Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | gezginler | travelers n. | ||
Have you seen any English travelers here? Burada hiç İngiliz gezgin gördün mü? More Sentences |
||||
General | gezginler | travellers n. | ||
Consequently, many travellers and holidaymakers will benefit from this European initiative. Sonuç olarak, pek çok gezgin ve tatilci bu Avrupa girişiminden faydalanacaktır. More Sentences |
||||
General | gezginler | vagabondage n. | ||
Social Sciences | ||||
Social Sciences | gezginler | travelling people [brit] n. | ||
Social Sciences | gezginler | travelling folk [brit] n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | (bazı avrupa kentlerinde) gezginler için çeşitli hizmetler sunan görevli sınıfına mensup kimse | commissionnaire [obsolete] n. |
General | (diğer ulaşım imkanları bulunmadığı sırada) gezginler için eşya ve bagaj taşıyan adam | packer n. |
General | çiftlikte gezginler için hayvan dinlendirme alanı | outspan n. |
Tourism | ||
Tourism | gezginler tarafından kullanılan | traveled adj. |
Traffic | ||
Traffic | gezginler için yön tabelası | waypost n. |
Agriculture | ||
Agriculture | çobanlar, gezginler ya da çiftlik işçilerinin barındığı kulübe | rancho n. |