|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
şarkı sözleri |
lyrics n.
|
|
Which is probably why the lyrics of a song are so important for me.
Muhtemelen bir şarkının sözlerinin benim için bu kadar önemli olmasının nedeni budur.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
şarkı söylemek |
sing a song v.
|
|
I only sang a song and moved a little.
Sadece bir şarkı söyledim ve biraz hareket ettim.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
şarkı söylemek |
sing v.
|
|
As the President-in-Council stated a moment ago, we sang and lamented behind the scenes, but to no avail.
Konsey Başkanının da biraz önce ifade ettiği gibi perde arkasında şarkılar söyledik, ağıtlar yaktık ama nafile.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
üç sesli şarkı |
glee n.
|
|
Are you going to join the glee club?
Üç sesli şarkı grubuna katılacak mısınız?
More Sentences
|
5 |
General |
şarkı yazarı |
songwriter n.
|
|
I'm not the best songwriter.
Ben en iyi şarkı yazarı değilim.
More Sentences
|
6 |
General |
şarkı sesi |
voice n.
|
|
I really like Tom's voice in this song.
Tom'un bu şarkıdaki sesini gerçekten seviyorum.
More Sentences
|
7 |
General |
şarkı sesi |
singing voice n.
|
|
Tom has a very nice singing voice.
Tom'un çok güzel bir şarkı sesi var.
More Sentences
|
8 |
General |
şarkı sözü yazarı |
lyricist n.
|
|
Who's your favorite lyricist?
En sevdiğin şarkı sözü yazarı kimdir?
More Sentences
|
9 |
General |
favori şarkı |
favorite song n.
|
|
Tom wanted Mary to sing his favorite song.
Tom Mary'nin kendisinin favori şarkısını söylemesini istedi.
More Sentences
|
10 |
General |
aynı şarkı |
same song n.
|
|
They all sound like the same song to me.
Bana hepsi aynı şarkı gibi geliyor.
More Sentences
|
11 |
General |
en sevdiğim şarkı |
my favorite song n.
|
|
Derek, that's my favorite song.
Derek, benim en sevdiğim şarkı bu.
More Sentences
|
12 |
General |
eurovision şarkı yarışması |
eurovision song contest n.
|
|
Getter Jaani is the best singer in the Eurovision Song Contest 2011.
Getter Jaani 2011 Eurovision Şarkı Yarışması'nın en iyi şarkıcısı.
More Sentences
|
13 |
General |
(şarkı) clementine |
clementine n.
|
|
They sang the clementine with a humorous accent.
Clementine şarkısını komik bir aksanla söylediler.
More Sentences
|
14 |
General |
şarkı (tür) |
song n.
|
|
Many stories were told in song.
Birçok hikaye şarkı biçiminde anlatılırdı.
More Sentences
|
|
15 |
General |
şarkı söylemek |
sing v.
|
|
All right, so I want to sing you a little song.
Pekâlâ, sana ufak bir şarkı söylemek istiyorum.
More Sentences
|
16 |
General |
şarkı yazmak |
write a song v.
|
|
Lachey was so heartbroken that he wrote a song about it, "What's Left of Me".
Lachey'nin kalbi o kadar kırılmıştı ki bunun hakkında "Benden Kalanlar" adlı bir şarkı yazdı.
More Sentences
|
17 |
General |
(şarkı) mırıldanmak |
hum v.
|
|
He always hums while working.
Çalışırken hep mırıldanır.
More Sentences
|
18 |
General |
iyi şarkı söylemek |
sing well v.
|
|
Tom sings well, but he can't dance.
Tom iyi şarkı söyler ama dans edemez.
More Sentences
|
19 |
General |
(replik, şarkı) okumak |
interpret v.
|
|
She interpreted her lines from the play with great passion.
Oyundaki repliklerini büyük bir tutkuyla okuyordu.
More Sentences
|
20 |
General |
(şarkı) kötü bir sesle söylemek |
warble v.
|
|
He warbled his favourite song.
En sevdiği şarkıyı kötü bir sesle söylüyordu.
More Sentences
|
Colloquial |
|
21 |
Colloquial |
son şarkı |
last song n.
|
|
Like this is the last song you will ever sing.
Sanki bu söyleyeceğin son şarkı olacak da.
More Sentences
|
Speaking |
|
22 |
Speaking |
en sevdiğin şarkı |
your favorite song expr.
|
|
What's your favorite song?
En sevdiğin şarkı ne?
More Sentences
|
23 |
Speaking |
en sevdiğin şarkı |
your favourite song expr.
|
|
What is your favourite song?
Senin en sevdiğin şarkı nedir?
More Sentences
|
24 |
Speaking |
şarkı söylemekten hoşlanır |
he likes singing expr.
|
|
He likes singing traditional songs.
Geleneksel şarkıları söylemekten hoşlanır.
More Sentences
|
Music |
|
25 |
Music |
şarkı sözleri |
words n.
|
|
I still can't remember the words to that song.
O şarkının sözlerini hâlâ hatırlamıyorum.
More Sentences
|
General |
|
26 |
General |
şarkı kitabı |
songbook n.
|
|
27 |
General |
şarkı söyleyen ses |
pipe n.
|
|
28 |
General |
kısa ve nakaratlı şarkı |
roundelay n.
|
|
29 |
General |
şarkı söyleme |
sing n.
|
|
30 |
General |
monoton şarkı |
chant n.
|
|
31 |
General |
üç sesli şarkı grubu |
glee club n.
|
|
32 |
General |
şarkı sözü |
song n.
|
|
33 |
General |
tekerlemeli şarkı |
jingle n.
|
|
34 |
General |
kısa ve basit şarkı |
ditty n.
|
|
35 |
General |
şarkı söyleme |
chant n.
|
|
36 |
General |
şarkı hazinesi |
a treasury of song n.
|
|
37 |
General |
şarkı söyleme |
song n.
|
|
38 |
General |
birkaç sesin belirli aralıklarla birbirini izleyerek söylediği şarkı |
round n.
|
|
39 |
General |
şarkı sözlerini şarkıya dökme |
lyricising n.
|
|
40 |
General |
hareketli şarkı |
lilt n.
|
|
41 |
General |
şarkı sözü |
lay n.
|
|
42 |
General |
eskimeyen şarkı |
evergreen n.
|
|
43 |
General |
şarkı söyleme |
singing n.
|
|
44 |
General |
köy hayatı anlatan şarkı |
pastorale n.
|
|
45 |
General |
çok sesli şarkı |
glee n.
|
|
46 |
General |
dini şarkı |
carol n.
|
|
47 |
General |
şarkı mırıldanan |
crooner n.
