|
- I wish the presidency and Belgium every success.
- Başkanlığa ve Belçika'ya başarılar diliyorum.
- The success of these two autonomous regions will benefit China, but would also be important for Europe.
- Bu iki özerk bölgenin başarısı Çin'in yararına olacaktır, ancak Avrupa için de önemli olacaktır.
- Now it is our common challenge to ensure the success of a Union of 25 Member States.
- Şimdi 25 Üye Devletten oluşan bir Birliğin başarısını sağlamak hepimizin ortak görevidir.
- One of the Union's successes in these past six months has been the way the roadmap for enlargement has been followed.
- Birliğin geçtiğimiz altı aydaki başarılarından biri de genişlemeye yönelik yol haritasının izlenme şekli olmuştur.
- For example, our collective economies are only achieving moderate success at this particular time.
- Örneğin, ortak ekonomilerimiz şu anda sadece orta düzeyde bir başarı elde ediyor.
- The very success of our integration has already made it unavoidable.
- Entegrasyonumuzun başarısı zaten bunu kaçınılmaz hale getirmiştir.
- This revision builds on this success.
- Bu revizyon bu başarının üzerine inşa edilmiştir.
- The success of the modernisation of our economies depends on the political will to undertake a series of reforms.
- Ekonomilerimizin modernizasyonunun başarısı, bir dizi reformun gerçekleştirilmesine yönelik siyasi iradeye bağlıdır.
- Success in employment policy is crucial to achieving the objective of economic policy.
- İstihdam politikasındaki başarı, ekonomi politikasının hedeflerine ulaşması açısından hayati önem taşımaktadır.
- The success and usefulness of the research programmes are beyond dispute.
- Araştırma programlarının başarısı ve faydası tartışma götürmez.
- This is clearly a success for Parliament.
- Bu, Parlamento için açıkça bir başarıdır.
- It has been a very good success for Parliament and indeed for the European citizens.
- Parlamento ve aslında Avrupa vatandaşları için çok iyi bir başarı oldu.
- Success demands clear leadership that can act with legitimacy and authority.
- Başarı, meşruiyet ve otorite ile hareket edebilecek açık bir liderlik gerektirir.
- The first thing I would like to say is that the success of this scheme is not widely recognised.
- Söylemek istediğim ilk şey, bu planın başarısının yaygın olarak kabul görmediğidir.
- This timetable is very important, however, for the success of the reform and for the European Parliament.
- Ancak bu takvim, reformun başarısı ve Avrupa Parlamentosu için çok önemlidir.
- I wish you success, as this will be the success of Europe!
- Size başarılar diliyorum, çünkü bu Avrupa'nın başarısı olacaktır!
- Education, culture and access to knowledge are undoubtedly important keys to success in the 21st Century.
- Eğitim, kültür ve bilgiye erişim şüphesiz 21. Yüzyılda başarının önemli anahtarlarıdır.
- Let us build on their past success.
- Geçmiş başarılarının üzerine bir şeyler inşa edelim.
- I wish the new SEAFO every success in managing its fisheries.
- Yeni SEAFO'ya balıkçılık yönetiminde başarılar dilerim.
- The success of enlargement is also dependent on Europe becoming more parliamentary.
- Genişlemenin başarısı da Avrupa'nın daha fazla parlamenter olmasına bağlıdır.
- I would remind you that we have had considerable success recently, multiplying the FIPOL fund by 5.
- Son dönemde FIPOL fonunu 5'e katlayarak önemli bir başarı elde ettiğimizi hatırlatmak isterim.
- I wish you every success.
- Size başarılar dilerim.
- The European Parliament sets great store by the success of this Convention.
- Avrupa Parlamentosu bu Sözleşmenin başarısına büyük önem vermektedir.
- I therefore wish you every success in adopting the Statute for Members.
- Bu nedenle Üyeler için Tüzüğü kabul etmenizde sizlere başarılar diliyorum.
- There are in any budget process successes and failures.
- Her bütçe sürecinde başarılar ve başarısızlıklar vardır.
- The Spanish Presidency is firmly set on contributing to the success of the Convention.
- İspanya Dönem Başkanlığı, Kongre'nin başarısına katkıda bulunmaya kararlıdır.
- Success in Cancún would have led to further substantial liberalisation of trade.
- Cancún'daki başarı ticaretin daha da önemli ölçüde serbestleşmesine yol açabilirdi.
- Success can only be guaranteed through long-term support by the governments committed to this fight.
- Başarı ancak bu mücadeleye kendini adamış hükûmetlerin uzun vadeli desteği ile garanti altına alınabilir.
- I hope that the success of policing will mean that arms, increasingly, are not required.
- Umarım polisliğin başarısı, silahlara giderek daha fazla ihtiyaç duyulmayacağı anlamına gelir.
- The second and main success, is the result which the Convention achieved.
- İkinci ve asıl başarı, Sözleşmenin elde ettiği sonuçtur.
- We owe the success of the euro above all to our fellow citizens.
- Avro'nun başarısını her şeyden önce yurttaşlarımıza borçluyuz.
- President Prodi told us this morning that the introduction of euro notes and coins was a huge success.
- Başkan Prodi bu sabah bize avro banknot ve madeni paraların piyasaya sürülmesinin büyük bir başarı olduğunu söyledi.
- I congratulate the two foreign secretaries, Ismail Cem and Georgios Papandreos on their initiative and their success.
- İki dışişleri bakanı İsmail Cem ve Georgios Papandreos'u girişimlerinden ve başarılarından dolayı kutluyorum.
- Success or failure outside of the European Union has repercussions for many sectors within the EU.
- Avrupa Birliği dışındaki başarı ya da başarısızlığın AB içindeki pek çok sektörde yansımaları olacaktır.
- Firstly, what has the Commission done to ensure the success of Madrid?
- İlk olarak, Komisyon Madrid'in başarısını sağlamak için ne yaptı?
- There have been many successes.
- Birçok başarı elde edilmiştir.
- Zimbabwe depends on the success of agriculture and the contribution of these farmers is vital to sustain its economy.
- Zimbabve tarımın başarısına bağlıdır ve bu çiftçilerin katkısı ekonominin sürdürülmesi için hayati önem taşımaktadır.
- When we compare the achievement of involving civil society, we have had much more success.
- Sivil toplumu dahil etme başarısını karşılaştırdığımızda çok daha fazla başarı elde ettik.
- We wish you success, too, in your efforts to guide smoothly the introduction of the euro.
- Avro'nun sorunsuz bir şekilde uygulanmasına yönelik çabalarınızda da size başarılar diliyoruz.
- The financial framework for implementing the programme is essential to its success.
- Programın uygulanmasına yönelik mali çerçeve, programın başarısı için elzemdir.
- This aim has been achieved, but with rather dubious success.
- Bu amaca ulaşıldı ancak oldukça şüpheli bir başarı elde edildi.
- Strengthening, not weakening the European Parliament's rights must be part of that success.
- Avrupa Parlamentosunun haklarının zayıflatılması değil güçlendirilmesi bu başarının bir parçası olmalıdır.
- Some speakers have hailed the Valencia Summit as a success.
- Bazı konuşmacılar Valencia Zirvesini bir başarı olarak selamladılar.
- The success of this programme is clearly expressed in the large number of projects that have been submitted.
- Bu programın başarısı, sunulan çok sayıda proje ile açıkça ifade edilmektedir.
- Some speakers have hailed the Valencia Summit as a success.
- Bazı konuşmacılar Valencia Zirvesini bir başarı olarak nitelendirdi.
- If you achieve that, your Presidency will be counted as a success!
- Bunu başarırsanız, Başkanlığınız bir başarı olarak sayılacaktır!
- That is not a success.
- Bu bir başarı değil.
- The European Commission has some missionary work to do in this area too, for which I wish you every success.
- Avrupa Komisyonu'nun da bu alanda yapması gereken bazı misyonerlik çalışmaları var, bu konuda size başarılar diliyorum.
- The responsibility of the success or failure of Doha lies with Europe and the other more advanced countries.
- Doha'nın başarı ya da başarısızlığının sorumluluğu Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelere aittir.
- This success is also the result of these rules being communitarised.
- Bu başarı aynı zamanda bu kuralların toplumsallaşmasının da bir sonucudur.
- In this context, it is difficult to assess the success of enlargement.
- Bu bağlamda, genişlemenin başarısını değerlendirmek zordur.
- I wish both Presidents a very great deal of success in this incredibly difficult undertaking.
- Her iki Başkana da bu son derece zor girişimde büyük başarılar diliyorum.
- We wish you success in your efforts to do this.
- Bu yöndeki çabalarınızda size başarılar diliyoruz.
- Perseverance, however, was rewarded with success, and I think Parliament should acknowledge that across the parties.
- Ancak azim, başarı ile ödüllendirildi ve bence Parlamento bunu partiler arasında kabul etmelidir.
- I would like to wish the presidency every success in its work on implementing one Europe.
- Başkanlığa tek bir Avrupa'nın hayata geçirilmesine yönelik çalışmalarında başarılar diliyorum.
- That means, I believe, that another solid success will be ours.
- Bu, inanıyorum ki, bir başka sağlam başarının bizim olacağı anlamına geliyor.
- That was a key element in the success of those negotiations.
- Bu müzakerelerin başarısında kilit bir unsurdu.
- The legislative programme mentions the importance of the success of the Cancún meeting.
- Yasama programı Cancún toplantısının başarısının önemine değinmektedir.
- The success of the presidency depends on it.
- Başkanlığın başarısı buna bağlı.
- It is now all the more necessary if the success of the ratification process is to be assured.
- Onaylama sürecinin başarısının güvence altına alınabilmesi için bu daha da gerekli hale gelmiştir.
- That is a real yardstick for measuring the success of our societies, including our very own.
- Bu, kendi toplumumuz da dahil olmak üzere toplumlarımızın başarısını ölçmek için gerçek bir kıstastır.
- This is clearly a success for Parliament.
- Bu açıkça Parlamento için bir başarıdır.
