|
- But finally we have seen the damage the CFP has done to the fishing stocks around our own coastlines.
- Ama sonunda OBP'nin kendi kıyılarımızdaki balık rezervlerine verdiği zararı gördük.
- A good and clear result has finally been achieved.
- Sonunda iyi ve net bir sonuç elde edildi.
- We finally said goodbye to the Europe of the Yalta Conference and the Cold War.
- Sonunda Yalta Konferansı'nın Avrupa'sına ve Soğuk Savaş'a veda ettik.
- Will the risk assessments finally rule out its use?
- Risk değerlendirmeleri sonunda kullanımını ortadan kaldıracak mı?
- We need to finally get through to these people!
- Sonunda bu insanlara ulaşmamız gerekiyor!
- It is the same kind of policy that finally led to the intervention in Kosovo to rescue the Kosovan Albanians.
- Sonunda Kosovalı Arnavutları kurtarmak için Kosova'ya müdahaleye yol açan da aynı tür bir politikadır.
- I will not bore you with the details, but we finally arrived here.
- Ayrıntılarla sizi sıkmayacağım ama sonunda buraya geldik.
- We finally got some movement from the Commission on the matter.
- Sonunda Komisyon'dan bu konuda bir hareketlenme gördük.
- I genuinely hope that spirit will remain in this directive up until we have finally achieved a result.
- Sonunda bir sonuca ulaşana kadar bu ruhun bu direktifte kalacağını umuyorum.
- We finally got some movement from the Commission on the matter.
- Sonunda Komisyon'dan bu konuda bir hareket gördük.
- Perhaps we shall finally find an answer to the question of what we want to do together.
- Belki de sonunda birlikte ne yapmak istediğimiz sorusuna bir cevap bulacağız.
- We should finally accept this small country as a genuine European partner.
- Sonunda bu küçük ülkeyi gerçek bir Avrupalı ortak olarak kabul etmeliyiz.
- We started campaigning and raised the issue at national level and finally took it to European level.
- Kampanyaya başladık ve konuyu ulusal düzeyde gündeme getirdik ve sonunda Avrupa düzeyine taşıdık.
- I always read the reports with great interest, but I would finally like to see some change.
- Raporları her zaman büyük bir ilgiyle okudum, ancak sonunda bazı değişiklikler görmek istiyorum.
- I genuinely hope that spirit will remain in this directive up until we have finally achieved a result.
- Sonunda bir sonuç elde edene kadar bu ruhun bu direktifte kalacağını gerçekten umuyorum.
- Finally, we shall hear from 'Cardinal' Cohn-Bendit!
- Sonunda 'Kardinal' Cohn-Bendit'ten haber alacağız!
- Nevertheless, the Greens are satisfied with the compromise that has finally emerged.
- Yine de Yeşiller sonunda ortaya çıkan uzlaşmadan memnun.
- We must finally have the courage to break the taboos.
- Sonunda tabuları yıkacak cesarete sahip olmalıyız.
- Finally, as we approach Laeken, first the king's mighty castle appears on the horizon.
- Sonunda, Laeken'e yaklaşırken, önce kralın görkemli kalesi ufukta belirir.
- The senator, long undecided, has finally come out in support of the bill.
- Uzun süredir kararsız olan senatör sonunda tasarıyı desteklediğini açıkladı.
- No, just years of hard living finally caught up with me.
- Hayır, yıllarca süren zorlu yaşam işte sonunda beni yakaladı.
- Finally, a man who can satisfy two women at once.
- Sonunda, aynı anda iki kadını tatmin edebilen bir erkek.
- He argued and argued and finally gave in to my demands.
- Tartıştı, tartıştı ve sonunda taleplerime boyun eğdi.
- The real reason finally came out, and it was not flattering.
- Gerçek neden sonunda ortaya çıktı ve hiç de gurur verici değildi.
- This kid's finally paying off.
- Bu çocuk sonunda yarım kalan hesabını görüyor.
- This kid's finally paying off.
- Bu çocuk sonunda diyetini ödüyor.
- Today, these systems are finally becoming an industry standard.
- Bugünlerde bu sistemler, sonunda endüstride bir standart haline geliyor.
- The opposition finally gave in to our demands.
- Muhalefet sonunda taleplerimize boyun eğdi.
- I finally figured out how money could make me happy.
- Sonunda paranın beni nasıl mutlu edebileceğini anladım.
- Embrace the pain, for it is your soul finally being unburdened.
- Acıyı benimse, çünkü ruhun sonunda yükten kurtuluyor.
- Because when I do finally give in, I want us to enjoy it all the more.
- Çünkü sonunda kabul ettiğimde, bundan daha fazla zevk almamızı istiyorum.
- I finally figured out how money could make me happy.
- Sonunda paranın beni nasıI mutlu edebileceğini buldum.
- No, just years of hard living finally caught up with me.
- Hayır, yıllarca süren zor yaşam sonunda beni yakaladı işte.
- After so much rain, I was thrilled when the sun finally came out.
- O kadar yağmurdan sonra, sonunda güneş çıktığında çok heyecanlandım.
- Tom finally went to a doctor.
- Tom sonunda bir doktora gitti.
- Tom finally convinced Mary to bake a birthday cake for John.
- Tom sonunda Mary'yi John için doğum günü pastası yapmaya ikna etti.
- I think Tom might finally have a good idea.
- Sanırım sonunda Tom'un iyi bir fikri olabilir.
- Have you finally finished doing that?
- Sonunda bitirdin mi?
- It's finally my turn.
- Sonunda benim sıram geldi.
- Fadil's devastating fate finally came to light.
- Fadıl'ın yıkıcı kaderi sonunda ortaya çıktı.
- I'm happy to finally meet you in person.
- Sonunda seninle şahsen tanıştığım için çok mutluyum.
- We finally decided to hand him over to the cops.
- Biz sonunda onu polise teslim etmeye karar verdik.
- Tom and Mary are finally going to do that.
- Tom ve Mary sonunda bunu yapacak.
- We finally reached the lake.
- Sonunda göle ulaştık.
- I finally stopped trying to persuade Tom to clean his room.
- Sonunda Tom'u odasını temizlemeye ikna etmek için uğraşmaktan vazgeçtim.
- Tom finally came home.
- Tom sonunda eve geldi.
- Tom finally did something right.
- Tom sonunda doğru bir şey yaptı.
- I've finally caught you.
- Sonunda seni yakaladım.
- He finally arrived!
- Sonunda geldi!
- I finally stopped trying to persuade Tom to clean his room.
- Sonunda Tom'u odasını temizlemesi için ikna etmeye çalışmaktan vazgeçtim.
- Finally he's here.
- Sonunda geldi.
- Tom finally decided to break up with Mary.
- Tom sonunda Mary'den ayrılma kararı aldı.
- Tom has finally done that.
- Tom sonunda bunu yaptı.
- My father finally compromised.
- Babam sonunda uzlaştı.
- She finally arrived!
- Sonunda geldi!
- Tom has finally found something he's good at.
- Tom sonunda iyi olduğu bir şey buldu.
- Thank God they finally arrived.
- Tanrıya şükür sonunda geldiler.
- The professor I was arguing with finally conceded and said I was right.
- Tartıştığım profesör sonunda kabul etti ve haklı olduğumu söyledi.
- He finally decided to go to his mother with the news his father had shared.
- Sonunda babasının verdiği haberle annesine gitmeye karar verdi.
- It took us a while, but we finally finished the job.
- Biraz zamanımızı aldı ama sonunda işi bitirdik.
- I've finally learned how to do that.
- Sonunda bunu nasıl yapacağımı öğrendim.
- It's nice that Tom finally has a hobby.
- Tom'un sonunda bir hobisi olması güzel.
- Tom finally ate something.
- Tom sonunda bir şeyler yedi.
- She finally managed to get a hold of her old friend.
- O sonunda eski arkadaşını bulmayı başardı.
- It's so good to finally meet you.
- Sonunda seninle tanışmak çok güzel.
- Tom and Mary were finally completely alone.
- Tom ve Mary sonunda tamamen yalnız kalmıştılar.
- The classroom has finally warmed up.
- Sınıf sonunda ısındı.
- Tom has finally decided to get married.
- Tom sonunda evlenmeye karar verdi.
- Tom has finally agreed to help us do that.
- Tom sonunda bunu yapmamıza yardım etmeyi kabul etti.
- We are finally free.
- Biz sonunda özgürüz.
- I think you've finally found your calling.
- Bence sonunda aradığın şeyi buldun.
- Tom finally left.
- Tom sonunda gitti.
- Tom's old car has finally given up the ghost.
- Tom'un eski arabası sonunda hayaletten vazgeçti.
- Tom and Mary finally reached their destination.
- Tom ve Mary sonunda hedeflerine eriştiler.
- Tom has finally stopped doing that.
- Tom sonunda bunu yapmayı bıraktı.
- Tom finally realized that he'd been wrong.
- Tom sonunda hatalı olduğunu fark etti.
- Finally we reached a compromise.
- Sonunda bir uzlaşmaya vardık.
- Finally, Oedipus replied.
- Sonunda, Oedipus cevapladı.
- They're finally here.
- Onlar sonunda buradalar.
- When Tom finally decided to admit it, everyone already knew that he was gay.
- Tom sonunda onu itiraf etmeye karar verdiğinde herkes zaten onun bir eşcinsel olduğunu biliyordu.
- Tom ignored Mary almost all day, but finally talked to her just after dinner.
- Tom Mary'yi neredeyse bütün gün görmezlikten geldi fakat sonunda akşam yemeğinden hemen sonra onunla konuştu.
- Tom finally figured out the problem.
- Tom sonunda sorunu çözdü.
- We finally found the key.
- Sonunda anahtarı bulduk.
- Finally we arrived at the lake.
- Sonunda göle vardık.
- I finally have the strength to do what must be done.
- Sonunda yapılması gerekenleri yapacak güce sahibim.
- Sami finally spoke.
- Sami sonunda konuştu.
- I finally received the call I'd been waiting for for weeks.
- Sonunda haftalardır beklediğim telefonu aldım.
- Tom finally succumbed after weeks of suffering.
- Tom haftalarca acı çektikten sonra sonunda yenik düştü.
- He finally made a name for himself as a politician.
- Sonunda bir politikacı olarak isim yaptı.
- Tom finally succeeded in getting a job that he liked.
- Tom sonunda sevdiği bir işe girmeyi başardı.
- Have you finally decided?
- Sonunda karar verdin mi?
- Tom finally talked Mary into selling him her old violin.
- Tom sonunda Mary'yi eski kemanını ona satmaya ikna etti.
- Tom was finally able to win.
- Tom sonunda kazanmayı başardı.
- Tom finally agreed to let Mary in on the secret.
- Tom sonunda Mary'nin sırrını öğrenmesine izin verdi.
- Halloween is finally here!
- Cadılar Bayramı sonunda geldi!
- I finally caught up with my friends.
- Sonunda arkadaşlarıma yetiştim.
- My mother finally approved of our plan.
- Annem sonunda planımızı onayladı.
- I finally met them today.
- Sonunda bugün onlarla tanıştım.
- We finally decided to hand him over to the cops.
- Sonunda onu polislere teslim etmeye karar verdik.
- I'm glad you've finally told me.
- Sonunda bana söylediğin için mutluyum.
- Now, I finally have enough money to buy a house.
- Şimdi, sonunda bir ev almak için yeterli paraya sahibim.
- The hero finally defeated the evil scientist.
- Kahraman sonunda kötü bilim adamını yendi.
- The wait is finally over.
- Bekleyiş sonunda bitti.
- Tom finally got a text from Mary.
- Tom sonunda Mary'den bir mesaj aldı.
- An agreement acceptable to all parties was finally reached.
- Sonunda tüm taraflar için kabul edilebilir bir anlaşmaya varıldı.
- Tom finally won something.
- Tom sonunda bir şey kazandı.
- We finally published the book.
- Sonunda, kitabı bastık.
- Food finally arrived on the table.
- Yemek sonunda masaya geldi.
- Tom finally managed to get Mary's true opinion out of her.
- Tom sonunda Mary'nin gerçek fikrini öğrenmeyi başardı.
- I finally passed that test.
- Sonunda o sınavı geçtim.
- Finally they both fell asleep.
- Sonunda ikisi de uykuya daldı.
- These clothes are finally dry.
- Bu giysiler sonunda kurudu.
- He finally fulfilled my request.
- Sonunda ricamı yerine getirdi.
- I finally won.
- Sonunda kazandım.
- I've finally found the woman I want to marry.
- Sonunda evlenmek istediğim kadını buldum.
- Finally we have learned the truth.
- Sonunda gerçeği öğrendik.
- Tom finally talked Mary into selling him her old violin.
- Tom sonunda Mary'yi eski kemanını kendisine satması için ikna etti.
- As a result of always being hungry and fatigued, that dog finally died.
- Sürekli aç ve yorgun olmanın bir sonucu olarak, o köpek sonunda öldü.
- Tom finally sat down.
- Tom sonunda oturdu.
- He finally decided to try.
- Sonunda denemeye karar verdi.
- Tom was finally arrested.
- Tom sonunda tutuklandı.
- She has finally achieved her end.
- Sonunda hedefine ulaştı.
- My mother finally has given in to my views.
- Annem sonunda görüşümü kabullendi.
- He finally broke up with that woman.
- Sonunda o kadınla ilişkiyi bitirdi.
- I finally got a driving licence.
- Sonunda bir ehliyet aldım.
- Tom finally convinced me that his life was more fucked up than mine.
- Tom sonunda beni kendi hayatının benimkinden daha berbat olduğuna ikna etti.
- I finally met the right woman.
- Sonunda doğru kadınla tanıştım.
- I'm glad I finally met you.
- Sonunda seninle tanıştığıma sevindim.
- Finally, I found a job.
- Sonunda bir iş buldum.
- It's finally here.
- O sonunda burada.
- I think Tom is finally asleep.
- Sanırım Tom sonunda uyudu.
- We finally got rid of our old car.
- Sonunda eski arabamızdan kurtulduk.
- After a long argument, I finally gave in.
- Uzun bir tartışmadan sonra, sonunda pes ettim.
- I finally found time to sit down and read the newspaper.
- Sonunda oturup gazete okuyacak zaman buldum.
- Finally, on January eighth, the British attacked.
- Sonunda, ocağın sekizinde, Britanyalılar saldırdı.
- He finally made up his mind to marry the girl he had met in Paris.
- O sonunda Paris'te tanıştığı kızla evlenme kararını verdi.
- Tom finally did that.
- Tom sonunda bunu yaptı.
- They finally succeeded after many months of travail.
- Aylarca uğraştıktan sonra sonunda başardılar.
- Tom finally understood it.
- Tom sonunda anladı.
- Tom put up with the pain for a couple of weeks before finally going to the hospital.
- Sonunda hastaneye gitmeden önce, Tom ağrıya birkaç hafta dayandı.
- We finally managed to persuade Tom to do that.
- Sonunda Tom'u onu yapmaya ikna etmeyi başardık.
- I have finally regained my regular form.
- Sonunda normal formuma kavuştum.
- Tom finally made up his mind to leave Mary.
- Tom sonunda Mary'den ayrılmaya karar verdi.
- I finally understand what you were trying to do.
- Sonunda ne yapmaya çalıştığınızı anlıyorum.
- Tom finally figured out what he'd been doing wrong.
- Tom sonunda neyi yanlış yaptığını anladı.
- It finally happened.
- Sonunda oldu.
- It looks like you've finally decided.
- Sonunda karar vermişsin gibi görünüyor.
- I think I am finally going to retire.
- Sanırım sonunda emekli olacağım.
- Tom finally got a job.
- Tom sonunda bir iş buldu.
- This has finally convinced me of the seriousness of the situation.
- Bu beni sonunda durumun ciddiyetine ikna etti.
- He finally consented to our plan.
- Sonunda planımıza razı oldu.
- We finally have you where we want you.
- Sonunda seni istediğimiz yere getirdik.
- I finally found a home.
- Sonunda bir ev buldum.
- Have you finally finished doing that?
- Sonunda onu yapmayı bitirdin mi?
- Finally, my sister got engaged.
- Sonunda kız kardeşim nişanlandı.
- Tom noticed that he and Mary were finally alone together.
- Tom, Mary ile sonunda yalnız kaldıklarını fark etti.
- Tom wondered how many times he'd have to tell Mary to clean her room before she finally did it.
- Tom, Mary'ye odasını temizlemesini kaç kez söylemek zorunda kalacağını ve sonunda Mary'nin bunu nasıl yapacağını merak ediyordu.
- Finally, the delegates voted.
- Sonunda delegeler oylama yaptı.
- We're finally alone.
- Sonunda yalnızız.
- Tom is finally going to do what he told us he'd do.
- Tom sonunda bize yapacağını söylediği şeyi yapacak.
- They finally left.
- Sonunda gittiler.
- She finally reached the hotel.
- Sonunda otele ulaştı.
- I'm glad you finally made it back.
- Sonunda dönebildiğine sevindim.
- Tom finally took off his coat.
- Tom sonunda ceketini çıkardı.
- Tom finally confessed to the killing.
- Tom sonunda cinayeti itiraf etti.
- He finally met my demands.
- O, sonunda benim taleplerimi karşıladı.
- I finally found out where you were last night.
- Sonunda dün gece nerede olduğunu öğrendim.
- Tom finally found his keys.
- Tom sonunda anahtarlarını buldu.
- I finally met her today.
- Sonunda bugün onunla tanıştım.
- The patient finally conquered his illness.
- Hasta sonunda hastalığını yendi.
- He finally showed his true colors.
- Sonunda gerçek yüzünü gösterdi.
- I finally passed the aptitude test for higher management studies.
- Sonunda yüksek yönetim çalışmaları için yetenek sınavını geçtim.
- I finally beat Tom.
- Sonunda Tom'u yendim.
- Tom didn't know where he was when he finally woke up.
- Tom sonunda uyandığında nerede olduğunu bilmiyordu.
- I finally talked Tom into lending me his bicycle.
- Sonunda Tom'u bisikletini bana ödünç vermeye ikna ettim.
- Tom finally agreed to join the team.
- Tom sonunda takıma katılmayı kabul etti.
- Tom is finally getting married.
- Tom sonunda evleniyor.
- He finally made it.
- Sonunda başardı.
- Tom finally noticed what Mary was doing.
- Tom sonunda Mary'nin ne yaptığını fark etti.
- Tom finally met Mary.
- Tom sonunda Mary ile tanıştı.
- After a long investigation, the police finally captured the suspected arsonist.
- Uzun bir soruşturmadan sonra, polis sonunda şüpheli kundakçıyı yakaladı.
- I can finally die in peace.
