(pek) çok

Significados de "(pek) çok" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	(pek) çok	plenty adj.

Significados de "(pek) çok" con otros términos en diccionario inglés turco: 182 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	pek çok	countless adj.
I've been to Boston countless times. Pek çok kez Boston'a gittim. More Sentences
2	General	pek çok	numerous adj.
The Commission has taken account of this premise on numerous counts. Komisyon bu önermeyi pek çok açıdan dikkate almıştır. More Sentences
3	General	pek çok	a world of adj.
In many ways, these show that they are living in a world of their own, detached from reality outside. Bunlar pek çok açıdan, dış gerçeklikten kopuk, kendilerine ait bir dünyada yaşadıklarını göstermektedir. More Sentences
4	General	pek çok	plenty adj.
There's plenty left. Kalan pek çok şey var. More Sentences
5	General	pek çok	most adj.
There were many bottlenecks, most of which, fortunately, we managed to resolve. Neyse ki çoğunu çözmeyi başardığımız pek çok darboğaz vardı. More Sentences
6	General	pek çok	a great many adj.
The Commission is willing to help on a great many issues. Komisyon pek çok konuda yardımcı olmaya hazırdır. More Sentences
7	General	pek çok	too much adj.
Too much of what takes place within this Parliament is not transparent. Bu Parlamentoda gerçekleşen pek çok şey şeffaf değildir. More Sentences
8	General	pek çok	copious adj.
Many people here in Parliament, indeed, consume copious quantities of drugs. Burada Parlamentoda bulunan pek çok kişi gerçekten de bol miktarda uyuşturucu tüketmektedir. More Sentences
9	General	pek çok	far adj.
There are many powerful forces at work here in the European Parliament looking to restrict the veto as far as possible. Avrupa Parlamentosu'nda vetoyu mümkün olduğunca kısıtlamak isteyen pek çok güç iş başındadır. More Sentences
10	General	pek çok	plenty of adj.
There is plenty of evidence that they do not. Öyle olmadıklarına dair pek çok kanıt var. More Sentences
11	General	pek çok	a good deal adv.
There is of course a good deal more underlying this summit. Elbette bu zirvenin altında yatan daha pek çok şey var. More Sentences
12	General	pek çok	a great deal adv.
I would like to comment on both proposals at the same time, as the two have a great deal in common. Her iki teklif hakkında da aynı anda yorum yapmak istiyorum zira ikisi arasında pek çok ortak nokta bulunmaktadır. More Sentences
13	General	pek çok defa	quite a lot adv.
I've done that quite a lot. Onu pek çok defa yaptım. More Sentences
14	General	pek çok	greatly adv.
Like many others here today, I greatly wish for a speedy end to the war in Iraq. Bugün burada bulunan pek çok kişi gibi ben de Irak'taki savaşın bir an önce sona ermesini diliyorum. More Sentences
15	General	pek çok kez	many times adv.
I have spoken on this many times in this House over the last 20 years. Bu konuda son 20 yılda bu Meclis'te pek çok kez konuştum. More Sentences
Colloquial
16	Colloquial	pek çok şey	lots of things n.
We teach each other lots of things. Birbirimize pek çok şey öğretiyoruz. More Sentences
17	Colloquial	pek çok	a great many expr.
In the past, a great many parliamentary questions have been simply ignored. Geçmişte pek çok soru önergesi görmezden gelinmiştir. More Sentences
