kısıtlama - Turco Inglés Diccionario

kısıtlama

Significados de "kısıtlama" en diccionario inglés turco : 48 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
kısıtlama restraint n.
We have seen a degree of restraint that we have to welcome.
Hoş karşılamamız gereken bir ölçüde kısıtlama gördük.

More Sentences
kısıtlama limitation n.
These freedoms continues to be subject to the limitations raised in the last Regular Report.
Bu özgürlükler, son Düzenli Rapor'da değinilen kısıtlamalara tabi olmaya devam etmektedir.

More Sentences
kısıtlama restriction n.
The decision was seen as a restriction on freedom of speech.
Karar, ifade özgürlüğüne yönelik bir kısıtlama olarak nitelendirildi.

More Sentences
kısıtlama constraint n.
They would face constraints in doing so.
Bunu yaparken kısıtlamalarla karşılaşacaklardır.

More Sentences
General
kısıtlama constraint n.
This cooperation is, however, always subject to the legal constraints imposed on the Commission.
Ancak bu işbirliği her zaman Komisyona getirilen yasal kısıtlamalara tabidir.

More Sentences
Trade/Economic
kısıtlama restriction n.
I was satisfied that the easing of restrictions was justified.
Kısıtlamaların hafifletilmesinin haklı olduğunu memnuniyetle karşıladım.

More Sentences
Law
kısıtlama restriction n.
I also want the different restrictions to be based on scientific facts.
Ayrıca farklı kısıtlamaların bilimsel gerçeklere dayanmasını istiyorum.

More Sentences
kısıtlama restraint n.
Despite his restraint, he agreed to it.
Kısıtlamasına rağmen, bunu kabul etti.

More Sentences
Technical
kısıtlama restriction n.
They reject any form of restriction on access to FIFG aid.
FIFG yardımlarına erişimde her türlü kısıtlamayı reddederler.

More Sentences
Computer
kısıtlama constraint n.
There are a number of constraints and there are many elections.
Bir dizi kısıtlama ve çok sayıda seçim var.

More Sentences
Military
kısıtlama constraint n.
This cooperation is, however, always subject to the legal constraints imposed on the Commission.
Ancak bu işbirliği her zaman Komisyon'a getirilen yasal kısıtlamalara tabidir.

More Sentences
General
kısıtlama squeeze n.
kısıtlama constriction n.
kısıtlama inhibition n.
kısıtlama yoking n.
kısıtlama qualification n.
kısıtlama straitjacket n.
kısıtlama crackdown n.
kısıtlama astriction n.
kısıtlama withholding n.
kısıtlama circumscribing n.
kısıtlama reduction n.
kısıtlama narrowing n.
kısıtlama qualification n.
kısıtlama embarge [rare] n.
kısıtlama unpermissiveness n.
kısıtlama leash n.
kısıtlama bridle n.
kısıtlama holdback n.
kısıtlama holddown n.
kısıtlama mitigation n.
kısıtlama lid n.
kısıtlama holdback n.
kısıtlama denial n.
kısıtlama denial of one's self n.
kısıtlama deniance n.
kısıtlama distress [obsolete] n.
kısıtlama containment n.
kısıtlama cohibition n.
kısıtlama prescription [obsolete] n.
kısıtlama stintance n.
kısıtlama strangle hold n.
Trade/Economic
kısıtlama embargo n.
Law
kısıtlama interdiction n.
Construction
kısıtlama confinement n.
Biochemistry
kısıtlama limit n.
Linguistics
kısıtlama blockage constraints n.
kısıtlama stricture n.

Significados de "kısıtlama" con otros términos en diccionario inglés turco: 95 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
(kısıtlama/sınırlandırma) getirmek impose (limitations/restrictions) v.
This cooperation is, however, always subject to the legal constraints imposed on the Commission.
Ancak bu işbirliği her zaman Komisyona getirilen yasal kısıtlamalara tabidir.

