|
- The wall cuts through the University of Aboudis, near Jerusalem.
- Duvar Kudüs yakınlarındaki Aboudis Üniversitesi'ni kesmektedir.
- Since the fall of the wall, external policy in the European Union has been re-nationalised.
- Duvarın yıkılmasından bu yana Avrupa Birliği'nde dış politika yeniden millileştirilmiştir.
- Next, we must strongly oppose the wall that is being built.
- Ardından, inşa edilmekte olan duvara şiddetle karşı çıkmalıyız.
- Building a wall may be an acceptable measure, provided it is kept within Israeli territory.
- İsrail toprakları içerisinde kalmak kaydıyla duvar inşa etmek kabul edilebilir bir tedbir olabilir.
- The separation wall will not solve the problem.
- Ayrım duvarı sorunu çözmeyecektir.
- Any major change such as this still unfortunately comes up against a brick wall regarding policy.
- Bunun gibi her büyük değişiklik ne yazık ki politika konusunda bir duvara toslamaktadır.
- The building of a wall rams home the deep sense of constant humiliation felt in Palestine.
- Duvarın inşası Filistin'de hissedilen sürekli aşağılanma duygusunu daha da derinleştiriyor.
- True merit is recognised when one's back is against the wall.
- Gerçek liyakat, sırtınız duvara dayandığında anlaşılır.
- Today’s bad news is that, in spite of the UN decision, Israel is continuing to build the wall.
- Bugünün kötü haberi, BM kararına rağmen İsrail'in duvarı inşa etmeye devam etmesidir.
- Noise respects no frontiers; noise penetrates every wall and resounds through every space.
- Gürültü hiçbir sınıra saygı duymaz; gürültü her duvarı deler ve her alanda yankılanır.
- Of course, we do not accept the construction of a wall separating the two countries.
- Elbette iki ülkeyi birbirinden ayıran bir duvarın inşa edilmesini kabul etmiyoruz.
- Just 13 years ago, Berlin was still divided by the wall of shame.
- Sadece 13 yıl önce Berlin hala utanç duvarıyla bölünmüş durumdaydı.
- Commissioner Monti, I think you should go and see the wall.
- Komisyon Üyesi Monti, bence gidip duvarı görmelisiniz.
- We in Europe have our backs against the wall.
- Avrupa'da sırtımızı duvara yaslamış durumdayız.
- The wall is destructive, but, above all, it is an annexation of territory.
- Duvar yıkıcıdır ancak her şeyden önce bir toprak ilhakıdır.
- This too is another brick in the wall of the single market.
- Bu da tek pazar duvarındaki bir başka tuğladır.
- Noise respects no frontiers; noise penetrates every wall, resounds through every space.
- Gürültü sınır tanımaz; gürültü her duvarı delip geçer, her mekanda yankılanır.
- Next, we must strongly oppose the wall that is being built.
- Ardından inşa edilmekte olan duvara şiddetle karşı çıkmalıyız.
- The wall has been pulled down and Germany has been reunified.
- Duvar yıkıldı ve Almanya yeniden birleşti.
- Fourteen years after its destruction, another wall is causing nightmares in Palestine.
- Yıkılışından on dört yıl sonra bir başka duvar Filistin'de kabuslara neden oluyor.
- We must not see our borders as a wall.
- Sınırlarımızı bir duvar olarak görmemeliyiz.
- The European Union was right to try and do something, even though it came up against a brick wall.
- Avrupa Birliği bir tuğla duvara toslamış olsa da bir şeyler yapmaya çalışmakta haklıydı.
- Now, Israel is building a wall of shame.
- Şimdi İsrail bir utanç duvarı inşa ediyor.
- The European Union can also demand that this illegal wall be destroyed, in accordance with the famous Roadmap.
- Avrupa Birliği de meşhur Yol Haritası uyarınca bu yasadışı duvarın yıkılmasını talep edebilir.
- The wall will not protect Israeli society from the violence and barbarism of suicide bombings against civilians.
- Duvar, İsrail toplumunu sivillere yönelik intihar saldırılarının şiddetinden ve barbarlığından korumayacaktır.
- You feel as if you are facing a wall full of binder files.
- Sanki bir duvar dolusu dosyayla karşı karşıyaymışsınız gibi hissediyorsunuz.
- Can you get over the wall?
- Duvarı aşabilir misin?
- I can't even see why it's called a wall.
- Buna neden duvar dendiğini bile anlayamıyorum.
- Let's find something hard to break the door and wall.
- Kapıyı ve duvarı kırmak için sert bir şey bulalım.
- The wall gave in when I kicked it.
- Tekmelediğimde duvar çöktü.
- Let's find something hard to break the door and wall.
- Kapıyı ve duvarı kıracak sert bir şey bulalım.
- I can't even see why it's called a wall.
- Buna nasıl duvar diyorlar, anlamadım bile.
- When he left, I thought I would help her overcome the wall.
- O gittiğinde, duvarı aşmasına yardım edeceğimi düşünmüştüm.
- Get over there, get on the wall!
- Şuraya geçin, duvara doğru!
- Let's find something hard to break the door and wall.
- Kapı ve duvarı kırmak için, sert bir şeyler bulmalıyız.
- The cats are curious about the red dot on the wall.
- Kediler duvardaki kırmızı noktayı merak ediyorlar.
- I looked at the calendar on the wall.
- Duvardaki takvime baktım.
- Tom took off the picture on the wall and hung another there.
- Tom duvardaki resmi çıkardı ve oraya başka birini astı.
- Tom struck the wall with his fist.
- Tom yumruğu ile duvara vurdu.
- Don't lean against this wall.
- Bu duvara dayanma.
- There is a large hole in the wall.
- Duvarda büyük bir delik vardır.
- We leaned the ladder against the wall.
- Merdiveni duvara yasladık.
- There's a map on the wall.
- Duvarda bir harita var.
- Tom took the calendar off the wall.
- Tom duvardaki takvimi aldı.
- Tom is sitting on the wall.
- Tom duvarda oturuyor.
- Every man has seen the wall that limits his mind.
- Her insan zihnini sınırlayan duvarı görmüştür.
- Tom pointed to the picture on the wall.
- Tom duvardaki resmi işaret etti.
- Place the ladder against the wall.
- Merdiveni duvara yaslayın.
- The ghost went through the wall.
- Hayalet duvardan geçti.
- The wall is thirty yards long.
- Duvar yaklaşık 27,5 metre uzunluğunda.
