cross- - Turco Inglés Diccionario

cross-

Significados de "cross-" en diccionario turco inglés : 3 resultado(s)

Inglés Turco
General
cross- pref. birinden diğerine anlamı veren ön ek
cross- pref. -e karşı anlamı veren ön ek
cross- pref. haç benzeri şekil anlamı veren ön ek

Significados de "cross-" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
cross n. çarmıh
He was sentenced to die on a cross.
Çarmıha gerilerek ölüme mahkum edilmişti.

More Sentences
cross n. haç
I noticed her necklace had a cross on it.
Kolyesinde bir haç olduğunu fark ettim.

More Sentences
cross n. çarpı
I've put a cross on the page you need to sign.
İmzalamanız gereken sayfaya çarpı işareti koydum.

More Sentences
cross v. karşıya geçmek
Crossing the street, I was nearly hit by a car.
Caddeden karşıya geçerken neredeyse bana bir araba çarpıyordu.

More Sentences
be cross v. küsmek
He was cross with his student.
Öğrencisine küsmüştü.

More Sentences
cross adj. çapraz
Don't cross your arms.
Kollarını çapraz yapma.

More Sentences
General
red cross n. kızılhaç
The Spanish Red Cross is distributing food aid and emergency relief items for 1 000 families to the tune of EUR 250 000.
İspanyol Kızılhaçı 1000 aileye 250,000 avro tutarında gıda yardımı ve acil yardım malzemesi dağıtıyor.

More Sentences
cross n. melez
Our cat is a cross between Siamese and British Shorthair.
Kedimiz Siyam ve British Shorthair melezidir.

More Sentences
red cross n. kızıl haç
It is supplied to the most needy through European Union NGOs, the Red Cross and United Nations Organisations.
Avrupa Birliği STK'ları, Kızıl Haç ve Birleşmiş Milletler Örgütleri aracılığıyla en muhtaç kişilere sağlanmaktadır.

More Sentences
cross n. istavroz
He crossed himself.
İstavroz çıkardı.

More Sentences
the red cross n. kızılhaç
It is supplied to the most needy through European Union NGOs, the Red Cross and United Nations Organisations.
Avrupa Birliği STK'ları, Kızılhaç ve Birleşmiş Milletler Örgütleri aracılığıyla en muhtaç kişilere ulaştırılmaktadır.

More Sentences
cross n. çile
He left us with a couple of crosses to bear.
Bize çekmemiz gereken birkaç çile bıraktı.

More Sentences
cross n. çarpı işareti
Make a cross before your name.
İsminizin önüne çarpı işareti koyun.

More Sentences
cross-country skiing n. kros kayağı
Tom often goes cross-country skiing.
Tom sık sık kros kayağına gider.

More Sentences
cross-country n. kır sporu
The school organized a cross-country competition for the students.
Okul, öğrenciler için kır sporu müsabakası düzenledi.

More Sentences
cross n. çapraz pas
He blindsided his opponent with a left cross.
Rakibini sola doğru çapraz bir pasla gafil avladı.

More Sentences
cross v. çizmek
If you make a mistake, just cross it out neatly.
Eğer bir hata yaparsanız, sadece düzgün bir şekilde çiziniz.

More Sentences
cross off v. listeden silmek
Cross off the names of the people who have paid their dues.
Borçlarını ödemiş olan insanların isimlerini listeden silin.

More Sentences
cross the line v. sınırı aşmak
You promised not to cross the line.
Sınırı aşmayacağına söz vermiştin.

More Sentences
cross v. kavuşturmak (kolları)
Mary crossed her arms over her chest.
Mary göğsünde kollarını kavuşturdu.

More Sentences
cross off v. adını listeden çıkarmak
Your name has been crossed off the list.
Adın listeden çıkarıldı.

More Sentences
cross v. geçmek
We saw the castle as soon as we crossed over the river.
Nehrin karşısına geçer geçmez kaleyi gördük.

More Sentences
cross over v. karşıya geçmek
Come down this pole and cross over.
Şu direkten aşağı in ve karşıya geç.

More Sentences
cross over v. üzerinden geçmek
They crossed over the bridge.
Köprünün üzerinden geçtiler.

