|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
bir daha |
again adv.
|
|
This is intolerable and must not happen again.
Bu kabul edilemez ve bir daha olmamalı.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
bir kez daha |
once again adv.
|
|
I would just like to say once again that the English version is the only correct one.
İngilizce versiyonun tek doğru versiyon olduğunu bir kez daha belirtmek isterim.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
bir kez daha |
once more adv.
|
|
Could you clarify this for me once more?
Bunu benim için bir kez daha açıklığa kavuşturabilir misiniz?
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
bir daha |
once more adv.
|
|
Would you say that once more, please?
Bunu bir daha söyler misin, lütfen?
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
bir kere daha |
once again adv.
|
|
Try it once again.
Bir kere daha dene.
More Sentences
|
6 |
Common Usage |
bir defa daha |
once again adv.
|
|
Tom was once again comatose.
Tom bir defa daha komadaydı.
More Sentences
|
General |
|
7 |
General |
bir adım daha |
one more step n.
|
|
I'm dead tired, I can't take one more step!
Yorgunluktan ölüyorum, bir adım daha atamam!
More Sentences
|
8 |
General |
bir yıl daha |
another year n.
|
|
I'd have waited another year if I'd had to.
Beklemek zorunda kalsaydım bir yıl daha beklerdim.
More Sentences
|
9 |
General |
bir yıl daha |
one more year n.
|
|
Let's give it one more year.
Bir yıl daha bekleyelim.
More Sentences
|
10 |
General |
bir kez daha |
yet again adv.
|
|
This has yet again been adopted by the Committee on Industry, External Trade, Research and Energy.
Bu husus, Sanayi, Dış Ticaret, Araştırma ve Enerji Komisyonu tarafından bir kez daha kabul edilmiştir.
More Sentences
|
11 |
General |
bir daha |
over again adv.
|
|
I don't want to lose Fadil all over again.
Fadıl'ı bir daha kaybetmek istemiyorum.
More Sentences
|
12 |
General |
bir kere daha |
one more time adv.
|
|
Could we do that one more time?
Onu bir kere daha yapabilir miyiz?
More Sentences
|
13 |
General |
bir şey daha |
one more thing adv.
|
|
I will conclude by saying one more thing.
Bir şey daha söyleyerek sözlerime son vereceğim.
More Sentences
|
14 |
General |
bir daha asla |
never ever adv.
|
|
Tom said he'd never ever do that again.
Tom, onu bir daha asla yapmayacağını söyledi.
More Sentences
|
15 |
General |
bir defa daha |
one more time adv.
|
|
Let's do it one more time.
Bunu bir defa daha yapalım.
More Sentences
|
16 |
General |
bir tane daha |
one more adv.
|
|
Just one more, please.
Sadece bir tane daha, lütfen.
More Sentences
|
17 |
General |
bir daha asla |
nevermore adv.
|
|
Nevermore!
Bir daha asla!
More Sentences
|
|
18 |
General |
bir (şey) daha |
another pron.
|
|
Tom certainly won't ever get another loan from me.
Tom benden bir daha asla borç alamaz.
More Sentences
|
19 |
General |
bir tane daha |
another pron.
|
|
If this is the case, does it intend to present another?
Eğer durum buysa, başka bir tane daha sunma niyetinde mi?
More Sentences
|
Common Usage |
|
20 |
Common Usage |
(daha basit bir hale) dönüştürmek |
reduce v.
|
|
21 |
Common Usage |
bir kere daha |
once more adv.
|
|
General |
|
22 |
General |
bir misli daha |
as much again n.
|
|
23 |
General |
ışık hızından daha büyük hızlarla hareket eden teorik bir tanecik |
tachyon n.
|
|
24 |
General |
daha aşağı bir nitelikte olma |
deteriority n.
|
|
25 |
General |
kaba veya ağır bir söz yerine aynı anlamı veren daha hafif bir söz söyleyen |
euphemist n.
|
|
26 |
General |
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması |
erotomania n.
|
|
27 |
General |
35 mm'lik veya daha dar bir film kullanan fotoğraf makinesi |
miniature camera n.
|
|
28 |
General |
saati standart zamanın bir saat ilerisine geçirerek akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma |
daylight saving n.
|
|
29 |
General |
daha aşağı bir nitelikte olma |
inferiority n.
|
|
30 |
General |
daha ayrıntılı bir şekilde söyleme |
amplification n.
|
|
31 |
General |
daha uzun bir şekilde söyleme |
amplification n.
|
|
32 |
General |
daha iyi bir duruma getirme |
uplift n.
|
|
33 |
General |
daha detaylı bir şekilde söyleme |
amplification n.
|
|
34 |
General |
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması |
clerambault's syndrome n.
|
|
35 |
General |
bir kitapta konuyla ilgili daha geniş açıklama için oluşturulmuş ek kısım |
excursus n.
|
|
36 |
General |
daha güçlü başka bir devletçe kontrol edilip korunan devlet |
protectorate n.
|
|
37 |
General |
daha üst bir sınıfa vb geçme |
promotion to n.
|
|
|
38 |
General |
daha üst seviyede bir güç kaynağı dolayısıyla görevini yapamayacak durumda olma |
shadowing n.
|
|
39 |
General |
daha kuvvetli bir ışık altında mum ışığının görülememesi durumu |
shadowing n.
|
|
40 |
General |
beklenenden daha düşük bir performans sergileme |
underperforming n.
|
|
41 |
General |
daha yüksek bir mahkemeye başvuru |
appeal n.
|
|
42 |
General |
oyuncuların diğer oyunculardan daha yükseğe zıplamaya çalışıtıkları bir tür çocuk oyunu |
leap-frog n.
|
|
43 |
General |
hangi seçeneğin daha iyi olduğu hiç belli olmayan bir durum |
toss-up n.
|
|
44 |
General |
bir kez olan ve bir daha tekrarlanmayan olay |
one-off n.
|
|
45 |
General |
bir kere daha |
encore n.
|
|
46 |
General |
bir kişinin kendi hayatı hakkında daha önceden farkına varmadığı ya da bilinçaltına ittiği bir gerçeği öğrenmesi |
anagnorisis n.
|
|
47 |
General |
bir fincan kahve daha |
one more cup of coffee n.
|
|
48 |
General |
bir basamak daha |
one more step n.
|
|
49 |
General |
doyurulacak bir boğaz daha |
another mouth to feed n.
|
|
50 |
General |
daha önce aranmamış bir yerde petrol/maden arayan |
wildcatter n.
|
|
51 |
General |
daha iyi bir açı |
a better angle n.
|
|
52 |
General |
anlatılan konuyu dinleyicilerin daha iyi anlamasına yardımcı olmaya yönelik işaretlerin kullanıldığı bir teknik |
signposting n.
