about: - Turkish English Dictionary

about:

Meanings of "about:" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
talk about v. hakkında konuşmak
Regrettably, when we talk about sustainable development, we find it hard to be specific.
Ne yazık ki sürdürülebilir kalkınma hakkında konuştuğumuzda spesifik olmakta zorlanıyoruz.

More Sentences
care about v. önemsemek
We have, but we also care about the people concerned.
Ettik ama aynı zamanda ilgili kişileri de önemsiyoruz.

More Sentences
about adv. konusunda
This is why we need to be sensible about applying quotas.
İşte bu nedenle kota uygulama konusunda mantıklı olmalıyız.

More Sentences
about adv. dair
There are, as yet, few proposals on how to go about this.
Bu konuda nasıl bir yol izleneceğine dair henüz çok az öneri var.

More Sentences
about adv. aşağı yukarı
My brother and I are about the same age.
Erkek kardeşim ve ben aşağı yukarı aynı yaştayız.

More Sentences
about adv. hemen hemen
What is more, the vote was about the same as at the elections to the European Parliament.
Dahası, oy oranı Avrupa Parlamentosu seçimlerindekiyle hemen hemen aynıydı.

More Sentences
about adv. üzere
Here we are once again to speak about GMOs.
Bir kez daha GDO'lar hakkında konuşmak üzere buradayız.

More Sentences
about adv. ilgili
The Commission needs to tackle the lack of information SMEs and micro-enterprises have about these programmes.
Komisyon'un KOBİ'lerin ve mikro işletmelerin bu programlarla ilgili bilgi eksikliğini gidermesi gerekmektedir.

More Sentences
General
ask about v. sormak
He asked about the Commission's plans as regards the timing of the revision of the European works council directive.
Avrupa çalışma konseyi direktifinin revizyonunun zamanlamasıyla ilgili olarak Komisyon'un planlarını sordu.

More Sentences
be particular about v. seçmek
She is particular about food.
O, yemek hakkında seçicidir.

More Sentences
care about v. umursamak
I thought you cared about him.
Onu umursadığını düşündüm.

More Sentences
toss about v. savurmak
The little boat, tossed about by the angry waters, appeared and disappeared in the waves.
Kızgın suların savurduğu küçük tekne, dalgaların arasında bir görünüp bir kayboluyordu.

More Sentences
know about v. anlamak
One doctor can't know about every disease.
Bir doktor her hastalıktan anlamaz.

More Sentences
bring about v. yol açmak
So I warn against using sham conflicts to bring about such a situation in this House.
Bu nedenle, bu Mecliste böyle bir duruma yol açmak için sahte çatışmaların kullanılmasına karşı uyarıyorum.

More Sentences
be crazy about v. divane olmak
Tom is crazy about you.
Tom sana divane oluyor.

More Sentences
be worried about v. endişelenmek
I, too, am worried about him.
Ben de onun için endişeleniyorum.

More Sentences
concern about v. ilgilenmek
It is a conference for those who are concerned about these things.
Bu konularla ilgilenenler için bir konferanstır.

More Sentences
care about v. ilgilenmek
Tom only cares about pretty faces.
Tom sadece güzel yüzlerle ilgilenir.

More Sentences
run about v. koşuşturmak
Don't run about wildly in the room.
Odada çılgın gibi koşuşturma.

More Sentences
wander about v. gezinmek
The boy was wandering about the town.
Çocuk, kasabayı geziniyordu.

More Sentences
come about v. meydana gelmek
I wonder how it came about.
Onun nasıl meydana geldiğini merak ediyorum.

More Sentences
talk about v. bahsetmek
You talked about how women can help in increasing production and growth.
Kadınların üretimi ve büyümeyi arttırmaya nasıl yardımcı olabileceğinden bahsettiniz.

More Sentences
complain about v. yakınmak
You are always complaining about your husband.
Her daim kocandan yakınıyorsun.

More Sentences
go about v. dolaşmak
He went about with a bag.
Bir çanta ile dolaştı.

More Sentences
hear about v. duymak
We heard about the large-scale repression of Catholics and Muslims earlier on.
Daha önce Katoliklere ve Müslümanlara yönelik geniş çaplı baskıları duymuştuk.