- Sami held Layla against the wall.
- Sami, Layla'yı duvara yasladı.
- There are some pictures on the wall.
- Duvarda bazı resimler var.
- There was broken glass on top of the wall.
- Duvarın üstünde kırık cam vardı.
- I helped Tom climb over the wall.
- Tom'un duvara tırmanmasına yardım ettim.
- Tom stuck a poster on the wall.
- Tom duvarın üzerine bir poster sapladı.
- Talking to Tom is like talking to a brick wall.
- Tom'la konuşmak tuğladan bir duvarla konuşmak gibi.
- Tom hit the wall with his fist.
- Tom yumruğuyla duvara vurdu.
- The paint was coming off the wall.
- Boya duvardan aşağıya dökülüyordu.
- Tom has a pretty good idea who painted graffiti on his wall.
- Tom, duvarına kimin grafiti çizdiği konusunda oldukça iyi bir fikre sahip.
- Tom looked through the hole in the wall.
- Tom duvardaki delikten baktı.
- Don't put the table so close to the wall.
- Masayı duvara çok yakın koyma.
- Tom poked his finger up through the hole in the wall.
- Tom parmağıyla duvardaki deliği kurcaladı.
- Turn around and face the wall.
- Arkanı dön ve duvara bak.
- A fat white cat sat on a wall and watched them with sleepy eyes.
- Şişman beyaz bir kedi duvarın üzerine oturmuş uykulu gözlerle onları izliyordu.
- Tom leaned the ladder against the wall.
- Tom merdiveni duvara yasladı.
- I have several paintings hanging on my wall.
- Duvarımda asılı birkaç tablo var.
- A portrait was hung on the wall.
- Duvarda bir portre asılıydı.
- My grandfather's photograph is on the wall.
- Büyükbabamın fotoğrafı duvarda asılı.
- Tom put the thermometer on the wall.
- Tom termometreyi duvara koydu.
- The portrait was taken from the wall.
- Portre duvardan alındı.
- He hung it on the wall.
- Duvara asmış.
- The house had a stone wall around it.
- Evin etrafında taş bir duvar vardı.
- I was too short to see over the wall.
- Duvarın üstünden bakmaya boyum yetmiyordu.
- They struck the wall with their fists.
- Yumruklarıyla duvara vurdular.
- I'm hanging the calendar on the wall.
- Takvimi duvara asıyorum.
- Tom shoved Mary up against the wall.
- Tom Mary'yi duvara doğru itti.
- Tom could hear laughter through the wall.
- Tom duvarın arkasından kahkahaları duyabiliyordu.
- Tom is drawing on the wall with white chalk.
- Tom beyaz tebeşirle duvara bir şeyler çiziyor.
- Don't put the table so close to the wall.
- Masayı duvara çok yakın koymayın.
- Tom hung a calendar on the wall.
- Tom duvara bir takvim astı.
- There were a hat and a coat on the wall.
- Duvarda bir şapka ve bir palto vardı.
- Tom pointed to a sign on the wall.
- Tom duvardaki bir tabelayı işaret etti.
- His shadow on the wall looked sad.
- Duvardaki gölgesi üzgün görünüyordu.
- The wall was splattered with blood.
- Duvara kan sıçramıştı.
- I turned on the fan and directed it to the wall.
- Ben fanı açtım ve duvara doğru yönlendirdim.
- Dan noticed Linda's photograph on the wall.
- Dan, Linda'nın duvardaki fotoğrafını fark etti.
- The picture is hanging on the wall.
- Resim duvarda asılı.
- Tom and Mary saw themselves in the mirror that was hanging on the wall.
- Tom ve Mary duvarda asılı duran aynada kendilerini gördüler.
- Thank you for building this wall.
- Bu duvarı inşa ettiğiniz için teşekkürler.
- The bed folds into the wall.
- Yatak duvarın içine doğru katlanıyor.
- Tom built a wall around his house.
- Tom evinin etrafında bir duvar inşa etti.
- That wall is cold.
- Bu duvar soğuk.
- Tom's car crashed into a wall.
- Tom'un arabası duvara çarptı.
- Tom painted the wall pink.
- Tom'un duvarı pembe boyalı.
- He stood with his back to the wall.
- Sırtını duvara dayamış duruyordu.
- Tom was sitting on a wall and looking out at the ocean.
- Tom bir duvarın üstünde oturuyordu ve okyanusa bakıyordu.
- Don't lean against the wall.
- Duvara yaslanmayın.
- There were nice pictures on that wall.
- Şu duvarda güzel resimler vardı.
- Tom coaxed the mouse out of the hole in the wall with a piece of bread.
- Tom fareyi duvardaki delikten bir parça ekmekle kandırarak çıkardı.
- There is a portrait of Bob on the wall.
- Duvarda Bob'un bir portresi vardı.
- The wall was coated with paint.
- Duvar boya ile kaplıydı.
- There's a picture of Tom on the wall.
- Duvarda Tom'un bir resmi var.
- Tom leaned back against the wall.
- Tom duvara yaslandı.
- We're going to build a wall.
- Bir duvar inşa edeceğiz.
- There is a large hole in the wall.
- Duvarda büyük bir delik var.
- The new rotas were showing on the wall.
- Yeni rotalar duvarda gösteriliyordu.
- I am bringing down this old wall.
- Bu eski duvarı yıkıyorum.
- The self-driving car crashed into a wall.
- Sürücüsüz araba bir duvara çarptı.
- How long will it take to build this wall?
- Bu duvarı inşa etmek ne kadar alır?
- I banged my elbow against the wall.
- Dirseğimi duvara çarptım.
- The car hit a wall.
- Araba duvara çarptı.
- He hung a picture on the wall.
- O, duvara bir resim astı.
- Look at the notice on the wall.
- Duvardaki ilana bak.
- He drew a straight line on the wall.
- Duvarda düz bir çizgi çizdi.
- He fixed the bookshelf to the wall.
- Kitaplığı duvara sabitledi.
- Tom slumped against the wall, exhausted and miserable.
- Tom duvara yaslanmış, bitkin ve mutsuzdu.
- We are going to build a wall.
- Bir duvar inşa edeceğiz.
- I'm not going to pay for that wall.
- O duvarın parasını ödemeyeceğim.
- Is that a picture of Tom on the wall?
- Duvardaki Tom'un bir resmi mi?
- Tom took off the picture on the wall and hung another there.
- Tom duvardaki resmi kaldırıp yerine başka bir resim astı.