|
|
48 |
General |
topluca söylenen şarkı |
catch n.
|
|
49 |
General |
neşeli şarkı |
carol n.
|
|
50 |
General |
erovizyon şarkı yarışması |
eurovision song contest n.
|
|
51 |
General |
genellikle 3-4 şarkı içeren kayıtlar |
extended-play n.
|
|
52 |
General |
deşifre şarkı söyleme |
sight-singing n.
|
|
53 |
General |
dinsel şarkı |
chant n.
|
|
54 |
General |
çalgısız söylenen çok sesli şarkı |
madrigal n.
|
|
|
55 |
General |
hep beraber şarkı söyleme |
singalong n.
|
|
56 |
General |
ebeveynlere uyarı küfür veya şiddet içeren şarkı sözleri |
parental advisory explicit lyrics n.
|
|
57 |
General |
istek şarkı |
a song request n.
|
|
58 |
General |
şarkı isteği |
a song request n.
|
|
59 |
General |
şarkı geçişi |
crossfade n.
|
|
60 |
General |
bütün şarkı |
the entire song n.
|
|
61 |
General |
ses getiren liste başı şarkı/parça |
megahit n.
|
|
62 |
General |
ses getiren liste başı şarkı/parça |
smash hit n.
|
|
63 |
General |
ses getiren liste başı şarkı/parça |
blockbuster n.
|
|
64 |
General |
konuşur gibi okuma (şarkı) |
recitative n.
|
|
65 |
General |
koro halinde/hep birlikte şarkı/marş söyleme |
sing-along n.
|
|
66 |
General |
(albüm) ekstra şarkı/parça |
bonus cut n.
|
|
67 |
General |
(albüm) ekstra şarkı/parça |
bonus track n.
|
|
68 |
General |
yeniden yorumlanarak seslendirilmiş şarkı |
cover n.
|
|
69 |
General |
liste başı (şarkı) |
chart-topper n.
|
|
70 |
General |
denizcilerin iş yaparken söylediği ritmik şarkı |
chanty n.
|
|
71 |
General |
denizcilerin iş yaparken söylediği ritmik şarkı |
sea chantey n.
|
|
72 |
General |
denizcilerin iş yaparken söylediği ritmik şarkı |
chantey n.
|
|
73 |
General |
denizcilerin iş yaparken söylediği ritmik şarkı |
shanty n.
|
|
74 |
General |
denizcilerin iş yaparken söylediği ritmik şarkı |
sea shanty n.
|
|
75 |
General |
yarım kalmış/bitmemiş şarkı |
unfinished song n.
|
|
76 |
General |
şarkı devrimi |
singing revolution n.
|
|
77 |
General |
hep beraber şarkı söyleme |
barbershop singing n.
|
|
78 |
General |
küçük şarkı |
ditty n.
|
|
79 |
General |
yanlış duyulması sonucunda farklı şekilde anlaşılan bir şarkı sözü veya şiir mısrasındaki kelime veya kelime öbeği |
mondegreen n.
|
|
80 |
General |
hit şarkı |
hit song n.
|
|
81 |
General |
şimdiye kadar yazılmış en iyi şarkı |
best song ever written n.
|
|
82 |
General |
konserde çalınan/çalınacak şarkı listesi |
setlist n.
|
|
83 |
General |
çalan şarkı |
playing song n.
|
|
84 |
General |
çalan şarkı |
the song playing n.
|
|
85 |
General |
akılda kalan hoş şarkı |
catchy tune n.
|
|
86 |
General |
bir kimseyi metheden/öven şarkı |
hymn n.
|
|
87 |
General |
erkek kıyafetleri giyerek insanları eğlendiren, şarkı söyleyen, dans eden kadın gösterici |
drag king n.
|
|
88 |
General |
askeri personelin koşu ya da yürüyüş esnasında söylediği şarkı |
cadence n.
|
|
89 |
General |
askeri personelin koşu ya da yürüyüş esnasında söylediği şarkı |
cadency n.
|
|
90 |
General |
şarkı söyleme |
cantation n.
|
|
91 |
General |
fransız devrimi sırasında popüler olan dans ve şarkı |
carmagnole n.
|
|
92 |
General |
(şarkı, şiir vb.) akılda kalan ufak kısım |
catch n.
|
|
93 |
General |
bir ya da iki popüler şarkı içeren kompakt disk formatında albüm |
cd single n.
|
|
94 |
General |
yüksek perdeden şarkı söyleyen kimse |
tweedler n.
|
|
95 |
General |
ziyafet sırasında misafirlerce söylenen şarkı |
banquet song n.
|
|
96 |
General |
coşkuyla söylenen popüler şarkı |
belter n.
|
|
97 |
General |
akşam söylenen şarkı |
evensong n.
|
|
98 |
General |
sesini titreterek şarkı söyleyen kimse |
quaverer n.
|
|
99 |
General |
şarkı olarak okunmak üzere yazılmış şiir |
melic n.
|
|
100 |
General |
müziğe uyarlanmaya veya şarkı haline getirilmeye uygun şiir |
melody n.
|
|
101 |
General |
ahenkle şarkı söyleyen veya çalan müzisyen |
harmoniser n.
|
|
102 |
General |
ahenkle şarkı söyleme |
harmonization n.
|
|
103 |
General |
ahenkle şarkı söyleme |
harmonisation n.
|
|
104 |
General |
hasat bayramında orakçıların söylediği şarkı |
harvest-home n.
|
|
105 |
General |
şarkı söyleme sesi |
breast [obsolete] n.
|
|
106 |
General |
daire oluşturularak yapılan dansın basit hareketlerini anlatan şarkı |
hokey-pokey n.
|
|
107 |
General |
abd'deki siyahi tarla işçileri tarafından çalışırken söylenen bir şarkı |
holler n.
|
|
108 |
General |
şarkı ve ritim eşliğinde yapılan geleneksel bir polinezya dansı |
hula-hula n.
|
|
109 |
General |
sevinç ifade eden şarkı |
hymn n.
|
|
110 |
General |
şarkı bestecisi |
muse n.
|
|
111 |
General |
çocukların çember oluşturup dans ettikleri bir oyunda söyledikleri şarkı |
ring-a-ring-a-roses n.
|
|
112 |
General |
kilise korosunda şarkı söyleyen kız |
choirgirl n.
|
|
113 |
General |
kilisede şarkı söyleyen erkek |
choirman n.
|
|
114 |
General |
amerikan yerlilerinin dans edip şarkı söyledikleri tören |
dance n.
|
|
115 |
General |
(şarkı nakaratı, beylik laf) sıklıkla tekrarlanan şey |
overcome [scotland] n.
