| 1 |
pick |
almak |
v. |
|
- The Environmental Committee has offered to pick those up.
- Çevre Komitesi bunları almayı teklif etti.
- Then these two nice boys came to pick me up.
- Sonra bu iki kibar çocuk beni almaya geldi.
- Then these two nice boys came to pick me up.
- Sonra bu iki hoş çocuk beni almaya geldi.
- Then these two nice boys came to pick me up.
- Sonra bu iki yakışıklı çocuk beni almaya geldi.
- I'll go pick her up and bring her tonight.
- Gidip onu alıp bu gece buraya getireceğim.
- I'll go pick her up and bring her tonight.
- Gidip onu alacağım ve bu gece getireceğim.
- I picked them up who knows how long ago.
- Onları kim bilir ne kadar zaman önce aldım.
- I'll go pick her up and bring her tonight.
- Bu gece gidip onu alacağım.
- I've come to pick you up.
- Seni almaya geldim.
- I picked the lock.
- Ben kilidi aldım.
- Tom picked the book off the floor.
- Tom kitabı yerden aldı.
- Let's pick her up.
- Onu alalım.
- I'm going to pick them up.
- Onları alacağım.
- She's coming to pick me up.
- Beni almaya geliyor.
- I'll pick you up at seven.
- Saat yedide seni arabayla alacağım.
- Please pick me up at the hotel at six o'clock.
- Lütfen beni saat altıda otelden al.
- Is Tom coming to pick you up?
- Tom seni almak için geliyor mu?
- I will pick you up around six.
- Altı civarında seni alacağım.
- I'll pick him up later.
- Onu daha sonra alacağım.
- I'll pick you up in ten minutes.
- Seni on dakika içinde alırım.
- I'll come at five to pick you up at your place.
- Saat beşte gelip seni evinden alacağım.
- Tom can come and pick it up today.
- Tom bugün gelebilir ve onu alabilir.
- I forgot to tell Tom who was going to pick him up at the airport.
- Tom'a onu havaalanından kimin alacağını söylemeyi unuttum.
- Tell Tom I'll be picking him up.
- Tom'a onu alacağımı söyle.
- Isn't Tom picking you up for lunch?
- Tom öğle yemeği için sizi almıyor mu?
- I hope Tom will come and pick me up at the airport.
- Tom'un gelip beni havaalanından alacağını umuyorum.
- Is Tom coming to pick you up?
- Tom seni almaya gelecek mi?
- He picked me up on his way home.
- O, eve giderken beni arabasına aldı.
- We'll pick you up as soon as we can.
- En kısa zamanda seni alacağız.
- When should I come to pick you up tomorrow?
- Yarın seni kaçta gelip alayım?
- We're coming to pick you up.
- Seni almak için geliyoruz.
- He picked me up on his way home.
- Eve giderken beni aldı.
- I've come to pick Tom up.
- Tom'u almaya geldim.
- Tom picked Mary up at a bar.
- Tom Mary'yi bardan aldı.
- Tom is coming to pick you up.
- Tom seni almaya geliyor.
- I'll pick her up in an hour.
- Onu bir saat içinde alacağım.
- Tom is going to pick the kids up after school.
- Tom okuldan sonra çocukları almaya gidecek.
- Pick this up and go over there.
- Bunu al ve oraya git.
- Can I pick the desk by the window?
- Pencereye yakın masayı alabilir miyim?
- Tom said he'll pick you up from practice tomorrow.
- Tom yarın seni antrenmandan alacağını söyledi.
- What time's Tom picking you up?
- Tom saat kaçta seni alıyor?
- When are you picking it up?
- Ne zaman alacaksın?
- Tom picked a flower and smelled it.
- Tom bir çiçek aldı ve kokladı.
- Do you think Tom is going to come to pick you up?
- Tom'un seni almaya geleceğini mi sanıyorsun?
- I picked him up at school.
- Onu okuldan aldım.
- I'm here to pick them up.
- Onları almak için buradayım.
- Somebody must've picked it up.
- Biri onu almış olmalı.
- Tom came to pick me up after work.
- Tom işten sonra beni almaya geldi.
- Tom is coming to pick us up.
- Tom bizi almaya geliyor.
- Are you picking me up at 7 tomorrow morning?
- Yarın sabah 7'de beni alacak mısın?
- I picked Tom up at the station.
- Ben Tom'u istasyondan aldım.
- Do you want me to come and pick you up?
- Gelip seni almamı ister misin?
- Tom is coming to pick me up.
- Tom beni almak için geliyor.
- Tom picked Mary up at the station.
- Tom, Mary'yi istasyondan aldı.
- I'll pick you up after school.
- Okuldan sonra seni alırım.
- Do you want me to pick you up at the airport?
- Seni havaalanından almamı istiyor musun?
- I'll pick her up in an hour.
- Onu bir saat sonra alacağım.
- Tom is waiting to pick his nephew up.
- Tom yeğenini almak için bekliyor.
- Pick Tom up from school today.
- Bugün Tom'u okuldan al.
- I'll pick them up later.
- Onları sonra alırım.
- Sami called a friend to pick him up.
- Sami onu alması için bir arkadaşını aradı.
- I'll pick you up in an hour.
- Seni bir saat sonra alırım.
- I'm going to pick Tom up at the airport.
- Tom'u havaalanından alacağım.
- Tell Tom I'll pick him up on the way.
- Tom'a onu yolda alacağımı söyle.
- Tom picked the box up and looked inside.
- Tom kutuyu aldı ve içine baktı.
- Tom is going to pick me up after school.
- Okuldan sonra, Tom arabayla gelip beni alacak.
- I hope Tom will come and pick me up at the airport.
- Umarım Tom gelip beni havaalanından alır.
- She asked me to pick her up at the station.
- Onu istasyondan almamı rica etti.
- Come back and pick us up later.
- Sonra gel ve bizi al.
- Sami went there to pick Layla up.
- Sami, Layla'yı almak için oraya gitti.
- Let's pick him up.
- Hadi onu alalım.
- Somebody must've picked it up.
- Biri almış olmalı.
- Tom said he'd pick me up at six.
- Tom beni altıda alacağını söyledi.
- I'm coming to pick you up.
- Seni almaya geliyorum.
- Your parents are here to pick you up.
- Ailen seni almaya geldi.
- Tom bent over and picked the coin up.
- Tom eğildi ve madeni parayı aldı.
- What time do you want to pick me up?
- Ne zaman beni almak istiyorsun?
- Tom will pick me up after school.
- Tom okuldan sonra beni alacak.
- Tom picked something up off the floor.
- Tom yerden bir şey aldı.
- Will you pick me up after school today?
- Bugün okuldan sonra beni alacak mısın?
- I'm supposed to pick you up.
- Seni almam gerekiyordu.
- Are you picking me up at 7 tomorrow morning?
- Yarın sabah 7.00'de beni alacak mısın?
- Sami picked Layla up from college.
- Sami, Layla'yı üniversiteden aldı.
- I'll pick her up later.
- Onu sonra alırım.
- I saw Tom pick it up and put it in his pocket.
- Tom'un onu alıp cebine koyduğunu gördüm.
- Tom won't come back to pick Mary up.
- Tom, Mary'yi almak için geri gelmeyecek.
- I'll pick you up.
- Ben seni alırım.
- I'm on my way to pick her up.
- Onu almaya geliyorum.
- I need you to pick me up.
- Beni almanı istiyorum.
- She picked him up at the station.
- Onu istasyondan aldı.
- Please pick me up at the hotel at six o'clock.
- Lütfen saat altıda beni otelden alın.
- Susan will be ready to the party in one hour and will need someone to pick her up.
