kararsız - Turkish English Dictionary

kararsız

Meanings of "kararsız" in English Turkish Dictionary : 138 result(s)

Turkish English
Common Usage
kararsız irresolute adj.
These concerns are, however, drowned out in a hotchpotch of irresolute declarations.
Ancak bu kaygılar, kararsız beyanlardan oluşan bir karmaşanın içinde boğulmaktadır.

More Sentences
kararsız hesitant adj.
Tom seemed hesitant.
Tom kararsız görünüyordu.

More Sentences
kararsız indecisive adj.
Tom is too indecisive.
Tom fazla kararsız.

More Sentences
kararsız unstable adj.
I think Tom is unstable.
Tom'un kararsız olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
General
kararsız undecided adj.
She was still undecided about which university to attend.
Öğrenci, hangi üniversiteye gideceği konusunda hâlâ kararsızdı.

More Sentences
kararsız uncertain adj.
Tom looks uncertain.
Tom kararsız duruyor.

More Sentences
kararsız vague adj.
He seemed vague about what he wanted to do.
Ne yapmak istediği konusunda kararsız görünüyordu.

More Sentences
kararsız uncommitted adj.
She remained uncommitted to any particular political party.
Herhangi bir siyasi partiyi destekleme konusunda kararsızlardı.

More Sentences
kararsız unstable adj.
I think Tom is unstable.
Tom'un kararsız olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
kararsız unsure adj.
Tom is a little unsure.
Tom biraz kararsız.

More Sentences
Colloquial
kararsız on the fence adj.
I'm still on the fence.
Hâlâ kararsızım.

More Sentences
Idioms
kararsız undecided adj.
She was still undecided about which university to attend.
Öğrenci, hangi üniversiteye gideceği konusunda hâlâ kararsızdı.

More Sentences
Technical
kararsız unstable adj.
I think Tom is unstable.
Tom'un kararsız olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
Meteorology
kararsız unstable adj.
I think Tom is unstable.
Tom'un kararsız olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
General
kararsız shillyshally n.
kararsız fluke n.
kararsız shilly-shally n.
kararsız unresolvedness n.
kararsız dubious adj.
kararsız faltering adj.
kararsız doubtful adj.
kararsız flukey adj.
kararsız inconstant adj.
kararsız wobbly adj.
kararsız wayward adj.
kararsız precarious adj.
kararsız lightminded adj.
kararsız astable adj.
kararsız dillydallied adj.
kararsız halting adj.
kararsız fickle adj.
kararsız unsteady adj.
kararsız vacillating adj.
kararsız light adj.
kararsız vagabond adj.
kararsız inconsistent adj.
kararsız infirm of purpose adj.
kararsız undetermined adj.
kararsız unresolved adj.
kararsız double minded adj.
kararsız changeable adj.
kararsız astatic adj.
kararsız fluxional adj.
kararsız baffling adj.
kararsız in two minds adj.
kararsız fluky adj.
kararsız light minded adj.
kararsız excursive adj.
kararsız flighty adj.
kararsız ambivalent adj.
kararsız infirm adj.
kararsız unsettled adj.
kararsız hazy adj.
kararsız variable adj.
kararsız changeful adj.
kararsız changeable adj.
kararsız fluctuating adj.
kararsız restless adj.
kararsız mutable adj.
kararsız erratic adj.
kararsız rocky adj.
kararsız hesitative adj.
kararsız indetermined adj.
kararsız undecisive adj.
kararsız double-minded adj.
kararsız self-centered adj.
kararsız namby-pamby adj.
kararsız indeterminate adj.
kararsız instable adj.
kararsız labile adj.
kararsız uneven adj.
kararsız self-centred adj.
kararsız vagarious adj.
kararsız adrift adj.
kararsız casual adj.
kararsız temperamental adj.
kararsız labile adj.
kararsız ticklish adj.
kararsız tipsy adj.
kararsız undecidable adj.
kararsız errabund adj.
kararsız erratical adj.
kararsız unsad adj.
kararsız unstaged adj.
kararsız unstaid adj.
kararsız unsteadfast adj.
kararsız wabbly adj.
kararsız light adj.
kararsız vacillant adj.
kararsız vacillant adj.
kararsız various [obsolete] adj.
kararsız volage adj.
kararsız weak-willed adj.
kararsız light-minded adj.
kararsız wifty adj.
kararsız willsome adj.
kararsız lubricious adj.
kararsız lubricous adj.
kararsız hanging adj.
kararsız harlot adj.
kararsız helter-skelter adj.
kararsız hit-or-miss adj.
kararsız on-again, off-again [us] adj.
kararsız opinative adj.
kararsız illegitimate adj.
kararsız distraught adj.
kararsız comical [dialect] [uk] adj.
kararsız feeble adj.
kararsız feebleminded [obsolete] adj.
kararsız feeble-minded [obsolete] adj.
kararsız planetary adj.
kararsız doddered adj.
kararsız flooky adj.
kararsız fluxionary adj.
kararsız fluxionary adj.
kararsız shillyshally adj.
kararsız soft adj.
kararsız unsteadily adv.
Colloquial
kararsız temperamental adj.
kararsız in two minds expr.
Idioms
kararsız torn about adj.
kararsız of two minds adj.
kararsız on the knees of the gods expr.
kararsız on again, off again expr.
kararsız off again, on again expr.
kararsız on the borderline expr.
Trade/Economic
kararsız floating adj.
kararsız inconstant adj.
kararsız instable adj.
kararsız variable adj.
kararsız flexible adj.
kararsız changeant (fr) adj.
Technical
kararsız instable adj.
Medical
kararsız labile adj.
Chemistry
kararsız labile n.
Geology
kararsız erratic adj.
Archaic
kararsız fluxible adj.
kararsız fluxile adj.

