Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
History
daughter
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Meanings of
"daughter"
in Turkish English Dictionary : 22 result(s)
Category
English
Turkish
Common Usage
1
Common Usage
daughter
n.
kız çocuk
2
Common Usage
daughter
n.
kız evlat
General
3
General
daughter
n.
evlat
4
General
daughter
n.
kız
5
General
daughter
n.
kerime
6
General
daughter
n.
bağ
7
General
daughter
n.
kız evlat
8
General
daughter
n.
kız çocuğu
9
General
daughter
n.
kaynak veya kökenden türeyen şey
10
General
daughter
n.
yerli kadın
11
General
daughter
n.
spiritüel kız evlat
12
General
daughter
adj.
kız çocuğu gibi
13
General
daughter
adj.
kız çocuğu özelliklerine sahip olan
14
General
daughter
adj.
kız çocuğuna özgü
15
General
daughter
adj.
birinci neslin yavrularıyla ilişkisine sahip olan
16
General
daughter
adj.
(metin) bir öncekinden türetilmiş
Physics
17
Physics
daughter
n.
elementin radyoaktif bozunmasından ortaya çıkan atomik türler
18
Physics
daughter
adj.
radyoaktif bozunma sonucu bir diğerinden oluşan (nüklid)
Biology
19
Biology
daughter
adj.
bölünmeyle oluşan (yapı)
Zoology
20
Zoology
daughter
n.
dişi yavru
Linguistics
21
Linguistics
daughter
n.
yavru dil
22
Linguistics
daughter
adj.
belirli bir kökenden gelen (dil)
Meanings of
"daughter"
with other terms in English Turkish Dictionary : 111 result(s)
Category
English
Turkish
General
1
General
daughter in law
n.
gelin
2
General
foster daughter
n.
sütkızı
3
General
mother and daughter
n.
ana kız
4
General
step daughter
n.
üvey kız
5
General
father and daughter
n.
baba kız
6
General
daughter of eve
n.
havva kızı
7
General
daughter-in-law
n.
gelin
8
General
mother-daughter
n.
ana kız
9
General
mother-daughter
n.
anne kız
10
General
english teacher's daughter
n.
ingilizce öğretmeninin kızı
11
General
mother and her daughter
n.
anne ve kızı
12
General
mother and daughter
n.
anne ile kızı
13
General
native daughter
n.
belirli bir yerde doğmuş veya büyümüş olan kadın için o yerle bağlantılı olarak kullanılan ifade
14
General
mother's daughter
n.
annesinin gözdesi olup ona çok benzeyen kız evlat
15
General
mother's daughter
n.
anasının kızı
16
General
dau (daughter)
n.
kız evlat
17
General
scavenger's daughter
n.
16. yüzyılda ingiltere'de icat edilmiş bir işkence aleti
18
General
foster daughter
n.
üvey kız evlat
19
General
foster daughter
n.
evlatlık kız
20
General
foster-daughter
n.
üvey kız evlat
21
General
foster-daughter
n.
evlatlık kız
22
General
give away one's daughter in marriage
v.
kız vermek
23
General
give away one's daughter
v.
kızını vermek
24
General
give away one's daughter in marriage
v.
kızını vermek
25
General
give away one's daughter in marriage
v.
kızlarını vermek
26
General
give one's daughter in marriage to
v.
kızlarını vermek
27
General
give away one's daughter
v.
kızlarını vermek
28
General
give one's daughter in marriage to
v.
kızını vermek
29
General
come to ask a family to give their daughter
v.
(kız) istemeye gelmek
30
General
marry one's daughter off
v.
kızlarını vermek
31
General
marry one's daughter off
v.
kızını vermek
32
General
have a daughter
v.
kızı olmak
33
General
humiliate a father in front of his own daughter
v.
bir babayı kendi kızının gözleri önünde küçük düşürmek
34
General
da. (daughter)
abrev.
kız çocuk
35
General
da. (daughter)
abrev.
kız evlat
36
General
da. (daughter)
abrev.
gün
37
General
da. (daughter)
abrev.
günler
Proverb
38
Proverb
he that would the daughter win, must with the mother first begin
kızın kalbine giden yol annesinden geçer
Colloquial
39
Colloquial
bonus daughter
n.
üvey kız çocuğu
40
Colloquial
bonus daughter
n.
üvey evlat
41
Colloquial
a preacher's daughter
n.
bir vaizin kızı
42
Colloquial
only daughter
n.
tek kız çocuğu
43
Colloquial
only daughter
n.
tek kız evlat
44
Colloquial
only daughter
n.
tek kız
45
Colloquial
step-daughter
n.
üvey kız
46
Colloquial
favorite daughter
n.
ulusal siyasi kongrede kendi eyalet delegelerinin başkan adayı gösterdiği kadın
47
Colloquial
favorite daughter
n.
ortak bölge ya da değerler paylaşan kadınların desteklediği kadın
48
Colloquial
drop one’s daughter off at the piano lesson
v.
kızını piyano dersine götürmek
49
Colloquial
stay away from my daughter
expr.
kızımdan uzak dur
50
Colloquial
remain away from my daughter
expr.
kızımdan uzak dur
Idioms
51
Idioms
bonus daughter
n.