More Sentences
see about v. bakmak
He promised to see about my broken watch.
Bozuk saatime bakacağına söz verdi.

More Sentences
be about v. hakkında olmak
I have no idea what this is about.
Bunun ne hakkında olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.

More Sentences
set about v. koyulmak
We got up early and set about cleaning our house.
Erkenden kalktık ve evimizi temizlemeye koyulduk.

More Sentences
be concerned about v. kaygılanmak
People are concerned about racial problems.
İnsanlar ırksal sorunlar hakkında kaygılılar.

More Sentences
bring about v. gerçekleştirmek
It is therefore important that we bring about the simplification intended in the Commission's proposal.
Bu nedenle Komisyonun teklifinde amaçlanan sadeleştirmeyi gerçekleştirmemiz önemlidir.

More Sentences
bustle about v. koşturmak
Students bustled about all night.
Öğrenciler neredeyse bütün gece koşturdu.

More Sentences
bustle about v. koşuşturmak
Students bustled about all through the night.
Öğrenciler neredeyse bütün gece boyunca koşuşturdu.

More Sentences
look about v. etrafına bakmak
He looked about.
Etrafına baktı.

More Sentences
hear about v. haberini almak
There is no doubt that the refugee ship we heard about this summer is only the first small portent of what is to come.
Bu yaz haberini aldığımız mülteci gemisinin, olacakların sadece ilk küçük habercisi olduğuna hiç şüphe yok.

More Sentences
wonder about v. merak etmek
Many ordinary citizens wonder about the future consequences.
Birçok sıradan vatandaş gelecekteki sonuçları merak ediyor.

More Sentences
inform about v. hakkında bilgi vermek
The radio didn't inform about the accident.
Radyo, kaza hakkında bilgi vermedi.

More Sentences
come about v. olmak
The measures and proposals presented should have come about a very long time ago.
Sunulan tedbir ve önerilerin çok uzun zaman önce ortaya çıkmış olması gerekirdi.

More Sentences
think about v. düşünmek
The second question is what do you think about the regional processes in the candidate countries?
İkinci soru, aday ülkelerdeki bölgesel süreçler hakkında ne düşünüyorsunuz?

More Sentences
be about v. üzere olmak
Tom smiled when he realized that Mary was about to kiss him.
Tom, Mary'nin onu öpmek üzere olduğunu fark ettiğinde gülümsedi.

More Sentences
wander about v. başıboş dolaşmak
I wandered about the streets all day.
Bütün gün sokakları başıboş dolaştım.

More Sentences
be crazy about v. deli olmak
Tom and Mary are crazy about each other.
Tom ve Mary birbirlerine deli oluyor.

More Sentences
ask about v. hakkında sormak
Tom asked about the meeting.
Tom toplantı hakkında soru sordu.

More Sentences
be concerned about v. endişe duymak
Tom is concerned about his health.
Tom sağlığı hakkında endişe duymaktadır.

More Sentences
talk about v. söz etmek
We are not, therefore, talking about a revision or cancellation of the Stability Pact.
Dolayısıyla İstikrar Paktı'nın gözden geçirilmesi ya da iptal edilmesinden söz etmiyoruz.

More Sentences
hear about v. haberi olmak
Sami never heard about this girl before.
Sami'nin bu kızdan daha önce hiç haberi olmadı.

More Sentences
inform about v. haberdar etmek
Following Tom on Twitter keeps me informed about the latest memes.
Twitter'da Tom'u takip etmek beni en yeni internet geyiklerinden haberdar ediyor.

More Sentences
walk about v. gezinmek
I walked about aimlessly on the street.
Caddede amaçsızca gezindim.

More Sentences
worry about v. merak etmek
I'm supposed to worry about you.
Seni merak etmem gerekiyor.

More Sentences
go about v. başlamak
Now I must go about my work.
Şimdi işime başlamalıyım.

More Sentences
know about v. bilmek
We learn that the Council knows about but has not examined the conditions of the trial.
Konsey'in dava koşullarını bildiğini ancak incelemediğini öğreniyoruz.

More Sentences
be mad about v. deli olmak
He is mad about football.
Futbol için deli oluyor.

More Sentences
rush about v. koşuşturmak
When the electricity went off everyone was rushing about in a state of confusion.
Elektrikler kesildiğinde herkes şaşkınlık içinde koşuşturuyordu.

More Sentences
inquire about v. sormak
They inquired about his past experience.
Geçmiş deneyimlerini sordular.

More Sentences
care about v. aldırmak
Tom doesn't care about what Mary says about him.
Tom Mary'nin onun hakkında söylediklerine aldırmıyor.

More Sentences
see about v. ilgilenmek
He promised to see about my broken watch.
Bozuk saatimle ilgileneceğine söz verdi.

More Sentences
think about v. hakkında düşünmek
However, if you will permit me I would like to ask you think about what I have just said.
Bununla birlikte izin verirseniz az önce söylediklerim hakkında düşünmenizi rica etmek istiyorum.

More Sentences
hear about v. haberdar olmak
I heard about Tom.
Tom'dan haberdar oldum.

More Sentences
be shy about v. çekinmek
Don't be shy about talking to the teacher; if you don't understand, use some initiative!
Öğretmenle konuşmaktan çekinmeyin; eğer anlamıyorsanız, biraz inisiyatif kullanın!

More Sentences
be curious about v. merak etmek
Never again would she be curious about the city.
Bir daha asla şehri merak etmeyecekti.

More Sentences
feel bad about v. üzülmek
I feel bad about leaving you all by yourself at work too.
Ben de seni işyerinde tek başına bıraktığım için üzülüyorum.

More Sentences
walk about v. dolaşmak
He was walking about in the town.
Kasabada dolaşıyordu.

More Sentences
bother about v. endişelenmek
Please don't bother about me.
Lütfen benim için endişelenme.

More Sentences
bring about v. beraberinde getirmek
Its entry into force brought about active European lawmaking.
Yürürlüğe girmesi aktif bir Avrupa kanun yapımını beraberinde getirmiştir.

More Sentences
come about v. çıkmak
The Council's common position came about with the greatest difficulty.
Konsey'in ortak tutumu büyük zorluklarla ortaya çıkmıştır.

More Sentences
be anxious about v. endişe etmek
His mother prevented him from going out because she was anxious about his health.
Annesi onun sağlığından endişe ettiği için dışarı çıkmasını engelliyordu.

More Sentences
worry about v. için kaygılanmak
We're worried about Grandma and Grandpa.
Büyük annem ve büyük babam için kaygılanıyoruz.

More Sentences
bring about v. doğurmak
The Council recommendations on the equal participation of men and women have not brought about the expected results.
Kadın ve erkeklerin eşit katılımına ilişkin Konsey tavsiyeleri beklenen sonuçları doğurmamıştır.

More Sentences
set about v. başlamak
Let us, then, set about improving the position of women, hoping for peace and stability in the region.
O halde bölgede barış ve istikrar umuduyla kadınların konumunu iyileştirmeye başlayalım.

More Sentences
know about v. haberi olmak
Tom wished he'd known about the party.
Tom keşke partiden haberi olsaydı.

More Sentences
have second thoughts (about) v. tereddüt etmeye başlamak
I'm beginning to have second thoughts.
Tereddüt etmeye başlıyorum.

More Sentences
be knowledgeable about v. bilgili olmak
Being knowledgeable about Japanese culture is a good thing.
Japon kültürü hakkında bilgili olmak iyi bir şeydir.

More Sentences
argue about v. hakkında tartışmak
Secondly, there is no arguing about matters of taste, and on that we are once more in agreement.
İkinci olarak, zevk meseleleri hakkında tartışmaya gerek yok ve bu konuda bir kez daha hemfikiriz.

