dışarıda - Turco Inglés Diccionario

dışarıda

Significados de "dışarıda" en diccionario inglés turco : 22 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
dışarıda out adv.
If we leave an area out, it will only be half a job and we will have wasted an opportunity.
Eğer bir bölgeyi dışarıda bırakırsak, bu sadece yarım bir iş olur ve bir fırsatı heba etmiş oluruz.

More Sentences
General
dışarıda abroad adj.
We must be able to bring about peace negotiations and to that end exert pressure on all parties at home and abroad.
Barış müzakerelerini başlatabilmeli ve bu amaçla içeride ve dışarıda tüm taraflara baskı uygulayabilmeliyiz.

More Sentences
dışarıda outdoors adv.
I'm used to working outdoors.
Ben dışarıda çalışmaya alışkınım.

More Sentences
dışarıda out adv.
There are no high walls to keep the market out.
Piyasayı dışarıda tutacak yüksek duvarlar yok.

More Sentences
dışarıda outside adv.
All night outside with no food, freezing, and he didn't even catch a cold.
Bütün gece dışarıdaydık, yiyecek bir şey yoktu, donuyorduk ve o üşütmedi bile.

More Sentences
dışarıda outwards [obsolete] adv.
Erasmus World is now going one step further, both inwards and outwards.
Erasmus Dünyası şimdi hem içeride hem de dışarıda bir adım daha ileri gidiyor.

More Sentences
Idioms
dışarıda on the outside expr.
We are acting on the international scene by encouraging countries on the outside, such as the US, to sign up.
ABD gibi dışarıdaki ülkeleri kaydolmaya teşvik ederek uluslararası sahnede hareket ediyoruz.

More Sentences
General
dışarıda outdoor adj.
dışarıda without-door adj.
dışarıda hypaethral adj.
dışarıda without adv.
dışarıda out of doors adv.
dışarıda out-of-doors adv.
dışarıda withoutdoors adv.
dışarıda withouten [dialect] adv.
dışarıda withoutforth [obsolete] adv.
Idioms
dışarıda under open sky adj.
Technical
dışarıda extended adj.
dışarıda popped adj.
dışarıda protruding adj.
Computer
dışarıda away expr.
Archaic
dışarıda thereout adv.

Significados de "dışarıda" con otros términos en diccionario inglés turco: 199 resultado(s)

Turco Inglés
General
dışarıda bırakmak shut out v.
We may have succeeded in shutting out the free riders that there always are with such a system.
Böyle bir sistemde her zaman var olan bedavacıları dışarıda bırakmayı başarmış olabiliriz.

More Sentences
dışarıda yemek yemek dine out v.
How about dining out for a change?
Değişiklik olsun diye, dışarıda yemek yemeye ne dersin?

More Sentences
dışarıda yemek eat out v.
How many times did you eat out last month?
Geçen ay kaç kez dışarıda yemek yediniz?

More Sentences
dışarıda kalmak stay out v.
Tom often stays out all night.
Tom sık sık bütün gece dışarıda kalır.

More Sentences
dışarıda olmak be out v.
Tom is going to be out for a while.
Tom bir süre dışarıda olacak.

More Sentences
dışarıda oturmak sit out v.
Come and sit out here with us.
Buraya gel ve burada bizimle dışarıda otur.

More Sentences
dışarıda yemek dine out v.
Let's dine out for a change.
Bir değişiklik yapıp dışarıda yiyelim.

More Sentences
dışarıda vakit geçirmek spend time outside v.
I've been spending time outside.
Dışarıda vakit geçiriyorum.

More Sentences
dışarıda bırakmak exclude v.
We should not therefore be looking to make savings with this regulation and from these small farms by excluding them.
Bu nedenle bu yönetmelikle ve bu küçük çiftlikleri dışarıda bırakarak tasarruf yapmaya çalışmamalıyız.

More Sentences
dışarıda oynamak play outside v.
Tom wondered why Mary wasn't able to play outside with the other kids.
Tom Mary'nin neden diğer çocuklarla dışarıda oynayamadığını merak ediyordu.

More Sentences
Phrasals
dışarıda yemek eat out v.
Tom often eats out on Monday nights.
Tom genellikle Pazartesi geceleri dışarıda yemek yer.

More Sentences
dışarıda yemek dine out v.
Let's dine out for a change.
Hadi değişiklik olsun diye dışarıda yiyelim.

