Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
History
broken
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Meanings of
"broken"
in Turkish English Dictionary : 79 result(s)
Category
English
Turkish
Common Usage
1
Common Usage
broken
adj.
arızalı
2
Common Usage
broken
adj.
kırılmış
3
Common Usage
broken
adj.
kırık
4
Common Usage
broken
adj.
bozuk
General
5
General
broken
adj.
eksik
6
General
broken
adj.
parçalanmış
7
General
broken
adj.
beli bükük
8
General
broken
adj.
çökmüş
9
General
broken
adj.
yıkılmış
10
General
broken
adj.
haleldar
11
General
broken
adj.
kesik
12
General
broken
adj.
bozulmuş
13
General
broken
adj.
engebeli
14
General
broken
adj.
umudunu yitirmiş (kötü bir olaydan sonra)
15
General
broken
adj.
kırık dökük
16
General
broken
adj.
yarık
17
General
broken
adj.
çiğnenmiş
18
General
broken
adj.
bozuk
19
General
broken
adj.
taşlı
20
General
broken
adj.
ihlal edilmiş
21
General
broken
adj.
yıkılan
22
General
broken
adj.
çakaralmaz
23
General
broken
adj.
ezgin
24
General
broken
adj.
düzensiz
25
General
broken
adj.
dağınık
26
General
broken
adj.
karmaşık
27
General
broken
adj.
tamamen bastırılmış
28
General
broken
adj.
aşağılanmış
29
General
broken
adj.
zayıflamış ve hasta
30
General
broken
adj.
kederden altüst olmuş
31
General
broken
adj.
(boşanma nedeniyle) yıkılmış
32
General
broken
adj.
(boşanma nedeniyle) dağılmış
33
General
broken
adj.
(güven, söz, sözleşme) ihlal edilmiş
34
General
broken
adj.
açılmış
35
General
broken
adj.
yarılmış
36
General
broken
adj.
(yüzeye boya damlatmada olduğu gibi) çok renkli bir dekoratif etkiye sahip olan
37
General
broken
adj.
aniden yön değiştiren
38
General
broken
adj.
(duygusal baskı altında) duraksayarak konuşan
39
General
broken
adj.
(arazi) düzensiz
40
General
broken
adj.
zikzaklı
41
General
broken
adj.
rütbesi düşürülmüş
42
General
broken
adj.
rütbesi sökülmüş
43
General
broken
adj.
meslek hayatı mahvolmuş
44
General
broken
adj.
mesleki olarak bitmiş
45
General
broken
adj.
(çizgi) kesikli
46
General
broken
adj.
(uyku) bölünen
47
General
broken
adj.
(uyku) kesikli
48
General
broken
adj.
(yabancı dilde konuşma) bozuk telaffuzlu
Irregular Verb
49
Irregular Verb
broken
v.
break - broken
Trade/Economic
50
Trade/Economic
broken
adj.
iflas etmiş
51
Trade/Economic
broken
adj.
kırılmış
52
Trade/Economic
broken
adj.
kesilen
53
Trade/Economic
broken
adj.
kesilmiş
54
Trade/Economic
broken
adj.
müflis
Technical
55
Technical
broken
n.
kopuk
Textile
56
Textile
broken
adj.
(dokuma kumaş) zikzaklı
Dyeing
57
Dyeing
broken
adj.
(renk) matlaşmış
58
Dyeing
broken
adj.
koyultulmuş
59
Dyeing
broken
adj.
ana renklerin karışımıyla oluşturulmuş
60
Dyeing
broken
adj.
(boyada renk efekti) uzaktan bakılınca karışmış gibi duracak şekilde renkler yan yana getirilerek oluşturulmuş
Food Engineering
61
Food Engineering
broken
adj.
(krema) kesik
Zoology
62
Zoology
broken
adj.
(hayvan kürkü) tüy döken
63
Zoology
broken
adj.
(hayvan gözü ve kürkü) genellikle iki farklı renkten oluşan
Linguistics
64
Linguistics
broken
adj.
aksamalı
65
Linguistics
broken
adj.
bozuk
66
Linguistics
broken
adj.
(sesli harf) diftonize edilmiş
67
Linguistics
broken
adj.
