suçlama - Turco Inglés Diccionario

suçlama

Significados de "suçlama" en diccionario inglés turco : 60 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
suçlama charge n.
All charges against him were dropped for lack of evidence.
Hakkındaki tüm suçlamalar delil yetersizliği nedeniyle düşürülmüştür.

More Sentences
suçlama accusing n.
Bob is always accusing me of being too too nice.
Bob beni hep çok ama çok kibar olmakla suçluyor.

More Sentences
suçlama accusation n.
Mr McCartin is far too polite to make any such accusation.
Bay McCartin böyle bir suçlamada bulunmayacak kadar kibardır.

More Sentences
General
suçlama allegation n.
These allegations are ridiculous.
Bu suçlamalar saçma.

More Sentences
suçlama impeachment n.
The impeachment processes have begun.
Suçlama süreçleri başladı.

More Sentences
suçlama reproach n.
The other developed states have nothing to reproach us for.
Diğer gelişmiş devletlerin bizi suçlayacakları hiçbir şey yok.

More Sentences
suçlama indictment n.
That would be an indictment of the Member States' politicians and their central bankers!
Bu, Üye Devletlerin politikacıları ve merkez bankacıları için bir suçlama olacaktır!

More Sentences
suçlama blaming n.
I would like to conclude by reminding you that we should at last stop blaming ourselves for things that no longer exist.
Son olarak, artık var olmayan şeyler için kendimizi suçlamayı bırakmamız gerektiğini hatırlatmak isterim.

More Sentences
suçlama accusation n.
The accusation of electioneering applies to autocratic leaders, not to democratic leaders.
Seçim hilesi suçlaması otokratik liderler için geçerlidir, demokratik liderler için değil.

More Sentences
Trade/Economic
suçlama accusation n.
Yet the accusation is extremely unfair.
Oysa bu suçlama son derece haksızdır.

More Sentences
Law
suçlama impeachment n.
The impeachment processes have begun.
Suçlama süreci başladı.

More Sentences
suçlama accusation n.
Neither do the findings substantiate the American accusation of European corruption.
Bulgular, Amerika'nın Avrupa'ya yönelik yolsuzluk suçlamasını da doğrulamıyor.

More Sentences
General
suçlama condemnation n.
suçlama censure n.
suçlama crimination n.
suçlama rap n.
suçlama incrimination n.
suçlama complaint n.
suçlama incriminating n.
suçlama blame n.
suçlama plaint n.
suçlama descriptio n.
suçlama inculpation n.
suçlama excoriation n.
suçlama denunciation n.
suçlama imputation n.
suçlama act of charging with crime n.
suçlama accusal n.
suçlama calumny n.
suçlama challenge [obsolete] n.
suçlama threap [scottish] n.
suçlama twit n.
suçlama reprehension n.
suçlama repriefe n.
suçlama revile [obsolete] n.
suçlama damning n.
suçlama dirdum [scotland] n.
suçlama durdum [scotland] n.
suçlama imprecation n.
suçlama contek n.
suçlama injury [obsolete] n.
Trade/Economic
suçlama accusal n.
Law
suçlama accusal n.
suçlama accusement [obsolete] n.
suçlama denouncement n.
suçlama arraignment n.
suçlama charging n.
suçlama official written accusation n.
suçlama crimination n.
suçlama bill of indictment n.
suçlama delation n.
suçlama denunciation n.
suçlama criminal charge n.
suçlama appeachment [obsolete] n.
suçlama impeach [obsolete] n.
suçlama presentment n.
Archaic
suçlama impression n.
suçlama discommendation n.
Slang
suçlama beef n.
suçlama heat n.

Significados de "suçlama" con otros términos en diccionario inglés turco: 111 resultado(s)

Turco Inglés
General
birbirini suçlama recrimination n.
After the project failed, there were recriminations among the team members.
Proje başarısız olduktan sonra, ekip üyeleri arasında birbirini suçlayanlar oldu.

More Sentences
karşılıklı suçlama recrimination n.
Failure to do so will see the brave new world collapse into stagnation and mutual recriminations.
Bunu yapmamak cesur yeni dünyanın durgunluğa ve karşılıklı suçlamalara gömülmesine neden olacaktır.

More Sentences
(suçlama vb.) geri çekmek drop v.
We convinced her to drop all charges against him.
Adama karşı yaptığı tüm suçlamaları geri çekmeye onu ikna ettik.

More Sentences
Colloquial
(birini) suçlama don't blame (one) expr.
Don't blame yourself.
Kendini suçlama.

More Sentences
beni suçlama don't blame me expr.
I didn't know about it, so don't blame me for it.
Bunu bilmiyordum, bu yüzden beni suçlamayın.

More Sentences
Idioms
suçlama oyunu blame game n.
Don't play the blame game.
Suçlama oyunu oynama.

More Sentences
Law
suçlama (dava dilekçesi veya iddianamede sayılan) count n.
He appeared in court on two counts of security violations.
İki defa güvenlik ihlali suçlamasıyla mahkemeye sevk edilmiştir.

More Sentences
Psychology
kurbanı suçlama blaming the victim n.
Don't blame the victim.
Kurbanı suçlama.