More Sentences
dışarıda bırakmak leave out v.
We must do what is needed and leave out what is not needed.
Gerekli olanı yapmalı ve gerekli olmayanı dışarıda bırakmalıyız.

More Sentences
dışarıda uyumak sleep out v.
Can I sleep out?
Dışarıda uyuyabilir miyim?

More Sentences
Phrases
dışarıda (bir yerde) out at (some place) adj.
He is never asked what he is doing out at that time or why he is intoxicated.
O sırada dışarıda ne yaptığı ya da neden alkollü olduğu asla sorulmuyor.

More Sentences
Colloquial
için dışarıda out to expr.
Tom is out to get me, isn't he?
Tom beni almak için dışarıda, değil mi?

More Sentences
Speaking
dışarıda kar yağıyor it's snowing outside expr.
It's snowing outside.
Dışarıda kar yağıyor.

More Sentences
dışarıda yağmur yağıyor it's raining out expr.
It's raining outside right now.
Şu anda dışarıda yağmur yağıyor.

More Sentences
dışarıda bekle wait outside expr.
Would you mind waiting outside?
Dışarıda bekler misin?

More Sentences
General
dışarıda çevirim location shooting n.
dışarıda kullanım outdoor use n.
doğumda mesanenin dışarıda olması exstrophy vesica n.
dışarıda öğrenim foreign study n.
dışarıda geçirilen süre green time n.
(balıkçılık/avcılık gibi) dışarıda vakit geçiren kimse outdoorsman n.
evde pişirilen kek/kurabiyenin para toplamak amacıyla dışarıda satılması bake sale n.
dışarıda çamaşır kurutma airing n.
dışarıda bırakılma exclusion n.
içerde iki yolcu, dışarıda sürücü ve uşak olmak üzere toplamda dört kişi taşıyan, üstü açılabilir dört tekerlekli hafif bir at arabası gladstone n.
akşam yemeğini dışarıda yiyen kimse diner-out n.
dışarıda yemek yiyen kimse diner-out n.
dışarıda uyuyan kimse outlier n.
geceyi dışarıda geçiren kimse outlier n.
dışarıda olan şey outterm [obsolete] n.
dışarıda bulunan tuvalet petty [dialect] [uk] n.
kötü havada dışarıda bulunmak brave the elements v.
dışarıda gezip tozmak stay out v.
dışarıda olmak be abroad v.
dışarıda bırakmak keep out v.
dışarıda bırakmak preclude v.
kapıyı kilitleyerek birini dışarıda bırakmak lock someone out v.
dışarıda tutmak keep out v.
dışarıda çalışmak work in the field v.
akşam yemeğini dışarıda yemek dine out v.
dışarıda bırakmak lock out v.
saatlerce soğukta dışarıda kalmak be out in the cold for hours v.
birini soğukta dışarıda bekletmek/tutmak/bırakmak keep/leave/put someone out in the cold v.
gece geç saate kadar dışarıda kalmak stay out late v.
yağmuru dışarıda tutmak keep the rain out v.
geç vakitlere kadar dışarıda olmak/kalmak stay out until the early hours v.
dışarıda bırakmak bate v.
nedenini dışarıda aramak externalize v.
nedenini dışarıda aramak externalise v.
dışarıda bırakmak blanket (out) v.
(kapıyı kapatarak) dışarıda bırakmak bolt v.
dışarıda olmak outlie [rare] v.
dışarıda bulunmak outlie [rare] v.
dışarıda tutmak outward [obsolete] v.
dışarıda bırakmak bar v.
gözü dışarıda dissatisfied with what one has adj.
dışarıda şekillenmiş exomorphic adj.
gözü dışarıda likely to cheat one's spouse adj.
dışarıda yapılan outdoor adj.
tuvaletini dışarıda yapmaya alıştırılmış hayvan house-broken adj.
çarşaf vb) sokulmamış/açıkta/ dışarıda/dışarı çıkkmış untucked adj.
çarşaf vb) sokulmamış/açıkta/ dışarıda/dışarı çıkkmış untuck adj.
dışarıda bırakılmamış unexcluded adj.
dışarıda çalışan outside adj.
kah dışarıda in and out adv.
dışarıda kalan bating prep.
Phrasals
baraj aracılığıyla dışarıda tutmak dam out v.
dışarıda bırakmak hem out v.
dışarıda bırakmak set aside v.
dışarıda tutmak close out v.
dışlamak, dışarıda bırakmak close out v.
dışarıda yemek eat a meal out v.
dışarıda/açık havada pişirmek (barbekü vb) cook out v.
dışarıda yemek eat something out v.