More Sentences
General
bir şeyi kısıtlama ya da azaltma scanting n.
yasal kısıtlama legal restriction n.
sıkı kısıtlama severe restriction n.
ekonomik kısıtlama economic constraint n.
ekonomik kısıtlama economic restriction n.
çağrı kısıtlama call restriction n.
resmi kısıtlama clampdown n.
ticareti kısıtlama embargo n.
keyfi kısıtlama arbitrary deprivation n.
zamansal kısıtlama limitation on time n.
zamansal kısıtlama time limitation n.
her türlü kısıtlama veya koşuldan arınmış şey absolute n.
doğal koşullardan kaynaklı kısıtlama necessity n.
aşırı kısıtlama leading reins n.
(engel, kısıtlama, denetim) aşma breakthrough n.
(engel, kısıtlama, denetim) aşılan yer breakthrough n.
(bir kimse veya mülk üzerindeki) kısıtlama burden [scotland] n.
miktarı belirli seviyede tutan kısıtlama freeze n.
kısıtlama getirmek constraint v.
kısıtlama getirmek impose restriction v.
kendi kendine kısıtlama olmaksızın servis yapmak help oneself v.
kısıtlama olmaksızın ilerlemek rip v.
kısıtlama kaldırımı uygulamak deregulate v.
(düşman kuvvetini) çevreleme ve kısıtlama politikasını başarıyla uygulamak contain v.
kısıtlama olmaksızın adanmış whole hog adj.
kısıtlama eksikliği ile karakteriz olan hyperthyroid adj.
kısıtlama olmaksızın freehand adv.
kısıtlama olmaksızın free-handed adv.
kısıtlama olmaksızın freely adv.
Phrasals
bir alanda yapılabilecek inşaatlara kısıtlama getirmek zone off v.
bir bölgenin bir kısmına kısıtlama getirmek zone off v.
birine kısıtlama/sınır koymak fence in v.
birine kısıtlama/sınır koymak fence someone in v.
(bir şeye) kısıtlama getirmek rein back on (something) v.
Phrases
hiçbir kısıtlama olmadan without any limitations expr.
herhangi bir kısıtlama yapılmaksızın without imposing any restrictions expr.
herhangi bir kısıtlama yapılmaksızın without any restrictions imposed expr.
herhangi bir kısıtlama yapılmaksızın without making any restrictions expr.
Colloquial
engel/kısıtlama olmadan yapmak let it rip v.
(bir şeyi) kısıtlama olmadan yapmak let (something) rip v.
kısıtlama olmadan yapmak let her rip v.
hiçbir kısıtlama olmadan with no restraints expr.
Idioms
kısıtlama getirmek take a chainsaw v.
(bir şeye) kısıtlama getirmek take a chainsaw to (something) v.
hiçbir kısıtlama olmadan no holds barred expr.
herhangi bir kısıtlama/zorunluluk olmaksızın no strings expr.
hiçbir kısıtlama olmadan no-holds-barred expr.
Trade/Economic
ekonomik kısıtlama economic constraint n.
gereksiz kısıtlama ve engellerin kaldırılarak ekonominin dışa açılması liberalization n.
gereksiz kısıtlama ve engellerin kaldırılarak ekonominin dışa açılması liberalisation n.
ithal malları kısıtlama embargo on imports n.
ihtiyari kısıtlama voluntary restriction n.
iktisadi kısıtlama economic constraint n.
mali kısıtlama financial constraint n.
yasal kısıtlama legal restraint n.
1950'lerde abd'de federal reserve bank'ın bankaların ödeyebilecekleri en yüksek faizi belirlemek üzere getirdiği kısıtlama regulation q n.
(maliyetleri) kısıtlama hold-down n.
alıcı sayısında kısıtlama olmayan piyasa konjonktürü multiopsony n.
ithalatta ya da ihracatta ürünlerin miktarında kısıtlama olmayan quota free adj.
ürünlerin miktarına kısıtlama koymaksızın quota free adj.
Law
federal hükümetin, düzenleyici bir karar olarak, sahibine tazminat ödenmesi gereken özel mülklerin kullanımına kısıtlama taking n.
hürriyeti kısıtlama restriction of freedom n.
kısıtlama talebi demand of disability n.
resmi kısıtlama clampdown n.
tamamen kısıtlama complete restriction n.
tarife dışı kısıtlama non-tariff barrier n.
yasal kısıtlama statutory limitation n.
zarardan kaynaklanan kısıtlama impeachment of waste n.
Politics
kısıtlama olmaksızın bir eylemin yapılabilmesini sağlayan izin belgesi laisser passer n.
kısıtlama olmaksızın bir eylemin yapılabilmesini sağlayan izin belgesi laissez-passer n.
resmi kısıtlama clampdown n.
kısıtlama getirmek introduce restriction v.
kısıtlama getirmek place restriction v.
kısıtlama getirmek impose restriction v.
Media
habersiz kısıtlama shadow ban n.
Technical
akım kısıtlama flow limitation n.
besleyici kısıtlama maçası washburn core n.
merkezi kısıtlama teoremi central limit theorem n.
tekrar kısıtlama relimitation n.
güç kaynaklarında ve amplifikatörlerde akım kısıtlama özelliği foldback n.
Computer
çağrı kısıtlama call restriction n.
erişimi kısıtlama restriction of access n.
yeni kısıtlama new restriction n.
kısıtlama yok no constraints expr.
Telecom
çağrı kısıtlama call restriction n.
Medical
fiziksel kısıtlama physical restraint n.
makromoleküler kısıtlama katsayısı macromolecular restriction coefficient n.
Psychology
kısıtlama teorisi containment theory n.
Biology
genomik kısıtlama profili genomic restriction profile n.
History
siyasal hak ve ayrıcalıklara imparatorluk tarafından kısıtlama getirilmesi ban of the empire n.
Military
kısıtlama sinyali inhibiting signal n.
deniz subaylarına ceza olarak karargahlara getirilen kısıtlama hack n.
(ülkelerce alınan) silah üretimi veya geliştirimini sonlandırma veya kısıtlama kararı freeze n.
Archaic
kısıtlama aracı controlment n.