More Sentences
General
sorumluluk almamak adına başkasını suçlama eylemi scapegoatism n.
karşı suçlama countercharge n.
kendi kendini suçlama self accusation n.
şiddetle suçlama excoriation n.
şiddetle suçlama excoriating n.
kurbanı suçlama victim blaming n.
delile dayanmayan suçlama smear n.
kendi kendini suçlama self incrimination n.
alenen suçlama denunciation n.
kendi kendini suçlama self-accusation n.
kendini suçlama self-reproach n.
kendini suçlama self-recrimination n.
haksız suçlama unfair accusation n.
üstü kapalı/dile getirilmemiş suçlama veiled accusation n.
üstü kapalı/dile getirilmemiş suçlama unspoken accusation n.
suçlamaya suçlama ile karşılık veren kimse recriminator n.
karşı suçlama yapan kimse recriminator n.
onur kırıcı suçlama attaintment n.
(argüman, suçlama) dayanak underpinning n.
asılsız suçlama hatchet job n.
yeminle suçlama objuration n.
açıkça suçlama denouncement n.
kamu nezdinde suçlama denouncement n.
aleni suçlama detestation [obsolete] n.
haddini aşan suçlama wild accusation n.
önceki suçlama preaccusation n.
eski suçlama preaccusation n.
kendini suçlama self-abuse n.
kendini suçlama self-condemnation n.
kendini suçlama self-delation n.
kendini suçlama self-reproof n.
önemsiz suçlama subincusation n.
haksız olduğunu kanıtlamak (suçlama vb'nin) repulse v.
suçlama yöneltmek accuse v.
asılsız suçlama yapmak mischarge v.
hakkında herhangi bir suçlama veya itham bulunmayan sackless adj.
suçlama kabilinden incriminatory adj.
suçlama içeren accusative adj.
suçlama içeren accusatorial adj.
karşı suçlama mahiyetinde recriminative adj.
karşı suçlama mahiyetinde recriminatory adj.
Phrasals
bir kişiye suçlama yapmak cast up v.
(eleştiri, suçlama) yöneltmek cast about v.
(eleştiri, suçlama) yöneltmek cast around v.
Colloquial
bir kimseyi komünist olmakla suçlama red-baiting n.
ne yapacağını görmek için (birine) bir suçlama yöneltmek put it to (one) v.
ne yapacağını görmek için birine bir suçlama yöneltmek put it to someone v.
Idioms
haksız suçlama bad rap n.
haksız suçlama a bad rap n.
suçlama savaşı blame game n.
bir dava veya anlaşmazlık hakkında televizyonda, medyada veya sosyal medyada bir kişiye karşı suçlama veya suçlama iması içerecek şekilde yapılan tartışma trial by the media n.
birisini suçlama fingerpointing n.
birisini suçlama finger-pointing n.
haksız suçlama a bum rap n.
ağır suçlama the finger of responsibility n.
karşılıklı suçlama blame game n.
birbirini suçlama blame game n.
karşılıklı suçlama blame shifting n.
birbirini suçlama blame shifting n.
haksız suçlama bum rap n.
tartışma/münakaşa esnasında birine direkt suçlama veya eleştiri yöneltmemek fire (one's) pistol in the air v.
Speaking
beni suçlama don't point your finger at me expr.
Law
karşıt suçlama recrimination n.
mukabil suçlama recrimination n.
yeniden suçlama reindictment n.
asılsız suçlama false charge n.
gayrimenkul üzerinde meydana gelen hasardan dolayı kiracıyı suçlama impeachment of waste n.
haksız suçlama aspersion n.
karşıt suçlama counteraccusation n.
karşıt suçlama countercharge n.
kendi kendini suçlama self incrimination n.
kendi aleyhine suçlama self-incrimination n.
mukabil suçlama counteraccusation n.
mukabil suçlama countercharge n.
sulh ceza ve/veya ağır ceza mahkemesinde yargılanması yapılabilecek suçlama hybrid offence n.
sulh ceza ve/veya ağır ceza mahkemesinde yargılanması yapılabilecek suçlama dual offence n.
sulh ceza ve/veya ağır ceza mahkemesinde yargılanması yapılabilecek suçlama crown option offence n.
sulh ceza ve/veya ağır ceza mahkemesinde yargılanması yapılabilecek suçlama either way offence n.
sulh ceza ve/veya ağır ceza mahkemesinde yargılanması yapılabilecek suçlama wobbler n.
sulh ceza ve/veya ağır ceza mahkemesinde yargılanması yapılabilecek suçlama dual procedure offence n.
(ingiliz hukukunda) suçlama appeal [obsolete] n.
sanığa yöneltilen suçlama bill n.
sanığa yöneltilen suçlama iddianamesi bill n.
suçlama karşısında savunma yapmayı reddeden sanık mute n.
isyancılıkla suçlama denunciation [scotland] n.
birini cinayetle suçlama murder charge n.
birini cinayetle suçlama murder indictment n.
bir durumun ortaya çıkarıldığı veya bir suçlama yapmanın mümkün olduğu delil koşulu circumstance n.
davacının davalıya yönelttiği ikincil suçlama crossclaim n.
düşürülme (dava, suçlama) dismissal n.
karşı tarafla gizlice anlaşarak yalan suçlama veya savunma yapmak prevaricate v.
suçlama içeren accusatorial adj.
suçlama içeren accusative adj.
(soruşturmada) suçlama olarak kullanılabilir impeachable adj.
resmi suçlama öncesi gelişen precharge adj.
suçlama öncesi precharge adj.
Psychology
kendini suçlama self-blame n.
Social Sciences
suçlama kültürü blame culture n.
Military
donanma komutanının kendi birimindeki suçlama yapılan askerleri dinleyip davalarını çözüme kavuşturduğu disiplin soruşturması mast n.
Slang
şaka yollu birini hırsızlıkla/soygunculukla suçlama dick turpin n.
şaka yollu birini dick turpin gibi hırsız olmakla suçlama dick turpin n.
masum birini suçlama fit-up [uk] n.
(suçlama veya cezadan) paçayı kurtarmak beat v.