|
|
116 |
General |
eskiden popüler olan şarkı |
oldie n.
|
|
117 |
General |
şarkı sözü |
ditty [obsolete] n.
|
|
118 |
General |
şarkı konusu |
ditty [obsolete] n.
|
|
119 |
General |
dini müziğin şarkı söyleme |
intonation n.
|
|
120 |
General |
şarkı söyleme tarzı |
intonation n.
|
|
121 |
General |
amerikan şarkı yarışması |
american song contest n.
|
|
122 |
General |
eurovision şarkı yarışmasından esinlenilerek amerika'da düzenlenen bir şarkı yarışması |
american song contest n.
|
|
123 |
General |
vatanperver duygular uyandıran şey (şarkı) |
flag-waver n.
|
|
124 |
General |
erkekleri sohbet ederek, şarkı söyleyerek ve dans ederek eğlendirme üzerine eğitilmiş japon kadın |
geisha girl n.
|
|
125 |
General |
paralel olarak söylenen polifonik bir şarkı türü |
organum n.
|
|
126 |
General |
bağırarak şarkı söyleyen kimse |
screamer n.
|
|
127 |
General |
şarkı söylemek üzere toplanma |
singing [us] n.
|
|
128 |
General |
kesinlikle dinlenmesi gereken şarkı |
must-listen song n.
|
|
129 |
General |
kesinlikle dinlenmesi gereken şarkı |
must-hear song n.
|
|
130 |
General |
hiçbir manipülasyona uğramadan kritik ve finansal başarıya ulaşmış film, dizi veya şarkı |
bona fide hit n.
|
|
131 |
General |
kadınların şarkı söyleyerek gerçekleştirdiği bir dönüşüm dansı |
poi dance [new zealand] n.
|
|
132 |
General |
(film, şarkı) aşırı popüler şey |
superhit n.
|
|
133 |
General |
hit şarkı |
superhit n.
|
|
134 |
General |
(opera eserinde) şarkı sözlerinin sahne üzerinde yer alan çevirisi |
supertitles n.
|
|
135 |
General |
söylemek (şarkı) |
sing v.
|
|
136 |
General |
şarkı mırıldamak |
croon v.
|
|
137 |
General |
bağıra bağıra şarkı söylemek |
troll v.
|
|
138 |
General |
yüksek sesle şarkı söylemek |
troll v.
|
|
139 |
General |
şarkı söylemek |
chant v.
|
|
140 |
General |
titrek sesle şarkı söylemek veya konuşmak |
quaver v.
|
|
141 |
General |
şarkı sözlerini şarkıya dökmek |
lyricize v.
|
|
142 |
General |
şarkı söylemek |
descant v.
|
|
143 |
General |
ses perdesini gereğine göre değiştirmek (konuşma ve şarkı söylemede) |
modulate v.
|
|
144 |
General |
mırıldamak (şarkı) |
hum v.
|
|
145 |
General |
şarkı mırıldanmak |
croon v.
|
|
146 |
General |
şarkı sözü yazmak |
lyricize v.
|
|
147 |
General |
şarkı söyleyerek kutlamak |
chant v.
|
|
148 |
General |
koroda şarkı söylemek |
choir v.
|
|
149 |
General |
alçak sesle şarkı söylemek |
croon v.
|
|
150 |
General |
gelişgüzel şarkı söylemek |
tweedle v.
|
|
151 |
General |
şarkı bestelemek |
compose a song v.
|
|
152 |
General |
şarkı yapmak |
compose a song v.
|
|
153 |
General |
şarkı dinlemek |
listen to a song v.
|
|
154 |
General |
(şarkı vb) çok daha iyi söylemek |
sing much better than v.
|
|
155 |
General |
caz müziğinde anlamsız hecelerle şarkı söylemek |
scat v.
|
|
156 |
General |
en yüksek sesten şarkı söylemek |
descant v.
|
|
157 |
General |
internetten yasa dışı yoldan şarkı indirmek |
download songs illegally from the internet v.
|
|
158 |
General |
şarkı tutturmak |
chant a song v.
|
|
159 |
General |
(fr) şarkı söylemek |
chante v.
|
|
160 |
General |
şarkı sözü yazmak |
write song lyrics v.
|
|
161 |
General |
şarkı sözü yazmak |
write lyrics v.
|
|
162 |
General |
şarkı sözü yazmak |
write a song v.
|
|
163 |
General |
şarkı kaydetmek |
record a song v.
|
|
164 |
General |
şarkı kaydetmek |
record a song v.
|
|
165 |
General |
şarkı kaydetmek |
record a song v.
|
|
166 |
General |
duygusal şarkı söylemek |
torch v.
|
|
167 |
General |
coşkuyla şarkı söylemek |
trawl v.
|
|
168 |
General |
şarkı söyleyerek kutlamak |
trawl v.
|
|
169 |
General |
(şarkı) mırıldanmak |
tune v.
|
|
170 |
General |
kendini yırtarcasına şarkı söylemek |
belt v.
|
|
171 |
General |
(bir şey veya kimse hakkında) şarkı söylemek |
besing v.
|
|
172 |
General |
(bir şeye veya kimseye) şarkı söylemek |
besing v.
|
|
173 |
General |
uyum içinde şarkı söylemek |
harmonise v.
|
|
174 |
General |
değişmeyen bir tonla şarkı söylemek |
monotone v.
|
|
175 |
General |
şarkı söylemek |
gale [dialect] v.
|
|
176 |
General |
şarkı söylemek |
hymn v.
|
|
177 |
General |
şarkı söyleyerek eğlendirmek |
busk [uk] v.
|
|
178 |
General |
şarkı söylemek |
give voice v.
|
|
179 |
General |
(şarkı olarak) söylenebilmek |
go v.
|
|
180 |
General |
(şarkı olarak) çalınabilmek |
go v.
|
|
181 |
General |
şarkı mırıldanmak |
chirm [dialect] v.
|
|
182 |
General |
koroda şarkı söylemek |
quire v.
|
|
183 |
General |
konserde şarkı söylemek |
quire v.
|
|
184 |
General |
bağırarak şarkı söylemek |
roar v.
|
|
185 |
General |
hızlı ve canlı bir tempoda şarkı söylemek |
rock v.
|
|
186 |
General |
şarkı söylemek |
ditty [obsolete] v.
|
|
187 |
General |
şarkı söyleyerek kutlamak |
ditty [obsolete] v.
|
|
188 |
General |
şarkı söyleyerek eğlendirmek |
ditty [obsolete] v.