Common Usage
18	Common Usage	pek çok	very much adv.
General
19	General	içerisinde pek çok ada adacık kayalık bulunan deniz	archipelago n.
20	General	ingilitere'nin pek çok yerinde bilhassa Londra'da çok meşhur bir sandviççi zinciri	Pret A Manger n.
21	General	pek çok renk tonuna sahip olma	tintiness n.
22	General	pek çok şey	loads (of) n.
23	General	bir şeye pek çok üzülmek	take something hard v.
24	General	pek çok sevmek	go for v.
25	General	-den pek çok zevk almak	luxuriate in v.
26	General	pek çok gönüllü iş yapmak	do a lot of volunteer work v.
27	General	pek çok ve çeşitli	manifold adj.
28	General	pek çok	no end adj.
29	General	pek çok	voluminous adj.
30	General	pek çok	vast adj.
31	General	pek çok	multitudinous adj.
32	General	pek çok	a great deal of adj.
33	General	pek çok	a spate of adj.
34	General	pek çok	myriad adj.
35	General	pek çok	a raft of adj.
36	General	pek çok	lavish adj.
37	General	pek çok	without stint adj.
38	General	pek çok	overmuch adj.
39	General	pek çok	innumerable adj.
40	General	pek çok	a good number of adj.
41	General	pek çok işe yarayan	all-purpose adj.
42	General	pek çok yeteneği olan	all-around adj.
43	General	pek çok sayıda	umteen adj.
44	General	pek çok sayıda	umpteen adj.
45	General	pek çok	whole raft of adj.
46	General	pek çok alt bölüme/sınıfa ayrılmış	polychotomous adj.
47	General	pek çok	numberful [obsolete] adj.
48	General	pek çok	numberous [obsolete] adj.
49	General	pek çok daldan esas olana ait	arterial adj.
50	General	pek çok	legion adj.
51	General	pek çok unutulmaz olaya sahip	eventful adj.
52	General	pek çok	living adj.
53	General	pek çok	mostwhat adj.
54	General	pek çok	multitudinary adj.
55	General	dünyanın pek çok bölümünde bulunan	peregrine adj.
56	General	dünyanın pek çok bölümünde bulunan	peregrinic adj.
57	General	pek çok	ever so much adv.
58	General	pek çok	immensely adv.
59	General	pek çok	out and away adv.
60	General	pek çok defa	quite a bit adv.
61	General	pek çok	far and away adv.
62	General	pek çok	highly adv.
63	General	pek çok	enormously adv.
64	General	pek çok	galore adv.
65	General	pek çok	a lot adv.
66	General	pek çok kez	quite a lot times adv.
67	General	pek çok	à gogo adv.
68	General	pek çok	bad adv.
69	General	pek çok	main [dialect] adv.
70	General	pek çok	mainly [uk] adv.
71	General	pek çok	mobs [australia/new zealand] adv.
72	General	pek çok	lots adv.
73	General	pek çok	muchly adv.
74	General	pek çok	muckle adv.
75	General	pek çok	rife adv.
76	General	pek çok	only too adv.
77	General	pek çok	streets adv.
78	General	pek çok	wheen pron.
Phrases
79	Phrases	mücadelede hayal kırıklığı ya da başarısızlık gibi pek çok şeyle karşılaşma olasılığını anlatan deyiş	c'est la guerre [french] interj.
Proverb
80	Proverb	bir çocuğun yetiştirilmesi pek çok kişini yardımını ve desteğini gerektirir	it takes a village to raise a child
81	Proverb	ağzı çok laf yapanın elinden pek iş gelmez	great talkers are little doers
Colloquial
82	Colloquial	pek çok	umpteen n.
83	Colloquial	pek çok sayıda	umpteen n.
84	Colloquial	pek çok (bir şey)	plenty of (something) adj.
85	Colloquial	pek çok	good many adv.
86	Colloquial	pek çok nedenden dolayı	for many reasons expr.
87	Colloquial	pek çok	a whole lot of expr.
88	Colloquial	pek çok nedenden ötürü	for many reasons expr.
89	Colloquial	pek zeki/çok akıllı biri değil	nothing going on upstairs expr.
90	Colloquial	pek/çok iyi değil	not too hot expr.
91	Colloquial	pek/çok iyi durumda değil	not too hot expr.
92	Colloquial	pek/çok sağlıklı değil	not too hot expr.
93	Colloquial	pek/çok iyi değil	not so hot expr.
94	Colloquial	pek/çok iyi durumda değil	not so hot expr.
95	Colloquial	pek/çok sağlıklı değil	not so hot expr.
96	Colloquial	pek çok	a whole heap expr.
97	Colloquial	pek çok	a good many expr.
98	Colloquial	pek çok şey	thing or two expr.
Idioms
99	Idioms	pek çok	a million and one (something) n.
100	Idioms	pek çok	a thousand and one (something) n.
101	Idioms	(yapacak) pek çok şey	a hundred/thousand/million and one things/things to do n.
102	Idioms	pek/çok uzak olmayan gelecek	the not-so-distant future n.
103	Idioms	pek/çok uzak olmayan geçmiş	the not-too-distant past n.
104	Idioms	aynı anda pek çok işle uğraşmak	stretch oneself too thin v.
105	Idioms	aynı anda pek çok işle uğraşmak	spread (oneself) thin v.
106	Idioms	(birini/bir şeyi) pek çok işe/göreve bölmek	spread (something or oneself) too thin v.
107	Idioms	aynı anda pek çok işle uğraşmak	spread thin v.
108	Idioms	aynı anda pek çok işle uğraşmak	spread too thin v.
109	Idioms	aynı anda pek çok işle uğraşmak	spread yourself too thin v.
110	Idioms	pek çok	a good deal adj.
111	Idioms	pek çok	a million and one (something) adj.
112	Idioms	çok/pek tatlı/hoş	(as) sweet as pie adj.
113	Idioms	çok/pek tatlı/hoş	sweet as pie adj.
114	Idioms	pek zeki/çok akıllı biri değil	not anything going on upstairs expr.
115	Idioms	pek zeki/çok akıllı biri değil	not anything upstairs expr.
116	Idioms	pek zeki/çok akıllı biri değil	not much going on upstairs expr.
117	Idioms	pek zeki/çok akıllı biri değil	not much upstairs expr.
118	Idioms	pek çok	far and away expr.
119	Idioms	pek çok	a whole bunch expr.
120	Idioms	pek çok	whole bunches expr.
121	Idioms	pek çok (bir şey)	a whole lot of (something) expr.
122	Idioms	pek çok (bir şey)	a world of (something) expr.
123	Idioms	pek çok	a world of expr.
124	Idioms	pek çok	the world of expr.
125	Idioms	(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil	the odds are against (someone or something) expr.
126	Idioms	(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil	the odds are against something/somebody doing something expr.
127	Idioms	(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil	the odds are stacked against (someone or something) expr.
Speaking
128	Speaking	bunu pek çok kez yaptık	we've done this many times expr.
129	Speaking	bunu pek çok kez yaptık	we've done this a lot of times expr.
130	Speaking	hayatımı pek çok kez kurtardı	he saved my life many times expr.
131	Speaking	ondan nefret etmek için pek çok sebebim var	I have got lots of reason to hate her/him expr.
132	Speaking	pek çok insan daha iyi görünmek isterler	most people want to look better expr.
133	Speaking	pek çok dostu var	she has lots of friends expr.
134	Speaking	pek çok insan daha iyi görünmek ister	most people want to look better expr.
135	Speaking	pek çok insan daha iyi görünmek istediklerini söylerler	most people say they want to look better expr.
Trade/Economic
136	Trade/Economic	farklı türdeki pek çok malı satan büyük mağaza	department store n.
Politics
137	Politics	bolivya'da pek çok yerel bölücü grup için şemsiye görevi gören bir terör örgütü	national liberation army n.
Media
138	Media	(yayın akışlarında) pek çok insanın işe gidip gelirken arabada olduğu zaman dilimi	drive-time n.
Technical
139	Technical	pek çok alanda kullanılan konuların hücreler şeklinde bölünmesi ile ilgili modelleme aracı	cellular automaton n.
Computer
140	Computer	kullanıcının, internet üzerinde pek çok kaynağa ve hizmete ulaşmasına olanak tanıyan büyük kaynak sitesi	web portal n.
141	Computer	pek çok tasarım	myriad of design n.
142	Computer	microsoft'un yürüttüğü, microsoft ürünlerini kullanarak pek çok alanda yeterlilik sertifikası veren bir dizi program	mcp ( microsoft certified professional) n.