- Susan bir saat içinde parti için hazır olacak ve onu alması için birine ihtiyacı olacak.
- Where should I pick the tickets up?
- Biletleri nereden almam gerekiyor?
- He picked me up at the airport.
- Beni havaalanından aldı.
- I'll pick you up at noon.
- Seni öğlen alırım.
- Sami's parents came and picked him up.
- Sami'nin ailesi geldi ve onu aldı.
- My parents picked me up from school.
- Ailem beni okuldan aldı.
- Tom is picking me up tonight.
- Tom bu gece beni alacak.
- Can you pick me up at the station?
- Beni istasyondan alabilir misiniz?
- I told Tom I'd pick him up after school.
- Tom'a okuldan sonra onu alacağımı söyledim.
- Tom is quite absent-minded and sometimes forgets to pick the kids up from school.
- Tom oldukça dalgındır ve bazen çocukları okuldan almayı unutur.
- I'll arrange for someone to pick you up at your home.
- Sizi evinizden alması için birini ayarlayacağım.
- Your father's coming to pick you up.
- Baban seni almaya geliyor.
- Tom is going to pick me up at the station.
- Tom arabayla gelip beni istasyondan alacak.
- Tom picked Mary up.
- Tom Mary'yi kucağına aldı.
- I'd like to pick you up now.
- Seni şimdi almak istiyorum.
- I'll pick them up in an hour.
- Onları bir saat içinde alacağım.
- I'll pick you up at six.
- Seni altıda alırım.
- We'll pick Tom up on the way.
- Yolda Tom'u alacağız.
- I picked something up for you.
- Sizin için bir şey aldım.
- I'll come at noon to pick you up.
- Seni almak için öğleyin geleceğim.
- Tom came to pick Mary up.
- Tom Mary'yi almak için geldi.
- I'm going to pick them up.
- Onları almaya gidiyorum.
- Do you think Tom would be able to pick Mary up at the airport?
- Tom'un Mary'yi havaalanından alabileceğini düşünüyor musun?
- It's not important which of the two books you pick.
- Aldığın iki kitaptan hangisi önemli değil.
- I didn't pick it up.
- Onu almadım.
- Tom came to pick Mary up.
- Tom Mary'yi almaya geldi.
- I'll come to pick it up later.
- Onu almak için daha sonra geleceğim.
- Are you going to pick someone up tonight?
- Bu gece birini almaya mı gidiyorsun?
- I picked Tom up at the train station.
- Tom'u tren istasyonundan aldım.
- Don't forget to pick me up tomorrow morning.
- Yarın sabah beni almayı unutma.
- I'm here to pick her up.
- Onu almaya geldim.
- I picked one.
- Ben bir tane aldım.
- Can you pick me up at the station?
- Beni istasyondan alır mısın?
- Do you want me to pick you up at the airport?
- Seni havaalanından almamı ister misin?
- I don't need you to pick me up.
- Beni almana ihtiyacım yok.
- Please come to pick me up.
- Lütfen beni almaya gelin.
- I'm going to pick you up.
- Seni almaya gidiyorum.
- Will you pick me up after school today?
- Beni bugün okuldan sonra alır mısın?
- I'm going to pick him up.
- Onu alacağım.
- I just want to know what time I'm supposed to pick Tom up.
- Sadece Tom'u ne zaman almam gerektiğini bilmek istiyorum.
- Tom picked me up at the station.
- Tom istasyonda beni aldı.
- Do you need me to pick you up?
- Seni almamı istiyor musun?
- We'll pick Tom up on the way.
- Tom'u yolda alırız.
- I just picked it up.
- Yeni aldım.
- I might be able to come and pick you up.
- Gelebilirim ve seni alabilirim.
- I can pick you up from work if you want me to.
- Almamı istiyorsan seni işten alabilirim.
- My wife will pick me up at the airport.
- Karım beni havaalanında alacak.
- I'll pick her up.
- Onu alacağım.
- We're coming to pick her up.
- Onu almak için geliyoruz.
- Tom picked a needle up off the floor.
- Tom yerden bir iğne aldı.
- My car will pick you up in the morning.
- Arabam sabah seni alacak.
- I picked Tom up after school.
- Okuldan sonra Tom'u ben aldım.
- Your parents are here to pick you up.
- Anne ve baban seni almak için buradalar.
- Tom said he'd pick me up at six.
- Tom beni saat altıda alacağını söyledi.
- Tom picked the envelope up off the coffee table.
- Tom sehpadan zarfı aldı.
- She asked me to pick her up at the station.
- Onu istasyondan almamı istedi.
- Please tell Tom I'll pick him up at the station.
- Lütfen Tom'a onu istasyondan alacağımı söyle.
- Don't pick it up.
- Onu alma.
- Susan will be ready to the party in one hour and will need someone to pick her up.
- Susan bir saat içinde partiye hazır olacak ve onu alması için birine ihtiyacı olacak.
- After my work, I will pick you up from your workplace.
- İşten sonra seni işyerinden alacağım.
- Why can't you pick me up?
- Neden beni almaya gelmiyorsun?
- Let's pick Tom up.
- Tom'u alalım.
- I'm supposed to pick Tom up after work.
- İşten sonra Tom'u almam gerekiyor.
- Are you coming to pick me up tomorrow morning?
- Yarın sabah beni almaya geliyor musun?
- I'll pick him up.
- Onu alacağım.
- Tom picked the magazine up.
- Tom dergiyi aldı.
- What time do you want to pick me up?
- Beni ne zaman almak istersin?
- I'll pick him up in an hour.
- Onu bir saat sonra alırım.
- Tom picked the book up and handed it to Mary.
- Tom kitabı aldı ve Mary'ye uzattı.
- Don't forget to pick me up at 6 o'clock tomorrow.
- Yarın saat 6'da beni almayı unutma.
- I'll pick him up at 5.
- Saat 5:00'da onu alacağım.
- What time did Tom say he'd pick us up?
- Tom bizi ne zaman alacağını söylemişti?
- Tom saw the newspaper on the floor and picked it up.
- Tom yerde bir gazete gördü ve onu aldı.
- I'll pick you up at eight.
- Seni sekizde alırım.
- I'll pick you up at your home at five.
- Beşte seni evinden alırım.
- I'm here to pick her up.
- Onu almak için buradayım.
- Call a taxi to pick us.
- Bizi alması için bir taksi çağır.
- Tom bent over to pick something up.
- Tom bir şey almak için eğildi.
- She came to pick me up.
- O beni almaya geldi.
- If he had not picked me up, I would not be here now.
- Eğer beni almasaydı, şu anda burada olmazdım.
- Tom picked Mary up at the station.
- Tom İstasyondan Mary'yi aldı.
- Mary's husband picked her up at the station.
- Mary'nin kocası onu karakoldan aldı.
- I'll pick them up.
- Onları alacağız.
- When would you like me to pick you up?
- Seni ne zaman almamı istersin?
- I thought Tom would come to pick me up.
- Tom'un beni almaya geleceğini düşünmüştüm.
- Sami's parents picked him up.
- Sami'nin ailesi onu aldı.
- After his dinner break, Dan left to pick Linda up from the gym.
- Yemek molasından sonra Dan, Linda'yı spor salonundan almak için ayrıldı.
- I'll tell Tom we'll pick him up.
- Tom'a onu alacağımızı söyleyeceğim.
- Tom picked the coin up and examined it more closely.
- Tom parayı aldı ve daha yakından inceledi.
- Tom picked Mary up at the airport.
- Tom, Mary'i havaalanından aldı.
- The police picked Tom up.
- Polis Tom'u aldı.