|
|
189 |
General |
(ayinin bir bölümünün ilk notalarını) şarkı şeklinde söylemek |
intone v.
|
|
190 |
General |
şarkı söylemek |
discant v.
|
|
191 |
General |
(birine) polifonik şarkı söylemek |
organize v.
|
|
192 |
General |
polifonik şarkı söylemek |
organize v.
|
|
193 |
General |
(birine) polifonik şarkı söylemek |
organise v.
|
|
194 |
General |
polifonik şarkı söylemek |
organise v.
|
|
195 |
General |
daha iyi şarkı söylemek |
outsing v.
|
|
196 |
General |
şarkı söyleyerek def etmek |
sing v.
|
|
197 |
General |
şarkı tonunda söylenen |
intoned adj.
|
|
198 |
General |
şarkı sesi gelen yer |
songful adj.
|
|
199 |
General |
şarkı dolu |
songful adj.
|
|
200 |
General |
şarkı yarışması |
song contest adj.
|
|
201 |
General |
şarkı söyleme ile ilgili |
cantatory adj.
|
|
202 |
General |
şarkı/şarkıcı ile ilgili |
cantatory adj.
|
|
203 |
General |
söylenmemiş (şarkı) |
unsung adj.
|
|
204 |
General |
şarkı biçiminde söylenmemiş |
unsung adj.
|
|
205 |
General |
(şarkı söyleme sesi) tınısız |
breathy adj.
|
|
206 |
General |
şarkı olarak söylenen |
dittied adj.
|
|
207 |
General |
şarkı olarak bestelenen |
dittied adj.
|
|
208 |
General |
evanjelizm temalı ve amerikan kökenli (dini şarkı) |
gospel adj.
|
|
209 |
General |
şarkı olarak söylenebilir |
singable adj.
|
|
210 |
General |
şarkı sözleri olarak çıldırtırcasına |
lyrically maddeningly adv.
|
|
211 |
General |
şarkı söyleyerek |
chantingly adv.
|
|
212 |
General |
şarkı söyleyerek |
singingly adv.
|
|
213 |
General |
bir şarkı gibi |
like a song adv.
|
|
Phrasals |
|
214 |
Phrasals |
şarkı söylemeye başlamak |
strike up v.
|
|
215 |
Phrasals |
bir şarkı patlatmak |
break out with (something) v.
|
|
216 |
Phrasals |
bir şarkı patlatmak |
break out with something v.
|
|
217 |
Phrasals |
biri şarkı söylerken (ona) enstrüman vb ile eşlik etmek |
sing along with someone v.
|
|
218 |
Phrasals |
şarkı/ninni söyleyerek uyutmak |
sing someone to sleep v.
|
|
219 |
Phrasals |
şarkı söyleyerek yad etmek |
sing of someone v.
|
|
220 |
Phrasals |
patlama yapmak (kişi veya şarkı vb) |
take off v.
|
|
221 |
Phrasals |
yüksek sesle şarkı söylemeye başlamak |
pipe up v.
|
|
222 |
Phrasals |
telli bir enstrümanda bir akor, şarkı çalmak |
strum on (something) v.
|
|
223 |
Phrasals |
şarkı söylemeye |
break into v.
|
|
224 |
Phrasals |
şarkı söylemeye |
break into v.
|
|
225 |
Phrasals |
aniden (konuşmaya, şarkı söylemeye, ağlamaya, gülmeye) başlamak |
break into something v.
|
|
226 |
Phrasals |
bir anda (konuşmaya, şarkı söylemeye, ağlamaya, başlamak) başlamak |
break into something v.
|
|
227 |
Phrasals |
bir şarkı patlatmak |
break out with v.
|
|
228 |
Phrasals |
şarkı patlatmak |
break (out into) v.
|
|
229 |
Phrasals |
daha düşük bir tondan şarkı söylemek |
sing down v.
|
|
230 |
Phrasals |
şarkı söyleyerek yad etmek |
sing of v.
|
|
231 |
Phrasals |
-e/için şarkı söylemek |
sing to v.
|
|
232 |
Phrasals |
daha yüksek bir tondan şarkı söylemek |
sing up v.
|
|
233 |
Phrasals |
daha yüksek sesle şarkı söylemek |
sing up v.
|
|
234 |
Phrasals |
(çok yüksek sesle) şarkı söylemek |
pound out v.
|
|
235 |
Phrasals |
(şarkı) bağırarak söylemek |
pound out v.
|
|
Phrases |
|
236 |
Phrases |
ebeveyn uyarısı küfür veya şiddet içeren şarkı sözleri |
parental advisory explicit lyrics n.
|
|
Proverb |
|
237 |
Proverb |
kahvaltıdan önce şarkı söyleyen akşam olmadan ağlar |
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night
|
|
238 |
Proverb |
kahvaltıdan önce şarkı söyleyen akşam olmadan ağlar |
sing before breakfast, you'll cry before night
|
|
239 |
Proverb |
kahvaltıdan önce şarkı söyleyen akşam olmadan ağlar |
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper
|
|
Colloquial |
|
240 |
Colloquial |
akla yeni gelen, taze bir fikir, şarkı veya şaka |
newie n.
|
|
241 |
Colloquial |
amatörlerin barlarda şarkı söyledikleri veya komedyenlik yaptıkları canlı gösteri |
open mike n.
|
|
242 |
Colloquial |
amatörlerin barlarda şarkı söyledikleri veya komedyenlik yaptıkları canlı gösteri |
open mic n.
|
|
243 |
Colloquial |
amatörlerin barlarda şarkı söyledikleri veya komedyenlik yaptıkları canlı gösteri |
open-mike n.
|
|
244 |
Colloquial |
hit şarkı yapan/hazırlayan/besteleyen kimse |
a hit maker n.
|
|
245 |
Colloquial |
akılda kalan rahatsız edici şarkı |
earworm n.
|
|
246 |
Colloquial |
tek şarkı |
cut n.
|
|
247 |
Colloquial |
çıplak kadınların dans edip şarkı söylediği ettiği gösteri |
girlie show n.
|
|
248 |
Colloquial |
cinsel içerikli şarkı sözleri |
leerics n.
|
|
249 |
Colloquial |
cinsel/seks çağrışımlı şarkı sözleri |
leerics n.
|
|
250 |
Colloquial |
(ingiltere'de) 600.000 adetten daha fazla satan şarkı |
platinum disc n.
|
|
251 |
Colloquial |
(abd'de) bir milyon adet satan albüm veya şarkı |
platinum disc n.
|
|
252 |
Colloquial |
akılda kalan rahatsız edici şarkı |
brainworm n.
|
|
253 |
Colloquial |
birine özgü (şarkı vb) |
someone's party piece expr.