- Sonunda huzur içinde ölebilirim.
- I finally realized what was happening.
- Sonunda ne olduğunu anladım.
- Tom finally reached the hotel.
- Tom sonunda otele ulaştı.
- After years of focus on words, dictionary writers finally turned to sentences.
- Yıllarca kelimelere odaklandıktan sonra, sözlük yazarları sonunda cümlelere yöneldi.
- Tom finally persuaded Mary with these words.
- Tom sonunda Mary'yi bu sözlerle ikna etti.
- Tom finally got what he wanted.
- Tom sonunda istediğini elde etti.
- Finally, they have met.
- Sonunda buluştular.
- I've finally found you.
- Sonunda seni buldum.
- They finally acknowledged it as true.
- Sonunda doğru olduğunu kabul ettiler.
- We finally published the book.
- Sonunda kitabı yayınladık.
- Misato tried to be calm, but finally she lost her temper.
- Misato sakin olmaya çalıştı ama sonunda kendini kaybetti.
- We're finally going to do it.
- Sonunda yapacağız.
- Tom and Mary are finally talking to each other again.
- Tom ve Mary sonunda tekrar konuşmaya başladılar.
- Tom is finally asleep.
- Tom sonunda uyuyor.
- The lioness finally gave chase to the gazelle.
- Dişi aslan sonunda ceylanın peşini bıraktı.
- Finally, he attained his goal.
- Sonunda, hedefine ulaştı.
- Tom put up with the pain for a couple of weeks before finally going to the hospital.
- Tom sonunda hastaneye gitmeden önce birkaç hafta boyunca ağrıya katlandı.
- Tom has finally done what we asked him to do.
- Tom sonunda ondan yapmasını istediğimiz şeyi yaptı.
- We finally reached the top of the mountain.
- Sonunda dağın zirvesine ulaştık.
- It seems like summer is finally here.
- Sanki sonunda yaz gelmiş gibi.
- I finally talked her into lending me the book.
- Sonunda kitabı bana ödünç vermesi için onu ikna ettim.
- Finally, I'm done with this work.
- Sonunda, bu işi bitirdim.
- Last summer, I finally left the firm that I had joined twelve years before.
- Geçen yaz, sonunda on iki yıl önce katılmış olduğum firmadan ayrıldım.
- They're finally here.
- Sonunda geldiler.
- Finally, he lost his temper.
- Sonunda kendini kaybetti.
- Tom finally had to retire.
- Tom sonunda emekli olmak zorunda kaldı.
- An agreement acceptable to all parties was finally reached.
- Tüm partiler için kabul edilebilir bir anlaşmaya sonunda ulaşıldı.
- I finally met Tom.
- Sonunda Tom'la tanıştım.
- I finally found out what happened.
- Sonunda ne olduğunu öğrendim.
- Sami was finally acquitted.
- Sami sonunda aklandı.
- According to the papers, the man has finally confessed.
- Gazetelere göre adam sonunda itiraf etti.
- Sami hoped Layla would finally confess.
- Sami, Layla'nın sonunda itiraf edeceğini umuyordu.
- I can't believe I finally found Tom.
- Sonunda Tom'u bulduğuma inanamıyorum.
- The two of us are finally alone.
- Sonunda ikimiz yalnız kaldık.
- Finally, we got to the Mississippi.
- Sonunda Mississippi'ye vardık.
- So what finally happened?
- Öyleyse sonunda ne oldu?
- My older sister finally got married.
- Ablam sonunda evlendi.
- I'm glad to see you're finally happy.
- Sonunda mutlu olduğunu gördüğüme sevindim.
- Tom was finally captured.
- Tom sonunda yakalandı.
- It's finally our turn.
- Sonunda bizim sıramız geldi.
- We finally got to the lake.
- Biz sonunda göle vardık.
- I finally ate something substantial.
- Sonunda doyurucu bir şeyler yedim.
- We finally managed to persuade Tom to do that.
- Sonunda Tom'u bunu yapmaya ikna etmeyi başardık.
- I have finally reached my limit.
- Sonunda sınırıma ulaştım.
- I finally decided to go and see Tom.
- Sonunda gidip Tom'u görmeye karar verdim.
- Tom finally contacted Mary by phone.
- Tom sonunda Mary ile telefonla temas kurdu.
- I finally came up with a great idea.
- Sonunda harika bir fikir buldum.
- The soldiers fought valiantly, but finally they had to give in.
- Askerler kahramanca savaştılar fakat sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.
- Tom is finally alone.
- Tom sonunda yalnız.
- Tom is finally here.
- Tom sonunda geldi.
- He finally reached the hotel.
- O, sonunda otele vardı.
- We are finally free.
- Sonunda özgürüz.
- He was put to death finally.
- Sonunda idam edildi.
- Tom has finally found a good job.
- Tom sonunda iyi bir iş buldu.
- Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
- Tom Mary'yi daha önce birden fazla kez John'la birlikte görmüş ve sonunda birbirleriyle görüştüklerini anlamıştı.
- I finally did that.
- Ben sonunda bunu yaptım.
- Having done my homework, I could finally watch television.
- Ödevimi bitirdikten sonra sonunda televizyon izleyebildim.
- Finally, it was over.
- Sonunda bitmişti.
- After so many dates, they finally kissed.
- Onca buluşmadan sonra, sonunda öpüştüler.
- Finally, I took leave of them.
- Sonunda, ben de onlardan ayrıldım.
- I've finally stopped doing that.
- Sonunda bunu yapmayı bıraktım.
- The week is finally over.
- Hafta sonunda bitti.
- Tom and Mary have finally decided to get married.
- Tom ve Mary sonunda evlenmeye karar verdi.
- I finally met Tom today.
- Bugün sonunda Tom'la tanıştım.
- The demon lord finally lost conciousness and fell to the floor with a thud.
- İblis Lordu sonunda bilincini kaybetti ve bir gümbürtüyle yere düştü.
- I have finally won his heart.
- Sonunda onun kalbini kazandım.
- Tom finally realized that Mary was right.
- Tom sonunda Mary'nin haklı olduğunu anladı.
- We finally forced Tom to admit it.
- Sonunda Tom'u itiraf etmeye zorladık.
- Today, I'm finally going to tell Tom what I really think of him.
- Bugün sonunda Tom'a onun hakkında gerçekten ne düşündüğümü söyleyeceğim.
- He finally made up his mind to marry the girl he had met in Paris.
- Sonunda Paris'te tanıştığı kızla evlenmeye karar verdi.
- It's so nice to finally meet you.
- Sonunda seninle tanışmak çok güzel.
- I finally received the call I had been waiting for for weeks.
- Sonunda haftalardır beklediğim telefon geldi.
- Tom finally found out how to make it.
- Tom sonunda bunu nasıl yapacağını buldu.
- Tom finally realized that he'd been wrong.
- Tom sonunda yanıldığını anladı.
- Tom finally realized that Mary was never going to consider him her boyfriend.
- Tom sonunda Mary'nin onu asla erkek arkadaşı olarak görmeyeceğini anladı.
- I can't believe I finally managed to meet you.
- Sonunda seninle tanışmayı başardığıma inanamıyorum.
- Tom and Mary finally decided to get divorced.
- Tom ve Mary, sonunda boşanmaya karar verdi.
- I finally found a place where we can be alone.
- Sonunda yalnız kalabileceğimiz bir yer buldum.
- The pain finally went away.
- Sonunda ağrı geçti.
- Finally, I took leave of them.
- Sonunda onlardan ayrıldım.
- I finally understand the skeletal system.
- Sonunda iskelet sistemini anlıyorum.
- He finally had to step down.
- O sonunda çekilmek zorunda kaldı.
- Tom finally realized that Mary was never going to consider him her boyfriend.AC
- Tom sonunda Mary'nin onu asla erkek arkadaşı olarak görmeyeceğini anladı.
- I finally ordered one.
- Sonunda bir tane sipariş ettim.
- After battling cancer for several years, he finally passed away at the age of 87.
- Birkaç yıl kanserle mücadele ettikten sonra, sonunda 87 yaşında vefat etti.
- Tom finally talked Mary into buying a new computer.
- Tom sonunda Mary'yi yeni bir bilgisayar almaya ikna etti.
- He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
- O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
- He has finally jumped the shark.
- Sonunda köpekbalığına atladı.
- I finally found the solution to the problem.
- Sonunda problemin çözümünü buldum.
- He finally reached the hotel.
- Sonunda otele ulaştı.
- He finally became the president of IBM.
- Sonunda IBM'in başkanı oldu.
- Tom and Mary finally reached their destination.
- Tom ve Mary sonunda amaçlarına ulaştılar.
- I finally received the call I had been waiting for for weeks.
- Ben sonunda haftalardır beklediğim çağrıyı aldım.
- He finally achieved his goals.
- Sonunda hedeflerine ulaştı.
- Mary's dream of going abroad finally became a reality.
- Mary'nin yurtdışına çıkma hayali sonunda gerçek oldu.
- We've finally finished doing that.
- Sonunda o işi bitirdik.
- The nightmare is finally over.
- Kabus sonunda bitti.
- I've finally finished painting the barn.
- Sonunda ahırı boyamayı bitirdim.
- He finally surrendered to her.
- Sonunda ona teslim oldu.
- I can't believe we've finally finished the project.
- Sonunda projeyi bitirdiğimize inanamıyorum.
- Tom says he can't believe he finally managed to do that.
- Tom sonunda bunu başardığına inanamadığını söylüyor.
- Halloween is finally here!
- Cadılar Bayramı sonunda burada!
- Misato tried to be calm, but finally she lost her temper.
- Misato sakin olmaya çalıştı ama sonunda öfkesine yenik düştü.
- She finally found her missing keys.
- Sonunda kayıp anahtarlarını buldu.
- I finally feel appreciated.
- Sonunda takdir edilmiş hissediyorum.
- Tom finally got it.
- Tom sonunda anladı.
- Perry finally sailed into Tokyo Bay in 1853.
- Perry sonunda 1853'te Tokyo Körfezi'ne doğru yola çıktı.
- I finally met him today.
- Sonunda bugün tanıştım.
- We've finally reached the summit.
- Sonunda zirveye ulaştık.
- The war finally broke out.
- Savaş sonunda patlak verdi.
- Tom finally talked Mary into lending him her accordion.
- Tom sonunda Mary'yi akordeonunu ona ödünç vermeye ikna etti.
- I think Tom might finally have a good idea.
- Bence Tom'un sonunda iyi bir fikri olabilir.
- I've finally found something worth doing.
- Sonunda yapmaya değer bir şey duydum.
- Finally he was there.
- Sonunda oradaydı.
- I finally made the connection.
- Sonunda bağlantıyı kurdum.
- She finally made up her mind to go abroad.
- Sonunda yurtdışına gitmek için kararını verdi.
- I'm finally where I want to be.
- Sonunda olmak istediğim yerdeyim.
- I finally found my way out of the confusing maze.
- Sonunda, kafa karıştırıcı labirentten çıkış yolumu buldum.
- Tom finally got his wish.
- Tom sonunda dileğine kavuştu.
- He finally fulfilled my request.
- Sonunda isteğimi yerine getirdi.
- Tom has finally finished doing everything we asked him to do.
- Tom sonunda ondan yapmasını istediğimiz her şeyi bitirdi.
- She finally reached the hotel.
- O, sonunda otele vardı.
- Tom has finally agreed to work for us.
- Tom sonunda bizim için çalışmayı kabul etti.
- It's finally starting to make sense to me.
- Bu sonunda benim için bir anlam ifade etmeye başlıyor.
- Because of hunger and fatigue, the dog finally died.
- Açlık ve yorgunluk yüzünden köpek sonunda öldü.
- Tom finally contacted Mary by phone.
- Tom sonunda Mary ile telefonda görüştü.
- I've finally spent all the money that you gave me.
- Sonunda bana verdiğin tüm parayı harcadım.
- Tom finally spoke.
- Tom sonunda konuştu.
- I finally met her.
- Sonunda onunla tanıştım.
- I finally found the solution to the problem.
- Sonunda sorunun çözümünü buldum.
- It's great to finally be alone.
- Sonunda yalnız olmak harika.
- We finally arrived at the lake.
- Sonunda göle vardık.
- The big secret's finally out.
- Büyük sır sonunda ortaya çıktı.
- I can't believe I finally did it.
- Sonunda başardığıma inanamıyorum.
- Douglas finally agreed to talk with Lincoln.
- Douglas sonunda Lincoln ile konuşmayı kabul etti.
- I finally found a place where we can be alone.
- Sonunda yalnız olabileceğimiz bir yer buldum.
- Finally, we reached the top of the mountain.
- Sonunda dağın tepesine ulaştık.
- I can't believe we finally made it.
- Sonunda başardığımıza inanamıyorum.
- Tom finally got caught.
- Tom sonunda yakalandı.
- I'm glad we're finally doing this.
- Sonunda bunu yapabildiğimize sevindim.
- She finally fell asleep.
- Sonunda uykuya daldı.
- Her dream of a lifetime finally came true.
- Hayatının hayali sonunda gerçek oldu.
- Tom finally managed to do what he was trying to do.
- Tom yapmaya çalıştığı şeyi sonunda yapmayı başardı.
- He finally realized that he was wrong.
- Sonunda hatalı olduğunu fark etti.
- Finally my luck is turning.
- Sonunda şansım dönüyor.
- What he meant by those words finally dawned on me.
- O sözlerle ne demek istediğini sonunda anladım.
- Are you satisfied, finally?
- Sonunda tatmin oldun mu?
- It seems like the rainy season is finally over.
- Yağmur mevsimi sonunda bitmiş gibi.
- Finally, we agree on something.
- Sonunda bir konuda anlaştık.
- He finally achieved what he set out to do.
- Sonunda yapmak istediği şeyi başardı.
- Detective Dan Anderson has finally pieced together the whole murder story.
- Dedektif Dan Anderson sonunda tüm cinayet hikayesini bir araya getirdi.
- After a long argument, I finally persuaded her to go camping.
- Uzun bir tartışmadan sonra, sonunda onu kampa gitmesi için ikna ettim.
- I finally have the strength to do what must be done.
- Sonunda yapılması gerekeni yapacak güce sahibim.
- He finally consented to our plan.
- Sonunda planımızı kabul etti.
- He finally realized that he was wrong.
- Sonunda yanıldığını anladı.
- I finally got it.
- Sonunda anladım.
- It looks like I'll finally get a chance to meet Tom.
- Sonunda Tom'la tanışmak için bir fırsatım olacak gibi görünüyor.
- I finally beat the odds.
- Sonunda zoru başardım.
- Tom and Mary have finally decided to get married.
- Tom ve Mary sonunda evlenmeye karar verdiler.
- Tom has finally succeeded.
- Tom sonunda başardı.
- Now I'll finally be able to get some sleep.
- Sonunda biraz uyuyabileceğim.
- He finally decided to propose to her.
- Sonunda ona evlenme teklif etmeye karar verdi.
- Tom is finally able to sit up in bed.
- Tom sonunda yatakta dik oturabiliyor.
- After a long argument, I finally persuaded her to go camping.
- Uzun bir tartışmadan sonra, sonunda onu kampa gitmeye ikna ettim.
- President Pierce finally agreed to sign it.
- Başkan Pierce sonunda imzalamayı kabul etti.
- He finally said what day he would come.
- O sonunda hangi gün geleceğini söyledi.
- We finally did it.
- Sonunda onu yaptık.
- Finally we're getting somewhere.
- Sonunda bir yere varıyoruz.
- I think Tom has finally fallen asleep.
- Sanırım Tom sonunda uyudu.
- Sami has finally emerged from his coma.
- Sami sonunda komadan çıktı.
- My boyfriend didn't want to go to the opera, but he finally gave in.
- Erkek arkadaşım operaya gitmek istemiyordu ama sonunda pes etti.
- We've finally finished doing that.
- Biz Sonunda onu yapmayı bitirdik.
- Tom finally managed to do what he was trying to do.
- Tom sonunda yapmaya çalıştığı şeyi başardı.
- We've finally stopped the bleeding.
- Sonunda kanamayı durdurduk.
- Tom and Mary are finally going to get married.
- Tom ve Mary sonunda evlenecekler.
- I've finally stopped doing that.
- Sonunda onu yapmayı bıraktım.
- Thank you, I finally understand.
- Teşekkürler, sonunda anladım.
- Finally, my sister got married.
- Sonunda kız kardeşim evlendi.
- He has finally shown his true colors.
- Sonunda gerçek yüzünü gösterdi.
- My headache is finally gone.
- Baş ağrım sonunda geçti.
- He finally found out how to make it.
- Sonunda nasıl yapılacağını buldu.
- I've finally made up my mind.
- Sonunda kararımı verdim.
- Tom and Mary are finally going to do that.
- Tom ve Mary sonunda bunu yapacaklar.
- I've finally finished writing the report.
- Sonunda raporu yazmayı bitirdim.
- Tom finally left.
- Tom sonunda terk etti.
- You should finally admit you can't cope alone with it.
- Sonunda bununla tek başına başa çıkamayacağını kabul etmelisin.
- I finally feel like everything's under control.
- Sonunda her şeyin kontrol altında olduğunu hissediyorum.
- I finally feel like myself again.
- Sonunda yine kendim gibi hissettim.
- Finally, I found the answer to your question.
- Sonunda sorunuzun yanıtını buldum.
- I'm finally here.
- Sonunda geldim.
- Finally, World War One was officially over.
- Sonunda, Birinci Dünya Savaşı resmen sona erdi.
- I finally feel like myself again.
- Sonunda tekrar kendim gibi hissediyorum.
- Tom finally decided to propose to Mary.
- Tom sonunda Mary'ye evlenme teklifi etmeye karar verdi.
- You're finally going to be a June bride, aren't you?
- Sonunda bir haziran gelini olacaksın, değil mi?
- I'm glad we're finally doing this.
- Sonunda bunu yaptığımıza memnun oldum.
- He finally decided to go to his mother with the news his father had shared.
- Sonunda, babasının paylaştığı haberle annesine gitmeye karar verdi.
- I'm so happy to finally be back home.
- Sonunda eve döndüğüm için çok mutluyum.
- Sami finally moved forward.
- Sami sonunda ilerledi.
- Tom finally smiled.
- Tom sonunda gülümsedi.
- The management finally succumbed to the demand of the workers and gave them a raise.
- Yönetim sonunda çalışanların talebine direnemedi ve onlara bir zam verdi.
- Tom has finally confessed.
- Tom sonunda itiraf etti.
- I'm glad to finally get it done.
- Sonunda bittiğine seviniyorum.
- Finally, she arrived!
- Sonunda geldi!
- My mother finally has given in to my views.
- Annem sonunda benim görüşlerime boyun eğdi.