More Sentences
be cross v. küsmek
He was cross with his student.
Öğrencisine küsmüştü.

More Sentences
cross v. kesişmek
Meet me where Victory Lane crosses the 43rd.
Zafer Caddesi'nin 43. Cadde'yle kesiştiği yerde buluşalım.

More Sentences
cross out v. çizmek
Cross out all the wrong answers.
Tüm yanlış cevapların üzerini çizin.

More Sentences
cross v. üst üste atmak
Don't cross your arms.
Kollarınızı üst üste atmayın.

More Sentences
cross the line v. çizgiyi geçmek
Tom crossed the line.
Tom çizgiyi geçti.

More Sentences
cross the bridge v. köprüyü geçmek
Tom crossed the bridge.
Tom köprüyü geçti.

More Sentences
cross the ocean v. okyanusu aşmak
A transatlantic ship crosses the oceans.
Transatlantik bir gemi okyanusları aşar.

More Sentences
cross v. karşıdan karşıya geçmek
You must be careful in crossing the road.
Karşıdan karşıya geçerken dikkatli olmalısınız.

More Sentences
double-cross v. kazık atmak
I double-crossed Tom.
Tom'a kazık attım.

More Sentences
double-cross v. ihanet etmek
Tom double-crossed me.
Tom bana ihanet etti.

More Sentences
double-cross v. aldatmak
I double-crossed Tom.
Ben Tom'u aldattım.

More Sentences
sit cross-legged v. bağdaş kurarak oturmak
Mary sat cross-legged on the floor.
Mary yere bağdaş kurup oturdu.

More Sentences
sit cross-legged v. bağdaş kurarak oturmak
Mary sat cross-legged on the floor.
Mary yere bağdaş kurup oturdu.

More Sentences
sit cross-legged v. bağdaş kurmak
Tom sat cross-legged on the floor.
Tom yerde bağdaş kurdu.

More Sentences
cross the sea v. denizi aşmak
I've crossed the seas of eternity to understand that the notion of time is nothing but an illusion.
Zaman kavramının bir yanılsamadan başka bir şey olmadığını anlamak için sonsuzluk denizlerini aştım.

More Sentences
cross the border v. sınırı geçmek
This freedom of choice must not, however, be lost when these citizens cross the border.
Ancak bu vatandaşlar sınırı geçtiklerinde bu seçme özgürlüğü kaybedilmemelidir.

More Sentences
cross the road v. yolun karşısına geçmek
I told Tom that he shouldn't cross the road without looking both ways.
Tom'a iki tarafa bakmadan yolun karşısına geçmemesi gerektiğini söyledim.

More Sentences
cross the river v. nehrin karşısına geçmek
Tom crossed the river.
Tom nehrin karşısına geçti.

More Sentences
cross v. (kol vb.) kavuşturmak
She listened to me with her arms crossed.
Kollarını kavuşturmuş beni dinliyordu.

More Sentences
cross v. melezleştirmek
They crossed plums with apricots and created a hybrid fruit called pluot.
Erikle kayısıyı melezleştirerek pluot adında hibrit bir meyve yaratmışlardır.

More Sentences
cross v. karşı gelmek
I'm warning you; do not cross me!
Seni uyarıyorum; bana karşı gelme!

More Sentences
cross v. çapraz yollamak
He crossed the ball to the far post.
Topu uzak direğe doğru çapraz yolladı.

More Sentences
cross v. karışmak
I guess our letters crossed in the post.
Sanırım mektuplarımız postada karışmış.

More Sentences
cross v. çizgili çek düzenlemek
Crossing a cheque increases its security.
Çizgili çek düzenlemek güvenlik düzeyini artırmaktadır.

More Sentences
cross adj. kızgın
He's very cross.
Çok kızgın.

More Sentences
cross adj. küskün
Tom looked cross.
Tom küskün görünüyordu.

More Sentences
cross adj. huysuz
Tom was tired and cross.
Tom, yorgun ve huysuzdu.

More Sentences
cross adj. dargın
Mayuko looks cross.
Mayuko, dargın görünüyor.