- He pressed me against the wall.
- Beni duvara yasladı.
- This wall feels very cold.
- Bu duvar çok soğuk.
- I heard voices through the wall.
- Duvarın arkasından sesler duydum.
- Tom threw the phone against the wall.
- Tom telefonu duvara fırlattı.
- Tom posted a notice on the wall.
- Tom duvara bir ilan astı.
- He escaped from prison by climbing over a wall.
- Duvardan tırmanarak hapishaneden kaçtı.
- We're up against the wall.
- Duvara dayandık.
- Using Sami's own blood, Layla wrote the word dog on the wall.
- Layla, Sami'nin kendi kanını kullanarak duvara köpek kelimesini yazdı.
- The wall was made of rough stones.
- Duvar kaba taşlardan yapılmış.
- Tom sat in the dimly-lit room, staring at the wall.
- Tom loş odada oturmuş, duvara bakıyordu.
- She decorated the wall with pictures.
- Duvarı resimlerle süsledi.
- The nail pierced the wall.
- Çivi duvarı deldi.
- I asked Tom to stop pounding on the wall.
- Tom'un duvara vurmasını bırakmasını istedim.
- I have several paintings hanging on my wall.
- Duvarımda asılı birkaç tablom var.
- She broke her hand punching the wall.
- O duvara yumruk atarken elini kırdı.
- The brick wall collapsed on itself.
- Tuğla duvar kendi üzerine yıkıldı.
- He struck the wall with his fist.
- O, yumruğuyla duvara vurdu.
- Tom looked at the painting on the wall.
- Tom duvardaki tabloya baktı.
- On the wall there was a big picture of Sir Anthony at the piano.
- Duvarda Sir Anthony'nin piyanoda büyük bir resmi vardı.
- The wall is two meters thick.
- Duvar, iki metre kalınlığındadır.
- Our task is to rebuild the wall.
- Görevimiz duvarı yeniden inşa etmek.
- Look what Tom wrote on the wall.
- Bak Tom duvara ne yazmış.
- Mary posted the picture on her wall.
- Mary resmi onun duvarına astı.
- Tom looked at the wall.
- Tom duvara baktı.
- They had to climb a wall six feet high.
- Onlar, altı fit yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldı.
- I heard voices through the wall.
- Duvar boyunca sesler duydum.
- There was a high wall about the garden.
- Bahçenin etrafında yüksek bir duvar vardı.
- Post your picture in the wall.
- Resmini duvara as.
- I'm hanging a picture of my grandmother on the wall.
- Büyükannemin bir resmini duvara asıyorum.
- Hang that picture on the wall.
- O resmi duvara as.
- Tom bashed Mary's head against the wall.
- Tom, Mary'nin kafasını duvara vurdu.
- The brick wall collapsed on itself.
- Tuğla duvar kendi üzerine çöktü.
- There wasn't a single picture on the wall.
- Duvarda tek bir resim bile yoktu.
- Don't climb the wall.
- Duvara tırmanmayın.
- The map is on the wall.
- Harita duvarda.
- The wall appeared to be smooth and impenetrable.
- Duvar mükemmel ve geçilemez gibi görünüyordu.
- Tom is going to build a wall around his house.
- Tom evinin etrafına bir duvar inşa edecek.
- There is a clock on the wall.
- Duvarda bir saat var.
- Turn around and face the wall.
- Arkanı dön ve yüzünü duvara dön.
- Tom couldn't see over the wall.
- Tom duvarın ötesini göremiyordu.
- There are some flies on the wall.
- Duvarda birkaç sinek var.
- Look at the notice on the wall.
- Duvardaki ilana bakın.
- You struck the wall with your fist, didn't you?
- Yumruğunla duvara vurdun, değil mi?
- He propped his bike against the wall.
- Bisikletini duvara yasladı.
- The brick wall collapsed on itself.
- Tuğla duvar kendiliğinden çöktü.
- Don't lean against this wall.
- Bu duvara yaslanmayın.
- There are many paintings on the wall.
- Duvarda birçok resim vardır.
- Could you prop up this mirror against that wall for me?
- Şu aynayı benim için duvara dayayabilir misin?
- Stand the ladder against the wall.
- Merdiveni duvara daya.
- The old man sitting on the wall looked bored.
- Duvarda oturan yaşlı adam sıkılmış görünüyordu.
- The truck scraped along the wall in the narrow road.
- Kamyon, dar yolda duvara sürtünerek ilerledi.
- The picture on the wall was painted by Picasso.
- Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.
- Why did you paint this wall black?
- Bu duvarı neden siyaha boyadın?
- There were a hat and a coat on the wall.
- Duvarda bir şapka ve bir ceket vardı.
- Tom hung his new dartboard on the wall.
- Tom yeni dart tahtasını duvara astı.
- The brick wall collapsed on itself.
- Tuğla duvar kendiliğinden yıkıldı.
- We should build a wall.
- Bir duvar inşa etmeliyiz.
- Layla was pushed to the wall.
- Layla duvara itildi.
- I thought I heard someone banging on the wall.
- Birinin duvara vurduğunu duyduğumu sandım.
- Please put the table next to the wall.
- Lütfen masayı duvarın yanına koyun.
- Who will pay the wall?
- Kim duvarı ödeyecek?
- I painted the wall.
- Duvarı ben boyadım.
- Talking to Eliana is like talking to a wall.
- Eliana ile konuşmak bir duvarla konuşmak gibi.
- Does the wall have any windows?
- Duvarda hiç pencere var mı?
- There's mold on the wall.
- Duvarda küf var.
- Don't climb up the wall.
- Duvara tırmanma.
- We had him paint the wall.
- Duvarı ona boyattık.
- Tom came in through a secret door in the wall.
- Tom duvardaki gizli bir kapıdan girdi.
- The bullet penetrated the wall.
- Kurşun duvarı delip geçmiş.
- Tom is building a wall.
- Tom bir duvar inşa ediyor.
- Using Sami's own blood, Layla wrote the word dog on the wall.
- Leyla, Sami'nin kendi kanını kullanarak duvara köpek sözcüğünü yazdı.
- A wall surrounded the old city.
- Eski şehri çevreleyen bir duvar.
- Tom leapt over the wall.
- Tom duvarın üzerinden atladı.
- A dog can't climb up a wall.
- Bir köpek duvara tırmanamaz.
- She struck the wall with her fist.
- O, yumruğu ile duvara vurdu.
- Our task is to rebuild the wall.