|
|
53 |
General |
kutlama için bir neden daha |
one more reason to celebrate n.
|
|
54 |
General |
yabancı bir dilin karmaşık/anlaşılmaz kullanımı (daha çekici göstermek için) |
flowery n.
|
|
55 |
General |
Bakılan görüntü ortadan kalktıktan sonra görsel alanda bir süre daha izlenebilen ardışık görüntü |
after image n.
|
|
56 |
General |
insan çabasıyla dünyanın daha yaşanılabilir bir yer haline getirileceğine inanan görüş |
meliorism n.
|
|
57 |
General |
bir sene daha |
another year n.
|
|
58 |
General |
bir sene daha |
one more year n.
|
|
59 |
General |
bir veya daha fazla kişiye seçim yapma hakkı verilmesi |
compromission n.
|
|
60 |
General |
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme |
deglamorization n.
|
|
61 |
General |
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme |
deglamorisation n.
|
|
62 |
General |
atom bombasında patlayan malzemenin genişlemesini geciktiren, ve daha şiddetli bir patlamayı mümkün kılan bir nötron reflektörü |
tapmer n.
|
|
63 |
General |
oyuncuya yeni bir rol daha verme |
recast n.
|
|
64 |
General |
daha sonra ülkesine geri dönmek şartıyla abd'de geçici bir süre ikamet eden kimse |
nonimmigrant [usa] n.
|
|
65 |
General |
daha önceden saat 15:00'de yapılan, şimdilerde roma katolik kilisesi'nde biraz daha erkene alınmış bir ayin |
noon [obsolete] n.
|
|
66 |
General |
belirli bir faaliyette daha önce eğitimi veya deneyimi olmayan kimse |
newcomer n.
|
|
67 |
General |
daha erken bir tarih |
antedate n.
|
|
68 |
General |
daha büyük bir işten önce tamamlanması gereken ufak, nispeten önemsiz işler |
yak shaving n.
|
|
69 |
General |
bir kurumda daha fazla güç kazanmak isteyen bir kimsenin yaptığı eylemler |
empire-building n.
|
|
70 |
General |
bir şeyin görünen yüzünden daha az makbul olan diğer yüzü |
underside n.
|
|
71 |
General |
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirme |
zhoosh n.
|
|
72 |
General |
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirme |
zhoosh n.
|
|
73 |
General |
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirme |
zhuzh n.
|
|
74 |
General |
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirme |
zhuzh n.
|
|
75 |
General |
yeni elde edilmiş kaynakları daha önceki bir açığı kapatmak için kullanmak |
lap n.
|
|
76 |
General |
tartışma ve münazaralarda kullanılan, karşı tarafın gerçek önermesini daha zayıf bir sav ile değiştirip çürüterek üstün gelindiği yanılsamasını yaratan bir taktik |
man of straw n.
|
|
77 |
General |
kendisinden daha becerikli bir işçiye yardım eden kimse |
mate n.
|
|
|
78 |
General |
bir veya daha fazla sayıdaki sivri uçlu oval taştan meydana gelen yüzük seti |
marquise n.
|
|
79 |
General |
yaban mersini kırmızısı veya orta ton nar kırmızısından daha sarımsı ve daha mat olan koyu bir kırmızı |
marroon n.
|
|
80 |
General |
daha iyi bir izlenim yaratmak için kılıf uydurma |
window-dressing n.
|
|
81 |
General |
bir şeyi bilmemenin daha iyi olması |
blissful ignorance n.
|
|
82 |
General |
özellikle bir eli daha kabiliyetli olan kimse |
-hander n.
|
|
83 |
General |
geyik postundan daha koyu, zeytin ağacındansa daha sarı ve daha açık olan grimsi ve sarımsı bir kahverengi tonu |
meadowlark n.
|
|
84 |
General |
(gemiler arasında) ağır bir halatı çekmek için kullanılan daha hafif halat |
messenger n.
|
|
85 |
General |
ulus veya dünya gibi daha büyük bir oluşumun özeti niteliğindeki topluluk, kuruluş gibi birim |
microcosm n.
|
|
86 |
General |
daha yumuşak bir metaldeki tasarımın ters kopyasını basmak için kullanılan sertleştirilmiş kabartmalı çelik silindir |
mill n.
|
|
87 |
General |
hile yoluyla daha değerli bir çeşidine dönüştürülmeye çalışılan hakiki posta pulu |
fake n.
|
|
88 |
General |
bir başkasının daha küçük veya daha genç haline benzeyen kimse |
mini-me n.
|
|
89 |
General |
çıkar amacıyla daha güçlü veya kıdemli bir kimseyi kopya eden kimse |
mini-me n.
|
|
90 |
General |
tüccarları bir malı sattıkları fiyattan daha yüksek fiyata almaya zorlayan ani piyasa değişimi |
hug n.
|
|
91 |
General |
klasik baleden daha gayri resmi olan bir modern bale türü |
modern dance n.
|
|
92 |
General |
bir kez daha tekrarlanan olay |
reoccurrence n.
|
|
93 |
General |
bir kez daha bölümlendirme |
repartotion n.
|
|
94 |
General |
bir grubun veya organizasyonun yeni fikirleri, becerileri ile onu daha verimli kılan üyeleri |
fresh blood n.
|
|
95 |
General |
azur mavisinden daha kırmızı ve koyu bir mavi tonu |
liberty n.
|
|
96 |
General |
azur mavisinden daha kırmızı ve koyu bir mavi tonu |
regatta n.
|
|
97 |
General |
daha önce görülmemiş bir kuş türünün görülmesi |
lifer n.
|
|
98 |
General |
ayrı ayrı üflenip daha sonradan birleştirilen bir çift şişe |
gemel n.
|
|
99 |
General |
ayrı ayrı üflenip daha sonradan birleştirilen bir çift şişe |
gemmel n.
|
|
100 |
General |
kiraz kırmızısından daha mavimsi olan bir kırmızı tonu |
gladiolus n.
|
|
101 |
General |
kumarda özel kullanım için bir veya daha fazla deste kartını saklama |
holdout n.
|
|
102 |
General |
daha avantajlı koşullar elde etme umuduyla bir sözleşmeyi imzalamayı geciktiren kimse |
holdout n.
|
|
103 |
General |
(amerika erkek izcileri'nde) iki veya daha fazla yavru kurt grubunu kapsayıp tek bir devriyeyi oluşturan alt grup |
den n.
|
|
104 |
General |
kendinden daha büyük veya üstün bir rakibi yenen taraf |
giant-killer n.
|
|
105 |
General |
daha büyük bir şeye dahil etme |
hedging [obsolete] n.
|
|
106 |
General |
daha önemli bir şeye sokma |
hedging [obsolete] n.