- Can I pick you up?
- Seni alabilir miyim?
- What time do you want me to pick you up?
- Seni ne zaman almamı istiyorsun?
- I want to thank you for picking Tom up after school.
- Tom'u okuldan aldığın için sana teşekkür etmek istiyorum.
- I picked him up at school.
- Onu okuldan ben aldım.
- What time shall I pick you up?
- Saat kaçta seni alayım.
- I really appreciate you picking me up.
- Beni aldığın için gerçekten minnettarım.
- We picked a hitchhiker up on the way to Boston.
- Boston'a giderken bir otostopçuyu aldık.
- I'll pick Tom up in an hour.
- Bir saat içinde Tom'u alırım.
- I've come to pick Tom up.
- Tom'u almak için geldim.
- Sami's parents came and picked him up.
- Sami'nin anne ve babası geldi ve onu aldı.
- What time tomorrow morning would you like me to pick you up?
- Yarın sabah seni saat kaçta almamı istersin?
- We'll pick them up on the way.
- Yolda onları alacağız.
- Tom is quite absent-minded and sometimes forgets to pick the kids up from school.
- Tom çok dalgındır ve bazen çocukları okuldan almayı unutur.
- I'll pick you up at six.
- Seni altıda alacağım.
- I came to pick Tom up and drive him home.
- Tom'u almaya ve eve bırakmaya geldim.
- Please pick me up at the airport at five.
- Lütfen beni 5'te havaalanından al.
- Tom came home early to pick Mary up.
- Tom Mary'yi almak için eve erken geldi.
- Isn't Tom picking you up for lunch?
- Öğle yemeği için Tom seni almıyor mu?
- Can you pick it up?
- Alabilir misin?
- Tom picked the broken glass off the floor.
- Tom kırık bardağı yerden aldı.
- Go pick him up.
- Git onu al.
- Tom didn't pick it up.
- Tom onu almadı.
- I went to pick you up, but you were already gone.
- Seni almaya gittim ama çoktan gitmiştin.
- I told Tom I'd pick him up after school.
- Tom'a onu okuldan sonra alacağımı söyledim.
- Tom picked the envelope up off the coffee table.
- Tom zarfı sehpanın üzerinden aldı.
- I'm not trying to pick you up.
- Ben seni almaya çalışmıyorum.
- Tom picked me up at the station.
- Tom beni istasyondan aldı.
- Tom picked the coin up and examined it more closely.
- Tom sikkeyi yerden aldı ve onu daha yakından inceledi.
- I picked Tom up after work.
- İşten sonra Tom'u aldım.
- She picked the most expensive dress.
- O en pahalı kıyafeti aldı.
- Tom asked me to pick Mary up at the airport.
- Tom benden Mary'yi havaalanından almamı istedi.
- I have to pick him up from the station.
- Onu istasyondan almam gerekiyor.
- Tom came and picked me up.
- Tom geldi ve beni aldı.
- His mother came to pick him up.
- Annesi onu almak için geldi.
- I'll pick you up tomorrow after work.
- Yarın işten sonra seni alırım.
- Tell Tom I'll pick him up on the way.
- Tom'a yolda onu alacağımı söyle.
- Mary's husband picked her up at the station.
- Mary'nin kocası onu istasyondan aldı.
- Tom will come back to pick Mary up.
- Tom, Mary'yi almak için geri gelecek.
- Go pick Tom up.
- Git Tom'u al.
- I'm here to pick him up.
- Onu almak için buradayım.
- Let's pick them up.
- Hadi onları alalım.
- I'm going to pick you up.
- Seni alacağım.
- I'll pick you up at your home.
- Seni evinden alacağım.
- We'll pick her up on the way.
- Yolda onu alacağız.
- I will pick you up after work.
- İşten sonra seni alırım.
- Come back and pick us up later.
- Geri gel ve sonra bizi al.
- Tom picked the book up and handed it to Mary.
- Tom kitabı aldı ve Mary'ye verdi.
- Tom asked me to pick him up at the station.
- Tom onu istasyondan almamı istedi.
- I don't need you to pick me up.
- Beni almanı istemiyorum.
- I'm here to pick him up.
- Onu almaya geldim.
- I'm going to pick Tom up.
- Tom'u alacağım.
- We're coming to pick him up.
- Onu almak için geliyoruz.
- I'm going to pick her up.
- Onu alacağım.
- I'll pick you up after school.
- Okuldan sonra seni alacağım.
- I picked something up for you.
- Senin için bir şey aldım.
- Tom will pick the kids up after school.
- Tom okuldan sonra çocukları gelip alacak.
- Tom is coming to pick Mary up.
- Tom, Mary'yi almaya geliyor.
- I'll pick you up at seven.
- Seni yedide alırım.
- We'll pick them up on the way.
- Onları yolda alırız.
- She was kind enough to come pick me up at my house.
- Gelip beni evimden alacak kadar nazikti.
- When are you picking it up?
- Onu ne zaman alıyorsun?
- When are you going to pick Tom up at the airport?
- Tom'u havaalanından ne zaman alacaksın?
- Tom is coming to pick me up.
- Tom beni almaya geliyor.
- I picked Tom up at school.
- Tom'u okuldan ben aldım.
- Do you want me to come and pick you up?
- Gelmemi ve seni almamı ister misin?
- When should I come to pick you up tomorrow?
- Yarın seni almaya ne zaman geleyim?
- Don't bother to pick me up at the hotel.
- Beni otelden almaya zahmet etmeyin.
- Do you need me to pick you up?
- Seni almamı ister misin?
- I'm on my way to pick them up.
- Onları almaya geliyorum.
- Tom leaned over and picked the coin up.
- Tom eğildi ve parayı aldı.
- After his dinner break, Dan left to pick Linda up from the gym.
- Akşam yemeği molasından sonra Dan Linda'yı spor salonundan almak için çıktı.
- Do you want me to pick you up?
- Seni almamı ister misin?
- Tom is waiting for someone to pick him up.
- Tom birinin onu almasını bekliyor.
- Is anybody going to pick Tom up?
- Tom'u alacak kimse var mı?
- Layla came and picked me up.
- Layla gelip beni aldı.
- Tom picked the baby up and smiled at her.
- Tom bebeği kucağına aldı ve ona gülümsedi.
- Sami picked Layla up from her house.
- Sami, Layla'yı evinden aldı.
- I thought Tom would come to pick me up.
- Tom'un beni almaya geleceğini düşündüm.
- Do you think Tom will come to pick you up?
- Sence Tom seni almaya gelecek mi?
- I'm on my way to pick them up.
- Onları almaya gidiyorum.
- Tom picked Mary up on his way home.
- Tom eve giderken Mary'yi aldı.
- Tom is going to pick me up at the station.
- Tom beni istasyondan alacak.
- Thank you for picking me up.
- Beni aldığın için teşekkür ederim.
- Let's pick them up.
- Onları alalım.
- Tom picked the diamond up and looked at it.
- Tom elması aldı ve ona baktı.
- We're coming to pick them up.
- Onları almaya geliyoruz.
- Can you please pick one up?
- Lütfen bir tane alır mısın?
- I'll pick him up in an hour.
- Onu bir saat içinde alacağım.
- I'll come and pick you up.
- Gelip seni alacağım.
- What time shall I pick you up?
- Seni ne zaman alayım?
- Tom came to pick me up.
- Tom beni almaya geldi.
- Jim dropped his pen and bent to pick it up.
- Jim, kalemini düşürdü ve almak için eğildi.
- I'll pick you up in front of the hotel.
- Seni otelin önünden alırım.
- Tom is going to pick the kids up after school.