More Sentences
Common Usage
ask about v. hatır sormak
about adv. yaklaşık
about adv. hakkında
about adv. takriben
General
about face n. geriye dön emri
man about town n. boşgezen
about afterdeath n. uhrevi
man about town n. tiyatro ve gece kulübüne sıkça giden adam
much ado about nothing n. kuru gürültü
blowing about n. savurma
law about cinema video and music works n. sinema video ve müzik eserleri kanunu
a land measure of about 920 square metres n. dönüm
being talked about n. söz konusu
key point (about something) n. bir işin püf noktası
key point (about something) n. işin püf noktası
man about town n. gösteriş düşkünü
much ado about nothing n. kuruntu
about-face n. eskiden savunduğunun tersini savunmaya başlama
right-about n. sağdan geri
apologetic about n. (bir konu hakkında) özür dileme/üzgün olma
the truths about life n. hayatla ilgili gerçekler
a story about africa n. afrika'yla ilgili bir hikaye
about-sledge n. demirciler tarafından kullanılan en büyük çekiç
right about n. 180 derecelik dönüş
right-about n. zıt yöne bakacak şekilde doğrudan sağa/sola dönerek ulaşılan pozisyon
right-about (to) n. tam karşıdaki çeyrek
right-about n. tutumun tamamen tersine çevrilmesi
right-about n. bakış açısının tamamen tersine çevrilmesi
right-about n. politikanın tamamen tersine çevrilmesi
go-about n. serseri
go-about n. aylak kimse
bringing about n. meydana getirme
racket about v. gününü gün etmek
wheel about v. dönüvermek
loaf about v. aylaklık etmek
have the wrong information about something v. yanlış bilmek
about ship v. bir geminin yönünü değiştirmek
feel badly about v. üzülmek
beat about the bush v. lafı dolandırmak
hedge about v. kısıtlamak
hang about v. oyalanmak
lark about v. şaka yapmak
draw somebody out about something v. söyletmek
roam about v. başıboş dolaşmak
gad about v. serserilik yapmak
go about v. yön değiştirmek
be in doubt about v. şüphelenmek
worry about v. başına dert etmek
be anxious about v. korkmak
bandy about v. çok iyi biliyormuş gibi kullanmak (bir sözü)
go about v. gezmek
hem about v. kuşatmak
have information about something v. bilgi sahibi olmak
be about something v. bir şeyle meşgul olmak
fall about with laughter v. katıla katıla gülmek
be in two minds about v. birşey hakkında kesin bir karara varamamak
have a bee in one's bonnet about something v. aklını takmak
buffet about v. sarsmak
laze about v. tembellik etmek
be suspicious about v. kuşku duymak
sway about v. yalpalamak
be about again v. kalkmak
noise about v. yaymak
hang about v. gezinmek
get about v. yayılmak
push about v. zorluk çıkarmak
wheel about v. birdenbire dönmek
feel raw about something v. birşey yüzünden kendini kötü hissetmek
chop about v. dönmek
bother about v. canını sıkmak
look about v. bakınmak
be spoken about v. konuşulmak
complain about one's troubles v. dert yanmak
enthuse about v. çok övmek
cast about v. düşünmek
rove about v. başıboş dolaşmak
be so cynical about something v. kuşkuyla karşılamak
be forgotten about v. kenarda kalmak
muck about v. sürtmek
be sceptical about v. kuşku duymak
be happy about v. -den memnun olmak
have a bee in one's bonnet about something v. kafaya takmak
be in doubt about v. kuşku duymak
knock about v. hırpalamak
lounge about v. dollanıp durmak
whirl about v. dönüvermek
worry about v. tasasını çekmek
moralize about v. ahlak bakımından değerlendirmek
see about v. icabına bakmak
be about v. meşgul olmak
thrash about v. hummalı bir hasta gibi çırpınıp durmak
set about v. bir şeye başlamak
bone about v. duraksamadan yapmak
send about one's business v. kovmak
go about in disguise v. tebdil gezmek
enthuse about v. hayranlık duymak
be knowledgeable about v. anlamak
feel sad about v. yerinmek
think about v. tasarlamak
rove about v. gezinmek
lay about one v. sağına soluna vurmak
prime someone about v. birini bir konuda aydınlatmak
romp about v. sıçrayıp oynamak
