|
- We worry about human rights and I raise two issues.
- İnsan hakları konusunda endişeliyiz ve iki konuyu gündeme getiriyorum.
- I am in favour of scientific research, but I am worried.
- Bilimsel araştırmalardan yanayım ama endişeliyim.
- Some other nations are worried about their cultural identity.
- Diğer bazı uluslar kültürel kimlikleri konusunda endişelidir.
- Still the Christian churches are worried as conflicts between Buddhists and Christians are on the increase.
- Budistler ve Hıristiyanlar arasındaki çatışmalar arttığı için Hıristiyan kiliseleri hala endişeli.
- We are too worried about the respect of identities, of democracy and the right to difference.
- Kimliklere, demokrasiye ve farklılık hakkına saygı konusunda çok endişeliyiz.
- We are extremely worried that soon we will be asked for credentials or to sign a statement.
- Yakında bizden kimlik belgesi isteneceği ya da bir bildiri imzalamamız isteneceği konusunda son derece endişeliyiz.
- Still the Christian churches are worried as conflicts between Buddhists and Christians are on the increase.
- Budistler ve Hristiyanlar arasındaki çatışmalar arttığı için Hıristiyan kiliseleri hala endişeli.
- And, for the future, they were very worried about the reports they were going to have to present periodically.
- Ve gelecek için, periyodik olarak sunmak zorunda kalacakları raporlar konusunda çok endişeliydiler.
- I am also worried about the welfare of vulnerable sea areas and the environmental risks they face.
- Hassas deniz alanlarının refahı ve karşı karşıya oldukları çevresel riskler konusunda da endişeliyim.
- We are worried, concerned about the future Treaty and what it holds for culture.
- Gelecekteki Antlaşma ve bunun kültür için ne getireceği konusunda endişeliyiz, kaygılıyız.
- We are worried about the state of resources and sustainability of fisheries in the area.
- Bölgedeki kaynakların durumu ve balıkçılığın sürdürülebilirliği konusunda endişeliyiz.
- Tom seems to be worried about his weight.
- Tom kilosu hakkında endişeli görünüyor.
- Tom is very worried about this.
- Tom bu konuda çok endişeli.
- I'm really worried.
- Gerçekten endişeliyim.
- I'm very worried about Tom.
- Tom hakkında çok endişeliyim.
- I'm a little worried about him.
- Onun hakkında biraz endişeliyim.
- I'm very worried about your health.
- Sağlığın hakkında çok endişeliyim.
- I'm not worried anymore.
- Ben artık endişeli değilim.
- Tom appears to be a bit worried.
- Tom biraz endişeli görünür.
- Tom was worried that his cholesterol level might be a little high.
- Tom kolesterol seviyesinin biraz yüksek olabileceğinden endişeliydi.
- Tom was worried that he might be late.
- Tom geç kalacağı için endişeliydi.
- Tom is obviously worried.
- Tom açıkça endişeli.
- I'm really worried about them.
- Onlar hakkında gerçekten endişeliyim.
- Tom isn't worried, either.
- Tom da endişeli değil.
- We're both very worried.
- İkimiz de çok endişeliyiz.
- Tom isn't worried about it.
- Tom bu konuda endişeli değil.
- Tom worried about whether he had enough money to pay for such a nice meal.
- Tom böyle güzel bir yemeği ödeyecek kadar parası olup olmadığı konusunda endişeliydi.
- I'm worried about your health.
- Sağlığın hakkında endişeliyim.
- I was worried about you.
- Senin hakkında endişeliydim.
- Sami was really worried.
- Sami gerçekten endişeliydi.
- Both Tom and I were worried.
- Hem Tom hem de ben endişeliydik.
- Why is everybody so worried about Tom?
- Neden herkes Tom hakkında bu kadar endişeli?
- Some people are still worried.
- Bazı insanlar hala endişeli.
- Tom isn't worried that Mary won't do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmayacağından endişeli değil.
- I'm worried about that.
- Bu konuda endişeliyim.
- You don't seem to be very worried about that.
- Bu konuda pek endişeli görünmüyorsun.
- I'm worried about all of you.
- Neredeyse hepiniz için endişeliyim.
- The parents were worried that their child might be autistic.
- Ebeveynler çocuklarının otistik olabileceğinden endişeliydi.
- I'm not worried about money.
- Para konusunda endişeli değilim.
- Tom wasn't very worried.
- Tom çok endişeli değildi.
- I was very worried.
- Çok endişeliydim.
- I'm worried that I might get fired.
- Ben kovulabileceğimden endişeliyim.
- Aren't you worried?
- Endişeli değil misin?
- I'm not worried.
- Endişeli değilim.
- He seemed worried about his health.
- Sağlığı için endişeli görünüyordu.
- I'm not really worried.
- Gerçekten endişeli değilim.
- Am I the only one worried that Tom will be late?
- Tom'un geç kalacağından endişeli olan tek kişi ben miyim?
- Tom was a little worried about Mary.
- Tom, Mary için biraz endişeliydi.
- Tom's parents are probably worried about him.
- Tom'un anne babası muhtemelen onun hakkında endişeli.
- Tom is still worried.
- Tom hala endişeli.
- I was worried you wouldn't do it.
- Onu yapmayacağından endişeliydim.
- Tom seems really worried.