(arapçada çoğul isim) tekil halinden ünlü seslerindeki farklılıkla ayırt edilen
Meteorology
68
Meteorology
broken
adj.
(hava) karışık
69
Meteorology
broken
adj.
(bulut) çok yaygın olup gökyüzünün tamamını kaplamayan
Sport
70
Sport
broken
adj.
(oyun taktiği) çok güçlü
71
Sport
broken
adj.
fazla güçlü
Music
72
Music
broken
adj.
(ses perdesi) yönü veya şiddeti değişkenlik gösteren
Printery
73
Printery
broken
n.
defolu kağıt
74
Printery
broken
n.
500 veya 1000 yapraktan az sayıda kağıt
75
Printery
broken
adj.
standart sayının altında
76
Printery
broken
adj.
(kağıt) tutarsız kalitede
Archaic
77
Archaic
broken
adj.
(kırık) kalıntı oluşturan
78
Archaic
broken
adj.
(kırık) kalıntılardan oluşan
Slang
79
Slang
broken
n.
sorres boğazı kreolü
Meanings of
"broken"
with other terms in English Turkish Dictionary : 274 result(s)
Category
English
Turkish
Common Usage
1
Common Usage
be broken
v.
kırılmak
2
Common Usage
broken down
adj.
çökük
General
3
General
being broken
n.
parçalanma
4
General
being broken down
n.
bozukluk
5
General
broken health
n.
sağlığı bozuk
6
General
broken line
n.
kırık çizgi
7
General
broken stone
n.
kırmataş
8
General
broken into pieces
n.
un ufak olmuş
9
General
being broken down
n.
düşkünlük
10
General
broken arch
n.
kırıkkemer
11
General
broken heart
n.
kırık kalp
12
General
broken glass
n.
kırık cam
13
General
broken glass
n.
cam kırıntısı
14
General
a broken reed
n.
güvenilmez kimse
15
General
broken white
n.
kirli beyaz
16
General
broken glass
n.
kırıntı cam
17
General
a broken piece of glass
n.
cam kırığı
18
General
a piece of broken glass
n.
cam kırığı
19
General
a broken down car
n.
bozuk araba
20
General
broken tooth
n.
kırık diş
21
General
broken wings
n.
kırık kanatlar
22
General
broken hearts
n.
kırık kalpler
23
General
broken promises
n.
tutulmayan/yerine getirilmeyen sözler
24
General
broken dreams
n.
yıkılmış/sönmüş hayaller
25
General
broken window
n.
kırık pencere
26
General
children/kids from broken homes
n.
boşanmış aile çocukları
27
General
piece of broken glass
n.
kırık bardak parçası
28
General
broken arm
n.
kırık kol
29
General
broken leg
n.
kırık bacak
30
General
a broken handcuff
n.
kırık bir kelepçe
31
General
broken sword
n.
kırık kılıç
32
General
broken pieces of glass
n.
cam kırıkları
33
General
broken number
n.
kesir
34
General
broken glass pieces
n.
cam kırıkları
35
General
broken arrow
n.
kırık ok
36
General
broken family
n.
parçalanmış aile
37
General
broken condom
n.
yırtık prezervatif
38
General
boulevard of broken dreams
n.
kırık düşler bulvarı
39
General
broken ribs
n.
kırık kaburgalar
40
General
broken ribs
n.
kaburgaların kırılması
41
General
broken foot
n.
kırık ayak
42
General
broken table
n.
kırık masa
43
General
broken mirror
n.
kırık ayna
44
General
broken frame
n.
kırık çerçeve
45
General
be broken to pieces
v.
paramparça olmak
46
General
be broken to pieces
v.
parça parça olmak
47
General
be broken to smithereens
v.
paramparça olmak
48
General
be broken into pieces
v.
un ufak olmak
49
General
be broken into small pieces
v.
ufalanmak
50
General
be broken
v.
(cam vb) (başkası tarafından) kırılmak
51
General
(one's heart) be broken
v.
kalbi kırılmak
52
General
(the ice) be broken
v.
buzlar çözülmek
53
General
die of a broken heart
v.
kahrından ölmek
54
General
be all broken up over
v.