- Expenditure becomes an end in itself, evidence of the success of a programme.
- Harcamalar kendi içinde bir amaç, bir programın başarısının kanıtı haline gelir.
- It threatens the success of the whole enterprise, notably that of the CAP.
- Başta OTP olmak üzere tüm girişimin başarısını tehdit etmektedir.
- I cannot but agree with him that education is crucial to success.
- Eğitimin başarı için çok önemli olduğu konusunda ona katılmamak mümkün değil.
- We wish him every success.
- Kendisine başarılar diliyoruz.
- Such success was not self-evident.
- Bu başarı kendiliğinden ortaya çıkmadı.
- Involvement of the pharmaceutical industry is essential for the success of the programme.
- Programın başarısı için ilaç endüstrisinin katılımı şarttır.
- The involvement of trades union and employers is the best guarantee of success for any initiative promoting employment.
- İşçi sendikaları ve işverenlerin katılımı, istihdamı teşvik eden her türlü girişim için en iyi başarı garantisidir.
- What we have seen and heard today is the success of the process in Timor.
- Bugün gördüğümüz ve duyduğumuz şey Timor'daki sürecin başarısıdır.
- I would like to thank the fellow MEPs for their kind cooperation and wish them all every success.
- AP üyesi arkadaşlarıma nazik iş birlikleri için teşekkür ediyor ve hepsine başarılar diliyorum.
- There is no doubt that this has been a success.
- Bunun bir başarı olduğuna hiç şüphe yok.
- In any event, I wish you, on behalf of our group, every success.
- Her halükarda, grubumuz adına size başarılar dilerim.
- There is no need to outline the specific successes in detail.
- Belirli başarıları detaylı bir şekilde özetlemeye gerek yoktur.
- I therefore believe it is a very great success not only for the environment but also for consumer protection.
- Bu nedenle bunun sadece çevre için değil tüketicinin korunması için de çok büyük bir başarı olduğuna inanıyorum.
- The success of enlargement depends on whether these three elements are clearly present.
- Genişlemenin başarısı bu üç unsurun açıkça mevcut olup olmamasına bağlıdır.
- The European Commission has some missionary work to do in this area too, for which I wish you every success.
- Avrupa Komisyonu'nun bu alanda da yapması gereken bazı misyonerlik çalışmaları var, bu konuda size başarılar diliyorum.
- Enlargement must be a success for Europe.
- Genişleme Avrupa için bir başarı olmalıdır.
- This must be emphatically underscored for, via the Commission, others too can share in the success of ARGO.
- Komisyon aracılığıyla başkalarının da ARGO'nun başarısına ortak olabilmesi için bunun altı önemle çizilmelidir.
- We have therefore had some successes.
- Bu nedenle bazı başarılar elde ettik.
- We share in this success, and have you to thank for it having been possible.
- Bu başarıyı paylaşıyoruz ve bunun mümkün olmasından dolayı size teşekkür borçluyuz.
- The strength of Hong Kong lies in its success in retaining the principle of one country, two systems.
- Hong Kong'un gücü, tek ülke, iki sistem ilkesini korumadaki başarısında yatmaktadır.
- We are facing a very complex European Council, and I should like to wish the Danish Presidency every success in this.
- Oldukça karmaşık bir Avrupa Konseyi ile karşı karşıyayız ve Danimarka Dönem Başkanlığına bu süreçte başarılar diliyorum.
- We can now fill quite a bookshelf with the successes and also the problems.
- Artık başarılarla ve aynı zamanda sorunlarla dolu bir kitaplık doldurabiliriz.
- In some cases, the successes ascribed to them and the options paid out to them are based on forgeries.
- Bazı durumlarda kendilerine atfedilen başarılar ve kendilerine ödenen opsiyonlar sahteciliğe dayanmaktadır.
- This directive is a success for the European Parliament.
- Bu direktif Avrupa Parlamentosu için bir başarıdır.
- Targeting young people to encourage consumption will be important for success.
- Tüketimi teşvik etmek için gençleri hedeflemek başarı için önemli olacaktır.
- However, its success will depend largely on achievable objectives being set.
- Ancak başarısı büyük ölçüde ulaşılabilir hedeflerin belirlenmesine bağlı olacaktır.
- The previous UDF administration faced enormous difficulties and I wish to acknowledge its success in many areas.
- Önceki UDF yönetimi çok büyük zorluklarla karşılaştı ve birçok alandaki başarısını takdir etmek istiyorum.
- Parliament's success in introducing substantial changes in the original proposal is important.
- Parlamento'nun orijinal teklifte önemli değişiklikler yapma başarısı önemlidir.
- More success, more progress, less uncertainty.
- Daha fazla başarı, daha fazla ilerleme, daha az belirsizlik.
- This is certainly a success for democracy in Europe.
- Bu kesinlikle Avrupa'daki demokrasi için bir başarıdır.
- Successes for the future depend on flexibility of timing.
- Geleceğe yönelik başarılar zamanlama esnekliğine bağlıdır.
- We must learn from the mistakes, but also from the successes of the past.
- Geçmişin hatalarından olduğu kadar başarılarından da ders çıkarmalıyız.
- They illustrate the success of our European health systems.
- Avrupa sağlık sistemlerimizin başarısını ortaya koydular.
- It must be acknowledged, however, that this sign of success is also a cause for concern.
- Ancak bu başarı işaretinin aynı zamanda bir endişe kaynağı olduğu da kabul edilmelidir.
- It is a success for us all!
- Bu hepimiz için bir başarıdır!
- Is that not the method that promises success?
- Başarı vaat eden yöntem bu değil midir?
- It is a big job, and I really wish you much success.
- Bu büyük bir iş ve size gerçekten çok başarılar diliyorum.
- MadaThe success of the Danish Presidency is, in my view, undeniable.
- MadaDanimarka Dönem Başkanlığı'nın başarısı bana göre yadsınamaz.
- For that reason its success requires mutual cooperation and trust.
- Bu nedenle başarısı karşılıklı işbirliği ve güven gerektirmektedir.
- There are marked distinctions to be drawn between the successes and failures in the various lines of business involved.
- İlgili çeşitli iş kollarındaki başarılar ve başarısızlıklar arasında belirgin ayrımlar vardır.
- I wish you good luck and success in your work.
- Size çalışmalarınızda iyi şanslar ve başarılar diliyorum.
- If we fail on that, then we will have no success at all.
- Eğer bu konuda başarısız olursak, o zaman hiçbir başarı elde edemeyiz.
- I wish the new SEAFO every success in managing its fisheries.
- Yeni SEAFO'ya balıkçılık yönetiminde başarılar diliyorum.
- However, we know that you are undaunted and we wish you the success you deserve.
- Ancak yılmadığınızı biliyor ve size hak ettiğiniz başarıyı diliyoruz.
- The approval of the new Constitution will be a success for everyone or a failure for the Union.
- Yeni Anayasanın onaylanması herkes için bir başarı ya da Birlik için bir başarısızlık olacaktır.
- This decentralisation has been a complete success, as I have seen for myself in various places.
- Çeşitli yerlerde bizzat gördüğüm üzere, bu adem-i merkeziyetçilik tam bir başarı olmuştur.
- This made the success in Bonn so important.
- Bu da Bonn'daki başarıyı çok önemli hale getirdi.
- Let us not underestimate the amount of work which must be completed before enlargement becomes a working success.
- Genişlemenin işe yarar bir başarıya dönüşmesi için tamamlanması gereken iş miktarını küçümsemeyelim.
- The problem is that we risk being the victim of our own success and running into management difficulties.
- Sorun şu ki, kendi başarımızın kurbanı olma ve yönetim zorluklarıyla karşılaşma riskimiz var.
- We have had only limited success here.
- Burada sadece sınırlı bir başarı elde ettik.
- I should like to welcome the Greek prime minister and wish him every success.
- Yunanistan Başbakanına hoş geldiniz diyor ve kendisine başarılar diliyorum.
- I should like to join in congratulating the Commission on its negotiating tactics and success.
- Komisyonu müzakere taktikleri ve başarısından dolayı kutlamak isterim.
- Well, I believe that there are only successes in my record and only good intentions behind my actions.
- Ben sicilimde sadece başarılar ve eylemlerimin arkasında sadece iyi niyetler olduğuna inanıyorum.
- The success of enlargement is also dependent on Europe becoming more parliamentary.
- Genişlemenin başarısı Avrupa'nın daha fazla parlamenter olmasına da bağlıdır.
- They have gained experience and have also had some success.
- Deneyim kazandılar ve bazı başarılar da elde ettiler.
- Previous attempts by democratic societies to tackle this threat have met with varying success.
- Demokratik toplumların bu tehdidin üstesinden gelmeye yönelik önceki girişimleri çeşitli başarılarla sonuçlanmıştır.
- That is a success in which we all share.
- Bu hepimizin paylaştığı bir başarıdır.
- I think that the success of this proposal lies in the fact that it sets medium-term objectives - I mentioned 2010.
- Bence bu teklifin başarısı, orta vadeli hedefler belirlemesinde yatmaktadır; 2010'dan bahsediyordum.
- The approval of the new Constitution will be a success for everyone or a failure for the Union.
- Yeni Anayasa'nın onaylanması herkes için bir başarı ya da Birlik için bir başarısızlık olacaktır.
- Success depends on focussing on the issue of handling and clarifying Iraq's debt.
- Başarı, Irak'ın borcunun ele alınması ve açıklığa kavuşturulması konusuna odaklanmaya bağlıdır.
- The success it has had in the investment fund sector and with the clients of these funds bears witness to this.
- Yatırım fonu sektöründe ve bu fonların müşterileriyle elde ettiği başarı buna tanıklık etmektedir.
- Without them, success will elude us.
- Onlar olmazsa başarı elimizden kaçacaktır.
- The success encountered in this area is a result of the lasting political will of the States concerned.
- Bu alanda karşılaşılan başarı, ilgili Devletlerin kalıcı siyasi iradesinin bir sonucudur.