|
|
107 |
General |
bir veya daha fazla oyuncunun diğer oyuncuları öldürmekle görevli olduğu ve karşılığında geri kalan oyuncuların katilleri bulmaya çalıştığı oyun |
murder mystery n.
|
|
108 |
General |
(bir mil veya daha uzun) at yarışı |
route n.
|
|
109 |
General |
iki veya daha fazla şeyin fiziksel olarak bir araya gelmesi |
impinging n.
|
|
110 |
General |
daha eski bir döneme ait olan şey |
old style n.
|
|
111 |
General |
daha eski bir döneme özgü şey |
old style n.
|
|
112 |
General |
dürtü veya duyguyu esas nesnesinden daha kabul gören bir şeye yönlendirme |
displacement n.
|
|
113 |
General |
daha büyük veya önemli bir şeye bağlı olan şey |
incident n.
|
|
114 |
General |
daha büyük veya önemli bir şeyin sonucu olan durum |
incident n.
|
|
115 |
General |
daha önemli bir şeyin sonucu olarak meydana gelen durum |
incident n.
|
|
116 |
General |
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne |
cock [obsolete] n.
|
|
117 |
General |
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne |
cock-boat [obsolete] n.
|
|
118 |
General |
daha büyük bir serginin parçası olan seçkin pul sergisi |
court of honor n.
|
|
119 |
General |
daha güçsüz bir rakibe sürekli ve kolayca yenilen oyuncu |
cousin n.
|
|
120 |
General |
boruyu daha geniş çaplı bir boruyla birleştiren bağlantı |
increaser n.
|
|
121 |
General |
yapılmaması daha iyi olan bir şeyi yapma dürtüsü |
irresistible impulse n.
|
|
122 |
General |
daha büyük bir kanalın içine kazılan kanal |
cunette n.
|
|
123 |
General |
bir kenarı daha ince olan tahta |
featheredge n.
|
|
124 |
General |
belirli bir hayvan grubunun daha küçük veya önemsiz üyeleri |
people n.
|
|
125 |
General |
izleyiciyi daha sonraki bir olaya hazırlamak için oyuna kasıtlı eklenen sahne |
plant n.
|
|
126 |
General |
bir diğerini daha parlak gösteren örnek |
foil n.
|
|
127 |
General |
daha önemli bir gazete makalesi ile ilişkili olup genellikle ona ek olarak basılan gazete makalesi |
follow n.
|
|
128 |
General |
mercan renginden daha açık bir pembe tonu |
gayety n.
|
|
129 |
General |
bir kasın daha sabit, merkezi veya büyük olan parçası |
origination n.
|
|
130 |
General |
beklenenden daha önemsiz bir zafer kazanmış bir general roma'ya girerken yapılan kutlama |
ovation n.
|
|
131 |
General |
komünist ülkelerde daha büyük bir organ tarafından seçilen daimi bir yürütme komitesi |
presidium n.
|
|
132 |
General |
bir veya daha fazla aday isminin çizildiği oy pusulası |
scratched ticket n.
|
|
133 |
General |
yaşadığı evin dışında bir eve daha sahip olan kimse |
second-homer n.
|
|
134 |
General |
bir iyilik yaptıktan sonra başka bir iyilik daha yapma ihtimalinin azalması |
moral licensing n.
|
|
135 |
General |
daha büyük bir yapıyı destekleyen küçük parça |
bearer n.
|
|
136 |
General |
daha iyi duyabilmeyi sağlayan borumsu bir cihaz |
sonifer n.
|
|
137 |
General |
küçük bir çizimin karelere ayrılarak daha geniş alana aktarılması işlemi |
squaring n.
|
|
138 |
General |
(kısa not) daha geniş bir konunun alt maddesi |
subitem n.
|
|
139 |
General |
daha büyük bir projenin parçası olan küçük proje |
subproject n.
|
|
140 |
General |
daha makul bir hedefe yönelme |
substitution n.
|
|
141 |
General |
daha ilkel bir ifade biçimine geçme |
substitution n.
|
|
142 |
General |
boş bardağı çevirdiğinde bardağın dibindeki damlaların tırnaktan akması halinde oyuncunun daha fazla içki içtiği bir oyun |
supernaculum [obsolete] n.
|
|
143 |
General |
(daha güçlü bir argüman oluşturmak için) bir argümanın kabulü |
synchoresis n.
|
|
144 |
General |
toplamak (daha aşağı bir yerde duran şeyleri) |
pick up v.
|
|
145 |
General |
bir şeyi daha canlı bir hale getirmek |
liven something up v.
|
|
146 |
General |
daha iyi bir pozisyona tayin olmak |
be promoted v.
|
|
147 |
General |
almak (daha aşağı bir yerde duran şeyleri) |
pick up v.
|
|
148 |
General |
daha önceki bir tarihten itibaren geçerli kılmak |
backdate v.
|
|
149 |
General |
çöküp daha sıkışık olmak (kuru bir madde) |
settle v.
|
|
150 |
General |
daha çekilir bir hale sokmak (zor/tatsız bir şeyi) |
sugarcoat v.
|
|
151 |
General |
daha kolay bir çözüm varken bir şeyi zor bir şekilde yapmak |
do something the hard way v.
|
|
152 |
General |
daha hoş bir hale getirmek |
sweeten v.
|
|
153 |
General |
daha önemli saymak (birini/bir şeyi başkasından) |
subordinate to v.
|
|
154 |
General |
daha iyi bir duruma getirmek |
uplift v.
|
|
155 |
General |
hayatını daha iyi bir yola koymak |
turn over a new leaf v.
|
|
156 |
General |
bir yarışta daha avantajlı bir yere geçmeye çalışmak |
jockey for position v.
|
|
157 |
General |
daha hoş ve sevimli bir hava vermek |
brighten v.
|
|
158 |
General |
baharat katarak bir yemeği daha lezzetli yapmak |
spice a food up v.
|
|
159 |
General |
daha kötü bir hale getirmek |
worsen v.
|
|
160 |
General |
daha üst (bir sınıfa/lige) geçirmek |
promote to v.
|
|
161 |
General |
daha güzel ve daha çekici bir hale sokmak (bir yeri) |
freshen up v.
|
|
162 |
General |
birini daha aşağı bir yere koymak |
put someone down v.
|
|
163 |
General |
bir sesi daha yüksek bir sesle bastırmak |
drown out v.
|
|
164 |
General |
daha ayrıntılı bir şekilde anlatmak |
enlarge upon v.
|
|
165 |
General |
daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak |
keep something on the back burner v.
|
|
166 |
General |
akşamdan kalıp da sabah bir duble daha içmek |
hair of the dog v.
