|
- This of course applies equally to the tracking down of stolen nuclear material and its safe storage.
- Bu durum elbette çalınan nükleer malzemenin izinin sürülmesi ve güvenli bir şekilde saklanması için de geçerlidir.
- Because Hong Kong was once stolen from China and subsequently leased, China was entitled to have it returned.
- Hong Kong bir zamanlar Çin'den çalındığı ve daha sonra kiralandığı için Çin'in burayı geri alma hakkı vardı.
- Lastly, our institutions should find out whether the money stolen from the Peruvian people is indeed in our banks.
- Son olarak kurumlarımız Peru halkından çalınan paranın gerçekten bankalarımızda olup olmadığını öğrenmelidir.
- This of course applies equally to the tracking down of stolen nuclear material and its safe storage.
- Bu elbette çalınan nükleer maddelerin izinin sürülmesi ve güvenli bir şekilde depolanması için de geçerlidir.
- Moreover, they would be in danger of stealing a lot of resources from other monitoring areas.
- Dahası, diğer izleme alanlarından çok fazla kaynak çalma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır.
- To be quite frank, the owners of these vessels are stealing fish.
- Açık konuşmak gerekirse, bu gemilerin sahipleri balık çalıyor.
- Millions of mobile phones are stolen every year.
- Her yıl milyonlarca cep telefonu çalınıyor.
- And you come down in the night and steal food that should go to the children!
- Ve siz gecenin bir yarısı aşağı inip çocukların hakkı olan yiyecekleri çalıyorsunuz!
- Your daughter has been arrested for stealing painkillers from the hospital pharmacy.
- Kızın hastane eczanesinden ağrı kesici çaldığı için tutuklandı.
- When food stores close, they go to work, stealing food for resale on the black market.
- Yiyecek dükkanları kapandığında, karaborsada yeniden satmak için yiyecek çalarak işe koyuldular.
- Most criminals steal to sell their loot for cash on the black market.
- Suçluların çoğu ganimetlerini karaborsada nakit para karşılığında satmak için çalıyor.
- Israel is stealing the land, destroying the two-state solution.
- İsrail toprakları çalıyor, iki devletli çözümü yok ediyor.
- Very well, I'll steal it, since you're so confident.
- Pekala, madem bu kadar eminsiniz, onu çalacağım.
- She stole people's hearts like that, then vanished.
- Bu şekilde insanların kalbini çaldı ve sonra ortadan kayboldu.
- Fed-up citizens tackled a shoplifter and took back what he stole.
- Bıkkın vatandaşlar bir hırsızı etkisiz hale getirdi ve hırsızın çaldıklarını geri aldı.
- Stanzler needs a thief to steal a flash drive from this man.
- Stanzler'ın bu adamdan bir flash bellek çalması için bir hırsıza ihtiyacı var.
- Very well, I'll steal it, since you're so confident.
- Pekala, madem bu kadar eminsin, ben de çalayım.
- Everybody was poor, so there was nothing to steal anyway.
- Herkes fakirdi, dolayısıyla çalacak bir şey de yoktu zaten.
- Can a person who steals bread be executed for the sake of the world order?
- Ekmek çalan bir insan dünya düzeni uğruna idam edilebilir mi?
- That flash drive Nikki stole from the art gallery led us to another one of our wayward souls.
- Nikki'nin sanat galerisinden çaldığı flash disk bizi bir başka asi ruhumuza götürdü.
- Israel is stealing the land, destroying the two-state solution.
- İsrail toprağı çalıyor, iki devletli çözümü ortadan kaldırıyor.
- Your daughter has been arrested for stealing painkillers from the hospital pharmacy.
- Kızınız hastane eczanesinden ağrı kesici çaldığı için tutuklandı.
- So, the upshot is tonight's our one chance to steal this thing.
- Sonuç olarak, bu gece bu şeyi çalmak için tek şansımız.
- She stole people's hearts like that, then vanished.
- İnsanların kalbini böyle çaldı, sonra da ortadan kayboldu.
- I stole a gun.
- Bir silah çaldım.
- Tom stole money from me.
- Tom benden para çaldı.
- Do you know who stole Tom's laptop?
- Tom'un dizüstü bilgisayarını kimin çaldığını biliyor musun?
- Tom told me where he hid the stolen diamonds.
- Tom bana çalınan elmasları nereye sakladığını söyledi.
- Mary claims that you stole the pearls from her.
- Mary senin incileri ondan çaldığını iddia ediyor.
- Exactly how much money was stolen?
- Tam olarak ne kadar para çalındı?
- Someone stole my rucksack.
- Biri benim sırt çantamı çaldı.
- Someone stole my driver's license.
- Birisi benim sürücü belgemi çaldı.
- My wallet wasn't stolen by him.
- Cüzdanım onun tarafından çalınmadı.
- He stole a motorcycle from a student.
- O bir öğrenciden bir motosiklet çaldı.
- Everything was stolen.
- Her şey çalındı.
- I thought Tom was stealing from us.
- Tom'un bizden çaldığını sanıyordum.
- They stole her wallet on the train.
- Onlar trende cüzdanını çaldılar.
- Dan claimed he stole the diamond from a rich businessman's wife.
- Dan elması zengin bir işadamının karısından çaldığını iddia etti.
- She was captured trying to steal jewelry.
- Mücevher çalmaya çalışırken yakalandı.
- What did you steal?
- Ne çaldın?
- She has stolen from us.
- O bizden çaldı.
- He stole my heart.
- Kalbimi çaldı.
- I didn't tell Tom who told me that he'd stolen my saxophone.
- Saksafonumu çaldığını bana kimin söylediğini Tom'a söylemedim.
- I don't even know who has stolen what.
- Kimin ne çaldığını bile bilmiyorum.
- Somebody stole my car.
- Biri arabamı çaldı.
- Tom suspects that Mary is the one who stole his bicycle.
- Tom bisikletini Mary'nin çaldığından şüpheleniyor.
- Tom doesn't think that Mary was the one who stole his bicycle.
- Tom bisikletini Mary'nin çaldığını düşünmüyor.
- Someone stole my wallet.
- Biri cüzdanımı çaldı.
- Tom stole money from his mother's purse.
- Tom annesinin çantasından para çaldı.
- I got my wallet stolen in the train yesterday.
- Dün trende cüzdanımı çaldırdım.
- Tom claims that you stole his bicycle.
- Tom bisikletini çaldığını iddia ediyor.
- He stole my watch.
- Saatimi çaldı.
- Tom stole my wallet.
- Tom cüzdanımı çaldı.
- He stole the money.
- Parayı çaldı.
- It seems that my little sister got her wallet stolen at school.
- Görünüşe göre küçük kız kardeşim okulda cüzdanını çaldırmış.
- He would be the last man to steal money.
- Parayı çalacak son kişi olurdu.
- Cornelius Gurlitt had hidden 1400 works of art stolen by the Nazis in his apartment.
- Cornelius Gurlitt, Nazilerce çalınan 1400 sanat eserini evinde saklamıştı.
- He stole my girlfriend from right under my nose!
- Kız arkadaşımı burnumun dibinden çaldı!
- Yesterday, my wheelbarrow was stolen.
- Dün, el arabam çalındı.
- Someone stole Tom's bicycle.
- Biri Tom'un bisikletini çaldı.
- I stole Tom's favorite coffee mug.
- Tom'un en sevdiği kahve fincanını çaldım.
- Tom saw Mary steal John's money.
- Tom, Mary'nin John'un parasını çaldığını gördü.
- I've stolen the ashtray from the restaurant.
- Restorandan kül tablasını çaldım.
- All money from the counter was stolen.
- Tezgahtaki tüm para çalındı.
- You stole my thunder.
- Gök gürültümü çaldın.
- We accused him of having stolen the bike.
- Biz onu bisiklet çalmakla suçladık.
- Sami stole items from Layla's home.
- Sami, Layla'nın evinden eşyalar çaldı.
- I stole Tom's candy.
- Tom'un şekerini çaldım.
- Who says that I steal money?
- Para çaldığımı kim söylüyor?
- Three big men attacked him and stole his money.
- Üç büyük adam ona saldırdı ve parasını çaldı.
- Tom had his wallet stolen while he was in Boston.
- Tom Boston'da iken cüzdanını çaldırdı.
- Tom had some money stolen from his tent.
- Tom çadırından biraz para çaldırdı.
- They said that these books were stolen from a library.
- Onlar bu kitapların bir kütüphaneden çalındığını söylediler.
- Tom pawned the jewelry that he stole.
- Tom çaldığı mücevherleri rehin bıraktı.
- How much money did you steal?
- Ne kadar para çaldın?
- I think my suitcase was stolen.
- Sanırım bavulum çalındı.
- Mark Zuckerberg stole my idea!
- Mark Zuckerberg fikrimi çaldı!
- They say I stole someone's camera.
- Birinin fotoğraf makinesini çaldığımı söylüyorlar.
- The jewel was stolen during the night.
- Geceleyin mücevher çalındı.
- I have a collection of towels I've stolen from many different hotels I've stayed at.
- Kaldığım birçok farklı otelden çaldığım havlulardan oluşan bir koleksiyonum var.
- Sami got caught stealing.
- Sami çalarken yakalandı.
- Hunger compelled the boy to steal money from the cash register.
- Açlık çocuğu yazar kasadan para çalmaya mecbur bıraktı.
- Tom stole Mary's butter on a regular basis.
- Tom düzenli olarak Mary'nin tereyağını çalardı.
- There's no way that Tom could have stolen the money without being seen.
- Tom'un görünmeden parayı çalmış olmasının imkanı yok.
- Do you think Tom was the one who stole that?
- Sence onu çalan Tom muydu?
- A thief broke into the house to steal the money.
- Bir hırsız para çalmak için eve girdi.
- I hope my bike doesn't get stolen.
- Umarım bisikletim çalınmaz.
- Tom told his children it was wrong to steal.
- Tom çocuklarına çalmanın yanlış olduğunu söyledi.
- Somebody stole my umbrella.
- Biri şemsiyemi çaldı.
- Someone stole my umbrella.
- Biri şemsiyemi çaldı.
- Someone stole money from me yesterday.
- Dün biri benden para çaldı.
- Mary claimed that her purse had been stolen.
- Mary çantasının çalındığını iddia etti.
- I only stole a few coins.
- Sadece birkaç bozuk para çaldım.
- I caught him stealing the money.
- Onu parayı çalarken yakaladım.
- Tom stole from both the rich and the poor.
- Tom zenginden de fakirden de çalıyordu.
- While I was in the water, all my belongings were stolen.
- Ben sudayken, tüm eşyalarım çalındı.
- It is not right to steal.
- Çalmak doğru değildir.
- Tom is the one that's been stealing our sheep.
- Koyunlarımızı çalan Tom'du.
- I stole the ring.
- Yüzüğü ben çaldım.
- Tom stole money from Mary.
- Tom, Mary'den para çaldı.
- I had my money stolen somewhere.
- Paramı bir yerlerde çaldırmıştım.