- Tom and Mary were finally alone.
- Tom ve Mary sonunda yalnız kalmışlardı.
- Finally, he achieved his goal.
- Sonunda hedefine ulaştı.
- We're finally on the right track.
- Biz sonunda doğru yoldayız.
- Tom has finally finished doing everything we asked him to do.
- Tom sonunda onun yapmasını istediğimiz her şeyi yapmayı bitirdi.
- The two sides finally agreed on a compromise.
- İki taraf sonunda bir uzlaşma üzerinde anlaştı.
- Finally she's here.
- Sonunda geldi.
- I finally decided to go and see Tom.
- Sonunda gitmeye ve Tom'u görmeye karar verdim.
- I finally came up with a great idea.
- Sonunda harika bir çözüm buldum.
- Tom has finally gotten here.
- Tom sonunda buraya geldi.
- I'm happy because I'm studying Russian finally.
- Mutluyum çünkü sonunda Rusça çalışıyorum.
- Tom finally lost patience.
- Tom sonunda sabrını kaybetti.
- He was finally arrested.
- O sonunda tutuklandı.
- We're finally on the right track.
- Sonunda doğru yoldayız.
- Tom finally made up his mind to leave Mary.
- Tom sonunda Mary'yi terk etme kararı aldı.
- I tried to be calm, but finally I lost my temper.
- Sakin olmaya çalıştım ama sonunda kendimi kaybettim.
- I'm glad I've finally caught you.
- Sonunda seni yakaladığıma sevindim.
- As a result of always being hungry and fatigued, that dog finally died.
- Her zaman aç ve yorgun olmanın sonucu olarak, o köpek sonunda öldü.
- I finally found a pair of shoes that fit.
- Sonunda uygun bir çift ayakkabı buldum.
- This time, when he went into the hospital, he finally understood that one's health is really the most important thing of all.
- Bu kez hastaneye gittiğinde, sonunda insanın sağlığının gerçekten en önemli şey olduğunu anladı.
- Tom finally found a job.
- Tom sonunda bir iş buldu.
- He finally committed suicide by falling on his own sword.
- Sonunda kendi kılıcı üzerine düşerek intihar etti.
- When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew that he was gay.
- Tom sonunda dolaptan çıkmaya karar verdiğinde, herkes onun eşcinsel olduğunu zaten biliyordu.
- Tom finally overcame his shyness and asked Mary to go out with him.
- Tom sonunda utangaçlığının üstesinden geldi ve Mary'den onunla çıkmasını istedi.
- My coat has finally worn out.
- Paltom sonunda yıprandı.
- Finally, she succeeded.
- Sonunda başardı.
- Finally, they have met.
- Sonunda tanıştılar.
- I finally escaped.
- Sonunda kaçtım.
- After years of suffering, she finally decided to forget the past and begin a new life.
- Yıllarca acı çektikten sonra, sonunda geçmişi unutmaya ve yeni bir hayata başlamaya karar verdi.
- Finally, on January eighth, the British attacked.
- Sonunda, sekiz Ocak'ta İngilizler saldırdı.
- Tom finally decided to propose to Mary.
- Tom sonunda Mary'ye evlenme teklif etmeye karar verdi.
- Tom and Mary have finally gotten married.
- Tom ve Mary sonunda evlendiler.
- Tom finally realized that Mary was right.
- Tom sonunda Mary'nin haklı olduğunu fark etti.
- It's a great honor to finally meet you.
- Sonunda sizinle tanışmak büyük bir onur.
- The submarine finally came to the surface.
- Denizaltı sonunda yüzeye çıktı.
- She finally made it.
- Sonunda başardı.
- Finally, I have my own car.
- Sonunda kendi arabam var.
- I finally feel rested.
- Sonunda dinlenmiş hissediyorum.
- Your prediction finally came true.
- Tahminin sonunda gerçekleşti.
- It's a pleasure to finally meet you.
- Sonunda seninle tanışmak bir zevk.
- We finally realized that we shouldn't be there.
- Sonunda orada olmamamız gerektiğini fark ettik.
- I finally got a driver's license.
- Sonunda bir ehliyet aldım.
- We considered going, but finally decided against it.
- Gitmeyi düşündük ama sonunda vazgeçtik.
- Tom has finally finished doing what we asked him to do.
- Tom sonunda ondan yapmasını istediğimiz şeyi bitirdi.
- I'm pleased to finally meet you.
- Sonunda tanıştığımıza memnun oldum.
- I finally was able to do it.
- Sonunda onu yapabildim.
- I finally understand what you were trying to tell me.
- Sonunda bana ne söylemeye çalıştığını anlıyorum.
- I'm glad to finally get it done.
- Sonunda hallettiğime sevindim.
- After years of womanising, Tom finally settled down with Mary.
- Yıllarca çapkınlık yaptıktan sonra Tom sonunda Mary ile evlendi.
- The man finally confessed what he had done.
- Adam, sonunda ne yaptığını itiraf etti.
- He finally made money.
- Sonunda para kazandı.
- Finally, he attained his goal.
- Sonunda hedefine ulaştı.
- We finally got to the summit.
- Sonunda zirveye vardık.
- Finally I have time to reply to the mail I received these three weeks.
- Sonunda üç haftadır aldığım mektuplara cevap verecek vaktim oldu.
- The train finally arrived.
- Tren sonunda geldi.
- I finally bought the toy.
- Sonunda oyuncağı aldım.
- I can't believe I finally managed to do it.
- Sonunda başardığıma inanamıyorum.
- Tom is finally able to do that.
- Tom sonunda onu yapabilir.
- I understand finally.
- Sonunda anladım.
- Tom has finally done something useful.
- Tom sonunda işe yarar bir şey yaptı.
- The exams are finally over.
- Sınavlar sonunda bitti.
- Tom finally decided to try jumping over the stream.
- Tom sonunda dereden atlamayı denemeye karar verdi.
- I have finally received a letter from my friend in France.
- Sonunda Fransa'daki arkadaşımdan bir mektup aldım.
- Tom has finally paid back all his gambling debts.
- Tom sonunda tüm kumar borçlarını ödedi.
- I finally opened up the box.
- Sonunda kutuyu açtım.
- Finally he's here.
- Sonunda o burada.
- Tom has finally gone.
- Tom sonunda gitti.
- Tom has finally died.
- Tom sonunda öldü.
- They've finally paved our street.
- Sonunda sokağımızı asfaltladılar.
- Tom finally got Mary's attention.
- Tom sonunda Mary'nin dikkatini çekti.
- I finally was able to find out where Tom lives.
- Sonunda Tom'un nerede yaşadığını öğrenebildim.
- I finally found my keys.
- Sonunda anahtarlarımı buldum.
- Sami was finally acquitted.
- Sami sonunda beraat etti.
- He finally became the president of IBM.
- O, sonunda IBM'in başkanı oldu.
- She finally read War and Peace.
- Sonunda Savaş ve Barış'ı okudu.
- Now, I finally have enough money to buy a house.
- Sonunda bir ev alacak kadar param var.
- Fadil is finally back.
- Fadıl sonunda geri döndü.
- He finally broke up with that woman.
- Sonunda o kadından ayrıldı.
- He finally hit upon a solution to his problem.
- Sonunda sorununa bir çözüm buldu.
- I can't believe I finally managed to meet you.
- Sonunda seninle tanışabildiğime inanamıyorum.
- Tom finally overcame his shyness and asked Mary to go out with him.
- Tom sonunda utangaçlığının üstesinden geldi ve Mary'ye onunla çıkmayı teklif etti.
- The bus finally came to a stop.
- Otobüs sonunda durdu.
- I finally have enough money to buy the kind of car I've always wanted.
- Sonunda hep istediğim arabayı alacak kadar param oldu.
- Tom finally agreed to do that.
- Tom sonunda bunu yapmayı kabul etti.
- I finally got Tom on the phone.
- Sonunda Tom'u telefonla aradım.
- After considerable argument, the buyer and the seller finally came to terms.
- Uzun tartışmalardan sonra, alıcı ve satıcı sonunda anlaşmaya vardılar.
- Layla finally faced trial for the murder of Sami Fadil.
- Layla sonunda Sami Fadıl cinayetinden mahkemeye çıktı.
- I finally have enough money to buy the kind of car I've always wanted.
- Sonunda hep istediğim araba türünü satın almak için yeterli param var.
- I've finally made a decision.
- Sonunda bir karar verdim.
- Have you finally lost your nerve?
- Sonunda cesaretini kaybettin mi?
- He finally succeeded.
- Sonunda başardı.
- I've finally gotten used to living here in Boston.
- Sonunda burada, Boston'da yaşamaya alıştım.
- Tom and Mary finally decided to get married.
- Tom ve Mary sonunda evlenmeye karar verdiler.
- Sami has finally finished doing that.
- Sami sonunda bunu bitirdi.
- Tom and Mary have finally moved into their new house.
- Tom ve Mary sonunda yeni evlerine taşındılar.
- Tom finally asked the question he wanted to ask.
- Tom sonunda sormak istediği soruyu sordu.
- I think Tom has finally fallen asleep.
- Bence Tom sonunda uykuya daldı.
- I finally beat her.
- Sonunda onu yendim.
- When they finally found him, it was too late.
- Sonunda onu bulduklarında çok geçti.
- He was finally arrested.
- Sonunda tutuklandı.
- When they finally found him, it was too late.
- Sonunda onu bulduklarında çok geç olmuştu.
- It's so good to finally meet you.
- Sonunda sizinle tanışmak çok güzel.
- Finally, on January eighth, the British attacked.
- Sonunda, sekiz ocakta Britanyalılar saldırdı.
- Finally, we arrived in England.
- Sonunda İngiltere'ye vardık.
- Tom finally understood why.
- Tom sonunda nedenini anladı.
- It's finally over.
- Sonunda bitti.
- They finally reached the top of the mountain.
- Sonunda dağın tepesine ulaştılar.
- Finally, I finished a painting.
- Sonunda, bir resim bitirdim.
- Tom finally arrived.
- Tom sonunda geldi.
- Tom finally said something.
- Tom sonunda bir şey söyledi.
- I finally graduated from junior high school.
- Sonunda ortaokuldan mezun oldum.
- I finally left.
- Sonunda ayrıldım.
- She finally decided to separate from her husband.
- O sonunda kocasından ayrılmaya karar verdi.
- Tom has finally landed a good job.
- Tom sonunda iyi bir iş buldu.
- I'm so happy to finally be back home.
- Sonunda tekrar evde olmaktan çok mutluyum.
- I think I've finally understood what you were trying to say.
- Sanırım sonunda ne söylemeye çalıştığını anladım.
- It looks like you've finally decided what to do.
- Sonunda ne yapacağına karar verdin gibi görünüyor.
- Finally, I managed to publish it.
- Sonunda yayınlamayı başardım.
- Tom's car finally gave up the ghost.
- Tom'un arabası sonunda pes etti.
- Tom was put to death finally.
- Tom sonunda idam edildi.
- Sami has finally said yes.
- Sami sonunda evet dedi.
- It looks like I'll finally get a chance to meet Tom.
- Sonunda Tom'la tanışma şansım olacak gibi görünüyor.
- Tom has finally come home.
- Tom sonunda eve geldi.
- Tom finally noticed that Mary was staring at him.
- Tom sonunda Mary'nin ona baktığını fark etti.
- Fall is finally coming!
- Sonbahar sonunda geliyor!
- The pain finally became bearable.
- Acı sonunda katlanılabilir hale geldi.
- He finally met my demands.
- Sonunda taleplerimi karşıladı.
- I finally did that.
- Sonunda yaptım.
- Finally the snow melted.
- Sonunda karlar eridi.
- I finally have enough money to buy Tom that camera he's wanted.
- Sonunda Tom'a istediği fotoğraf makinesini alacak kadar param oldu.
- Congress finally approved Wilson's proposals.
- Kongre sonunda Wilson'ın önerilerini onayladı.
- I waited forever, and finally, John came.
- Sonsuza kadar bekledim ve sonunda John geldi.
- We've finally hired someone to replace Tom.
- Sonunda Tom'un yerine birini işe aldık.
- It seems that the rainy season is finally over.
- Görünüşe göre yağmur mevsimi sonunda bitti.
- My turn finally came.
- Sonunda benim sıram geldi.
- Tom finally managed to get a hold of Mary.
- Tom sonunda Mary'ye ulaşmayı başardı.
- I see you finally admit it!
- Sonunda itiraf ettiğini görüyorum!
- When Tom finally decided to admit it, everyone already knew that he was gay.
- Tom sonunda itiraf etmeye karar verdiğinde, herkes onun eşcinsel olduğunu zaten biliyordu.
- Finally, we got to Boston.
- Sonunda Boston'a vardık.
- Tom's old car has finally given up the ghost.
- Tom'un eski arabası sonunda bozuldu.
- Finally I have contributed 10,000 sentences, in various languages, to Tatoeba.
- Sonunda Tatoeba'ya çeşitli dillerde 10.000 cümle katkıda bulundum.
- Tom finally caught the chicken.
- Tom sonunda tavuğu yakaladı.
- Tom finally decided he would help us.
- Tom sonunda bize yardım etmeye karar verdi.
- Tom has finally paid his rent.
- Tom sonunda kirasını ödedi.
- He finally got his wish.
- Sonunda dileğine kavuştu.
- I'm glad you've finally told me.
- Sonunda bana söylediğine sevindim.
- Because of hunger and fatigue, the dog finally died.
- Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
- I finally found you.
- Sonunda seni buldum.
- It finally made sense to me.
- Sonunda bana mantıklı geldi.
- Tom finally got hold of the rare stamp he wanted.
- Tom sonunda istediği nadir pullardan birine sahip oldu.
- Finally, I found the answer to your question.
- Sonunda sorunuzun cevabını buldum.
- I finally understand what you're saying.
- Sonunda ne dediğini anlıyorum.
- I finally fell asleep.
- Sonunda uykuya daldım.
- The rain is finally clearing up.
- Yağmur sonunda diniyor.
- Tom's dream has finally come true.
- Tom'un hayali sonunda gerçek oldu.
- Tom has finally finished doing that.
- Tom sonunda o işi bitirdi.
- Tom finally discovered the truth.
- Tom sonunda gerçeği keşfetti.
- Tom finally persuaded Mary to buy it.
- Tom, onu alması için sonunda Mary'yi ikna etti.
- Tom finally answered.
- Tom sonunda cevapladı.
- Tom has finally decided that he has to go to Boston.
- Tom sonunda Boston'a gitmesi gerektiğine karar verdi.
- He finally said what day he would come.
- Sonunda hangi gün geleceğini söyledi.
- I finally understand what you're saying.
- Sonunda ne dediğini anladım.
- Tom finally realized that Mary didn't really like him.
- Tom sonunda Mary'nin ondan gerçekten hoşlanmadığını anladı.
- Tom finally changed his name.
- Tom sonunda adını değiştirdi.
- It's finally our turn.
- Sonunda sıramız geldi.
- Tom finally quit smoking.
- Tom sonunda sigarayı bıraktı.
- Tom has finally broken up with Mary.
- Tom sonunda Mary'den ayrıldı.
- I finally managed to find my lost wallet.
- Sonunda kayıp cüzdanımı bulmayı başardım.
- I'm happy to finally meet you in person.
- Sonunda seninle yüz yüze tanıştığım için mutluyum.
- I finally understand what you were trying to do.
- Sonunda ne yapmaya çalıştığını anladım.
- My coat has finally worn out.
- Ceketim sonunda yıprandı.
- I finally overcame my shyness and asked him out on a date.
- Sonunda utangaçlığımı yendim ve ona çıkma teklif ettim.
- Finally, he reached his goal.
- Sonunda hedefine ulaştı.
- I finally talked Tom into lending me his bicycle.
- Sonunda Tom'u bisikletini bana ödünç vermesi için ikna ettim.
- Finally, I'm done with this work.
- Sonunda bu işi bitirdim.
- His dream has finally come true.
- Sonunda rüyası gerçek oldu.
- Tom would be happy to know you've finally come.
- Tom sonunda geldiğini duysa çok mutlu olurdu.
- Tom finally got the courage to ask Mary out.
- Tom sonunda Mary'ye çıkma teklif edecek cesareti buldu.
- Tom finally gave up smoking.
- Tom, sonunda sigara içmeyi bıraktı.
- She finally decided to separate from her husband.
- Sonunda kocasından ayrılmaya karar verdi.
- Sami has finally said something.
- Sami sonunda bir şey söyledi.
- I've finally gotten used to living here.
- Sonunda burada yaşamaya alıştım.
- Mary waited years for Tom to get out of prison and was very happy when he finally got released.
- Mary yıllarca Tom'un hapisten çıkmasını bekledi ve sonunda Tom serbest kaldığında çok mutlu oldu.
- The Giants finally made it to the playoffs.
- Giants sonunda playofflara kaldı.
- Help finally arrived.
- Yardım sonunda geldi.
- It has finally stopped snowing and has warmed up.
- Sonunda kar yağışı durdu ve hava ısındı.
- Tom and Mary finally decided to get divorced.
- Tom ve Mary sonunda boşanmaya karar verdiler.
- I finally got a chance to talk to Tom.
- Sonunda Tom'la konuşma fırsatı buldum.
- Tom finally managed to get the safe open.
- Tom sonunda kasa açmayı başardı.
- He finally achieved his goals.
- Sonunda amacına ulaştı.
- I finally met him.
- Sonunda onunla tanıştım.
- We finally realized that we shouldn't be doing that.
- Sonunda bunu yapmamamız gerektiğini anladık.
- I think I've finally understood what you were trying to say.
- Sanırım ne söylemeye çalıştığını sonunda anladım.
- Dan is finally here.
- Dan sonunda burada.
- He finally committed suicide by falling on his own sword.
- Sonunda kendi kılıcının üzerine düşerek intihar etti.
- Tom finally made up his mind to ask Mary out.
- Tom sonunda Mary'ye çıkma teklif etmeye karar verdi.
- Tom finally stopped.
- Tom sonunda durdu.
- Tom says he can't believe he finally managed to do that.
- Tom, sonunda bunu yapmayı başardığına inanamadığını söylüyor.
- Don't tell me Tom finally said yes.
- Tom'un sonunda evet dediğini söyleme.
- Tom finally ate something.
- Tom sonunda bir şey yedi.
- Tom finally found his way home.
- Tom sonunda evin yolunu buldu.
- I'm finally here.
- Sonunda buradayım.
- Tom finally got the courage to ask Mary to marry him.
- Tom sonunda Mary'ye evlenme teklif edecek cesareti buldu.
- I finally got a driving licence.
- Sonunda ehliyetimi aldım.
- I finished the work finally.