-den çok üzgün olmak
55
General
leg/foot be broken
v.
ayağı kırılmak
56
General
be taken to hospital with suspected broken leg/arm
v.
kırık şüphesiyle hastaneye kaldırılmak
57
General
leg/foot be broken
v.
bacağı kırılmak
58
General
be taken to hospital suffering a suspected broken leg/arm
v.
kırık şüphesiyle hastaneye kaldırılmak
59
General
be broken at the tip
v.
ucundan kırılmak
60
General
speak broken english
v.
çat pat ingilizce konuşmak
61
General
speak broken english
v.
çat pat ingilizce bilmek
62
General
speak broken english
v.
ingilizce'yi çat pat konuşmak
63
General
broken down
adj.
bitkin
64
General
broken down
adj.
bozulmuş
65
General
broken down
adj.
yıkık
66
General
broken down
adj.
yıkılmış
67
General
broken down
adj.
düşkün
68
General
broken down
adj.
çökmüş
69
General
broken down
adj.
bozuk
70
General
broken off
adj.
kopuk
71
General
like a broken record
adj.
bozuk plak gibi
72
General
broken-hearted
adj.
kederli
73
General
broken-down
adj.
arızalı
74
General
broken-down
adj.
işi bitmiş
75
General
broken-down
adj.
harap
76
General
broken-hearted
adj.
kalbi kırık
77
General
broken-down
adj.
bitik
78
General
broken-down
adj.
yıkık dökük
79
General
house-broken
adj.
tuvaletini dışarıda yapmaya alıştırılmış hayvan
80
General
wind-broken
adj.
nefes zorluğu çeken (atlar için)
81
General
broken-armed
adj.
kolu kırık
82
General
broken-down
adj.
köhnemiş
83
General
broken-in
adj.
ehlileştirilmiş
84
General
broken-in
adj.
disipline edilmiş
85
General
broken [obsolete]
adj.
(kumaş) yırtık
86
General
broken [obsolete]
adj.
(kumaş) sökük
87
General
broken [scotland]
adj.
kanun kaçağı ilan edilmiş
88
General
broken in
adj.
ehlileştirilmiş
89
General
broken in
adj.
itaat etmek üzere eğitilmiş
90
General
broken-backed
adj.
omurgası hasar görmüş
91
General
broken-backed
adj.
beli kırık
92
General
broken-backed
adj.
(at) sırt kemikleri kemik büyümesi ile birleşmiş
93
General
broken-bellied
adj.
karnı yırtılmış
94
General
broken-winded
adj.
(at) nefesi kesilmiş
95
General
broken-winded
adj.
(at) düzensiz nefes alan
96
General
pock-broken
adj.
(çiçek hastalığı kaynaklı) kabarcıklı
97
General
pock-broken
adj.
çiçek hastalıklı
98
General
pock-broken
adj.
çiçek hastalığı geçirmiş
99
General
pock-broken
adj.
iz kalmış
100
General
the lock is broken
expr.
kilit açılmıyor
101
General
the meter is broken
expr.
taksimetre bozuk
102
General
the parking meter is broken
expr.
parkmetre çalışmıyor
Phrases
103
Phrases
this is broken
expr.
(bu) çalışmıyor
104
Phrases
this is broken
expr.
(bu) bozuk
105
Phrases
even a broken watch is right twice a day
expr.
bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir
106
Phrases
even a broken watch is right twice a day
expr.
bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir
107
Phrases
the spell is broken
expr.
büyü bozuldu
108
Phrases
even a broken watch is right twice a day
expr.
bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir
109
Phrases
rules are made to be broken
expr.
kurallar çiğnenmek içindir
110
Phrases
rules are meant to be broken
expr.
kurallar çiğnenmek içindir
111
Phrases
rules are made to be broken
expr.
yasaklar çiğnenmek içindir
Proverb
112
Proverb
a worthless vessel does not get broken
acı patlıcanı kırağı çalmaz
113
Proverb
promises are like piecrust made to be broken
söz/sözler dönülmek için verilir
114
Proverb
even a stopped/broken clock is right twice a day
bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir
Colloquial
115
Colloquial
broken english
n.
bozuk ingilizce
116
Colloquial
broken english
n.
çat pat ingilizce
117
Colloquial
broken english
n.