|
|
167 |
General |
daha aşağı fiyat teklif etmek (başka bir kimse veya firmadan) |
underbid v.
|
|
168 |
General |
bulunduğu makama bir daha aday olmamak |
stand down v.
|
|
169 |
General |
bir şey yüzünden daha beter durumda olmamak |
be none the worse v.
|
|
170 |
General |
kaldırmak (daha aşağı bir yerde duran birini/bir şeyi) |
pick up v.
|
|
171 |
General |
bir daha incelemek |
review v.
|
|
172 |
General |
kanunu daha etkili bir hale getirmek |
tighten up on v.
|
|
173 |
General |
daha kötü bir duruma sokmak |
exacerbate v.
|
|
174 |
General |
bir daha gözden geçirmek |
review v.
|
|
175 |
General |
maddi olarak daha iyi bir duruma gelmek |
get ahead v.
|
|
176 |
General |
daha başlangıçta bir şeyin önünü almak |
nip in the bud v.
|
|
177 |
General |
daha başlangıçta bir şeyin önünü almak |
nip something in the bud v.
|
|
178 |
General |
daha erken bir tarihe almak |
put forward v.
|
|
179 |
General |
bir daha bölmek |
subdivide v.
|
|
180 |
General |
daha önceki bir tarihten geçerli kılmak |
backdate v.
|
|
181 |
General |
bir daha gözden geçirmek |
revise v.
|
|
182 |
General |
-den çok daha iyi bir performans göstermek |
outdo v.
|
|
183 |
General |
bir aşama daha kaydetmek |
take yet another turn v.
|
|
184 |
General |
bir aşama daha kaydetmek |
take yet another twist v.
|
|
185 |
General |
daha mühim başka bir iş yüzünden yapmamak |
overslaugh v.
|
|
186 |
General |
basitten daha karmaşık bir biçime) dönüşmek |
evolve into v.
|
|
187 |
General |
daha bir güzel olmak |
become even more beautiful v.
|
|
188 |
General |
daha öte bir anlam taşımak |
mean more than (that) v.
|
|
189 |
General |
daha öte bir anlam taşımak |
have a further meaning v.
|
|
190 |
General |
daha öte bir anlam taşımak |
have meaning beyond v.
|
|
191 |
General |
daha da kötü bir hale getirmek |
make worse v.
|
|
192 |
General |
daha da kötü bir hale gelmek |
become worse v.
|
|
193 |
General |
bir adım daha ileri gitmek |
go a step further v.
|
|
194 |
General |
bir şeyi her şeyden daha çok sevmek |
love something more than anything v.
|
|
195 |
General |
daha büyük bir eve taşınmak |
move to a bigger house v.
|
|
196 |
General |
birisini (daha aşağıda bir bölgede olan) evine davet etmek/çağırmak |
ask someone down v.
|
|
197 |
General |
daha iyi bir iş çıkartmak |
do a better job v.
|
|
198 |
General |
(haritada/rakım olarak) daha yüksek bir yere uçmak |
fly up to something v.
|
|
199 |
General |
oyunculuk işini bir kez daha gözden geçirmek |
give acting a second thought v.
|
|
200 |
General |
daha iyi/ucuz bir fiyat aramak |
look for a better price v.
|
|
201 |
General |
bir şans daha vermek |
give a second chance v.
|
|
202 |
General |
ikinci bir şans daha vermek |
give a second chance v.
|
|
203 |
General |
bir şeye ek olarak başka bir şey daha yapmak/yaptıklarını çeşitlendirmek |
diversify from something into something else v.
|
|
204 |
General |
bir daha izlemek |
watch again v.
|
|
205 |
General |
bir daha seyretmek |
watch again v.
|
|
206 |
General |
bir şeye gerçek değerinden daha fazla ödemek |
pay more for something than it is really worth v.
|
|
207 |
General |
daha güvenli bir yer bulmak |
find a safer place v.
|
|
208 |
General |
iyi maaşlı bir işi bırakıp daha az stresli olan bir işi seçmek |
downshift v.
|
|
209 |
General |
iyi maaşlı bir işi bırakıp daha az kazandıran ve stressiz bir işi tercih etmek |
downshift v.
|
|
210 |
General |
bir şeyi daha yenisiyle değiştirmek |
replace something with a newer one v.
|
|
211 |
General |
termostatı daha düşük bir ısıya ayarlamak/sabitlemek |
set the thermostat at a lower temperature v.
|
|
212 |
General |
daha erken saate bir uçuş bulmak |
get an earlier flight v.
|
|
213 |
General |
daha erken saate bir uçuş bulmak |
find an earlier flight v.
|
|
214 |
General |
daha iyi bir gelecek oluşturmak |
carve out a better future v.
|
|
215 |
General |
dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek |
make the world a better place v.
|
|
216 |
General |
daha küçük (önemsiz) bir rol oynamak |
play a smaller role v.
|
|
217 |
General |
Bir durumu olduğundan daha acınası göstermek |
catastrophize v.
|
|
218 |
General |
bir veya daha fazla rakamı çıkartarak sayıyı kısaltmak |
truncate v.
|
|
219 |
General |
daha hoş bir hale getirmek |
addulce [obsolete] v.
|
|
220 |
General |
ertelenme dolayısıyla daha başka bir zamanda bilet almayı kabul etmek |
take a rain check v.
|
|
221 |
General |
kişisel hedef ve hayalleri sorgulayıp daha basit bir yaşam tarzına geçmek |
cash out v.
|
|
222 |
General |
oyuncuya yeni bir rol daha vermek |
recast v.
|
|
223 |
General |
bir daha kutlamak |
recelebrate v.
|
|
224 |
General |
daha kötü bir hale getirmek |
pejorate v.
|
|
225 |
General |
oy pusulasından bir veya daha fazla adayın ismini çıkarmak |
scratch a ticket v.
|
|
226 |
General |
daha iyi bir konuma gelmek |
ascend v.
|
|
227 |
General |
daha erken bir tarihte yapmak |
earlierize v.
|
|
228 |
General |
daha erken bir tarihte yapmak |
earlierise [brit] v.
|
|
229 |
General |
bir tarafı daha ağır olan zarla oynamak |
play with loaded dice v.
|
|
230 |
General |
iki veya daha fazla şeyin bir araya gelmesiyle oluşmak |
make v.
|
|
231 |
General |
daha iyi bir hale getirmek |
embetter [obsolete] v.
|
|
232 |
General |
(başka bir şeyden) daha kötü performans göstermek |
underperform v.
|
|
233 |
General |
(bir işi) başkalarından daha ucuza yapmak |
underwork v.
|
|
234 |
General |
(bir işi) aynı alanda çalışanlardan daha ucuza yapmak |
underwork v.
|
|
235 |
General |
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirmek |
zhoosh v.