(öğle yemeğini) dışarıda yemek lunch out v.
dışarıda bırakmak factor out v.
bir durumu/sorunu tekrar gözden geçirerek bir şeyi dışarıda bırakmak factor out v.
bir şeyi filtreleyerek dışarıda bırakmak filter out v.
dışarıda bırakmak filter out v.
birinin dışarıda olduğunu öğrenmek find (someone or something) out v.
birinin dışarıda olduğunu öğrenmek find someone out v.
az/ küçük bir kısmı dışarıda kalmak peek out (from something) v.
saklandığı yerden az/ küçük bir kısmı dışarıda kalmak peek out v.
bir şeyin altından az/küçük bir kısmı dışarıda kalmak peek out v.
dışarıda bırakmak subtract from (something) v.
evden dışarıda, restoran, kafe gibi bir yerde yemek yemek eat out v.
bir bitkiyi dışarıda yaşamaya dayanıklı hale getirmek harden off v.
istenmeyen, güvenilmez kişileri/şeyleri dışarıda bırakarak grubu daraltmak winnow away v.
küçük bir kısmı dışarıda kalmak peek out of something v.
dışarıda yatmak bed out v.
dışarıda uyumak bed out v.
(özellikle dışarıda veya gayri resmi ortamlarda) çay yapmak brew up v.
(bir şeyi) dışarıda/açık havada pişirmek cook (something) out v.
dışarıda olduğunu öğrenmek find out v.
(birini/bir şeyi) dışarıda tutmak keep out (of something) v.
dışarıda yatmak lie out v.
dışarıda bırakılmak lie out v.
kapıyı kilitleyip dışarıda bırakmak lock out of v.
küçük bir kısmı dışarıda kalmak peek out of v.
Proverb
düşmanı dışarıda aramaya gerek yoktur a prophet is not without honor save in his own country
düşmanı dışarıda aramaya gerek yoktur prophet is not without honor save in his own country
Colloquial
ilk eş (özellikle zengin olmadan önce birlikte fedakarlıklara katlanan ve koca zengin olup gözü dışarıda olmaya başlayınca baştan savılan eş) starter wife n.
yemeği dışarıda yeme dinner outing n.
dışarıda modern görünen/modernlik taslayan kimse mod poser n.
(bir şey) için dışarıda olmak be out for (something) v.
dışarıda korkunç şeyler oluyor terrible things are happening outside expr.
hava buz gibi dışarıda baby, it's cold outside expr.
çıkışta/dışarıda buluşalım (kavga için) (you) wanna step outside? expr.
dışarıda bekle/bekliyorum (kavga için) (you) wanna step outside? expr.
çıkışta/dışarıda buluşalım (kavga için) (you) want to step outside? expr.
dışarıda bekle/bekliyorum (kavga için) (you) want to step outside? expr.
Idioms
dışarıda düzenlenecek bir etkinlik için uygun/güzel hava queen's weather n.
gözü dışarıda olma a roving eye n.
bir şeyi dışarıda bırakmak leave something in the open v.
gözü dışarıda olmak have a roving eye v.
bir şeyi dışarıda/sokakta yapmak take (out) on the street v.
bir şeye dışarıda/sokakta devam etmek take (out) on the street v.
bir şeyi dışarıda/sokakta yapmak take (out) on the streets v.
bir şeye dışarıda/sokakta devam etmek take (out) on the streets v.
(birini) oylamayla dışarıda/etkisiz bırakmak blackball (one) v.
(birini/bir şeyi) dışında/dışarıda tutmak keep (someone or something) at a distance v.
(birini/bir şeyi) dışında/dışarıda tutmak keep (someone or something) at arm's length v.
birini/bir şeyi dışarıda bırakmak leave someone/something out in the cold v.
dışarıda bırakılmış/kalmış left out in the cold adj.
dışarıda ayaz var baby, it's cold outside expr.
dışarıda/soğukta/sokakta bırakılmış out in the cold expr.
dışarıda bırakılmış on the outside, looking in expr.
dışarıda hava çok soğuk it's brass monkeys outside [uk] expr.
dışarıda dondurucu bir soğuk var it's brass monkeys outside [uk] expr.
dışarıda götünü donduran bir soğuk var it's brass monkeys outside [uk] expr.
Speaking
akşam dışarıda yemek yemeye ne dersin? how about eating out tonight? expr.
akşam dışarıda yemek yiyelim mi? how about eating out tonight? expr.
