worried - English Turkish Sentences
English Turkish
worried endişeli adj.
  • We worry about human rights and I raise two issues.
  • İnsan hakları konusunda endişeliyiz ve iki konuyu gündeme getiriyorum.
  • I am in favour of scientific research, but I am worried.
  • Bilimsel araştırmalardan yanayım ama endişeliyim.
  • Some other nations are worried about their cultural identity.
  • Diğer bazı uluslar kültürel kimlikleri konusunda endişelidir.
Show More (492)
worried kaygılı adj.
  • Sami was very worried.
  • Sami çok kaygılıydı.
  • He was very worried about having to spend Christmas in the hospital.
  • O, noeli hastanede harcamak zorunda kalmak hakkında çok kaygılıydı.
  • I was terribly worried.
  • Fena halde kaygılıydım.
Show More (10)
worried üzgün adj.
  • It may seem like just a little thing to you, but Tom is really worried about the whole thing.
  • Sana sadece küçük bir şey gibi gelebilir, fakat Tom her şey için gerçekten üzgün.
  • Tom sounds worried.
  • Tom üzgün görünüyor.
Show More (-1)
worried meraklanmış adj.
  • I've been worried, too.
  • Ben de meraklandım.
Show More (-2)