Meanings of "kararsız" with other terms in English Turkish Dictionary : 205 result(s)

Turkish English
Common Usage
kararsız olmak be undecided v.
Tom told me that he was undecided.
Tom bana kararsız olduğunu söyledi.

More Sentences
General
kararsız kalmak waver v.
He wavered between going home and remaining at work in the office.
Eve gitmekle ofiste çalışmaya devam etmek arasında kararsız kaldı.

More Sentences
kararsız kalmak be undecided (between different opinions) v.
Thirteen percent were undecided.
Yüzde on üçü kararsız kaldı.

More Sentences
Common Usage
kararsız olmak dither v.
General
kararsız olan kimse waverer n.
kararsız olma excursiveness n.
kararsız durum unstable state n.
kararsız kimse totterer n.
kararsız olma vacillancy n.
kararsız durum vague n.
kararsız kimse vane n.
arpacı kumrusu gibi düşünen kararsız kimse hamlet n.
kararsız kimse mugwump n.
kararsız kimse ditherer n.
kararsız veya kaçamaklı tavır go-round n.
(anket yanıtlarında) kararsız don't-know n.
kararsız kimse don't-know n.
(anket yanıtlarında) kararsız don't-know n.
kararsız kimse don't-know n.
bir konuda kararsız olan kimse doubtful n.
kararsız kimse feeble [obsolete] n.
kararsız kimse fencesitter n.
kararsız kimse fence-sitter n.
kararsız kimse invertebrate n.
kararsız kalan kimse shilly-shally n.
kararsız olmak wobble v.
kararsız olmak doubt v.
kararsız olmak back and fill v.
kararsız olmak be uncertain v.
kararsız olmak fluctuate v.
kararsız olmak waver v.
hakkında kararsız olmak be unsettled about v.
kararsız olmak sit on the fence v.
kararsız olmak pendulate v.
kararsız olmak seesaw v.
kararsız olmak be hazy about v.
kararsız olmak oscillate v.
kararsız olmak vacillate v.
kararsız kalmak be irresolute (between different opinions) v.
kararsız kalmak vacillate v.
kararsız olmak be doubtful about v.
kararsız kalmak be doubtful about v.
kararsız kalmak vibrate v.
kararsız kalmak be undecided about something v.
kararsız kalmak be undecided v.
bir şey hakkında kararsız kalmak be undecided about something v.
bir konuda (henüz) karar vermemiş/kararsız olmak reserve one's judgment v.
kararsız kalmak vacillate v.
kararsız kalmak remain unsettled v.
kararsız olmak teeter v.
kararsız olmak tiddle [dialect] v.
kararsız kalmak totter [obsolete] v.
kararsız olmak hang v.
kararsız davranmak zig v.
kararsız davranmak zag v.
kararsız olmak wabble v.
kararsız olmak whiffle v.
kararsız olmak wibble v.
kararsız olmak haver [uk] v.
kararsız olmak chop v.
kararsız kalmak chop v.
kararsız olmak stand v.
daha kararsız wobblier adj.
en kararsız wobbliest adj.
kararsız (bir hareket) tentative adj.
kararsız veya uyumuz öğeler içeren mixed adj.
kararsız veya uyumuz öğeler bulunduran mixed adj.
aşı olmakta kararsız vaccine-hesitant adj.
kararsız bir şekilde ambivalently adv.
kararsız bir biçimde flightily adv.
kararsız bir şekilde irresolutely adv.
kararsız bir şekilde unsteadfastly adv.
kararsız bir şekilde mutably adv.
kararsız bir şekilde shillyshally adv.
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak hover between (something) and (something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak hover between something (and something else) v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak hover between something (and something else) v.
arasında kararsız bırakmak tear between v.
iki seçenek arasında kararsız kalmak oscillate between someone and someone v.
iki kişi arasında kararsız kalmak waver between someone and someone else v.
kararsız olmak waffle about v.
kararsız olmak waffle around v.