üvey kız
52
Idioms
daughter of the manse
n.
papaz kızı
53
Idioms
daughter of the manse
n.
vaiz kızı
54
Idioms
favorite daughter
n.
kendi memleketinde sevilip el üstünde tutulan siyasetçi kızı
55
Idioms
favorite daughter
n.
gönüllerin kızı
56
Idioms
gunner's daughter [obsolete]
n.
deniz topu ya da benzeri silah
57
Idioms
favorite daughter
n.
herkesin sevdiği tanınmış kadın
58
Idioms
favorite daughter
n.
herkes tarafından sevilen tanınmış kadın
59
Idioms
daughter of the manse
n.
vaizin/papazın çocuğu
60
Idioms
daughter of the manse
n.
vaizin/papazın kızı
61
Idioms
be one's mother's daughter
v.
anasının kızı olmak
62
Idioms
be one's father's daughter
v.
babasının kızı olmak
63
Idioms
be one's mother's daughter
v.
davranış olarak annesine çok benzemek
64
Idioms
be one's father's daughter
v.
davranış olarak babasına çok benzemek
65
Idioms
be one's mother's daughter
v.
hık demiş annesinin burnundan düşmüş
66
Idioms
be one's father's daughter
v.
hık demiş babasının burnundan düşmüş
67
Idioms
kiss the gunner's daughter [obsolete]
v.
(deniz topuna ya da benzeri bir silaha bağlanan bir denizci için) kırbaç cezasına çarptırılmak
68
Idioms
marry the gunner's daughter [obsolete]
v.
(deniz topuna ya da benzeri bir silaha bağlanan bir denizci için) kırbaç cezasına çarptırılmak
69
Idioms
daughter out
v.
bir ailede son dünyaya gelen bireylerin kız olması sebebiyle soyadı sona ermek
70
Idioms
daughter out
v.
soyu tükenmek
71
Idioms
daughter out
v.
soyadı devam etmemek
72
Idioms
like mother like daughter
expr.
anasına bak kızını al
73
Idioms
like mother like daughter
expr.
armut dibine düşer
74
Idioms
like mother like daughter
expr.
kızlar annelerine çekermiş
Speaking
75
Speaking
I am the eldest daughter of my family
expr.
ailemin en büyük kızıyım
76
Speaking
I have a daughter
expr.
bir kızım var
77
Speaking
there once was a king and his beloved daughter
expr.
bir zamanlar bir kral ve çok sevdiği bir kızı varmış
78
Speaking
I am my father's daughter
expr.
ben babamın kızıyım
79
Speaking
my daughter hasn't spoken to me in years
expr.
kızım benimle yıllardır konuşmuyor
80
Speaking
I'm going to marry your daughter
expr.
kızınızla evleneceğim
81
Speaking
I want to have a daughter
expr.
kızımın olmasını istiyorum
82
Speaking
I have a problem with my daughter
expr.
kızımla sorunum var
83
Speaking
our daughter is growing up
expr.
kızımız büyüyor
84
Speaking
your daughter needs to be sedated
expr.
kızınızın sakinleştirilmesi gerekiyor
85
Speaking
my daughter hasn't spoken to me in years
expr.
kızım benimle senelerdir konuşmuyor
86
Speaking
I'm the eldest daughter in my family
expr.
ailemin en büyük kızıyım
87
Speaking
I live with my daughter
expr.
kızım ile birlikte yaşıyorum
88
Speaking
they have a daughter
expr.
onların bir kız çocuğu var
89
Speaking
they have a daughter
expr.
onların bir kızları var
90
Speaking
they have a daughter
expr.
onların bir kızı var
Law
91
Law
bastard daughter
n.
gayrimeşru kız çocuk
92
Law
daughter in law
n.
gelin
93
Law
court's decision to return daughter to her mother
n.
mahkemenin kızı anneye iadesi yönündeki kararı
Politics
94
Politics
daughter directive
n.
alt direktif
Technical
95
Technical
daughter board
n.
çekme kart
Computer
96
Computer
daughter board
n.
çekme kart
97
Computer
daughter wavelet
n.
türetik dalgacık
98
Computer
daughter board
n.
yardımcı kart
Physics
99
Physics
daughter product
n.
bir radyonüklidin radyoaktif bozunması sonucu ortaya çıkan ürün
100
Physics
daughter isotope
n.
bir radyonüklidin radyoaktif bozunması sonucu ortaya çıkan ürün
101
Physics
daughter nuclide
n.
bir radyonüklidin radyoaktif bozunması sonucu ortaya çıkan ürün
102
Physics
daughter nucleus
n.
evlat çekirdek
Biology
103
Biology
daughter cell
n.
kız hücre
104
Biology
daughter cell
n.
yavru hücre
Linguistics
105
Linguistics
daughter language
n.
yavru dil
106
Linguistics
daughter adjunction
n.
yakın bitiştirme
Geography
107
Geography
daughter wavelet
n.
türetik dalgacık
Geology
108
Geology
daughter mineral
n.
evlat mineral
109
Geology
daughter element
n.
evlat element
110
Geology
daughter mineral
n.
yavru mineral
111
Geology
daughter element
n.
yavru element
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of daughter
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy