|
- Sami silently recited the Verse of the Throne to wake up from sleep paralysis.
- Sami uyku felcinden uyanmak için sessizce Arş Ayetini okudu.
- Not knowing what to do, I stood there silently.
- Ne yapacağımı bilmeden, sessizce orada durdum.
- I cannot silently overlook this problem.
- Bu soruna sessizce göz yumamam.
- Tom and Mary looked at each other silently.
- Tom ve Mary sessizce birbirine baktı.
- Does a worm scream silently when a fisherman impales it on a hook?
- Bir balıkçı onu bir kancaya taktığı zaman, bir solucan sessizce çığlık atar mı?
- She sat there silently with tears in her eyes.
- Gözleri yaşlı sessizce oraya oturdu.
- Tom walked silently through the forest.
- Tom ormanda sessizce yürüyordu.
- He walked silently through the forest.
- Ormanda sessizce yürüyordu.
- He walked silently through the forest.
- Ormanda sessizce yürüdü.
- Tom silently shook his head.
- Tom sessizce başını salladı.
- Tom silently shut the door.
- Tom sessizce kapıyı kapattı.
- Leaves were dropping silently to the ground.
- Yapraklar sessizce yere düşüyordu.
- I cannot silently overlook this problem.
- Bu sorunu sessizce görmezden gelemem.
- Does a worm scream silently when a fisherman impales it on a hook?
- Bir balıkçı onu kancaya taktığında bir solucan sessizce çığlık atar mı?
- They nodded silently.
- Sessizce başlarını salladılar.
- She sat there silently with tears in her eyes.
- Gözleri yaşlı sessizce orada oturdu.
- Tom crawled silently into Mary's room.
- Tom sessizce Mary'nin odasına girdi.
- The wolf peered around the corner before slipping silently into the woods.
- Kurt sessizce ormana doğru kaymadan önce köşeden baktı.
- Tom and Mary stared at each other silently.
- Tom ve Mary sessizce birbirlerine baktılar.
- It waited, silently.
- Sessizce bekledi.
- They nodded silently.
- Onlar sessizce başını salladı.
- Tom nodded silently.
- Tom sessizce başını salladı.
- Tom sat there silently watching Mary eat the last of the food.
- Tom sessizce oturup Mary'nin son yemeği yemesini izledi.
- She silently filed away that piece of information, thinking it might be useful later.
- Daha sonra işe yarayabileceğini düşünerek bu bilgiyi sessizce dosyaladı.
- Tom walked silently through the forest.
- Tom ormanın içinde sessizce yürüdü.
- He silently went out of the room.
- Sessizce odadan çıktı.
- Tom watched Mary silently.
- Tom sessizce Mary'yi izledi.
- Tom and Mary looked at each other silently.
- Tom ve Mary sessizce birbirlerine baktılar.
- She stood silently, her head tilted slightly to one side.
- Sessizce durdu, başı hafifçe yana eğikti.
- She sat there silently with tears in her eyes.
- Gözlerinde yaşlarla sessizce orada oturdu.
- Tom stood silently.
- Tom sessizce ayakta durdu.
- She stood silently, her head tilted slightly to one side.
- Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.
- She sat there silently with tears in her eyes.
- Gözlerinde yaşlarla sessizce orada oturuyordu.
- Tom stood silently.
- Tom sessizce durdu.
- The Phantom slowly, gravely, silently, approached.
- Hayalet yavaşça, ciddiyetle, sessizce yaklaştı.
Show More (32)
|