- Tom gerçekten endişeli görünüyor.
- I've been worried about you.
- Senin hakkında endişeliyim.
- I never worried about them.
- Onlar hakkında hiç endişeli değilim.
- What is she worried about?
- O, ne hakkında endişeli.
- Tom is very worried about that.
- Tom bu konuda çok endişeli.
- Tom said I didn't sound worried.
- Tom sesimin endişeli gelmediğini söyledi.
- Tom didn't seem to be too worried.
- Tom çok endişeli görünmüyordu.
- Tom seemed to be worried about something.
- Tom bir şey hakkında endişeli görünüyordu.
- Tom thought Mary wasn't worried.
- Tom Mary'nin endişeli olmadığını düşündü.
- Tom seemed to be worried.
- Tom endişeli görünüyordu.
- We're not worried about it.
- Biz bu konuda endişeli değiliz.
- I didn't know Tom was so worried.
- Tom'un bu kadar endişeli olduğunu bilmiyordum.
- I'm really worried about her.
- Gerçekten onunla ilgili endişeliyim.
- I can't tell you how worried I've been.
- Ne kadar endişeli olduğumu sana söyleyemem.
- I'm a little worried about her.
- Onunla ilgili biraz endişeliyim.
- Tom didn't seem very worried.
- Tom çok endişeli görünmüyordu.
- We're not really worried about that.
- Bu konuda pek endişeli değiliz.
- Tom said that he was really worried.
- Tom gerçekten endişeli olduğunu söyledi.
- Tom is really worried.
- Tom gerçekten endişeli.
- Tom is very worried about it.
- Tom o konuda çok endişeli.
- I'm very worried.
- Ben çok endişeliyim.
- Tom wasn't a bit worried.
- Tom hiç endişeli değildi.
- I'm worried, too.
- Ben de endişeliyim.
- Tom seems a little worried.
- Tom biraz endişeli görünüyor.
- I'm really worried about him.
- Gerçekten onlar hakkında endişeliyim.
- It may seem like just a little thing to you, but Tom is really worried about the whole thing.
- Size küçük bir şey gibi gelebilir ama Tom bu konuda gerçekten endişeli.
- Tom and Mary both look worried and exhausted.
- Hem Tom hem de Mary endişeli ve bitkin görünüyordu.
- I was really worried about you yesterday.
- Dün senin hakkında gerçekten endişeliydim.
- Tom is really worried about Mary.
- Tom Mary hakkında gerçekten endişeli.
- We're truly worried.
- Gerçekten endişeliyiz.
- Tom looks worried and confused.
- Tom endişeli ve şaşkın görünüyor.
- Tom said that it looked like I was worried.
- Tom endişeliymiş gibi göründüğümü söyledi.
- I worry about that.
- Onun için endişeliyim.
- I'm worried about Tom, too.
- Ben de Tom için endişeliyim.
- He's very worried about you.
- O senin hakkında çok endişeli.
- I'm a bit worried.
- Biraz endişeliyim.
- Aren't you worried that you'll miss your train?
- Treni kaçıracağından endişeli değil misin?
- You don't know how worried I am.
- Ne kadar endişeli olduğumu bilmiyorsun.
- You seem worried.
- Endişeli görünüyorsun.
- I wasn't worried.
- Endişeli değildim.
- Do you realize how worried I was?
- Ne kadar endişeli olduğumun farkında mısın?
- I'm still worried about her.
- Onun hakkında hâlâ endişeliyim.
- Tom said I sounded worried.
- Tom sesimin endişeli geldiğini söyledi.
- I'm very worried about the kids.
- Çocuklar hakkında çok endişeliyim.
- My mom is worried.
- Annem endişelidir.
- I worry about whether I'll be a good father.
- İyi bir baba olup olamayacağım konusunda endişeliyim.
- I'm not worried about Tom.
- Tom hakkında endişeli değilim.
- I've been worried all along.
- Başından beri endişeliydim.
- I am not the least bit worried.
- Zerre kadar endişeli değilim.
- I'm not worried about losing my job.
- İşimi kaybetme hakkında endişeli değilim.
- Tom isn't worried about you.
- Tom senin için endişeli değil.
- Tom is a little worried about Mary.
- Tom Mary hakkında biraz endişelidir.
- Tom is worried because he should've heard from Mary by now.
- Tom endişeli çünkü şimdiye kadar Mary'den haber almış olmalıydı.
- Are you worried about anything in particular?
- Özellikle bir şey hakkında endişeli misin?
- I was really worried.
- Gerçekten endişeliydim.
- I'm very worried about my weight.
- Kilom konusunda çok endişeliyim.
- Tom isn't worried about that at all.
- Tom bu konuda hiç endişeli değil.
- I was kind of worried that I might be late.
- Geç kalabilirim diye biraz endişeliydim.
- I was so worried.
- Çok endişeliydim.
- Tom is very worried about the kids.
- Tom çocuklar hakkında çok endişeli.
- Tom always seems worried about what other people think about him.
- Tom her zaman diğer insanların onun hakkında ne düşündüğü konusunda endişeli görünüyor.
- Tom said that he was really worried about his future.
- Tom geleceği hakkında gerçekten endişeli olduğunu söyledi.
- I'm a little worried about you.
- Senin hakkında biraz endişeliyim.