- The political agenda that the European Union defines will, therefore, be critical for the success of the conference.
- Bu nedenle Avrupa Birliği'nin belirleyeceği siyasi gündem konferansın başarısı açısından kritik önem taşıyacaktır.
- I therefore believe that the fact that we have been able to hold it is a success in itself.
- Bu nedenle, bunu gerçekleştirebilmiş olmamızın başlı başına bir başarı olduğuna inanıyorum.
- That means, I believe, that another solid success will be ours.
- Bu da, inanıyorum ki, bir başka sağlam başarının bizim olacağı anlamına gelmektedir.
- Yes, there has been some success but it really is the tip of the iceberg.
- Evet, bazı başarılar elde edilmiştir ancak bu gerçekten de buzdağının görünen kısmıdır.
- In our opinion, the success of given planning situations usually has an historical or geographical origin.
- Bize göre belirli planlama durumlarının başarısı genellikle tarihi veya coğrafi bir kökene sahiptir.
- Their success is vitally important to us all.
- Onların başarısı hepimiz için hayati önem taşımaktadır.
- Since 1988, regional policy has enjoyed undeniable success.
- 1988'den bu yana bölgesel politika yadsınamaz bir başarı elde etmiştir.
- The project's success must be assured.
- Projenin başarısı güvence altına alınmalıdır.
- We hope that your work will continue to meet with such success and that you will also prove equal to these challenges.
- Çalışmalarınızın bu tür başarılarla buluşmaya devam etmesini ve sizin de bu zorlukların üstesinden gelmenizi umuyoruz.
- The Council Presidency sees this Charter as symbolising a twofold success.
- Konsey Başkanlığı bu Şartın iki yönlü bir başarıyı simgelediğini düşünmektedir.
- For us, with a few exceptions, it was not a success.
- Bizim için, birkaç istisna dışında, bir başarı değildi.
- In the hope that you will be able to make it a reality, I wish the Danish Presidency every success.
- Bunu gerçeğe dönüştürebileceğiniz umuduyla Danimarka Dönem Başkanlığına başarılar diliyorum.
- This is an incredible success and we must rapidly construct the political Europe that they lack.
- Bu inanılmaz bir başarıdır ve eksikliğini duydukları siyasi Avrupa'yı hızla inşa etmeliyiz.
- I therefore wish you every success in adopting the Statute for Members.
- Bu nedenle Üyeler için Tüzüğün kabulünde sizlere başarılar diliyorum.
- I think that we must learn from the successes of the structural and cohesion funds.
- Yapısal fonların ve uyum fonlarının başarılarından ders çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum.
- I would maintain that our having now achieved this objective is a very great success for Parliament.
- Bu hedefe ulaşmış olmamızın Parlamento için çok büyük bir başarı olduğunu ifade etmek isterim.
- The success of emissions trading will therefore depend on the price.
- Dolayısıyla emisyon ticaretinin başarısı fiyata bağlı olacaktır.
- We also and above all wish that success for the sake of the European Union.
- Ayrıca ve her şeyden önce Avrupa Birliği'nin iyiliği için bu başarıyı diliyoruz.
- On behalf of all of us, I wish Denmark every success!
- Hepimiz adına Danimarka'ya başarılar diliyorum!
- It has been primarily in the area of financial management that the reform process has met with its first successes.
- Reform süreci ilk başarılarını öncelikle mali yönetim alanında elde etmiştir.
- The successes of populist parties across Europe demonstrate that the spark can all of a sudden ignite.
- Popülist partilerin Avrupa genelindeki başarıları, kıvılcımın aniden ateşlenebileceğini göstermektedir.
- The success of the presidency depends on it.
- Cumhurbaşkanlığının başarısı buna bağlıdır.
- We see this success as considerable, as we are talking here only about the first year of implementation.
- Burada sadece uygulamanın ilk yılından bahsettiğimiz için bu başarıyı kayda değer buluyoruz.
- Looking at just those two simple items, success could still be within their grasp.
- Sadece bu iki basit maddeye bakıldığında, başarı hala ellerinin altında olabilirdi.
- The project's success must be assured.
- Projenin başarısı garanti altına alınmalıdır.
- On our success will hang the future of the European social model too.
- Avrupa sosyal modelinin geleceği de bizim başarımıza bağlı olacaktır.
- My last prerequisite for the success of liberalisation is the creation of a level playing field.
- Serbestleşmenin başarısı için son ön koşulum, eşit bir oyun alanının yaratılmasıdır.
- The success of the European Union depends on it.
- Avrupa Birliği'nin başarısı buna bağlıdır.
- Crucial to the scheme's success is the initial allocation, and that is not a market mechanism.
- Programın başarısı için en önemli husus ilk tahsistir ve bu bir piyasa mekanizması değildir.
- It is a success for us all.
- Bu hepimiz için bir başarıdır.
- It is a success, and it has come to stay.
- Bu bir başarıdır ve kalıcı olmaya gelmiştir.
- What we can do, however, is to speak with perhaps greater authority about the political preconditions to success.
- Ancak yapabileceğimiz şey, başarının siyasi önkoşulları hakkında belki de daha büyük bir yetkiyle konuşmaktır.
- Is that not the method that promises success?
- Başarı vaat eden yöntem bu değil mi?
- This European Union contribution is a success.
- Avrupa Birliği'nin bu katkısı bir başarıdır.
- The successes of populist parties across Europe demonstrate that the spark can all of a sudden ignite.
- Avrupa genelinde popülist partilerin başarıları, kıvılcımın aniden ateşlenebileceğini göstermektedir.
- The existing bi-regional programme for SMEs exchanges, AL-INVEST, will be renewed on the basis of its success.
- KOBİ'lerin değişimine yönelik mevcut iki bölgeli program AL-INVEST, başarısı temelinde yenilenecektir.
- The success of any regional fisheries organisation depends entirely upon the political will of the contracting parties.
- Herhangi bir bölgesel balıkçılık örgütünün başarısı tamamen sözleşme taraflarının siyasi iradesine bağlıdır.
- We cannot simply call what we have done so far success and move on to the next failed state.
- Bugüne kadar yaptıklarımızı başarı olarak nitelendirip bir sonraki başarısız devlete geçemeyiz.
- However, its success will depend largely on achievable objectives being set.
- Ancak, başarısı büyük ölçüde ulaşılabilir hedeflerin belirlenmesine bağlı olacaktır.
- Be assured that we wish you every success with such a sensitive matter.
- Böylesine hassas bir konuda size başarılar dilediğimizden emin olabilirsiniz.
- The success of European enlargement policy is dependent on the common rules being correctly applied.
- Avrupa genişleme politikasının başarısı, ortak kuralların doğru bir şekilde uygulanmasına bağlıdır.
- That was a significant success because these are all difficult and sensitive issues.
- Bu önemli bir başarıydı çünkü bunların hepsi zor ve hassas konulardı.
- The success of the programme will depend on the availability of resources and expertise.
- Programın başarısı, kaynakların ve uzmanlığın mevcudiyetine bağlı olacaktır.
- The six major successes achieved by Parliament mean that we can say yes to the compromise.
- Parlamento tarafından elde edilen altı büyük başarı, uzlaşmaya evet diyebileceğimiz anlamına gelmektedir.
- Success demands clear leadership that can act with legitimacy and authority.
- Başarı, meşruiyet ve otorite ile hareket edebilecek net bir liderlik gerektirir.
- However, its success will depend largely on achievable objectives being set.
- Ancak bunun başarısı büyük ölçüde ulaşılabilir hedeflerin belirlenmesine bağlı olacaktır.
- May I take this opportunity to wish every success to World Diabetes Day on 14 November.
- Bu vesileyle 14 Kasım Dünya Diyabet Günü'ne başarılar dilerim.
- It has been a very good success for Parliament and indeed for the European citizens.
- Parlamento ve Avrupa vatandaşları için çok iyi bir başarı oldu.
- Finally, the promotion of business activity is crucial to the success of an enlarged Union.
- Son olarak, ticari faaliyetlerin teşvik edilmesi, genişlemiş bir Birliğin başarısı için hayati önem taşımaktadır.
- Reaching agreement on this will mean at last another success in the struggle against weapons of mass destruction.
- Bu konuda anlaşmaya varılması, kitle imha silahlarına karşı mücadelede nihayet yeni bir başarı anlamına gelecektir.
- This has undoubtedly been a crucial factor in the success of the operation.
- Bu şüphesiz operasyonun başarısında çok önemli bir faktör olmuştur.
- Certainly the Spanish Presidency's hard work played a key role in ensuring the success of the summit.
- Zirvenin başarıya ulaşmasında İspanya Dönem Başkanlığı'nın sıkı çalışmasının kilit bir rol oynadığı muhakkaktır.
- So there has definitely not been a success in combating poverty.
- Yani yoksullukla mücadelede kesinlikle bir başarı elde edilememiştir.
- The more outrageous, shocking, unexpected and attention-grabbing an attack is, the greater its success.
- Bir saldırı ne kadar çirkin, şok edici, beklenmedik ve dikkat çekici olursa, başarısı da o kadar büyük olur.
- This means, apertis verbis, that the success of Doha is probably due to the level of international need.
- Bu, açıkça, Doha'nın başarısının büyük olasılıkla uluslararası ihtiyaç düzeyinden kaynaklandığı anlamına gelir.
- The success of the enlargement process renders the adoption of this report even more urgent.
- Genişleme sürecinin başarısı bu raporun kabul edilmesini daha da acil hale getirmektedir.
- The European Parliament sets great store by the success of this Convention.
- Avrupa Parlamentosu bu Sözleşmenin başarısı için büyük çaba sarf etmektedir.
- We particularly wish the delegation success under the current circumstances.
- Mevcut koşullar altında delegasyona özellikle başarılar diliyoruz.
- We are therefore studying the success of the measures taken in the Irish Sea with huge interest.
- Bu nedenle İrlanda Denizi'nde alınan önlemlerin başarısını büyük bir ilgiyle inceliyoruz.
