Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | weigh v. | tartmak | ||
We have weighed up the pros and cons. Artıları ve eksileri tarttık. More Sentences |
||||
General | ||||
General | weigh v. | ölçüp tartmak | ||
Weigh your words well. Sözlerinizi iyi ölçüp tartın. More Sentences |
||||
General | weigh v. | düşünüp taşınmak | ||
We should weigh the options carefully before making a decision. Bir karar vermeden önce seçenekleri titizlikle düşünüp taşınmalıyız. More Sentences |
||||
General | weigh v. | basmak | ||
The interests of the individual Member States weigh heavily. Münferit Üye Devletlerin çıkarları ağır basmaktadır. More Sentences |
||||
General | weigh v. | gelmek | ||
How much does the average car weigh? Ortalama araç kaç kilo gelir? More Sentences |
||||
General | weigh v. | tartmak | ||
We have weighed up the pros and cons. Artıları ve eksileri tarttık. More Sentences |
||||
General | weigh v. | çekmek (belirli bir ağırlık) | ||
This stone weighs five tons. Bu taş beş ton çeker. More Sentences |
||||
General | weigh v. | ağırlığında olmak | ||
This death and destruction weigh like lead weights on our consciences too. Bu ölüm ve yıkım vicdanlarımızda da kurşun ağırlığında bir yük gibi durmaktadır. More Sentences |
||||
General | weigh v. | ağırlığında olmak | ||
This death and destruction weigh like lead weights on our consciences too. Bu ölüm ve yıkım vicdanlarımızda da kurşun ağırlığında bir yük gibi durmaktadır. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | weigh v. | ağırlığında olmak | ||
This death and destruction weigh like lead weights on our consciences too. Bu ölüm ve yıkım vicdanlarımızda da kurşun ağırlığında bir yük gibi durmaktadır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | weigh v. | gelmek | ||
How much does the average car weigh? Ortalama araç kaç kilo gelir? More Sentences |
||||
Technical | weigh v. | tartmak | ||
We have weighed up the pros and cons. Artıları ve eksileri tarttık. More Sentences |
||||
Aeronautic | ||||
Aeronautic | weigh v. | ağırlığında olmak | ||
This death and destruction weigh like lead weights on our consciences too. Bu ölüm ve yıkım vicdanlarımızda da kurşun ağırlığında bir yük gibi durmaktadır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | weigh n. | yol | ||
General | weigh n. | tartma | ||
General | weigh v. | sıkıştırmak | ||
General | weigh v. | gelmek (ağırlık) | ||
General | weigh v. | ölçünmek | ||
General | weigh v. | belirli bir ağırlık gelmek | ||
General | weigh v. | bastırmak | ||
General | weigh v. | önemi olmak | ||
General | weigh v. | yük olmak | ||
General | weigh v. | belirli bir ağırlıkta olmak | ||
General | weigh v. | tartıya vurmak | ||
General | weigh v. | kantara vurmak | ||
General | weigh v. | gelmek (kilo) | ||
General | weigh v. | belirli bir ağırlık çekmek | ||
General | weigh v. | gelmek (belirli bir ağırlık) | ||
General | weigh v. | çekmek | ||
General | weigh v. | baskı oluşturmak | ||
Technical | ||||
Technical | weigh v. | ağır olmak | ||
Technical | weigh v. | çekmek | ||
Aeronautic | ||||
Aeronautic | weigh v. | ağırlığı olmak | ||
Aeronautic | weigh v. | ağırlığını ölçmek | ||
Marine | ||||
Marine | weigh n. | hareket | ||
Marine | weigh n. | tartı | ||
Marine | weigh v. | kaldırmak | ||
Marine | weigh v. | tartma | ||
Marine | weigh v. | (demiri) vira etmek |