- I can tell that you're worried.
- Senin endişeli olduğunu söyleyebilirim.
- I'm not too worried about Tom.
- Tom hakkında çok endişeli değilim.
- Tom is worried because he should have heard from Mary by now.
- Tom endişeli çünkü şimdiye kadar Mary'den haber almış olmalıydı.
- Tom wasn't worried, but Mary was.
- Tom endişeli değildi ama Mary endişeliydi.
- Tom is looking even more worried now.
- Tom şimdi daha da endişeli görünüyor.
- Tom seems to be really worried about something.
- Tom bir şey hakkında gerçekten endişeli görünüyor.
- She's worried about the result.
- Sonuç hakkında endişeli.
- I'm not too worried.
- Çok endişeli değilim.
- I wasn't very worried.
- Çok endişeli değildim.
- How worried should we be?
- Ne kadar endişeli olmalıyız?
- Tom didn't sound too worried.
- Tom çok endişeli görünmüyordu.
- I know you're worried.
- Endişeli olduğunu biliyorum.
- Are you telling me you're actually worried?
- Bana gerçekten endişeli olduğunu mu söylüyorsun?
- Tom was worried Mary wouldn't leave.
- Tom, Mary ayrılmayacağından endişeliydi.
- Tom said that he was very worried.
- Tom çok endişeli olduğunu söyledi.
- Are you worried?
- Endişeli misiniz?
- Tom looks very worried.
- Tom çok endişeli görünüyor.
- I'm worried about what's going to happen to Tom.
- Tom'a ne olacağı hakkında endişeliyim.
- You don't seem to be as worried as Tom seems to be.
- Tom kadar endişeli görünmüyorsun.
- You don't seem too worried.
- Çok endişeli görünmüyorsun.
- Tom was worried, too.
- Tom da endişeliydi.
- We're not worried about that at all.
- Biz bu konuda hiç endişeli değiliz.
- Tom isn't worried about Mary.
- Tom Mary hakkında endişeli değil.
- He seemed worried about his health.
- Sağlığı hakkında endişeli görünüyordu.
- Everyone's worried.
- Herkes endişeli.
- Were you worried?
- Endişeli miydin?
- No wonder you're worried.
- Endişeli olmana şaşmamalı.
- Tom was very worried about that.
- Tom bu konuda çok endişeliydi.
- I've been a little worried.
- Biraz endişeliyim.
- I'm worried about it.
- Bu konuda endişeliyim.
- Mary was worried that she hadn't cooked enough food for the party.
- Mary kutlama için yeterli yemek yapmadığından endişeliydi.
- Tom sounded worried.
- Tom endişeli görünüyordu.
- Tom wasn't worried Mary wouldn't do that.
- Tom Mary'nin bunu yapmayacağı konusunda endişeli değildi.
- Tom looks worried and confused.
- Tom endişeli ve kafası karışık görünüyordu.
- Are you worried about global warming?
- Küresel ısınma hakkında endişeli misin?
- Tom is obviously worried.
- Tom belli ki endişeliydi.
- Tom looked scared and worried.
- Tom korkmuş ve endişeli görünüyordu.
- I don't think Tom knows how worried Mary is.
- Tom'un Mary'nin ne kadar endişeli olduğunu bildiğini sanmıyorum.
- Tom said that Mary wasn't worried.
- Tom, Mary'nin endişeli olmadığını söyledi.
- What's Tom so worried about?
- Tom neden bu kadar endişeli?
- Parents are always worried about the future of their children.
- Ebeveynler her zaman çocuklarının geleceği hakkında endişeli.
- At first, Tom seemed angry, but then I realized he was just worried.
- İlk başta, Tom kızgın görünüyordu, ama sonra sadece endişeli olduğunu anladım.
- Tom's worried.
- Tom endişeli.
- He looks very worried.
- O, çok endişeli görünüyor.
- I am very worried.
- Çok endişeliyim.
- Tom is worried because he should have heard from Mary by now.
- Tom şu ana kadar Mary'den bir haber almış olması gerektiği için endişeli.
- I'm little worried about them.
- Onlar hakkında biraz endişeliyim.
- I'm worried about her, too.
- Ben de onun için endişeliyim.
- I'm worried about what's going to happen to Tom.
- Tom'a ne olacağı konusunda endişeliyim.
- You still seem worried.
- Sen hâlâ endişeli görünüyorsun.
- I'm worried that I might get sued.
- Dava edilebileceğimden endişeliyim.
- He must be extremely worried.
- O son derece endişeli olmalı.
- Tom seemed really worried.
- Tom gerçekten endişeli görünüyordu.
- We're all worried about Tom.
- Hepimiz Tom hakkında endişeliyiz.
- Aren't you worried about your grades?
- Notlarınız hakkında endişeli değil misiniz?
- Tom is still worried.
- Tom hâlâ endişeli.
- Are you telling me you're worried?
- Bana endişeli olduğunu mu söylüyorsun?
- Tom looks like he's worried.
- Tom endişeli gibi görünüyor.
- I'm worried about what'll happen if Tom comes.
- Tom gelirse ne olacağı konusunda endişeliyim.
- I'm a little worried about them.
- Onlar hakkında biraz endişeliyim.
- I'm not too worried.
- Ben çok endişeli değilim.
- You sound very worried.