kararsız olmak waffle on/over something v.
...arasında kararsız kalmak vacillate between v.
(iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek hover between (something) and (something else) v.
(iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek hover between something (and something else) v.
(iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kararsız kalmak split between (two or more people or things) v.
(iki kişi/iki şey) arasında kararsız kalmak vacillate between (one person or thing) and (another) v.
tereddütte/kararsız bırakmak twist up v.
(biriyle başka biri) arasında kararsız olmak fluctuate between (someone and someone else) v.
(bir şeyle bir şey) arasında kararsız kalmak fluctuate between (something) and (something) v.
arasında kararsız olmak hover between v.
arasında kararsız kalmak hover between v.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız kalmak hover between (something) and (something else) v.
(iki seçenek) arasında kararsız kalmak oscillate between v.
(iki kişi veya şey) arasında kararsız kalmak oscillate between (two people or things) v.
arasında kararsız kalmak split between v.
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında kararsız kalmak waver between (someone or something) and (someone or something else) v.
Colloquial
kararsız kalma shilly-shallying n.
kararsız, tutarsız kişi wishy-washy person n.
kararsız kalan fence hanger n.
kararsız kalmak shilly-shally v.
kararsız olmak yo-yo v.
birini kararsız bırakmak have someone coming and going v.
kararsız kalmak be of two minds v.
kararsız kalmak be in two minds v.
kararsız kalmış on the fence adj.
(bir konuda) kararsız on the fence (about something) adj.
(bir konuda) kararsız kalmış on the fence (about something) adj.
Idioms
kararsız kalma a second thought n.
kararsız kimse limp dishrag n.
kararsız kimse limp rag n.
kararsız kimse wet dishrag n.
kararsız kimse wet rag n.
kararsız kalmak have (someone) coming and going v.
kararsız kalmak um and ah v.
bir konuda kararsız kalmak be on the fence about something v.
bir konuda kararsız kalmak sit on the fence about something v.
kararsız kalmak straddle the fence v.
kararsız kalmak be in/of two minds v.
kararsız kalmak be in two minds about v.
kararsız kalmak sit on the fence v.
kararsız olmak blow hot and cold v.
iki şey arasında kararsız kalmak sway to and fro v.
kararsız olmak back and fill [us] v.
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili kararsız kalmak be in two minds about something/about doing something [uk] v.
bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili kararsız kalmak be of two minds about something/about doing something) [us] v.
(biri) kararsız olmak be scratching (one's) head v.
kararsız olmak be scratching your head v.
kararsız olmak be sitting on the fence v.
kararsız kalmak be sitting on the fence v.
kararsız olmak be wishy-washy v.
kararsız olmak hem and haw v.
kararsız olmak blow hot and cold v.
(bir şey yapmak) konusunda kararsız reluctant to (do something) adj.
yapmak konusunda kararsız reluctant to do adj.
(iki kişi/şey) arasında kararsız kalmış torn between (people or things) adj.
belirsiz/kararsız bir durumda at a stand expr.
kararsız kalmış in a quandary expr.
(biriyle/bir şeyle) ilgili kararsız up in the air about (someone or something) expr.
Trade/Economic
kararsız denge unstable equilibrium n.
kararsız seçmen floating vote n.
Politics
kararsız seçmenler swing voter n.
kararsız seçmenler floating voter n.
kararsız oy swing vote n.
Technical