|
|
236 |
General |
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirmek |
zhoosh v.
|
|
237 |
General |
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirmek |
zhuzh v.
|
|
238 |
General |
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirmek |
zhuzh v.
|
|
239 |
General |
(bir şeyin destekçisine) daha az çekici gelmesini sağlamak |
unsell v.
|
|
240 |
General |
bir alet veya ekipmanı daha kullanışlı hale getirmek için geliştirmek, iyileştirmek |
macgyver v.
|
|
241 |
General |
daha iyi bir yere gelmeye çalışmak veya taktik değiştirmek |
manoeuver v.
|
|
242 |
General |
yarışta daha avantajlı bir yere geçmeye çalışmak |
manoeuver v.
|
|
243 |
General |
bir anlaşmaya veya uzlaşıya varmak için ihtilaf yaratan iki veya daha fazla tarafla çalışmak |
mediate v.
|
|
244 |
General |
(bir şeyi) daha büyük veya önemli bir şeye bağlamak |
bootstrap v.
|
|
245 |
General |
(remi kart oyununda) her oyuncu bir el daha oynadıktan sonra oyunun biteceğini duyurmak |
break v.
|
|
246 |
General |
daha büyük bir yapının parçası olarak dahil etmek |
model v.
|
|
247 |
General |
daha büyük bir yapının parçası olarak kullanmak |
model v.
|
|
248 |
General |
daha büyük bir su kütlesine akmak |
mouth v.
|
|
249 |
General |
(bir şeyi veya kimseyi) daha fazla takip edememek |
lose v.
|
|
250 |
General |
siyasi bir kampanya için (diğer adaydan) daha fazla mali destek toplamak |
outraise v.
|
|
251 |
General |
(birini veya bir şeyi) daha cazibesiz hale getirmek |
deglamorize [us] v.
|
|
252 |
General |
(birini veya bir şeyi) daha cazibesiz hale getirmek |
deglamorise [uk] v.
|
|
253 |
General |
(birini veya bir şeyi) daha cazibesiz hale getirmek |
deglamourize v.
|
|
254 |
General |
daha düşük bir konuma getirmek |
deject [obsolete] v.
|
|
255 |
General |
daha kapsamlı bir önermeden gelmek |
descend v.
|
|
256 |
General |
(birinden veya bir şeyden) daha iyi olmak |
ding [dialect] v.
|
|
257 |
General |
daha hoş bir hale gelmek |
grow on v.
|
|
258 |
General |
daha büyük bir şeye dahil etmek |
hedge [obsolete] v.
|
|
259 |
General |
daha önemli bir şeye sokmak |
hedge [obsolete] v.
|
|
260 |
General |
bir veya daha çok seçenekte karar kılmak |
optate v.
|
|
261 |
General |
(başka bir şeyden) daha kötü kokmak |
overstink v.
|
|
262 |
General |
(başka bir şeyden) daha iğrenç kokmak |
overstink v.
|
|
263 |
General |
daha önceki bir mahkeme kararına atıfta bulunmak |
cite (to) v.
|
|
264 |
General |
daha rahat ve sıcak bir hale getirmek |
cozy (up) v.
|
|
265 |
General |
daha küçük bir eve taşınmak |
downsize v.
|
|
266 |
General |
güç kesildikten sonra bir süre daha momentumu korumak |
drift v.
|
|
267 |
General |
bir şeyi daha detaylı araştırmak |
drill v.
|
|
268 |
General |
daha büyük veya önemli bir şeyle birlikte kurup çalıştırmak |
piggyback v.
|
|
269 |
General |
daha genç birini terfi ettirmek için kıdemli bir çalışanı es geçmek |
deadhead v.
|
|
270 |
General |
(hafif bir malzemeyi) birkaç nazik karıştırma hareketiyle daha ağır bir karışıma yedirmek |
fold v.
|
|
271 |
General |
(bir diğerinden) daha uzun yüzmek |
outfloat v.
|
|
272 |
General |
(bir diğerinden) daha uzun süzülmek |
outfloat v.
|
|
273 |
General |
(bir şeyden) daha fazla kazanmak |
outgain v.
|
|
274 |
General |
daha güçlü ve kararlı bir çaba sarf etmek |
outhustle v.
|
|
275 |
General |
(bir diğerinden) daha çok tekmelemek |
outkick v.
|
|
276 |
General |
(bir diğerinden) daha uzağa tekmelemek |
outkick v.
|
|
277 |
General |
(bir diğerinden) daha fazla gece öyküsü anlatmak |
outnight v.
|
|
278 |
General |
daha büyük bir izleyici kitlesini çekmek |
outpull v.
|
|
279 |
General |
(bir şeyden) daha iyi puanı olmak |
outrate v.
|
|
280 |
General |
(bir şeyden) daha iyi dereceye sahip olmak |
outrate v.
|
|
281 |
General |
(bir şeyden) daha kırmızı olmak |
outred v.
|
|
282 |
General |
(bir şeyin) süresinden daha uzun süre oturmak |
outsit v.
|
|
283 |
General |
daha çarpıcı bir anlatıma sahip olmak |
outtell v.
|
|
284 |
General |
daha büyük bir değere dönüştürmek |
parlay v.
|
|
285 |
General |
(bir şey ekleyerek) daha makul hale getirmek |
season v.
|
|
286 |
General |
daha iyi bir malzeme ile koruma/süsleme amaçlı kaplamak |
shoe v.
|
|
287 |
General |
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) |
subordinate adj.
|
|
288 |
General |
daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı) |
naturalized adj.
|
|
289 |
General |
bir veya daha fazla sömürgeye ait veya onunla ilgili olan |
colonial adj.
|
|
290 |
General |
bir tarafı diğerine göre daha ağır veya büyük olan |
lopsided adj.
|
|
291 |
General |
bir daha ele geçmez |
irretrievable adj.
|
|
292 |
General |
daha zayıf bir şekilde |
weaklier adj.
|
|
293 |
General |
beklenenden daha düşük bir performans sergileyen |
underperforming adj.
|
|
294 |
General |
bir adım daha yakın |
one step closer adj.
|
|
295 |
General |
gerçek değerinden daha düşük bir fiyata satılan |
underpriced adj.
|
|
296 |
General |
daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı) |
naturalised adj.
|
|
297 |
General |
nesnel hakikatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu |
post-truth adj.
|
|
298 |
General |
üyeliği/bilgileri silinmiş (bilgisayarı bir daha kullanmayacak olan) |
deprovisioned adj.
|
|
299 |
General |
("birkaç" veya belli bir sayının önüne) … daha |
another adj.
|
|
300 |
General |
daha yüksek bir rütbe veya statüye sahip |
elevated adj.
|
|
301 |
General |
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) |
understrapping adj.
|
|
302 |
General |
iç mekanizması kuarts kristalinden bir elektronik aksamla değiştirilerek zamanı daha doğru olarak gösteren |
quartzed adj.
|
|
303 |
General |
bir veya daha fazla yüzünde ince melamin tabakası bulunan |
melamine-faced adj.
|
|
304 |
General |
stresten kaynaklı olarak normalden veya beklentilerden daha az bir cinsel aktivite ilgisi veya katılımına sahip olan |
hyposexual adj.
|
|
305 |
General |
bir tarafı diğerinden daha ağır olan |
lobsided adj.
|
|
306 |
General |
bir tarafı diğerinden daha büyük olan |
lobsided adj.
|
|
307 |
General |
bir tarafı diğerinden daha yüksek olan |
lobsided adj.
|
|
308 |
General |
(belirtilen akrabalık derecesinden) bir nesil daha yaşlı veya genç |
great adj.
|
|
309 |
General |
beşten daha fazla ince levha ile kaplı bir iç yüzü olan (kemer) |
multifoil adj.
|
|
310 |
General |
bir tarafı daha büyük olan |
one-sided adj.
|
|
311 |
General |
bir tarafı daha gelişmiş olan |
one-sided adj.
|
|
312 |
General |
bir tarafı diğerine göre daha ağır veya büyük olan |
one-sided adj.
|
|
313 |
General |
nispeten küçük olup daha çok sosyal ve şahsi yazışmalarda kullanılan (zarf)mal zarflardan daha küçük ve kare şeklinde bir zarf |
baronial adj.
|
|
314 |
General |
belirli bir süre daha dayanması kesin olan |
good (for) adj.
|
|
315 |
General |
(bir şeyden) daha küçük boyutta olan |
downsize adj.
|
|
316 |
General |
(bir şeyin) daha küçük versiyonu olan |
downsize adj.
|
|
317 |
General |
bütünün tek tek parçalarının toplamından daha fazlası olan karmaşık bir yapıyı oluşturan |
organic adj.
|
|
318 |
General |
bir ucu diğerinden daha dar bir yumurta şeklinde olan |
ovato-oblong adj.
|
|
319 |
General |
bir veya daha fazla bağlı kuruluşun sermaye çoğunluğuna sahip olan (şirket, girişim) |
parent adj.
|
|
320 |
General |
profesyonel bir işe benzeyip daha az teorik bilgi, yaratıcılık, özgünlük veya muhakeme gücü gerektiren (iş) |
semiprofessional adj.
|
|
321 |
General |
(üst gövdede bulunan bir bölüm) daha yukarıda bulunan |
superior adj.
|
|
322 |
General |
bir karakterin yanına eklenen (daha küçük karakter) |
superscript adj.
|
|
323 |
General |
daha az mücadeleci bir şekilde |
adversarially adv.
|
|
324 |
General |
daha iyi bir şekilde |
better adv.
|
|
325 |
General |
bir daha |
one more adv.
|
|
326 |
General |
daha ağır bir biçimde |
preponderantly adv.
|
|
327 |
General |
bir kez daha |
once more again adv.
|
|
328 |
General |
bir daha |
once again adv.
|
|
329 |
General |
daha kuvvetli bir şekilde |
superiorily adv.
|
|
330 |
General |
daha önce (bir yazıda) |
above adv.
|
|
331 |
General |
bir daha |
once more adv.
|
|
332 |
General |
bir kat daha |
still more adv.
|
|
333 |
General |
bir daha |
over adv.
|
|
334 |
General |
daha kuvvetli bir sebebten |
a fortiori adv.
|
|
335 |
General |
iki bin yıldan daha fazla bir süredir |
for more than two thousand years adv.
|
|
336 |
General |
bir daha |
second adv.
|
|
337 |
General |
daha kuvvetli bir sebepten |
a fortiori adv.
|
|
338 |
General |
daha belirgin bir biçimde |
more specifically adv.
|
|
339 |
General |
daha açık bir ifadeyle |
more clearly adv.
|
|
340 |
General |
bir daha |
anew adv.
|
|
341 |
General |
bir kez daha |
one more time adv.
|
|
342 |
General |
bir müddet daha |
a while more adv.
|
|
343 |
General |
bir müddet daha |
some more time adv.
|
|
344 |
General |
bir müddet daha |
a little more time adv.
|
|
345 |
General |
bir müddet daha |
for another while adv.
|
|
346 |
General |
daha derin bir biçimde |
more deeply adv.
|
|
347 |
General |
bir daha |
no more adv.
|
|
348 |
General |
daha ayrıntılı bir şekilde |
in more detail adv.
|
|
349 |
General |
bir kere daha |
again adv.
|
|
350 |
General |
bir kere daha |
over again adv.
|
|
351 |
General |
daha uzun bir süre |
for a longer time adv.
|
|
352 |
General |
daha da büyük bir dereceye kadar |
all the more so adv.
|
|
353 |
General |
daha az bir dereceye kadar |
to a lesser degree adv.
|
|
354 |
General |
en az bir yarım saat daha |
at least for another half-hour adv.
|
|
355 |
General |
bir yarım saat daha |
for another half hour adv.
|
|
356 |
General |
bir yarım saat daha |
for another 30 minutes adv.
|
|
357 |
General |
bir kez daha |
againward adv.
|
|
358 |
General |
bir daha |
againward adv.
|
|
359 |
General |
bir kaç dakika daha |
a couple of more minutes adv.
|
|
360 |
General |
bir daha asla |
nathemore [obsolete] adv.
|
|
361 |
General |
daha iyi bir sebepten dolayı |
the rather adv.
|
|
362 |
General |
daha sonraki bir zamanda |
upward adv.
|
|
363 |
General |
daha sonraki bir yaşta |
upward adv.
|
|
364 |
General |
bir metnin daha sonraki bölümünde |
below adv.
|
|
365 |
General |
daha düşük bir rütbede |
below adv.
|
|
366 |
General |
daha düşük bir sınıfta |
below adv.
|
|
367 |
General |
diğerlerinden daha iyi bir şekilde |
best adv.
|
|
368 |
General |
daha uygun bir şekilde |
better adv.
|
|
369 |
General |
daha şeytani bir şekilde |
worse adv.
|
|
370 |
General |
daha sert bir şekilde |
worse adv.
|
|
371 |
General |
daha zararlı bir biçimde |
worse adv.
|
|
372 |
General |
daha dezavantajlı bir şekilde |
worse adv.
|
|
373 |
General |
daha kötü bir şekilde |
worse adv.
|
|
374 |
General |
daha kötü bir derecede |
worse adv.
|
|
375 |
General |
daha kötü bir şekilde |
worser adv.
|
|
376 |
General |
daha fena bir şekilde |
worser adv.