More Sentences
cross-eyed adj. şaşı
Tom is cross-eyed.
Tom şaşı.

More Sentences
cross adj. gücenmek
Before you get cross, let me try to explain.
Siz gücenmeden evvel açıklamama izin verin.

More Sentences
cross-country adj. kırsal kesim boyunca
They went on a cross-country hike through forests and fields.
Ormanların ve tarlaların içinden, kırsal kesim boyunca yürüyüşe çıktılar.

More Sentences
cross-country adj. ülkeyi boydan boya geçen
They travelled on a cross-country train.
Ülkeyi boydan boya geçen bir trenle seyahat ettiler.

More Sentences
cross-country adv. kırsal kesim boyunca
They went on a cross-country hike through forests and fields.
Ormanların ve tarlaların içinden, kırsal kesim boyunca yürüyüşe çıktılar.

More Sentences
Common Usage
cross-examine v. çaprazlama sorgulamak
get/be cross (with somebody) v. küsmek
General
cross breeding n. birbirinden farklı iki hayvan türünü çiftleştirme
cross section n. transeksiyon
cross site scripting n. siteler ötesi betik çalıştırma
patriarchal cross n. patrik haçı
cross correlation n. çaprazilinti
cross breeding n. melez ırk yetiştirme
cross n. ıstavroz
cross n. geminin veya uçağın rotasına aykırı esen (rüzgar)
hot cross bun n. çörek
cross ply n. çapraz kat
cross n. cefa
cross purposes n. çelişen amaçlar
cross n. hile
cross eye n. şaşılık
cross n. salip
cross site scripting n. siteler arası betik çalıştırma
cross n. gam
cross n. musibet
cross haul n. halatla yükleme (kamyonla vb)
the cross n. put
cross n. keder
calvary cross n. kalvari haçı
cross reference n. çapraz ilgi
cross word n. çapraz bulmaca
tau cross n. haç
cross purposes n. aykırılık
cross n. put
cross action n. mukabil dava
cross spar n. uçurtmalarda ortaya dik olarak gelen çıta
cross n. çapraz işareti
cross covariance n. çaprazdeğişinti
cross current n. çapraz akım
victoria cross n. kahramanlık nişanı
the cross n. haç
cross level n. tekerlek eğriliği
maltase cross n. malta haçı
double cross n. aldatma
the sign of the cross n. haç işareti
cross breeding n. melezleme
cross fire n. yaylım ateşi
the cross n. haç hristiyanlığın simgesi
crooked cross n. gamalı haç
cross n. dert
cross sectional data n. enlemesine veri
cross haul n. halatla yükleme
cross border n. sınır ötesi
cross talk n. tartışma
cross n. artı işareti
cross vault n. haç tonoz
papal cross n. papalık haçı
cross n. elem
cross talk n. cızırtı
cross foreign exchange rate n. çapraz döviz kuru
cross slide n. çapraz kızak
cross reference n. dipnot
cross word n. bulmaca
cross examination n. sorguya çekme
cross boundary communication n. sınır ötesi iletişim
cross boundary communication n. sınır ötesi haberleşme
cross section n. kesit
cross n. istavroz parça
cross n. kırma
cross section n. enine kesit
cross section n. enkesit
cross street n. çapraz yanyol
cross street n. enine yol
cross reference n. gönderme
cross-reference n. iç gönderme
cross-country n. kayak krosu
cross-dominance n. çapraz baskınlık
cross-purposes n. zıtlık
cross examination n. çapraz sınama
cross-country n. kros
criss-cross diagonals n. çift çapraz diyagonaller
cross-cultural studies n. kültürlerarası çalışmalar
cross-section n. ortalama
cross-arm n. çapraz kol
cross-eye n. göz kayması
cross-country tyre n. arazi lastiği
cross-cousin marriage n. akraba evliliği
cross-examine n. çapraz sorgu
cross-language information retrival n. dillerarası bilgi geri alma
cross-purposes n. yanlış anlama
cross-country n. kır koşusu
cross-cultural communication n. kültürlerarası iletişim