- Tom, okuldan sonra çocukları alacak.
- If he had not picked me up, I would not be here now.
- Eğer o beni almasaydı, şimdi burada olmazdım.
- Where will the bus pick us up?
- Otobüs bizi nereden alacak?
- Tom certainly knows how to pick stocks.
- Tom kesinlikle hisse senedini nasıl alacağını biliyor.
- Tom is going to come back to pick Mary up.
- Tom, Mary'yi almak için geri dönecek.
- I'll pick you up after work.
- Seni işten sonra alırım.
- His mother came to pick him up.
- Annesi onu almaya geldi.
- I haven't picked my bridesmaids yet.
- Henüz nedimelerimi almadım.
- We'll pick her up on the way.
- Onu yolda alırız.
- We're coming to pick him up.
- Onu almaya geliyoruz.
- My car will pick you up in the morning.
- Arabam seni sabahleyin alacak.
- I'll pick you up later.
- Seni sonra alırım.
- Tom will pick Mary up at the airport.
- Tom, Mary'i havaalanından alacak.
- I picked Tom up at school.
- Tom'u okuldan aldım.
- I'll pick you up at your home at five.
- Seni evinden beşte alacağım.
- Tom picked Mary up at the station.
- Tom Mary'yi istasyondan aldı.
- I'll pick them up later.
- Onları daha sonra alacağız.
- Go pick her up.
- Onu almaya git.
- Layla came and picked me up.
- Leyla gelip beni aldı.
- I'm on my way to pick Tom up.
- Ben Tom'u almaya gidiyorum.
- Do you think Tom is going to come to pick you up?
- Sizi almak için Tom'un geleceğini düşünüyor musunuz?
- We're coming to pick you up.
- Seni almaya geliyoruz.
- Can I pick my ticket up at the airport?
- Biletimi havaalanından alabilir miyim?
- He came to pick me up.
- O beni almaya geldi.
- I'll pick Tom up later.
- Tom'u sonra alırım.
- I forgot to pick Tom up after school.
- Okuldan sonra Tom'u almayı unuttum.
- I'll pick them up in an hour.
- Onları bir saat sonra alırım.
- She came to pick me up.
- Beni almaya geldi.
- I'll come at noon to pick you up.
- Öğlen gelip seni alacağım.
- I'll pick you up at your home at five.
- Beşte seni evinden alacağım.
- Tom bent over and picked the coin up.
- Tom eğildi ve parayı aldı.
- Tom will go to the airport to pick Mary up.
- Tom, Mary'yi almak için havaalanına gidecek.
- What time do you want me to pick you up?
- Seni ne zaman almamı istersin?
- What time did Tom say he'd pick us up?
- Tom bizi ne zaman alacağını söyledi mi?
- Tom leaned over and picked the coin up.
- Tom eğildi ve bozuk parayı aldı.
- I'm going to pick him up.
- Onu almaya gidiyorum.
- We're coming to pick her up.
- Onu almaya geliyoruz.
- Tom picked Mary up on his way home.
- Tom eve dönerken Mary'yi aldı.
- Can you come pick me up?
- Beni almaya gelebilir misin?
- I'm here to pick Tom up.
- Tom'u almak için buradayım.
- I'm here to pick you up.
- Seni almaya geldim.
- I'll pick you up after work.
- İşten sonra seni alacağım.
- We picked a hitchhiker up on the way to Boston.
- Boston'a giderken bir otostopçu aldık.
- If you could tell me when Tom will arrive, I'll go to the station and pick him up.
- Tom'un ne zaman geleceğini söylersen, istasyona gidip onu alırım.
- I'd like to pick you up now.
- Şimdi seni almak istiyorum.
- Tom will pick me up at the station.
- Tom beni istasyondan alacak.
- We're coming to pick Tom up.
- Tom'u almaya geliyoruz.
- I'll pick Tom up in an hour.
- Tom'u bir saat içinde alırım.
- I'm here to pick you up.
- Seni almak için buradayım.
- I will pick him up at the station.
- Onu istasyondan alacağım.
- What time should I pick you up?
- Seni ne zaman almalıyım?
- I went to pick you up, but you were already gone.
- Seni almak için gittim ama sen zaten gitmiştin.
- Tom came home early to pick Mary up.
- Tom, Mary'yi almak için eve erken geldi.
- Tom will pick the kids up after school.
- Tom okuldan sonra çocukları alacak.
- He picked out the best book.
- O, en iyi kitabı aldı.
- I will pick you up around six.
- Seni altı gibi alırım.
- Tom is coming to pick us up.
- Tom bizi almak için geliyor.
- I'll pick you up in an hour.
- Seni bir saat içinde alacağım.
- I'm on my way to pick him up.
- Onu almaya gidiyorum.
- I picked Tom up at the airport.
- Tom'u havaalanından aldım.
- I'll pick Tom up later.
- Tom'u daha sonra alacağım.
- Are you sure Tom didn't pick Mary up at school?
- Tom'un Mary'yi okuldan almadığına emin misin?
- Tom is going to the airport to pick Mary up.
- Tom, Mary'yi almak için havaalanına gidiyor.
- We'll pick you up as soon as we can.
- En kısa sürede seni alacağız.
- Tom bent down and picked something up.
- Tom eğildi ve bir şey aldı.
- Are you coming to pick me up tomorrow morning?
- Yarın sabah beni almaya gelecek misin?
- I'm here to pick them up.
- Onları almaya geldim.
- I'll pick you up later.
- Seni daha sonra alacağız.
- I picked Tom up from school.
- Ben Tom'u okuldan aldım.
- Go pick them up.
- Git onları al.
- I forgot to tell Tom who was going to pick him up at the airport.
- Onu havaalanında kimin alacağını Tom'a söylemeyi unuttum.
- Go pick him up.
- Onu almaya git.
- Do you think Tom would be able to pick Mary up at the airport?
- Sence Tom, Mary'yi havaalanından alabilir mi?
- I'm going to pick Tom up after school.
- Okuldan sonra Tom'u almaya gideceğim.
- I'll pick you up.
- Seni alacağız.
- I'll come to pick it up later.
- Daha sonra almaya gelirim.
- We'll pick him up on the way.
- Yolda onu alacağız.
- I'll pick you up in ten minutes.
- On dakika içinde seni alacağım.
- Tom is going to pick me up after school.
- Tom beni okuldan sonra alacak.
- I'll pick him up at 5.
- Onu saat 5'te alacağım.
- I'll come at five to pick you up at your place.
- Saat beşte seni senin yerinden almaya geleceğim.
- We need to stop at the Hilton Hotel and pick Tom up.
- Hilton Oteli'nde durup Tom'u almalıyız.
- Tom is coming back here to pick me up.
- Tom beni almak için buraya geri gelecek.
- I picked one up.
- Ben bir tane aldım.
- I'm on my way to pick her up.
- Onu almaya gidiyorum.
- Are you going to pick someone up tonight?
- Bu gece birini mi alacaksın?
- I'll pick him up later.
- Onu sonra alırım.
- Tom picked Mary up at the airport.
- Tom havaalanında Mary'yi aldı.
- I just wanted to remind you to pick Tom up after school.
- Sadece okuldan sonra Tom'u almanı hatırlatmak istedim.
- I can pick you up at the airport if you like.
- İstersen seni havaalanından alabilirim.
- Let's pick him up.
- Onu alalım.
- Where should I pick the tickets up?
- Biletleri nereden almalıyım?
- Tom will pick Mary up at the airport.
- Tom Mary'i havaalanından alacak.
- I might be able to come and pick you up.
- Gelip seni alabilirim.
- I picked him up from school.
