loud - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
loud yüksek sesle adv.
  • We would like the Commission, the guardian of the Treaties, and Parliament to say so loud and clear.
  • Antlaşmaların koruyucusu olan Komisyon ve Parlamentonun bunu yüksek sesle ve net bir şekilde dile getirmesini istiyoruz.
  • I think we should be capable of saying this loud and clear.
  • Bence bunu yüksek sesle ve net bir şekilde söyleyebilmeliyiz.
  • If we say it here loud and clear, we shall create frameworks, we shall create commitments.
  • Burada yüksek sesle ve açık bir şekilde söylersek, çerçeveler oluşturacağız, taahhütler oluşturacağız.
Show More (55)
loud yüksek (ses) adj.
  • After all, that is where the call for independence is louder.
  • Ne de olsa bağımsızlık çağrısının en yüksek olduğu yer burası.
  • The effects of loud but low frequency noise on the behaviour of whales and their internal organs are wide-ranging.
  • Yüksek ancak düşük frekanslı gürültünün balinaların davranışları ve iç organları üzerindeki etkileri geniş kapsamlıdır.
  • In this chorus of sceptics, a number of voices are becoming ever louder.
  • Bu şüpheciler korosunda bazı sesler giderek daha yüksek çıkıyor.
Show More (48)
loud yüksek sesli adj.
  • Dan was upset at the loud music.
  • Dan yüksek sesli müzikten rahatsız oldu.
  • I don't like loud music.
  • Yüksek sesli müzikten hoşlanmam.
  • Tom can't stand loud music.
  • Tom yüksek sesli müziğe dayanamaz.
Show More (25)
loud gürültülü adj.
  • Quiet aircraft must therefore benefit and loud aircraft must incur substantial charges.
  • Bu nedenle sessiz uçaklar bundan faydalanmalı, gürültülü uçaklar ise ciddi ücretlere tabi olmalıdır.
  • Quiet aircraft must therefore benefit and loud aircraft must incur substantial charges.
  • Bu nedenle sessiz uçaklar bundan faydalanmalı, gürültülü uçaklar ise önemli ücretler ödemelidir.
  • Wow, this is loud!
  • Vay, bu çok gürültülü!
Show More (19)
loud gürültüyle adv.
  • Anything loud, any fast movements will wake them, too.
  • Herhangi bir gürültü kaynağı, herhangi bir ani hareket de onları uyandıracaktır.
  • Tom is getting loud.
  • Tom gürültü yapıyor.
  • A large piece of ice slid from the roof and hit the ground with a loud thud.
  • Büyük bir buz parçası çatıdan kaydı ve büyük bir gürültüyle yere düştü.
Show More (2)
loud gösterişli adj.
  • You always wear a loud necktie.
  • Her zaman gösterişli bir kravat takıyorsun.
  • You are always wearing a loud necktie.
  • Hep gösterişli bir kravat takıyorsun.
  • He wore a very loud necktie.
  • Çok gösterişli bir kravat takıyordu.
Show More (0)
loud parlak adj.
  • You are always wearing a loud necktie.
  • Her zaman parlak renkli kravat takıyorsun.
  • You always wear a loud necktie.
  • Her zaman parlak bir kravat takıyorsun.
Show More (-1)
loud çok parlak adj.
  • He wore a very loud necktie.
  • Çok parlak bir kravat taktı.
Show More (-2)
loud sesli adj.
  • Does the music have to be so loud?
  • Müzik bu kadar sesli olmak zorunda mı?
Show More (-2)