- Tom is the only person who could have stolen Mary's necklace.
- Tom, Mary'nin kolyesini çalabilecek tek kişidir.
- Tom stole money from Mary's purse.
- Tom Mary'nin cüzdanından para çaldı.
- Tom stole my sandwich.
- Tom sandviçimi çaldı.
- Whoever stole the money should be caught, made to pay it back, and go to jail.
- Parayı kim çaldıysa yakalanmalı, onu geri ödemeli ve hapse girmeli.
- I caught Tom stealing apples from our tree.
- Tom'u ağacımızdan elmaları çalarken yakaladım.
- I caught the man stealing the money.
- Para çalan adamı yakaladım.
- Do you think Tom was the one who stole that?
- Tom'un onu çalan kişi olduğunu mu düşünüyorsunuz?
- I really do believe Tom knows who stole my wallet.
- Cüzdanımı kimin çaldığını Tom'un bildiğine gerçekten inanıyorum.
- He that will steal an egg will steal an ox.
- Bir yumurta çalan bir öküz de çalar.
- Tom stole my umbrella.
- Tom şemsiyemi çaldı.
- We accused him of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladık.
- Tom had his wallet stolen.
- Tom'un cüzdanı çalındı.
- He is the last man to steal.
- O çalacak son adamdır.
- They've stolen everything.
- Her şeyi çalmışlar.
- Documents relating to his private life were stolen in the burglary.
- Onun özel hayatına ilişkin belgeler soygunda çalındı.
- My bike was stolen last week.
- Bisikletim geçen hafta çalındı.
- It was Tom who stole Mary's necklace.
- Mary'nin kolyesini çalan Tom'du.
- How did you know it was Tom who stole your money?
- Paranı çalanın Tom olduğunu nereden biliyorsun?
- Does everyone think it was me who stole the money?
- Herkes parayı benim çaldığımı mı düşünüyor?
- Someone stole my bag.
- Biri çantamı çaldı.
- Someone stole my stuff.
- Birisi eşyalarımı çaldı.
- I stole this from her.
- Bunu ondan çaldım.
- My microscope was stolen.
- Mikroskobum çalındı.
- Tom kept the stolen jewels for himself.
- Tom çalınan mücevherleri kendisi için sakladı.
- Do you have any idea who might have stolen my bicycle?
- Bisikletimi kimin çalmış olabileceğine dair bir fikrin var mı?
- He claims that you stole them.
- O senin onları çaldığını iddia ediyor.
- Are you suggesting that I stole something?
- Bir şey çaldığımı mı iddia ediyorsun?
- Tom was the one who stole Mary's bicycle.
- Mary'nin bisikletini çalan Tom'du.
- She accused him of stealing her car.
- Onu arabasını çalmakla suçladı.
- I won't give up on the stolen money.
- Çalınan paradan vazgeçmeyeceğim.
- They stole your wallet on the train.
- Onlar trende senin cüzdanını çaldılar.
- Tom's cows were stolen during the night.
- Tom'un inekleri gece çalındı.
- While I was in the water, all my belongings were stolen.
- Ben sudayken bütün eşyalarım çalındı.
- Tom used to steal money from his parents.
- Tom eskiden ailesinden para çalardı.
- I think Tom and Mary are the ones who stole my wallet.
- Bence cüzdanımı çalanlar Tom ve Mary.
- He stole my stuff.
- Eşyalarımı çaldı.
- An honest man never steals money.
- Dürüst bir adam asla para çalmaz.
- My car was stolen last night.
- Dün gece arabam çalındı.
- Tom stole my sandwich.
- Tom benim sandviçimi çaldı.
- We accused her of having stolen the bike.
- Biz onu bisikleti çalmakla suçladık.
- Tom's truck has been stolen.
- Tom'un kamyonu çalındı.
- Do not steal, do not lie, do not be lazy.
- Çalmayın, yalan söylemeyin, tembellik etmeyin.
- You've stolen the last dollar from me.
- Son doları benden çaldın.
- They stole my passport!
- Pasaportumu çaldılar!
- I can't believe that Tom is the one who stole Mary's bicycle.
- Mary'nin bisikletini çalan kişinin Tom olduğuna inanamıyorum.
- My car was stolen by a thief.
- Arabam bir hırsız tarafından çalındı.
- The monkeys stole all the food.
- Maymunlar tüm yiyeceği çaldı.
- My wallet was stolen yesterday.
- Dün cüzdanım çalındı.
- I didn't steal it.
- Onu ben çalmadım.
- She steals stuff.
- O bir şeyler çalar.
- Someone stole my umbrella at the bakery.
- Birisi fırında şemsiyemi çaldı.
- Our wheelie bin was stolen.
- Çöp bidonumuz çalındı.
- Tom stole a truck from his neighbor's farm.
- Tom komşunun çiftliğinden bir el arabası çaldı.
- I've never stolen anything in my life.
- Hayatımda hiçbir şey çalmadım.
- The jewel was stolen during the night.
- Mücevher gece çalındı.
- Someone stole Tom's car.
- Birisi Tom'un arabasını çaldı.
- He stole my purse from me.
- Benden çantamı çaldı.
- Tom soon realized that Mary had stolen all his money.
- Tom kısa sürede Mary'nin tüm parasını çaldığını fark etti.
- Tom caught Mary stealing his money from the cash register.
- Tom Mary'yi yazarkasadan parasını çalarken yakaladı.
- He was detected in the very act of stealing.
- O, tam çalma anında tespit edildi.
- I feel like I'm stealing your sentences.
- Ben kendimi senin cümlelerini çalıyorum gibi hissediyorum.
- My bike was stolen when I went shopping.
- Alışverişe gittiğimde bisikletim çalındı.
- I wanted to steal it.
- Onu çalmak istedim.
- Someone stole my travelers checks.
- Birisi seyahat çeklerimi çaldı.
- Tom said he knew where Mary had hidden the money she had stolen.
- Tom, Mary'nin çaldığı parayı nereye sakladığını bildiğini söyledi.
- I had my money stolen somewhere.
- Paralarımı bir yerlerde çaldırmışım.
- He had his car stolen last night.
- Dün gece arabasını çaldırdı.
- Mary claims you stole her pearls.
- Mary incilerini çaldığını iddia ediyor.
- Tom tried to steal Mary's money.
- Tom, Mary'nin parasını çalmayı denedi.
- My camera was stolen.
- Kameram çalındı.
- She stole my boyfriend!
- O benim erkek arkadaşımı çaldı!
- Tom stole some things from me.
- Tom benden bazı şeyler çaldı.
- Tom stole a boat.
- Tom bir tekne çaldı.
- I feel like I'm stealing your sentences.
- Cümlelerinizi çalıyormuşum gibi hissediyorum.
- Mary is mad at me because she thinks I stole her boyfriend.
- Mary bana kızgın çünkü erkek arkadaşını çaldığımı düşünüyor.
- Someone stole my money.
- Birisi paramı çaldı.
- Fadil wanted to steal Dania's money.
- Fadıl, Dania'nın parasını çalmak istedi.
- What was stolen?
- Ne çalındı?
- Steal the money.
- Parayı çal.
- I think Tom stole my bicycle.
- Sanırım Tom bisikletimi çaldı.
- Don't tell me you stole it.
- Onu çaldığını söyleme.
- Tom accused him of having stolen the bike.
- Tom onu bisikleti çalmakla suçladı.
- Somebody stole my bike.
- Birisi bisikletimi çaldı.
- Losing your passport in a foreign country is worse than losing your luggage or having your wallet stolen.
- Yabancı bir ülkede pasaportunu kaybetmek valizini kaybetmekten veya cüzdanını çaldırmaktan daha kötüdür.
- Tom helped Mary steal the jewels.
- Tom, Mary'nin mücevherleri çalmasına yardım etti.
- Tom claims that you stole them.
- Tom onları çaldığını iddia ediyor.
- Tom's number plates were stolen and used in a ram raid.
- Tom'un plakası çalındı ve bir koç baskınında kullanıldı.
- I'm sure no one here stole your wallet.
- Eminim burada kimse cüzdanınızı çalmamıştır.
- They steal stuff.
- Onlar bir şeyler çalıyor.
- He stole my stuff.
- O benim eşyalarımı çaldı.
- Tom stole my wallet from me.
- Tom benden cüzdanımı çaldı.
- My watch was stolen last night.
- Dün gece saatim çalındı.
- Tom shouldn't have stolen Mary's money.
- Tom, Mary'nin parasını çalmamalıydı.
- Tom had his car stolen early last week.
- Tom geçen hafta arabasını çaldırdı.
- My camera was stolen on the train.
- Fotoğraf makinem trende çalındı.
- A person who steals deserves punishment.
- Çalan kişi cezayı hak eder.
- I had my money stolen.
- Paramı çaldırdım.
- I hope your car doesn't get stolen.
- Umarım araban çalınmaz.
- Tom stole it.
- Tom onu çaldı.
- Tom never told Mary where he hid the money he had stolen.
- Tom çaldığı parayı nereye sakladığını Mary'ye hiç söylemedi.
- He was fired for stealing.
- O çaldığı için kovuldu.
- How do you know it was Tom who stole your wallet?
- Cüzdanını çalanın Tom olduğunu nereden biliyorsun?
- Tom accused Mary of stealing his computer.
- Tom, Mary'yi bilgisayarını çalmakla suçladı.
- I confessed to stealing the money.
- Parayı çaldığımı itiraf ettim.
- I think Tom was the one who stole my wallet.
- Sanırım cüzdanımı çalan kişi Tom'du.
- Fadil stole some gold figurines and coins from Layla's house.
- Fadıl, Leyla'nın evinden altın figürinler ve sikkeler çaldı.
- Ziri continued to steal.
- Ziri çalmaya devam etti.
- He would be the last man to steal money.
- Para çalacak son adamdır.
- He stole my heart.
- O benim kalbimi çaldı.
- It was his bicycle that was stolen.
- Çalınan onun bisikletiydi.
- My sister stole my nail polish.
- Kız kardeşim ojelerimi çaldı.
- Tom stole all of Mary's money.
- Tom, Mary'nin tüm parasını çaldı.
- Tom didn't deny that he was the one who stole Mary's diamond necklace.
- Tom, Mary'nin elmas kolyesini çalan kişinin kendisi olduğunu inkar etmedi.
- They said that these books were stolen from a library.
- Bu kitapların bir kütüphaneden çalındığını söylediler.
- Tom would never steal anything.
- Tom asla bir şey çalmazdı.
- How much money did Tom steal?
- Tom ne kadar para çaldı?
- My stuff was stolen.
- Eşyalarım çalındı.
- My sister stole my clothes.
- Kız kardeşim kıyafetlerimi çaldı.
- Tom didn't steal anything from me.
- Tom benden bir şey çalmadı.
- Someone stole my backpack.
- Biri sırt çantamı çaldı.
- I would rather starve than steal.
- Çalmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
- Do the police have any idea who stole it?
- Polisin kimin çaldığına dair bir fikri var mı?