- It is once again time to translate words into action in order to turn this Directive into a success.
- Bu Direktifi başarıya dönüştürmek için bir kez daha sözleri eyleme dönüştürme zamanıdır.
- I wish you success, as this will be the success of Europe!
- Size başarılar diliyorum, zira bu Avrupa'nın başarısı olacaktır!
- Success in Cancún would have led to further substantial liberalisation of trade.
- Cancún'daki başarı, ticaretin daha da önemli ölçüde serbestleştirilmesine yol açacaktır.
- I wish his report every success, and we will certainly be supporting it.
- Raporuna başarılar diliyorum ve kesinlikle destekleyeceğiz.
- They have gained experience and have also had some success.
- Deneyim kazanmışlar ve bazı başarılar da elde etmişlerdir.
- The free-thinking policy is supposed to lead to undeniable successes.
- Özgür düşünce politikasının yadsınamaz başarılara yol açması beklenir.
- The Lisbon strategy was a success.
- Lizbon stratejisi bir başarıydı.
- Perseverance, however, was rewarded with success, and I think Parliament should acknowledge that across the parties.
- Ancak azim, başarı ile ödüllendirildi ve bence Parlamento bunu partiler üstü bir şekilde kabul etmelidir.
- It threatens the success of the whole enterprise, notably that of the CAP.
- Bu durum, başta OTP olmak üzere tüm girişimin başarısını tehdit etmektedir.
- Nevertheless we all wish the summiteers in Seville every success in the challenges that lie ahead.
- Yine de hepimiz Sevilla'daki zirve toplantısına katılanlara önlerindeki zorlu görevlerde başarılar diliyoruz.
- That was a significant success because these are all difficult and sensitive issues.
- Bu önemli bir başarıdır çünkü bunların hepsi zor ve hassas konulardır.
- However, this success was achieved at a very high cost.
- Ancak bu başarı çok yüksek bir maliyetle elde edilmiştir.
- But we want success, success in 2004, no failure and no delay.
- Ama biz başarı istiyoruz, 2004'te başarı, başarısızlık ve gecikme yok.
- Education policy is, therefore, the key to the success of the economic policy.
- Dolayısıyla eğitim politikası, ekonomi politikasının başarısının anahtarıdır.
- We cannot simply call what we have done so far success and move on to the next failed state.
- Şimdiye kadar yaptıklarımıza başarı deyip bir sonraki başarısız devlete geçemeyiz.
- The Taliban have scored a notable success only in reducing opium production.
- Taliban sadece afyon üretimini azaltma konusunda kayda değer bir başarı elde etmiştir.
- Let us not, however, rest on our laurels or be content with the successes of the past.
- Bununla birlikte rehavete kapılmayalım ya da geçmişin başarılarıyla yetinmeyelim.
- Citizens Direct is being launched, but without any real success.
- Citizens Direct başlatıldı, ancak gerçek bir başarı elde edilemedi.
- To start with, I should like to pay tribute to the men and women who made the success of this project possible.
- Öncelikle, bu projenin başarıya ulaşmasını mümkün kılan kadın ve erkeklere şükranlarımı sunmak isterim.
- This decentralisation has been a complete success, as I have seen for myself in various places.
- Çeşitli yerlerde bizzat gördüğüm üzere bu adem-i merkeziyetçilik tam bir başarı olmuştur.
- The success of any regional fisheries organisation depends entirely upon the political will of the contracting parties.
- Herhangi bir bölgesel balıkçılık örgütünün başarısı tamamen sözleşmeye taraf ülkelerin siyasi iradesine bağlıdır.
- It is a success for us all.
- Hepimiz için bir başarıdır.
- This experience is partly the key to the success of the Belgian presidency.
- Bu tecrübe kısmen Belçika dönem başkanlığının başarısının anahtarıdır.
- That is why the Convention's work is so important and must be crowned with success.
- İşte bu nedenle Konvansiyon'un çalışmaları çok önemlidir ve başarı ile taçlandırılmalıdır.
- The first call was a complete success.
- İlk arama tam bir başarıydı.
- Targeting young people to encourage consumption will be important for success.
- Tüketimi teşvik etmek için gençleri hedef almak başarı için önemli olacaktır.
- I wish you much success in this.
- Bu konuda size başarılar dilerim.
- In this context, I would also like to highlight the success of the deconcentration to Commission delegations.
- Bu bağlamda Komisyon delegasyonlarına yapılan dekonsantrasyonun başarısını da vurgulamak isterim.
- May I congratulate you on your successes in Reykjavik.
- Reykjavik'teki başarılarınızdan dolayı sizi tebrik ederim.
- On behalf of all of us, I wish Denmark every success.
- Hepimiz adına Danimarka'ya başarılar diliyorum.
- The success, of course, is the euro, the failure is the actual economy, where there are two, interconnected problems.
- Başarı elbette avrodur, başarısızlık ise birbirine bağlı iki sorunun olduğu gerçek ekonomidir.
- European success in global competition is built on skilled and involved people.
- Avrupa'nın küresel rekabetteki başarısı, yetenekli ve ilgili insanlar üzerine inşa edilmiştir.
- If success is coming at this late stage, I am grateful.
- Eğer başarı bu geç aşamada geliyorsa, minnettarım.
- Despite this report of success, we are saddened by the fact that we are still a long way behind the United States.
- Bu başarı raporuna rağmen, ABD'nin hala çok gerisinde olduğumuz gerçeği bizi üzmektedir.
- I think that can be called a success.
- Bence bu bir başarı olarak adlandırılabilir.
- There is no doubt that the success of the project depended on it.
- Hiç şüphe yok ki projenin başarısı buna bağlıydı.
- I think that can be called a success.
- Bunun bir başarı olarak adlandırılabileceğini düşünüyorum.
- This meeting can be considered a success for the world community, and certainly for the European Union.
- Bu toplantı dünya toplumu ve özellikle de Avrupa Birliği için bir başarı olarak değerlendirilebilir.
- Denmark's success at the Copenhagen Summit would then merely be the calm before the storm.
- Danimarka'nın Kopenhag Zirvesi'ndeki başarısı sadece fırtına öncesi sessizlik olacaktır.
- Why should we not recognise successes when they occur and record them in writing for future generations?
- Neden başarıları ortaya çıktıklarında tanımayalım ve gelecek nesiller için yazılı olarak kaydetmeyelim?
- Johannesburg was not a success.
- Johannesburg bir başarı değildi.
- Even compared with the standard European cucumber, that is a sensational success!
- Standart Avrupa salatalığı ile karşılaştırıldığında bile bu muazzam bir başarıdır!
- Moreover, the financial sustainability of pensions depends very much on the success of the European employment strategy.
- Ayrıca emekli maaşlarının mali sürdürülebilirliği büyük ölçüde Avrupa istihdam stratejisinin başarısına bağlıdır.
- May I wish you every success.
- Size başarılar dilerim.
- Success in employment policy will of course be synonymous with success in economic policy.
- İstihdam politikasındaki başarı elbette ekonomi politikasındaki başarı ile eş anlamlı olacaktır.
- The report emphasises three horizontal issues of great importance to the success of the strategy.
- Rapor, stratejinin başarısı açısından büyük önem taşıyan üç yatay konuyu vurgulamaktadır.
- I wish to conclude by sincerely wishing her success in her continued work.
- Sözlerimi, devam eden çalışmalarında kendisine içtenlikle başarılar dileyerek tamamlamak istiyorum.
- We, and European farmers, wish him every success!
- Biz ve Avrupalı çiftçiler olarak kendisine başarılar diliyoruz!
- The success of this will depend on making certain changes which would have been required even without enlargement.
- Bunun başarısı, genişleme olmadan da gerekli olabilecek bazı değişikliklerin yapılmasına bağlı olacaktır.
- I wish it every success in doing so.
- Bu konuda her türlü başarıyı diliyorum.
- In my view, our economic policy is a combination of success and failure.
- Benim görüşüme göre ekonomi politikamız başarı ve başarısızlığın bir kombinasyonudur.
- We have committed ourselves to the success of the ICC.
- Kendimizi ICC'nin başarısına adadık.
- This is also the basis of success for a fresh WTO round.
- Bu aynı zamanda yeni bir DTÖ turu için başarının temelidir.
- The success of URBAN during the 1994-1999 programming period is indisputable.
- URBAN'ın 1994-1999 programlama dönemindeki başarısı tartışılmazdır.
- I would maintain that our having now achieved this objective is a very great success for Parliament.
- Şu anda bu hedefe ulaşmış olmamızın Parlamento için çok büyük bir başarı olduğunu iddia ediyorum.
- However, I should stress that these issues are essential preconditions for the success of any screening programme.
- Bununla birlikte, bu hususların herhangi bir tarama programının başarısı için temel önkoşullar olduğunu vurgulamalıyım.
- The first success has therefore been achieved.
- Dolayısıyla ilk başarı elde edilmiş oldu.
- Firstly I would like to wish the Greek minister much success with the Presidency over the next six months.
- Öncelikle Yunan bakana önümüzdeki altı ay boyunca yürüteceği Başkanlık görevinde başarılar diliyorum.
- Despite that, I believe that success shows that we have done the right thing.
- Buna rağmen, elde edilen başarının doğru bir iş yaptığımızı gösterdiğine inanıyorum.
- It must be acknowledged, however, that this sign of success is also a cause for concern.
- Bununla birlikte, bu başarı işaretinin aynı zamanda bir endişe kaynağı olduğu da kabul edilmelidir.
- Strengthening, not weakening the European Parliament's rights must be part of that success.
- Avrupa Parlamentosu'nun haklarının zayıflatılması değil güçlendirilmesi bu başarının bir parçası olmalıdır.
- Envy and disparagement are the enemy of success and of a successful enterprise economy.
- Kıskançlık ve küçümseme, başarının ve başarılı bir girişim ekonomisinin düşmanıdır.
- Doing two things at once is a big part of success.
- İki şeyi aynı anda yapmak başarının büyük bir parçasıdır.
- Everyone wants success but we say 'be human' first.
- Herkes başarı ister ama biz önce 'insan ol' diyoruz.
- Niche marketing is a common path to small business success.
- Niş pazar, küçük ölçekli işletme başarısına giden yaygın bir yoldur.
- Success compels us to work together as well as treat one another with respect.
- Başarı bizi birlikte çalışmaya ve birbirimize saygılı davranmaya zorluyor.
- Taking this opportunity, we wish all prospective graduates success.
- Bu vesile ile tüm mezun adaylarımıza başarılar dileriz.
- Taking this opportunity, we wish all prospective graduates success.
- Bu vesile ile tüm mezun adaylarımıza başarılar diliyoruz.
- Niche marketing is a common path to small business success.
- Niş pazar, küçük işletmelerin başarısına giden yaygın bir yoldur.
- Taking this opportunity, we wish all prospective graduates success.
- Bu vesileyle tüm mezun adaylarına başarılar diliyoruz.
- Everyone wants success but we say 'be human' first.
- Herkes başarı ister ama biz önce 'insan olun' diyoruz.
- Enterprising land owners have had success growing as well as packaging and marketing the sunflower seed.
- Girişimci arazi sahipleri, ayçiçeği tohumunun paketlenmesi ve pazarlanmasının yanı sıra büyümede de başarı elde etti.
- Niche marketing is a common path to small business success.
- Niş pazar, küçük işletmeler için başarıya giden yaygın bir yoldur.
- Marilyn Monroe's success did not make her happy.
- Marilyn Monroe'nun başarısı onu mutlu etmedi.
- My success is thanks to her.
- Başarımı ona borçluyum.
- Diligence led him to success.
- Çalışkanlık onu başarıya götürdü.
- I am envious of his success.
- Onun başarısını kıskanıyorum.
- Fame isn't always accompanied with success.
- Şöhret her zaman başarıya eşlik etmez.
- Paul's success was a myth.
- Paul'ün başarısı bir efsaneydi.
- There is no success without perseverance.
- Azim olmadan başarı olmaz.
- I want the concert to be a success at any cost.
- Konserin, ne pahasına olursa olsun, bir başarı olmasını istiyorum.
- Success depends on your efforts.
- Başarı sizin çabalarınıza bağlıdır.
- Have you had any successes lately?
- Son zamanlarda herhangi bir başarı elde ettin mi?
- Success has many fathers, but failure is an orphan.
- Başarının bir sürü babası vardır, ama başarısızlık yetimdir.
- I owe my success to my friends.
- Başarımı arkadaşlarıma borçluyum.
- Our success was due to his efforts.
- Başarımız onun çabaları sayesinde oldu.
- Tom has had some success.
- Tom'un bazı başarıları oldu.
- She attained her success through hard work.
- Başarısına çok çalışarak ulaştı.
- She congratulated me on my success.
- O, benim başarımı tebrik etti.
- Success or failure is all the same to me.
- Başarı ya da başarısızlık benim için aynı şeydir.
- Her success encouraged me to try the same thing.
- Onun başarısı beni de aynı şeyi denemek için cesaretlendirdi.
- The success resulted from your efforts.
- Başarı, çabalarının sonucunda geldi.
- What is the secret to your success?
- Başarının sırrı ne?
- Wishing you success forever, my dear friend.
- Sana hayat boyu başarılar dilerim, canım arkadaşım.
- The dictionary is the only place where success comes before work.
- Sözlük, başarının işten önce geldiği tek yerdir.
- His business was only a partial success.
- İşi sadece kısmi bir başarıydı.
- He attributed his success to hard work.
- Başarısını çok çalışmasına bağlıyordu.
- His success was mentioned in the paper.
- Gazetede başarısından bahsedildi.
- Success in life calls for constant efforts.
- Hayatta başarı sürekli çaba gerektirir.
- Education is a gateway to success.
- Eğitim başarıya açılan bir kapıdır.
- I am pleased at your success.
- Başarınızdan memnun oldum.
- It was a complete success.
- O tam bir başarıydı.
- The concert was a rousing success.
- Konser heyecan verici bir başarıydı.
- Success depends mostly on effort.
- Başarı çoğunlukla çabaya bağlıdır.
- I hope for your success.
- Başarınızı umuyorum.
- To what extent do you agree or disagree with this definition of success?
- Bu başarı tanımına ne ölçüde katılıyor ya da katılmıyorsunuz?
- Tom had some success.
- Tom'un biraz başarısı vardı.
- We were delighted to hear of his success.
- Başarısını duyduğumuza çok sevindik.
- Diligence is the way to success.
- Başarıya giden yol çalışkanlıktan geçer.
- Hard work is an essential element of success.
- Sıkı çalışmak başarının vazgeçilmez bir unsurudur.
- Whatever you start with, it is a success.
- Neyle başlarsanız başlayın, bu bir başarıdır.
- I never celebrate successes.
- Başarıları asla kutlamam.
- I have doubts about the success of their plan.
- Planlarının başarısı konusunda şüphelerim var.
- The success of her novel made her rich.
- Onun romanının başarısı onu zengin yaptı.
- Your success depends upon whether you work hard or not.
- Sizin başarınız, sıkı çalışıp çalışmamanıza bağlıdır.
- Your success was nothing short of a miracle.
- Başarınız bir mucizeden başka bir şey değildi.
- How do you define success?
- Başarıyı nasıl tanımlıyorsun?
- We wish you success.
- Size başarılar dileriz.
- A little bit of luck sometimes leads to an unexpected success.
- Biraz şans, bazen beklenmedik bir başarıya yol açar.
- We took his success for granted.
- Onun başarısını cepte görüyorduk.
- He owes his success to his parents.
- Başarısını ailesine borçlu.
- Mr Brown is jealous of his colleague's success.
- Bay Brown meslektaşının başarısını kıskanıyor.
- Success makes a man egotistic.
- Başarı, bir adamı egoist yapar.
- His failure is a consequence of my success.
- Onun başarısızlığı benim başarımın bir sonucu.
- I owe my success to her help.
- Başarımı onun yardımına borçluyum.
- Success is not possible without diligent work.
- Gayretli çalışma olmadan başarı mümkün değil.
- Is anybody in on the secret of his success?
- Başarısının sırrını bilen var mı?
- The measure of success is not necessarily money.
- Başarı ölçüsü mutlaka para değildir.
- Our success depends upon whether you will help us or not.
- Başarımız bize yardım edip etmeyeceğinize bağlı.
- Tom is pleased at his success.
- Tom başarısına memnun oldu.
- All in all, the international conference was a success.
- Her şeyi hesaba katarsak, uluslararası konferans bir başarı idi.
- Paying attention to what you are doing is one of the most important keys to success.
- Ne yaptığına dikkat etmek başarının en önemli anahtarlarından biridir.
- We congratulated him on his success.
- Kendisini başarısından dolayı tebrik ettik.
- Success doesn't come easily.
- Başarı kolayca gelmiyor.
- It was only a partial success.
- Sadece kısmi bir başarıydı.
- Success is punished in this country.
- Bu ülkede başarı cezasız kalmaz.
- Success usually requires hard work.
- Başarı genellikle sıkı çalışma gerektirir.
- Tom and Mary congratulated each other on their success.
- Tom ve Mary başarılarından dolayı birbirlerini kutladılar.
- What's the secret to success?
- Başarının sırrı nedir?
- His success depends on his efforts.
- Onun başarısı çabalarına bağlıdır.
- Tom is sure of success.
- Tom başarıdan emindir.
- I am jealous of your success.
- Senin başarını kıskanıyorum.
- His business was only a partial success.
- Onun işi sadece kısmi bir başarıydı.
- Success means much money, doesn't it?
- Başarı çok para demek, değil mi?
- He was never content with his success.
- Başarısından asla memnun olmadı.
- We took his success for granted.
- Onun başarısını hafife aldık.
- She wished me success.
- O bana başarı diledi.
- His success went to his head.
- Onun başarısı başını döndürdü.
- I'm sure of your success.
- Başarınızdan eminim.
- You must not be jealous of others' success.
- Başkalarının başarılarını kıskanmamalısın.
- He owes much of his success to his wife.
- Başarısının çoğunu karısına borçlu.
- The show was a success.
- Gösteri bir başarıydı.
- Let's drink to his success.
- Onun başarısına içelim.
- Honesty is the primary reason for his success.
- Dürüstlük onun başarısının başlıca nedenidir.
- The party organized by Tom was a huge success.
- Tom'un düzenlediği parti büyük bir başarıydı.
- Have you had any successes recently?
- Son zamanlarda hiç başarınız oldu mu?
- Tom predicted our success.
- Tom başarımızı öngördü.
- His success was mentioned in the paper.
- Gazetede onun başarısından bahsedildi.
- He attributes his success to hard work.
- Başarısını çok çalışmasına bağlıyor.
- Many people consider a high salary to be a condition for success.
- Birçok insan yüksek maaşın başarı için bir koşul olduğunu düşünür.
- We were delighted to hear of your success.
- Başarını duyduğumuza sevindik.
- We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.
- Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.
- I owe my success to her assistance.
- Başarımı onun yardımına borçluyum.
- Her help is vital to the success of this plan.
- Onun yardımı bu planın başarısı için hayati önem taşıyor.
- The concert was a success.
- Konser bir başarı idi.
- Don't be too eager for success.
- Başarı için çok istekli olma.
- Her carrier was full of successes.
- Kariyeri başarılarla doluydu.
- Diligence often leads to success.
- Çalışkanlık çoğunlukla başarıya yol açar.
- I am certain of your success.
- Başarından eminim.
- The party was a big success.
- Parti büyük bir başarıydı.
- Celebrate your success.
- Başarınızı kutlayın.
- I am glad to hear of your success.
- Başarını duyduğuma memnun oldum.
- The success of the enterprise astonished everybody.
- Girişimin başarısı herkesi şaşırttı.
- He was jealous of my success.
- O, benim başarımı kıskandı.
- Why are you so sure of his success?
- Neden onun başarısından bu kadar eminsin?
- We were delighted to hear of his success.
- Onun başarısını duymaktan mutlu olduk.
- Everybody was jealous of my success.
- Herkes başarımı kıskandı.
- Her success as a singer made her famous.
- Şarkıcı olarak başarısı onu ünlü yaptı.
- There is no simple road to success.
- Başarıya giden basit bir yol yoktur.
- He carried out his diplomatic mission with success.
- Diplomatik görevini başarıyla yürüttü.
- We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.
- Öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde biz sorumluyuz.
- She attributed her success to good luck.
- Başarısını iyi şansa bağladı.
- I wish you success in your work.
- İşinizde başarılar diliyorum.
- We wish you continued success.
- Başarılarınızın devamını diliyoruz.
- Tom's success motivated me.
- Tom'un başarısı beni özendirdi.
- Your success depends on whether you pass the STEP examination or not.
- Sizin başarınız STEP sınavını geçip geçmemenize bağlıdır.
- Success doesn't come easily.
- Başarı kolay gelmez.
- There is no simple road to success.
- Başarı için basit bir yol yoktur.
- The concert was a huge success.
- Konser büyük bir başarıydı.
- Wishing you success forever, my dear friend.
- Sana sonsuza kadar başarılar dilerim, sevgili dostum.
- The idea was a success.
- Fikir bir başarıydı.
- My success was, for the most part, thanks to his efforts.
- Başarım büyük ölçüde onun çabaları sayesinde oldu.
- His success resulted from hard work.
- Başarısı sıkı çalışmasından kaynaklanıyor.
- She was envious of her cousin's success.
- O, kuzeninin başarısını kıskanıyordu.
- Your success depends a lot on how your manager and other people in the office perceive you.
- Başarınız büyük ölçüde müdürünüzün ve ofisteki diğer insanların sizi nasıl algıladığına bağlıdır.
- My success is largely due to your help.
- Başarım büyük ölçüde sizin yardımınız sayesinde oldu.
- This book's success lies in its humor.
- Bu kitabın başarısı mizahında yatıyor.
- Mental strength is crucial for success in any sports.
- Herhangi bir sporda başarı için zihinsel güç çok önemlidir.
- The success of our business depends on the weather.
- İşimizin başarısı hava durumuna bağlı.
- Even a loser can dress for success.
- Bir kaybeden bile başarı için giyinebilir.
- She is pleased at her success.
- Başarısından memnun.
- That play was an immense success.
- O oyun büyük bir başarıydı.
- He had led the Republican Party with great success.
- O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.
- He is sure of success in the end.
- O sonunda başarıdan emin.
- Hard work doesn't always lead to success.
- Çok çalışmak her zaman başarı getirmez.
- Success is always on the side of the persevering.
- Başarı her zaman sebat edenlerin yanındadır.
- Her success at singing made her famous.
- Şarkı söylemedeki başarısı onu meşhur etti.
- Hard work and dedication will bring you success.
- Sıkı çalışma ve özveri size başarıyı getirecektir.
- He ascribed his success to hard work.
- O başarısını çok çalışmaya atfetti.
- Hard work and dedication will bring you success.
- Sıkı çalışma ve kendini adama sana başarıyı getirecektir.
- Is there any hope of his success?
- Onun başarısı ile ilgili bir umut var mı?
- He predicted our success.
- Başarımızı önceden gördü.
- Tom's success motivated me.
- Tom'un başarısı beni motive etti.
- His success is in question.
- Başarısı şüpheli.
- He was encouraged by his success.
- Başarısı onu teşvik etti.
- They raised their glasses and toasted to their success.
- Kadehlerini kaldırdılar ve başarılarına kadeh kaldırdılar.
- I wish you success.
- Başarılar dilerim.
- I'm not guaranteeing them success.
- Onlara başarıyı garanti etmiyorum.
- His failure is a consequence of my success.
- Onun başarısızlığı benim başarımın bir sonucudur.
- Your advice led me to success.
- Senin nasihatin beni başarıya götürdü.
- My success was due to your help.
- Başarım sizin yardımınız sayesinde oldu.
- The experiment was a huge success.
- Deney büyük bir başarıydı.
- There have been successes.
- Başarılar elde edildi.
- His success was mostly due to good luck.
- Onun başarısı çoğunlukla iyi şansa bağlıydı.
- This company owes its success to him.
- Bu şirket, başarısını ona borçludur.
- I'm quite sure of her success.
- Başarısından oldukça eminim.
- Fame doesn't always go hand in hand with success.
- Şöhret her zaman başarı ile el ele gitmez.
- I'm glad to hear of your success.
- Başarını duyduğuma memnun oldum.
- The success of our business depends on the weather.
- İşimizin başarısı havaya bağlıdır.
- Her success as a singer made her famous.
- Bir şarkıcı olarak başarısı onu ünlü yaptı.
- He was happy at the news of her success.
- Başarısı onu çok mutlu etti.
- There is no success without perseverance.
- Azimsiz başarı yoktur.
- Big successes result from constant effort.
- Büyük başarılar sürekli çabanın sonucudur.
- We owe part of our success to luck.
- Başarımızın bir kısmını şansa borçluyuz.
- This company is a victim of its own success.
- Bu şirket kendi başarısının kurbanı oldu.
- He was encouraged by his success.
- Başarısı onu cesaretlendirdi.
- He owes his success both to working hard and to good luck.
- O, başarısını hem çok çalışmaya hem de şansına borçlu.
- My success was largely due to luck.
- Başarım büyük ölçüde şansa bağlıydı.
- He owes his success to good luck.
- O, başarısını iyi şansa borçludur.
- Mental strength is crucial for success in any sports.
- Zihinsel güç herhangi bir sporda başarı için çok önemlidir.
- To what extent do you agree or disagree with this definition of success?
- Bu başarı tanımına ne ölçüde katılıyorsunuz veya katılmıyorsunuz?
- Success has many fathers, but failure is an orphan.
- Başarıdan kendine pay çıkaran çok olur, ama başarısızlığı kimse sahiplenmez.
- Her help is vital to the success of this plan.
- Onun yardımı, bu planın başarısı için hayati önem taşıyor.
- He congratulated me on my success.
- Başarımdan dolayı beni tebrik etti.
- I owe my success to the fact that I've never had a clock in my workplace.
- Başarımı, iş yerimde hiç saat olmamasına borçluyum.
- We congratulated Tom on his success.
- Başarısından dolayı Tom'u kutladık.
- He congratulated me on my success.
- Başarımı kutladı.
- Hard work is the price of success.
- Çok çalışmak başarının bedelidir.
- Tom was jealous of Mary's success.
- Tom, Mary'nin başarısını kıskanıyordu.
- You're on the path of success.
- Başarı yolundasın.
- Our success in this work depends on your efforts.
- Bu işteki başarımız senin gayretine bağlı.
- There isn't any hope of his success.
- Onun başarısından hiç umut yok.
- His success depends on his efforts.
- Başarısı çabalarına bağlıdır.
- There have been successes.
- Başarılar vardı.
- I am certain of your success.
- Başarınızdan eminim.
- He was jealous of my success.
- Başarımı kıskanırdı.
- That was a wonderful success.
- O harika bir başarıydı.
- He owes his success to good luck.
- Başarısını iyi şansa borçlu.
- Tom owes his success to his parents.
- Tom başarısını ailesine borçlu.
- We congratulated him on his success.
- Başarısını için onu tebrik ettik.
- His success is the result of hard work.
- Onun başarısı sıkı çalışmasının sonucudur.
- Success in exams doesn't mean a thing to her.
- Sınavlarda başarı onun için bir şey ifade etmiyor.
- Tom attributed his success to Mary's help.
- Tom başarısını Mary'nin yardımına bağladı.
- Your help is vital to the success of our plan.
- Senin yardımın planımızın başarısı için çok önemlidir.
- We ascribe his success to hard work.
- Başarısını çok çalışmasına bağlıyoruz.
- The success of the enterprise astonished everybody.
- İşletmenin başarısı herkesi şaşkına çevirdi.
- That's the price of success.
- Başarının bedeli bu.
- I hope for your success.
- Başarınızı ümit ediyorum.
- Success breeds success.
- Başarı başarıyı doğurur.
- There is little hope of success.
- Biraz başarı ümidi var.
- Neighbourly relations are necessary for success.
- Dostça ilişkiler başarı için gereklidir.
- Tom has worked hard for his success.
- Tom başarısı için çok çalıştı.
- I owe my success to his help.
- Başarımı onun yardımlarına borçluyum.
- He owes his success to his parents.
- O başarısını ailesine borçludur.
- I wish these young people all the success in the world.
- Bu gençlere dünyadaki tüm başarıları diliyorum.
- Tom predicted our success.
- Tom başarımızı tahmin etti.
- He never boasted of his success.
- O, asla başarısıyla övünmedi.
- Have you had any successes lately?
- Son zamanlarda hiç başarınız oldun mu?
- Everybody was jealous of my success.
- Herkes benim başarımı kıskandı.
- Our success is guaranteed.
- Başarımız garanti.
- Have you had any successes recently?
- Son günlerde herhangi bir başarı elde ettin mi?
- She predicted our success.
- Başarımızı tahmin etti.
- Our success depends on whether he helps us or not.
- Başarımız onun bize yardım edip etmemesine bağlı.
- He owes his success both to working hard and to good luck.
- Başarısını hem çok çalışmaya hem de iyi şansa borçlu.
- The success of our project deserves to be celebrated.
- Projemizin başarısı kutlanmayı hak ediyor.
- There's no success without perseverance.
- Azim olmadan başarı olmaz.
- I congratulate you on your success.
- Ben, sizin başarınız için sizi tebrik ediyorum.
- Is that any way to measure success?
- Başarıyı ölçmenin bir yolu var mı?
- I don't know what the reason is for his sudden success.
- Onun bu ani başarısının sırrını bilmiyorum.
- Your success is the result of your hard work.
- Başarınız sıkı çalışmanızın sonucudur.