- Sesin çok endişeli geliyor.
- They were worried.
- Onlar endişeliydi.
- I'm worried about my future.
- Geleceğim hakkında endişeliyim.
- I know how worried you are about Tom.
- Tom'la ilgili ne kadar endişeli olduğunu biliyorum.
- Tom was worried Mary wouldn't leave.
- Tom, Mary'nin gitmeyeceğinden endişeliydi.
- Tom said Mary isn't worried.
- Tom Mary'nin endişeli olmadığını söyledi.
- Layla was a little worried.
- Layla biraz endişeliydi.
- You sound worried.
- Endişeli görünüyorsun.
- Tom didn't sound worried.
- Tom endişeli görünmüyordu.
- I wonder why she is so worried.
- Acaba niye bu kadar endişeli?
- Tom sounded worried.
- Tom'un sesi endişeli geliyordu.
- Tom wasn't worried.
- Tom endişeli değildi.
- I was a little worried.
- Biraz endişeliydim.
- Now I'm worried.
- Şimdi endişeliyim.
- I'm worried about him.
- Onun hakkında endişeliyim.
- Are you worried?
- Endişeli misin?
- I've been so worried about you that I haven't been sleeping well at night.
- Senin hakkında o kadar endişeliydim ki gece iyi uyumadım.
- You seem worried.
- Endişeli görünüyorsunuz.
- I suppose you're worried about Tom.
- Sanırım Tom hakkında endişelisin.
- Why are you so worried about what might happen?
- Neler olabileceği konusunda neden bu kadar endişelisin?
- You bet I'm worried.
- Kesinlikle endişeliyim.
- I'm not worried at all.
- Ben hiç endişeli değilim.
- Tom is very worried now.
- Tom artık çok endişeli.
- Tom didn't seem worried.
- Tom endişeli görünmüyordu.
- Why are you so worried?
- Neden bu kadar endişelisin?
- I'm worried that I might be late.
- Geç kalabileceğimden endişeliyim.
- I'm not worried about money.
- Ben para konusunda endişeli değilim.
- Grant was not worried about supplies.
- Grant erzak konusunda endişeli değildi.
- Tom seemed worried.
- Tom endişeli görünüyordu.
- Tom must be really worried.
- Tom gerçekten endişeli olmalı.
- I'm not really worried.
- Ben gerçekten endişeli değilim.
- Tom was worried.
- Tom endişeliydi.
- I'm worried about you.
- Sizin için endişeliyim.
- Tom doesn't seem to be too worried.
- Tom çok endişeli görünmüyor.
- They seem to be worrying about nuclear weapons.
- Nükleer silahlar konusunda endişeli görünüyorlar.
- I'm a bit worried.
- Ben biraz endişeliyim.
- Are you worried about what might happen?
- Neler olabileceği konusunda endişeli misin?
- I was kind of worried that I might be late.
- Geç kalabileceğim için biraz endişeliydim.
- I'm worried about what might happen.
- Neler olabileceği konusunda endişeliyim.
- She was very worried about her husband's health.
- Kocasının sağlığı için çok endişeliydi.
- He looks very worried.
- Çok endişeli görünüyor.
- Is that what you're worried about?
- Hakkında endişeli olduğun şey bu mu?
- Mary tends to overeat when she's worried.
- Mary endişeli olduğunda fazla yemeye eğilimi vardır.
- We were worried.
- Endişeliydik.
- Tom isn't worried, is he?
- Tom endişeli değil, değil mi?
- Mary was worried that she hadn't cooked enough food for the party.
- Mary parti için yeterince yemek pişiremediğinden endişeliydi.
- Grant was not worried about supplies.
- Grant, malzemeler konusunda endişeli değildi.
- Sami was very worried.
- Sami çok endişeliydi.
- Are you worried about your grades?
- Notların hakkında endişeli misin?
- Are you worried about the promotion?
- Terfi hakkında endişeli misin?
- It's not you I'm worried about.
- Hakkında endişeli olduğum sen değilsin.
- I'm a little worried about you.
- Senin için biraz endişeliyim.
- I'm still worried.
- Hâlâ endişeliyim.
- I'm little worried about you.
- Senin hakkında biraz endişeliyim.
- Tom was worried Mary wouldn't do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmayacağından endişeliydi.
- Tom wasn't worried about Mary.
- Tom Mary hakkında endişeli değildi.
- The teacher was worried by his frequent absences from class.
- Öğretmen onun sık devamsızlık yapmasından dolayı endişeliydi.
- Tom isn't a bit worried.
- Tom hiç endişeli değil.
- I never worried about her.
- Onun hakkında hiç endişeli değilim.
- She's worried because she hasn't received a letter from her son for many months.
- Oğlundan aylardır mektup almadığı için endişeli.
- Tom was very worried about that.
- Tom bunun hakkında çok endişeliydi.
- She was worried that she might miss the train.
- Treni kaçırabileceğinden endişeliydi.
- We're truly worried.
- Biz gerçekten endişeliyiz.
- You don't seem to be very worried about that.
- Bu konuda çok endişeli görünmüyorsun.
- They don't use condoms because they are no longer worried about pregnancy.
- Onlar prezervatif kullanmıyorlar çünkü artık hamilelik konusunda endişeli değiller.
- He'll never show it, but I think that deep down, he's seriously worried.