- Sonunda işi bitirdim.
- Tom finally solved the puzzle.
- Tom sonunda bulmacayı çözdü.
- Finally, someone spoke.
- Sonunda biri konuştu.
- I finally washed the car.
- Sonunda arabayı yıkadım.
- Tom finally talked Mary into lending him her accordion.
- Tom sonunda Mary'yi akordeonunu ona ödünç vermesi için ikna etti.
- I've finally gotten over my cold.
- Sonunda soğuk algınlığımı atlattım.
- I finally feel like everything's under control.
- Sonunda her şeyin altında gibi olduğunu hissediyorum.
- The murderer was finally caught last night.
- Katil sonunda dün gece yakalandı.
- I finally contacted him by phone.
- Sonunda, telefonla onunla temasa geçtim.
- School is finally over.
- Sonunda okul bitti.
- I finally gave up.
- Sonunda pes ettim.
- My boyfriend didn't want to go to the opera, but he finally gave in.
- Erkek arkadaşım operaya gitmek istememişti ama sonunda pes etti.
- Tom finally broke up with Mary.
- Tom sonunda Mary'den ayrıldı.
- He was finally forced to resign.
- O, sonunda istifa etmek zorunda bırakıldı.
- I finally found the courage to ask Tom to do that.
- Sonunda Tom'un bunu yapmasını isteme cesaretini buldum.
- Tom is finally able to sit up in bed.
- Tom sonunda yatakta oturabildi.
- I've finally come of age.
- Sonunda reşit oldum.
- Tom finally found out how to make it.
- Tom sonunda nasıl yapılacağını buldu.
- I finally received the call I'd been waiting for for weeks.
- Haftalardır beklediğim telefon sonunda geldi.
- We're finally getting somewhere.
- Sonunda bir yerlere varıyoruz.
- Tom finally got back on track.
- Tom sonunda yola geri döndü.
- I've finally finished doing that.
- Sonunda bunu yapmayı bitirdim.
- I finally realized that vampires exist.
- Sonunda vampirlerin var olduğunu anladım.
- I finally was able to do it.
- Sonunda yapabildim.
- I've finally found something worth doing.
- Sonunda yapmaya değer bir şey buldum.
- The poor man finally became a great artist.
- Fakir adam sonunda büyük bir sanatçı oldu.
- I've finally managed to persuade Tom not to do that.
- Sonunda bunu yapmaması için Tom'u ikna etmeyi başardım.
- Tom has finally met his match.
- Tom sonunda dengiyle karşılaştı.
- I finally got a job.
- Sonunda bir iş buldum.
- The management finally succumbed to the demand of the workers and gave them a raise.
- Yönetim sonunda işçilerin talebine boyun eğdi ve onlara zam yaptı.
- Tom finally gave up smoking.
- Tom sonunda sigarayı bıraktı.
- Finally I uncovered the truth.
- Sonunda gerçeği ortaya çıkardım.
- I finally found time to sit down and read the newspaper.
- Sonunda oturmak ve gazete okumak için zaman buldum.
- Sami's ring finally turned up.
- Sami'nin yüzüğü sonunda ortaya çıktı.
- Tom has finally resigned.
- Tom sonunda istifa etti.
- Tom is finally himself again.
- Tom sonunda kendine geldi.
- Tom has finally decided to go to Boston.
- Tom sonunda Boston'a gitmeye karar verdi.
- The man finally confessed.
- Adam sonunda itiraf etti.
- He finally succeeded in climbing that mountain.
- Sonunda o dağa tırmanmayı başardı.
- Ken finally accomplished what he set out to do.
- Ken sonunda yapmak için yola çıktığı şeyi başardı.
- I'm finally safe.
- Sonunda güvendeyim.
- I'm so happy to finally be here.
- Sonunda burada olmaktan çok mutluyum.
- Tom is finally safe.
- Tom sonunda güvende.
- Finally you were able to answer my calls.
- Sonunda telefonlarımı açabildiniz.
- He finally decided to get married.
- Sonunda evlenmeye karar verdi.
- Tom finally stood up.
- Tom sonunda ayağa kalktı.
- Maybe this year we'll finally win Eurovision.
- Belki bu yıl sonunda Eurovision'u kazanırız.
- Tom has finally agreed to do that.
- Tom sonunda bunu yapmayı kabul etti.
- Tom finally answered.
- Tom sonunda cevap verdi.
- Finally, I've found her.
- Sonunda onu buldum.
- Tom finally persuaded Mary to buy it.
- Tom sonunda Mary'yi satın almaya ikna etti.
- Tom finally got the nerve to ask Mary out.
- Tom sonunda Mary'ye çıkma teklif edecek cesareti buldu.
- The lioness finally gave chase to the gazelle.
- Dişi aslan sonunda ceylanı kovaladı.
- She has finally recovered from her cold.
- Sonunda nezlesi geçti.
- Tom finally believes us.
- Tom sonunda bize inanıyor.
- I finally understand what you were trying to tell me.
- Sonunda bana ne anlatmaya çalıştığını anladım.
- Finally, it was over.
- Sonunda bitti.
- I'm glad Tom finally figured it out.
- Tom'un sonunda anladığına sevindim.
- Tom is finally here.
- Tom sonunda burada.
- He finally realized that Mary had made a fool of him.
- Sonunda Mary'nin kendisini aptal yerine koyduğunu fark etti.
- The big secret's finally out.
- Sonunda büyük sır çıktı.
- She has finally achieved her end.
- Sonunda amacına ulaşmıştı.
- I finally understand.
- Sonunda anladım.
- It's finally time to leave.
- Sonunda ayrılmak zamanı.
- He put up with the pain for a couple of weeks before finally going to the hospital.
- Sonunda hastaneye gidinceye dek birkaç hafta ağrıya katlandı.
- I'm glad I finally took care of that.
- Sonunda onu hallettiğim için mutluyum.
- He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
- Sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
- I have finally received my British passport.
- Sonunda İngiliz pasaportumu aldım.
- The soldiers fought valiantly, but finally they had to give in.
- Askerler cesurca savaştı ama sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.
- She has finally recovered from her cold.
- Sonunda soğuk algınlığından kurtuldu.
- I finally defeated Tom.
- Sonunda Tom'u yendim.
- My wish has finally come true.
- Sonunda dileğim gerçekleşti.
- Welcome to my house, finally.
- Sonunda evime hoş geldin.
- It's finally starting to make sense to me.
- Sonunda bana mantıklı gelmeye başladı.
- Tom has finally arrived.
- Tom sonunda geldi.
- Finally I finished my task.
- Sonunda görevimi bitirdim.
- Tom finally decided to try jumping over the stream.
- Tom sonunda akarsu üzerinden atlamayı denemeye karar verdi.
- He finally hit upon a solution to his problem.
- Sonunda kendi sorununa bir çözüm buldu.
- I finally have time to reply to the mail that I have received these past three weeks.
- Sonunda bu son üç hafta boyunca almış olduğum postaları yanıtlamak için zamanım var.
- Ken finally accomplished what he set out to do.
- Ken sonunda amacına ulaşmıştır.
- The dogs finally gave up and wandered away from the raccoon.
- Köpekler sonunda pes etti ve rakundan uzaklaştı.
- We finally got to the lake.
- Sonunda göle vardık.
- I'm pleased to finally meet you.
- Sonunda seninle tanıştığıma memnun oldum.
- He finally gave up smoking.
- Sonunda sigarayı bıraktı.
- Tom is finally able to do that.
- Tom sonunda bunu yapabiliyor.
- After battling cancer for several years, he finally passed away at the age of 87.
- Birkaç yıl kanserle savaştıktan sonra sonunda seksen yedi yaşında yaşamını yitirdi.
- Tom had always wanted to study French and he finally got his chance to.
- Tom her zaman Fransızca öğrenmek istemişti ve sonunda bu şansı elde etti.
- Tom finally succeeded in getting a job that he liked.
- Tom sonunda beğendiği bir işe girmeyi başardı.
- Julia finally found a shoe she likes.
- Julia sonunda sevdiği bir ayakkabı buldu.
- His dream has finally come true.
- Hayali sonunda gerçek oldu.
- Thank God, it is finally raining.
- Tanrıya şükür, sonunda yağmur yağıyor.
- It took us a long time, but finally we were able to find it.
- Uzun sürdü ama sonunda bulabildik.
- We finally have everything we need.
- Sonunda ihtiyacımız olan her şeye sahibiz.
- I finally went to England this summer.
- Sonunda bu yaz İngiltere'ye gittim.
- Sami is finally recovering.
- Sami sonunda iyileşiyor.
- Tom finally decided to break up with Mary.
- Tom sonunda Mary'den ayrılmaya karar verdi.
- It looks like you've finally decided what to do.
- Görünüşe göre sonunda ne yapacağına karar vermişsin.
- I finally gave up.
- Sonunda vazgeçtim.
- I finally found something worth doing.
- Sonunda yapmaya değer bir şey buldum.
- He finally talked his father into buying a new car.
- Sonunda babasını yeni bir araba almaya ikna etti.
- I finally found out what was wrong with my TV.
- Sonunda televizyonumdaki sorunun ne olduğunu buldum.
- We finally reached the top of the mountain.
- Sonunda dağın tepesine ulaştık.
- After a long investigation, the police finally captured the suspected arsonist.
- Uzun bir soruşturmanın ardından, polis sonunda şüpheli kundakçıyı ele geçirdi.
- Tom has finally done something right.
- Tom sonunda doğru bir şey yaptı.
- What the lawyer had told me finally turned out to be false.
- Avukatın bana söylediğinin yanlış olduğu sonunda ortaya çıktı.
- I'm glad to see you two have finally quit fighting.
- İkinizin sonunda kavgayı bıraktığınızı gördüğüme sevindim.
- I finally passed that test.
- O testi sonunda geçtim.
- The snow has finally melted.
- Kar sonunda eridi.
- It's finally happening.
- Sonunda gerçekleşiyor.
- Tom has finally met his match.
- Tom sonunda dengi bir rakiple karşılaştı.
- We finally realized that we shouldn't be there.
- Sonunda orada olmamamız gerektiğini anladık.
- I'm so happy to finally be here.
- Sonunda burada olduğum için çok mutluyum.
- It seems that the rainy season is finally over.
- Görünüşe göre yağışlı mevsim sonunda bitti.
- I finally realized what was happening.
- Sonunda ne olduğunu fark ettim.
- She finally managed to get a hold of her old friend.
- Sonunda eski arkadaşına ulaşmayı başardı.
- She has finally reached the Arctic.
- Sonunda Kuzey Kutbu'na ulaştı.
- Finally we arrived at the lake.
- Sonunda göle ulaştık.
- Tom finally made up his mind to leave Mary.
- Tom sonunda Mary'yi terk etmeye karar verdi.
- The explorers finally reached their goal.
- Kaşifler sonunda hedeflerine ulaştılar.
- He finally made money.
- Sonunda parayı buldu.
- I'm glad you finally figured that out.
- Sonunda bunu anladığına sevindim.
- I can finally tell you about what I did during the war.
- Sonunda sana savaş sırasında ne yaptığımı anlatabilirim.
- Fadil's devastating fate finally came to light.
- Fadıl'ın yıkıcı kaderi sonunda gün ışığına çıktı.
- We finally found a man who fits this description.
- Sonunda bu tanımlamaya uyan bir adam bulduk.
- It seems that summer is finally here.
- Görünüşe göre yaz sonunda geldi.
- Finally, we reached the top of the mountain.
- Sonunda dağın zirvesine ulaştık.
- I finally found the courage to ask Tom to do that.
- Sonunda Tom'dan bunu yapmasını isteyecek cesareti buldum.
- Finally, we found a point of compromise.
- Sonunda bir uzlaşma noktası bulduk.
- I finally contacted him by phone.
- Sonunda onunla telefonda görüştüm.
- His ugly business finally leaked to the public.
- Çirkin işi sonunda halka sızdı.
- I finally understand what you tried to tell me.
- Sonunda bana ne anlatmaya çalıştığını anladım.
- He finally talked his father into buying a new car.
- Sonunda yeni bir araba alması için babasıyla konuştu.
- Tom is finally asleep.
- Tom sonunda uyudu.
- Mary finally persuaded Tom with these words.
- Mary sonunda Tom'u bu sözlerle ikna etti.
- After years of womanising, Tom finally settled down with Mary.
- Yıllar süren çapkınlıktan sonra, Tom sonunda Mary ile yuva kurdu.
- Tom finally got the courage to ask Mary to marry him.
- Tom sonunda Mary'nin onunla evlenmesini isteyecek cesareti buldu.
- It is finally all over.
- Sonunda her şey bitti.
- After working hard all the weekend, finally we have a livable apartment!
- Bütün hafta sonu çok çalıştıktan sonra, sonunda yaşanabilir bir dairemiz oldu!
- I finally beat Tom at chess.
- Sonunda Tom'u satrançta yendim.
- Tom has finally told the truth.
- Tom sonunda doğruyu söyledi.
- I finally found a pair of shoes that fit.
- Sonunda ayağıma uyan bir çift ayakkabı buldum.
- He was finally forced to resign.
- Sonunda istifa etmek zorunda kaldı.
- So what finally happened?
- Sonunda ne oldu?
- Finally, it's Friday.
- Sonunda, bugün Cuma.
- The poor young man finally became a great artist.
- Zavallı genç adam sonunda büyük bir sanatçı oldu.
- She finally mustered up the courage to ask him for more money.
- Sonunda ondan daha fazla para istemek için cesaretini topladı.
- Al Capone was finally sent away for tax evasion.
- Al Capone sonunda vergi kaçakçılığından hapse atıldı.
- Finally one useful suggestion!
- Sonunda işe yarar bir öneri!
- He finally had to step down.
- Sonunda istifa etmek zorunda kaldı.
- We finally agree on something.
- Sonunda bir konuda anlaştık.
- I finally found out where you were last night.
- Dün gece nerede olduğunu sonunda öğrendim.
- Winter is finally coming.
- Kış sonunda geliyor.
- Tom and Mary are finally talking to each other again.
- Tom ve Mary sonunda tekrar birbirleriyle konuşuyorlar.
- Tom finally figured out where the treasure was hidden.
- Tom sonunda hazinenin nerede saklı olduğunu buldu.
- It's a pleasure to finally meet you.
- Sonunda sizinle tanışmak bir zevk.
- The British finally retreated.
- İngilizler sonunda geri çekildi.
- I now finally understand what Tom was trying to tell me.
- Sonunda Tom'un bana ne anlatmaya çalıştığını anladım.
- Mary waited years for Tom to get out of prison and was very happy when he finally got released.
- Mary yıllarca Tom'un hapisaneden çıkmasını bekledi ve sonunda o serbest bırakıldığında çok mutlu oldu.
- I've finally got my divorce.
- Sonunda boşandım.
- Finally, Oedipus replied.
- Sonunda Oedipus cevap verdi.
- I've finally managed to persuade Tom not to do that.
- Sonunda Tom'u bunu yapmaması için ikna etmeyi başardım.
- Tom ignored Mary almost all day, but finally talked to her just after dinner.
- Tom neredeyse bütün gün Mary'yi görmezden geldi, ama sonunda akşam yemeğinden hemen sonra onunla konuştu.
- Tom has finally stopped doing that.
- Tom sonunda onu yapmayı bıraktı.
- Help has finally arrived.
- Yardım sonunda geldi.
- We finally realized that we shouldn't be doing that.
- Sonunda bunu yapmamamız gerektiğini fark ettik.
- Tom is glad the school year is finally over.
- Tom sonunda okul yılının bittiğine memnun.
- Tom is finally going to do what he told us he'd do.
- Tom bize yaparım dediği şeyi sonunda yapacak.
- Tom finally got the courage to propose to his girlfriend.
- Tom sonunda sevgilisine evlilik teklif etme cesaretini buldu.
- I finally have everything I need.
- Sonunda ihtiyacım olan her şeye sahibim.
- Ken finally accomplished what he set out to do.
- Ken sonunda yapmak istediği şeyi başardı.
- Finally she attained a position of power.
- Sonunda güçlü bir konuma geldi.
- The pain finally went away.
- Sonunda ağrım geçti.
- It finally stopped raining towards evening.
- Sonunda akşama doğru yağmur durdu.
- Tom has finally decided that he has to go to Boston.
- Tom sonunda Boston'a gitmek zorunda olduğuna karar verdi.
- He finally found out how to make it.
- Sonunda onu nasıl yapacağını keşfetti.
- He finally kicked the bad habit.
- Sonunda kötü alışkanlığını bıraktı.
- Thank you for finally explaining to me why people take me for an idiot.
- Sonunda insanların beni neden aptal yerine koyduğunu açıkladığın için teşekkür ederim.
- It is finally all over.
- Sonunda hepsi bitti.
- Tom has finally told the truth.
- Tom sonunda gerçeği söyledi.
- We finally found a man who fits this description.
- Sonunda bu tanıma uyan bir adam bulduk.
- I'm glad to see you two have finally quit fighting.
- Siz ikinizin sonunda dövüşmeyi bıraktığınızı gördüğüme memnun oldum.
- I've finally understood that you don't want to talk to me anymore.
- Sonunda anladım ki artık benimle konuşmak istemiyorsun.
- He finally let the cat out of the bag.
- Sonunda kedinin çantadan çıkmasına izin verdi.
- Tom finally came up with the cash.
- Tom sonunda parayı buldu.
- It's finally Friday.
- Sonunda Cuma geldi.
- Tom finally woke up.
- Tom sonunda uyandı.
- It's finally time to leave.
- Sonunda gitme vakti geldi.
- We were able to settle the matter finally.
- Sonunda meseleyi çözebildik.
- Mary's dream of going abroad finally became a reality.
- Mary'nin yurt dışına gitme hayali sonunda gerçek oldu.
- Finally the snow melted.
- Sonunda kar eridi.
- It's finally here.
- Sonunda geldi.
- My mother finally came home.
- Annem sonunda eve geldi.
- Finally I was able to get the meaning across.
- Sonunda meramımı anlatabildim.
- I understand finally.
- Sonunda anlıyorum.
- Tom finally confessed.
- Tom sonunda itiraf etti.
- I finally found my way out of the confusing maze.
- Sonunda kafa karıştırıcı labirentten çıkış yolunu buldum.
- I've finally learned how to do that.
- Sonunda onun nasıl yapılacağını öğrendim.
- I can finally tell the Jackson twins apart.
- Sonunda Jackson ikizlerini birbirinden ayırabiliyorum.
- It was late at night when Tom finally got home.
- Tom sonunda eve geldiğinde gece geç saatti.
- I finally was able to contact Tom.
- Sonunda Tom'a ulaşabildim.
- I've finally finished doing that.