|
|
254 |
Colloquial |
bayağı kötüsün (genellikle şarkı söylemesini/rol yapmasını beceremeyenler için söylenir) |
don't quit the day job expr.
|
|
Idioms |
|
255 |
Idioms |
satışları hızla artan bir numara (şarkı) |
number one with a bullet n.
|
|
256 |
Idioms |
bir numaraya hızla yükselen şarkı |
number one with a bullet n.
|
|
257 |
Idioms |
ağza/dile dolanan/takılan şarkı |
earworm n.
|
|
258 |
Idioms |
bir anda geçmişi hatırlatan (şarkı vb) |
a blast from the past n.
|
|
259 |
Idioms |
geçmişte populer olmuş ve halen daha dillerde olan şarkı |
a golden oldie n.
|
|
260 |
Idioms |
hit parça/şarkı |
smash hit n.
|
|
261 |
Idioms |
hiçbir zaman modası geçmeyen eski şarkı |
a golden oldie n.
|
|
262 |
Idioms |
ağza/dile dolanan/takılan şarkı |
sticky tune n.
|
|
263 |
Idioms |
sadece tek bir şarkı ile ünlü olmuş sonradan unutulmuş kimse |
a one-hit wonder n.
|
|
264 |
Idioms |
hit parça/şarkı/albüm |
a smash hit n.
|
|
265 |
Idioms |
avazı çıktığı kadar bağırarak şarkı söylemek |
sing one's heart out v.
|
|
266 |
Idioms |
yüksek sesle şarkı söylemek |
belt out v.
|
|
267 |
Idioms |
(bir şiirin vb sözlerinden) şarkı yapmak |
set something to music v.
|
|
268 |
Idioms |
iyi (şarkı) söylemek |
be in good voice v.
|
|
269 |
Idioms |
kötü (şarkı) söylemek |
be in poor voice v.
|
|
270 |
Idioms |
müzik/şarkı söyleme yeteneği olmak |
can carry a tune v.
|
|
271 |
Idioms |
iyi şarkı söyleyebilmek |
can carry a tune v.
|
|
272 |
Idioms |
doğru tonda şarkı söyleyebilmek |
can carry a tune v.
|
|
273 |
Idioms |
detone olmadan şarkı söyleyebilmek |
can carry a tune v.
|
|
274 |
Idioms |
hevesle/neşeyle şarkı söylemek |
sing up a storm v.
|
|
275 |
Idioms |
hevesle/neşeyle şarkı söyleyip durmak |
sing up a storm v.
|
|
Speaking |
|
276 |
Speaking |
benim için bir şarkı söyleyebilir misin? |
can you sing a song for me? expr.
|
|
277 |
Speaking |
bayağı kötüsün (genellikle şarkı söylemesini/rol yapmasını beceremeyenler için söylenir) |
don't give up the day job expr.
|
|
278 |
Speaking |
bu şarkı |
this song expr.
|
|
279 |
Speaking |
bu şarkı sana gelsin |
this song goes out to you expr.
|
|
280 |
Speaking |
burada şarkı söylüyorum |
I'm singing a song here expr.
|
|
281 |
Speaking |
bu şarkı tanıdık geliyor mu? |
does this song sound familiar? expr.
|
|
282 |
Speaking |
bu şarkı |
this single expr.
|
|
283 |
Speaking |
çocukluk döneminde en sevdiğiniz şarkı neydi? |
what was your favourite song in your childhood? expr.
|
|
284 |
Speaking |
o şarkı neydi? |
what was that song? expr.
|
|
285 |
Speaking |
şarkı söylemeyi sever |
he likes singing expr.
|
|
286 |
Speaking |
şarkı söylemekten hoşlanıyorum |
I like to sing songs expr.
|
|
287 |
Speaking |
şarkı söylemekten hoşlanıyorum |
I like singing songs expr.
|
|
288 |
Speaking |
şarkı söylemekten sever |
she likes singing expr.
|
|
289 |
Speaking |
şarkı söylemeyi sever |
she likes singing expr.
|
|
290 |
Speaking |
şarkı koymak |
put on a song expr.
|
|
291 |
Speaking |
şarkı söylemekten hoşlanırım |
I like to sing songs expr.
|
|
292 |
Speaking |
şarkı söyleyebiliyor musun? |
can you sing? expr.
|
|
293 |
Speaking |
şarkı söylemekten hoşlanırım |
I like singing songs expr.
|
|
294 |
Speaking |
şarkı açmak |
put on a song expr.
|
|
295 |
Speaking |
uyumam için bana şarkı söyle |
sing me to sleep expr.
|
|
296 |
Speaking |
dinlediğin son şarkı ne? |
what's the last song you listened to? expr.
|
|
Law |
|
297 |
Law |
bestecilere, şarkı sözü yazarlarına ve müzik yayıncılarına telif hakkı ücretlerini ödeyen bir kuruluş |
mcps (mechanical copyright protection society) abrev.
|
|
Politics |
|
298 |
Politics |
(eskiden) siyahilerle dalga geçmek için yapılan bir şarkı ve dans gösterisi |
gerrymandering n.
|
|
Computer |
|
299 |
Computer |
önceki şarkı |
previous track n.
|
|
300 |
Computer |
şarkı notaları |
musical scores n.
|
|
301 |
Computer |
şarkı göstergeci |
song pointer n.
|
|
302 |
Computer |
şarkı ismi |
song title n.
|
|
303 |
Computer |
şarkı başlığı |
song title n.
|
|
304 |
Computer |
sonraki şarkı |
next track n.
|
|
305 |
Computer |
şarkı listesi |
track list n.
|
|
306 |
Computer |
dijital müzik koleksiyonundan şarkı çalmak için kullanılan yazılım aplikasyonu |
jukebox n.
|
|
307 |
Computer |
bedava (şarkı vb) |
royalty free adj.
|
|
Television |
|
308 |
Television |
şarkı sözleri menüsü |
lyrics menu n.
|
|
Radio |
|
309 |
Radio |
programın temasını oluşturan şarkı, aranjman veya ses efekti |
signature n.
|
|
Agriculture |
|
310 |
Agriculture |
hasat festivalinde söylenen şarkı |
harvest home n.
|
|
Social Sciences |
|
311 |
Social Sciences |
çinlilerin pirinç tarlalarında çalışırken şarkı söyleyip ettikleri dans |
yang ko n.
|
|
312 |
Social Sciences |
çocukların ev ev dolaşıp şarkı söyleyerek hediye istemesi geleneği |
hogmanay [scotland] n.