cross-reference n. gönderme
cross-section n. arakesit
cross-bench n. parlementoda bağımsızların oturacak yerleri
cross-reference n. kitapta gönderme
cross-purposes n. aykırılık
cross-docking n. çapraz yükleme
cross-roads n. kavşak
cross-roads n. dörtyolağzı
cross-country running n. kros koşusu
cross-country race n. kır koşusu
cross-sectional paper n. milimetrik kağıt
cross reference n. çapraz-başvuru
cross-grid n. çapraz ızgara
cross-section n. profil
cross-country skiing n. kayak krosu
cross-ball n. orta
cross-section study n. yatay inceleme
cross-country n. kros kayağı
multi-discipline and cross sectors n. çok disiplinli ve etkileşimli sektörler
cross participation n. karşılıklı katılım
cross n. mukabil
cross-dominance n. her iki elini de kullanma
cross-examination n. sorgu
cross-cultural communication n. kültürler arası iletişim
cross stitch patterns n. kanaviçe örnekleri
cross stitch chart n. kanaviçe şema
cross-country skiing n. kır kayağı
red cross blood center n. kızılhaç kan merkezi
red cross doctor n. kızılhaç doktoru
stations of the cross n. çarmıh durakları
cross-cultural awareness n. kültürler arası farkındalık
inverted cross n. ters haç
cross rhyme n. çapraz kafiye
true cross n. hz. isa'nın gerildiği çarmıhın kalıntıları olduğuna inanılan parçalara verilen ad
cyclo cross n. bisiklet krosu
descent from the cross n. isa'nın çarmıhtan indirilmesi
cross-guard n. balçak
tau cross n. tau haçı
cross scheduling n. çapraz programlama
british red cross n. i̇ngiliz kızılhaçı
a cross from the left/right n. soldan orta
market cross n. pazar kurularak tebligatların verilmesi veya ilamların okunması gibi faaliyetlerin yürütüldüğü haç şeklinde bina
snowboard cross n. bir tür snowboard yarışı
millrind cross n. hanedan armalarında kullanılan bir tür haç
cross moline n. hanedan armalarında kullanılan bir tür haç
lorraine cross n. lorraine haçı
lorraine cross n. sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç
cross of lorraine n. lorraine haçı
cross of lorraine n. sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç
double cross n. kazanma
double cross n. galibiyet alma
double cross n. kazanmak için uğraşma
double cross n. didinip durma
double cross n. kazanmaya çalışma
double cross n. yenilgiyi kabul etmeme
cross section n. başkesit
cross section n. başkesit
cross [scotland] n. piyasa
cross n. haç benzeri şövalye arması
cross n. haç benzeri şövalye arması takan kimse
cross n. hanedanlık armalarında kullanılan bir figür
cross n. adil olmayan rekabet
cross n. hileli durum
cross n. sahtekarlık
cross n. yasa dışı uygulamalar
cross [obsolete] n. (nesne üzerindeki) çapraz parça
cross bottony n. (hanedan armalarında) kolları yonca oluşturan haç
cross estoile n. (hanedan armalarında) kollarının uçları yıldız ışını gibi olan haç
cross file n. zımpara taşı düzeltme eğesi
cross fire n. çapraz ateş
cross fire n. hararetli atışma
cross fire n. kıran kırana laf dalaşı
cross fire n. çatışmalı durum
cross fitche n. alt kolu sivri olan haç
cross double fitché n. kollarının uçları iki sivri uca ayrılan haç
cross purpose n. gülünç fikir kombinasyonlarının oluşturulduğu bir soru cevap oyunu
cross stroke n. bir şeyi keserek üzerinden geçen çizgi
cross talk [uk] n. hazırcevaplık
cross-check n. çapraz kontrol yapma
cross-check n. çapraz kontrol aracı
cross-classification n. çapraz sınıflandırma
cross-division n. aynı anda birden fazla özelliğe göre sınıflandırma
cross-crosslet n. (hanedan armalarında) kollarının uçları artı şeklinde olan haç