- Sonunda onu yapmayı bitirdim.
- They finally left.
- Sonunda ayrıldılar.
- Tom has finally paid back all his gambling debts.
- Tom sonunda bütün kumar borçlarını geri ödedi.
- I finally understand.
- Sonunda anlıyorum.
- Tom finally went to Boston last summer.
- Tom sonunda geçen yaz Boston'a gitti.
- Tom finally fell asleep.
- Tom sonunda uyuyakaldı.
- The British finally retreated.
- İngilizler sonunda çekildi.
- Tom finally agreed.
- Tom sonunda kabul etti.
- Finally, my sister got married.
- Kız kardeşim, sonunda evlendi.
- I finally finished writing the report.
- Sonunda raporu yazmayı bitirdim.
- She finally mustered up the courage to ask him for more money.
- Ondan biraz daha para istemek için sonunda cesaretini topladı.
- I'm glad you finally figured that out.
- Sonunda onu anladığına memnun oldum.
- I now finally understand what Tom was trying to tell me.
- Sonunda Tom'un bana söylemeye çalıştığı şeyi anlıyorum.
- Tom was finally able to win.
- Tom sonunda kazanabildi.
- Tom finally managed to do it.
- Tom sonunda başardı.
- I finally beat the odds.
- Sonunda şansımı yendim.
- When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew he was gay.
- Tom sonunda açıklamaya karar verdiğinde, herkes onun eşcinsel olduğunu zaten biliyordu.
- Tom finally succeeded in getting a job.
- Tom sonunda bir iş bulmayı başardı.
- Finally, it was time to sign the Constitution.
- Sonunda Anayasa'yı imzalama zamanı gelmişti.
- We finally decided to give him over to the police.
- Sonunda onu polise teslim etmeye karar verdik.
- Tom has finally forgiven me.
- Tom sonunda beni affetti.
- Tom finally saw his name on the front page.
- Tom sonunda adını ön sayfada gördü.
- We finally arrived in England.
- Sonunda İngiltere'ye ulaştık.
- I think we've finally found the solution to the problem.
- Sanırım sonunda sorunun çözümünü bulduk.
- I finally got rid of Tom.
- Sonunda Tom'dan kurtuldum.
- The man finally confessed what he had done.
- Adam, sonunda yaptıklarını itiraf etti.
- Tom finally stopped laughing.
- Tom sonunda gülmeyi bıraktı.
- Tom finally discovered the truth.
- Tom sonunda gerçeği öğrendi.
- I think Tom is finally asleep.
- Bence Tom sonunda uyudu.
- We've finally been given permission to leave.
- Sonunda bize gitmemiz için izin verildi.
- Tom finally did what he agreed to do.
- Tom sonunda yapmayı kabul ettiği şeyi yaptı.
- After being frightened for many hours, her mother finally saved her.
- Saatlerce korktuktan sonra annesi sonunda onu kurtardı.
- Finally you were able to answer my calls.
- Sonunda telefonlarıma cevap verebildin.
- Tom finally came up with a solution to the problem.
- Tom sonunda soruna bir çözüm buldu.
- I finally understand the skeletal system.
- Sonunda iskelet sistemini anladım.
- Dan finally realized that Linda was right.
- Dan sonunda Linda'nın haklı olduğunu anladı.
- The bus finally arrived.
- Otobüs sonunda geldi.
- I finally feel appreciated.
- Sonunda takdir edildiğimi hissediyorum.
- He finally succeeded in getting a job.
- Sonunda bir iş bulmayı başardı.
- I finally was able to contact Tom.
- Sonunda Tom'la temas kurabildim.
- We finally agree on something.
- Sonunda bir şey üzerinde anlaştık.
- Finally I found the answer to the question.
- Sonunda sorunun cevabını buldum.
- Tom's patience has finally run out.
- Tom'un sabrı sonunda tükendi.
- What the lawyer had told me finally turned out to be false.
- Avukatın bana söylediği şey sonunda yanlış çıktı.
- It's nice that Tom finally has a hobby.
- Tom'un sonunda bir hobisi olması hoş.
- Tom has finally agreed to help us do that.
- Tom sonunda onu yapmamıza yardım etmeyi kabul etti.
- I've finally gotten used to living on a boat.
- Sonunda bir teknede yaşamaya alıştım.
- Finally, I managed to publish it.
- Sonunda onu yayınlamayı başardım.
- Tom has finally done something useful.
- Tom sonunda faydalı bir şey yaptı.
- It finally happened.
- O sonunda oldu.
- Her dream of a lifetime finally came true.
- Hayatının rüyası sonunda gerçek oldu.
- Someone finally called 911.
- Sonunda biri 911'i aradı.
- It looks like you've finally decided.
- Sonunda karar verdiniz gibi görünüyor.
- Finally, the bell rang.
- Sonunda zil çaldı.
- My friend has finally paid his entire debt.
- Arkadaşım sonunda tüm borcunu ödedi.
- We're finally alone.
- Sonunda yalnız kaldık.
- Tom finally snapped.
- Tom sonunda patladı.
- They finally acknowledged it as true.
- Sonunda onu gerçek olarak kabul ettiler.
- Tom finally managed to get the safe open.
- Tom sonunda kasayı açmayı başardı.
- Has he finally arrived?
- Sonunda geldi mi?
- We finally managed to persuade her.
- Sonunda onu ikna etmeyi başardık.
- Tom is finally going to do that.
- Tom sonunda bunu yapacak.
- We finally arrived in England.
- Sonunda İngiltere'ye vardık.
- It's finally our turn.
- Sonunda bizim sıramız.
- I can finally tell you about what I did during the war.
- Sonunda savaş boyunca ne yaptığımı sana anlatabilirim.
- I think I finally understand now.
- Sanırım sonunda anladım.
- You should finally admit you can't cope alone with it.
- Sonunda yalnız başına baş edemeyeceğini itiraf etmelisin.
- It's finally finished.
- Sonunda bitti.
- Tom has finally achieved what he set out to do.
- Tom sonunda yapmak istediği şeyi başardı.
- Tom is finally back.
- Tom sonunda döndü.
- Tom finally caught up with Mary.
- Tom sonunda Mary'ye yetişti.
- Tom and I finally did that.
- Tom ve ben sonunda bunu yaptık.
- Finally, it was time.
- Sonunda zamanı gelmişti.
- The baby has finally stopped crying.
- Bebek sonunda ağlamayı kesti.
- I finally fell asleep.
- Sonunda uyuyakalmışım.
- Tom finally got the courage to propose to his girlfriend.
- Tom sonunda kız arkadaşına evlenme teklif edecek cesareti buldu.
- She finally made up her mind to go abroad.
- Sonunda yurtdışına gitmeye karar verdi.
- I finally beat the odds.
- Sonunda üstesinden geldim.
- We've finally been given permission to leave.
- Sonunda gitmemize izin verildi.
- I'm happy because I'm studying Russian finally.
- Mutluyum çünkü sonunda Rusça öğreniyorum.
- I finally understand what you tried to tell me.
- Sonunda bana ne söylemeye çalıştığınızı anlıyorum.
- I'm glad to finally meet you.
- Sonunda seninle tanıştığıma sevindim.
- We finally did it.
- Sonunda başardık.
- Tom finally lost his temper.
- Tom sonunda kendini kaybetti.
Show More (870)
|
|
- Finally, to the funding of the mission.
- Son olarak, misyonun finansmanına gelelim.
- Finally, we are going to have arguments here about jobs in the UK.
- Son olarak, burada Birleşik Krallık'taki istihdamla ilgili tartışmalar yapacağız.
- Finally, such testing extends to both imported and domestically produced products.
- Son olarak, bu tür testler hem ithal hem de yurt içinde üretilen ürünleri kapsamaktadır.
- What, finally, will happen if Johannesburg fails?
- Son olarak, Johannesburg başarısız olursa ne olacak?
- Finally, allow me to thank Parliament as a whole for the sound cooperation.
- Son olarak sağlam iş birliği için Parlamentoya bir bütün olarak teşekkür etmeme izin verin.
- Finally, in Valencia, we discussed the dialogue of cultures and civilisations.
- Son olarak, Valensiya'da kültürler ve medeniyetler diyaloğunu ele aldık.
- Finally, we do not need a figure for Amendment 593, because it has been withdrawn.
- Son olarak, 593 sayılı Değişiklik için bir rakama ihtiyacımız yok, çünkü bu değişiklik geri çekilmiştir.
- Finally, the country became the domicile of fundamentalist terrorists.
- Son olarak, ülke köktendinci teröristlerin ikametgahı haline gelmiştir.
- Finally, the issue of public subscriber directories remains to be solved.
- Son olarak, kamu abone rehberleri meselesi çözülmeyi beklemektedir.
- Finally, I wish to try to win you over to the amendments that my group has re-tabled.
- Son olarak, grubumun yeniden sunduğu değişiklik önergelerine sizi ikna etmeye çalışmak istiyorum.
- Finally, I would like to say that we have to consider safety in all types of transport.
- Son olarak her türlü taşımacılıkta güvenliği göz önünde bulundurmamız gerektiğini söylemek isterim.
- Finally, I expect the Whitehead report to carry overwhelming support in the vote this morning.
- Son olarak, Whitehead raporunun bu sabah yapılacak oylamada büyük destek görmesini bekliyorum.
- Finally, we wish to improve some of the European forces' operational capabilities.
- Son olarak, Avrupa kuvvetlerinin bazı operasyonel kabiliyetlerini geliştirmek istiyoruz.
- Finally, however, I should nevertheless like to express my thanks, respect and appreciation.
- Son olarak, yine de teşekkürlerimi, saygılarımı ve takdirlerimi ifade etmek isterim.
- Finally, President Prodi, we expect to be inundated with Commission proposals.
- Son olarak, Başkan Prodi, Komisyon teklifleri ile dolup taşmayı bekliyoruz.
- Finally, the Spanish Presidency of the European Union has been a very successful one.
- Son olarak, İspanya'nın Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı çok başarılı bir dönem olmuştur.
- Finally, we are not accountants.
- Son olarak, biz muhasebeci değiliz.
- Finally, let me say something about the feed ban relating to fishmeal.
- Son olarak, balık unu ile ilgili yem yasağı hakkında bir şeyler söylememe izin verin.
- Finally, I understand that the method of open coordination does not function entirely satisfactorily.
- Son olarak, açık koordinasyon yönteminin tamamen tatmin edici bir şekilde işlemediğini anlıyorum.
- Finally, at the end of this process, decisions must be taken on how the necessary resources can be made available.
- Son olarak bu sürecin sonunda gerekli kaynakların nasıl sağlanabileceğine ilişkin kararlar alınmalıdır.
- Finally, the issue of public subscriber directories remains to be solved.
- Son olarak, kamuya açık abone dizinleri sorunu çözülmeyi beklemektedir.
- Finally, the death penalty is also a punishment that terrorists are continually giving by killing unarmed citizens.
- Son olarak, ölüm cezası da teröristlerin silahsız vatandaşları öldürerek sürekli verdikleri bir cezadır.
- Finally, a few words on higher education.
- Son olarak, yükseköğretime ilişkin birkaç söz.
- Finally, radical decisions are sometimes mainly based on opinions presented by biologists.
- Son olarak, radikal kararlar bazen esas olarak biyologlar tarafından sunulan görüşlere dayanmaktadır.
- Finally, under the leadership of our rapporteur, we have achieved a more sensible and realistic conclusion.
- Son olarak, raportörümüzün liderliğinde daha mantıklı ve gerçekçi bir sonuca ulaştık.
- Finally, why did we include subsidiary protection in this proposal?
- Son olarak, bu teklife neden iştirak korumasını da dahil ettik?
- Finally, I turn to the issue of a referendum.
- Son olarak referandum konusuna dönüyorum.
- Finally, two new items relating to the environment are included in the statistics on industrial firms.
- Son olarak, sanayi firmalarına ilişkin istatistiklere çevreyle ilgili iki yeni kalem dahil edilmiştir.
- Finally, I think that Amendment No 27 is superfluous.
- Son olarak, 27 No'lu Değişikliğin gereksiz olduğunu düşünüyorum.
- Finally, I do not support reprocessing in any way whatsoever.
- Son olarak, yeniden işlemeyi hiçbir şekilde desteklemiyorum.
- Finally, I want to make a point about the sources for raising funds.
- Son olarak, fon yaratma kaynakları hakkında bir noktaya değinmek istiyorum.
- Finally, we would like genetic resources to be transferred to the non-obligatory part.
- Son olarak, genetik kaynakların zorunlu olmayan kısma aktarılmasını istiyoruz.
- Finally, the report specifies the research areas adopted at an appropriate level of detail.
- Son olarak rapor, uygun bir ayrıntı düzeyinde benimsenen araştırma alanlarını belirtmektedir.
- Finally, I should like to refer to a number of comments made on economic policy.
- Son olarak, ekonomi politikası konusunda yapılan bazı yorumlara değinmek istiyorum.
- Finally, why is it a choice between two evils?
- Son olarak neden iki kötülük arasında bir seçim yapılıyor?
- Finally, I want to express my approval to the rapporteur regarding labelling.
- Son olarak, etiketleme konusunda raportöre katıldığımı ifade etmek istiyorum.
- Finally, I would like to express my sincerest thanks to the rapporteurs.
- Son olarak raportörlere en içten teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
- Finally, one further request, this time in my capacity as an Austrian member.
- Son olarak bu kez Avusturyalı bir üye sıfatıyla bir ricada daha bulunacağım.
- Finally, I must emphasise that our proposal is much improved thanks to Parliament's contribution and support.
- Son olarak teklifimizin Parlamentonun katkı ve desteği sayesinde çok daha gelişmiş olduğunu vurgulamalıyım.
- Finally, the energy policy was a minor failure on the part of the Swedish presidency.
- Son olarak enerji politikası İsveç dönem başkanlığı açısından küçük bir başarısızlık olmuştur.
- Finally, the EU countries must be placed on an equal footing.
- Son olarak, AB ülkeleri eşit bir zemine oturtulmalıdır.
- Finally, we must pay special attention to the problem of refugees.
- Son olarak, mülteciler sorununa özel bir önem vermeliyiz.
- Finally, Europe lags well behind when it comes to energy control.
- Son olarak, enerji kontrolü söz konusu olduğunda Avrupa oldukça geride kalmaktadır.
- Finally, I proposed making it mandatory to support renewable sources of energy.
- Son olarak, yenilenebilir enerji kaynaklarının desteklenmesinin zorunlu hale getirilmesini önerdim.
- Finally, all contracts with outside agencies must be limited in time.
- Son olarak, dış kurumlarla yapılan tüm sözleşmelerin süresi sınırlı olmalıdır.
- Finally, the very small amount involved in the proposed research fund would not justify the creation of a foundation.
- Son olarak önerilen araştırma fonunda yer alan çok küçük miktar, bir vakıf kurulmasını haklı çıkarmayacaktır.
- Finally, I wish to give my support to something that many have expressed.
- Son olarak, pek çok kişinin dile getirdiği bir hususa destek vermek istiyorum.
- Finally, there is the matter of education and the situation of children.
- Son olarak, eğitim ve çocukların durumu söz konusudur.
- Finally, I gather that it is proposed that software might be patented.
- Son olarak, yazılımın patentlenebileceğinin önerildiğini anlıyorum.
- Finally, I would therefore like to encourage you to follow our suggestions.
- Son olarak, sizi önerilerimize uymaya teşvik etmek isterim.
- Finally, we put emphasis on the CFSP in preparing the Commission's role in that area.
- Son olarak, Komisyon'un bu alandaki rolünü hazırlarken ODGP'ye vurgu yaptık.
- Finally, the separation and division of competences should not be based only on the principle of subsidiarity.
- Son olarak, yetkilerin ayrılması ve bölünmesi sadece ikincillik ilkesine dayanmamalıdır.
- Finally, the Commission is also unable to accept Amendment No 6.
- Son olarak, Komisyon 6 No.lu Değişikliği de kabul edememektedir.
- Finally, I also wonder about the strategic programme, covering many years, which the Council is to adopt.
- Son olarak, Konsey'in kabul edeceği uzun yılları kapsayan stratejik programı da merak ediyorum.
- Finally, on spamming, I myself have been spammed.
- Son olarak, spam konusunda, ben de spamlandım.
- Finally, let me renew an invitation to the Member States.
- Son olarak Üye Devletlere yönelik bir daveti yenilememe izin verin.
- Finally, how can we consolidate the way that it complements public aid and the EIB?
- Son olarak, kamu yardımı ve AYB'yi tamamlama şeklini nasıl güçlendirebiliriz?
- Finally, allow me to make one further comment which I already made last year in my report.
- Son olarak geçen yıl raporumda da belirttiğim bir yorumda daha bulunmama izin verin.
- Finally, I want to say a word about Israel and Palestine.
- Son olarak İsrail ve Filistin hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.
- Finally, I would point out that today's debate cannot be closed.
- Son olarak, bugünkü tartışmanın kapatılamayacağını belirtmek isterim.
- Finally we must ensure that all the parties responsible for disasters contribute to repairing the damage caused.
- Son olarak, felaketlerden sorumlu tüm tarafların meydana gelen hasarın onarılmasına katkıda bulunmasını sağlamalıyız.
- Finally, the Commission has not analysed the circumstances or reasons behind these statistics.
- Son olarak Komisyon bu istatistiklerin arkasındaki koşulları veya nedenleri analiz etmemiştir.
- Thirdly, and finally, a new initiative should not distract us from our multilateral priority.
- Üçüncü ve son olarak yeni bir girişim bizi çok taraflı önceliğimizden uzaklaştırmamalıdır.
- Finally, an assessment should naturally also include an evaluation of the functioning of the WTO itself.
- Son olarak, bir değerlendirme doğal olarak DTÖ'nün kendi işleyişine ilişkin bir değerlendirmeyi de içermelidir.
- Finally, the President-in-Office of the European Council stressed the regional dimension of the Afghan issue.
- Son olarak AB Konseyi Dönem Başkanı Afganistan meselesinin bölgesel boyutunu vurguladı.
- Finally, we in this Parliament have a duty to represent the interests of our electors.
- Son olarak, bu Parlamento'da bizlerin seçmenlerimizin çıkarlarını temsil etme görevi vardır.
- Finally, I also should like to briefly comment on the third point, namely the Union's future.
- Son olarak üçüncü nokta olan Birliğin geleceği hakkında da kısaca yorum yapmak istiyorum.
- Finally, the 1996 discharge was the beginning of the end of the last Commission.
- Son olarak, 1996'daki tahliye son Komisyon'un sonunun başlangıcı olmuştur.
- I finally turn to Amendment 4, which concerns a critical issue.