- Bizim görevimiz duvarı yeniden inşa etmektir.
- Dan found blood spatter on the wall.
- Dan duvarda kan lekesi buldu.
- We are coating the wall with clay.
- Duvarı kil ile kaplıyoruz.
- As soon as you get the wall painted, you can go home.
- Duvarı boyadıktan sonra eve gidebilirsin.
- The cats are curious about the red dot on the wall.
- Kediler duvardaki kırmızı noktayı merak ediyor.
- Does the wall have any windows?
- Duvarın hiç penceresi var mı?
- We are coating the wall with clay.
- Biz duvarı kille kaplıyoruz.
- Someone is standing behind the wall.
- Birisi duvarın arkasında duruyor.
- Is that a picture of Tom on the wall?
- Duvardaki Tom'un resmi mi?
- I'd love to be a fly on the wall at the meeting of the senior executives about the future of the company.
- Şirketin geleceğiyle ilgili üst düzey yöneticilerin toplantısında duvarda uçan bir sinek olmak isterdim.
- The wall should be very tall.
- Duvar çok uzun olmalı.
- He threw the ball against the wall.
- Topu duvara fırlattı.
- There wasn't a single picture on the wall.
- Duvarda tek bir resim yoktu.
- Tom has a picture of Mary on his bedroom wall.
- Tom'un yatak odasının duvarında Mary'nin bir resmi var.
- The bullet penetrated the wall.
- Kurşun duvarı deldi.
- There was broken glass on top of the wall.
- Duvarın üstünde cam kırıkları vardı.
- Tom has a painting depicting a hunting scene hanging on his wall.
- Tom'un duvarında asılı av sahnesini tasvir eden bir resmi var.
- He told me about an old school behind a high wall in a dirty street.
- O bana kirli bir caddede yüksek bir duvarın arkasında eski bir okuldan bahsetti.
- This wall blocks the wind.
- Bu duvar rüzgarı engelliyor.
- Hillary rested the ladder against the wall.
- Hillary merdiveni duvara dayadı.
- This wall is taller than that one.
- Bu duvar ondan daha uzun.
- Tom stared blankly at the wall.
- Tom boş boş duvara baktı.
- Tom had several photos of Mary hanging on his wall.
- Tom'un duvarında Mary'nin birkaç fotoğrafı asılıydı.
- Tom drives Mary up the wall.
- Tom Mary'i duvara yapıştırdı.
- He must have stacked them up against the wall.
- Onları duvarın dibine yığmış olmalı.
- I'm going to tear down this wall.
- Bu duvarı yıkacağım.
- Don't throw a ball against the wall.
- Topu duvara atma.
- They struck the wall with their fists.
- Onlar yumruklarıyla duvara vurdu.
- Is it legal to build this wall of separation?
- Bu ayrım duvarını inşa etmek yasal mı?
- The new rotas were showing on the wall.
- Yeni görev listeleri duvarda gösteriliyor.
- Tom and Mary pushed the table against the wall.
- Tom ve Mary masayı duvara doğru itti.
- Tom leaned the ladder against the wall.
- Tom merdiveni duvara dayadı.
- Giving advice to him is like talking to a brick wall.
- Ona öğüt vermek duvara konuşmak gibi bir şey.
- Put your hands against the wall.
- Ellerini duvara koy.
- The wall is white on the outside and green on the inside.
- Duvarın dışı beyaz, içi yeşil.
- Have you ever coated a wall with lime?
- Hiç bir duvarı kireçle kapladın mı?
- His eyes got stuck on the canvas on the wall.
- Onun gözleri duvardaki tuvale takıldı.
- Ken leapt over the wall.
- Ken duvarın üzerinden atladı.
- Tom decorated his wall with posters of his favorite movies.
- Tom duvarını en sevdiği filmlerin posterleriyle süsledi.
- There's a crack in this wall.
- Bu duvarda bir çatlak var.
- A portrait was hung on the wall.
- Duvara bir portre asılmıştı.
- The wall gave way in the earthquake.
- Depremde duvar yıkıldı.
- There were several framed pictures on the wall.
- Duvarda çerçeveli birkaç resim vardı.
- The inhabitants built a wall round the town with four gates opening out on roads leading east, south, west and north.
- Kasaba sakinleri kasabanın etrafına doğu, güney, batı ve kuzeye giden yollara açılan dört kapısı olan bir duvar inşa etti.
- His eye fell on the picture on the wall.
- Gözü duvardaki resme takıldı.
- Must I repaint the wall?
- Ben duvarı tekrar boyamalı mıyım?
- The wall is 27.5 meters long.
- Duvar 27,5 metre uzunluğunda.
- Why did you draw a face on the wall?
- Neden duvara bir yüz çizdin?
- There is a map on the wall.
- Duvarda bir harita var.
- Tom pointed to the map on the wall.
- Tom duvardaki haritayı gösterdi.
- How long will it take to build this wall?
- Bu duvarı inşa etmek ne kadar zaman alır?
- We should build a wall.
- Bizim bir duvar inşa etmemiz gerekir.
- They had to climb a wall six feet high.
- Altı metre yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldılar.
- Hang a picture on the wall.
- Duvara bir resim asın.
- Let's build a wall.
- Bir duvar inşa edelim.
- He drew a straight line on the wall.
- Duvara düz bir çizgi çizdi.
- I walked into a wall.
- Ben bir duvara çarptım.
- Who was writing on the wall?
- Duvara kim yazıyordu?
- I cannot bring this wall down by myself.
- Bu duvarı tek başıma yıkamam.
- I struck the wall with my fist.
- Ben yumruğumla duvara vurdum.
- The ball bounced over the wall.
- Top duvardan sekti.
- He filled up the hole in the wall.
- Duvardaki deliği doldurdu.
- The ball flew over the playground wall and landed in the river.
- Top oyun alanı duvarının üzerinden uçtu ve nehre düştü.
- There was a bus schedule on the wall.
- Duvarda bir otobüs çizelgesi vardı.
- Tom wants us to mount the TV on the wall.
- Tom televizyonu duvara monte etmemizi istiyor.
- They fixed the sign to the wall.
- Tabelayı duvara sabitlediler.
- They broke down part of the wall.
- Duvarın bir kısmını yıktılar.
- Tom painted the wall pink.
- Tom duvarı pembeye boyadı.
- Mary struck the wall with her fist.
- Mary duvara yumruğuyla vurdu.
- Layla pushed Sami to the wall.
- Leyla, Sami'yi duvara itti.