be about something v. bir şey yapmak
see about v. alakadar olmak
bring about v. husule getirmek
hem about v. içine almak
hang about v. dolanmak
reminisce about v. hakkındaki anılarını anlatmak
be optimistic about something v. bir şeyden umutlu olmak
cavort about v. hoplayıp sıçramak
knock about v. gezmek
hem about v. sarmak
enthuse about v. göklere çıkarmak
beat about the bush v. ağzında gevelemek
go on about v. fazlasıyla konuşmak (hakkında)
roam about v. aylak aylak dolaşmak
be talked about v. dilden dile dolaşmak
lark about v. muziplik yapmak
talk about v. dem vurmak
have doubts about v. kuşku duymak
thrash about v. kıvranmak
have one's wits about one v. kafası yerinde olmak
sit about v. boş oturmak
bother about v. üzülmek
inform about v. bildirmek
fly about v. uçuşmak
scour about v. acele etmek
have one's wits about one v. doğru dürüst düşünebilmek
get about v. çıkıp dolaşmak (bir hastalıktan sonra yeniden)
walk about v. gezdirmek
run about v. öteye beriye koşmak
grope about v. el yordamıyla aramak
knock about v. tartaklamak
put about v. başını çevirmek (geminin)
make a fuss about v. mesele yapmak
boss about v. patron gibi davranmak
sway about v. sallanmak (araba vb)
quibble about v. önemsiz şeyler üzerinde münakaşa etmek
feel about for v. bulmaya çalışmak
have second thoughts about v. önceden verilen bir kararla ilgili tereddüt etmeye başlamak
cast about v. çare aramak
be sticky about doing something v. isteksiz olmak
rummage about v. kolaçan etmek
prime someone about v. birine bir şey hakkında bilgi vermek
potter about v. oyalanmak
be fussy about v. titizlenmek
get one's wits about one v. aklını başına toplamak
lurk about v. sinsi sinsi dolaşmak
think about v. düşünmek (bir şey yapmayı)
be sceptical about v. kuşkuyla karşılamak
tumble about v. yuvarlanmak
feel hopeful about v. bir şeyden umutlu olmak
feel a twinge of guilt about (something) v. vicdan azabı duymak
moon about v. dalgın dalgın dolanıp durmak
gad about v. başıboş dolaşmak
buffet about v. hırpalamak
be troubled about v. üzülmek
talk about v. mevzubahis etmek
twine about v. etrafını sarmak
send about one's business v. yol vermek
gallivant about v. gezip tozmak
blow about v. savurmak
loaf about v. kaytarmak
talk about something v. lafını etmek
beat about the bush v. lafı gevelemek
get about v. yayılmak (söylenti)
know about v. malumatı olmak
worry about v. gamlanmak
niggle about v. ile uğraşmak (cüzi şeyler/ufak kusurlar)
think about v. içinden geçirmek
fool about v. aylak aylak dolaşmak
be about v. kol gezmek (kötü bir şey)
get about v. gezinmek
get about v. gezmek
feel sick about v. çok üzgün olmak
mess something about v. karıştırmak
be skeptical about v. kuşku duymak
make a decision about v. karara bağlamak
gad about v. fink atmak
thrash about v. debelenmek
think about v. aklına getirmek
fret about v. içi içini yemek
fool about v. oyalanmak
be solicitous about v. ilgi göstermek
toss about v. çalkalamak
cavort about v. tepinmek
cast about v. tasarlamak
beat about the bush v. lafı ağzında gevelemek
throw one's weight about v. ağırlığını koymak
be crazy about v. hasta olmak
be concerned about v. merak etmek
see about v. bir yolunu bulmaya çalışmak
put about v. yön değiştirmek (gemi)
kick about v. dövmek
gad about v. aylaklık etmek
bother about v. aldırmak
walk about v. dolaştırmak
caper about v. zıplamak
bring about v. sebep olmak
hector about v. başına bela olmak
be lazy about v. bir konuda tembel olmak
get oneself talked about v. dile düşmek
fret about v. dokuz doğurmak
rave about v. göklere çıkarmak
be talked about v. sözü geçmek
fiddle about v. vaktini boşa harcamak
go about v. yaygın olmak
sneak about v. sinsice dolaşmak
fuss about v. çırpınmak
idle about v. aylak aylak dolaşmak
be worried about v. düşünmek
speak about v. bir konu hakkında konuşmak
bandy about v. yaymak (bir haberi)
buzz about v. koşturmak