çatpat ingilizce
118
Colloquial
broken home
n.
dağılmış aile
119
Colloquial
broken home
n.
parçalanmış aile
120
Colloquial
broken english
n.
tarzanca ingilizce
121
Colloquial
broken home
n.
yıkılmış yuva
122
Colloquial
broken marriage
n.
yıpranmış/bozulmuş evlilik
123
Colloquial
broken [south africa]
adj.
sarhoş
124
Colloquial
broken [south africa]
adj.
ayyaş
125
Colloquial
broken [us]
adj.
(durum) istendiği gibi gitmeyen
126
Colloquial
broken [us]
adj.
üzücü
127
Colloquial
rules are made to be broken
expr.
kurallar yıkılmak/çiğnenmek içindir
128
Colloquial
if it ain't broken, don't fix it
expr.
bozuk değilse kurcalama
129
Colloquial
if it ain't broken, don't fix it
expr.
çalışıyorsa kurcalama
Idioms
130
Idioms
broken vessel
n.
tutunacak bir dalı olmayan kimse
131
Idioms
broken vessel
n.
çökmüş kimse
132
Idioms
broken vessel
n.
içi boşalmış gibi hisseden kişi
133
Idioms
broken vessel
n.
kimsesiz kişi
134
Idioms
broken reed
n.
güven vermeyen kimse
135
Idioms
broken reed
n.
ipi ile kuyuya inilmez kişi
136
Idioms
broken record
n.
bozuk plak
137
Idioms
broken record
n.
kendini tekrar eden kimse/şey
138
Idioms
sound like a broken record
v.
bozuk plak gibi hep aynı şeyleri tekrarlamak
139
Idioms
die of a broken heart
v.
kederinden ölmek
140
Idioms
mend a broken heart
v.
kırık bir kalbi onarmak
141
Idioms
fix a broken heart
v.
kırık bir kalbi onarmak
142
Idioms
sound like a broken record
v.
papağan gibi tekrarlayıp durmak
143
Idioms
die of a broken heart
v.
üzüntüsünden ölmek
144
Idioms
fix a broken heart
v.
gönlünü almak
145
Idioms
promises are like pie crust: easily made, easily broken
expr.
söz/sözler dönülmek için verilir
146
Idioms
promises are like pie crust: easily made, easily broken
expr.
söz vermek de sözünden dönmek de kolaydır
147
Idioms
promises are like pie crust: easily made, easily broken
expr.
söz vermek ne kadar kolaysa sözünden dönmek de o kadar kolaydır
148
Idioms
promises are like pie crusts: easily made, easily broken
expr.
söz/sözler dönülmek için verilir
149
Idioms
promises are like pie crusts: easily made, easily broken
expr.
söz vermek de sözünden dönmek de kolaydır
150
Idioms
promises are like pie crusts: easily made, easily broken
expr.
söz vermek ne kadar kolaysa sözünden dönmek de o kadar kolaydır
151
Idioms
promises are like pie crusts: easily broken
expr.
söz/sözler dönülmek için verilir
152
Idioms
promises are like pie crusts: easily broken
expr.
söz vermek de sözünden dönmek de kolaydır
153
Idioms
promises are like pie crusts: easily broken
expr.
söz vermek ne kadar kolaysa sözünden dönmek de o kadar kolaydır
154
Idioms
promises are like pie crust: easily broken
expr.
söz/sözler dönülmek için verilir
155
Idioms
promises are like pie crust: easily broken
expr.
söz vermek de sözünden dönmek de kolaydır
156
Idioms
promises are like pie crust: easily broken
expr.
söz vermek ne kadar kolaysa sözünden dönmek de o kadar kolaydır
157
Idioms
promises are like pie crusts: they are made to be broken
expr.
söz/sözler dönülmek için verilir
158
Idioms
promises are like pie crusts: they are made to be broken
expr.
söz vermek de sözünden dönmek de kolaydır
159
Idioms
promises are like pie crusts: they are made to be broken
expr.
söz vermek ne kadar kolaysa sözünden dönmek de o kadar kolaydır
160
Idioms
promises are like pie crust: they are made to be broken
expr.
söz/sözler dönülmek için verilir
161
Idioms
promises are like pie crust: they are made to be broken
expr.
söz vermek de sözünden dönmek de kolaydır
162
Idioms
promises are like pie crust: they are made to be broken
expr.
söz vermek ne kadar kolaysa sözünden dönmek de o kadar kolaydır
163
Idioms
promises are like pie crusts: made to be broken
expr.
söz/sözler dönülmek için verilir
164
Idioms
promises are like pie crusts: made to be broken
expr.
söz vermek de sözünden dönmek de kolaydır
165
Idioms
promises are like pie crusts: made to be broken
expr.
söz vermek ne kadar kolaysa sözünden dönmek de o kadar kolaydır
166
Idioms
promises are like pie crust: made to be broken
expr.
söz/sözler dönülmek için verilir
167
Idioms
promises are like pie crust: made to be broken
expr.
söz vermek de sözünden dönmek de kolaydır
168
Idioms
promises are like pie crust: made to be broken
expr.
söz vermek ne kadar kolaysa sözünden dönmek de o kadar kolaydır
Speaking
169
Speaking
he has a broken rib
expr.
bir kaburgası kırılmış
170
Speaking
my concentration was broken
expr.
dikkatim dağıldı
171
Speaking
I don't want him to have his heart broken
expr.
onun kalbinin kırılmasını istemem
172
Speaking
my arm is broken
expr.
kolum kırık
173
Speaking
my arm is broken
expr.
kolum kırıldı
174
Speaking
you've broken the law
expr.
kanunu çiğnedin
175
Speaking
my phone is broken
expr.
telefonum bozuldu
176
Speaking
my phone is broken
expr.
telefonum bozuk
Trade/Economic
177
Trade/Economic
broken cross rates
n.
bozuk çapraz kurlar
178
Trade/Economic
exchange broken
n.
kambiyo acentesi ya da simsarı
179
Trade/Economic
broken account
n.
kapatılmış hesap
180
Trade/Economic
broken lot
n.
lot altı hisse senetleri
181
Trade/Economic
broken account
n.
kesilen hesap
182
Trade/Economic
broken number
n.
kesirli sayı
Technical
183
Technical
percentage of crushed and broken surfaces
n.
ezilmiş ve kırılmış yüzeylerin yüzdesi
184
Technical
broken stowage
n.
istif harcı
185
Technical
broken stowage
n.
istif boşluğu
186
Technical
broken sliding surface
n.
kırıklı kayma sathı
187
Technical
broken rule
n.
kırık çizgi
188
Technical
broken stone
n.
kırma taş kırılmış taş
189
Technical
broken section
n.
kırık kesit
190
Technical
broken coke
n.
kırılmış kok
191
Technical
broken coke
n.
kırma kok
192
Technical
broken back transition
n.
kırık düzlemli tranzisyon
193
Technical
broken ground
n.
kırıklı formasyon
194
Technical
broken stone
n.
kırmataş
195
Technical
layer of broken stone
n.
kırmataş tabaka
196
Technical
stretch-broken man-made fibres
n.
koparılmış yapay lifler
197
Technical
broken wire
n.
kopuk tel
198
Technical
broken blister
n.
patlak uzun kabarcık
199
Technical
broken seed
n.
patlak küçük kabarcık
200
Technical
broken in lehr
n.
soğutma kırığı
201
Technical
broken joint
n.
taşkesmesi derz
Computer
202
Computer
broken hyperlink
n.
bozuk hyperlink
203
Computer
link broken
n.
bozuk bağlantı
204
Computer
broken word
n.
bölünmüş sözcük
205
Computer
link broken
n.
kırık link
206
Computer
link broken
n.
ölü link
207
Computer
page is broken
expr.
sayfa kesilmiş
208
Computer
fix broken text
expr.
yazı tipi hatalarını düzelt
Informatics
209
Informatics
broken word
n.
bölünmüş sözcük
Construction
210
Construction
broken roof
n.
çatı katı
211
Construction
broken pediment
n.
kırık alınlık
212
Construction
broken pediment
n.
kesik alınlık
213
Construction
broken arch
n.
kırık kemer
214
Construction
broken pediment
n.
kırma alınlık
215
Construction
broken stones (for road making)
n.
kırma taş
216
Construction
broken stones
n.
kırma taş
Automotive
217
Automotive
broken in
n.
açılmış motor
218
Automotive
broken white line
n.
kesik beyaz çizgi
219
Automotive
broken stud remover
n.
kırık saplama çektirme aleti
220
Automotive
broken line
n.
kesik yol çizgisi
221
Automotive
the exhaust is broken
expr.
egzoz bozulmuş
222
Automotive
the gearbox is broken
expr.