- Tom stuck a poster on the wall.
- Tom duvara bir poster yapıştırdı.
- Hang that picture on the wall.
- Şu resmi duvara as.
- He'd used the dirty brush to paint the wall green, and he did not clean it afterwards.
- Duvarı yeşile boyamak için kirli fırçayı kullanmış ve daha sonra temizlememişti.
- The nail went through the wall.
- Çivi, duvarı delip geçti.
- Every man has seen the wall that limits his mind.
- Her insan aklını sınırlayan duvarı gördü.
- Don't throw a ball against the wall.
- Duvara top atmayın.
- Hey, get away from the wall.
- Hey, duvardan uzak dur.
- The wall should be very tall.
- Duvarın çok yüksek olması gerekir.
- His pictures were hung on the wall.
- Onun resimleri duvarda asılı.
- Tom bashed his head against the wall.
- Tom kafasını duvara vurdu.
- Tom dug through the wall of his cell.
- Tom hücresinin duvarını kazdı.
- Tom posted the notice on the wall.
- Tom duvara bir ilan astı.
- The picture is hanging on the wall.
- Resim duvarda asılı duruyor.
- A high wall stands all about the garden.
- Bahçenin etrafında yüksek bir duvar var.
- Tom doesn't know who wrote the graffiti on the wall.
- Tom duvardaki grafitiyi kimin yazdığını bilmiyor.
- Tom came in through a secret door in the wall.
- Tom duvardaki gizli bir kapıdan içeri girdi.
- A wall surrounded the ancient part of the city.
- Şehrin eski kısmını bir duvar çevreliyordu.
- Put the ladder against the wall.
- Merdiveni duvara dayayın.
- Her bed is next to the wall.
- Yatağı duvarın yanında.
- The car crashed into the wall.
- Araba duvara çarptı.
- The wall is two meters thick.
- Duvar iki metre kalınlığında.
- Who do you think wrote that graffiti on the wall?
- Duvardaki grafitiyi kim yazdı sanıyorsun?
- There is a Picasso on the wall.
- Duvarda bir Picasso vardır.
- A fat white cat sat on a wall and watched the two of them with sleepy eyes.
- Şişman beyaz bir kedi duvarın üzerine oturmuş uykulu gözlerle ikisini izliyordu.
- There is a Picasso on the wall.
- Duvarda bir Picasso resmi var.
- When did you have your wall painted?
- Duvarınızı ne zaman boyattınız?
- There's a huge hole in the wall.
- Duvarda kocaman bir delik var.
- Tom enjoyed looking at the paintings hanging on Mary's wall.
- Tom, Mary'nin duvarında asılı olan tablolara bakmaktan hoşlanıyordu.
- The wall was made of rough stones.
- Duvar kaba taşlardan yapılmıştı.
- Stop pounding on the wall.
- Duvara vurmayı bırak.
- The entire ceiling, which was supported by the wall, collapsed together with it.
- Duvarın desteklediği tüm tavan, duvarla birlikte çöktü.
- A fat white cat sat on a wall and watched the two of them with sleepy eyes.
- Şişman beyaz bir kedi, duvarın üstüne oturdu ve onların ikisini uykulu gözlerle izledi.
- Don't climb the wall.
- Duvara tırmanma.
- Have you ever drilled this wall?
- Hiç bu duvarı deldin mi?
- She saw my name written on the wall.
- Duvarda ismimin yazılı olduğunu görmüş.
- This wall feels cold.
- Bu duvar soğuk.
- Tom walked toward the far wall.
- Tom uzak duvara doğru yürüdü.
- I was too short to see over the wall.
- Duvarın üstünü göremeyecek kadar kısaydım.
- The man peeped through a hole in the wall.
- Adam duvardaki bir delikten gözetledi.
- Put it on the wall.
- Onu duvara as.
- I hung the painting on the wall.
- Ben tabloyu duvara astım.
- There's a big crack in the wall.
- Duvarda büyük bir çatlak var.
- The wall around the hut was made of human bones and on its top were skulls.
- Kulübenin etrafındaki duvar insan kemiklerinden yapılmıştı ve tepesinde kafatasları vardı.
- Are there any windows in the wall?
- Duvarda hiç pencere var mı?
- She painted the wall red.
- Duvarı kırmızıya boyadı.
- I hung the painting on the wall.
- Tabloyu duvara astım.
- He tossed the ball towards the wall.
- Topu duvara doğru fırlattı.
- Who will pay the wall?
- Duvarı kim ödeyecek?
- Mary posted the picture on her wall.
- Mary resmi duvarına astı.
- A rat chewed a hole in the wall.
- Bir fare kemirerek duvarda bir delik açtı.
- Tom was sitting on a wall and looking out at the ocean.
- Tom bir duvarın üzerine oturmuş okyanusa bakıyordu.
- Tom punched a hole in the wall after his team lost the grand final.
- Takımı büyük finali kaybettikten sonra Tom duvarda bir delik açtı.
- Tom is drawing on the wall with white chalk.
- Tom beyaz tebeşirle duvarda resim çiziyor.
- What's behind the wall?
- Duvarın ardında ne var?
- Tom punched a hole in the wall after his team lost the grand final.
- Tom, takımı büyük finali kaybedince yumruğuyla duvarı deldi.
- I was about to jump over the wall.
- Duvarın üstünden atlayacaktım.
- Is it true that you coated the wall with clay?
- Duvarı kille kapladığın doğru mu?
- The picture on the wall was painted by Picasso.
- Duvardaki resim Picasso tarafından yapıldı.
- A fat white cat sat on a wall and watched them with sleepy eyes.
- Tombul beyaz bir kedi, duvarın üstüne oturdu ve onları uykulu gözlerle seyretti.
- I'm not sure if this painting will fit on the wall.
- Bu tablonun duvara sığacağından emin değilim.
- Tom could hear laughter through the wall.
- Tom duvardan kahkahaları duyabiliyordu.
- Tom hung the picture on the wall.
- Tom resmi duvara astı.
- You may be able to read the handwriting on the wall, but it is Greek to me.
- Sen duvardaki el yazısını okuyabilirsin ama ben hiç anlamıyorum.
- Tom couldn't see over the wall.
- Tom duvarın üzerini göremedi.
- Could you prop up this mirror against that wall for me?
- Bu aynayı benim için o duvara dayayabilir misin?
- Tom saw a picture of Mary hanging on the wall.
- Tom, Mary'nin duvarda asılı bir resmini gördü.