- Hiçbir zaman bunu belli etmeyecek ama içinden ciddi bir şekilde endişeli olduğunu düşünüyorum.
- I was definitely worried.
- Kesinlikle endişeliydim.
- At first, I thought Tom was angry, but then I realized that he was just worried.
- İlk başta, Tom'un kızgın olduğunu düşündüm, ama sonra sadece endişeli olduğunu anladım.
- Tom looks really worried.
- Tom gerçekten endişeli görünüyor.
- Tom appears to be a bit worried.
- Tom biraz endişeli görünüyor.
- I'm worried.
- Endişeliyim.
- Aren't you worried about Tom?
- Tom hakkında endişeli değil misin?
- I'm worried about Tom.
- Tom hakkında endişeliyim.
- Tom sure doesn't seem very worried about what might happen.
- Tom olabilecekler konusunda pek endişeli görünmüyor.
- I was kind of worried about that.
- Bu konuda biraz endişeliydim.
- Tom said Mary wasn't worried.
- Tom Mary'nin endişeli olmadığını söyledi.
- I'm worried about the exam results.
- Sınav sonuçları hakkında endişeliyim.
- Tom had a worried look on his face.
- Tom'un yüzünde endişeli bir ifade vardı.
- You're always so worried about what other people think.
- Her zaman diğer insanların ne düşündüğü konusunda çok endişelisin.
- He seems to be worried about something.
- Bir şey hakkında endişeli görünüyor.
- They seem worried.
- Onlar endişeli görünüyor.
- Tom didn't sound worried.
- Tom'un sesi endişeli gelmiyordu.
- I'm quite worried about Tom.
- Tom için oldukça endişeliyim.
- Tom was worried that Mary might do something stupid.
- Tom Mary'nin aptalca bir şey yapabileceğinden endişeliydi.
- I'm worried because of his health.
- Onun sağlığından dolayı endişeliyim.
- Tom wasn't worried, either.
- Tom da endişeli değildi.
- Why are you so worried about what might happen?
- Ne olabileceği hakkında neden bu kadar endişelisin?
- We're not worried about it.
- Bu konuda endişeli değiliz.
- I'm slightly worried about Tom.
- Tom için biraz endişeliyim.
- I'm worried that Tom might get lost.
- Tom'un kaybolabileceğinden endişeliyim.
- I'm very worried about the kids.
- Çocuklar için çok endişeliyim.
- I'm very worried about what might happen.
- Neler olabileceği konusunda çok endişeliyim.
- Tom didn't know how worried I was.
- Tom ne kadar endişeli olduğumu bilmiyordu.
- I never worried about him.
- Onunla ilgili hiç endişeli değilim.
- He was very worried about having to spend Christmas in the hospital.
- Noel'i hastanede geçirmek zorunda kalacağı için çok endişeliydi.
- Don't look so worried.
- Endişeli görünme.
- I'm slightly worried about her.
- Onunla ilgili biraz endişeliyim.
- We were worried because we weren't getting any news.
- Endişeliydik çünkü hiç haber alamıyorduk.
- We're a little worried about Tom.
- Tom için biraz endişeliyiz.
- You don't sound too worried.
- Fazla endişeli gelmiyorsun.
- Washington was worried.
- Washington endişeliydi.
- She's worried since she hasn't heard from her son for many months.
- Aylardır oğlundan haber almadığı için o endişeli.
- Sami was worried enough to call an ambulance.
- Sami bir ambulans çağıracak kadar endişeliydi.
- I'm worried about the kids.
- Çocuklar hakkında endişeliyim.
- I'm not that worried.
- O kadar endişeli değilim.
- Tom didn't look too worried.
- Tom çok endişeli görünmüyordu.
- We're all worried.
- Hepimiz endişeliyiz.
- Neither of them seemed too worried.
- İkisi de çok endişeli görünmüyordu.
- Are you worried about her?
- Onunla ilgili endişeli misin?
- I'm worried you'll get lost.
- Kaybolacağından endişeliyim.
- The teacher was worried by his frequent absence from class.
- Öğretmen onun sık sık devamsızlık yapmasından dolayı endişeliydi.
- I'm little worried about her.
- Onun için biraz endişeliyim.
- You must be very worried about what's going on.
- Ne olduğu hakkında çok endişeli olmalısın.
- Everybody's worried.
- Herkes endişeli.
- Tom looks like he's worried.
- Tom endişeli görünüyor.
- Are you worried about fuel economy?
- Yakıt ekonomisi konusunda endişeli misiniz?
- I'm a little worried about her.
- Onun için biraz endişeliyim.
- Tom said that he wasn't worried.
- Tom endişeli olmadığını söyledi.
- I'm a little worried.
- Ben biraz endişeliyim.
- Are you worried about them?
- Onlar hakkında endişeli misin?
- Tom wasn't a bit worried.
- Tom biraz endişeli değildi.
- I'm a little worried about them.
- Onlar için biraz endişeliyim.
- They're worried.
- Onlar endişeli.
- Tom and I were really worried about you.
- Tom ve ben gerçekten senin hakkında endişeliyiz.
- You don't seem very worried about what might happen.
- Olabilecekler konusunda pek endişeli görünmüyorsunuz.
- She's worried for his safety.
- O, güvenliği için endişeli.
- I was never worried about you.
