| 1 |
hook |
kanca |
n. |
|
- Tom took off his coat and hung it on the hook behind the door.
- Tom ceketini çıkardı ve kapının arkasındaki kancaya astı.
- Tom took the hook out of the fish's mouth.
- Tom kancayı balığın ağzından çıkardı.
- Tom put a worm on the hook.
- Tom kancaya bir solucan taktı.
- Tom hung up his keys on the hook.
- Tom anahtarlarını kancaya astı.
- Hang your coat on the hook.
- Paltonu kancaya as.
- He put live bait on a hook.
- Kancaya canlı yem taktı.
- Tom hung his jacket on a hook.
- Tom ceketini kancaya astı.
- He hung his jacket on a hook.
- Ceketini kancaya astı.
- Hang your hat on the hook.
- Şapkanı kancaya as.
- Hang your jacket on that hook over there.
- Ceketini şuradaki kancaya as.
- Tom hung his coat on a hook.
- Tom ceketini kancaya astı.
- Hang your jacket on the hook by the door.
- Ceketini kapının yanındaki kancaya as.
- He hung his coat on a hook.
- Paltosunu bir kancaya astı.
- Tom took off his coat and hung it on the hook behind the door.
- Tom ceketini çıkardı ve onu kapının arkasındaki kancaya astı.
- Tom hung his coat on one of the hooks near the door.
- Tom ceketini kapının yanındaki kancalardan birine astı.
Show More (12)
|
| 2 |
hook |
askı |
n. |
|
- He hung his jacket on a hook.
- O, ceketini askıya astı.
- Hang your jacket on the hook by the door.
- Ceketini kapının yanındaki askıya as.
- Tom hung his coat on one of the hooks near the door.
- Tom kapıya yakın askılardan birine ceketini astı.
- Hang your coat on the hook.
- Ceketini askıya as.
- Hang your hat on the hook.
- Şapkanı askıya as.
- He hung his coat on a hook.
- O, ceketini bir askıya astı.
Show More (3)
|
| 3 |
hook |
yakalamak |
v. |
|
- I got several bites, but could not hook a fish.
- Birkaç ısırık geldi, ama bir balık yakalayamadım.
- It looks like you've hooked a big one.
- Görünüşe göre büyük bir tane yakalamışsın.
- It looks like you've hooked a big one.
- Büyük bir tane yakaladın gibi görünüyor.
Show More (0)
|
| 4 |
hook |
çengel |
n. |
|
- Hang your jacket on that hook over there.
- Ceketini oradaki o çengele as.
Show More (-2)
|
| 5 |
hook |
kroşe |
n. |
|
- Tyson followed up the jab with a left hook.
- Tyson sol kroşe ile yumruğu takip etti.
Show More (-2)
|