kararsız devre astable circuit n.
kararsız kompleks sülfitler unstable complex sulfides n.
kararsız ortam unstable environment n.
kararsız zemin unstable ground n.
kararsız denge equilibrium unstable n.
kararsız hal unstable state n.
kararsız denge unstable equilibrium n.
kararsız durum unstable state n.
kararsız kum unstable sand n.
kararsız multivibratör astable multivibrator n.
kararsız sistem unstable system n.
Computer
kararsız durum metastable state n.
kararsız durum quasistable state n.
kararsız dizge unstable system n.
Informatics
kararsız durum unstable state n.
kararsız sistem unstable system n.
Telecom
kararsız çoklu devre astable  multivibrator n.
kararsız devre astable circuit n.
Electric
kararsız devre astable circuit n.
Construction
kararsız zemin unstable soil n.
Automotive
kararsız rölanti poor idling n.
Marine
kararsız rüzgar baffling wind n.
Medical
kararsız angina unstable angina n.
sekonder kararsız angina pektoris secondary unstable angina pectoris n.
Pharmaceutics
derin ven trombozu, kalp krizi ve kararsız anjina tedavisinde kullanılan bir ilaç enoxaparin n.
Food Engineering
kararsız hal unsteady state n.
kararsız durum unsteady state n.
kararsız koşul unsteady state n.
Physics
kararsız denge durumu unstable equilibrium n.
protonun anti maddesi olan kararsız negatif yüklü proton antiproton n.
yüksek enerjili parçacık çarpışması sonucu ortaya çıkan kararsız mezon k particle n.
yüksek enerjili parçacık çarpışması sonucu ortaya çıkan kararsız mezon kappa-meson n.
yüksek enerjili parçacık çarpışması sonucu ortaya çıkan kararsız mezon kaon n.
yüksek enerjili parçacık çarpışması sonucu ortaya çıkan kararsız mezon k-meson n.
kararsız parçacığın foton emisyonu ile bozunması gamma decay n.
kütlesi elektrondan 207 kat daha büyük olan kararsız bir lepton muon n.
kütlesi elektronunkinden 3273 kat daha fazla olup baryon olarak sınıflandırılan kararsız ve negatif yüklü bir temel parçacık omega minus n.
istatiksel olarak kararsız olan hyperstatic adj.
Chemistry
sadece çözeltide ve nitrit tuzlarında bulunan kararsız bir inorganik asit nitrous acid n.
tiyosiyanat tuzunun damıtılmasıyla elde edilebilen kararsız bir asit thiocyanic acid n.
halojenlerin tiyosiyanat üzerindeki etkisiyle elde edilen kararsız bir sıvı bileşik thiocyanogen n.
sülfonik asitlerden türetilmiş bir dizi kararsız asitten herhangi biri thiosulfonic acid n.
karbon disülfürün alkali sülfitler ile reaksiyonu sonucu elde edilen kararsız bir asit trithiocarbonic acid n.
kararsız sıvı unstable liquid n.
halojen grubunun en ağır elementi olan kararsız radyoaktif bir element astatine n.
mangan dioksit ve bir bazın tepkimesinden oluşan bir dizi kararsız tuzdan her biri manganite n.
çözeltide ve tuzlarında bulunup ağartıcı ve oksitleyici olarak kullanılan zayıf bir kararsız asit hypochlorous acid n.
osmiyumdan türetilip sülfüröz aside benzeyen ve kararsız tuzlar oluşturan bir asit osmious acid n.
Zoology
(at) engel önünde kararsız kalan sticky adj.
Agriculture
kararsız hava unstable weather n.
kararsız hava changeable weather n.
Philosophy
yeni dönem felsefe ile ilişkilendirilen yumuşak veya kararsız dil mellowspeak n.
Environment
akiferdeki kararlı ve kararsız akım steady and unsteady flow in the aquifer n.
kararsız değişken akım unsteady varied flow n.
kararsız aerodinamik kuvvet unsteady aerodynamic force n.
Geology
kararsız akım koşulları transient-flow conditions n.
kararsız fenomen erratic phenomena n.
Latin
kararsız kalabalık mobile vulgus (the fickle crowd) n.
Archaic
kararsız davranmak range v.