- Success usually requires hard work.
- Başarı genellikle çok çalışmayı gerektirir.
- I am sure of success.
- Ben başarıdan eminim.
- She predicted our success.
- Başarımızı öngörmüştü.
- Your success depends a lot on how your manager and other people in the office perceive you.
- Sizin başarınız daha çok sizin yöneticinizin ve bürodaki diğer insanların sizi nasıl algıladığına bağlıdır.
- Tom's success spurred us on.
- Tom'un başarısı bizi teşvik etti.
- Each person who learns Esperanto contributes to the success of this language.
- Esperanto öğrenen her kişi bu dilin başarısına katkıda bulunmaktadır.
- His success was mostly due to good luck.
- Başarısı çoğunlukla iyi şansa bağlıydı.
- Tom is pleased with his success.
- Tom başarısından memnun.
- Some people identify success with having much money.
- Bazı insanlar başarıyı çok paraya sahip olmakla özdeşleştirir.
- What is the secret to your success?
- Senin başarının sırrı nedir?
- He never boasted of his success.
- Asla başarısıyla övünmez.
- His success encouraged me very much.
- Onun başarısı beni çok cesaretlendirdi.
- My father's success counts for nothing to me.
- Babamın başarısı benim için hiçbir şey ifade etmiyor.
- She is envious of my success.
- O benim başarımı kıskanıyor.
- We were so excited about that type of success.
- Biz o türde başarı hakkında çok heyecanlıydık.
- I rejoice in your success.
- Başarınıza seviniyorum.
- Failure teaches success.
- Başarısızlık başarıyı öğretir.
- My father's success counts for nothing to me.
- Babamın başarısı benim için önemli değil.
- We are anxious for your success in the examination.
- Biz sınavdaki başarınız hakkında endişeliyiz.
- This company owes its success to him.
- Bu şirket başarısını ona borçlu.
- That's the price of success.
- Bu, başarının bedelidir.
- His success resulted from hard work.
- Onun başarısı çok çalışmanın sonucuydu.
- He is sure of success.
- Başarıdan emindi.
- Tom and Mary congratulated each other on their success.
- Tom ve Mary başarıları için birbirlerini kutladılar.
- I owe my success to you.
- Başarımı sana borçluyum.
- That play was an immense success.
- O oyun çok büyük bir başarı elde etti.
- She informed her parents of her success.
- Ailesini başarısından haberdar etti.
- Success is punished in this country.
- Bu ülkede başarı cezalandırılıyor.
- Your advice led me to success.
- Tavsiyen beni başarıya götürdü.
- Your success depends on your efforts.
- Sizin başarınız sizin çabalarınıza bağlıdır.
- I was glad to hear of your success.
- Başarını duyduğuma memnun oldum.
- Her success made her the target of jealousy.
- Başarısı onu kıskançlıkların hedefi haline getirdi.
- Many people consider a high salary to be a condition for success.
- Birçok kişi yüksek maaşın başarı için bir şart olduğunu düşünüyor.
- The operation was a complete success.
- Ameliyat tam bir başarıydı.
- Many people envy Tom's success.
- Birçok insan Tom'un başarısını kıskanıyor.
- I never celebrate successes.
- Asla başarıları kutlamam.
- The young writer won unparalleled success.
- Genç yazar benzersiz bir başarı kazandı.
- Tom said the event was a success.
- Tom, olayın bir başarı olduğunu söyledi.
- He predicted our success.
- Başarımızı tahmin etti.
- He thinks that his success is due to luck.
- Başarısının şansa bağlı olduğunu düşünüyor.
- Jim attributes his success to hard work.
- Jim, başarısını sıkı çalışmaya bağlıyor.
- There is no hope of success.
- Hiçbir başarı umudu yok.
- Discipline is the most important part of success.
- Disiplin başarının en önemli parçasıdır.
- Genius and madness are separated only by success.
- Deha ve delilik sadece başarı ile ayrılır.
- Discipline is the most important part of success.
- Başarının en önemli parçası disiplindir.
- The old man predicted our success.
- Yaşlı adam başarımızı tahmin etti.
- Tom envied Mary's success.
- Tom, Mary'nin başarısını kıskandı.
- Success can also be seductive.
- Başarı aynı zamanda baştan çıkarıcı olabilir.
- We wish Tom continued success.
- Tom'un başarılarının devamını diliyoruz.
- Big successes result from constant effort.
- Büyük başarılar sürekli çabadan kaynaklanmaktadır.
- The success resulted from your efforts.
- Başarı çabalarının sonucudur.
- The accident destroyed all his hopes for success.
- Kaza onun tüm başarı umutlarını yok etti.
- The party was a huge success.
- Parti büyük bir başarıydı.
- There is little hope of success.
- Başarı için çok az umut vardır.
- He is sure of his success.
- O, başarısından emin.
- They celebrated his success by opening a bottle of wine.
- Onlar bir şişe şarap açarak onun başarısını kutladılar.
- The book was an international success.
- Kitap uluslararası bir başarıydı.
- Success brings money and a lot of problems too.
- Başarı para ve bir sürü sorun da getiriyor.
- We all desire success.
- Hepimiz başarıyı arzuluyoruz.
- She takes pride in her sons' success.
- Oğlunun başarısıyla gurur duyuyor.
- We were delighted to hear of your success.
- Başarınızı duyduğumuza çok sevindik.
- Tom owes his success to his parents.
- Tom başarısını anne-babasına borçlu.
- He who looks for excuses doesn't have any chances for success.
- Mazeretler arayanın başarı için herhangi bir şansı yoktur.
- We were so excited about that type of success.
- Bu tür bir başarı bizi çok heyecanlandırmıştı.
- We are sure of his success.
- Başarısından eminiz.
- I owe my success to your help.
- Ben başarımı yardımına borçluyum.
- Let me congratulate you on your success.
- Başarınızdan dolayı sizi tebrik etmeme izin verin.
- He who looks for excuses doesn't have any chances for success.
- Bahane arayanın başarı şansı yoktur.
- Success does not come from laziness.
- Başarı tembellikten gelmez.
- The accident destroyed all his hopes for success.
- Kaza başarı için tüm umutlarını yıktı.
- Hard work is an essential element of success.
- Sıkı çalışma başarının önemli bir faktörüdür.
- Tom and Mary celebrated their success.
- Tom ve Mary başarılarını kutladılar.
- Tom is pleased at his success.
- Tom başarısından memnun.
- His success is in question.
- Başarısı sorgulanıyor.
- Consider the successes that have been achieved by tired, discouraged people who decided to give it one more try.
- Bir kez daha denemeye karar veren yorgun, cesareti kırılmış insanların elde ettiği başarıları düşünün.
- I congratulate you on your success.
- Başarınızdan dolayı sizi kutluyorum.
- I don't know what the reason is for his sudden success.
- Ani başarısının sebebini bilmiyorum.
- I'm quite sure of her success.
- Onun başarısından oldukça eminim.
- Money is not a criterion of success.
- Para bir başarı ölçütü değildir.
- She attained her success through hard work.
- Başarısını çok çalışarak elde etti.
- He had led the Republican Party with great success.
- Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarıyla yönetmişti.
- They are jealous of our success.
- Onlar başarımızı kıskanıyorlar.
- Tom's success motivated us.
- Tom'un başarısı bizi motive etti.
- This company is a victim of its own success.
- Bu şirket kendi başarısının kurbanıdır.
- He attributed his success to good luck.
- Başarısını iyi şansa bağladı.
- His success went to his head.
- Başarısı aklını başından aldı.
- You can't argue with success.
- Başarıyı tartışamazsın.
- I am sure of her success.
- Onun başarısından eminim.
- We are sure of his success.
- Biz onun başarısından eminiz.
- His success is the result of hard work.
- Başarı sıkı çalışmanın sonucudur.
- Success or failure is all the same to me.
- Başarı ya da başarısızlık ikisi de benim için aynıdır.
- Tom is sure of success.
- Tom başarıdan emin.
- There is very little hope of his success.
- Onun çok az başarı ümidi var.
- Let's drink to his success.
- Başarısına içelim.
- He attributes his success to good luck.
- Başarısını iyi şansa bağlıyor.
- They all applauded his success.
- Onların hepsi onun başarısını alkışladılar.
- I owe my success to him.
- Başarımı ona borçluyum.
- I'm not guaranteeing them success.
- Onlara başarı garantisi vermiyorum.
- Success is not possible without diligent work.
- Gayretli bir çalışma olmadan başarı mümkün değildir.
- It was a complete success.
- Tam bir başarıydı.
- They celebrated his success by opening a bottle of wine.
- Başarısını bir şişe şarap açarak kutladılar.
- She congratulated me on my success.
- Başarımdan dolayı beni kutladı.
- That play was an immense success.
- O oyun muazzam bir başarıydı.
- There is a good chance of success.
- Başarı için yüksek bir şans var.
- How do you define success?
- Başarıyı nasıl tanımlarsınız?
- I am delighted at your success.
- Başarınıza çok sevindim.
- Most people judge men only by their success or their good fortune.
- Çoğu kişi, insanları sadece başarıları ya da iyi talihleri ile değerlendirir.
- We congratulated Tom on his success.
- Tom'u başarısından dolayı tebrik ettik.
- The measure of success is not necessarily money.
- Başarının ölçüsü illa ki para değildir.
- They had no success.
- Onların başarısı yoktu.
- He is sure of his success.
- Başarısından emin.
- He attributed his success to hard work.
- Başarısını çok çalışmaya bağladı.
- Your help is necessary to our success.
- Başarımız için yardımınız gereklidir.
- Health is an important condition of success.
- Sağlık başarının önemli bir koşuludur.
- It was a partial success.
- Kısmi bir başarıydı.
- He envied my success.
- Başarımı kıskandı.
- Jim attributes his success to hard work.
- Jim, başarısını çok çalışmasına bağlıyor.
- I wish these young people all the success in the world.
- Bu genç insanlara dünyadaki tüm başarıyı diliyorum.