|
|
377 |
General |
bir kez daha |
renewedly [us] adv.
|
|
378 |
General |
daha özel bir yerde |
offline adv.
|
|
379 |
General |
daha özel bir yere doğru |
offline adv.
|
|
380 |
General |
daha özel bir yere doğru |
off-line adv.
|
|
381 |
General |
daha özel bir yerde |
off-line adv.
|
|
382 |
General |
daha özel bir ortamda |
off-line adv.
|
|
383 |
General |
bir adım daha yaklaşarak |
on the way adv.
|
|
384 |
General |
bir daha |
ower [geordie] adv.
|
|
385 |
General |
daha yüksek bir yerde |
in a higher place adv.
|
|
386 |
General |
daha kötü bir duruma doğru |
downhill adv.
|
|
387 |
General |
daha önceki bir kaynaktan sonrakine doğru |
downwards adv.
|
|
388 |
General |
daha kilolu bir şekilde |
preponderatingly adv.
|
|
389 |
General |
daha kolay bir şekilde |
sooner adv.
|
|
390 |
General |
daha iyi bir şekilde |
superiorly adv.
|
|
391 |
General |
daha fazla bir şekilde |
superiorly adv.
|
|
392 |
General |
daha gelişmiş bir şekilde |
superiorly adv.
|
|
393 |
General |
daha aşağı bir nitelikte olan |
inferior to prep.
|
|
394 |
General |
(başka bir şeyden) daha yakın |
within prep.
|
|
395 |
General |
(başka bir şeyden) daha uzakta olmayan |
within prep.
|
|
396 |
General |
(sahne alan kişiye) bir daha! |
bis interj.
|
|
397 |
General |
bir daha |
re- pref.
|
|
398 |
General |
daha kapsamlı anlamı veren bir ön ek |
meta- pref.
|
|
399 |
General |
daha az veya daha küçük anlamlarını veren bir ön ek |
mio- pref.
|
|
400 |
General |
daha az veya daha küçük anlamlarını veren bir ön ek |
mi- pref.
|
|
401 |
General |
daha az veya daha küçük anlamlarını veren bir ön ek |
meio- pref.
|
|
402 |
General |
normal bas sesten daha pes sese sahip anlamını veren bir ön ek |
contra- pref.
|
|
403 |
General |
daha fazla anlamını veren bir ön ek |
pleio- pref.
|
|
404 |
General |
daha fazla anlamını veren bir ön ek |
pleo- pref.
|
|
405 |
General |
daha fazla anlamını veren bir ön ek |
plio- pref.
|
|
406 |
General |
daha fazla anlamına gelen bir ön ek |
super- pref.
|
|
407 |
General |
daha yukarısında anlamına gelen bir ön ek |
supra- pref.
|
|
408 |
General |
maddi açıdan daha iyi bir duruma girmek |
get ahead v.
|
|
Phrasals |
|
409 |
Phrasals |
daha büyük bir bütünden pay olarak alıp çıkarmak |
carve out v.
|
|
410 |
Phrasals |
daha alçak bir konuma getirmek |
pluck down v.
|
|
411 |
Phrasals |
(pazarlık yaparak) daha yüksek bir fiyata zorlamak |
beat up v.
|
|
412 |
Phrasals |
(birisinden ya da bir şeyden) daha iyi olmak |
tower over v.
|
|
413 |
Phrasals |
daha hareketli/gürültülü bir yere gitmek |
go up v.
|
|
414 |
Phrasals |
(birini veya bir şeyi başka birinden veya bir şeyden) daha arkaya/aşağıya koymak |
place behind (someone or something) v.
|
|
415 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az sevgi ve saygı göstermek |
place behind (someone or something) v.
|
|
416 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az önem vermek |
place behind (someone or something) v.
|
|
417 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az değer vermek |
place behind (someone or something) v.
|
|
418 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi sıralamada başka birinden/bir şeyden) daha alt sıraya koymak/yerleştirmek |
place someone or something behind someone or something v.
|
|
419 |
Phrasals |
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak |
exceed (someone or something) by (something) v.
|
|
420 |
Phrasals |
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak |
exceed someone or something by something v.
|
|
421 |
Phrasals |
bir şeyi daha küçük/kısa bir şey haline getirmek |
condense (something) to (something) v.
|
|
422 |
Phrasals |
bir sesi daha yüksek bir sesle bastırmak |
drown something out v.
|
|
423 |
Phrasals |
bir olaydan sonra ...(ay/yıl vb) daha yaşamak |
linger on after something v.
|
|
424 |
Phrasals |
başkalarına bilgilerinin ya da statülerinin daha yüksek olmalarından ötürü (fikirlerine katılmasanız bile) sizinle ilgili karar almalarına ya da size bir şey yaptırmalarına müsaade etmek |
defer to someone v.
|
|
425 |
Phrasals |
bir olaydan sonra ...(ay/yıl vb) daha yaşamak |
stay on after something v.
|
|
426 |
Phrasals |
bir şeyi (daha avantajlı) başka bir şekle dönüştürmek |
parlay something into something v.
|
|
427 |
Phrasals |
daha yüksek bir standarda sahip olmak |
be above v.
|
|
428 |
Phrasals |
daha karmaşık bir hale getirmek |
muck something up v.
|
|
429 |
Phrasals |
daha yüksek bir mevkide olmak |
be above v.
|
|
430 |
Phrasals |
daha yüksek bir pozisyonda olmak |
be above v.
|
|
431 |
Phrasals |
daha ciddi bir hal almasını sağlamak |
precipitate into something v.
|
|
432 |
Phrasals |
daha basit ve anlaşılır bir hale getirmek |
dumb down v.
|
|
433 |
Phrasals |
daha karmaşık bir hale getirmek |
muck up something v.
|
|
434 |
Phrasals |
daha yüksek bir konumda olmak |
be above v.
|
|
435 |
Phrasals |
daha yüksek bir düzeyde olmak |
be above v.
|
|
436 |
Phrasals |
daha yüksek bir rütbede olmak |
be above v.
|
|
437 |
Phrasals |
(rakım olarak daha alçakta) bir yere gelmek |
come down to v.
|
|
438 |
Phrasals |
(bir seyircileri) başka bir (daha sonra çıkacak olan ünlü) gruba hazırlamak |
warm someone up v.
|
|
439 |
Phrasals |
(bir derece vb daha) azalmak |
notch down v.
|
|
440 |
Phrasals |
(kuzeyde/daha yüksek bir yerde) bir yeri ziyaret etmek |
drop up (some place) v.
|
|
441 |
Phrasals |
birinin daha hafif bir suç işlediğini resmi olarak kabul ve beyan etmek |
plead down to (something) v.