- How much money have you stolen so far?
- Şimdiye kadar ne kadar para çaldın?
- Tom hacked into the company's system to try to steal money.
- Tom para çalmaya çalışmak için şirketin sistemine girdi.
- I have no idea who might've stolen your bicycle.
- Bisikletini kimin çalmış olabileceğine dair hiç bir fikrim yok.
- My credit card was stolen on the subway.
- Kredi kartım metroda çalındı.
- Tom stole Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasını çaldı.
- He who steals a belt buckle will be executed; he who steals a state becomes a prince.
- Bir kemer tokası çalan idam edilir; bir devlet çalan prens olur.
- Are we going to let them steal our jobs?
- İşlerimizi çalmalarına izin mi vereceğiz?
- Tom stole from me.
- Tom benden çaldı.
- I know the person who stole my car was Tom.
- Arabamı çalan kişinin Tom olduğunu biliyorum.
- I saw Tom stealing something out of your purse.
- Tom'un çantandan bir şey çaldığını gördüm.
- Do you think the police will ever find out who stole your car?
- Sence polis arabanı kimin çaldığını bulabilecek mi?
- Sami stole Layla's boat.
- Sami, Leyla'nın kayığını çaldı.
- I think it's highly unlikely that I'll ever see my stolen motorcycle again.
- Çalınan motosikletimi bir daha görme ihtimalimin çok düşük olduğunu düşünüyorum.
- A thief believes everybody steals.
- Bir hırsız herkesin çaldığına inanır.
- Tom was the only one who could've stolen Mary's money.
- Mary'nin parasını çalmış olabilecek tek kişi Tom'du.
- Who stole it?
- Onu kim çaldı?
- I had my watch stolen last night.
- Dün gece saatim çalındı.
- I think I know who stole your watch.
- Sanırım saatini kimin çaldığını biliyorum.
- Tom thought that there was a good chance that it was Mary who had stolen the painting.
- Tom tabloyu çalanın Mary olma olasılığının yüksek olduğunu düşündü.
- I was the one who stole Tom's wallet.
- Tom'un cüzdanını çalan bendim.
- Someone might try to steal it.
- Birisi onu çalmaya çalışabilir.
- The file was stolen.
- Dosya çalındı.
- Tom admitted that he had stolen money from Mary.
- Tom, Mary'den para çaldığını itiraf etti.
- Good artists copy, great artists steal.
- İyi sanatçılar kopyalar, büyük sanatçılar çalar.
- Tom stole money from his roommate.
- Tom oda arkadaşından para çaldı.
- Sami stole Layla's money and car.
- Sami Layla'nın parasını ve arabasını çaldı.
- I've never stolen anything.
- Ben bir şey çalmadım.
- I know who stole your truck.
- Senin kamyonunu kimin çaldığını biliyorum.
- What did you do with all the money you stole?
- Çaldığın tüm para ile ne yaptın?
- Her passport was stolen.
- Onun pasaportu çalındı.
- I caught Tom stealing some money out of my wallet.
- Tom'u cüzdanımdan biraz para çalarken yakaladım.
- Somebody has stolen my suitcase.
- Biri bavulumu çaldı.
- Tom doesn't think that Mary was the one who stole his bicycle.
- Tom bisikletini çalanın Mary olduğunu düşünmüyor.
- You steal, you cheat and you lie.
- Çalıyorsun, aldatıyorsun ve yalan söylüyorsun.
- Someone stole Tom's bicycle.
- Birisi Tom'un bisikletini çalmış.
- Tom tried to make amends by giving back all the money he had stolen.
- Tom çaldığı tüm parayı geri vererek telafi etmeye çalıştı.
- Cornelius Gurlitt had hidden 1400 works of art stolen by the Nazis in his apartment.
- Cornelius Gurlitt Naziler tarafından çalınan 1400 sanat eserini dairesinde saklamıştı.
- Someone stole my credit card.
- Biri kredi kartımı çaldı.
- Your camera may be stolen if you leave it there.
- Orada bırakırsan fotoğraf makinen çalınabilir.
- I have never stolen anything in my life!
- Hayatımda hiçbir şey çalmadım!
- Tom stole my clothes.
- Tom giysilerimi çaldı.
- Sami's boat was stolen.
- Sami'nin teknesi çalındı.
- This is the person they say stole the car.
- Arabayı çaldığını söyledikleri kişi bu.
- She admitted to having stolen the jewels.
- Mücevherleri çaldığını itiraf etti.
- He was accused of stealing money.
- Para çalmakla suçlandı.
- Tom and I stole it weeks ago.
- Tom ve ben haftalar önce çaldık.
- There's no doubt Tom is the one who stole Mary's necklace.
- Mary'nin kolyesini çalan kişinin Tom olduğuna şüphe yok.
- Tom stole some old coins from Mary's house.
- Tom, Mary'nin evinden birkaç eski sikke çaldı.
- The thieves tried to steal the woman's car, but they couldn't because they didn't know how to drive a manual.
- Hırsızlar kadının arabasını çalmaya çalıştılar, ama yapamadılar çünkü düz vites kullanmayı bilmiyorlardı.
- Tom didn't steal anything.
- Tom hiçbir şey çalmadı.
- I've made up my mind to give back all the money I stole.
- Çaldığım bütün paraları geri vermeye karar verdim.
- They stole my idea.
- Fikrimi çaldılar.
- Tom helped Mary steal the jewels.
- Tom, Mary'nin mücevherleri çalmasına yardımcı oldu.
- The suspect reportedly stole computers.
- Şüphelinin bilgisayar çaldığı bildirildi.
- The police recovered the stolen jewelry.
- Polisler, çalınan mücevheri kurtardı.
- When did you first suspect it was Tom who stole your money?
- Paranı çalanın Tom olduğundan ilk ne zaman şüphelendin?
- The spy was very furtive as he stole the keys from the guard.
- Ajan bekçiden anahtarları çalarken çok sinsiydi.
- Tom didn't deny that he was the one who stole Mary's diamond necklace.
- Tom, Mary'nin elmas kolyesini çalan kişi olduğunu inkar etmedi.
- Do the police have any idea who stole it?
- Onu kimin çaldığına dair polisin herhangi bir fikri var mı?
- Tom had his wallet stolen while he was in Boston.
- Tom Boston'dayken cüzdanını çaldırdı.
- It was she who stole the photos.
- Fotoğrafları çalan oydu.
- There was no doubt in my mind that Tom was the one who stole my motorcycle.
- Tom'un motorsikletimi çalan kişi olduğu hakkında aklımda hiç şüphe yoktu.
- I only stole a few coins.
- Ben sadece birkaç bozuk para çaldım.
- Someone stole my credit cards.
- Birisi benim kredi kartlarımı çaldı.
- Sami's bicycle has been stolen, too.
- Sami'nin bisikleti de çalındı.
- A friend of Tom's had his identity stolen.
- Tom'un bir arkadaşı kimliğini çaldırdı.
- I think it was one of those men that stole Tom's camera.
- Sanırım Tom'un fotoğraf makinesini çalan adamlardan biriydi.
- Tom sneaked into a warehouse to steal spare parts.
- Tom yedek parça çalmak için bir depoya gizlice girdi.
- I want you to help me find out who stole my car.
- Arabamı kimin çaldığını bulmama yardım etmeni istiyorum.
- Tom stole his ring.
- Tom onun yüzüğünü çaldı.
- They stole his wallet on the train.
- Trende cüzdanını çalmışlar.
- Tom stole some money from Mary.
- Tom Mary'den biraz para çaldı.
- Someone stole my credit card.
- Birisi kredi kartımı çaldı.
- Tom's bicycle was stolen last week.
- Tom'un bisikleti geçen hafta çalındı.
- Lupita Nyong'o's dress was stolen in her hotel room.
- Lupita Nyong'o'nun elbisesi onun otel odasından çalındı.
- The car was stolen.
- Araba çalındı.
- You've been stealing from me.
- Benden çalıyordun.
- Somebody stole it from me.
- Biri benden çaldı.
- The stolen money has been found.
- Çalınan para bulundu.
- I think someone stole my password.
- Birinin şifremi çaldığını düşünüyorum.
- I had my money stolen somewhere.
- Bir yerde paramı çaldırdım.
- I never stole anything from you.
- Ben asla senden hiçbir şey çalmadım.
- My wallet wasn't stolen by him.
- Benim cüzdanım onun tarafından çalınmadı.
- They wanted to steal the car.
- Arabayı çalmak istediler.
- It's too late to shut the barn door after the horse is stolen.
- At çalındıktan sonra ahırın kapısını kapatmak için çok geçtir.
- Tom stole my camera.
- Tom fotoğraf makinemi çaldı.
- I heard you got caught stealing something.
- Bir şey çalarken yakalandığını duydum.
- He had his car stolen yesterday.
- Dün arabasını çaldırdı.
- Tom called the insurance company to report that his car had been stolen.
- Tom arabasının çalındığını bildirmek için sigorta şirketini aradı.
- I really do believe Tom knows who stole my wallet.
- Tom'un cüzdanımı kimin çaldığını bildiğine gerçekten inanıyorum.
- Tom stole Mary's computer.
- Tom Mary'nin bilgisayarını çaldı.
- Tom admitted that he was the one who stole Mary's bracelet.
- Tom, Mary'nin bileziğini çalan kişinin kendisi olduğunu itiraf etti.
- I'm the one who stole the painting.
- Tabloyu çalan kişi benim.
- My laptop has been stolen.
- Dizüstü bilgisayarım çalındı.
- He stole my money from the safe.
- O, kasadan benim paramı çaldı.
- My best friend stole my boyfriend.
- En iyi arkadaşım erkek arkadaşımı çaldı.
- I just stole something from Tom.
- Tom'dan az önce bir şey çaldım.
- The stolen car was found in the parking lot.
- Çalınan araç otoparkta bulundu.
- Tom stole Mary's lunch money.
- Tom, Mary'nin öğle yemeği parasını çaldı.
- How did you get Tom to admit he was the one who stole your wallet?
- Tom'a cüzdanını çalan kişinin kendisi olduğunu nasıl kabul ettirdin?
- Intimate photos were stolen from many celebrities' phones.
- Birçok ünlünün telefonundan mahrem fotoğraflar çalındı.
- That boy denies stealing the bicycle.
- O çocuk bisikleti çaldığını inkar ediyor.
- Do you think the police will ever find out who stole your car?
- Sence polis arabanı kimin çaldığını bulacak mı?
- The poor old woman had her bag stolen again.
- Zavallı yaşlı kadının çantası yine çalındı.
- She tried to steal my boyfriend.
- Erkek arkadaşımı çalmaya çalıştı.
- Tom confessed to stealing the money.
- Tom parayı çaldığını itiraf etti.
- Tom tried to steal Mary's money.
- Tom Mary'nin parasını çalmaya çalıştı.
- Do you think Tom stole that?
- Sence onu Tom mu çaldı?
- Tom had his wallet stolen.
- Tom cüzdanını çaldırdı.
- Tom pawned the jewelry that he had stolen.
- Tom çaldığı mücevherleri rehin bıraktı.
- The boy denied having stolen the bicycle.
- Çocuk bisikleti çaldığını inkar etti.
- Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
- Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
- Tom had his car stolen last month.
- Tom'un arabası geçen ay çalındı.
- I stole the ring.
- Ben yüzüğü çaldım.
- My luggage has been stolen.
- Bagajım çalındı.
- I stole this from him.
- Bunu ondan çaldım.
- If these books were stolen, then don't give them to me.
- Eğer bu kitaplar çalındıysa, onları bana vermeyin.
- Tom admitted that he had stolen the money.
- Tom parayı çaldığını kabul etti.
- You accused him of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladınız.
- It is wrong to steal money.
- Para çalmak yanlıştır.
- Someone stole my bicycle.
- Biri bisikletimi çaldı.
- They stole apples from my orchard.
- Bahçemden elma çaldılar.
- I stole something from Tom.
- Tom'dan bir şey çaldım.
- There's no doubt that Tom is the one who stole Mary's necklace.
- Mary'nin kolyesini Tom'un çaldığına hiç şüphe yok.
- She stole my stuff.
- Eşyalarımı çaldı.
- Tom shouldn't have stolen Mary's money.
- Tom Mary'nin parasını çalmamalıydı.
- Are we going to let them steal our jobs?
- Onların işlerimizi çalmalarına izin mi vereceğiz?
- Tom caught Mary stealing his money from the cash register.
- Tom, Mary'yi kasadan parasını çalarken yakaladı.
- Tom's boat was stolen.
- Tom'un teknesi çalındı.
- Tom never told Mary where he hid the stolen diamonds.
- Tom çaldığı elmasları nereye sakladığını Mary'e hiç söylemedi.
- Tom stole some things of mine.
- Tom benim bazı eşyalarımı çaldı.
- Let's find out who stole our money.
- Paramızı kimin çaldığını bulalım.
- There's no way that Tom could have stolen the money without being seen.
- Tom'un parayı görülmeden çalabilmesinin yolu yoktur.
- She accused him of stealing her money.
- Onu parasını çalmakla suçladı.
- I stole this from them.
- Ben bunu onlardan çaldım.
- Sami stole the camera from Layla.
- Sami fotoğraf makinesini Layla'dan çaldı.
- Tom suspects that Mary is the one who stole his bicycle.
- Tom, Mary'nin bisikletini çalan kişi olduğundan şüpheleniyor.
- It was Tom who stole Mary's bike.
- Mary'nin bisikletini çalan Tom'du.
- A number of books were stolen.
- Birkaç kitap çalındı.
- It was his notebook that was stolen.
- Çalınan onun Laptop'uydu.
- Tom stole my candy.
- Tom benim şekerimi çaldı.
- How long have you been stealing from me?
- Ne zamandan beri benden çalıyorsun?
- Someone stole my driver's license.
- Birisi ehliyetimi çaldı.
- Sami tried to steal Layla's new shoes.
- Sami, Layla'nın yeni ayakkabılarını çalmaya çalıştı.
- Tom has been stealing from us.
- Tom bizden çalıyor.
- Whoever stole the money should be fired.
- Parayı her kim çaldıysa kovulmalı.
- Tom stole second base.
- Tom ikinci kaleyi çaldı.
- What's been stolen?
- Ne çalındı?
- Tom stole all of Mary's money.
- Tom, Mary'nin bütün parasını çaldı.
- Someone stole my bag.
- Birisi çantamı çaldı.
- She stole my boyfriend!
- Erkek arkadaşımı çaldı!
- Tom accused Mary of stealing his money.
- Tom Mary'yi parasını çalmakla suçladı.
- Tom has stolen from us before.
- Tom daha önce de bizden çalmıştı.
- Mary steals stuff.
- Mary bir şeyler çalar.
- I've never stolen anything from Tom.
- Tom'dan hiç bir şey çalmadım.
- Dan continued to steal money from the cash register.
- Dan kasadan para çalmaya devam etti.
- I'm almost certain it was Tom who stole my wallet.
- Ben cüzdanımı çalanın Tom olduğundan neredeyse eminim.
- Tom had his camera stolen.
- Tom kamerasını çaldırdı.
- Dan stole Matt's identity and cashed thousands of dollars from Matt's account.
- Dan, Matt'in kimliğini çaldı ve Matt'in hesabından binlerce dolar para çekti.
- The thieves stole the painting from the museum while the guard slept.
- Hırsızlar bekçi uyurken müzeden tabloyu çaldılar.
- Tom was caught trying to steal jewelry.
- Tom mücevher çalmaya çalışırken yakalandı.
- He stole my girlfriend from right under my nose!
- O, kız arkadaşımı burnumun dibinden çaldı!
- Tom broke into Mary's car and stole what was hidden under the driver's seat.
- Tom, Mary'nin arabasına girdi ve şoför koltuğunun altında saklı olan şeyi çaldı.
- The police are looking for the person who stole my bicycle.
- Polis bisikletimi çalan kişiyi arıyor.
- You have to return what you have stolen.
- Çaldığınız şeyi geri vermek zorundasınız.
- I think that Tom and Mary are the ones who stole my wallet.
- Bence cüzdanımı çalanlar Tom ve Mary.
- It's wrong to steal.
- Çalmak yanlıştır.
- He has stolen from us.
- Bizden çaldı.
- My purse was stolen.
- Cüzdanım çalındı.
- Tom's bicycle was stolen yesterday.
- Tom'un bisikleti dün çalındı.
- Tom hid the necklace that he'd stolen from Mary.
- Tom, Mary'den çaldığı kolyeyi sakladı.
- Sami stole Layla's phone and car.
- Sami, Layla'nın telefonunu ve arabasını çaldı.
- The farmer caught the boy stealing the apples in his orchard.
- Çiftçi, çocuğu, bahçesindeki elmaları çalarken yakaladı.
- Tom accused Mary of stealing some money.
- Tom Mary'yi biraz para çalmakla suçladı.
- While she distracted Tom, her boyfriend stole his wallet.
- Tom'un dikkatini dağıtırken, erkek arkadaşı onun cüzdanını çaldı.
- My mobile has been stolen.
- Cep telefonum çalındı.
- Whoever stole the money should be fired.
- Parayı kim çaldıysa kovulmalı.
- Tom stole some stuff from me.
- Tom benden bir şeyler çaldı.
- They stole horses and cattle.
- At ve sığır çaldılar.
- I had my watch stolen.
- Saatimi çaldırdım.
- Someone stole my cash.
- Birisi benim paramı çaldı.
- The tooth fairy wants to steal your teeth.
- Diş perisi dişlerinizi çalmak istiyor.
- He stole a motorcycle from a student.
- Bir öğrencinin motosikletini çaldı.
- There's no doubt that Tom is the one who stole Mary's necklace.
- Şüphe yok ki, Mary'nin kolyesini çalan kişi Tom.
- They're trying to steal it.
- Çalmaya çalışıyorlar.
- It was his notebook that was stolen.
- Çalınan onun not defteriydi.
- All money from the counter was stolen.
- Gişeden tüm para çalındı.
- Do you have any idea who might have stolen my bicycle?
- Bisikletimi kimin çalmış olabileceği hakkında bir fikrin var mı?
- Tom accused Mary of stealing his money, but she denied it.
- Tom, Mary'yi parasını çalmakla suçladı ama Mary inkar etti.
- I accused her of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladım.
- Tom wasn't with Mary when her purse was stolen.
- Tom, Mary'nin cüzdanı çalındığında Mary ile birlikte değildi.
- Tom pretended that he didn't know that Mary had stolen his money.
- Tom, Mary'nin parasını çaldığını bilmiyormuş gibi davrandı.
- I think someone stole my password.
- Sanırım biri şifremi çaldı.
- Tom admitted that he had stolen the bike.
- Tom bisikleti çaldığını itiraf etti.
- My passport's been stolen.
- Benim pasaportum çalındı.
- He stole my wallet.
- Cüzdanımı çaldı.
- Have you been stealing from me?
- Benden çalıyor muydun?
- The police recovered the stolen money.
- Polis çalınan parayı kurtardı.
- They've stolen everything.
- Her şeyi çaldılar.
- Tom stole Mary's umbrella.
- Tom, Mary'nin şemsiyesini çaldı.
- I accused him of having stolen the bike.
- Ben onu bisikleti çalmakla suçladım.
- Someone might try to steal it.
- Birisi çalmaya çalışabilir.
- Tom stole your bike.
- Tom senin bisikletini çaldı.
- Tom used the money he stole from Mary to buy himself a new bicycle.
- Tom, Mary'den çaldığı parayı kendine yeni bir bisiklet almak için kullandı.
- I stole your bag because I ran out of money.
- Param bittiği için çantanı çaldım.
- Tom stole his ring.
- Tom yüzüğünü çaldı.
- Someone stole something from my bag.
- Biri çantamdan bir şey çaldı.
- Tom stole a police car.
- Tom bir polis arabası çaldı.
- Dan stole Matt's identity and cashed thousands of dollars from Matt's account.
- Dan, Matt'in kimliğini çaldı ve Matt'in hesabından binlerce dolar çekti.
- A mugger stole my handbag.
- Bir soyguncu benim el çantamı çaldı.
- He stole my wallet.
- O benim cüzdanımı çaldı.
- Someone stole my stuff.
- Birisi eşyamı çaldı.
- They stole it.
- Onlar çaldı.
- Don't tell me you stole it.
- Bana bunu çaldığını söyleme.
- According to mythology, Prometheus stole the sacred fire from the gods.
- Mitolojiye göre Prometheus tanrılardan gelen kutsal ateşi çaldı.
- Maybe Tom was the one who stole your bicycle.
- Belki de bisikletini çalan Tom'dur.
- Tom might have stolen Mary's camera.
- Tom Mary'nin kamerasını çalmış olabilir.
- Tom's iPhone was stolen by pickpockets.
- Tom'un iPhone'u yankesiciler tarafından çalındı.
- My camera was stolen.
- Fotoğraf makinem çalındı.
- No one saw Tom stealing the book.
- Kimse Tom'un kitabı çaldığını görmedi.
- His bag was stolen yesterday.
- Dün çantası çalındı.
- She tried to steal her twin sister's identity.
- İkiz kardeşinin kimliğini çalmaya çalıştı.
- I've made up my mind to give back all the money I stole.
- Çaldığım tüm parayı geri vermeye karar verdim.
- Steal money.
- Para çalmak.
- Tom stole your ring.
- Tom yüzüğünü çaldı.
- Who stole my keys?
- Anahtarlarımı kim çaldı?
- Someone stole my watch.
- Birisi saatimi çalmış.
- Tom was caught red-handed, stealing from the cash register.
- Tom kasadan bir şey çalarken suçüstü yakalandı.
- The stolen money hasn't been recovered.
- Çalınan para henüz bulunmadı.
- Tom stole three hundred dollars from Mary.
- Tom, Mary'den üç yüz dolar çaldı.
- That woman tricked me and stole my money.
- O kadın beni kandırdı ve paramı çaldı.
- He stole the money from my safe.
- Kasamdaki parayı çaldı.
- I caught Tom stealing apples from our tree.
- Tom'u ağacımızdan elma çalarken yakaladım.
- Tom's passport has been stolen.
- Tom'un pasaportu çalındı.
- He accused me of having stolen his watch.
- Beni saatini çalmakla suçladı.
- Tom dreamed that he had won the contest, but that his prize had been stolen.
- Tom rüyasında yarışmayı kazandığını ama ödülünün çalındığını gördü.
- A group of gangsters stole money.
- Bir grup çete parayı çaldı.
- My wallet was stolen on the bus.
- Otobüste cüzdanım çalındı.
- I had my money stolen in the park.
- Parkta paramı çaldırdım.
- Sami stole Layla's money and car.
- Sami, Leyla'nın parasını ve arabasını çaldı.
- She denied that she had stolen anything.
- Bir şey çaldığını inkar etti.
- Tom stole my clothes.
- Tom kıyafetlerimi çaldı.
- The seagull stole Tom's ice cream cone.
- Martı Tom'un dondurma külahını çaldı.
- Tom thought that there was a good chance that it was Mary who had stolen the painting.
- Tom tabloyu çalanın Mary olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyordu.
- Jim had his camera stolen.
- Jim, kamerasını çaldırdı.
- He had his car stolen in that parking lot.
- Şu otoparkta arabasını çaldırdı.
- My thermos was stolen.
- Termosum çalındı.
- My GPS device was stolen.
- GPS cihazım çalındı.
- They say I stole someone's camera.
- Onlar birinin kamerasını çaldığımı söylüyorlar.
- Tom was the only one who could've stolen Mary's money.
- Mary'nin parasını çalabilecek tek kişi Tom'du.
- Sami stole Layla's bra.
- Sami, Leyla'nın sütyenini çaldı.
- He claims that you stole them.
- Onları senin çaldığını iddia ediyor.
- Tom stole some money from me.
- Tom benden biraz para çaldı.
- My watch was stolen yesterday.
- Dün saatim çalındı.
- I don't steal.
- Ben çalmam.
- Tom told me it was stolen.
- Tom bana çalındığını söyledi.
- He stole my computer.
- Bilgisayarımı çaldı.
- He was punished for stealing the money.
- Para çaldığı için cezalandırıldı.
- My cellphone has been stolen.
- Cep telefonum çalındı.
- He was accused of stealing dinosaur bones.
- O, dinozor kemiklerini çalmakla suçlandı.
- Tom admitted that he stole Mary's bicycle.
- Tom, Mary'nin bisikletini çaldığını itiraf etti.
- The man denied having stolen the car.
- Adam arabayı çaldığını inkar etti.
- Tom admitted that he had stolen the Mary's necklace.
- Tom, Mary'nin kolyesini çaldığını itiraf etti.
- The thieves stole the giant gold coin without being noticed by security guards or activating the alarm system.
- Hırsızlar dev altın sikkeyi güvenlik görevlilerince fark edilmeden ya da alarm sistemini çalıştırmadan çalmışlardır.
- Tom was seen stealing apples from the neighbor's tree.
- Tom komşunun ağacından elma çalarken görüldü.
- I stole the idea.
- Fikri çaldım.
- Layla stole a lot of cash from the bank.
- Leyla, bankadan çok para çaldı.
- You stole my heart.
- Sen benim kalbimi çaldın.
- He will not steal my money; I have faith in him.
- O, benim paramı çalmaz, ona güvenim var.
- I have no idea who might've stolen your bicycle.
- Bisikletini kimin çalmış olabileceği hakkında hiçbir fikrim yok.
- What do you think Tom did with the money he stole?
- Çaldığı parayla Tom'un ne yaptığını düşünüyorsun?
- They accused him of stealing the bicycle.
- Onu bisikleti çalmakla suçladılar.
- Tom hid the stolen guitar under his bed.
- Tom çalınan gitarı yatağının altına sakladı.
- The police recovered the stolen jewels.
- Polis çalınan mücevherleri geri aldı.
- Tom stole Mary's car from her garage.
- Tom, Mary'nin arabasını garajından çaldı.
- I stole Tom's candy.
- Ben Tom'un şekerini çaldım.
- My purse was stolen on the bus.
- Otobüste cüzdanımı çaldırdım.
- Tom stole my idea.
- Tom benim fikrimi çaldı.
- Tom's truck was stolen.
- Tom'un kamyonu çalındı.
- What did you do with all the money you stole?
- Çaldığınız tüm parayı ne yaptınız?
- My bicycle has been stolen.
- Bisikletim çalındı.
- Tom admitted that he was the one who stole Mary's diamond necklace.
- Tom, Mary'nin elmas kolyesini çalanın kendisi olduğunu itiraf etti.
- That boy denies stealing the bicycle.
- O çocuk, bisikleti çaldığını reddediyor.
- She had a book stolen from the library.
- Kütüphaneden bir kitabı çalındı.
- I found out who stole my bicycle.
- Bisikletimi kimin çaldığını buldum.
- My car has been stolen.
- Arabam çalındı.
- Tom had his wallet stolen on the train.
- Tom'un cüzdanı trende çalındı.
- I stole one.
- Birini çaldım.
- The investor stole the capital of his client.
- Yatırımcı müşterisinin sermayesini çaldı.
- He steals stuff.
- O, eşya çalar.
- A renowned tactician, Christopher Columbus once downed an entire pirate fleet by stealing all of their fruits and vegetables, thus giving them scurvy.
- Ünlü bir taktikçi olan Kristof Kolomb bir keresinde bütün bir korsan filosunu, meyve ve sebzelerini çalarak iskorbüt hastalığına yakalanmalarını sağlayarak yok etmişti.
- That man stole my purse.
- O adam cüzdanımı çaldı.
- He denied having stolen the money.
- Parayı çaldığını inkar etti.
- Tom admitted that he was the one who stole Mary's diamond necklace.
- Tom, Mary'nin elmas kolyesini çalan kişi olduğunu itiraf etti.
- I can teach you how to steal.
- Sana nasıl çalacağını öğretebilirim.
- Who stole my horse?
- Atımı kim çaldı?
- Fadil wanted to steal Dania's money.
- Fadıl Dania'nın parasını çalmak istedi.
- What did Tom steal?
- Tom ne çaldı?
- I'm angry because someone stole my bicycle.
- Kızgınım çünkü biri bisikletimi çaldı.
- Someone stole Tom's money.
- Birisi Tom'un parasını çaldı.
- Tom's trip turned into a nightmare when his passport and credit cards were stolen.
- Pasaportu ve kredi kartları çalınınca Tom'un seyahati kâbusa döndü.
- Someone stole my passport.
- Birisi pasaportumu çaldı.
- Tom confessed that he had stolen the money.
- Tom parayı çaldığını itiraf etti.
- My bike was stolen at the museum.
- Müzede bisikletim çalındı.
- My sister stole my clothes.
- Kız kardeşim giysilerimi çaldı.
- I'm the one who stole your money.
- Paranı çalan kişi benim.
- They stole apples from my orchard.
- Meyve bahçemden elma çaldılar.
- Did Tom steal something again?
- Tom yine bir şey mi çaldı?
- Someone has stolen my tennis racket.
- Birisi tenis raketimi çaldı.
- Nobody saw them steal the book.
- Kimse onların kitabı çaldığını görmedi.
- I saw Tom stealing something out of your purse.
- Tom'u çantandan bir şey çalarken gördüm.
- Are you really going to steal one?
- Gerçekten bir tane çalacak mısın?
- He was seen stealing apples from the neighbor's tree.
- Komşunun ağacından elma çalarken görülmüş.
- Who stole my horse?
- Kim atımı çaldı?
- Someone stole my credit cards.
- Biri kredi kartlarımı çaldı.
- You steal, you cheat and you lie.
- Çalıyorsun, hile yapıyorsun ve yalan söylüyorsun.
- A friend of Tom's had his identity stolen.
- Tom'un bir arkadaşının kimliği çalındı.
- I didn't steal anything from Tom.
- Tom'dan hiçbir şey çalmadım.
- Tom saw Mary stealing money from the cash register.
- Tom, Mary'nin kasadan para çaldığını gördü.
- I want to see if I can find out where Tom hid the stolen money.
- Tom'un çalınan parayı nereye sakladığını bulmak istiyorum.
- Nobody saw him steal the book.
- Kimse onun kitabı çaldığını görmedi.
- Tom was arrested for stealing a napkin at a restaurant.
- Tom bir restoranda peçete çaldığı için tutuklandı.
- Tom stole my watch.
- Tom saatimi çaldı.
- His passport was stolen.
- Onun pasaportu çalındı.
- Everything has been stolen.
- Her şey çalındı.
- What do you think Tom did with the money he stole?
- Sizce Tom çaldığı parayla ne yaptı?
- Wasn't it him who stole your wallet?
- Cüzdanını çalan o değil miydi?
- Someone stole my wallet.
- Birisi cüzdanımı çaldı.
- She thinks I'm trying to steal her boyfriend.
- Erkek arkadaşını çalmaya çalıştığımı düşünüyor.
- I didn't steal the money.
- Parayı çalmadım.
- I didn't tell Tom who told me that he'd stolen my saxophone.
- Tom'a saksafonumu çaldığını kimin söylediğini söylemedim.
- She stole my clothes!
- Kıyafetlerimi çaldı!
- You stole my hat.
- Şapkamı çaldın.
- He stole the money.
- O parayı çaldı.
- Someone has stolen my tennis racket.
- Biri benim tenis raketimi çaldı.
- Tom has admitted that he stole Mary's bicycle.
- Tom Mary'nin bisikletini çaldığını itiraf etti.
- Tom stole a camera.
- Tom bir kamera çaldı.
- I had my wallet stolen on the bus.
- Otobüste cüzdanımı çaldırdım.
- We caught Tom trying to steal our food.
- Tom'u yiyeceğimizi çalmaya çalışırken yakaladık.
- He admitted that he stole the gold.
- Altını çaldığını itiraf etti.
- Tom put the money he stole in a box that he hid in the back of his closet.
- Tom çaldığı parayı dolabının arkasına sakladığı bir kutuya koydu.
- This is the man who they say stole the car.
- Arabayı çaldığını söyledikleri adam bu.
- This is the man who they say stole the car.
- Arabayı çaldığı söylenen adam bu.
- The police found my bicycle that had been stolen.
- Polis çalınan bisikletimi buldu.
- I was the one who stole Tom's wallet.
- Tom'un cüzdanını çalan kişi bendim.
- He caught a boy stealing his watch.
- Bir çocuğu onun saatini çalarken yakaladı.
- Nobody saw her steal the book.
- Hiç kimse onun kitabı çaldığını görmedi.
- I can't believe they stole my truck.
- Kamyonetimi çaldıklarına inanamıyorum.
- I caught the man stealing the money.
- Adamı parayı çalarken yakaladım.
- Tom found out that I was the one who had stolen his bicycle.
- Tom bisikletini çalan kişinin ben olduğumu öğrendi.
- He was arrested because he stole money.
- O, para çaldığı için tutuklandı.
- Sami stole Layla's bra.
- Sami, Layla'nın sütyenini çaldı.
- The jewel had been stolen during the night.
- Mücevher geceleyin çalındı.
- He had his car stolen in broad daylight.
- Arabası güpegündüz çalındı.
- He was caught stealing apples.
- Elma çalarken yakalandı.
- Do not steal my example sentences.
- Benim örnek cümlelerimi çalma.
- It's too late to shut the barn door after the horse has been stolen.
- At çalındıktan sonra ahır kapısını kapatmak için çok geç.
- I can teach you how to steal.
- Sana nasıl çalınacağını öğretebilirim.
- He stole my money from the safe.
- Kasadaki paramı çaldı.
- Did you steal that car?
- O arabayı sen mi çaldın?
- You have stolen my happiness, Charles.
- Sen benim mutluluğumu çaldın, Charles.
- The boy stole the copper coin.
- Çocuk bakır sikkeyi çaldı.
- Paul wasn't with Mary when her purse was stolen.
- Paul, Mary'nin cüzdanı çalındığında onunla birlikte değildi.
- She had her handbag stolen.
- El çantası çalındı.
- Tom stole three hundred dollars from Mary.
- Tom Mary'den üç yüz dolar çaldı.
- The stolen money was eventually returned.
- Çalınan para sonunda iade edildi.
- Tom confessed to stealing the jewelry.
- Tom mücevherleri çaldığını itiraf etti.
- I hope no one steals my stuff.
- Umarım kimse eşyalarımı çalmaz.
- Tom is the boy who stole Mary's bicycle.
- Mary'nin bisikletini çalan çocuk Tom'du.
- My journal was stolen.
- Günlüğüm çalındı.
- Tom stole some of my stuff.
- Tom bazı eşyalarımı çaldı.
- Tom denied that he had stolen anything.
- Tom bir şey çaldığını yalanladı.
- You've stolen the last dollar from me.
- Benden son doları da çaldın.
- Tom accused Mary of stealing his bicycle.
- Tom, Mary'yi bisikletini çalmakla suçladı.
- I stole some food because I was very hungry.
- Biraz yiyecek çaldım çünkü çok acıkmıştım.
- Who stole Tom's bicycle?
- Tom'un bisikletini kim çaldı?
- She admits that she stole the jewels.
- Mücevherleri çaldığını itiraf etti.
- Tom stole Mary's butter on a regular basis.
- Tom, Mary'nin tereyağını düzenli olarak çaldı.
- Dan tried to persuade Linda to steal the money.
- Dan Linda'yı parayı çalması için ikna etmeye çalıştı.
- The seagulls in Helsinki steal ice cream out of people's hands.
- Helsinki'deki martılar insanların elinden dondurma çalar.
- Tom said it was Mary who stole his lunch.
- Tom, öğle yemeğini çalanın Mary olduğunu söyledi.
- You stole my heart.
- Kalbimi çaldın.
- They stole my passport!
- Onlar benim pasaportumu çaldı!
- His acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion.
- Yüzüğü çaldığını kabul etmesi hizmetçinin şüphelerini ortadan kaldırdı.
- Maybe Tom was the one who stole Mary's necklace.
- Belki Mary'nin kolyesini çalan kişi Tom'du.
- Tom stole some of my stuff.
- Tom eşyalarımdan bazılarını çaldı.
- Tom stole it.
- Onu Tom çaldı.
- I think it was one of those men that stole Tom's camera.
- Bunun Tom'un kamerasını çalan şu adamlardan biri olduğunu düşünüyorum.
- I suspect that Tom is the one who stole the money.
- Parayı çalan kişinin Tom olduğundan kuşkulanıyorum.
- The clock was stolen by Peter.
- Saat Peter tarafından çalındı.
- Does everyone think it was me who stole the money?
- Herkes parayı çalanın ben olduğumu mu düşünüyor?
- Is it true that Tom was caught stealing from little kids?
- Tom'un küçük çocuklardan bir şeyler çalarken yakalandığı doğru mu?
- The bat was stolen yesterday, along with the balls.
- Dün beyzbol sopası, toplarla birlikte çalındı.
- Did you steal this?
- Bunu çaldın mı?
- Tom stole your money.
- Tom senin paranı çaldı.
- There's no doubt Tom is the one who stole Mary's necklace.
- Hiç şüphesiz, Tom, Mary'nin kolyesini çalan kişi.
- Sami stole Layla's car.
- Sami, Layla'nın arabasını çaldı.
- I don't know how much money was stolen.
- Ne kadar para çalındığını bilmiyorum.
- Tom denied that he had stolen the money.
- Tom parayı çaldığını inkar etti.
- I steal stuff.
- Bir şeyler çalarım.
- That's the guy who stole Tom's phone.
- O, Tom'un telefonunu çalan adam.
- She stole a lot of money from him, so now she is in prison.
- Ondan çok para çaldı, bu yüzden şimdi hapiste.
- His bicycle was stolen because he left it unlocked.
- Bisikleti çalındı çünkü kilidini açık bırakmıştı.
- My wallet was stolen on the bus.
- Cüzdanım otobüste çalındı.
- Tom admits that he stole Mary's jewelry.
- Tom, Mary'nin mücevherlerini çaldığını itiraf ediyor.
- Tom stole Mary's car.
- Tom, Mary'nin arabasını çaldı.
- Tom accused Mary of stealing money from the cash register.
- Tom, Mary'yi kasadan para çalmakla suçladı.
- Tom found the stolen jewelry in Mary's room.
- Tom çalınan mücevherleri Mary'nin odasında buldu.
- Whoever stole the money should be punished.
- Parayı kim çaldıysa cezalandırılmalı.
- How much money has Tom stolen from you?
- Tom senden ne kadar para çaldı?
- Mary is mad at me because she thinks I stole her boyfriend.
- Mary bana kızgın, çünkü erkek arkadaşını çaldığımı düşünüyor.
- Somebody has stolen my hair dryer.
- Biri saç kurutma makinemi çalmış.
- Tom admitted that he had stolen the Mary's necklace.
- Tom Mary'nin kolyesini çaldığını itiraf etti.
- My wallet was stolen by Tom.
- Cüzdanım Tom tarafından çalındı.
- My car was stolen last night.
- Arabam dün gece çalındı.
- Tom caught Mary and John stealing apples.
- Tom, Mary ve John'u elma çalarken yakaladı.
- How did you find out it was Tom who stole your bicycle?
- Bisikletini çalanın Tom olduğunu nasıl öğrendin?
- They steal stuff.
- Bir şeyler çalıyorlar.
- Do you think Tom stole that?
- Onu Tom'un çaldığını mı düşünüyorsun?
- Mary's iPhone was stolen by a thief.
- Mary'nin iPhone'u bir hırsız tarafından çalındı.
- We steal stuff.
- Biz eşya çalarız.
- The money was stolen from his briefcase.
- Para, onun çantasından çalındı.
- He was surprised to find his stolen bag.
- Çalınan çantasını bulmak ona sürpriz oldu.
- You have stolen my happiness, Charles.
- Mutluluğumu çaldın, Charles.
- Mary steals stuff.
- Mary eşya çalar.
- Tom's truck was stolen.
- Tom'un kamyoneti çalındı.
- The tour guide stole my identity.
- Tur rehberi kimliğimi çaldı.
- I have never stolen anything in my life!
- Ben hayatımda hiçbir şey çalmadım!
- Tom stole my purse.
- Tom cüzdanımı çaldı.
- I admit that I'm the one who stole the money.
- Parayı çalanın ben olduğumu kabul ediyorum.
- I called the police and reported that my car had been stolen.
- Polisi aradım ve arabamın çalındığını bildirdim.
- Did you really steal this food?
- Bu yemeği gerçekten çaldın mı?
- My mobile has been stolen.
- Benim cep telefonum çalındı.
- Why did you steal your grandmother's jewelry?
- Neden büyükannenin mücevherlerini çaldın?
- You stole my things.
- Eşyalarımı çaldın.
- I thought Tom was stealing from us.
- Tom'un bizden çaldığını düşündüm.
- What makes you so sure Tom was the one who stole your bicycle?
- Bisikletini çalanın Tom olduğundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?
- Tom had his car stolen early last week.
- Geçen haftanın başlarında Tom arabasını çaldırdı.
- Tom stole the show.
- Tom gösteriyi çaldı.
- Tom stole from both the rich and the poor.
- Tom hem zenginlerden hem de fakirlerden çaldı.
- He stole a kiss from her.
- Ondan bir öpücük çaldı.
- Someone stole my passport.
- Biri pasaportumu çaldı.
- Tom stole some guns.
- Tom bazı silahlar çaldı.
- He stole her watch.
- Onun saatini çaldı.
- Someone has stolen all my money.
- Birisi tüm paramı çaldı.
- I stole a gun.
- Ben bir silah çaldım.
- I got my notebook stolen.
- Ben dizüstü bilgisayarımı çaldırdım.
- Tom got caught stealing apples.
- Tom elma çalarken yakalandı.
- She broke into her husband's safe and stole all the money.
- Kocasının kasasına girdi ve tüm parayı çaldı.
- You stole my idea.
- Fikrimi çaldın.
- Tom stole a base.
- Tom bir baz çaldı.
- Jewels worth €40-million were stolen in Cannes from the Carlton hotel.
- Cannes'daki Carlton otelinden 40 milyon euro değerinde mücevherler çalındı.
- Sami has been stealing his girlfriend's money.
- Sami kız arkadaşının parasını çalıyor.
- My pen has been stolen.
- Kalemim çalındı.
- I want to see if I can find out where Tom hid the stolen money.
- Tom'un çalınan parayı nereye sakladığını bulup bulamayacağımı görmek istiyorum.
- They're stealing your car!
- Onlar arabanı çalıyorlar!
- Someone stole my watch.
- Birisi saatimi çaldı.
- I thought you said your car was stolen.
- Arabanın çalındığını söylediğini sandım.
- Our wheelie bin was stolen.
- Bizim tekerlekli çöp bidonumuz çalındı.
- His admission that he had stolen the money astonished his family.
- Parayı çaldığını itiraf etmesi ailesini şaşırttı.
- The poor old woman had her bag stolen again.
- Zavallı yaşlı kadın çantasını tekrar çaldırdı.
- My best friend stole my boyfriend.
- En iyi arkadaşım, erkek arkadaşımı çaldı.
- Tom stole her ring.
- Tom yüzüğünü çaldı.
- Someone stole my belongings.
- Birisi eşyalarımı çaldı.
- I can't steal for you.
- Senin için çalamam.
- They wanted to steal the car.
- Onlar arabayı çalmak istedi.
- Tom stole thousands of dollars.
- Tom binlerce dolar çaldı.
- The police recovered Tom's stolen wallet.
- Polis Tom'un çalınan cüzdanını buldu.
- Tom has stolen a lot money from Mary.
- Tom, Mary'den çok para çaldı.
- Tom's bicycle was stolen yesterday.
- Dün Tom'un bisikleti çalındı.
- Why did you steal that?
- Neden onu çaldın?
- My bike was stolen last night.
- Dün gece bisikletim çalındı.
- My bike has been stolen.
- Benim bisikletim çalındı.
- Tom accused me of having stolen his watch.
- Tom beni saatini çalmakla suçladı.
- Someone has stolen our clothes.
- Biri kıyafetlerimizi çalmış.
- Someone stole my money.
- Biri paramı çaldı.
- They want to steal our jobs.
- Onlar işlerimizi çalmak istiyorlar.
- Someone stole my tennis racket.
- Birisi tenis raketimi çaldı.
- He accused her of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladı.
- I think that Tom and Mary are the ones who stole my wallet.
- Cüzdanımı çalanların Tom ve Mary olduğunu düşünüyorum.
- Not only the balls; the bat was also stolen yesterday.
- Sadece toplar değil, sopa da dün çalındı.
- Tom stole some money from his mother's purse.
- Tom annesinin çantasından biraz para çaldı.
- Tom stole some alcohol from his parents and thought that they wouldn't notice.
- Tom ebeveynlerinden biraz alkol çaldı ve onların fark etmeyeceklerini düşündü.
- The police searched that house to be sure the stolen shoes were not there.
- Polis çalınan ayakkabıların orada olmadığından emin olmak için o evi aradı.
- Tom's boat was stolen.
- Tom'un botu çalındı.
- Tom's acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion.
- Tom'un yüzüğü çaldığını kabul etmesi hizmetçinin şüphelerini giderdi.
- Nobody saw Tom stealing the book.
- Kimse Tom'un kitabı çaldığını görmedi.
- Tom's car was stolen.
- Tom'un arabası çalındı.
- Tom stole his dad's credit card.
- Tom babasının kredi kartını çaldı.
- Tom denied having stolen the money.
- Tom parayı çaldığını inkar etti.
- Don't steal honey from bees!
- Arılardan bal çalmayın!
- Tom stole Mary's passport.
- Tom, Mary'nin pasaportunu çaldı.
- A group of gangsters stole the money.
- Bir grup gangster parayı çaldı.
- The poachers stole some turtle eggs.
- Kaçak avcılar bazı kaplumbağa yumurtalarını çaldılar.
- Tom pawned the jewelry he had stolen.
- Tom çaldığı takıyı rehin bıraktı.
- He was surprised to find his stolen bag.
- Çalınan çantasını bulunca çok şaşırdı.
- Someone stole my laundry after I left it in the dryer.
- Birisi kurutma makinesinde bıraktıktan sonra çamaşırlarımı çaldı.
- She had a book stolen from the library.
- Kütüphaneden çalınmış olan bir kitabı vardı.
- I found out who stole my bicycle.
- Bisikletimi kimin çaldığını öğrendim.
- The man stole my purse.
- Adam benim cüzdanımı çaldı.
- He was accused of stealing dinosaur bones.
- Dinozor kemiklerini çalmakla suçlandı.
- It's been stolen.
- Çalındı.
- I'd rather starve than steal.
- Çalmaktansa aç kalmayı tercih ederim.
- How did you know it was Tom who stole your money?
- Paranı çalanın Tom olduğunu nasıl bildin?
- Tom's bicycle was stolen.
- Tom'un bisikleti çalındı.
- Tom stole your money.
- Tom paranı çaldı.
- My watch was stolen.
- Saatim çalındı.
- I stole Tom's money.
- Tom'un parasını çaldım.
- Tom stole a motor scooter.
- Tom bir scooter çaldı.
- I was the one who stole Mary's diamond ring.
- Mary'nin elmas yüzüğünü çalan kişi bendim.
- Poverty drove him to steal.
- Yoksulluk onu çalmaya itti.
- The tooth fairy wants to steal your teeth.
- Diş perisi sizin dişlerinizi çalmak istiyor.
- Mary looked into her bag and realized that her computer had been stolen.
- Mary çantasına baktı ve bilgisayarının çalındığını fark etti.
- Tom stole Mary's sandwich.
- Tom, Mary'nin sandviçini çaldı.
- I can't stop thinking about the stolen money.
- Çalınan parayı düşünmeden edemiyorum.
- My money has been stolen.
- Param çalındı.
- My bike was stolen.
- Bisikletim çalındı.
- His mobile has been stolen.
- Cep telefonu çalındı.
- It became clear that the stolen bicycle belonged to him.
- Çalınan bisikletin ona ait olduğu belli oldu.
- Picasso's art is stolen more frequently than that of any other artist.
- Picasso'nun eserleri diğer tüm sanatçıların eserlerinden daha sık çalınıyor.
- Someone stole my tennis racket.
- Birisi benim tenis raketimi çaldı.
- Tom had his car stolen last month.
- Tom geçen ay arabasını çaldırdı.
- Tom said it was Mary who stole his lunch.
- Tom, öğle yemeğini çalan kişinin Mary olduğunu söyledi.
- I stole it from him.
- Bunu ondan çaldım.
- I stole some food because I was very hungry.
- Çok aç olduğum için biraz yiyecek çaldım.
- That woman tricked me and stole my money.
- Şu kadın beni kandırdı ve paramı çaldı.
- A person who steals deserves punishment.
- Çalan bir kişi cezayı hak eder.
- The police recovered the stolen jewelry.
- Polis çalınan mücevherleri ele geçirdi.
- The thieves tried to steal the woman's car, but they couldn't because they didn't know how to drive a manual.
- Hırsızlar kadının arabasını çalmak istedi fakat beceremediler çünkü düz vites kullanmasını bilmiyorlardı.
- Tom formulated a plan to steal Mary's safe.
- Tom, Mary'nin kasasını çalmak için bir plan yaptı.
- Somebody has stolen my hair dryer.
- Birisi saç kurutma makinemi çaldı.
- How do you know it was Tom who stole your wallet?
- Cüzdanını çalanın Tom olduğunu nasıl biliyorsun?
- She accused me of stealing her money.
- Beni parasını çalmakla suçladı.
- Tom calculated the amount of money that was stolen from the bank.
- Tom bankadan çalınan paranın miktarını hesapladı.
- I caught Tom stealing some money out of my wallet.
- Tom'u cüzdanımdan para çalarken yakaladım.
- Tom has admitted that he stole Mary's bicycle.
- Tom, Mary'nin bisikletini çaldığını itiraf etti.
- I'm almost certain it was Tom who stole my wallet.
- Cüzdanımı çalanın Tom olduğundan neredeyse eminim.
- Tom stole a precious stone and pawned it.
- Tom değerli bir taş çaldı ve onu rehin bıraktı.
- Tom saw Mary steal John's money.
- Tom Mary'nin John'un parasını çaldığını gördü.
- Somebody has stolen my suitcase.
- Biri benim bavulumu çaldı.
- Whoever stole the money should be punished.
- Parayı kim çaldıysa cezalandırılmalıdır.
- He stole my computer.
- O benim bilgisayarımı çaldı.
- Tom never suspected that Mary was the one who had stolen his wallet.
- Tom, cüzdanını çalanın Mary olduğundan hiç şüphelenmedi.
- Sami stole computers.
- Sami bilgisayarları çaldı.
- He stole the money from my safe.
- O, kasamdan parayı çaldı.
- Tom stole a precious stone and pawned it.
- Tom değerli bir taş çaldı ve rehin bıraktı.
- I had my wallet stolen from my inner pocket.
- İç cebimden cüzdanımı çaldırdım.
- That's the guy I saw steal Mary's handbag.
- Mary'nin çantasını çaldığını gördüğüm adam bu.
- The man stole my purse.
- Adam çantamı çaldı.
- Tom stole my purse.
- Tom çantamı çaldı.
- Who would steal that stupid truck of yours?
- Senin o aptal kamyonunu kim çalar ki?
- Tom admits that he stole Mary's jewelry.
- Tom, Mary'nin mücevheratını çaldığını itiraf ediyor.
- Dan accused Linda of stealing rations.
- Dan, Linda'yı erzak çalmakla suçladı.
- Tom has a pretty good idea who stole his trumpet.
- Tom'un borazanını kimin çaldığına dair oldukça iyi bir fikri var.
- Paul wasn't with Mary when her purse was stolen.
- Çantası çalındığında Paul, Mary'nin yanında değildi.
- Dan shot at the man who tried to steal his car.
- Dan arabasını çalmaya çalışan adama ateş etti.
- Why did you steal that?
- Bunu neden çaldın?
- I had no idea this bracelet was stolen.
- Bu bileziğin çalındığına dair herhangi bir fikrim yoktu.
- At least you didn't steal anything.
- En azından bir şey çalmadın.
- I hope that no one steals my stuff.
- Umarım kimse eşyalarımı çalmaz.
- Tom pawned the jewelry he had stolen.
- Tom çaldığı mücevherleri rehin verdi.
- You stole my camera.
- Fotoğraf makinemi çaldın.
- I didn't even know that my car had been stolen.
- Arabamın çalındığını bile bilmiyordum.
- Tom has already told the police what was stolen.
- Tom polise neyin çalındığını çoktan söyledi.
- Tom stole Mary's lunch.
- Tom, Mary'nin öğle yemeğini çaldı.
- Tom has stolen from us before.
- Tom daha önce bizden çaldı.
- I had my watch stolen yesterday.
- Dün saatimi çaldırdım.
- Someone has stolen all my money.
- Birisi bütün paramı çaldı.
- He had his car stolen yesterday.
- O, dün arabasını çaldırdı.
- You and I both know you were the one who stole Tom's bicycle.
- Tom'un bisikletini çalan kişinin sen olduğunu hem sen hem de ben biliyoruz.
- It was stolen.
- O çalındı.
- We will steal you from yourself.
- Seni kendinden çalacağız.
- I stole this from them.
- Bunu onlardan çaldım.
- I hope no one steals my stuff.
- Umarım kimse eşyamı çalmaz.
- We caught Tom trying to steal our food.
- Tom'u yemeğimizi çalmaya çalışırken yakaladık.
- Why would I steal your wallet?
- Neden cüzdanını çalayım ki?
- Do not steal my example sentences.
- Örnek cümlelerimi çalmayın.
- I think Tom knows who stole my wallet.
- Bence Tom cüzdanımı kimin çaldığını biliyor.
- Someone broke into Mary's flat and stole her jewellery.
- Biri Mary'nin dairesine zorla girdi ve onun mücevherlerini çaldı.
- Dan continued to steal money from the cash register.
- Dan yazarkasadan para çalmaya devam etti.
- Tom stole my money.
- Tom paramı çaldı.
- Are you saying Tom is the one who stole your bicycle?
- Senin bisikletini çalan kişinin Tom olduğunu mu söylüyorsun?
- I know who stole your diary.