- Onu okuldan aldım.
- Tom picks me up every morning on his way to work.
- Tom her sabah işe giderken beni alır.
- He picked it up carefully.
- Onu dikkatlice aldı.
- I think you should pick them.
- Bence onları sen almalısın.
- Jim dropped his pen and bent to pick it up.
- Jim, kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
- Are you going to pick someone up tonight?
- Bu gece birini alacak mısın?
- What time did Tom and Mary say they'd pick us up?
- Tom ve Mary bizi saat kaçta alacaklarını söylediler?
- Please pick me up by car in front of the hotel.
- Lütfen beni otelin önünden arabayla al.
- Tom saw the newspaper on the floor and picked it up.
- Tom gazeteyi yerde gördü ve onu aldı.
- Please pick me up by car in front of the hotel.
- Lütfen beni otelin önünden arabayla alın.
- I'm here to pick Tom up.
- Tom'u almaya geldim.
- Can I pick my ticket up at the airport?
- Biletimi hava alanında alabilir miyim?
- Can you please pick one up?
- Lütfen birini alabilir misin?
- I'm sure Tom will pick Mary up after school.
- Tom'un okuldan sonra Mary'yi alacağından eminim.
- Tom is waiting for someone to pick him up.
- Tom onu alması için birini bekliyor.
- I'll pick you up at your home at five.
- Saat beşte sizi evinizden alırım.
- My wife will pick me up at the airport.
- Karım beni havaalanından alacak.
- I can pick you up from work if you want me to.
- İstersen seni işten alabilirim.
- I'm on my way to pick him up.
- Onu almaya geliyorum.
- What time will the bus pick us up?
- Otobüs bizi saat kaçta alacak?
- Thank you for picking me up.
- Beni aldığınız için teşekkür ederim.
- Tom's wife picked him up at the station.
- Tom'un karısı onu istasyondan aldı.
- Tom asked me to pick him up at the station.
- Tom onu istasyondan almamı rica etti.
- He picked me up at the airport.
- O beni havaalanından aldı.
- I can't pick Tom up from school.
- Tom'u okuldan alamam.
- Thanks for picking me up.
- Beni aldığın için teşekkürler.
- We'll pick him up on the way.
- Onu yolda alırız.
- Go pick them up.
- Onları almaya git.
- I'm on my way to pick Tom up.
- Tom'u almaya gidiyorum.
- I'll pick Tom up.
- Tom'u ben alırım.
- Aren't you coming to pick me up?
- Beni almaya gelmiyor musun?
- I'm supposed to pick you up.
- Seni almam gerekiyor.
- I just stopped by to pick something up.
- Ben sadece bir şey almak için uğradım.
- Sami picked Layla up at the airport.
- Sami, Layla'yı havaalanından aldı.
- I'll pick Tom up.
- Tom'u alacağım.
- I offered to pick Tom up, but he wanted to come by himself.
- Tom'u almayı teklif ettim ama kendisi gelmek istedi.
- Tom is going to come back to pick Mary up.
- Tom, Mary'yi almak için geri gelecek.
- What time will the bus pick us up?
- Otobüs bizi ne zaman alacak?
- What time should I pick you up?
- Seni ne zaman alayım?
- I'm sure Tom will pick Mary up after school.
- Tom'un Mary'yi okuldan sonra alacağına eminim.
- Are your parents coming to pick you up?
- Ailen seni almaya geliyor mu?
- Are your parents coming to pick you up?
- Ebeveynlerin seni almak için geliyorlar mı?
- What time's Tom picking you up?
- Tom seni saat kaçta alacak?
- Tom picked an apple and handed it to Mary.
- Tom bir elma aldı ve Mary'ye verdi.
- I just stopped by to pick something up.
- Bir şey almak için uğramıştım.
- He came to pick me up.
- Beni almaya geldi.
- We need to pick Tom up at the station.
- Tom'u istasyondan almamız gerekiyor.
- If you could tell me when Tom will arrive, I'll go to the station and pick him up.
- Bana Tom'un ne zaman geleceğini söyleyebilirsen, istasyona gideceğim ve onu alacağım.
- Tom is coming back here to pick me up.
- Tom beni almak için buraya geri geliyor.
- Go pick Tom up.
- Tom'u almaya git.
- Can you pick me up?
- Beni alabilir misin?
- I will pick you up after work.
- İşten sonra seni alacağım.
- Tom's wife picked him up.
- Tom'un karısı onu aldı.
- We're coming to pick them up.
- Onları almak için geliyoruz.
- She picked me an apple.
- Bana bir elma aldı.
- Can you pick it up?
- Onu alabilir misin?
- Tom picked us up at the airport.
- Tom bizi havaalanından aldı.
- Do you think Tom will come to pick you up?
- Tom'un seni almaya geleceğini düşünüyor musun?
- Come back and pick me up later.
- Sonra gel ve beni al.
- Please come to pick me up.
- Lütfen arabayla beni almaya gel.
- She's coming to pick me up.
- O beni almaya geliyor.
- I'll pick you up in front of the hotel.
- Seni otelin önünden alacağım.
- I picked Tom up at the station.
- Tom'u istasyondan aldım.
- Tom can come and pick it up today.
- Tom bugün gelip alabilir.
- Go pick her up.
- Git onu al.
- Tom is waiting to pick his nephew up.
- Tom, yeğenini almak için bekliyor.
- OK, I will come pick you up at four o'clock.
- Tamam, saat dörtte gelip seni alacağım.
- Tom waited for three hours, but nobody came to pick him up.
- Tom üç saat bekledi ama kimse onu almaya gelmedi.
- I'll come and pick you up.
- Geleceğim ve sizi alacağım.
- I saw Tom pick it up and put it in his pocket.
- Tom'un onu aldığını ve cebine koyduğunu gördüm.
- I just wanted to remind you to pick Tom up after school.
- Sadece Tom'u okuldan sonra almanı hatırlatmak istedim.
- Tom called Mary and had her pick him up at the station.
- Tom Mary'i aradı ve onu istasyondan almasını istedi.
- I'll pick them up.
- Onları ben alırım.
- I'll pick you up at eight.
- Seni saat sekizde alacağım.
- I'm on my way to pick you up.
- Seni almaya geliyorum.
- Tom hoped that one of the teams would pick him.
- Tom takımlardan birinin onu alacağını umuyordu.
- I picked Tom up from school.
- Tom'u okuldan aldım.
- I'll pick her up later.
- Onu daha sonra alacağım.
- I could pick you up on my way to work.
- İşe giderken seni alabilirim.
Show More (448)
|
| 2 |
pick |
seçmek |
v. |
|
- So, pick a song from the album, put your own spin on it.
- Albümden bir şarkı seç ve ona kendi yorumunu kat.
- So, pick a song from the album, put your own spin on it.
- O halde albümden bir şarkı seçin ve ona kendi yorumunuzu ekleyin.
- I definitely picked the wrong season for reading this book.
- Bu kitabı okumak için kesinlikle yanlış mevsimi seçmişim.
- Pick another player that you want to draw a cactus card.
- Kaktüs kartı çekmesini istediğin bir başka oyuncu seç.
- Well, not when you pick those people to create an economic plan.
- Ekonomik bir plan oluşturmak için bu insanları seçerseniz olmaz.
- Pick another player that you want to draw a cactus card.
- Kaktüs kartı çekmek istediğiniz başka bir oyuncuyu seçin.
- Pick some spring clothes for this nice couple.
- Bu sevimli çift için baharlık kıyafetler seç.
- Consider your dog as a human being when picking a tent.
- Çadır seçerken köpeğinizi bir insan gibi düşünün.
- Pick some spring clothes for this nice couple.
- Bu sevimli çift için bahar kıyafetleri seçin.
- Pick another player that you want to draw a cactus card.
- Kaktüs kartı çekmesini istediğiniz başka bir oyuncu seçin.
- He picked tonight to watch our set.
- Setimizi izlemek için bu geceyi seçti.
- He picked tonight to watch our set.
- Setimizi izlemek için bu geceyi seçmiş.
- We hope Israel picks a new leader in elections next month who is truly committed to a two-state solution.
- İsrail'in önümüzdeki ay yapılacak seçimlerde iki devletli çözüme gerçekten bağlı yeni bir lider seçmesini umuyoruz.
- We hope Israel picks a new leader in elections next month who is truly committed to a two-state solution.
- Umarız İsrailliler gelecek ay yapılacak seçimde iki devletli çözüme inanan bir lider seçerler.
- Pick some spring clothes for this nice couple.
- Bu sevimli çift için güzel bahar kıyafetleri seçin.
- Tom picked an apple and handed it to Mary.
- Tom bir elma seçti ve onu Mary'ye uzattı.
- Just pick one.
- Seç birini.
- She looked at a few dresses and picked the most expensive one.
- Birkaç elbiseye baktı ve en pahalı olanı seçti.
- Tom hoped that one of the teams would pick him.
- Tom takımlardan birinin onu seçeceğini umuyordu.
- Tom picked the fight.
- Tom dövüşü seçti.
- Pick a book for yourself!
- Kendiniz için bir kitap seçin!
- Tom picked the fight.
- Tom kavgayı seçti.
- Just take your pick.
- Birini seç.
- Love isn't a game, so you can't just cherry pick the best bits!
- Aşk bir oyun değildir, bu yüzden en iyi kısımları seçemezsiniz!
- Why didn't you pick me?
- Niçin beni seçmedin?
- Can I pick the desk by the window?
- Cam kenarındaki masayı seçebilir miyim?
- Why did you pick her?
- Neden onu seçtin?
- I think you should pick her.
- Bence onu seçmelisin.
- Just take your pick.
- Seçimini yap.
- Pick a book for yourself!
- Kendine bir kitap seç!
- You really picked a stupid place to pitch your tent.
- Çadırını kurmak için gerçekten aptalca bir yer seçtin.
- The students picked their classes.
- Öğrenciler sınıflarını seçtiler.
- You have to pick one.
- Bir tane seçmek zorundasın.
- I've already picked my successor.
- Ben halefimi çoktan seçtim.
- The boss picked me to do the job.
- Patron işi yapmak için beni seçti.
- Between two identical men, a woman tends to pick the one with the fattest wallet.
- Kadınlar, diğer her şeyi aynı iki erkekten cüzdanı daha kalın olanı seçme eğilimindedir.
- I think we picked the wrong person for the job.
- Sanırım bu iş için yanlış kişiyi seçtik.
- Pick anything you like.
- Ne istersen seç.
- Pick your friends carefully.
- Arkadaşlarını dikkatlice seç.
- I have to pick one of them.
- İçlerinden birini seçmeliyim.
- Pick a date.
- Bir tarih seç.
- Pick your friends carefully.
- Arkadaşlarını dikkatli seç.
- Does it really matter which one of these I pick?
- Bunlardan hangisini seçtiğim gerçekten önemli mi?
- I think you should pick him.
- Sanırım onu seçmelisin.
- Pick anything you like.
- İstediğini seç.
- They let me pick a present.
- Bir hediye seçmeme izin verdiler.
- Pick your favorite bat.
- Favori raketini seç.
- You picked a nice one.
- Güzel bir tane seçtin.
- Pick your favorite bat.
- En sevdiğin sopayı seç.
- Tom picked this tie out for me.
- Tom benim için bu kravatı seçti.
- Who picked you for this job?
- Bu iş için seni kim seçti?
- I picked a daisy for her.
- Onun için bir papatya seçtim.
- We have to pick a place to set up the tent.
- Çadırı kurmak için bir yer seçmeliyiz.
- Tom helped me pick these shoes out.
- Tom bu ayakkabıları seçmeme yardım etti.
- Pick the one you like best.
- En çok sevdiğinizi seçin.
- We picked the number at random.
- Biz rastgele bir sayı seçtik.
- Pick one of the items on this list.
- Bu listedeki öğelerden birini seçin.
- Can I pick my own desk?
- Kendi masamı seçebilir miyim?
- The students picked their classes.
- Öğrenciler sınıflarını seçti.
- She picked the most expensive dress.
- En pahalı elbiseyi seçti.
- Tom scoured the room looking for Mary, but couldn't pick her out in the crowd.
- Tom odayı tarayarak Mary'yi aradı ama kalabalığın içinde onu seçemedi.
- Pick a weapon.
- Bir silah seç.
- I haven't picked my bridesmaids yet.
- Nedimelerimi daha seçmedim.
- Why did you pick me?
- Neden beni seçtiniz?
- Did you pick this?
- Bunu sen mi seçtin?
- I didn't pick anything.
- Ben bir şey seçmedim.
- Why did you pick those two for the team?
- Neden takım için bu ikisini seçtin?
- I didn't pick anything.
- Hiçbir şey seçmedim.
- If you could live in a star, which one would you pick?
- Eğer bir yıldızda yaşayabilseydin, hangisini seçerdin?
- Let's pick a winner.
- Bir kazanan seçelim.
- We picked the number at random.
- Numarayı rastgele seçtik.
- Pick a name from this list.
- Listeden bir isim seçin.
- You picked Tom, didn't you?
- Tom'u seçtin, değil mi?
- I wonder why they picked Tom.
- Neden Tom'u seçtiklerini merak ediyorum.
- Pick your friends so that you can benefit from them.
- Onlardan yararlanabilmeniz için arkadaşlarınızı seçin.
- Pick a name from this list.
- Bu listeden bir isim seç.
- Why did you pick us?
- Neden bizi seçtin?
- Let's pick a name for the child.
- Çocuğa bir isim seçelim.
- If you find yourself craving junk food, then pick a healthy alternative.
- Eğer canınız abur cubur çekiyorsa, sağlıklı bir alternatif seçin.
- The committee picked the site for the exhibition.
- Komite sergi için yer seçti.
- Why didn't you pick me?
- Neden beni seçmedin?
- You picked a bad time to come visit.
- Ziyarete gelmek için kötü bir zaman seçtin.
- Could you pick a safer hobby, Tom?
- Daha güvenli bir hobi seçebilir misin, Tom?
- Whether you pick the Lions or Tigers to win, the result will be a toss-up because both teams are equally strong.
- İster Lions'ı ister Tigers'ı kazanacak olarak seçin, sonuç, başa baş olacaktır çünkü her iki takım da eşit derecede güçlüdür.
- I picked one.
- Birini seçtim.
- Tom helped me pick these shoes out.
- Tom bana bu ayakkabıları seçmemde yardımcı oldu.
- She married to the kind of man you would expect her to pick.
- Seçmesini beklediğiniz türden bir adamla evlendi.
- Tom picked his words carefully.
- Tom sözlerini dikkatlice seçti.
- The judges haven't yet picked the best book.
- Jüri henüz en iyi kitabı seçmedi.
- I just picked the most expensive one.
- En pahalı olanı seçtim.
- Pick the one you like best.
- En çok beğendiğini seç.
- I think you should pick Tom.
- Bence Tom'u seçmelisiniz.
- You picked the wrong person.
- Yanlış kişiyi seçtiniz.
- We couldn't have picked a better spot.
- Daha iyi bir yer seçemezdik.