şanzıman bozulmuş
223
Automotive
the transmission is broken
expr.
vites geçmiyor
224
Automotive
the windscreen is broken
expr.
arabanın camı kırılmış
225
Automotive
the windshield is broken
expr.
arabanın camı kırılmış
Traffic
226
Traffic
broken yellow line
n.
kesik sarı çizgi
227
Traffic
double broken yellow line
n.
kesik çift sarı çizgi
Marine
228
Marine
broken stowage
n.
istif aralığı
229
Marine
broken stowage
n.
istif harcı
230
Marine
broken stowage
n.
istif boşluğu
231
Marine
broken stone
n.
kırma taş
232
Marine
broken stowage
n.
yükleme sonrası gemideki boş kalan yerler
233
Marine
broken-backed
adj.
başı ve kıçı düşmüş (gemi)
Medical
234
Medical
broken leg
n.
kırık bacak
235
Medical
broken bone
n.
kırılan kemik
236
Medical
broken arm
n.
kol kırılması
237
Medical
the water has broken
n.
suyun gelmesi (doğumun başlangıcı)
238
Medical
broken heart
n.
kalp kasının yırtılması
239
Medical
set the broken bone
v.
kırılan kemiği alçıya almak
240
Medical
set and bind up a broken bone
v.
kırık sarmak
241
Medical
broken-down
adj.
hasta
242
Medical
broken-down
adj.
ruhen çökmüş
243
Medical
broken-down
adj.
perişan
Psychology
244
Psychology
broken heart syndrome
n.
kırık kalp sendromu
Pathology
245
Pathology
broken breast
n.
meme bezinin olmaması
Veterinary
246
Veterinary
broken wind
n.
atlara özgü bir solunum yolu hastalığı
Gastronomy
247
Gastronomy
broken meat
n.
et parçaları
Math
248
Math
broken line graph
n.
kırık çizgi grafiği
249
Math
broken line graph
n.
kırık çizgi çizeneği
250
Math
broken line
n.
kırık çizgi
Marine Biology
251
Marine Biology
broken ice
n.
gezgin buzlu
Agriculture
252
Agriculture
broken ginger
n.
parça zencefil
Geography
253
Geography
broken arrow
n.
oklahoma eyaletinde şehir
254
Geography
broken bow
n.
oklahoma eyaletinde şehir
255
Geography
broken bow
n.
nebraska eyaletinde şehir
256
Geography
broken hill
n.
avustralya'nın new south wales eyaletinde şehir
257
Geography
broken hill
n.
zambiya'nın kabwe şehrinin eski adı
Meteorology
258
Meteorology
broken sky
n.
parçalı gökyüzü
259
Meteorology
broken cloud
n.
yer yer açık bulut
260
Meteorology
broken weather
n.
karışık hava
Military
261
Military
broken terrain
n.
engebeli arazi
Football
262
Football
broken-field
adj.
top taşıyıcının sahaya yayılmış savunma oyuncularına karşı koştuğu
Music
263
Music
broken cadence
n.
kırık durgu
264
Music
broken chord
n.
kırık akor
265
Music
broken consort
n.
farklı ailelerden enstrümanlar çalan grup
Modern Slang
266
Modern Slang
all hell has broken loose
expr.
kıyamet kopmuş
267
Modern Slang
all hell has broken loose
expr.
çarşı pazar karışmış
268
Modern Slang
all hell has broken loose
expr.
ortalık birbirine girmiş
269
Modern Slang
all hell has broken loose
expr.
işler/durum kontrolden çıkmış
Star Wars
270
Star Wars
broken horn syndicate
n.
kırık boynuz çetesi
271
Star Wars
broken valley
n.
kırılmış vadi
272
Star Wars
broken wing (location)
n.
kırılmış kanat (konum)
273
Star Wars
forest of broken glass
n.
kırık cam ormanı
274
Star Wars
the broken laser bit
n.
kırık lazer parçası
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of broken
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy