu 85 sayılı Değişiklik ile bu istisnayı kaldırmıştır.
- An exception is not such a sphere of life as marketing.
- Pazarlama gibi bir yaşam alanı istisna teşkil etmez.
- An exception is not such a sphere of life as marketing.
- Pazarlama gibi bir yaşam alanı istisna değildir.
- Today is no exception.
- Bugün istisna değil.
- There's an exception to every rule.
- Her kuralın bir istisnası vardır.
- Portugal is not an exception.
- Portekiz bir istisna değil.
- This is an exception.
- Bu bir istisna.
- That's an exception.
- Bu bir istisna.
- It was an exception.
- Bir istisnaydı.
- Tom is no exception.
- Tom bir istisna değildir.
- It's just an exception.
- Bu sadece bir istisna.
- Tom pointed out one exception.
- Tom bir istisnaya dikkat çekti.
- It's just an exception.
- Bu sadece bir istisnadır.
- Australia is no exception.
- Avustralya istisna değildir.
- Every law has its exception.
- Her yasanın istisnası vardır.
- Everybody in the family wore glasses and Dan was no exception.
- Ailedeki herkes gözlük takardı ve Dan de istisna değildi.
- This may be an exception.
- Bu bir istisna olabilir.
- Australia was no exception.
- Avustralya bir istisna değildi.
- There is an exception to every rule.
- Her kuralın bir istisnası vardır.
- Today is no exception.
- Bugün bir istisna değil.
- Tom is no exception.
- Tom bir istisna değil.
- Those regulations all apply to everyone without a single exception.
- O kurallar, bir tek istisna bile olmadan, herkes için geçerlidir.
- I'm the exception to the rule.
- Ben kuralın istisnasıyım.
- Portugal is not an exception.
- Portekiz bir istisna değildir.
- Australia is no exception.
- Avustralya bir istisna değil.
- That's an exception.
- O bir istisna.
- Australia was no exception.
- Avustralya istisna değildi.
- Portugal is no exception.
- Portekiz de bir istisna değil.
- Tom is an exception.
- Tom bir istisnadır.
- The exception does not void the rule.
- İstisna kuralı geçersiz kılmaz.
- It was an exception.
- Bu bir istisnaydı.
- The exception does not void the rule.
- İstisna, kuralı geçersiz kılmaz.
- Tom was an exception.
- Tom bir istisnaydı.
- I don't think an exception should be made.
- Bence bir istisna yapılmamalı.
- Portugal is no exception.
- Portekiz istisna değildir.
- This is an exception to the rule.
- Bu kuralın bir istisnası.
- That is an exception.
- Bu bir istisna.
- Every law has its exception.
- Her kanunun bir istisnası vardır.
- It's the rule, not the exception.
- Bu kuraldır, istisna değil.
- Everybody in the family wore glasses and Dan was no exception.
- Ailedeki herkes gözlük takıyordu ve Dan bir istisna değildi.
- That is an exception.
- O bir istisna.
- Australia was an exception.
- Avustralya bir istisnaydı.
- I don't think an exception should be made.
- Bir istisna yapılması gerektiğini sanmıyorum.
Show More (90)
|
