English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | music n. | müzik | ||
As with all music it needs to be a fine tune and properly orchestrated. Tüm müziklerde olduğu gibi bunun da ince bir ayar yapılması ve düzgün bir şekilde orkestra edilmesi gerekiyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | music n. | nota | ||
Tom can't read sheet music. Tom nota okuyamıyor. More Sentences |
||||
General | music n. | müzik grubu | ||
What's your favorite music group? En sevdiğiniz müzik grubu hangisi? More Sentences |
||||
Art | ||||
Art | music | müzik | ||
Finally, a couple of words about the music and entertainment sectors. Son olarak, müzik ve eğlence sektörleri hakkında birkaç söz söylemek istiyorum. More Sentences |
||||
General | ||||
General | music n. | nağme | ||
General | music n. | makam | ||
General | music n. | musiki | ||
General | music n. | orkestra | ||
General | music n. | hava | ||
General | music n. | ahenk | ||
General | music n. | partisyon | ||
General | music n. | tazıların avı görünce uluması | ||
General | music n. | şamata | ||
General | music n. | gürültü | ||
General | music n. | patırtı | ||
General | music n. | suça verilen kınama | ||
General | music n. | suça verilen yasal kovuşturma | ||
General | music n. | ruhani dürtü | ||
General | music n. | ruhsal canlanma | ||
General | music n. | bir grup müzisyen | ||
Music | ||||
Music | music n. | kompozisyon ile tonların hoş, etkileyici veya anlaşılır şekilde birleştirilmesi | ||
Music | music n. | ses ahengi | ||
Music | music n. | tonal harmoni ile karakterize olan ifade veya hareket kalitesi | ||
Music | music n. | ritmik zarafet ile karakterize olan ifade veya hareket kalitesi | ||
Music | music n. | kağıda yazılmış müzik bestesinin partisyonu | ||
Music | music n. | müzik bestesinin kaydedilmiş icrası | ||
Music | music n. | kendine özgü müzik türü | ||
Music | music n. | kendine özgü müzik kategorisi | ||
Music | music n. | müziğe tepki verebilme | ||
Music | music n. | müzikten zevk alabilme | ||
Music | music v. | müzik bestelemek | ||
Music | music v. | müzik icra etmek | ||
Music | music v. | müzikle ifade etmek | ||
Music | music v. | müzikle uğraşmak | ||
Archaic | ||||
Archaic | music v. | müzikle talimat vermek |