|
|
313 |
Social Sciences |
yunanistan'da kadınların cenazede söylediği, merhuma adanmış doğaçlama şarkı |
myriologue n.
|
|
Education |
|
314 |
Education |
şarkı söyleyebilen erkeklerin genel eğitim alabildiği dini okul |
choir school n.
|
|
315 |
Education |
şarkı söyleyebilen erkeklerin genel eğitim alabildiği dini okul |
schola cantorum n.
|
|
316 |
Education |
gidenlerin şarkı söylemeyi öğrendiği sanat okulu |
singing school n.
|
|
Literature |
|
317 |
Literature |
kısa ve basit şiir ya da şarkı |
chansonette n.
|
|
318 |
Literature |
kısa ve basit şiir ya da şarkı |
chansonnette n.
|
|
319 |
Literature |
kısa şarkı yazarı |
chansonnier n.
|
|
320 |
Literature |
çapraz ve tekdüze bir kafiye düzeni içeren eski bir şarkı veya şiir |
virelay n.
|
|
321 |
Literature |
tatlı şarkı bestecisi |
bulbul n.
|
|
322 |
Literature |
koro şarkı sözlerinde her biri farklı yapıda olan kıta grubu |
pericope n.
|
|
323 |
Literature |
(eski yunan lirik şiirleri) şarkı olarak okunmak üzere yazılmış |
melic adj.
|
|
Linguistics |
|
324 |
Linguistics |
şarkı söyleme |
vocalism n.
|
|
History |
|
325 |
History |
(antik yunanistan'da) festival sırasında tanrılar onuruna şarkı söyleyen ve dans eden topluluk |
thiasus n.
|
|
326 |
History |
özellikle eskiden ingiltere'de kağıda basılan balad veya popüler şarkı |
broadside n.
|
|
327 |
History |
özellikle eskiden ingiltere'de kağıda basılan balad veya popüler şarkı |
broadside ballad n.
|
|
328 |
History |
günlük hayatı konu alan oyunlar için üretilen şiir veya şarkı |
secular hymn n.
|
|
329 |
History |
(yunan tragedyasında) iki şarkı arasında söylenen bir ezgi |
stasimon n.
|
|
Religious |
|
330 |
Religious |
dini şarkı |
canticle n.
|
|
331 |
Religious |
dini şarkı ve ilahi söyleme |
bhajan n.
|
|
332 |
Religious |
orfeus'a atfedilen bir şarkı |
orphic n.
|
|
333 |
Religious |
düzenli vezni bulunmayan ve bazı kiliselerdeki belirli ayinlerde okunan veya söylenen monoton şarkı veya ilahilerin yer aldığı kitap |
sequencer n.
|
|
334 |
Religious |
koronun şarkı söylediği bölüm |
choir n.
|
|
335 |
Religious |
dine uygun olarak şarkı söylemek |
sing [obsolete] v.
|
|
Military |
|
336 |
Military |
askeri cenazelerde boru üfleyerek çalınan şarkı |
the last post [british] n.
|
|
Baseball |
|
337 |
Baseball |
ev sahibi takımın vuruş için köşeye yürümesi esnasında çalan şarkı |
walk-up song n.
|
|
Art |
|
338 |
Art |
genellikle piyano eşliğinde resitalde söylenmek üzere bestelenmiş şarkı |
art song n.
|
|
339 |
Art |
özellikle bir halk ozanına ait olan şarkı grubu |
minstrelsy n.
|
|
340 |
Art |
aynı temada yazılmış şiir veya şarkı serisi |
cycle n.
|
|
341 |
Art |
özellikle halk ozanı üslubuyla şarkı söyleyerek methiye düzmek |
minstrel v.
|
|
Music |
|
342 |
Music |
şarkı kitabı |
cancionero n.
|
|
343 |
Music |
kısa neşeli şarkı |
canzonet n.
|
|
344 |
Music |
kısa neşeli şarkı |
canzonetta n.
|
|
345 |
Music |
şiirsel yapıda şarkı |
canzone n.
|
|
346 |
Music |
enstrümansız söylenen şarkı |
cappella n.
|
|
347 |
Music |
gece kulübünde şarkı söyleyen kadın |
chanteuse n.
|
|
348 |
Music |
güney amerika’daki siyahi köleler arasında çıkan bir tür dini şarkı |
negro spiritual n.
|
|
349 |
Music |
en popüler 40 şarkı |
top 40 n.
|
|
350 |
Music |
ilk 40 şarkı |
top 40 n.
|
|
351 |
Music |
bir barok şarkı türü |
trio sonata n.
|
|
352 |
Music |
klavyede çalınan şarkı |
trio sonata n.
|
|
353 |
Music |
arka arkaya başlayan seslerle söylenen şarkı |
troll n.
|
|
354 |
Music |
tirol köylü dansı için bestelenen şarkı |
tyrolienne n.
|
|
355 |
Music |
bir şarkı ile söylenen ikinci derecedeki ezgi |
undersong n.
|
|
356 |
Music |
denizcilerin çalışırken söylediği şarkı |
shanty n.
|
|
357 |
Music |
denizcilerin çalışırken söylediği şarkı |
chanty n.
|
|
358 |
Music |
dini şarkı |
chant n.
|
|
359 |
Music |
gırtlaktan şarkı söyleme |
overtone singing n.
|
|
360 |
Music |
gırtlaktan şarkı söyleme |
overtone chanting n.
|
|
361 |
Music |
gırtlaktan şarkı söyleme |
harmonic singing n.
|
|
362 |
Music |
gırtlaktan şarkı söyleme |
throat singing n.
|
|
363 |
Music |
hit şarkı |
hit single n.
|
|
364 |
Music |
karşılıklı koroların birbirine cevap verir nitelikte şarkı söylemeleri |
antiphonal singing n.
|
|
365 |
Music |
konuşur gibi okunan şarkı |
sprechgesang ( spoken singing) n.
|
|
366 |
Music |
konuşur gibi okunan şarkı |
sprechstimme (spoken voice) n.
|
|
367 |
Music |
moğol/tuvan tarzı gırtlaktan/armonik şarkı söyleme biçimi |
khoomei n.
|
|
368 |
Music |
moğol/tuvan tarzı gırtlaktan/armonik şarkı söyleme biçimi |
harmonic singing n.
|
|
369 |
Music |
moğol/tuvan tarzı gırtlaktan/armonik şarkı söyleme biçimi |
overtone singing n.
|
|
370 |
Music |
moğol/tuvan tarzı gırtlaktan/armonik şarkı söyleme biçimi |
overtone chanting n.
|
|
371 |
Music |
protest şarkı |
protest song n.