- Tom is bringing down a wall.
- Tom bir duvarı yıkıyor.
- There were scribbles all along the wall.
- Bütün duvar boyunca karalamalar vardı.
- There were several framed pictures on the wall.
- Duvarda birkaç çerçeveli resim vardı.
- The driver of the car that crashed into the wall was a blonde woman.
- Duvara çarpan arabanın şoförü sarışın bir kadındı.
- Have you ever drilled this wall?
- Bu duvarı hiç deldiniz mi?
- Why did you paint this wall black?
- Neden bu duvarı siyaha boyadınız?
- Tom painted the wall white.
- Tom duvarı beyaza boyadı.
- There were nice pictures on that wall.
- O duvarda güzel fotoğraflar vardı.
- The lizard climbed along the wall and went into a hole.
- Kertenkele duvar boyunca tırmandı ve bir deliğe gitti.
- The wall is partly covered with ivy.
- Duvar, kısmen sarmaşıkla kaplı.
- His pictures were hung on the wall.
- Resimleri duvara asıldı.
- Tom pointed to the map on the wall.
- Tom duvardaki haritayı işaret etti.
- The wall is freshly painted.
- Duvar yeni boyanmış.
- Stand the ladder against the wall.
- Merdiveni duvara yaslayın.
- He hung the pictures on the wall.
- Resimleri duvara astı.
- Tom is hanging a picture on the wall.
- Tom duvara bir resim asıyor.
- Tom shoved Mary up against the wall.
- Tom, Mary'yi duvara doğru itti.
- Tom recognized the writing on the wall.
- Tom duvardaki yazının farkına vardı.
- Dan found blood spatter on the wall.
- Dan duvarda kan lekeleri buldu.
- He pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.
- Anne babasının yan odada ne konuştuğunu acaba duyabilir miyim diye kullağını duvara dayadı.
- I hung a picture on the wall.
- Duvara bir resim astım.
- He was leaning against the wall.
- Duvara yaslanmıştı.
- The calendar is hanging on the wall.
- Takvim duvarda asılı.
- We tried to make out the letters written on the wall.
- Duvarda yazan harfleri anlamaya çalıştık.
- She painted the wall pink.
- O, duvarı pembe boyadı.
- Tom shoved Mary against the wall.
- Tom, Mary'yi duvara doğru itti.
- There is a portrait of Tom Jackson on the wall.
- Duvarda Tom Jackson'ın bir portresi var.
- Tom sat in the dimly-lit room, staring at the wall.
- Tom loş ışıklı odada oturarak duvara bakıyordu.
- He leaned against the wall.
- Duvara dayanmıştı.
- There's a ladder leaning against the garage wall.
- Garaj duvarına yaslanmış bir merdiven var.
- She pasted a notice on the wall.
- Duvara bir ilan yapıştırdı.
- Dan noticed Linda's photograph on the wall.
- Dan Linda'nın duvardaki fotoğrafını fark etti.
- You struck the wall with your fists, didn't you?
- Yumruklarınla duvara vurdun, değil mi?
- Every wall is a door.
- Her duvar bir kapıdır.
- Fix the clock on the wall.
- Saati duvara asın.
- I was about to jump over the wall.
- Duvardan atlamak üzereydim.
- The self-driving car crashed into a wall.
- Kendi kendine giden araba bir duvara çarptı.
- The inhabitants built a wall round the town with four gates opening out on roads leading east, south, west and north.
- Sakinler şehrin etrafına doğu, güney, batı ve kuzeye çıkan yollara açılan dört kapılı bir duvar inşa ettiler.
- I asked Tom to stop pounding on the wall.
- Tom'dan duvara vurmayı kesmesini istedim.
- The picture is on the wall now.
- Resim şu anda duvarda.
- Tom is on the other side of this wall.
- Tom bu duvarın diğer tarafında.
- The wall was covered with graffiti.
- Duvar grafitilerle kaplanmıştı.
- The posters were immediately removed from the wall.
- Posterler çabucak duvarlardan söküldü.
- Hang the mirror on the wall.
- Aynayı duvara as.
- There were blood spatters on the wall.
- Duvarda kan lekeleri vardı.
- Tom poked his finger up through the hole in the wall.
- Tom parmağını duvardaki delikten içeri soktu.
- There is a picture on the wall.
- Duvarda bir resim var.
- The painting on the wall above the fireplace is by Tom.
- Şöminenin üstündeki duvarda bulunan resim Tom tarafından yapıldı.
- Have you ever stuck a poster on a wall?
- Hiç duvara bir poster yapıştırdın mı?
- Tom recognized the writing on the wall.
- Tom duvardaki yazıyı fark etti.
- The wall is thirty yards long.
- Duvar otuz yarda uzunluğunda.
- Tom has a painting depicting a hunting scene hanging on his wall.
- Tom'un duvarında bir av sahnesini tasvir eden bir tablo asılı.
- There's a huge hole in the wall.
- Duvarda büyük bir delik var.
- The picture on the wall was painted by Picasso.
- Duvardaki resim Picasso tarafından yapılmış.
- The wall protected me from the rain.
- Duvar beni yağmurdan korudu.
- Layla pushed Sami to the wall.
- Layla Sami'yi duvara doğru itti.
- I turned on the fan and directed it to the wall.
- Vantilatörü açtım ve duvara doğru yönlendirdim.
- Where is the wall?
- Duvar nerede?
- Tom hung his diploma on the wall.
- Tom diplomasını duvara astı.
- Tom is drilling the wall.
- Tom duvarı deliyor.
- Somebody wrote my name on the wall.
- Biri benim adımı duvara yazmış.
- Look at the picture on the wall.
- Duvardaki resme bak.
- I walked into a wall.
- Duvara doğru yürüdüm.
- He coated the wall with paint.
- Duvarı boyayla kapladı.
- Tom struck the wall with his fist.
- Tom yumruğuyla duvara vurdu.
- Tom posted the notice on the wall.
- Tom duvara ilan yapıştırdı.
- How long will it take to build this wall?
- Bu duvarı inşa etmek ne kadar sürer?
- She painted the wall red.
- Duvarı kırmızıya boyamış.
- Put your hands against the wall.
- Ellerini duvara daya.
- The boy drew a picture on the wall.
- Çocuk duvara bir resim çizdi.
- You had better fix the bookcase to the wall.
- Kitaplığı duvara sabitleseniz iyi olur.
- Tom drives Mary up the wall.
- Tom, Mary'yi duvara yapıştırdı.