- Can I pick the next song?
- Sıradaki şarkıyı ben seçebilir miyim?
- Pick a card.
- Bir kart seç.
- It's not important which of the two books you pick.
- İki kitaptan hangisini seçeceğin önemli değil.
- We've picked the winners!
- Biz kazananları seçtik!
- If you were born again, which gender would you pick?
- Eğer yeniden doğmuş olsaydınız, hangi cinsiyeti seçerdiniz?
- Love isn't a game, so you can't just cherry pick the best bits!
- Aşk bir oyun değildir, bu nedenle sadece en iyi parçaları seçemezsiniz!
- Could you pick a safer hobby, Tom?
- Daha güvenli bir hobi seçer misin, Tom?
- Why did you pick those two for the team?
- Takım için neden bu ikisini seçtin?
- Pick your friends carefully.
- Arkadaşlarınızı dikkatlice seçin.
- You picked a nice one.
- Güzel bir tane seçmişsin.
- Pick your friends so that you can benefit from them.
- Arkadaşlarınızı seçin ki onlardan faydalanabilesiniz.
- We've picked the winners!
- Kazananları seçtik!
- I don't know why they picked me.
- Neden beni seçtiklerini bilmiyorum.
- Why did you pick that song?
- O şarkıyı neden seçtin?
- Pick a number.
- Bir numara seç.
- Does it really matter which one of these I pick?
- Bunlardan hangisini seçeceğim gerçekten önemli mi?
- Just take your pick.
- İstediğini seç.
- I wonder why they picked Tom.
- Neden Tom’u seçtiklerini merak ediyorum.
- Tom certainly knows how to pick stocks.
- Tom kesinlikle hisse senetlerinin nasıl seçileceğini biliyor.
- Pick any card.
- Rastgele bir kart seç.
- I think you should pick them.
- Sanırım onları seçmelisin.
- I think you should pick Tom.
- Bence Tom'u seçmelisin.
- I have to pick one of them.
- Onlardan birini seçmek zorundayım.
- Why did you pick me?
- Neden beni seçtin?
- He picked her at random.
- Onu rastgele seçti.
- Pick something better.
- Daha iyi bir şey seç.
- Which one did you pick?
- Hangisini seçtin?
- I don't know why they picked me.
- Onların neden beni seçtiklerini bilmiyorum.
- Tom picked the song.
- Tom şarkıyı seçti.
- Pick your battles.
- Savaşını seç.
- Why did you pick him?
- Neden onu seçtin?
- I think you should pick her.
- Sanırım onu seçmelisin.
- Between two identical men, a woman tends to pick the one with the fattest wallet.
- İki aynı erkek arasında kalan bir kadın, cüzdanı en dolgun olanı seçme eğilimindedir.
- They let me pick a present.
- Onlar bir hediye seçmeme izin verdiler.
- You really picked a stupid place to pitch your tent.
- Çadırını kurmak için gerçekten aptalca bir yer seçmişsin.
- Pick your battles.
- Savaşlarını seç.
- Why did you pick them?
- Neden onları seçtin?
- I've already picked my successor.
- Ben zaten halefimi seçtim.
- Why did you pick that song?
- Neden bu şarkıyı seçtin?
- Let's pick a name for the child.
- Çocuk için bir isim seçelim.
- The boss picked me to do the job.
- Patron bu iş için beni seçti.
- Just pick one.
- Sadece birini seç.
- Take your pick.
- Seçimini yap.
- Why did you pick Tom?
- Neden Tom'u seçtin?
- Pick any card.
- Herhangi bir kart seç.
- Pick a name from this list.
- Listeden bir isim seç.
- Tom picked his words carefully.
- Tom kelimelerini dikkatle seçti.
- If you could live in a star, which one would you pick?
- Bir yıldızda yaşayabilseydin hangisini seçerdin?
- Did you pick one yet?
- Birini seçtin mi?
- Tom picked this tie out for me.
- Tom bu kravatı benim için seçti.
- Pick one of the items on this list.
- Bu listedeki maddelerden birini seç.
- Sami was forced to pick a side.
- Sami bir taraf seçmeye zorlandı.
- I think you should pick him.
- Bence onu seçmelisin.
- You have to pick one.
- Birini seçmelisin.
Show More (146)
|
| 3 |
pick |
toplamak |
v. |
|
- It does not give me the right or an Irish farmer the right to pick grapes or olives in the south of Spain.
- Bu bana ya da İrlandalı bir çiftçiye İspanya'nın güneyinde üzüm ya da zeytin toplama hakkı vermez.
- I picked them up who knows how long ago.
- Kim bilir ne kadar zaman önce onları topladım.
- Tom gave Mary some flowers he'd picked.
- Tom Mary'ye topladığı çiçeklerden verdi.
- I'm not picking your figs.
- İncirlerini toplamıyorum.
- Stop fooling around and help me pick this mess up!
- Dalga geçmeyi bırak da şu pisliği toplamama yardım et!
- Tom climbed over the fence and picked some apples from the tree.
- Tom çitin üzerinden tırmandı ve ağaçtan biraz elma topladı.
- The boy is picking yellow flowers.
- Çocuk sarı çiçekler topluyor.
- Who picked all the peaches?
- Tüm şeftalileri kim topladı?
- I was picking strawberries in the garden.
- Ben bahçede çilek topluyordum.
- Tom is picking oranges.
- Tom portakal topluyor.
- Tom picked some flowers from his garden for Mary.
- Tom, Mary için bahçesinden çiçek topladı.
- The boy is picking yellow flowers.
- Oğlan sarı çiçekleri topluyor.
- She stopped picking daisies.
- Papatya toplamayı bıraktı.
- I picked these flowers myself.
- Bu çiçekleri kendim topladım.
- She picked many beautiful flowers.
- O, bir sürü güzel çiçek topladı.
- Two little girls are picking daisies.
- İki küçük kız papatya topluyor.
- Tomorrow I will pick grapes.
- Yarın üzüm toplayacağım.
- Tom picked some flowers from his garden for Mary.
- Tom Mary için bahçesinden birkaç çiçek topladı.
- She picked a lot of beautiful flowers.
- Bir sürü güzel çiçek topladı.
- With patience one picks roses.
- Biri sabırla gülleri toplar.
- The flower you picked from the garden is very ugly.
- Bahçeden topladığın çiçek çok çirkin.
- Tom picked some pink flowers for Mary.
- Tom, Mary için pembe çiçekler topladı.
- Tom picked some flowers.
- Tom biraz çiçek topladı.
- Don't go picking the flowers in the flower bed, or else you'll be caught.
- Çiçeklikteki çiçekleri toplamaya gitme, yoksa yakalanırsın.
- Tom picked some flowers.
- Tom birkaç çiçek topladı.
- As a child, I loved picking peaches in my grandfather's garden.
- Çocukken büyükbabamın bahçesinde şeftali toplamaya bayılırdım.
- She doesn't want him to pick the flowers.
- Çiçekleri onun toplamasını istemiyor.
- Two little girls are picking daisies.
- İki küçük kız papatyaları topluyorlar.
- I have to pick some flowers.
- Biraz çiçek toplamalıyım.
- I should like to see the trees from which you picked these apples.
- Ben, bu elmaları topladığın ağaçları görmek istiyorum.
- Who picked all the peaches?
- Bütün şeftalileri kim topladı?
- They are picking strawberries.
- Çilek topluyorlar.
- Tom picked some pink flowers for Mary.
- Tom, Mary için birkaç pembe çiçek topladı.
- Why doesn't someone pick this garbage up?
- Neden kimse bu çöpü toplamıyor?