|
|
372 |
Music |
şarkı okuma |
chanting n.
|
|
373 |
Music |
tirol tarzında şarkı söyleme |
yodling n.
|
|
374 |
Music |
tirol tarzında şarkı söyleme |
yodeling n.
|
|
375 |
Music |
tirol tarzında söylenen şarkı |
yodle n.
|
|
376 |
Music |
tirol tarzında şarkı söyleme |
yodelling n.
|
|
377 |
Music |
tek sesli şarkı |
monody n.
|
|
378 |
Music |
tirol tarzında şarkı söyleyen kimse |
yodler n.
|
|
379 |
Music |
üç veya daha çok sesli şarkı |
glee n.
|
|
380 |
Music |
(dinsel) şarkı |
chant n.
|
|
381 |
Music |
1969 led zeppelin'in led zeppelin adlı albümünden şarkı |
communication break down n.
|
|
382 |
Music |
koro tarafından karşılıklı sırayla okunan ilahi veya şarkı |
antiphone n.
|
|
383 |
Music |
sözlü geleneğe ait olmayıp bir besteci tarafından bestelenmiş şarkı |
art music n.
|
|
384 |
Music |
duygusal şarkı |
ballad n.
|
|
385 |
Music |
(şarkı) derin bas sesler |
bassi profundi n.
|
|
386 |
Music |
16. yüzyılda italya'da ortaya çıkmış yerel dille 4-6 ses için yazılan çok sesli bir şarkı |
madrigal n.
|
|
387 |
Music |
nefes basıncı veya perdede dalgalanma ile şarkı söylerken üretilen titreşimli etki |
vibrato n.
|
|
388 |
Music |
16. yüzyılda italya'da ortaya çıkan bir şarkı türü |
villanella n.
|
|
389 |
Music |
rustik dans tarzında enstrümantal şarkı |
villanella n.
|
|
390 |
Music |
hawaii'ye özgü şarkı veya ilahi |
mele n.
|
|
391 |
Music |
aralarda şarkı ve orkestra müziği bulunan romantik ve duygusal piyesler yazma |
melodramaticism n.
|
|
392 |
Music |
jamaika'ya özgü kalipso benzeri şarkı veya balat |
mento n.
|
|
393 |
Music |
şarkı sözleri |
word n.
|
|
394 |
Music |
şarkı sözünün anlamını belirtmek veya pekiştirmek için sesin müzikal niteliklerini kullanma tekniği |
word painting n.
|
|
395 |
Music |
ahenkle şarkı söyleme |
harmonisation n.
|
|
396 |
Music |
şarkı koleksiyonu |
harmonist n.
|
|
397 |
Music |
başka bir şarkı içinde yer alan şarkı |
bridge n.
|
|
398 |
Music |
tek sesli şarkı |
homophony n.
|
|
399 |
Music |
ağzı açmadan şarkı söyleme |
humming n.
|
|
400 |
Music |
tek sesli şarkı yazarı |
monodist n.
|
|
401 |
Music |
tek sesli şarkı söyleyen şarkıcı |
monodist n.
|
|
402 |
Music |
tek sesli şarkı bestecisi |
monodist n.
|
|
403 |
Music |
sabit ücret karşılığında sınırsız şarkı dinlenebilen eski bir çevrimiçi müzik hizmeti |
rhapsody n.
|
|
404 |
Music |
şarkı söylerken ses perdesinin göğüs sesinden falsetoya aniden değiştirilmesiyle üretilen bir etki |
yodel n.
|
|
405 |
Music |
şarkı söylerken ses perdesinin göğüs sesinden falsetoya aniden değiştirilmesiyle üretilen bir etki |
yodle n.
|
|
406 |
Music |
özellikle romantik bestecilerce kullanılan bir alman şarkı stili |
lieder n.
|
|
407 |
Music |
genellikle romantik bestecilerin yazdığı alman şarkı stilindeki şarkıları seslendiren kimse |
lieder singer n.
|
|
408 |
Music |
ninni gibi şarkı |
lullaby n.
|
|
409 |
Music |
şarkı sözü |
lyric n.
|
|
410 |
Music |
şarkı olarak söylenmeye uygunluk |
lyricality n.
|
|
411 |
Music |
şarkı olarak söylenmeye uygunluk |
songfulness n.
|
|
412 |
Music |
şarkı olarak söylenmeye uygunluk |
lyricism n.
|
|
413 |
Music |
16. yüzyılda koro müziğinde kullanılan bir şarkı söyleme şekli |
gimel n.
|
|
414 |
Music |
geçmişten günümüze popülerliğini yitirmemiş şarkı |
oldie n.
|
|
415 |
Music |
koroda şarkı söyleme teknikleri |
choralism n.
|
|
416 |
Music |
koroda şarkı söyleyen kimse |
choralist n.
|
|
417 |
Music |
toplulukta şarkı söyleyen kimse |
choralist n.
|
|
418 |
Music |
yeni şarkı veya sanatçının tanıtımını yapmak için kullanılan kayıt |
demo n.
|
|
419 |
Music |
ana ezgi üzerine en yüksek sesten şarkı söyleyen kimse |
descanter n.
|
|
420 |
Music |
(şarkı) tekrarlanan sözcük |
overword n.
|
|
421 |
Music |
canlı şarkı |
roundelay n.
|
|
422 |
Music |
hareketli şarkı |
roundelay n.
|
|
423 |
Music |
büyük topluluğun şarkı söylemesi |
community singing n.
|
|
424 |
Music |
kapalı armoni ile şarkı söyleme |
close harmony n.
|
|
425 |
Music |
kapalı armoni ile şarkı söyleme |
close-harmony singing n.
|
|
426 |
Music |
yeniden yorumlanmış eski şarkı |
cover song n.
|
|
427 |
Music |
yeniden yorumlanmış eski şarkı |
cover version n.
|
|
428 |
Music |
şarkı söylemede kelimelerin telaffuzu |
diction n.
|
|
429 |
Music |
(şarkı yollu sözlü atışmalarda) dalga geçme veya iğneleme amaçlı meydan okuma |
picong [caribbean] n.
|
|
430 |
Music |
popüler şarkı |
pop n.
|
|
431 |
Music |
şarkı söyleyen kimse |
crooner n.
|
|
432 |
Music |
güney afrika'ya özgü popüler bir şarkı |
sarie marais [south africa] n.
|
|
433 |
Music |
kontradansta çalan şarkı |
contradance n.
|
|
434 |
Music |
ağır ve kederli şarkı |
dirge n.
|
|
435 |
Music |
geleneksel folk müziği tarzında bestelenmiş şarkı |
folk song n.