ayakkabılarını dışarıda çıkarmalısın you should take off your shoes outside expr.
bizim için dışarıda bunun gibi başka bir yer yok there's no place like this out there for us expr.
dışarıda dikkatli ol be careful out there expr.
dışarıda mıydın? have you been outside? expr.
dışarıda görüşürüz I'll see you outside expr.
ne kadar sıklıkla dışarıda yersin? how often do you eat out? expr.
sen dışarıda mıydın? were you outside? expr.
sen dışarıda mıydın? were you just outside? expr.
(arayana/sorana/gelene) dışarıda olduğumu söyle tell them that i'm out expr.
Trade/Economic
dışarıda eğitim outside training n.
dışarıda yerleşik kişi non-resident n.
dışarıda kurgu foreign assembly n.
dışarıda yerleşik kişi nonresident n.
içeride ve dışarıda teslim free in and out n.
dışarıda kalmayı tercih etmek opt-out v.
Law
hücrede kalan bir suçlunun topluma dönüş için hazırlık olarak dışarıda geçirmesine izin verilen süre mobility n.
Insurance
hasarların dışarıda ödenmesi claims payable abroad n.
Technical
dışarıda tanımlanan dosya externally described file n.
dışarıda betimlenen dosya externally described file n.
dışarıda betimlenen veri externally described data n.
dışarıda yayın arabası outside broadcast vehicle n.
dışarıda yayın field pickup n.
dışarıda yayın outside broadcast n.
ucu dışarıda bırakılmış kiriş hammer beam n.
ucu dışarıda bırakılmış kiriş hammerbeam n.
Computer
dışarıda tanımlanan veri externally described data n.
dışarıda tanımlanan kütük externally described file n.
dışarıda göster view outside expr.
dışarıda kalanlar ekle add exclusions expr.
dışarıda bırakılacak ıp adreslerini ekle add exclusion expr.
yolu dışarıda bırak exclude path expr.
Television
dışarıda yayın field pickup n.
dışarıda yayın outside broadcast n.
dışarıda yayın arabası outside broadcast vehicle n.
Construction
(yağmur suyunu dışarıda tutup akıtmak için) tahtaları üst üste binecek şekilde çivilemek weatherboard v.
(yağmur suyunu, karı dışarıda tutup akıtmak için) tahtaları üst üste binecek şekilde çivilemek weather-board v.
Automotive
dışarıda kalan teker outer wheel n.
dışarıda yayın arabası ob van (outside broadcast van) abrev.
Anatomy
dışarıda oluşup beyin zarına doğru geçen (sinir lifi, uyarı) corticipetal adj.
dışarıda oluşup beyin zarına doğru geçen (sinir lifi, uyarı) corticoafferent adj.
Psychology
dışarıda tutma externalisation n.
dışarıda tutma externalization n.
Gastronomy
balık kafalarının dışarıda bırakıldığı bir balık turtası tarifi stargazey pie n.
Botanic
dışarıda yetişen half-hardy adj.
Breeding
baş bölgesinin dışarıda kaldığı bir tür sığır kafesi squeeze n.
Education
okul dışarıda günü outdoor classroom day n.
dışarıda değerlendirilen external adj.
Religious
aşai rabbani ayinine katılmayı hak edenlere ciddiyetle hitap ederek katılamayanları dışarıda bırakmak fence the tables v.
Sport
(beyzbol) dışarıda away adj.
Volleyball
arka orta dışarıda 6-man back defense n.
Cinema
dışarıda filme alma location shooting n.
dışarıda çevirim outdoor shooting n.
dışarıda çevirim exterior shooting n.
dışarıda çevirim location shooting n.
Engineering
taşkın suyunu tahliye ederken deniz suyunu dışarıda tutan bentli bir su yolu aboideau n.
Slang
(evsizler için) dışarıda yatmak sleep rough v.
dışarıda içmek be on the piss [uk] v.
dışarıda bırakılmış exed out adj.
dışarıda görüşelim knuck if you buck expr.
British Slang
dışarıda yatmak doss v.
dışarıda yatmak dossdown v.
Modern Slang
gözü dışarıda kimse a dog n.
birçok kelimenin kısaltılmasından oluşan bir kısaltma ile ifade edilen lgbtq+ topluluğunu kimseyi dışarıda bırakmadan belirtebilmek için kullanılan bir ifade alphabet spectrum n.