cross-index n. çapraz indeks oluşturan not veya not dizisi
cross-pollination n. farklı unsurların birbirini etkilemesi
cross-purpose n. diğer bir amaca aykırı amaç
cross-purpose n. karşı amaç
cross-purpose n. amaçlanan konudan farklı ve saçma mevzu
cross-purpose n. soru ve cevapların gülünç fikir kombinasyonları içerdiği bir oyun
cross-question n. çapraz incelemeye tabi tutulan soru
cross-questioning n. çapraz incelemeye tabi tutma
cross-reading n. çapraz okuma
saint andrew's cross n. aziz andrew haçı
saint andrew's cross n. x şeklinde haç işareti
saint andrew's cross n. aziz andreas haçı
st. andrew's cross n. aziz andrew haçı
st. andrew's cross n. x şeklinde haç işareti
st. andrew's cross n. aziz andreas haçı
st. anthony's cross n. tau haçı
st. anthony's cross n. (yunanca) tau harfine benzer bir haç
cross n. çapraz vuruş
cross n. haç şeklinde şövalye arması
cross v. darılmak
cross oneself v. istavroz çıkarmak
cross one's fingers v. şans dilemek
cross each other v. karşılaşmak
(something) to never cross (one's) mind v. aklının ucundan geçmemek
cross legs v. ayak ayak üstüne atmak
cross one's legs v. bacak bacak üstüne atmak
be cross with somebody about something v. kızmak
cross v. melezlemek
be cross with v. dargın olmak
cross out v. karalamak
cross out v. çizdirmek
cross v. geçmek (karşıdan karşıya)
cross swords with v. ağız kavgası etmek
cross v. karşılaşmak
cross one's mind v. hatırına gelmek
double cross v. aldatmak
cross with somebody v. kızmak
be cross v. sinirlenmek
cross swords with v. ile kavga etmek
be cross v. darılmak
be cross with somebody v. kızmak
be cross v. kızmak
cross v. haç işareti yapmak
cross v. üstüne çizgi çizmek
cross v. engellemek
cross over v. karşıdan karşıya geçmek
cross v. çapraz çizgiler çizmek
cross the respect line v. saygı sınırını aşmak
be cross with one's luck v. bahtına küsmek
cross v. atlatmak
cross swords with v. ile çekişmek
cross under v. altından geçmek
cross one's mind v. aklından geçmek
cross oneself v. haç çıkarmak
cross over v. üstünden geçirmek
cross v. kesiştirmek
cross v. geçişmek
cross out v. listeden silmek
cross v. geçirmek
cross swords with v. biriyle atışmak
cross of v. üstünü çizmek
cross one's arms v. kollarını kavuşturmak
cross over v. üzerinden geçirmek
cross the rubicon v. dönülmeyecek bir karar vermek
cross with somebody about something v. kızmak
cross one's t's v. özen göstermek
cross something off v. karalamak
cross the styx v. ölmek
cross v. kızmak
cross over v. üstünden geçmek
cross of v. silmek
cross v. çaprazlaştırmak
become cross v. titizlenmek
cross the frontier v. sınırı geçmek
cross something out v. karalamak
cross out v. silmek
cross one's legs v. ayak ayak üstüne atmak
cross out v. üstünü çizerek iptal etmek
cross v. bozmak
cross under v. altından geçirmek
cross off v. üstünü çizip çıkarmak
cross v. (karşıya) geçmek
cross somebody's hand v. rüşvet vermek
cross somebody's path v. işini bozmak
cross somebody's path v. yolunu kesmek
cross one's mind v. aklına gelmek
cross diagonally v. çapraz geçmek
serve at cross purposes v. farklı amaçlara hizmet etmek
serve at cross purposes v. aynı amaca hizmet etmemek
cross the border v. yurt dışına çıkış yapmak
cross swords v. ağız dalaşına girmek
cross the mountains v. dağları aşmak
cross v. çakışmak
cross v. öbür tarafına geçmek
cross v. melez ırk üretmek
cross someone's path v. yolları kesişmek
cross someone's path v. yolu kesişmek