- Senin hakkında hiç endişeli değildim.
- We're worried about your health.
- Sağlığınızla ilgili endişeliyiz.
- I'm slightly worried about you.
- Senin hakkında biraz endişeliyim.
- What are you really worried about?
- Gerçekten ne hakkında endişelisin?
- Tom has been worried to death.
- Tom ölümüne endişeliydi.
- I've been worried.
- Endişeliydim.
- I'm slightly worried about them.
- Onlar hakkında biraz endişeliyim.
- Tom didn't seem to be worried about Mary.
- Tom, Mary hakkında endişeli görünmüyordu.
- I'm a little worried about Tom.
- Tom hakkında biraz endişeliyim.
- Tom doesn't look particularly worried.
- Tom pek endişeli görünmüyor.
- Tom doesn't seem to be as worried as Mary seems to be.
- Tom, Mary kadar endişeli görünmüyor.
- We're worried about her.
- Onunla ilgili endişeliyiz.
- I can tell that you're worried.
- Endişeli olduğunu söyleyebilirim.
- Tom must be very worried.
- Tom çok endişeli olmalı.
- Tom doesn't know how worried Mary is.
- Tom, Mary'nin ne kadar endişeli olduğunu bilmiyor.
- Tom is very worried about it.
- Tom bu konuda çok endişeli.
- You look really worried.
- Gerçekten endişeli görünüyorsun.
- What are you so worried about?
- Neden bu kadar endişelisin?
- Sami got really worried.
- Sami gerçekten endişeliydi.
- Tom and Mary aren't worried.
- Tom ve Mary endişeli değil.
- Layla was a little worried.
- Leyla biraz endişeliydi.
- They seem worried.
- Endişeli görünüyorlar.
- Sami was a bit worried about Layla.
- Sami, Layla için biraz endişeliydi.
- Tom looked really worried.
- Tom gerçekten endişeli görünüyordu.
- Aren't you worried that Tom might get injured?
- Tom'un yaralanabileceğinden endişeli değil misin?
- Tom isn't very worried.
- Tom pek endişeli değil.
- Tom isn't as worried as I am.
- Tom benim kadar endişeli değil.
- Tom seemed a little worried.
- Tom biraz endişeli görünüyordu.
- I was worried it was a trap.
- Bunun bir tuzak olduğundan endişeliydim.
- Don't look so worried.
- Çok endişeli görünme.
- I'm just a little worried about what might happen.
- Ne olabileceği konusunda biraz endişeliyim.
- I'm just a little worried about what might happen.
- Neler olabileceği konusunda biraz endişeliyim.
- They say that they're worried.
- Onlar endişeli olduklarını söylüyorlar.
- At first, I thought Tom was angry, but then I realized he was just worried.
- İlk başta, Tom'un kızgın olduğunu düşündüm, ama sonra sadece endişeli olduğunu anladım.
- Tom didn't seem too worried.
- Tom çok endişeli görünmüyordu.
- Tom and Mary were worried.
- Tom ve Mary endişeliydi.
- We're worried.
- Biz endişeliyiz.
- I'm very worried about your health.
- Sağlığınız konusunda çok endişeliyim.
- I was worried.
- Endişeliydim.
- I'm a little worried about what might happen.
- Olabilecekler konusunda biraz endişeliyim.
- Some people are still worried.
- Bazı insanlar hâlâ endişeli.
- Tom appears worried.
- Tom endişeli görünüyor.
- Tom looked a little worried.
- Tom biraz endişeli görünüyordu.
- I'm worried about everything.
- Her şey için endişeliyim.
- Tom is very worried now.
- Tom şimdi çok endişeli.
- Tom doesn't seem particularly worried.
- Tom pek endişeli görünmüyor.
- Tom didn't seem to be worried about what might happen.
- Tom neler olabileceği konusunda endişeli görünmüyordu.
- Tom didn't sound too worried.
- Tom fazla endişeli gibi gelmedi.
- I'm just worried.
- Ben sadece endişeliyim.
- Tom looks desperately worried.
- Tom umutsuzca endişeli görünüyor.
- Tom doesn't look too worried.
- Tom çok endişeli görünmüyor.
- We're all worried about them.
- Hepimiz onlar hakkında endişeliyiz.
- She's worried since she hasn't heard from her son for many months.
- Oğlundan aylardır haber alamadığı için endişeli.
- Sami was worried enough to call an ambulance.
- Sami ambulans çağıracak kadar endişeliydi.
- Do you think Tom is still worried about that?
- Sence Tom hala o konuda endişeli midir?
- Tom said that he isn't worried about that.
- Tom bunun hakkında endişeli olmadığını söyledi.
- I wasn't too worried.
- Ben fazla endişeli değildim.
- Tom is still worried, isn't he?
- Tom hâlâ endişeli, değil mi?
- Tom isn't a bit worried.
- Tom biraz endişeli değil.
- I didn't think Tom would be so worried.
- Tom'un bu kadar endişeli olacağını sanmıyordum.
- Tom and Mary were worried.
- Tom ve Mary endişeliydiler.
- Are you worried about fuel economy?
- Yakıt ekonomisi hakkında endişeli misin?
- You're worried.
- Sen endişelisin.
- We were worried because we weren't getting any news.
- Herhangi bir haber alamadığımız için endişeliydik.