- Son olarak, kritik bir konuyla ilgili olan 4. Değişikliğe dönüyorum.
- Finally, will he consider the possibility of a public inquiry into the way this matter has been handled?
- Son olarak bu konunun ele alınış biçimine ilişkin bir kamu soruşturması yapılması olasılığını değerlendirecek mi?
- Finally, another major ethical issue is the question of donor consent.
- Son olarak, bir diğer önemli etik konu da donör rızası meselesidir.
- Finally, aid can enable restructuring, offer training, save jobs and thus, know-how.
- Son olarak yardım yeniden yapılanmayı sağlayabilir, eğitim sunabilir, işleri ve dolayısıyla teknik bilgiyi kurtarabilir.
- Finally, proof of origin of electricity generated from renewables will guarantee transparency for the public.
- Son olarak yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektriğin menşeinin kanıtlanması kamu için şeffaflığı garanti edecektir.
- Finally, I should like to thank my colleagues for their great cooperation throughout the process.
- Son olarak, süreç boyunca gösterdikleri büyük işbirliği için meslektaşlarıma teşekkür etmek isterim.
- Finally, the Spanish Presidency has launched the debate on the six-month presidencies of the Union.
- Son olarak İspanya Dönem Başkanlığı, Birliğin altı aylık dönem başkanlıklarına ilişkin tartışmayı başlattı.
- Finally, not only is the quantity important, but the quality should also be superior.
- Son olarak, sadece nicelik önemli değil, aynı zamanda nitelik de üstün olmalıdır.
- Finally, let me say something on the feed ban relating to fishmeal.
- Son olarak, balık unu ile ilgili yem yasağı hakkında bir şeyler söylememe izin verin.
- Finally, on the subject of odours.
- Son olarak, koku konusuna değinelim.
- Finally, I want to make a plea to the Council and to repeat what I said in conciliation and at the recent trialogue.
- Son olarak Konseye bir çağrıda bulunmak ve uzlaşmada ve son duruşmada söylediklerimi tekrarlamak istiyorum.
- Finally, let us look at the fight against corruption and crime.
- Son olarak, yolsuzluk ve suçla mücadeleye bakalım.
- Finally, we are also making children a horizontal priority in terms of action under humanitarian aid.
- Son olarak, insani yardım kapsamındaki eylemler açısından da çocukları yatay bir öncelik haline getiriyoruz.
- Finally, just a few words about the possibilities offered by exhaust-gas cleaning.
- Son olarak, egzoz gazı temizliğinin sunduğu olanaklar hakkında birkaç söz.
- Finally, my group also firmly supports the exemptions from liability that are named in the Commission draft.
- Son olarak, grubum Komisyon taslağında belirtilen sorumluluk muafiyetlerini de kuvvetle desteklemektedir.
- Finally, there must be improvements in the training of crews.
- Son olarak, mürettebatın eğitiminde iyileştirmeler yapılmalıdır.
- Could I invite the other fourteen governments finally to follow this Belgian example?
- Son olarak diğer on dört hükümeti de Belçika örneğini izlemeye davet edebilir miyim?
- Finally, I should like to make a comment on the amendments tabled by the Group of the Greens.
- Son olarak, Yeşiller Grubu tarafından sunulan değişiklik önergeleri hakkında bir yorum yapmak istiyorum.
- Finally, I just wish to draw the House's attention to the merit of Amendment No 68 concerning monitoring.
- Son olarak, Meclis'in dikkatini 68 No'lu Değişikliğin izleme ile ilgili esasına çekmek istiyorum.
- Finally, I should like to touch upon the political and diplomatic dimension.
- Son olarak siyasi ve diplomatik boyuta değinmek istiyorum.
- Finally, I do not believe we ought to have a unitary system at any price.
- Son olarak, ne pahasına olursa olsun üniter bir sisteme sahip olmamız gerektiğine inanmıyorum.
- Finally, category 7, the title of which has been changed.
- Son olarak, başlığı değiştirilmiş olan 7. kategori.
- Finally, the Union could take a leaf out of the US book in its policy towards China over Taiwan.
- Son olarak Birlik, Tayvan konusunda Çin'e yönelik politikasında ABD'nin izlediği politikayı örnek alabilir.
- Finally, I would like to emphasise the figures concerning the international response.
- Son olarak, uluslararası müdahaleye ilişkin rakamları vurgulamak istiyorum.
- Finally, it would be an oversight on my part if I failed to thank the rapporteur for his excellent work.
- Son olarak, raportöre mükemmel çalışması için teşekkür etmemek benim açımdan bir ihmal olacaktır.
- Finally, I should like Parliament itself to reflect upon how we deal with the complaints that come in.
- Son olarak, Parlamento'nun gelen şikayetlerle nasıl başa çıktığımız konusunda düşünmesini istiyorum.
- Finally, in addition to European-level screening there ought to be guidelines for the treatment of diseases.
- Son olarak, Avrupa düzeyinde taramanın yanı sıra hastalıkların tedavisine yönelik kılavuz ilkeler de olmalıdır.
- Finally, we need firm proposals for the social fund package that has been talked about here today.
- Son olarak bugün burada konuşulan sosyal fon paketi için kesin tekliflere ihtiyacımız var.
- Finally, the European Union is the natural home of the Irish, both geographically and politically.
- Son olarak, Avrupa Birliği hem coğrafi hem de siyasi açıdan İrlandalıların doğal yuvasıdır.
- Finally, we are very concerned about the future of the A-30 lines, or rather how they are going to be spent.
- Son olarak A-30 hatlarının geleceği ya da daha doğrusu nasıl harcanacağı konusunda çok endişeliyiz.
- Finally, a specific section is added on the euro zone and the challenges it is faced with.
- Son olarak, Euro bölgesine ve karşılaştığı güçlüklere ilişkin özel bir bölüm eklenmiştir.
- Finally, it is irresponsible to teach very young children a policy of sex without discernment.
- Son olarak, çok küçük yaştaki çocuklara ayırt etmeden seks politikasını öğretmek sorumsuzluktur.
- Finally, allow me to finish on a positive note.
- Son olarak, olumlu bir notla bitirmeme izin verin.
- Finally, the older employee too is still given too little consideration.
- Son olarak, yaşlı çalışanlar da hala çok az dikkate alınmaktadır.
- Finally, we must ensure that a government is put in place that respects human rights.
- Son olarak insan haklarına saygılı bir hükümetin işbaşına gelmesini sağlamalıyız.
- Finally, I should like to congratulate the rapporteur on his sterling work.
- Son olarak raportörü başarılı çalışmalarından dolayı tebrik etmek isterim.
- Finally, we must be committed to the Middle East peace process.
- Son olarak, Orta Doğu barış sürecine bağlı kalmalıyız.
- Finally, we need to strengthen the position and image of Europe as a diverse and attractive set of destinations.
- Son olarak, Avrupa'nın çeşitli ve cazip bir destinasyon olarak konumunu ve imajını güçlendirmemiz gerekmektedir.
- Finally, I would like to draw attention to paragraph 8.
- Son olarak 8. paragrafa dikkat çekmek istiyorum.
- Finally, may I repeat my sincere thanks to all those who have participated in this Herculean task.
- Son olarak, bu zorlu göreve katılan herkese en içten teşekkürlerimi yinelemek isterim.
- Finally, I wish to draw attention to increased safety on motorways.
- Son olarak, otoyollarda güvenliğin arttırılmasına dikkat çekmek istiyorum.
- Finally, members of the Council should establish a better rapport with members of their national parliaments.
- Son olarak, Konsey üyeleri kendi ulusal parlamentolarının üyeleriyle daha iyi bir ilişki kurmalıdır.
- I should like finally to emphasise that I well understand why this question has been asked.
- Son olarak bu sorunun neden sorulduğunu çok iyi anladığımı vurgulamak isterim.
- Finally, I would like to comment on how this affects developing countries.
- Son olarak, bu durumun gelişmekte olan ülkeleri nasıl etkilediği konusunda yorum yapmak istiyorum.
- Finally, there is the evolving discussion about the enlargement of the ASEM partnership.
- Son olarak, ASEM ortaklığının genişletilmesi konusunda gelişen bir tartışma söz konusudur.
- Finally, we cannot view this question separately from the issue of how we view our borders.
- Son olarak, bu meseleyi sınırlarımızı nasıl gördüğümüz konusundan ayrı düşünemeyiz.
- Finally, it is vital that we accept the committee's amendments on execution-only business.
- Son olarak, komitenin sadece yürütme işine ilişkin değişikliklerini kabul etmemiz hayati önem taşımaktadır.
- Finally, I would offer an important and perhaps less complimentary remark.
- Son olarak, önemli ve belki de daha az övgü içeren bir açıklama yapmak istiyorum.
- Finally, I have one further question.
- Son olarak, bir sorum daha var.
- Finally, we must also tackle the issue of how large the EU really can become.
- Son olarak, AB'nin gerçekten ne kadar büyük olabileceği konusunu da ele almalıyız.
- Finally, let us not forget consumer rights.
- Son olarak da tüketici haklarını unutmayalım.
- Finally, insurance companies' technical reserves cannot be invested in foreign assets.
- Son olarak, sigorta şirketlerinin teknik rezervleri yabancı varlıklara yatırılamaz.
- Finally, I would stress that this House should not pass legislation that cannot be complied with.
- Son olarak, bu Meclis'in uyulması mümkün olmayan bir mevzuatı kabul etmemesi gerektiğini vurgulamak isterim.
- Finally, our group agrees that strong international rules are needed to manage trade.
- Son olarak grubumuz ticareti yönetmek için güçlü uluslararası kurallara ihtiyaç olduğu konusunda hemfikirdir.
- Prime Minister, finally I would like to say that I have great faith in your work.
- Sayın Başbakan, son olarak çalışmalarınıza büyük inancım olduğunu söylemek isterim.
- Finally, EUR 350 billion in subsidies currently go to fossil and nuclear energies.
- Son olarak, halihazırda fosil ve nükleer enerjiye 350 milyar Euro sübvansiyon verilmektedir.
- Finally, the Regulation in question lapses in 2003.
- Son olarak, söz konusu Tüzük 2003 yılında sona ermektedir.
- Finally, common standards would be defined for staff training and for the traceability of blood from donor to patient.
- Son olarak personel eğitimi ve kanın donörden hastaya kadar izlenebilirliği için ortak standartlar tanımlanacaktır.
- Finally, let me address the issue of cross-financing.
- Son olarak, çapraz finansman konusuna değinmeme izin verin.
- Finally, I should like to say a few words about controlled access to information for patients.
- Son olarak, hastaların bilgiye kontrollü erişimi hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
- And finally, what do you most need at these next summits?
- Ve son olarak, bu sonraki zirvelerde en çok neye ihtiyacınız var?
- Finally, the Commission played an active role in the UN General Assembly special session on children.
- Son olarak Komisyon, BM Genel Kurulu'nun çocuklarla ilgili özel oturumunda aktif bir rol oynamıştır.
- I would like to mention the area of continuing education finally.
- Son olarak sürekli eğitim konusuna değinmek istiyorum.
- Fourth and finally, I agree with the Commission on the need for more transparency.
- Dördüncü ve son olarak, daha fazla şeffaflık ihtiyacı konusunda Komisyon ile aynı fikirdeyim.
- Finally, bilateral relations have continued to expand in the past year with virtually all major countries in the world.
- Son olarak, ikili ilişkiler geçtiğimiz yıl dünyanın hemen hemen tüm büyük ülkeleriyle genişlemeye devam etmiştir.
- The speedy implementation of these means comes next, and finally monitoring.
- Daha sonra bu araçların hızlı bir şekilde uygulanması ve son olarak da izlenmesi gelmektedir.
- Finally, one aspect of the reform deserves greater attention.
- Son olarak, reformun bir yönü daha fazla ilgiyi hak etmektedir.
- Allow me finally to say a few words about simplification.
- Son olarak basitleştirme hakkında birkaç söz söylememe izin verin.
- Finally, I will mention policy on lifelong learning.
- Son olarak, yaşam boyu öğrenme politikasından bahsedeceğim.
- Finally, the plea for the ban on bullbars both during and after production receives our support.
- Son olarak, üretim sırasında ve sonrasında demir çubukların yasaklanması talebi desteklenmektedir.
- Finally, I come to my group's priorities during the budgetary process.
- Son olarak, grubumun bütçe sürecindeki önceliklerine geliyorum.
- Finally, I would like to point to the need to change the legal basis of the Programme.
- Son olarak, Programın yasal dayanağının değiştirilmesi gerektiğine işaret etmek istiyorum.
- Finally, Afghanistan is one of the most heavily mined countries in the world.
- Son olarak, Afganistan dünyanın en çok mayın çıkarılan ülkelerinden biridir.
- Finally, the emphasis on structural and institutional reform should not hide the importance of sound fiscal policies.
- Son olarak, yapısal ve kurumsal reforma yapılan vurgu, sağlam mali politikaların önemini gizlememelidir.
- Finally, I would again address the issue of the budget.
- Son olarak, bütçe konusuna tekrar değinmek istiyorum.
- Finally, I should like to comment on the stipulation of an age limit for children.
- Son olarak, çocuklar için bir yaş sınırı öngörülmesi konusunda yorum yapmak istiyorum.
- Finally, we were less well prepared with regard to the energy partnership than we were on the water partnership.
- Son olarak, enerji ortaklığı konusunda su ortaklığına kıyasla daha az hazırlıklıydık.
- And finally, we then need to look into the specific social and socio-economic aspects of Mediterranean fisheries.
- Ve son olarak, Akdeniz balıkçılığının özel sosyal ve sosyo-ekonomik yönlerine bakmamız gerekiyor.
- Finally, the Lisbon agenda will only work if we focus on the skills issue.
- Son olarak, Lizbon gündemi ancak beceriler konusuna odaklanırsak işe yarayacaktır.
- Finally, we live in challenging and uncertain times and the political situation in the Middle East is very volatile.
- Son olarak zorlu ve belirsiz zamanlarda yaşıyoruz ve Orta Doğu'daki siyasi durum çok değişken.
- Finally, the Commission can obviously make a commitment on its own behalf.
- Son olarak, Komisyon açıkça kendi adına bir taahhütte bulunabilir.
- Finally, recent evidence was noted regarding possible adverse environmental effects.
- Son olarak, olası olumsuz çevresel etkilere ilişkin son kanıtlar kaydedilmiştir.
- Let me finally observe that proposals 1 to 5 in my report are founded on an error.
- Son olarak raporumda yer alan 1'den 5'e kadar olan önerilerin bir hata üzerine kurulu olduğunu belirtmek isterim.
- Finally, I have noticed that cooperation between the Council, the Commission and Parliament has been good to date.
- Son olarak, Konsey, Komisyon ve Parlamento arasındaki işbirliğinin bugüne kadar iyi olduğunu gözlemledim.
- Finally, I note that the Europe issue has increased the volume of work and deserves greater attention.
- Son olarak Avrupa konusunun iş hacmini artırdığını ve daha fazla ilgiyi hak ettiğini belirtmek isterim.
- Finally, I should like to mention one very important point.
- Son olarak, çok önemli bir noktaya değinmek istiyorum.
- Finally, I should like to express my support for this resolution.
- Son olarak, bu karar tasarısını desteklediğimi ifade etmek isterim.
- Finally, we are all shocked by the growth in anti-Semitism in Europe.
- Son olarak, Avrupa'da artan antisemitizm karşısında hepimiz şok olmuş durumdayız.
- I would finally like to say that Parliament has, for its part, significantly improved the proposal under discussion.
- Son olarak, Parlamento'nun görüşülmekte olan teklifi kendi adına önemli ölçüde iyileştirdiğini belirtmek isterim.
- Finally, a quantity of organic lupines was also exported to Denmark.
- Son olarak, bir miktar organik acı bakla da Danimarka'ya ihraç edilmiştir.
- Finally, allow me to sum up the next stages of the programme.
- Son olarak programın bundan sonraki aşamalarını özetlememe izin verin.
- Finally, can I say that the Commission needs to work on its relationships with the public.
- Son olarak, Komisyon'un kamuoyu ile ilişkileri üzerinde çalışması gerektiğini söyleyebilir miyim?
- Finally, another major ethical issue is the question of donor consent.
- Son olarak, bir diğer önemli etik mesele de donör rızası meselesidir.
- Finally, I would call attention to the question of objective liability.
- Son olarak, objektif sorumluluk konusuna dikkat çekmek isterim.
- Finally, I would like to draw attention to the position of the Central and Eastern European countries.
- Son olarak Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin konumuna dikkat çekmek istiyorum.
- Finally, I would like to cite a case.
- Son olarak, bir vakadan bahsetmek istiyorum.
- Finally, my third comment is about the international mandate, which takes us back 50 years.
- Son olarak, üçüncü yorumum bizi 50 yıl öncesine götüren uluslararası yetkiyle ilgili.
- Finally, the promotion of business activity is crucial to the success of an enlarged Union.
- Son olarak, ticari faaliyetlerin teşvik edilmesi, genişlemiş bir Birliğin başarısı için hayati önem taşımaktadır.
- Finally, I would like to thank the rapporteur for his excellent work.
- Son olarak, raportöre mükemmel çalışması için teşekkür etmek isterim.
- Finally, thank you again to all those of you who have been involved in working on this package.
- Son olarak, bu paket üzerindeki çalışmalarda yer alan herkese tekrar teşekkür ederim.
- Finally, the issue of the situation of women in Afghanistan was raised on quite a few sides of the Chamber.
- Son olarak, Afganistan'daki kadınların durumu meselesi Daire'nin pek çok tarafında gündeme getirilmiştir.
- Finally, the burden of proof may be reversed on a case-by-case evaluation.
- Son olarak, ispat yükü vaka bazında değerlendirilerek tersine çevrilebilir.
- Finally, I would like to concentrate on heading 4, external policies.
- Son olarak, 4. başlık olan dış politikalara odaklanmak istiyorum.
- Finally, we cannot give in on this matter of the budget.
- Son olarak, bu bütçe meselesinde pes edemeyiz.
- Finally, we recognise the fight against terrorism as a priority for 2003.
- Son olarak, terörizmle mücadeleyi 2003 yılı için bir öncelik olarak kabul ediyoruz.
- Finally, there is a very small group which demonstrates and throws stones.
- Son olarak, gösteri yapan ve taş atan çok küçük bir grup var.
- Finally, we politicians must not legislate as soon as we see a phenomenon we do not like.
- Son olarak biz politikacılar hoşumuza gitmeyen bir olgu gördüğümüzde hemen yasa çıkarmamalıyız.
- Finally, as regards tobacco, our proposals are also based on an extended impact assessment.
- Son olarak, tütünle ilgili olarak, tekliflerimiz de genişletilmiş bir etki değerlendirmesine dayanmaktadır.