(someone's path) cross with someone else v. yolları kesişmek
(someone's path) cross with someone else v. yolu kesişmek
cross out v. üstünü çizmek
be cross-examined v. sorgulanmak
be at cross-purposes v. farklı amaçlara hizmet etmek
be at cross-purposes v. farklı amaçlarda olmak
be slightly cross-eyed v. gözü kaymak
be at cross-purposes v. yanlış anlamak
double-cross v. kancıklık etmek
cross v. -e karşı gelmek
double-cross v. dolandırmak
double-cross v. kazıklamak
cross-question v. sorgulamak
cross-dress v. karşı cinsin giydiği elbiseleri giymek
cross into v. -e geçmek
cross-examine v. sıkıştırmak
look cross-eyed at v. yan gözle bakmak
double-cross v. ikiyüzlülük etmek
cross-fertilize v. dışarıdan etkilemek
cross into v. -e girmek
cross-fertilize v. çaprazlama döllemek
double-cross v. sırtından vurmak
cross-examine v. sorguya çekmek
cross the line v. fazla ileri gitmek
cross v. çizgi çizmek
cross the border illegally v. yasadışı yollardan sınırı geçmek
cross the border illegally v. yasadışı yollarla sınırdan geçmek
put a cross v. çarpı koymak
cross the limits v. sınırları aşmak
feel cross with v. dargın hissetmek
cross the sea v. deniz aşmak
go through a cross-examination v. sorgulanmak
go through a cross-examination v. sorgudan geçmek
cross-examine someone v. birisini çapraz sorguya çekmek
cross-examine someone v. birisini çapraz sorgulamak
wait for a permission to cross the border v. sınırdan geçmek için izin beklemek
cross state lines v. eyalet sınırlarını aşmak
sit in a cross-legged position v. bağdaş kurarak oturmak
be cross examined v. çapraz sorguya çekilmek
be cross examined v. çapraz sorguya alınmak
make a cross-border operation v. sınır ötesi operasyon yapmak
perform a cross-border operation v. sınır ötesi operasyon yapmak
be cross v. asabı bozulmak
cross-fertilise v. çaprazlama döllemek
cross-fertilise v. dışarıdan etkilemek
cross the ball into the penalty area v. ceza sahasına orta yapmak
cross the bridge v. köprüden geçmek
criss-cross the bosphorus v. boğazı/iki yönlü/gidiş geliş/karşılıklı geçmek
get/be cross (with somebody) v. birine küsmek
look cross-eyed v. şaşı bakmak
look cross v. sinirli bakmak
be cross with somebody v. küsmek
cross your legs v. bacak bacak üstüne atmak
do a thing on the cross v. namussuzca davranmak
take up the cross v. mesih'e olan sevgiden sebat etmek
take up the cross v. acı ve eziyete sabretmek
cross the street v. caddeden karşıdan karşıya geçmek
cross the street v. sokaktan karşıdan karşıya geçmek
cross v. falcının eline bozuk para koymak
cross v. (şans getirmesi için) parmaklarını çapraz yapmak
cross v. doğru söylediğini göstermek için kalbinin üzerinde çarpı işareti yapmak
cross v. ata binmek
cross v. bacaklarını açarak binmek
cross (up) v. aldatmak
cross (up) v. ihanet etmek
cross (up) v. sırtını dönmek
cross (up) v. arkadan vurmak
cross examine v. çapraz sorguya çekmek
cross examine v. detaylarıyla sorgulamak
cross-check v. (verilere, raporlara) çapraz kontrol uygulamak
cross-file v. karşı baskı olmadan baskı uygulayarak eğeleme yapmak
cross-index v. çapraz atıfta bulunmak
cross-index v. (değişken veya alt girişten) ana girişe atıfta bulunmak
cross-index v. (metin gövdesini, atfı veya belgeyi) çapraz atıflarla sunmak
cross-index v. çapraz atıf işlevi görmek
cross-index v. çapraz atıf olarak sunulmak
cross-link v. çapraz bağlarla bağlamak
cross-link v. çapraz bağlar oluşturmak
cross-match v. (bir şeyi) birden fazla liste ya da gruptaki ilgili elemanlarla eşleştirmek