- Tom leaned back against the wall.
- Tom sırtını duvara yasladı.
- The apples on the other side of the wall are the sweetest.
- Duvarın diğer tarafındaki elmalar en tatlılarıdır.
- He stood with his back to the wall.
- Sırtını duvara dayadı.
- The clock is hung on the wall.
- Saat duvarda asılı.
- She painted the wall pink.
- Duvarı pembeye boyamış.
- Place the ladder against the wall.
- Merdiveni duvara daya.
- Look on their wall.
- Duvarlarına bak.
- He struck the wall with his fist.
- Duvara yumruğuyla vurdu.
- A very beautiful picture is hanging on the wall.
- Duvarda çok güzel bir resim asılı.
- Tom propped his bicycle against the wall.
- Tom bisikletini duvara dayadı.
- They painted the wall white.
- Duvarı beyaza boyadılar.
- I had to climb over the wall.
- Duvara tırmanmak zorunda kaldım.
- She struck the wall with her fist.
- Duvara yumruğuyla vurdu.
- Our task is to repair a wall.
- Bizim görevimiz bir duvarı onarmak.
- Have you ever coated a wall with lime?
- Hiç bir duvarı kireçle kapladınız mı?
- His shadow on the wall looked sad.
- Onun duvardaki gölgesi üzgün görünüyordu.
- Is it true that you coated the wall with clay?
- Duvarı kil ile kapladığınız doğru mu?
- Look on their wall.
- Onların duvarına bak.
- Tom pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.
- Tom, bitişik odadaki ebeveynlerinin ne konuştuğunu duyup duyamayacağını anlamak için kulağını duvara dayadı.
- Tom leaned against the wall and smoked a cigarette.
- Tom duvara yaslandı ve bir sigara içti.
- There were scribbles all along the wall.
- Duvar boyunca karalamalar vardı.
- Tom has a picture of Mary on his bedroom wall.
- Tom'un yatak odası duvarında Mary'nin bir resmi vardır.
- The wall was coated with paint.
- Duvar boya ile kaplanmıştı.
- The posters were immediately removed from the wall.
- Posterler hemen duvardan indirildi.
- This wall feels cold.
- Bu duvar soğuk geliyor.
- She hung the calendar on the wall.
- Takvimi duvara astı.
- Look at the map on the wall carefully.
- Duvardaki haritaya dikkatlice bak.
- There's a calendar hanging on the wall.
- Duvarda asılı bir takvim var.
- The wall is covered with graffiti.
- Duvar grafiti ile kaplı.
- He pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.
- Anne ve babasının yan odada konuştuklarını duyup duymadığını anlamak için kulağını duvara dayadı.
- This wall is cold.
- Bu duvar soğuk.
- The wall has a large hole in it.
- Duvarda büyük bir delik var.
- His bed is next to the wall.
- Yatağı duvarın yanında.
- The picture is hanging on the wall.
- Resim duvarda asılıdır.
- There is a painting on the wall.
- Duvarda bir tablo var.
- Who was writing on the wall?
- Kim duvara yazı yazıyordu?
- He leaned against the wall.
- Duvara dayandı.
- Tom is sitting on the wall.
- Tom duvarın üzerinde oturuyor.
- Tom pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.
- Tom, anne babasının yan odada konuştuklarını duyup duymadığını anlamak için kulağını duvara dayadı.
- He leaned against the wall.
- O, duvara yaslandı.
- Don't climb on the wall.
- Duvara tırmanma.
- He escaped from prison by climbing over a wall.
- Bir duvara tırmanarak hapishaneden kaçtı.
- Why did you paint this wall black?
- Neden bu duvarı siyaha boyadın?
- Tom pulled some nails out of the wall.
- Tom duvardan birkaç çivi çıkardı.
- We leaned the ladder against the wall.
- Merdiveni duvara dayadık.
- Stop pounding on the wall.
- Duvara vurup durma.
- Tom saw a picture of Mary hanging on the wall.
- Tom Mary'nin duvarda asılı bir resmini gördü.
- I'd love to be a fly on the wall at the meeting of the senior executives about the future of the company.
- Ben şirketin geleceği ile ilgili üst düzey yöneticilerinin toplantısında duvardaki sinek olmayı isterdim.
- The driver of the car that crashed into the wall was a blonde woman.
- Duvara çarpan arabanın sürücüsü sarışın bir kadındı.
- I hung the calendar on the wall.
- Takvimi duvara astım.
- Ken jumped over the wall.
- Ken duvarın üzerinden atladı.
- Tom saw a crack in the wall.
- Tom duvarda bir çatlak gördü.
- I am building a wall.
- Bir duvar inşa ediyorum.
- Don't lean against the wall.
- Duvara yaslanma.
- The portrait was taken from the wall.
- Portre duvardan alınmıştı.
- Mary struck the wall with her fist.
- Mary yumruğuyla duvara vurdu.
- He leaned against the wall.
- O, duvara dayandı.
- My grandfather's picture is on the wall.
- Büyükbabamın resmi duvarda asılı.
- His eye fell on the picture on the wall.
- Onun gözü duvardaki resme takıldı.
- There are many paintings on the wall.
- Duvarda birçok resim var.
- He pressed his ear against the wall.
- Kulağını duvara dayadı.
- Tom is sticking a bill on the wall.
- Tom duvara bir fatura yapıştırıyor.
- This wall blocks the wind.
- Bu duvar rüzgarı engeller.
- The painting on the wall above the fireplace is by Tom.
- Şöminenin üstündeki duvardaki resim Tom'a ait.
- Tom helped Mary hang a picture on the wall.
- Tom Mary'nin duvara bir resim asmasına yardım etti.
- There is a portrait of Bob on the wall.
- Duvarda Bob'un bir portresi var.
- He was leaning against the wall.
- O, duvara yaslanıyordu.
- He told me about an old school behind a high wall in a dirty street.
- Bana kirli bir sokakta yüksek bir duvarın arkasındaki eski bir okuldan bahsetti.
- Tom pushed Mary against the wall.
- Tom Mary'yi duvara doğru itti.
- The picture is on the wall.
- Resim duvarda.
- I'm not sure if this painting will fit on the wall.
- Bu resmin duvara uyup uymayacağından emin değilim.
- As soon as you get the wall painted, you can go home.
- Duvarı boyatır boyatmaz eve gidebilirsin.
- I'm hanging the calendar on the wall.
- Ben takvimi duvara asıyorum.