- I'm not at all worried.
- Hiç endişeli değilim.
- I'm very worried now.
- Şimdi çok endişeliyim.
- You look a little worried.
- Biraz endişeli görünüyorsun.
- I was terribly worried.
- Son derece endişeliydim.
- I'm a bit worried now.
- Ben şimdi biraz endişeliyim.
- Tom didn't seem to be very worried.
- Tom çok endişeli görünmüyordu.
- She's worried about your safety.
- Güvenliğin için endişeli.
- Tom says he's not worried.
- Tom endişeli olmadığını söylüyor.
- I'm little worried about you.
- Senin için biraz endişeliyim.
- Tom worries about security.
- Tom güvenlik konusunda endişeli.
- I'm worried about Tom's life.
- Tom'un hayatıyla ilgili endişeliyim.
- We're all worried about her.
- Hepimiz onunla ilgili endişeliyiz.
- I'm very worried about my weight.
- Kilom hakkında çok endişeliyim.
- Tom was worried that he might be late.
- Tom geç kalabileceğinden endişeliydi.
- I'm worried that something might happen to Tom.
- Tom'a bir şey olabileceğinden endişeliyim.
- I'm not worried about comparisons.
- Karşılaştırmalar konusunda endişeli değilim.
- Tom is very worried about Mary.
- Tom Mary hakkında çok endişeli.
- You were worried, weren't you?
- Endişeliydin, değil mi?
- Tom isn't worried about that.
- Tom bu konuda endişeli değil.
- Tom said he wasn't worried about Mary.
- Tom, Mary hakkında endişeli olmadığını söyledi.
- I'm not worried about the price.
- Ben fiyat konusunda endişeli değilim.
- You don't look like you're worried.
- Endişeli gibi görünmüyorsun.
- You sound worried.
- Sesin endişeli geliyor.
- Tom was really worried.
- Tom gerçekten endişeliydi.
- You must be very worried about what's going on.
- Neler olduğu konusunda çok endişeli olmalısınız.
- I'm just a little worried about Tom.
- Tom için biraz endişeliyim.
- Helen is very worried about her daughter.
- Helen, kızı hakkında çok endişeli.
- I'm not too worried about that.
- Bu konuda çok endişeli değilim.
- I'm very worried about you.
- Senin hakkında çok endişeliyim.
- I'm worried about my weight.
- Kilom konusunda endişeliyim.
- She was worried that she might miss the train.
- Treni kaçırabileceği için endişeliydi.
- I'm worried about being sued.
- Dava edilme hakkında endişeliyim.
- You look very worried.
- Çok endişeli görünüyorsun.
- I'm worried about Tom's behavior.
- Tom'un davranışlarından endişeliyim.
- We're worried about you.
- Senin hakkında endişeliyiz.
- Tom seems worried.
- Tom endişeli görünüyor.
- Tom and I were worried.
- Tom ve ben endişeliydik.
- They're worried.
- Endişeliler.
- We're worried about him.
- Onun hakkında endişeliyiz.
- Tom was obviously worried about what might happen.
- Tom belli ki neler olabileceği konusunda endişeliydi.
- Tom isn't very worried.
- Tom çok endişeli değil.
- We were all worried.
- Hepimiz endişeliydik.
- I'm really worried about you.
- Senin hakkında gerçekten endişeliyim.
- I'm little worried about them.
- Onlar için biraz endişeliyim.
- I'm little worried about Tom.
- Tom için biraz endişeliyim.
- Tom looked scared and worried.
- Tom korkmuş ve endişeli göründü.
- We're worried about them.
- Onlar için endişeliyiz.
- I can't imagine what Tom is so worried about.
- Tom'un ne hakkında bu kadar endişeli olduğunu hayal bile edemiyorum.
- We're very worried about you.
- Senin için çok endişeliyiz.
- I'm slightly worried about Tom.
- Tom hakkında biraz endişeliyim.
- I'm a little worried.
- Biraz endişeliyim.
- Tom told me he wasn't worried.
- Tom bana endişeli olmadığını söyledi.
- Tom didn't seem to be worried.
- Tom endişeli görünmüyordu.
- I'm worried because of his health.
- Sağlığı yüzünden endişeliyim.
- Are you still worried?
- Hâlâ endişeli misin?
- First of all, I'm very worried about my daughter's health.
- Öncelikle, kızımın sağlığı için çok endişeliyim.
- She's worried because she hasn't received a letter from her son for many months.
- O, aylardır oğlundan bir mektup almadığı için endişeli.
- Tom sounds worried.
- Tom'un sesi endişeli geliyor.
- Tom and I are worried.
- Tom ve ben endişeliyiz.
- You don't seem to be very worried.
- Pek endişeli görünmüyorsun.
- I'm a bit worried now.
- Şimdi biraz endişeliyim.
- Tom and Mary seem worried.
- Tom ve Mary endişeli görünüyor.
- Tom sure doesn't seem very worried about what might happen.
- Tom kesinlikle ne olabileceği konusunda pek endişeli görünmüyor.
- Are you worried about the competition?
- Yarışma hakkında endişeli misin?
- I'm slightly worried about him.
- Onun hakkında biraz endişeliyim.
- Why are you so worried about Tom?
- Neden Tom hakkında bu kadar endişelisin?
