|
- The wall cuts through the University of Aboudis, near Jerusalem.
- Duvar Kudüs yakınlarındaki Aboudis Üniversitesi'ni kesmektedir.
- Since the fall of the wall, external policy in the European Union has been re-nationalised.
- Duvarın yıkılmasından bu yana Avrupa Birliği'nde dış politika yeniden millileştirilmiştir.
- Next, we must strongly oppose the wall that is being built.
- Ardından, inşa edilmekte olan duvara şiddetle karşı çıkmalıyız.
- Building a wall may be an acceptable measure, provided it is kept within Israeli territory.
- İsrail toprakları içerisinde kalmak kaydıyla duvar inşa etmek kabul edilebilir bir tedbir olabilir.
- The separation wall will not solve the problem.
- Ayrım duvarı sorunu çözmeyecektir.
- Any major change such as this still unfortunately comes up against a brick wall regarding policy.
- Bunun gibi her büyük değişiklik ne yazık ki politika konusunda bir duvara toslamaktadır.
- The building of a wall rams home the deep sense of constant humiliation felt in Palestine.
- Duvarın inşası Filistin'de hissedilen sürekli aşağılanma duygusunu daha da derinleştiriyor.
- True merit is recognised when one's back is against the wall.
- Gerçek liyakat, sırtınız duvara dayandığında anlaşılır.
- Today’s bad news is that, in spite of the UN decision, Israel is continuing to build the wall.
- Bugünün kötü haberi, BM kararına rağmen İsrail'in duvarı inşa etmeye devam etmesidir.
- Noise respects no frontiers; noise penetrates every wall and resounds through every space.
- Gürültü hiçbir sınıra saygı duymaz; gürültü her duvarı deler ve her alanda yankılanır.
- Of course, we do not accept the construction of a wall separating the two countries.
- Elbette iki ülkeyi birbirinden ayıran bir duvarın inşa edilmesini kabul etmiyoruz.
- Just 13 years ago, Berlin was still divided by the wall of shame.
- Sadece 13 yıl önce Berlin hala utanç duvarıyla bölünmüş durumdaydı.
- Commissioner Monti, I think you should go and see the wall.
- Komisyon Üyesi Monti, bence gidip duvarı görmelisiniz.
- We in Europe have our backs against the wall.
- Avrupa'da sırtımızı duvara yaslamış durumdayız.
- The wall is destructive, but, above all, it is an annexation of territory.
- Duvar yıkıcıdır ancak her şeyden önce bir toprak ilhakıdır.
- This too is another brick in the wall of the single market.
- Bu da tek pazar duvarındaki bir başka tuğladır.
- Noise respects no frontiers; noise penetrates every wall, resounds through every space.
- Gürültü sınır tanımaz; gürültü her duvarı delip geçer, her mekanda yankılanır.
- Next, we must strongly oppose the wall that is being built.
- Ardından inşa edilmekte olan duvara şiddetle karşı çıkmalıyız.
- The wall has been pulled down and Germany has been reunified.
- Duvar yıkıldı ve Almanya yeniden birleşti.
- Fourteen years after its destruction, another wall is causing nightmares in Palestine.
- Yıkılışından on dört yıl sonra bir başka duvar Filistin'de kabuslara neden oluyor.
- We must not see our borders as a wall.
- Sınırlarımızı bir duvar olarak görmemeliyiz.
- The European Union was right to try and do something, even though it came up against a brick wall.
- Avrupa Birliği bir tuğla duvara toslamış olsa da bir şeyler yapmaya çalışmakta haklıydı.
- Now, Israel is building a wall of shame.
- Şimdi İsrail bir utanç duvarı inşa ediyor.
- The European Union can also demand that this illegal wall be destroyed, in accordance with the famous Roadmap.
- Avrupa Birliği de meşhur Yol Haritası uyarınca bu yasadışı duvarın yıkılmasını talep edebilir.
- The wall will not protect Israeli society from the violence and barbarism of suicide bombings against civilians.
- Duvar, İsrail toplumunu sivillere yönelik intihar saldırılarının şiddetinden ve barbarlığından korumayacaktır.
- You feel as if you are facing a wall full of binder files.
- Sanki bir duvar dolusu dosyayla karşı karşıyaymışsınız gibi hissediyorsunuz.
- Can you get over the wall?
- Duvarı aşabilir misin?
- I can't even see why it's called a wall.
- Buna neden duvar dendiğini bile anlayamıyorum.
- Let's find something hard to break the door and wall.
- Kapıyı ve duvarı kırmak için sert bir şey bulalım.
- The wall gave in when I kicked it.
- Tekmelediğimde duvar çöktü.
- Let's find something hard to break the door and wall.
- Kapıyı ve duvarı kıracak sert bir şey bulalım.
- I can't even see why it's called a wall.
- Buna nasıl duvar diyorlar, anlamadım bile.
- When he left, I thought I would help her overcome the wall.
- O gittiğinde, duvarı aşmasına yardım edeceğimi düşünmüştüm.
- Get over there, get on the wall!
- Şuraya geçin, duvara doğru!
- Let's find something hard to break the door and wall.
- Kapı ve duvarı kırmak için, sert bir şeyler bulmalıyız.
- The cats are curious about the red dot on the wall.
- Kediler duvardaki kırmızı noktayı merak ediyorlar.
- I looked at the calendar on the wall.
- Duvardaki takvime baktım.
- Tom took off the picture on the wall and hung another there.