- I found a tree frog on the wall in my bathroom.
- Banyomun duvarında bir ağaç kurbağası buldum.
- Tom and Mary pushed the table against the wall.
- Tom ve Mary masayı duvara doğru ittiler.
- Layla was pushed to the wall.
- Leyla duvara itildi.
- The wall was covered with graffiti.
- Duvar grafiti ile kaplıydı.
- Tom painted the wall green.
- Tom duvarı yeşile boyadı.
- The paint was coming off the wall.
- Duvarın boyası dökülüyordu.
- He's standing behind the wall.
- O, duvarın arkasında duruyor.
- He propped his bike against the wall.
- Bisikletini duvara dayadı.
- He looked just like his picture on the wall of the theater.
- Tıpkı tiyatronun duvarındaki resmine benziyordu.
- Please put the table next to the wall.
- Lütfen masayı duvarın yanına koy.
- A high wall stands all about the garden.
- Tüm bahçenin etrafında yüksek bir duvar duruyor.
- Tom looked at the painting on the wall.
- Tom duvardaki resme baktı.
- The boy leaning against the wall over there is my brother.
- Şurada duvara yaslanan çocuk benim kardeşim.
- Tom leaned his head against the wall.
- Tom başını duvara yasladı.
- Tom lost control of his car and crashed into a wall.
- Tom arabasının kontrolünü kaybetti ve bir duvara çarptı.
- The lizard climbed along the wall and went into a hole.
- Kertenkele duvar boyunca tırmandı ve bir deliğe girdi.
- Tom's car crashed into a wall.
- Tom'un arabası bir duvara çarptı.
- The car hit a wall.
- Araba bir duvara çarptı.
- The prisoner dug a hole under the prison wall.
- Mahkum hapishane duvarının altına bir çukur kazdı.
- Tom pressed his ear against the wall.
- Tom kulağını duvara dayadı.
- The ball flew over the playground wall and landed in the river.
- Top park duvarını aşıp nehre düştü.
- The wall is 27.5 meters long.
- Duvar 27,5 metre uzunluğundadır.
- Put it on the wall.
- Duvara as.
- A portrait of an old man was hanging on the wall.
- Duvarda yaşlı bir adamın portresi asılıydı.
- That wall is cold.
- O duvar soğuk.
- I struck the wall with my fist.
- Yumruğumla duvara vurdum.
- The ghost went through the wall.
- Hayalet duvarın içinden geçti.
- Hang a picture on the wall.
- Duvara bir resim as.
- You had better fix the bookcase to the wall.
- Kitaplığı duvara sabitlesen iyi olur.
- Tom is looking for someone to help him build a wall.
- Tom bir duvar inşa etmesine yardım edecek birini arıyor.
- Yesterday a truck hit this wall.
- Dün bir kamyon bu duvara çarptı.
- My father painted the wall white.
- Babam duvarı beyaza boyadı.
- When did you have your wall painted?
- Duvarını ne zaman boyattın?
- The picture on the wall is the one that Tom painted last summer.
- Duvardaki resim Tom'un geçen yaz çizdiği resim.
- Tom bashed his head against the wall.
- Tom başını duvara çarptı.
- Tom leaned against the wall.
- Tom duvara yaslandı.
- His eyes got stuck on the canvas on the wall.
- Gözleri duvardaki tuvale takıldı.
- Talking to Eliana is like talking to a wall.
- Eliana ile konuşmak duvarla konuşmak gibi.
- He saw a butterfly on the wall.
- Duvarda bir kelebek gördü.
- Tom wants us to hang the TV on the wall.
- Tom televizyonu duvara asmamızı istiyor.
- The apples on the other side of the wall are the sweetest.
- Duvarın öbür tarafındaki elmalar çok tatlı.
- A mirror wall in the room creates an illusion of spaciousness.
- Odadaki ayna duvar ferahlık yanılsaması yaratıyor.
- Tom didn't notice the bullet holes in the wall.
- Tom duvardaki kurşun deliklerini fark etmedi.
- Is it legal to build this wall of separation?
- Bu ayırma duvarını inşa etmek yasal mı?
- Tom hit the wall with his fist.
- Tom yumruğunu duvara vurdu.
- She pasted a notice on the wall.
- O, duvara bir bildiri yapıştırdı.
- Must I repaint the wall?
- Duvarı yeniden boyamalı mıyım?
- She broke her hand punching the wall.
- Duvarı yumruklarken elini kırdı.
- His bed is next to the wall.
- Onun yatağı duvarın yanında.
- The bed folds into the wall.
- Yatak duvara katlanabilir.
- I was about to jump over the wall.
- Duvarın üzerinden atlamak üzereydim.
- What's on the other side of this wall?
- Bu duvarın diğer tarafında ne var?
- Our task is to repair a wall.
- Görevimiz bir duvarı onarmak.
- Thank you for building this wall.
- Bu duvarı inşa ettiğin için teşekkür ederim.
- Tom pointed to a sign on the wall.
- Tom duvardaki bir sembolü gösterdi.
- Somebody wrote my name on the wall.
- Biri duvara ismimi yazdı.
- What's behind the wall?
- Duvarın arkasındaki ne?
- Look what Tom wrote on the wall.
- Tom'un duvara yazdığına bak.
- Tom punched a hole in the wall.
- Tom duvarda bir delik açtı.
- The wall appeared to be smooth and impenetrable.
- Duvar pürüzsüz ve aşılmaz görünüyordu.
- They are breaking down the wall.
- Duvarı yıkıyorlar.
- They are breaking down the wall.
- Onlar duvarı yıkıyorlar.
- The wall wasn't high enough to keep dogs out.
- Duvar köpekleri dışarıda tutacak kadar yüksek değildi.
- Tom climbed over the wall.
- Tom duvara tırmandı.
- Tom looked at the map on the wall.
- Tom duvardaki haritaya baktı.
- My grandfather's photograph is on the wall.
- Büyükbabamın fotoğrafı duvarda.
- He must have stacked them up against the wall.
- Onları duvara dizmiş olmalı.
- The wall was riddled with bullet holes.
- Duvar kurşun delikleriyle doluydu.
- He hung a picture on the wall.
- Duvara bir resim astı.
- Tom stacked the boxes up against the wall.
- Tom kutuları duvara yığdı.
- He's standing behind the wall.
- Duvarın arkasında duruyor.
- Tom helped Mary hang a picture on the wall.
- Tom, Mary'nin duvara bir resim asmasına yardım etti.
Show More (545)
|