- As a child, I loved picking peaches in my grandfather's garden.
- Bir çocukken dedemin bahçesinde şeftali toplamayı severdim.
- He picked it up carefully.
- Dikkatle topladı.
- I'm the one who picked those flowers.
- Şu çiçekleri toplayan kişi benim.
- Tom went up the ladder to pick some apples.
- Tom biraz elma toplamak için merdivene çıktı.
- She picked many beautiful flowers.
- Çok güzel çiçekler topladı.
- Tom saw Mary picking things up off the floor.
- Tom, Mary'nin yerden bir şeyler topladığını gördü.
- We have to pick those apples right now, otherwise they'll decay.
- O elmaları hemen toplamalıyız, yoksa çürüyecekler.
- Who picked all the grapes?
- Bütün üzümleri kim topladı?
- Tom brought home a basket full of plums that he had picked himself.
- Tom eve kendi topladığı bir sepet dolusu erik getirdi.
- Tom and Mary picked some wildflowers by the river.
- Tom ve Mary nehrin yanında birkaç kır çiçeği topladı.
- I have to pick some flowers.
- Birkaç çiçek toplamalıyım.
- Tom picked a lot of flowers.
- Tom bir sürü çiçek topladı.
- I saw Tom picking his neighbor's flowers.
- Tom'u komşusunun çiçeklerini toplarken gördüm.
- Mary is picking oranges.
- Mary portakal topluyor.
- I picked you some flowers.
- Sana çiçek topladım.
- I saw Tom picking his neighbor's flowers.
- Tom'un komşusunun çiçeklerini topladığını gördüm.
- Tom picked the broken glass off the floor.
- Tom yerdeki kırık camları topladı.
- Tom picked some berries and ate them.
- Tom biraz çilek topladı ve yedi.
- Tom picked the stuff up off the floor.
- Tom eşyaları yerden topladı.
- Who picked the corn?
- Mısırı kim topladı?
- Tom picked some flowers for Mary.
- Tom, Mary için çiçek topladı.
- Tom brought home a basket full of plums that he had picked himself.
- Tom eve kendi topladığı eriklerle dolu bir sepet getirdi.
- She is picking over a basket of grapes.
- Bir sepet üzüm topluyor.
- She picked a lot of beautiful flowers.
- Bir sürü güzel çiçekler topladı.
- I should like to see the trees from which you picked these apples.
- Bu elmaları topladığınız ağaçları görmek isterim.
- I was picking strawberries in the garden.
- Bahçede çilek topluyordum.
- I'm the one who picked those flowers.
- O çiçekleri toplayan bendim.
- Mary is picking berries in the forest.
- Mary ormanda çilek topluyor.
- Tom and Mary picked some wildflowers by the river.
- Tom ve Mary nehir kenarında kır çiçekleri topladılar.
- Tom picked some pink flowers for Mary.
- Tom Mary için bazı pembe çiçekler topladı.
- After I pick some blueberries, I make a tart.
- Biraz yaban mersini topladıktan sonra, tart yapıyorum.
Show More (62)
|
| 4 |
pick |
koparmak |
v. |
|
- Tom picked an apple from the tree.
- Tom ağaçtan bir elma kopardı.
- Tom picked an apple from the tree and handed it to me.
- Tom ağaçtan bir elma koparıp bana verdi.
- She picked me an apple.
- O bana bir elma kopardı.
- Tom climbed over the fence and picked some apples from the tree.
- Tom çitin üzerine tırmandı ve ağaçtan birkaç elma kopardı.
- Tom climbed up the ladder and picked an apple from the tree.
- Tom merdivene tırmandı ve ağaçtan bir elma kopardı.
- I picked a daisy for her.
- Onun için bir papatya kopardım.
- Tom picked an apple from the tree and handed it to me.
- Tom ağaçtan bir elma kopardı ve onu bana uzattı.
- You may not pick the flowers.
- Çiçekleri koparamazsın.
Show More (5)
|
| 5 |
pick |
kazma |
n. |
|
- She bought three new picks.
- Üç yeni kazma aldı.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
- Kazma, sert zeminleri kırmak için kullanılan uzun saplı bir alettir.
- Tom dug a hole with a pick and a shovel.
- Tom kazma ve kürekle bir çukur kazdı.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
- Bir kazma, sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
Show More (1)
|
| 6 |
pick |
çalmak |
v. |
|
- He had his pocket picked in the crowd.
- Kalabalığın içinde cebindekileri çaldırdı.
- My brother had his pocket picked in the train.
- Trende erkek kardeşim cebinden bir şey çaldırdı.
- My pocket was picked.
- Cebimdekiler çalındı.
Show More (0)
|
| 7 |
pick |
toplanmak |
v. |
|
- The apples are not ready to pick yet.
- Elmalar henüz toplanmaya hazır değil.
- Are the cherries ripe enough to pick?
- Kirazlar toplanacak kadar olgunlaştı mı?
- With patience one picks roses.
- Sabırla gül toplanır.
Show More (0)
|
| 8 |
pick |
ayırmak |
v. |
|
- The IGC must not unravel the Convention, must not pick it apart.
- Hükûmetlerarası Konferans, Sözleşmeyi çözmemeli, parçalara ayırmamalıdır.
- The IGC must not unravel the Convention, must not pick it apart.
- IGC Sözleşmeyi çözmemeli, onu parçalara ayırmamalıdır.
Show More (-1)
|
| 9 |
pick |
karıştırmak |
v. |
|
- I picked Tom's pocket.
- Tom'un cebini karıştırdım.
- A woman picked my pocket in the crowd.
- Kalabalığın içinde bir kadın cebimi karıştırdı.
Show More (-1)
|
| 10 |
pick |
aramak |
v. |
|
- If it wasn't serious, I wouldn't have picked up the phone to worry you.
- Eğer bu ciddi olmasa, seni telaşlandırmak için aramam.
- Why didn't you pick up when I called?
- Aradığımda neden açmadın?
Show More (-1)
|
| 11 |
pick |
burun karıştırmak |
v. |
|
- Don't pick your nose.
- Burnunuzu karıştırmayın.
- Have you ever picked your nose in the presence of the teacher?
- Hiç öğretmenin yanında burnunuzu karıştırdınız mı?
Show More (-1)
|
| 12 |
pick |
pena |
n. |
|
- She bought three new picks.
- O üç yeni pena satın aldı.
- Do you usually use a pick when you play the guitar?
- Gitar çalarken genellikle pena mı kullanırsın?
Show More (-1)
|
| 13 |
pick |
kavga çıkarmak |
v. |
|
- Tom is not violent and he never picks fights with anybody.
- Tom öfkeli değil ve o asla biriyle kavga çıkarmaz.
- I never pick fights.
- Asla kavga çıkarmam.
Show More (-1)
|
| 14 |
pick |
ayıklamak |
v. |
|
- Let's pick nits.
- Bit yumurtalarını ayıklayalım.
Show More (-2)
|
| 15 |
pick |
çıkartmak (sivri aletle/tırnaklarla) |
v. |
|
- What do you use to pick wax out of your ears?
- Kulaklarınızdaki kulak kirini çıkarmak için ne kullanırsınız?
Show More (-2)
|
| 16 |
pick |
mızrap |
n. |
|
- She bought three new picks.
- O üç yeni mızrap satın aldı.
Show More (-2)
|
| 17 |
pick |
atmak |
v. |
|
- Let's pick up a chick.
- Arabaya bir piliç atalım.
Show More (-2)
|
| 18 |
pick |
kazmak |
v. |
|
- I have a pick, two shovels and a wheelbarrow.
- Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.
Show More (-2)
|