- Tom duvardaki resmi çıkardı ve oraya başka birini astı.
- Tom struck the wall with his fist.
- Tom yumruğu ile duvara vurdu.
- Don't lean against this wall.
- Bu duvara dayanma.
- There is a large hole in the wall.
- Duvarda büyük bir delik vardır.
- We leaned the ladder against the wall.
- Merdiveni duvara yasladık.
- There's a map on the wall.
- Duvarda bir harita var.
- Tom took the calendar off the wall.
- Tom duvardaki takvimi aldı.
- Tom is sitting on the wall.
- Tom duvarda oturuyor.
- Every man has seen the wall that limits his mind.
- Her insan zihnini sınırlayan duvarı görmüştür.
- Tom pointed to the picture on the wall.
- Tom duvardaki resmi işaret etti.
- Place the ladder against the wall.
- Merdiveni duvara yaslayın.
- The ghost went through the wall.
- Hayalet duvardan geçti.
- The wall is thirty yards long.
- Duvar yaklaşık 27,5 metre uzunluğunda.
- Sami held Layla against the wall.
- Sami, Layla'yı duvara yasladı.
- There are some pictures on the wall.
- Duvarda bazı resimler var.
- There was broken glass on top of the wall.
- Duvarın üstünde kırık cam vardı.
- I helped Tom climb over the wall.
- Tom'un duvara tırmanmasına yardım ettim.
- Tom stuck a poster on the wall.
- Tom duvarın üzerine bir poster sapladı.
- Talking to Tom is like talking to a brick wall.
- Tom'la konuşmak tuğladan bir duvarla konuşmak gibi.
- Tom hit the wall with his fist.
- Tom yumruğuyla duvara vurdu.
- The paint was coming off the wall.
- Boya duvardan aşağıya dökülüyordu.
- Tom has a pretty good idea who painted graffiti on his wall.
- Tom, duvarına kimin grafiti çizdiği konusunda oldukça iyi bir fikre sahip.
- Tom looked through the hole in the wall.
- Tom duvardaki delikten baktı.
- Don't put the table so close to the wall.
- Masayı duvara çok yakın koyma.
- Tom poked his finger up through the hole in the wall.
- Tom parmağıyla duvardaki deliği kurcaladı.
- Turn around and face the wall.
- Arkanı dön ve duvara bak.
- A fat white cat sat on a wall and watched them with sleepy eyes.
- Şişman beyaz bir kedi duvarın üzerine oturmuş uykulu gözlerle onları izliyordu.
- Tom leaned the ladder against the wall.
- Tom merdiveni duvara yasladı.
- I have several paintings hanging on my wall.
- Duvarımda asılı birkaç tablo var.
- A portrait was hung on the wall.
- Duvarda bir portre asılıydı.
- My grandfather's photograph is on the wall.
- Büyükbabamın fotoğrafı duvarda asılı.
- Tom put the thermometer on the wall.
- Tom termometreyi duvara koydu.
- The portrait was taken from the wall.
- Portre duvardan alındı.
- He hung it on the wall.
- Duvara asmış.
- The house had a stone wall around it.
- Evin etrafında taş bir duvar vardı.
- I was too short to see over the wall.
- Duvarın üstünden bakmaya boyum yetmiyordu.
- They struck the wall with their fists.
- Yumruklarıyla duvara vurdular.
- I'm hanging the calendar on the wall.
- Takvimi duvara asıyorum.
- Tom shoved Mary up against the wall.
- Tom Mary'yi duvara doğru itti.
- Tom could hear laughter through the wall.
- Tom duvarın arkasından kahkahaları duyabiliyordu.
- Tom is drawing on the wall with white chalk.
- Tom beyaz tebeşirle duvara bir şeyler çiziyor.
- Don't put the table so close to the wall.
- Masayı duvara çok yakın koymayın.
- Tom hung a calendar on the wall.
- Tom duvara bir takvim astı.
- There were a hat and a coat on the wall.
- Duvarda bir şapka ve bir palto vardı.
- Tom pointed to a sign on the wall.
- Tom duvardaki bir tabelayı işaret etti.
- His shadow on the wall looked sad.
- Duvardaki gölgesi üzgün görünüyordu.
- The wall was splattered with blood.
- Duvara kan sıçramıştı.
- I turned on the fan and directed it to the wall.
- Ben fanı açtım ve duvara doğru yönlendirdim.
- Dan noticed Linda's photograph on the wall.
- Dan, Linda'nın duvardaki fotoğrafını fark etti.
- The picture is hanging on the wall.
- Resim duvarda asılı.
- Tom and Mary saw themselves in the mirror that was hanging on the wall.
- Tom ve Mary duvarda asılı duran aynada kendilerini gördüler.
- Thank you for building this wall.
- Bu duvarı inşa ettiğiniz için teşekkürler.
- The bed folds into the wall.
- Yatak duvarın içine doğru katlanıyor.
- Tom built a wall around his house.
- Tom evinin etrafında bir duvar inşa etti.
- That wall is cold.
- Bu duvar soğuk.
- Tom's car crashed into a wall.
- Tom'un arabası duvara çarptı.
- Tom painted the wall pink.
- Tom'un duvarı pembe boyalı.
- He stood with his back to the wall.
- Sırtını duvara dayamış duruyordu.
- Tom was sitting on a wall and looking out at the ocean.
- Tom bir duvarın üstünde oturuyordu ve okyanusa bakıyordu.
- Don't lean against the wall.
- Duvara yaslanmayın.
Show More (94)
|