get about v. yayılmak (haber/söylenti)
follow about v. peşini bırakmamak
put someone right about v. yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek
cast about v. araştırmak
run about v. koşuşmak
enquire about an address v. adres sormak
be of two minds about v. birşey hakkında kesin bir karara varamamak
get about v. gidip gelmek
lay about v. saldırmak
throw about v. savurmak
have misgivings about v. kuşkuyla karşılamak
look about v. etrafını gözlemek
poke about v. el yordamıyla aramak
gad about v. eğlence peşinde koşmak
lark about v. takılmak
fiddle about v. aylaklık etmek
hang about v. sallanmak
be unsettled about v. hakkında kararsız olmak
make a complaint about v. şikayetçi olmak
be fed up about v. usanmak
turn about v. evirip çevirmek
feel uneasy about something v. tedirgin olmak
scour about v. koşuşturmak
chop about v. yön değiştirmek
make a great ado about nothing v. yaygarayı basmak
inquire about v. hakkında bilgi almak istemek
turn about v. vazgeçmek
gad about v. sürtmek
monkey about with v. ile oynamak
rush about v. koşuşmak
go about a task v. bir işe başlamak
thrash about v. çırpınmak
be oneself talked about v. dillere düşmek
cross with somebody about something v. kızmak
scatter about v. hallaç pamuğu gibi atmak
be glad about v. kıvanmak
caper about v. hoplamak
noise about v. ilan etmek
turn about v. altüst etmek
ruminate about v. üzerinde derin derin düşünmek
ferret about v. karıştırmak
rake about for something v. arayıp taramak
be sceptical about v. şüphe etmek
form an opinion about v. fikir edinmek
hedge about v. sınırlamak
lurk about v. gizli gizli dolaşmak
speculate about v. tahminlerde bulunmak (hakkında)
gossip about v. laf etmek
beat about the bush v. bin dereden su getirmek
knock about v. çıkmak
get suspicious about v. kuşkuyla karşılamak
fall about laughing v. katılmak
putter about v. oyalanmak
think about v. uzun uzun düşünmek
pick one's brains about something v. tavsiye almak
get about v. seyahat etmek
bruit about v. çıkarmak
set someone right about v. yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek
bum about v. amaçsız dolaşmak
draw somebody out about something v. konuşturmak
lounge about v. tembellik etmek
flit about v. uçuşmak
hector about v. gözdağı vermek
scamper about v. koşmak
revolve about v. çevirmek
be wild about v. deli divane olmak
race about v. koşmak
hem about v. çevresini çevirmek
be vague about something v. tereddüt etmek
be about again v. kalkmak
gush about v. hayranlığını abartılı bir şekilde anlatmak
bandy about v. ortaya atmak (bir fikri)
hedge about v. engellemek
bring about a marriage v. evliliği gerçekleştirmek
be hazy about v. kararsız olmak
get about v. duyum almak
be anxious about v. merak etmek
talk about v. lafını etmek
talk about v. kurcalamak
niggle about v. üzerinde durmak (cüzi şeyler/ufak kusurlar)
knock about v. yalan söylemek
knock about v. şiddetle sarsmak
wriggle about v. kıvrılmak
feel hopeful about something v. bir şeyden umutlu olmak
putter about v. ufak tefek işlerle meşgul olmak
poke about v. bir yerde bir şeyi aramak veya merakını gidermek için etrafı karıştırmak
muck about v. aptalca davranmak
put about v. kızdırmak
fall about laughing v. gülmekten ölmek
pry about v. gözetlemek
root about v. altını üstüne getirmek
revolve about v. döndürmek (etrafında)
make a disclaimer about v. feragat etmek
rove about v. göz gezdirmek
blow hot and cold about v. bir dediği bir dediğine uymamak
loaf about v. boş kalmak
loaf about v. başıboş dolaşmak
knock about v. tekrar tekrar vurmak
feel uneasy about something v. endişelenmek
come about v. doğmak
be mad about v. hastası olmak
puddle about v. çamurda yürümek
put about v. yön değiştirmek
rave about v. övmek
rummage about v. araştırma yapmak
be unsettled about v. hakkında tereddüt içinde olmak
lounge about v. avare avare dolaşmak
boss about v. amirlik taslamak