|
|
442 |
Phrasals |
daha hafif bir suçlamayla cezalandırılmak |
plead down to (something) v.
|
|
443 |
Phrasals |
daha hafif bir suçtan daha düşük bir ceza almak |
plead down to (something) v.
|
|
444 |
Phrasals |
savcıyla birinin daha hafif bir suçtan ceza almasını sağlayacak bir anlaşma yapmak |
plead down to (something) v.
|
|
445 |
Phrasals |
bir veya daha fazla bilgisayar dosyasını başka bir formatta kaydetmek/başka bir formata dönüştürmek |
render down v.
|
|
446 |
Phrasals |
birini/bir şeyi daha iyi bir pozisyona terfi ettirmek |
elevate someone or something to something v.
|
|
447 |
Phrasals |
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek/paylaştırmak |
split between (two or more people or things) v.
|
|
448 |
Phrasals |
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında pay etmek |
split between (two or more people or things) v.
|
|
449 |
Phrasals |
bir şeyi (iki veya daha fazla kişi) paylaşmak/bölüşmek |
split between (two or more people or things) v.
|
|
450 |
Phrasals |
iki ya da daha fazla kişiyi bir durum/aktivite için bir araya getirmek/birleştirmek |
yoke together v.
|
|
451 |
Phrasals |
birinden/bir şeyden bir miktar daha baskın olmak |
exceed someone or something by something v.
|
|
452 |
Phrasals |
birinden/bir şeyden bir miktar daha üstün olmak |
exceed someone or something by something v.
|
|
453 |
Phrasals |
birinden/bir şeyden belli bir oranda daha iyi olmak |
exceed someone or something by something v.
|
|
454 |
Phrasals |
birinden/bir şeyden belli bir oranda daha |
exceed someone or something by something v.
|
|
455 |
Phrasals |
birinden/ bir şeyden bir konuda daha iyi olmak |
exceed someone or something in something v.
|
|
456 |
Phrasals |
birinden/bir şeyden bir konuda daha çok parlamak |
exceed someone or something in something v.
|
|
457 |
Phrasals |
bir konuda durumu birinden/bir şeyden daha parlak olmak |
exceed someone or something in something v.
|
|
458 |
Phrasals |
daha kötü bir duygusal duruma girmek |
fall in v.
|
|
459 |
Phrasals |
daha kötü bir duygusal duruma girmek |
fall into v.
|
|
460 |
Phrasals |
birini daha yüksek veya kuzeyde bir yere götürmek |
drive someone up v.
|
|
461 |
Phrasals |
bir aracı daha yüksek bir yere doğru sürmek |
drive up v.
|
|
462 |
Phrasals |
bir araçla daha yüksek bir yere doğru seyahat etmek |
drive up v.
|
|
463 |
Phrasals |
aracı daha yüksek bir yere doğru sürmek |
drive up v.
|
|
464 |
Phrasals |
araçla daha yüksek bir yere doğru seyahat etmek |
drive up v.
|
|
465 |
Phrasals |
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe almak |
push forward v.
|
|
466 |
Phrasals |
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe çekmek |
push forward v.
|
|
467 |
Phrasals |
bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe almak |
push forward v.
|
|
468 |
Phrasals |
bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe çekmek |
push forward v.
|
|
469 |
Phrasals |
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe almak |
push forward v.
|
|
470 |
Phrasals |
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe çekmek |
push forward v.
|
|
471 |
Phrasals |
bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe almak |
push forward v.
|
|
472 |
Phrasals |
bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe çekmek |
push forward v.
|
|
473 |
Phrasals |
birini, bir şeyi veya bir sayıyı bir gruptan veya daha büyük bir şeyden çıkarmak |
subtract from (something) v.
|
|
474 |
Phrasals |
daha düzensiz bir hale geçmek |
dissolve into v.
|
|
475 |
Phrasals |
daha fazla (bir şey) kazanmak |
gain in (something) v.
|
|
476 |
Phrasals |
daha fazla (bir özellik) kazanmak |
gain in (something) v.
|
|
477 |
Phrasals |
daha yumuşak bir tavır sergilemek |
ease back v.
|
|
478 |
Phrasals |
(birine) bir daha danışmak |
refer back to (someone or something) v.
|
|
479 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak |
grow upon (someone or something) v.
|
|
480 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek |
grow upon (someone or something) v.
|
|
481 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak |
grow on (someone or something) v.
|
|
482 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek |
grow on (someone or something) v.
|
|
483 |
Phrasals |
daha alt kademede/aşağıda kalan birine veya bir şeye gitmek |
go down to someone or something v.
|
|
484 |
Phrasals |
bilgisayar dosyasını daha küçük bir pakete dönüştürmek |
zip up v.
|
|
485 |
Phrasals |
şartlarını daha iyi bir düzeye getirmek |
raise to (some state) v.
|
|
486 |
Phrasals |
şartlarını daha iyi bir düzeye yükseltmek |
raise to (some state) v.
|
|
487 |
Phrasals |
(birinden) bir şeyden daha az önemli kabul edilmek |
rank below (someone or something) v.
|
|
488 |
Phrasals |
(birinden) bir şeyden daha az önemli kabul etmek |
rank below (someone or something) v.
|
|
489 |
Phrasals |
oyuncuya yeni bir rol daha vermek |
recast in (something) v.
|
|
490 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi/kendini bir şeyle) daha ilgi çekici bir hale getirmek |
refresh (someone, something, or oneself) with (something) v.
|
|
491 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) daha düşük/önemsiz bir konuma, sıralamaya, yere, sınıfa, duruma getirmek |
relegate (someone or something) to (something) v.
|
|
492 |
Phrasals |
birini daha alt kademede bir şeye atamak |
relegate someone to something v.
|
|
493 |
Phrasals |
birine veya bir şeye birinden veya bir şeyden daha çok değer/önem vermek |
set someone or something above someone or something v.
|
|
494 |
Phrasals |
birini veya bir şeyi birinden veya bir şeyden daha üstün/yukarıda tutmak |
set someone or something above someone or something v.
|
|
495 |
Phrasals |
bir şeyde birinden bir şeyden daha iyi olmak |
surpass someone or something in something v.
|
|
496 |
Phrasals |
(birine bir şeyden) daha çok yemesi için ısrar etmek |
stuff into (something) v.
|
|
497 |
Phrasals |
daha ciddi bir hal almak |
precipitate into (something) v.
|
|
498 |
Phrasals |
daha ciddi (bir şeye) dönüşmek |
precipitate into (something) v.
|
|
499 |
Phrasals |
daha ciddi (bir şeye) dönüştürmek |
precipitate into (something) v.
|
|
500 |
Phrasals |
birine/bir şeye daha yakın hissetmek |
incline toward someone or something v.
|
|