- Finally, I should like to move from political issues to defence and security policy.
- Son olarak siyasi konulardan savunma ve güvenlik politikasına geçmek istiyorum.
- Finally, we call for a change to the balance and method by which the funds are disbursed.
- Son olarak fonların harcanma dengesinde ve yönteminde bir değişiklik yapılması çağrısında bulunuyoruz.
- Finally, one last point on the subject of the Convention.
- Son olarak Sözleşme konusunda son bir noktaya değinmek istiyorum.
- Finally, a very brief reference to Operation Artemis.
- Son olarak, Artemis Operasyonuna çok kısa bir atıf.
- Finally, we have increased compulsory landings for the Senegalese fishing industry in the new protocol.
- Son olarak, yeni protokolde Senegal balıkçılık endüstrisi için zorunlu karaya çıkışları arttırdık.
- Finally, we must pay special attention to the problem of refugees.
- Son olarak mülteciler sorununa özel bir önem vermeliyiz.
- Finally, it is our firm view that financial support should be continued.
- Son olarak, mali desteğin devam ettirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
- Finally, how does this all fit into the broader modernisation effort?
- Son olarak, tüm bunlar daha geniş kapsamlı modernizasyon çabalarına nasıl uyuyor?
- Finally, after Kyoto, we should be able to rapidly produce precise proposals.
- Son olarak, Kyoto'dan sonra hızlı bir şekilde kesin öneriler üretebilmeliyiz.
- And finally, the common foreign and security policy and its initial work on defence policy.
- Ve son olarak, ortak dış ve güvenlik politikası ve savunma politikasına ilişkin ilk çalışmalar.
- Finally, the universal service should be in a position to develop.
- Son olarak, evrensel hizmet gelişebilecek bir konumda olmalıdır.
- Finally, in Valencia, we discussed the dialogue of cultures and civilisations.
- Son olarak, Valensiya'da kültürler ve medeniyetler diyaloğunu tartıştık.
- Could I finally draw your attention to the meeting of the European-African Ministerial Conference of 11 October?
- Son olarak dikkatinizi 11 Ekim tarihli Avrupa-Afrika Bakanlar Konferansı toplantısına çekebilir miyim?
- Finally, this directive should enter into force at the earliest opportunity.
- Son olarak, bu direktif en kısa zamanda yürürlüğe girmelidir.
- Finally I want to thank our colleague, Charlotte Cederschiöld, for the valuable work she has done.
- Son olarak meslektaşımız Charlotte Cederschiöld'e yapmış olduğu değerli çalışmalar için teşekkür etmek istiyorum.
- I would like finally to mention the area of continuing education.
- Son olarak sürekli eğitim alanından bahsetmek istiyorum.
- Finally, I think we should consider sending a delegation to Algeria.
- Son olarak, Cezayir'e bir heyet göndermeyi düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum.
- Finally, I should like to remind you of an anniversary which took place two days ago.
- Son olarak size iki gün önce gerçekleşen bir yıldönümünü hatırlatmak isterim.
- Finally, on safety reports and some of the technical issues, I would ask the Commission to think again.
- Son olarak, güvenlik raporları ve bazı teknik konularla ilgili olarak, Komisyon'dan tekrar düşünmesini rica ediyorum.
- Thirdly and finally, I should like to say a few words about the legal aspects.
- Üçüncü ve son olarak, hukuki yönler hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
- Finally, I want to comment on the amendments that have come in.
- Son olarak, gelen değişiklikler hakkında yorum yapmak istiyorum.
- Finally, we have gained one year, thanks to this agreement.
- Son olarak, bu anlaşma sayesinde bir yıl kazandık.
- Finally, all contracts with outside agencies must be limited in time.
- Son olarak dış kurumlarla yapılan tüm sözleşmelerin süresi sınırlı olmalıdır.
- Finally, I should like to comment on the timing.
- Son olarak zamanlama konusunda yorum yapmak istiyorum.
- Finally, I should like to thank you once again for your contributions.
- Son olarak, katkılarınız için sizlere bir kez daha teşekkür etmek isterim.
- Finally, gametes are not included within the scope of the directive.
- Son olarak, gametler direktif kapsamına dahil edilmemiştir.
- Finally, I should like to focus on the importance this has for development cooperation.
- Son olarak, bunun kalkınma işbirliği açısından taşıdığı öneme odaklanmak istiyorum.
- Finally, I would like to refer briefly to the ethical aspects of research.
- Son olarak, araştırmanın etik yönlerine kısaca değinmek istiyorum.
- Finally, you spoke about using the great resources of crisis management.
- Son olarak, kriz yönetiminin büyük kaynaklarını kullanmaktan bahsettiniz.
- Finally, the broad framework of the principle of subsidiarity would be respected.
- Son olarak, yetki ikamesi ilkesinin geniş çerçevesine saygı gösterilecektir.
- Finally, I would like to thank you again for the report and the amendments.
- Son olarak rapor ve değişiklikler için tekrar teşekkür etmek istiyorum.
- Finally, compromise with the US is one thing.
- Son olarak, ABD ile uzlaşmak başka bir şeydir.
- Finally, the issue of revising the Constitution is essential since a Constitution cannot be closed completely.
- Son olarak, bir Anayasa tamamen kapatılamayacağı için Anayasa'nın gözden geçirilmesi konusu esastır.
- Finally, I should like to congratulate both rapporteurs.
- Son olarak, her iki raportörü de tebrik etmek isterim.
- Finally, I would like to say that this is a directive which is intended to replace existing fuels with biofuels.
- Son olarak, bunun mevcut yakıtların biyoyakıtlarla değiştirilmesini amaçlayan bir direktif olduğunu belirtmek isterim.
- Finally a word on the participation of the EU delegation in the Bonn conference.
- Son olarak AB delegasyonunun Bonn konferansına katılımına ilişkin bir açıklama.
- Finally, this liability must be in proportion to the acknowledged fault.
- Son olarak, bu sorumluluk kabul edilen kusurla orantılı olmalıdır.
- Finally, I would like to emphasise the importance of working with NGOs.
- Son olarak, STK'larla birlikte çalışmanın önemini vurgulamak isterim.
- Finally, children are the first to suffer in war situations and from poverty and social exclusion.
- Son olarak, savaş durumlarında, yoksulluk ve sosyal dışlanmadan ilk zarar görenler çocuklardır.
- Finally, it contains no firm demand that Dublin II be used to prevent asylum shopping.
- Son olarak, Dublin II'nin sığınma alışverişini önlemek için kullanılması yönünde kesin bir talep içermemektedir.
- Finally, I would like to say something about the members of the Swedish Moderate Party who will soon be speaking here.
- Son olarak, birazdan burada konuşacak olan İsveç Ilımlı Parti üyeleri hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.
- Finally, there are a number of national consultation processes going on in the Member States on GM crops.
- Son olarak, Üye Devletlerde GDO'lu ürünlere ilişkin bir dizi ulusal danışma süreci devam etmektedir.
- Finally, we must first and foremost create a favourable climate for entrepreneurship.
- Son olarak, her şeyden önce girişimcilik için elverişli bir ortam yaratmalıyız.
- Finally, let us not forget astronomy and space exploration.
- Son olarak astronomi ve uzay araştırmalarını da unutmayalım.
- Finally, we have the problem of the consequences of the expiry of the ECSC Treaty.
- Son olarak, AKÇT Antlaşmasının sona ermesinin sonuçları ile ilgili sorunumuz var.
- Finally, I would like to reiterate my sincere thanks to everyone who worked so hard on this issue.
- Son olarak, bu konuda çok çalışan herkese içten teşekkürlerimi yinelemek istiyorum.
- Finally I should like to know something about the costs.
- Son olarak maliyetler hakkında bir şeyler bilmek istiyorum.
- Finally, the declaration shows great appreciation of the United Nations.
- Son olarak, deklarasyon Birleşmiş Milletler'e büyük takdir göstermektedir.
- Finally, the idea of a referendum is frequently being mooted in a few countries.
- Son olarak, referandum fikri birkaç ülkede sık sık gündeme gelmektedir.
- Finally, it will be necessary to rewrite the preamble, because it contains two vital omissions.
- Son olarak, giriş bölümünü yeniden yazmak gerekecek çünkü iki hayati eksiklik içeriyor.
- Finally, transitional regulations should be strengthened in order to guarantee continuity.
- Son olarak, sürekliliğin garanti altına alınması için geçiş düzenlemelerinin güçlendirilmesi gerekmektedir.
- Finally, we propose to keep the special procedures that were agreed under the so-called Lamfalussy procedures.
- Son olarak, Lamfalussy usulleri olarak adlandırılan özel usullerin muhafaza edilmesini öneriyoruz.
- Finally, let me say a few words about Bulgaria and Romania.
- Son olarak, Bulgaristan ve Romanya hakkında birkaç söz söylememe izin verin.
- Finally, my group supports the Commission's proposal on the protection of juveniles.
- Son olarak, grubum Komisyon'un gençlerin korunmasına ilişkin önerisini desteklemektedir.
- Finally, I have to address the problem of Parliament in Strasbourg.
- Son olarak, Strazburg'daki Parlamento sorununa değinmem gerekiyor.
- Finally, it is our firm view that financial support should be continued.
- Son olarak, mali desteğin devam ettirilmesi gerektiği görüşündeyiz.
- Finally, on the subject of the United States, let us be clear among ourselves.
- Son olarak Amerika Birleşik Devletleri konusunda kendi aramızda açık olalım.
- Finally, two topics that are also very close to my heart.
- Son olarak, benim de kalbime çok yakın olan iki konu var.
- Finally, we reviewed the situation in Moldova and Belarus.
- Son olarak, Moldova ve Belarus'taki durumu gözden geçirdik.
- And finally, it will create a greater correlation between the rules in the individual parts of the financial sector.
- Ve son olarak, finans sektörünün münferit bölümlerindeki kurallar arasında daha büyük bir korelasyon yaratacaktır.
- Finally, I support and commend your approach towards promoting external affairs.
- Son olarak, dış ilişkilerin geliştirilmesine yönelik yaklaşımınızı destekliyor ve takdir ediyorum.
- Finally, I would ask colleagues to pay particular attention to paragraph 128 of the draft report.
- Son olarak, meslektaşlarımdan taslak raporun 128. paragrafına özellikle dikkat etmelerini rica ediyorum.
- Finally, I know from my own experience that Asians still do not know Europe well enough.
- Son olarak, kendi tecrübelerime dayanarak Asyalıların hala Avrupa'yı yeterince tanımadıklarını biliyorum.
- Finally, I wish to give thanks once again for the cooperation of the Commission and of the Council.
- Son olarak Komisyon ve Konseyin iş birliği için bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
- Finally, two brief comments on measures to promote safety at sea and charging for infrastructures.
- Son olarak, denizde güvenliği teşvik etmeye yönelik tedbirler ve altyapılar için ücretlendirme hakkında iki kısa yorum.
- Finally, I would like to say something about Iraq.
- Son olarak Irak hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.
- Finally, we all know the effect of one coloured sock in a white wash.
- Son olarak, beyaz bir çamaşırda renkli bir çorabın etkisini hepimiz biliyoruz.
- Finally, such testing extends to both imported and domestically produced products.
- Son olarak, bu tür testler hem ithal edilen hem de yurt içinde üretilen ürünleri kapsamaktadır.
- Finally, a lot of sensitive information may emerge as a result of this process.
- Son olarak bu süreç sonucunda birçok hassas bilgi ortaya çıkabilir.
- Finally, the Presidency will give priority to the work on a new common fisheries policy for the Member States.
- Son olarak, Başkanlık, Üye Devletler için yeni bir ortak balıkçılık politikasına ilişkin çalışmalara öncelik verecektir.
- Finally, I shall comment on simplification and codification.
- Son olarak, basitleştirme ve kodifikasyon hakkında yorum yapacağım.
- Finally, my greetings go to the Russian Government.
- Son olarak Rus Hükümetine selamlarımı iletiyorum.
- Finally, we should refer to the Byzantine tangle of comitology.
- Son olarak, komitolojinin Bizans karmaşasına değinmeliyiz.
- Finally I have a question about the European Fund for Refugees that was mentioned.
- Son olarak, bahsi geçen Avrupa Mülteci Fonu hakkında bir sorum olacak.
- Finally, we ask the Council to honour the modest requests of the Court of Auditors in full.
- Son olarak Konsey'den Sayıştay'ın mütevazı taleplerini tam olarak yerine getirmesini istiyoruz.
- Finally, what about equal rights per world citizen?
- Son olarak, dünya vatandaşı başına eşit haklar ne olacak?
- Finally, the third trap that was avoided was the victim list.
- Son olarak, kaçınılan üçüncü tuzak kurban listesiydi.
- Turning finally to the lifting of the embargo, the oil for food programme has in fact been revised.
- Son olarak ambargonun kaldırılmasına dönecek olursak, gıda için olan petrol programı aslında revize edilmiştir.
- Finally, I would like to comment on the three amendments which have been submitted.
- Son olarak, sunulan üç değişiklik hakkında yorum yapmak istiyorum.
- Finally, we also need reasonable democratic control of documents covered by the second and third pillars.
- Son olarak, ikinci ve üçüncü sütunlar kapsamındaki belgeler üzerinde de makul bir demokratik denetime ihtiyacımız var.
- Finally, the report hints at breaches in environmental legislation due to such events as the burning of dead carcasses.
- Son olarak raporda, ölü leşlerin yakılması gibi olaylar nedeniyle çevre mevzuatının ihlal edildiği ima edilmektedir.
- Finally, I should emphasise that there was constructive cooperation with the Council and the Commission.
- Son olarak Konsey ve Komisyon ile yapıcı bir işbirliği içinde olduğumuzu vurgulamak isterim.
- Finally, I am delighted to find out that the Commission adopted a regulation on sales stimulation yesterday.
- Son olarak Komisyonun dün satış teşvikine ilişkin bir yönetmelik kabul ettiğini öğrenmekten memnuniyet duyuyorum.
- Finally, this programme leaves many questions unanswered.
- Son olarak, bu program birçok soruyu cevapsız bırakıyor.
- Finally, we have also called for more objective criteria for the location.
- Son olarak, konum için daha objektif kriterler getirilmesi çağrısında da bulunduk.
- Finally, a visible waste disposal fee is significant in connection with competition laws.
- Son olarak, görünür bir atık bertaraf ücreti rekabet yasalarıyla bağlantılı olarak önemlidir.
- Finally, we must also take a genuine look at reforming the Commission.
- Son olarak, Komisyon'da reform yapılması konusuna da samimi bir şekilde eğilmeliyiz.
- Finally, it is also a question of infrastructure.
- Son olarak bu aynı zamanda bir altyapı meselesidir.
- What, finally, do we want to see as the first steps?
- Son olarak, ilk adımlar olarak ne görmek istiyoruz?
- Finally, I am asking for your support for the introduction of a grace period.
- Son olarak, ödemesiz dönem uygulamasına destek vermenizi rica ediyorum.
- Finally we have to examine the welfare of the fish actually farmed in the fish farms.
- Son olarak, balık çiftliklerinde gerçekten yetiştirilen balıkların refahını incelemeliyiz.
- Finally, biological terrorism was added to the original objectives after the events of 11 September.
- Son olarak, 11 Eylül olaylarından sonra biyolojik terörizm de orijinal hedeflere eklenmiştir.
- Finally, it will be necessary to develop more specifically targeted measures by the European Social Fund.
- Son olarak Avrupa Sosyal Fonu tarafından daha özel hedefli tedbirlerin geliştirilmesi gerekecektir.
- Let me finally return to the offering of contracts for tender.
- Son olarak sözleşmelerin ihaleye sunulması konusuna dönmek istiyorum.
- Finally, does Nigeria have a secular, democratic regime or a theocracy?
- Son olarak, Nijerya laik, demokratik bir rejime mi yoksa teokrasiye mi sahiptir?
- Finally, the development of action plans is on the 'scoreboard'.
- Son olarak, eylem planlarının geliştirilmesi 'çetele' üzerinde yer almaktadır.
- May I finally say to the Council that its statement contravened the facts?
- Son olarak Konsey'e, yaptığı açıklamanın gerçeklerle çeliştiğini söyleyebilir miyim?
- Finally, I would like to comment on how this affects developing countries.
- Son olarak, bunun gelişmekte olan ülkeleri nasıl etkilediği konusunda yorum yapmak istiyorum.
- Finally, the trading position of poor countries is helped most by targeted development cooperation.
- Son olarak, yoksul ülkelerin ticaret pozisyonuna en çok hedefe yönelik kalkınma işbirliği yardımcı olmaktadır.
- I would finally like to say a few words about security policy.
- Son olarak güvenlik politikası hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
- Finally, the idea of a peace conference has also been proposed.
- Son olarak, bir barış konferansı fikri de ortaya atılmıştır.
- Finally, we are also pleased that the Commission has not put forward the absurd idea of a Congress.
- Son olarak, Komisyon'un saçma sapan bir Kongre fikrini ortaya atmamış olmasından da memnuniyet duyuyoruz.
- Finally, we are all familiar with the Eurostat problems.
- Son olarak, Eurostat'ın sorunlarına hepimiz aşinayız.
- Finally, two topics that are also very close to my heart.
- Son olarak, kalbime de çok yakın olan iki konu.
- Finally, I would say that we have some concerns about the way in which the agencies have been handled.
- Son olarak ajansların ele alınış biçimiyle ilgili bazı endişelerimiz olduğunu söyleyebilirim.
- Finally, I must say that there is a need for conservation.
- Son olarak, korumaya ihtiyaç olduğunu söylemeliyim.
- Finally, this discharge report is naturally addressed to the Commission.
- Son olarak, bu deşarj raporu doğal olarak Komisyon'a hitaben hazırlanmıştır.
- Finally, there has been a lot of talk recently of a fast-track procedure.
- Son olarak son zamanlarda hızlı bir prosedürden bahsedilmektedir.
- Finally, the transitional regulations should be strengthened in order to guarantee continuity.
- Son olarak sürekliliğin garanti altına alınması için geçiş düzenlemeleri güçlendirilmelidir.
- Finally, I cannot see a role for the European Central Bank in global crisis prevention.
- Son olarak küresel krizin önlenmesinde Avrupa Merkez Bankası'nın bir rolü olduğunu düşünmüyorum.
- And finally the colleagues of my own group who have had to sit through long discussions on this topic.
- Son olarak da bu konuda uzun tartışmalar yapmak zorunda kalan kendi grubumdaki meslektaşlarıma teşekkür etmek istiyorum.
- Finally, economic relations with Indonesia are now based on the ASEAN agreement.