cross-pollinate v. birbirini etkilemek
cross-pollinate v. birbirine ilham vermek
cross-refer v. çapraz atıfta bulunmak
cross-refer v. bir yerdeki konuya başka yerdeki notla atıfta bulunmak
cross-reference v. çapraz atıfta bulunmak
cross-reference v. bir konudan başka konuya atıfta bulunmak
cross-reference v. çapraz gönderim yapmak
cross-section v. çapraz kesit halinde göstermek
cross-section v. çapraz kesit haline getirmek
cross-section v. çapraz kesitlere bölmek
cross-train v. çapraz antrenman yapmak
cross-train v. çapraz antrenman yaptırmak
cross-train v. farklı sporlarda antrenman yapmak
cross-train v. (birine) farklı beceri alanlarında eğitim vermek
cross adj. ters
cross with adj. kavgalı
cross adj. gücenik
as cross as two sticks adj. siniri tepesinde
cross adj. huysuzlanmış
cross adj. aykırı
cross adj. çaprazlama
as cross as two sticks adj. huysuz
cross adj. öfkeli
cross bred adj. melez
cross adj. zıt
cross adj. hırçın
cross adj. düzenbaz
cross adj. küs
cross adj. kesişen
cross adj. titiz
cross domain adj. etki alanları arası
cross adj. hilekar
cross eyed adj. şaşı
cross legged adj. bacak bacak üstüne atmış
cross sectional adj. kesitsel
cross breed adj. melez
cross adj. aksi
cross country adj. ülkeyi boydan boya geçen
cross linguistic adj. farklı dillere ait
cross adj. karşıt
cross shaped adj. haçsı
cross shaped adj. haç biçimli
cross shaped adj. haç biçimi
cross-country adj. bir uçtan öbür uca
cross-legged adj. bağdaş kurmuş
cross-eyed adj. şaşkaloz
cross-dressing adj. karşı cinsin giydiği kıyafetleri giyen
cross-country adj. araziden geçen
cross-grained adj. huysuz
criss-cross adj. çapraz çizgili
cross-grained adj. ters
cross-examined adj. çapraz sorgulanmış
cross-examined adj. çapraz sorgulamaya tabi tutulmuş
cross-country adj. yoldan geçmeyen
cross-country adj. ülkeyi baştan başa kateden
cross-grained adj. aksi
cross-cultural adj. kültürler arası
sitting cross-legged adj. bağdaş
cross-governmental adj. hükümetlerarası
cross-continental adj. kıtalar arası
cross-continental adj. kıta aşırı
cross-referenced adj. çapraz referanslandırılmış
cross-referenced adj. çapraz referansla ilişkilendirilen
cross-national adj. iki veya daha fazla millete dair
cross-national adj. iki veya daha fazla millet ile ilgili
cross-continental adj. kıtalararası
cross-matched adj. çapraz karşılaştırılmış
cross-matched adj. çapraz karşılaştırma
cross-shaped adj. haç şeklinde
shaped like cross adj. haç şeklinde
cross-listed adj. çapraz listenen
cross-looking adj. sinirli sinirli bakan
under the cross adj. çaprazın altında
cross-woven adj. çapraz örülmüş
cross adj. bir taraftan öbür tarafa geçen
cross-armed adj. kollar birbirine kavuşturulmuş şekilde
cross-cutting adj. normalde birbirinden bağımsız veya farklı çıkarlara sahip tarafları birbirine bağlama
cross-dressed adj. karşı cinse özgü kıyafetler giymiş
cross-eyed adj. çılgın
cross-eyed adj. kafası karışık
cross-eyed adj. hatalı
cross-eyed adj. anlaşılmaz
cross-eyed adj. karman çorman
cross-grained adj. çapraz tanecikli
cross-grained adj. lifleri çapraz şekilde uzanan
cross-town [us] [canada] adj. kasaba boyu
at cross purposes adv. birbirinin maksadına aykırı
on the cross adv. çaprazlama
on the cross adv. ters
on the cross adv. verev
cross-legged adv. bağdaş kurarak
in cross direction adv. dikine yönde
in cross direction adv. çaprazına
cross adv. paralel olmayan
cross adv. çaprazlamasına
cross-border adv. sınır ötesi
cross-country adv. doğrudan kırdan geçerek