- Tom is very worried.
- Tom çok endişeli.
- I'm little worried about him.
- Onunla ilgili biraz endişeliyim.
- Tom said that he wasn't very worried.
- Tom çok endişeli olmadığını söyledi.
- Tom is still worried, isn't he?
- Tom hala endişeli, değil mi?
- You don't look like you're worried.
- Endişeli görünmüyorsun.
- Are you worried about the promotion?
- Terfi konusunda endişeli misin?
- I'm worried about what other people might think.
- Diğer insanların ne düşüneceği konusunda endişeliyim.
- You weren't worried, were you?
- Endişeli değildin, değil mi?
- I am very worried.
- Ben çok endişeliyim.
- I was worried for her safety.
- Onun güvenliği için endişeliydim.
- She is worried for her future.
- Geleceği için endişelidir.
- I wonder whether or not Tom is worried.
- Tom'un endişeli olup olmadığını merak ediyorum.
- Are you worried about him?
- Onun hakkında endişeli misin?
- I was worried you wouldn't get here on time.
- Buraya zamanında gelmeyeceğin konusunda endişeliydim.
- I'm worried about what other people might think.
- Başkalarının ne düşünebileceği konusunda endişeliyim.
- I'm very worried.
- Çok endişeliyim.
- The worried housewife heard the telephone ring and quickly picked up the receiver.
- Endişeli ev kadını telefonun çaldığını duydu ve hemen ahizeyi kaldırdı.
- You must be very worried about Tom.
- Tom hakkında çok endişeli olmalısın.
- The teacher was worried by her frequent absence from class.
- Öğretmen onun sık sık devamsızlık yapmasından dolayı endişeliydi.
- Tom doesn't know how worried Mary is.
- Tom Mary'nin ne kadar endişeli olduğunu bilmiyor.
- I'm really worried that my parents aren't going to like Tom.
- Ebeveynlerimin Tom'dan hoşlanmayacağından gerçekten endişeliyim.
- Tom is clearly worried.
- Tom açıkça endişeli.
- Tom was very worried.
- Tom çok endişeliydi.
- We've been so worried.
- Biz çok endişeliyiz.
- He's worried about the result.
- Sonuç için endişeli.
- You're worried, aren't you?
- Endişelisiniz, değil mi?
- You still seem worried.
- Hâlâ endişeli görünüyorsun.
- Tom looks real worried.
- Tom gerçekten endişeli görünüyor.
- I wonder why Tom is so worried.
- Tom'un neden bu kadar endişeli olduğunu merak ediyorum.
- I'm little worried about her.
- Onun hakkında biraz endişeliyim.
- Tom wasn't very worried.
- Tom pek endişeli değildi.
- You don't seem to be very worried.
- Çok endişeli görünmüyorsun.
- Tom said he isn't worried about that.
- Tom bunun hakkında endişeli olmadığını söyledi.
- Tom isn't worried.
- Tom endişeli değil.
- I'm not really worried about that.
- O konuda gerçekten endişeli değilim.
- Tom isn't worried about that.
- Tom bunun hakkında endişeli değil.
- Sami wasn't worried.
- Sami endişeli değildi.
- We're all worried about him.
- Hepimiz onun hakkında endişeliyiz.
- I'm little worried about him.
- Onun için biraz endişeliyim.
- Tom isn't really worried about that.
- Tom bu konuda gerçekten endişeli değil.
- Tom says he isn't worried.
- Tom endişeli olmadığını söylüyor.
- Tom was obviously worried about what might happen.
- Açıkçası Tom, olabilecekler konusunda endişeliydi.
- We were so worried.
- Çok endişeliydik.
- I was worried for Tom's safety.
- Tom'un güvenliği için endişeliydim.
- The teacher was worried by Tom's frequent absence from class.
- Öğretmen Tom'un sık sık sınıfta bulunmamasından endişeliydi.
- Tom doesn't seem too worried.
- Tom çok endişeli görünmüyor.
- Tom and Mary both look worried and exhausted.
- Tom ve Mary endişeli ve bitkin görünüyorlar.
- Tom didn't seem to be very worried.
- Tom pek endişeli görünmüyordu.
- I worry about your health.
- Sağlığın için endişeliyim.
- I was so worried about Mary.
- Mary hakkında çok endişeliydim.
- Well, Tom, we were worried about you.
- Pekala, Tom, senin hakkında endişeliydik.
- Tom looks a little worried.
- Tom biraz endişeli görünüyor.
- I'm just as worried as you are.
- Ben de senin kadar endişeliyim.
- I'm very worried about my future.
- Geleceğim hakkında çok endişeliyim.
- Tom is a little worried.
- Tom biraz endişeli.
- Tom looks rather worried.
- Tom oldukça endişeli görünüyor.
- I'm a little worried about Tom.
- Tom için biraz endişeliyim.
- Tom looks scared and worried.
- Tom korkmuş ve endişeli görünüyor.
- Tom and Mary are both very worried.
- Tom ve Mary çok endişeli.
- Tom isn't worried about his grades.
- Tom notları hakkında endişeli değil.
- I'm a little worried about him.
- Onun için biraz endişeliyim.
- I'm worried about that.
- Ben bu konuda endişeliyim.
- Do I look worried?
- Endişeli mi görünüyorum?
Show More (492)
|