|
|
436 |
Music |
halk müziği tarzında bestelenmiş şarkı |
folksong n.
|
|
437 |
Music |
dini olmayan sözlere sahip çok sesli bir şarkı |
part song n.
|
|
438 |
Music |
plena tarzı hicivli sözleri bulunan şarkı |
plena n.
|
|
439 |
Music |
13. yüzyıla özgü, her biri birçok kez tekrarlanan iki cümleden oluşan tek sesli bir şarkı formu |
rondeau n.
|
|
440 |
Music |
caz müzikte anlamsız hecelerle şarkı söyleme |
scat singing n.
|
|
441 |
Music |
davetteki konuklarca söylenen şarkı |
scolion n.
|
|
442 |
Music |
denizcilerin iş yaparken söylediği ritmik şarkı |
shantey n.
|
|
443 |
Music |
grup olarak sol-fa notasyonunu kullanarak eşliksiz şarkı söyleme tarzı |
shape singing n.
|
|
444 |
Music |
grup olarak sol-fa notasyonunu kullanarak eşliksiz şarkı söyleme tarzı |
shape-note singing n.
|
|
445 |
Music |
birlikte şarkı söyleme |
sing n.
|
|
446 |
Music |
sabit tempolu şarkı |
sing-along n.
|
|
447 |
Music |
eşlik edilen şarkı |
sing-along n.
|
|
448 |
Music |
şarkı olarak söylenebilme |
singableness n.
|
|
449 |
Music |
şarkı söyleme |
singsong [uk] n.
|
|
450 |
Music |
şarkı söylemek için bir araya gelme |
sing-song n.
|
|
451 |
Music |
şarkı söylemek için toplanma |
sing-song n.
|
|
452 |
Music |
beklenmedik şekilde hit olan şarkı |
sleeper n.
|
|
453 |
Music |
solfej yaparak şarkı söyleme |
solfège n.
|
|
454 |
Music |
şarkı metninde temponun değiştiği yerleri göstermek için kullanılan çizgiler |
pointing n.
|
|
455 |
Music |
şarkı grubu veya koleksiyonu |
song n.
|
|
456 |
Music |
şarkı kitabı |
song book n.
|
|
457 |
Music |
şarkı sözleri içeren kitap |
song book n.
|
|
458 |
Music |
aynı şair veya bestecinin elinden çıkmış olup ortak bir tema çerçevesinde söylenen bir grup piyanolu şarkı |
song cycle n.
|
|
459 |
Music |
şarkı veya şarkı sözü yazımı |
songcraft n.
|
|
460 |
Music |
şarkı yazarı |
songsmith n.
|
|
461 |
Music |
şarkı sözü yazarı |
songsmith n.
|
|
462 |
Music |
şarkı kitabı |
songster n.
|
|
463 |
Music |
popüler parçaları içeren şarkı kitabı |
songster n.
|
|
464 |
Music |
şarkı sözü |
songwriting n.
|
|
465 |
Music |
doğru tonda şarkı söylemek |
carry a tune v.
|
|
466 |
Music |
(şarkı) çalmak |
touch v.
|
|
467 |
Music |
arka arkaya başlayacak şekilde (kanon benzeri) şarkı söylemek |
troll v.
|
|
468 |
Music |
oynak şarkı söylemek |
lilt v.
|
|
469 |
Music |
trilli şarkı söylemek |
yodel v.
|
|
470 |
Music |
müziğe göre şarkı uydurmak |
vamp v.
|
|
471 |
Music |
söylemek (şarkı) |
melody v.
|
|
472 |
Music |
şarkı sözü yazmak |
lyricise v.
|
|
473 |
Music |
(şarkı) tekrar tekrar söylemek |
decantate v.
|
|
474 |
Music |
ana ezgi üzerine en yüksek sesten şarkı söylemek |
descant on v.
|
|
475 |
Music |
nağmeli şarkı söylemek |
roulade v.
|
|
476 |
Music |
kıvrak geçişli şarkı söylemek |
roulade v.
|
|
477 |
Music |
ana melodiye eşlik ederek şarkı söylemek |
counter v.
|
|
478 |
Music |
(bir kilise müziği, mezmur veya ilahinin başındaki açılış cümlesini) şarkı şeklinde tek başına veya yarım koro şeklinde söylemek |
intone v.
|
|
479 |
Music |
süsleyerek şarkı söylemek |
divide [obsolete] v.
|
|
480 |
Music |
parçalar halinde şarkı söylemek |
organize v.
|
|
481 |
Music |
parçalar halinde şarkı söylemek |
organise v.
|
|
482 |
Music |
çığlık atarak şarkı söylemek |
scream v.
|
|
483 |
Music |
ağır şarkı sözlerini hareketli hale getirmek |
shout v.
|
|
484 |
Music |
şarkı ya da ilahi olarak söylenebilir |
chantable adj.
|
|
485 |
Music |
tekdüze tonda söylenebilen (şarkı, ilahi, vb.) |
chantable adj.
|
|
486 |
Music |
melodik ve şarkı biçiminde bestelenmiş |
chantant adj.
|
|
487 |
Music |
tekdüze tonda söylenen (şarkı, ilahi, vb.) |
chanted adj.
|
|
488 |
Music |
şarkı ya da ilahi olarak söylenen |
chantlike adj.
|
|
489 |
Music |
değişmeyen bir ses tonuyla söylenen (şarkı, ilahi vb.) |
chantlike adj.
|
|
490 |
Music |
hatasız şarkı söyleyebilen |
note-perfect adj.
|
|
491 |
Music |
hatasız şarkı çalabilen |
note-perfect adj.
|
|
492 |
Music |
hatasız söylenen (şarkı) |
note-perfect adj.
|
|
493 |
Music |
ilk 40 şarkı ile ilgili |
top 40 adj.
|
|
494 |
Music |
güncel teknolojiyle yeniden düzenlenmiş (parça, şarkı) |
remastered adj.
|
|
495 |
Music |
şarkı söyleme sesi orta kuvvet ve aralıkta olan |
lyric adj.
|
|
496 |
Music |
şarkı eşliğinde olan |
choral adj.
|
|
497 |
Music |
(şarkı) tekrar tekrar söylenmiş |
decantate adj.
|
|
498 |
Music |
(caz müzikte) anlamsız hecelerle doğaçlama şarkı söylemeye ait |
scat adj.
|
|
499 |
Music |
(caz müzikte) anlamsız hecelerle doğaçlama şarkı söyleme ile ilişkili |
scat adj.
|
|
500 |
Music |
çalgı eşliği olmadan şarkı söyleyen (koro) |
a cappella adv.
|
|