have scruples about doing something v. vicdani nedenle bir şeyi yapmaktan çekinmek
hang about v. aylak aylak dolaşmak
twist about v. kıvrılmak
chop about v. değişmek
twine about v. çevrelemek
turn about v. öbür tarafa dönmek
be angry about v. sinir olmak
potter about v. ufak işlerle oyalanmak
speak about someone v. kulağını çınlatmak
chuck one's weight about v. gösteriş yapmak
go about v. ele almak
get about v. dolaşmak
noise about v. etrafa yaymak
monkey about with v. ellemek
have a bee in one's bonnet about something v. kafasını takmak
worry about v. merak içinde olmak
rake about v. taramak
be oneself talked about v. dile düşmek
disappoint about v. umduğunu bulamamak
moon about v. dalgın dalgın dolaşmak
fool about v. tembellik etmek
go on about v. bıktıracak kadar konuşmak
lazy about v. üşengeç olmak
harp on about v. ısrarla bahsetmek
scratch about v. eşelemek
set about v. girişmek
be skeptical about v. şüphe etmek
monkey about v. vakit geçirmek
scamper about v. koşuşturmak
bustle about v. çırpınmak
be positive about v. emin olmak
be uneasy about v. endişe duymak
saunter about v. gezip tozmak
reminisce about v. hatırlamak
ferret about v. araştırmak
approach about v. söz etmek
hang about v. beklemek
think about v. aklına gelmek
wander about v. boş boş dolaşmak
wheel about v. dönmek
feel raw about something v. bir olayı hazmedememek
feel a twinge of guilt about something v. vicdan azabı çekmek
throw one's weight about v. aslan kesilmek
be cross with somebody about something v. kızmak
beat about the bush v. sözü ağzında gevelemek
go about a task v. bir işi ele almak
scout about v. aramak
be about v. ayakta olmak
be mad about v. hasta olmak
be informed about v. haberdar olmak
put about v. yaymak (söylenti)
put about v. canını sıkmak
put about v. yaymak (haber/dedikodu)
put about v. (geminin) başını çevirmek
put about v. dönmek (gemi)
walking about v. dolanmak
bring about v. meydana getirmek
bring about v. neden olmak
bring about v. ileri sürmek
ruminate about v. düşünmek
ruminate about v. tasarlamak
ruminate about v. uzun uzun düşünmek
ruminate about v. dalıp gitmek
ruminate about v. kurmak
ruminate about v. düşünüp taşınmak
see about it v. icabına bakmak
gossip about v. bir şeyin dedikodusunu yapmak
be nuts about v. bir şeyin delisi olmak
feel sore about something v. kuyruk acısı olmak
dream about v. hülyalaştırmak
not know about v. haberi olmamak
be extremely pleased (about something) v. etekleri zil çalmak
be overjoyed (about something) v. etekleri zil çalmak
beat about the bush v. kırk dereden su getirmek
have a discussion on/about something with someone a lot v. çok tartışmak
relate someone (about) one's feelings v. duygularını anlatmak
tell someone (about) one's feelings v. duygularını anlatmak
talk about something v. sözünü etmek
talk about somebody v. lafını etmek
talk about somebody v. sözünü etmek
talk about somebody/something v. sövüp saymak
gossip (unfavorably about somebody) v. lafını etmek
gossip (unfavorably about somebody) v. sözünü etmek
inform someone about the result v. sonucu bildirmek
kick up a row (about something) v. mesele çıkarmak
kick up a row (about something) v. kavga çıkarmak
ask about the health or condition of someone v. halini hatırını sormak
ask about v. halini hatırını sormak
look about v. sağa sola bakınmak
look about v. sağa sola bakmak
be positive about v. bir şeyden emin olmak
wander about v. boş boş takılmak
talk about worldly things v. dünya kelamı etmek
make a bet with each other (about) v. iddiaya tutuşmak
gad about around v. aylak aylak dolanmak
gad about around v. sürtmek
bring about integration v. entegrasyon yapmak
horse about v. vaktini boşa harcamak
horse about v. avare avare dolaşmak
horse about v. oyalanmak
horse about v. aylak aylak dolaşmak
fool about v. maskaralık etmek
fool about v. avare avare dolaşmak
horse about v. maskaralık etmek
fool about v. vaktini boşa harcamak