- Son olarak, Endonezya ile ekonomik ilişkiler artık ASEAN anlaşmasına dayanmaktadır.
- I want finally to say a little about the consequences in terms of trade policy.
- Son olarak ticaret politikası açısından sonuçları hakkında biraz konuşmak istiyorum.
- Finally, we must remember that the Internet is going mobile.
- Son olarak internetin mobil hale geldiğini unutmamalıyız.
- Finally, in order for this work to be a success, the Commission must not be left alone.
- Son olarak bu çalışmanın başarılı olabilmesi için Komisyon'un yalnız bırakılmaması gerekmektedir.
- Finally, let me say something about the question of payment.
- Son olarak, ödeme konusuyla ilgili bir şeyler söylememe izin verin.
- Finally, these are proposals aimed at striking a balance between market forces and the environment.
- Son olarak, bunlar piyasa güçleri ile çevre arasında bir denge kurmayı amaçlayan önerilerdir.
- Finally, I support the appeal for a European year against violence.
- Son olarak, şiddete karşı bir Avrupa yılı çağrısını destekliyorum.
- Finally, I should like to underline the positive political and economic significance of such a round.
- Son olarak böyle bir turun olumlu siyasi ve ekonomik öneminin altını çizmek isterim.
- Finally, neither must we forget that somehow we must promote the pre-accession strategy with Turkey.
- Son olarak, Türkiye ile katılım öncesi stratejiyi bir şekilde desteklememiz gerektiğini de unutmamalıyız.
- Finally, I must say that 2003 will really be a big challenge.
- Son olarak, 2003 yılının gerçekten büyük bir meydan okuma olacağını söylemeliyim.
- Finally, an important message emerged about our relations with the United States.
- Son olarak ABD ile ilişkilerimiz konusunda önemli bir mesaj ortaya çıktı.
- Finally, industrial change has economic implications and an impact on employment and social cohesion.
- Son olarak, endüstriyel değişimin ekonomik sonuçları ve istihdam ve sosyal uyum üzerinde etkisi vardır.
- Finally, it would seem that both sides have now seen reason to some extent.
- Son olarak, her iki tarafın da artık bir ölçüde mantıklı düşündüğü görülmektedir.
- Finally, it demanded that the evaluation report on the agency's activities be carried out by external experts.
- Son olarak, ajansın faaliyetlerine ilişkin değerlendirme raporunun dış uzmanlar tarafından yapılmasını talep etti.
- Allow me finally to make a short technical correction.
- Son olarak kısa bir teknik düzeltme yapmama izin verin.
- Finally, allow me to sum up the next stages of the programme.
- Son olarak, programın bundan sonraki aşamalarını özetlememe izin verin.
- Finally, an essential additional element is the periodic inspection of boilers and air conditioning systems.
- Son olarak, önemli bir ek unsur da kazanların ve klima sistemlerinin periyodik muayenesidir.
- Finally, we need a European railway agency to energetically push forward all of these measures and monitor them.
- Son olarak, tüm bu önlemleri enerjik bir şekilde ilerletecek ve izleyecek bir Avrupa demiryolu ajansına ihtiyacımız var.
- Finally, I should like to raise the matter of the Eurobarometer.
- Son olarak, Eurobarometre konusuna değinmek istiyorum.
- Finally, I would like to explain our criticisms of the Council’s annual report.
- Son olarak, Konsey'in yıllık raporuna yönelik eleştirilerimizi açıklamak istiyorum.
- Finally, a comment on external relations.
- Son olarak, dış ilişkilerle ilgili bir yorum.
- Finally, how soon will these proposed missions take place?
- Son olarak, önerilen bu görevler ne kadar sürede gerçekleşecek?
- Finally, may I repeat my sincere thanks to all those who have participated in this huge effort.
- Son olarak, bu büyük çabaya katılan herkese en içten teşekkürlerimi yinelemek isterim.
- Finally, I should like to say that a separation of powers is also important.
- Son olarak kuvvetler ayrılığının da önemli olduğunu belirtmek isterim.
- Finally, a view of the open coordination method.
- Son olarak açık koordinasyon yönteminin bir görünümü.
- Fourthly and finally, there is the attitude to health and safety.
- Dördüncü ve son olarak, sağlık ve güvenlik konusundaki tutum.
- Finally, because I totally disagree with the trend to declare European regulation in the social sphere out of order.
- Son olarak, Avrupa'nın sosyal alandaki düzenlemelerini düzen dışı ilan etme eğilimine kesinlikle katılmıyorum.
- Finally, the point which raised more questions for our delegation than any other concerns Natura 2000.
- Son olarak, delegasyonumuz için diğerlerinden daha fazla soru işaretine neden olan nokta Natura 2000 ile ilgilidir.
- Finally, I am not in favour of advertising.
- Son olarak, ben reklamdan yana değilim.
- Finally, who ever signed off the Commission's accounts in 2001?
- Son olarak, 2001 yılında Komisyon'un hesaplarını kim imzaladı?
- Finally, there is the lack of transparency.
- Son olarak, şeffaflık eksikliği söz konusudur.
- Finally, a comment on the sustainability of public finances in the long term.
- Son olarak uzun vadede kamu maliyesinin sürdürülebilirliğine ilişkin bir yorum.
- Finally, in Amendment 527 on budget line A200, the final amount should be EUR 147.529.904.
- Son olarak, A200 bütçe kalemindeki 527 sayılı değişiklikte nihai tutar 147.529.904 Avro olmalıdır.
- Finally, a clear timetable for introducing changes to international maritime law must be established.
- Son olarak, uluslararası deniz hukukunda yapılacak değişiklikler için net bir takvim belirlenmelidir.
- Finally, we must have proper democratic control.
- Son olarak, uygun bir demokratik denetimimiz olmalı.
- Finally, our report card would show a pupil who lacks ambition.
- Son olarak, karnemiz hırstan yoksun bir öğrenciyi gösterecektir.
- Finally, I should like to draw your attention to the fact that what we have here is a contradiction in se.
- Son olarak, burada sahip olduğumuz şeyin kendi içinde bir çelişki olduğuna dikkatinizi çekmek isterim.
- Finally, a couple of words about the music and entertainment sectors.
- Son olarak, müzik ve eğlence sektörleri hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
- Finally, an important message emerged about our relations with the United States.
- Son olarak, ABD ile ilişkilerimiz konusunda önemli bir mesaj ortaya çıktı.
- Finally I would like to emphasise that I also attach great importance to the principle of subsidiarity.'
- Son olarak, yetki ikamesi ilkesine de büyük önem verdiğimi vurgulamak isterim.
- Finally, we must single-mindedly uphold the ban on advertising medicines.
- Son olarak, ilaçların reklamının yapılmasına ilişkin yasağı kararlılıkla sürdürmeliyiz.
- Finally, the report calls on the Commission to intensify dialogue with the European mining industry.
- Son olarak rapor, Komisyona Avrupa madencilik endüstrisi ile diyaloğu yoğunlaştırma çağrısında bulunmaktadır.
- Finally, I do hope the European Union will adopt a strict policy with regard to poaching in the Indian Ocean.
- Son olarak Avrupa Birliği'nin Hint Okyanusu'nda kaçak avlanma konusunda katı bir politika benimseyeceğini umuyorum.
- Finally, on the investment issue, I should know more of the details of the fund which the Member is talking about.
- Son olarak, yatırım konusunda, Sayın Üyenin bahsettiği fonla ilgili daha fazla ayrıntı bilmem gerekiyor.
- Finally, our Committee felt that the sector was capable of making further agronomic and environmental progress.
- Son olarak, Komitemiz sektörün daha fazla tarımsal ve çevresel ilerleme kaydedebileceğini düşünmektedir.
- Finally, after Seattle, do you really think you can advocate increasing the role of the WTO?
- Son olarak, Seattle'dan sonra, DTÖ'nün rolünün arttırılmasını gerçekten savunabileceğinizi düşünüyor musunuz?
- Finally, I believe we have produced a rigorous, proportionate and necessary proposal.
- Son olarak, titiz, orantılı ve gerekli bir teklif hazırladığımıza inanıyorum.
- Finally, our committee is seeking special attention for the additional financial needs of the wider Europe initiative.
- Son olarak, komitemiz daha geniş Avrupa girişiminin ek mali ihtiyaçları için özel bir ilgi bekliyor.
- Finally, I would draw your attention to an environmental problem.
- Son olarak, dikkatinizi bir çevre sorununa çekmek istiyorum.
- Finally, I will simply say that quantity must not drive out quality.
- Son olarak, sadece niceliğin niteliği ortadan kaldırmaması gerektiğini söyleyeceğim.
- Finally, and most importantly, let us not get carried away with our own rhetoric.
- Son olarak ve en önemlisi, kendi retoriğimize kapılmayalım.
- Finally, we are still waiting for the reforms to the disastrous agricultural policy.
- Son olarak, felaket tarım politikasına yönelik reformları hala bekliyoruz.
- Finally, the Commission's human resource policy must be modernised.
- Son olarak, Komisyon'un insan kaynakları politikası modernize edilmelidir.
- Finally, I would add that we need to be much more coherent in our ambitions.
- Son olarak, hedeflerimizde çok daha tutarlı olmamız gerektiğini de eklemek isterim.
- Finally, I would like to concentrate on heading 4, external policies.
- Son olarak, 4. başlık olan dış politikalar üzerinde yoğunlaşmak istiyorum.
- Finally, on the issue of policy coordination, it would be good to work on this very hard in the near future.
- Son olarak, politika koordinasyonu konusunda, yakın gelecekte bu konu üzerinde çok sıkı çalışılması iyi olacaktır.
- Finally, they aspire to the proclamation of a true and genuine independent State.
- Son olarak gerçek ve hakiki bir bağımsız Devletin ilan edilmesini arzulamaktadırlar.
- Finally, it also deals with economic policies' contribution to social sustainability.
- Son olarak, ekonomi politikalarının sosyal sürdürülebilirliğe katkısı da ele alınmaktadır.
- Finally, I want to emphasise how important it is for all the policy areas to promote regional development.
- Son olarak, bölgesel kalkınmayı teşvik etmenin tüm politika alanları için ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istiyorum.
- Finally, I should also like to highlight the issue of animal experiments.
- Son olarak, hayvan deneyleri konusunun da altını çizmek isterim.
- Finally, we propose studying new ways of financing legal pension schemes.
- Son olarak, yasal emeklilik programlarını finanse etmenin yeni yollarını araştırmayı öneriyoruz.
- Finally, it is good to measure the effects before legislating, but we must not over-regulate either.
- Son olarak, yasal düzenleme yapmadan önce etkilerini ölçmek iyidir, ancak aşırı düzenleme de yapmamalıyız.
- Finally, a word about the riots.
- Son olarak ayaklanmalar hakkında bir kelime.
- Finally, let me say a few words about integrated financial supervision in Europe.
- Son olarak, Avrupa'daki entegre mali denetim hakkında birkaç söz söylememe izin verin.
- Finally, I should also like to draw your attention to the link between the tobacco lobby and politicians.
- Son olarak, tütün lobisi ile politikacılar arasındaki bağlantıya da dikkatinizi çekmek isterim.
- Finally, the text of Article 4 was the matter I referred to in my opening remarks.
- Son olarak, açılış konuşmamda atıfta bulunduğum husus 4. Madde metniydi.
- Finally it is unjustifiable that LDCs should live up to EU production standards.
- Son olarak, EAGÜ'lerin AB üretim standartlarına uyması haklı gösterilemez.
- Finally, we also resolved that protection and help be afforded to the victims of terrorism.
- Son olarak, terör mağdurlarına koruma ve yardım sağlanmasına da karar verdik.
- And finally, the whole situation is in a state of flux.
- Ve son olarak, tüm durum bir değişim halindedir.
- Finally, I would ask the Council to launch initiatives for an in-depth summit with the US administration right away.
- Son olarak, Konsey'den ABD yönetimi ile derinlemesine bir zirve için girişimleri bir an önce başlatmasını rica ediyorum.
- Finally, I welcome very much the way this debate has gone.
- Son olarak, bu tartışmanın gidişatını memnuniyetle karşılıyorum.
- Finally, the second pillar must become the core component of agricultural reform.
- Son olarak, ikinci sütun tarım reformunun temel bileşeni haline gelmelidir.
- Finally, I should like to respond to the most fundamental question which has been repeatedly raised here.
- Son olarak burada tekrar tekrar gündeme getirilen en temel soruya yanıt vermek istiyorum.
- Finally, I should like to comment on cross-border payments.
- Son olarak sınır ötesi ödemeler hakkında yorum yapmak istiyorum.
- Finally, we ask that the Commission ensures that Structural Fund monies are spent in a transparent way.
- Son olarak Komisyondan Yapısal Fon paralarının şeffaf bir şekilde harcanmasını sağlamasını istiyoruz.
- Finally, I share the honourable Member's pre-occupation with the drugs control issue.
- Son olarak, Sayın Üyenin uyuşturucu kontrolü konusundaki endişelerini paylaşıyorum.
- May I finally say to the Council that its statement contravened the facts.
- Son olarak Konseye, yaptığı açıklamanın gerçeklerle çeliştiğini söyleyebilirim.
- Finally, can I say that Lord Stockton and I find ourselves in appropriate political parties in Great Britain.
- Son olarak, Lord Stockton ve benim Büyük Britanya'da kendimizi uygun siyasi partilerde bulduğumuzu söyleyebilir miyim?
- Finally, I should like to refer to the European Refugee Fund.
- Son olarak Avrupa Mülteci Fonuna değinmek istiyorum.
- Finally, there is the question of monitoring.
- Son olarak, izleme meselesi vardır.
- Finally, there are four things I would ask the Commission and the Council to address.
- Son olarak Komisyon ve Konseyden ele almalarını istediğim dört husus var.
- Finally, I would like to address the issue of GMO-free labelling.
- Son olarak, GDO'suz etiketleme konusuna değinmek istiyorum.
- Finally, the framework should try to go with the grain of professional practice.
- Son olarak, çerçeve profesyonel uygulamalara uyum sağlamaya çalışmalıdır.
- Finally, a word on Chechnya.
- Son olarak, Çeçenistan hakkında bir çift söz edelim.
- Finally, we will not move forward without compromise.
- Son olarak, uzlaşma olmadan ilerlemeyeceğiz.
- Finally, there was the matter of convertible bonds.
- Son olarak, dönüştürülebilir tahviller konusu vardı.
- Finally, the report lets the UK off the hook.
- Son olarak rapor İngiltere'nin paçayı kurtarmasına izin veriyor.
- Finally, what our fellow citizens are demanding is the right to information.
- Son olarak, yurttaşlarımızın talep ettiği şey bilgi edinme hakkıdır.
- Finally, I believe we have produced a rigorous, proportionate and necessary proposal.
- Son olarak, titiz, orantılı ve gerekli bir teklif ürettiğimize inanıyorum.
- Finally, I would like to say a few words on unintentional occurrence and threshold values.
- Son olarak, kasıtsız oluşum ve eşik değerler hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
- I would like, finally, to pick up on something Jacques Delors said.
- Son olarak Jacques Delors'un bir sözüne değinmek istiyorum.
- Finally, there must be responsible research.
- Son olarak, sorumlu bir araştırma yapılmalıdır.
- Fourth, and finally, is the question of sectoral targets and benchmarks.
- Dördüncü ve son olarak da sektörel hedefler ve kıyaslamalar meselesi var.
- Fourthly, and finally, the decision-making mechanisms cannot be explained back home.
- Dördüncü ve son olarak, karar alma mekanizmaları evde açıklanamaz.
- Finally, time, capacity and safety all require an improvement in the current situation as a matter of urgency.
- Son olarak, zaman, kapasite ve güvenlik, mevcut durumun acilen iyileştirilmesini gerektirmektedir.
- Finally block 4 comprises 3 amendments which must be rejected by Parliament, based on the total compromise.
- Son olarak 4. blok, toplam uzlaşı temelinde Parlamento tarafından reddedilmesi gereken 3 değişiklikten oluşmaktadır.
- Finally, the third trap that was avoided was the victim list.
- Son olarak kaçınılan üçüncü tuzak kurban listesiydi.
- Finally, I believe that we also need to open up prospects.
- Son olarak, potansiyel müşterileri de açmamız gerektiğine inanıyorum.
- Finally, Fotor comes in both software form and a web browser version.
- Son olarak, Fotor hem yazılım biçiminde hem de bir web tarayıcısı sürümünde gelir.
- Finally, wash your hands as in the first exercise.
- Son olarak, ilk alıştırmada olduğu gibi ellerinizi yıkayın.
- Finally, ensure that the correct USB flash drive is selected in the section under Flash Drives.
- Son olarak, Flash Sürücüler altındaki bölümde doğru USB flash sürücünün seçildiğinden emin olun.
- Finally, check out the Greenwich market.
- Son olarak, Greenwich pazarını kontrol edin.
- Finally, check out Chilli Pepper Single Hotel if you decide to cruise.
- Son olarak, gemiyle seyahat etmeye karar verirseniz Chilli Pepper Single Hotel'e göz atın.
- Finally, the control panel is installed in any free space.
- Son olarak da, kontrol paneli herhangi bir boş alana kurulur.
- Finally, the control panel is installed in any free space.
- Son olarak, kontrol paneli herhangi bir boş alana kurulur.
- He has also been a fashion model, black market salesman, and finally, of course, actor.
- Ayrıca mankenlik, karaborsa satıcılığı ve son olarak da tabii ki aktörlük yaptı.
- Finally, the control panel is installed in any free space.
- Son olarak kontrol paneli herhangi bir boş alana kurulur.
- Finally, wash your hands as in the first exercise.
- Son olarak ilk egzersizdeki gibi ellerinizi yıkayın.
- Finally, check out Chilli Pepper Single Hotel if you decide to cruise.
- Son olarak, gemi yolculuğu yapmaya karar verirseniz Chilli Pepper Single Hotel'e göz atın.
- Finally, check out how easy it is for you to use the website and make a bet.
- Son olarak, web sitesini kullanmanın ve bahis oynamanın sizin için ne kadar kolay olduğuna bir göz atın.
- Finally, the delegates voted.
- Son olarak, delegeler oy kullandı.
- And finally, twelve points to Estonia!
- Ve son olarak, Estonya'ya on iki puan!
- And finally, twelve points to Estonia!
- Son olarak, on iki puan Estonya'ya!
- Finally, What did you buy the last day?
- Son olarak, geçen gün ne satın aldınız?
- Finally, someone spoke.
- Son olarak, birisi konuştu.
- When did Tom finally leave?
- Tom son olarak ne zaman ayrıldı?
- What time did Tom finally leave?
- Tom son olarak ne zaman ayrıldı?
Show More (401)
|