Psychology
143	Psychology	pek çok sistemi etkileyen enflamatuvar rahatsızlık	multisystem involving inflammatory disorde n.
144	Psychology	pek çok ortak psikolojik özelliği olan bir grup birey	biotype n.
Pharmaceutics
145	Pharmaceutics	pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası	e-mycin® n.
146	Pharmaceutics	pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası	ethril® n.
147	Pharmaceutics	pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası	erythrocin® n.
148	Pharmaceutics	pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası	ilosone® n.
149	Pharmaceutics	pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası	pediamycin® n.
Chemistry
150	Chemistry	balmumundan elde edilen, pek çok bileşikte var olduğu düşünülen bir radikal	ceryl n.
Biology
151	Biology	pek çok bitkide çiçeğin dışında meydana gelen nektar salgılayıcı yapı	gland n.
Marine Biology
152	Marine Biology	pek çok türünün soyu tükenmiş olan cestracion cinsinden olan köpek balığı	cestraciont n.
153	Marine Biology	pek çok tatlısu balığı türünün bulunduğu bir takım	eventognathi n.
154	Marine Biology	dünya'nın pek çok bölgesinde görülen majidae familyasının tip cinsi	genus maia n.
155	Marine Biology	dünya'nın pek çok bölgesinde görülen majidae familyasının tip cinsi	maia n.
156	Marine Biology	dünya'nın pek çok bölgesinde görülen majidae familyasının tip cinsi	genus maja n.
157	Marine Biology	dünya'nın pek çok bölgesinde görülen majidae familyasının tip cinsi	maja n.
Astronomy
158	Astronomy	devasa bir galaksi kümesi olduğu düşünülen ve pek çok galaksinin uzaydaki belirli bir noktaya doğru hareket ettiği gerçeğine delil olarak gösterilen büyük kitle	great attractor n.
Zoology
159	Zoology	pek çok yarasa türünün burnunda bulunan ince, geniş, zar şeklinde deri katman	nose leaf n.
160	Zoology	crinoidea sınıfına ait, oral diskin etrafında kolları bulunan pek çok canlıyı ve fosili içeren bir takım	encrinoidea n.
161	Zoology	crinoidea sınıfına ait, oral diskin etrafında kolları bulunan pek çok canlıyı ve fosili içeren bir takım	brachiata n.
162	Zoology	crinoidea sınıfına ait, oral diskin etrafında kolları bulunan pek çok canlıyı ve fosili içeren bir takım	articulata n.
163	Zoology	temel olarak böceklerle beslenen, dünyanın pek çok yerinde görülebilen ve genellikle büyük kulaklı yarasalardan oluşan bir alt takım	microbat n.
164	Zoology	temel olarak böceklerle beslenen, dünyanın pek çok yerinde görülebilen ve genellikle büyük kulaklı yarasalardan oluşan bir alt takım	suborder microchiroptera n.
165	Zoology	dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya	microhylidae n.
166	Zoology	dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya	brevicipitidae n.
167	Zoology	dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya	family brevicipitidae n.
168	Zoology	dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya	family microhylidae n.
169	Zoology	pek çok omurgasız hayvanda bulunan, kalkerli kitle içeren bir kese	lithocyst n.
Botanic
170	Botanic	dünyanın pek çok yerinde görülen, yeşil çiçekleri ve tüylü yaprakları olan yaygın bir bitki	redroot (amaranthus retroflexus) n.
171	Botanic	pek çok ince katmana ayrılan kabuklara sahip, beyaz çiçekli bir amerikan çalısı	ninebark (physocarpus) n.
172	Botanic	pek çok bitki türünü içine alan kozmopolit bir bitki takımı	ericales n.
173	Botanic	tüm dünyada yaygın olarak görülen ve patates dahil pek çok bitkinin hastalanmasına sebep olan bir bitki mantarı	rhizoctonia n.
Education
174	Education	pek çok konuyu kapsayan	encyclopedian adj.
175	Education	pek çok konuyu kapsayan	encyclopedic adj.
Linguistics
176	Linguistics	ingilizceden alınan pek çok sözcüğün bulunduğu japonca	japanglish n.
Geography
177	Geography	new york'un kuzeydoğusunda, vermont'un kuzeybatısında ve quebec’in güneyinde bulunan, tarihte üzerinde pek çok savaşın yapıldığı göl	lake champlain n.
Mythology
178	Mythology	pek çok kızılderili inanışında baş ilah	great spirit n.
Ornithology
179	Ornithology	pek çok gececil ve böcekcil kuş familya ve alt familyasından oluşan takım	caprimulgiformes n.
Entomology
180	Entomology	yabani bitkiler ve ekinler dahil olmak üzere pek çok bitkiyi tahrip eden yaygın bir böcek cinsi	anaphothrips n.
Slang
181	Slang	pek çok	oodles n.
182	Slang	pek çok	out the ass adv.