breakthrough - Turco Inglés Diccionario

breakthrough

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "breakthrough" en diccionario turco inglés : 23 resultado(s)

Inglés Turco
General
breakthrough n. ilerleme
It is essential that we achieve breakthrough in the negotiations on the agricultural portfolio.
Tarım portföyüne ilişkin müzakerelerde ilerleme kaydetmemiz elzemdir.

More Sentences
breakthrough n. atılım
New mechanisms are constantly being tried out, but, as yet, nobody has made the great breakthrough.
Sürekli olarak yeni mekanizmalar denenmektedir, ancak henüz kimse büyük atılımı gerçekleştirememiştir.

More Sentences
breakthrough n. buluş
There are no breakthroughs.
Hiçbir buluş yok.

More Sentences
breakthrough n. dönüm noktası
The directive will signify a breakthrough for both climate change and emissions trading.
Direktif, hem iklim değişikliği hem de emisyon ticareti için bir dönüm noktası anlamına gelecektir.

More Sentences
breakthrough n. büyük buluş
breakthrough n. bilimde büyük buluş
breakthrough n. çığır açan buluş
breakthrough n. yenilik
breakthrough n. (engel, kısıtlama, denetim) aşma
breakthrough n. (engel, kısıtlama, denetim) aşılan yer
breakthrough adj. çığır açan
Colloquial
breakthrough n. aydınlanma
breakthrough n. farkına varma
breakthrough n. idrak
Trade/Economic
breakthrough n. fiyat rekoru
Politics
breakthrough n. kısıtlamalara karşı istisnalar
Technical
breakthrough n. iyileştirme
breakthrough n. önemli ilerleme
Mining
breakthrough n. iki maden çalışmasını birbirine bağlayan kısa geçit
Geography
breakthrough n. suyun geçit oluşturması
Military
breakthrough n. cepheyi yarıp geçme
breakthrough n. yarma
Sport
breakthrough n. karşı savunmanın içeri girmesi

Significados de "breakthrough" con otros términos en diccionario inglés turco: 18 resultado(s)

Inglés Turco
General
breakthrough bleeding n. ani kanama
breakthrough pain n. ani sancı
breakthrough pain n. ani ağrı
technological breakthrough n. büyük bir teknolojik yenilik
technological breakthrough n. büyük bir teknolojik buluş
breakthrough information n. çığır açıcı bilgi
breakthrough change n. köklü değişiklik
stunning breakthrough n. çarpıcı yenilik/buluş
achieve a significant breakthrough in v. önemli bir çığır açmak
make a breakthrough v. büyük/önemli bir atılım gerçekleştirmek
make a breakthrough v. çığır açmak
Idioms
make a breakthrough v. çıkış yapmak
have a breakthrough v. çıkış yapmak
Medical
breakthrough pain n. kaçak ağrı
virologic breakthrough n. viral alevlenme
virological breakthrough n. viral alevlenme
Chemistry
breakthrough time n. hamle zamanı
Military
breakthrough forces n. herhangi bir büyük savaşta düşmanın savunma hatlarını geçip hava üslerine saldırılar düzenleyerek hava harekatını engellemekle görevli birlikler