- I hope for your success.
- Başarınızı umut ederim.
- Our success depend on your efforts.
- Başarımız sizin çabalarınıza bağlı.
- Your experience is favorable for your professional way of success.
- Tecrübeleriniz profesyonel basari yolunuz için elverisli.
- Success makes a man egotistic.
- Başarı insanı egoist yapar.
- She takes pride in her sons' success.
- O, oğullarının başarısıyla gurur duyar.
- We anticipate success.
- Başarıyı bekliyoruz.
- Our success was due to his efforts.
- Başarımız onun çabaları nedeniyle oldu.
- He is sure of success.
- O başarıdan emindir.
- Success is always on the side of the persevering.
- Başarı daima azmedenlerin yanındadır.
- Success in school calls for hard study.
- Okuldaki başarı çok çalışma gerektirir.
- Tell me about your successes in business.
- Bana işteki başarılarınızdan bahsedin.
- I wish you success in your work.
- İşinizde başarılar dilerim.
- The book was a phenomenal success.
- Kitap olağanüstü bir başarıydı.
- She attributed her success to luck.
- Başarısını şansa bağladı.
- It's hard for me to guarantee your success.
- Başarını garanti etmem zor.
- How does one achieve success?
- Başarıya nasıl ulaşılır?
- We've had some success.
- Bazı başarılar elde ettik.
- Barbara's success is beyond question.
- Barbara'nın başarısı, tartışılmaz.
- Go where you will, you can't hope for success without effort.
- Nereye gidersen git, emek vermeden başarıyı bekleyemezsin.
- Diligence is the way to success.
- Çalışkanlık başarının yoludur.
- Neighbourly relations are necessary for success.
- Komşuluk ilişkileri başarı için gereklidir.
- Failure is the mother of success.
- Başarısızlık başarının anasıdır.
- A little bit of luck sometimes leads to an unexpected success.
- Biraz şans, bazen beklenmedik bir başarıya götürür.
- Tell me about your successes in business.
- Bana işteki başarından bahset.
- That was a wonderful success.
- Bu harika bir başarıydı.
- We have heard of your success in the exam.
- Sınavdaki başarını işittik.
- I wish you success.
- Sana başarılar diliyorum.
- Yesterday's board meeting was a big success.
- Dünkü yönetim kurulu toplantısı büyük bir başarıydı.
- I am very pleased to hear of your success.
- Başarınızı duyduğuma çok sevindim.
- Success in life lies in diligence and vigilance.
- Hayatta başarının sırrı çalışkanlık ve uyanıklıkta saklıdır.
- He owes much of his success to his wife.
- Başarısının çoğunu karısına borçludur.
- He envied my success.
- Başarımı kıskanırdı.
- She informed her parents of her success.
- Başarısını ebeveynlerine bildirdi.
- She attributed her success to luck.
- Başarısını şansa bağlıyordu.
- Tom has you to thank for his success.
- Tom başarısı için sana teşekkür etmek zorunda.
- Education is a gateway to success.
- Eğitim başarı için bir kapıdır.
- Success means much money, doesn't it?
- Başarı çok para anlamına gelir, değil mi?
- It's hard for me to guarantee your success.
- Başarınızı garanti etmek benim için zor.
- I wish you happiness in your personal life and success in your work.
- Sana kişisel hayatında mutluluk ve işinde başarı diliyorum.
- Her carrier was full of successes.
- Onun kariyeri başarılarla doluydu.
- Her success is the result of her efforts.
- Başarısı çabalarının sonucudur.
- She wished me success.
- Bana başarılar diledi.
- We wish Tom success.
- Tom'a başarılar diliyoruz.
- Did you anticipate this kind of success?
- Böyle bir başarı bekliyor muydunuz?
- My success is largely due to your help.
- Başarım büyük ölçüde yardımın sayesindedir.
- His success took a load off my mind.
- Onun başarısı endişemi giderdi.
- His success took a load off my mind.
- Onun başarısı beni rahatlattı.
- Our success depends on whether he helps us or not.
- Bizim başarımız onun bize yardım edip etmemesine bağlı.
- Our success depends upon whether you will help us or not.
- Başarımız bize yardımcı olup olmayacağınıza bağlıdır.
- Determination is a key to success.
- Kararlılık başarı için bir anahtardır.
- There's no success without perseverance.
- Azimsiz başarı yoktur.
- Let me congratulate you on your success.
- Başarını kutlamam izin ver.
- It was a partial success.
- Bu, kısmi bir başarıydı.
- Success comes from education.
- Başarı eğitimden gelir.
- Each person who learns Esperanto contributes to the success of this language.
- Esperanto öğrenen her kişi bu dilin başarısına katkıda bulunur.
- I am pleased at your success.
- Başarınızdan memnunum.
- All you need is ignorance and confidence and the success is sure.
- İhtiyacınız olan tek şey cehalet ve güvendir ve başarı kesindir.
- She is confident of her son's success.
- Oğlunun başarısından emin.
- My aunt was pleased with my success.
- Teyzem benim başarımdan memnundu.
- We wish you success.
- Başarılar dileriz.
- The measure of success is not necessarily money.
- Başarı ölçüsü ille de para değildir.
- The measure of success is not necessarily money.
- Başarının ölçüsü ille de para değildir.
- We all desire success.
- Hepimiz başarı istiyoruz.
- His success encouraged me very much.
- Başarısı beni çok cesaretlendirdi.
- Hard work is the main element of success.
- Sıkı çalışmak başarının ana unsurudur.
- Mr Smith is pleased at his son's success.
- Bay Smith, oğlunun başarısından memnun.
- You must not be jealous of others' success.
- Diğerlerinin başarısını kıskanmamalısınız.
- It is education that is key to the success.
- Başarının anahtarı eğitimdir.
- Your help is vital to the success of our plan.
- Planımızın başarısı için sizin yardımınız hayati önem taşıyor.
- I wish you happiness in your personal life and success in your work.
- Size özel hayatınızda mutluluk ve işinizde başarılar dilerim.
- Don't be too eager for success.
- Başarı için çok hevesli olmayın.
- The opening address was a success.
- Açılış konuşması bir başarıydı.
- They are jealous of our success.
- Başarımızı kıskanıyorlar.
- His parents were glad at his success in the examination.
- Ebeveynleri onun sınavdaki başarısından memnunlardı.
- We have heard of your success in the exam.
- Sınavdaki başarınızı duyduk.
- Everything he did was a success!
- Yaptığı her şey bir başarıydı!
- You're on the path of success.
- Sen başarı yolundasın.
- He ascribed his success to hard work.
- Başarısını çok çalışmasına bağladı.
- She is envious of my success.
- Başarımı kıskanıyor.
- The success of her novel made her rich.
- Romanının başarısı onu zengin etti.
- I owe my success to my friend.
- Başarımı arkadaşıma borçluyum.
- I have doubts about the success of their plan.
- Onun planının başarısı hakkında şüphelerim var.
- She is pleased at her success.
- O başarısından memnun.
- I owe my success to his help.
- Ben başarımı onun yardımına borçluyum.
- I am jealous of your success.
- Başarınızı kıskanıyorum.
- Failure teaches success.
- Başarısızlık başarı getirir.
- He was never content with his success.
- Başarısından hiç memnun değildi.
- They all applauded his success.
- Hepsi onun başarısını alkışladı.
- Your success will largely depend upon how you will make good use of your opportunity.
- Sizin başarınız büyük ölçüde fırsatınızdan nasıl yararlanacağınıza bağlıdır.
- Success has many fathers, but failure is an orphan.
- Başarının birçok babası vardır, ama başarısızlık bir yetimdir.
- My aunt was pleased with my success.
- Teyzem başarımdan memnun oldu.
- I have a three-stage plan for success.
- Başarı için üç aşamalı bir planım var.
- Success has neither taste nor smell.
- Başarının ne tadı ne de kokusu vardır.
- Her success at singing made her famous.
- Şarkı söylemedeki başarısı onu ünlü yaptı.
- Honesty is no guarantee of success.
- Dürüstlük başarının garantisi değildir.
- He was happy at the news of her success.
- Başarısının haberi onu mutlu etti.
- There is no shortcut to success.
- Başarıya giden kestirme bir yol yoktur.
- Our success was due in part to good luck.
- Başarımız kısmen şans eseriydi.
- He attributes his success to good luck.
- Başarısını iyi şansa bağlar.
- We're sure of Tom's success.
- Tom'un başarısından eminiz.
- I called up my friend to congratulate him on his success.
- Başarısını kutlamak için arkadaşımı aradım.
- I owe my success to your help.
- Başarımı sizin yardımınıza borçluyum.
- He attributes his success to hard work.
- Başarısını çok çalışmaya bağlar.
- I owe my success to their help.
- Başarımı onların yardımına borçluyum.
- Some people identify success with having much money.
- Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.
- I have a lot of success.
- Bir sürü başarım var.
- I am delighted at your success.
- Ben başarınızdan mutluluk duyuyorum.
- My success is thanks to her.
- Başarım onun sayesinde.
- It was only a partial success.
- O, sadece kısmi bir başarıydı.
- Laziness and success do not go together.
- Tembellik ve başarı birlikte gitmez.
- Your help is necessary to our success.
- Başarımız için yardımınız gerekli.
- I am very pleased to hear of your success.
- Başarınızı duyduğuma çok memnun oldum.
- She was envious of her cousin's success.
- Kuzeninin başarısını kıskanıyordu.
- We wish you continued success.
- Başarılarının devamını dileriz.
- Your experience is favorable for your professional way of success.
- Deneyiminiz profesyonel başarı yolunuz için uygundur.
- Success can also be seductive.
- Başarı da baştan çıkarıcı olabilir.
- His parents were glad at his success in the examination.
- Ailesi onun sınavdaki başarısına çok sevindi.
- Careful preparations ensure success.
- Dikkatli hazırlıklar başarıyı garantiler.
- Tom has you to thank for his success.
- Tom başarısı için sana teşekkür etmeli.
Show More (708)
|