- Günlüğünü kimin çaldığını biliyorum.
- The bandits stole the Holy Grail.
- Haydutlar kutsal kaseyi çaldılar.
- My wallet was stolen yesterday.
- Cüzdanım dün çalındı.
- Have you ever stolen anything?
- Hiç bir şey çaldın mı?
- Tom had his camera stolen.
- Tom'un kamerası çalındı.
- How much money have you stolen?
- Ne kadar para çaldın?
- He was spotted stealing cookies.
- Kurabiye çalarken görüldü.
- Tom's car has been stolen.
- Tom'un arabası çalındı.
- Tom was caught stealing apples.
- Tom elma çalarken yakalandı.
- Somebody stole it from me.
- Birisi onu benden çaldı.
- I didn't steal anything from Tom.
- Tom'dan bir şey çalmadım.
- Tom stole his father's car.
- Tom babasının arabasını çaldı.
- We had a bar of gold stolen.
- Bir tane külçe altın çalmıştık.
- Tom thinks I stole the money.
- Tom parayı çaldığımı düşünüyor.
- You stole my bike, and now I'm going to break your face.
- Bisikletimi çaldın ve şimdi suratını dağıtacağım.
- How did you know Tom had the stolen diamond?
- Çalınan elmasın Tom'da olduğunu nereden biliyordunuz?
- I know you stole it.
- Senin onu çaldığını biliyorum.
- Layla stole a lot of cash from the bank.
- Layla bankadan çok para çaldı.
- The man stole my wallet.
- Adam cüzdanımı çaldı.
- He recovered his stolen wallet.
- Çalınan cüzdanını geri aldı.
- He admitted that he had stolen the treasure.
- Hazineyi çaldığını itiraf etti.
- Tom told me it was stolen.
- Tom bana onun çalındığını söyledi.
- Tom stole your bike.
- Tom bisikletini çaldı.
- Sami wanted to steal the money.
- Sami parayı çalmak istedi.
- I admit that I'm the one who stole the money.
- Parayı çalan kişinin ben olduğumu itiraf ediyorum.
- The thieves stole the painting from the museum while the guard slept.
- Muhafız uyuduğu sırada hırsızlar tabloyu müzeden çaldılar.
- Tom stole her ring.
- Tom onun yüzüğünü çaldı.
- There was no doubt in my mind that Tom was the one who stole my motorcycle.
- Motosikletimi çalan kişinin Tom olduğundan hiç şüphem yoktu.
- Don't attempt to steal other people's belongings!
- Başkalarının eşyalarını çalmaya kalkışma!
- Poverty drove him to steal.
- Yoksulluk onu çalmaya zorladı.
- Nobody saw them steal the book.
- Kimse onların kitap çaldığını görmedi.
- Tom stole my heart.
- Tom kalbimi çaldı.
- Who said I stole the money?
- Parayı çaldığımı kim söyledi?
- I didn't know that Tom's car was stolen.
- Tom'un arabasının çalındığını bilmiyordum.
- He stole my watch.
- O benim saatimi çaldı.
- He was caught stealing apples.
- O elma çalarken yakalandı.
- Tom reported his car stolen.
- Tom arabasının çalındığını bildirdi.
- She was caught red-handed trying to steal a necklace.
- O bir kolyeyi çalmaya çalışırken suçüstü yakalandı.
- The ransom money was stolen before it was delivered to Tom's kidnappers.
- Fidye parası Tom'u kaçıranlara teslim edilmeden önce çalındı.
- My purse was stolen on the bus.
- Otobüste cüzdanım çalındı.
- He had his wallet stolen.
- O, cüzdanını çaldırdı.
- I had my wallet stolen.
- Cüzdanımı çaldırdım.
- He was arrested because he stole the money.
- Parayı çaldığı için tutuklandı.
- Tom didn't have any hard evidence, but he thought Mary was the one who stole his mother's diamond ring.
- Tom'un elinde kesin bir kanıt yoktu ama annesinin elmas yüzüğünü Mary'nin çaldığını düşünüyordu.
- Tom is saying we stole his dog.
- Tom bizim onun köpeğini çaldığımızı söylüyor.
- Tom said you stole my money.
- Tom paramı çaldığını söyledi.
- Nobody saw him steal the book.
- Hiç kimse onun kitabı çaldığını görmedi.
- Sami stole 1600 dollars.
- Sami 1600 dolar çaldı.
- He steals stuff.
- O bir şeyler çalar.
- He was punished for stealing the money.
- Parayı çaldığı için cezalandırıldı.
- We had a bar of gold stolen.
- Bir külçe altınımız çalındı.
- How much money did Tom steal last yesterday?
- Tom dün son olarak kaç para çaldı?
- Tom is the only person who could have stolen Mary's necklace.
- Tom Mary'nin kolyesini çalmış olabilecek tek kişidir.
- Tom put the stolen money in a shoe box and hid it in the back of his closet.
- Tom çalınan parayı bir ayakkabı kutusuna koydu ve dolabının arkasına sakladı.
- Someone stole my driving licence.
- Birisi ehliyetimi çaldı.
- Sami stole Layla's purse.
- Sami, Layla'nın çantasını çaldı.
- Tom used to steal money from his parents.
- Tom ailesinden para çalardı.
- Nobody saw her steal the book.
- Kimse onu kitabı çalarken görmedi.
- What else did you steal?
- Başka ne çaldın?
- Tom admitted that he had stolen the money.
- Tom parayı çaldığını itiraf etti.
- A mugger stole my handbag.
- Bir soyguncu çantamı çaldı.
- Someone must've stolen your watch.
- Birisi saatini çalmış olmalı.
- Tom found out Mary was stealing from the cash register.
- Tom, Mary'nin kasadan para çaldığını öğrendi.
- Tom stole something from my house.
- Tom evimden bir şey çaldı.
- Nobody saw Tom steal the book.
- Kimse Tom'un kitabı çaldığını görmedi.
- Sami stole the vehicle.
- Sami aracı çaldı.
- Tom stole your ring.
- Tom yüzüğünüzü çaldı.
- Tom's bicycle has been stolen.
- Tom'un bisikleti çalındı.
- She tried to steal her twin sister's identity.
- O ikiz kardeşinin kimliğini çalmaya çalıştı.
- Tom hid the stolen ring in a sock.
- Tom çalınan yüzüğü bir çorapta sakladı.
- It's been stolen.
- O çalındı.
- Someone is openly stealing my example sentences and this has to stop.
- Birisi bariz şekilde örnek cümlelerimi çalıyor ve bunun bir son bulması şart.
- I'm the one who stole your money.
- Paranı çalan bendim.
- Tom accused Mary of stealing some money.
- Tom, Mary'yi biraz para çalmakla suçladı.
- Tom stole all of Mary's money.
- Tom Mary'nin bütün parasını çaldı.
- Do you have any idea who'd want to steal Tom's car?
- Tom'un arabasını kimin çalmak isteyeceği konusunda herhangi bir fikrin var mı?
- The poachers stole some turtle eggs.
- Kaçak avcılar kaplumbağa yumurtası çalmışlar.
- He admitted that he stole the gold.
- O, altını çaldığını itiraf etti.
- I used to have one, but it was stolen.
- Eskiden bende bir tane vardı ama çalındı.
- Someone stole my driving licence.
- Birisi benim sürücü belgemi çaldı.
- Someone stole my laundry after I left it in the dryer.
- Kurutucuda bıraktığım çamaşırlarımı biri çaldı.
- The bandits stole the Holy Grail.
- Haydutlar Kutsal Kase'yi çaldı.
- Sami's bicycle has been stolen, too.
- Sami'nin de bisikleti çalındı.
- In Canada, when hackers steal customers’ money, online banks disclaim liability.
- Kanada'da, bilgisayar korsanları müşterilerin parasını çaldığında, online bankalar sorumluluk kabul etmiyor.
- Fadil stole some gold figurines and coins from Layla's house.
- Fadıl, Leyla'nın evinden bazı altın heykelcikler ve paralar çaldı.
- I can't believe they stole my truck.
- Onların kamyonumu çaldıklarına inanamıyorum.
- Tom went swimming in the river, but when he got out, his clothes had been stolen.
- Tom nehirde yüzmeye gitti, ama çıktığında giysilerinin çalındığını gördü.
- Tom used to steal apples from his neighbor's tree.
- Tom komşusunun ağacından elma çalardı.
- Sami's pickup was stolen.
- Sami'nin pikabı çalındı.
- Tom soon realized that Mary had stolen all his money.
- Tom çok geçmeden Mary'nin tüm parasını çaldığını fark etti.
- Tom has a pretty good idea who stole his trumpet.
- Tom'un trompetini kimin çaldığı hakkında oldukça iyi bir fikri var.
- Tom stole some alcohol from his parents and thought that they wouldn't notice.
- Tom ailesinden biraz alkol çaldı ve onların bunu fark etmeyeceğini düşündü.
- We accused her of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladık.
- It became clear that the stolen bicycle belonged to him.
- Çalınan bisikletin ona ait olduğu anlaşıldı.
- Try not to steal anything.
- Bir şey çalmamaya çalış.
- Tom is the only one who could've stolen Mary's money.
- Mary'nin parasını çalmış olabilecek tek kişi Tom'dur.
- Tom wasn't with Mary when her purse was stolen.
- Mary'nin cüzdanı çalındığında Tom yanında değildi.
- They're stealing your car!
- Arabanı çalıyorlar!
- My money was stolen.
- Benim param çalındı.
- Dan was arrested for stealing a phone at the supermarket.
- Dan süpermarkette bir telefon çaldığı için tutuklandı.
- Tom stole some money from Mary's purse.
- Tom, Mary'nin çantasından biraz para çaldı.
- Tom is the boy who stole Mary's bicycle.
- Tom, Mary'nin bisikletini çalan çocuk.
- At least you didn't steal anything.
- En azından bir şey çalmamışsın.
- Someone stole my dartboard.
- Birisi dart tahtamı çaldı.
- Sami tried to steal Layla's new shoes.
- Sami Leyla'nın yeni ayakkabılarını çalmaya çalıştı.
- Half a million reals were stolen from this bank's ATM.
- Bu bankanın ATM'sinden yarım milyon real çalındı.
- Tom denied that he had stolen anything.
- Tom bir şey çaldığını inkar etti.
- Tom admitted that he stole Mary's jewelry.
- Tom, Mary'nin mücevherlerini çaldığını itiraf etti.
- My bike has been stolen.
- Bisikletim çalındı.
- How much money was actually stolen?
- Gerçekte ne kadar para çalındı?
- I stole it from her.
- Ondan çaldım.
- Nobody saw me steal the book.
- Kimse kitap çaldığımı görmedi.
- Someone stole all my money.
- Birisi bütün paramı çaldı.
- The stolen car was found in the parking lot.
- Çalınan araba park yerinde bulundu.
- This is the person they say stole the car.
- Bu, onların arabayı çaldığını söylediği kişi.
- I had my bicycle stolen last night.
- Dün gece bisikletimi çaldırdım.
- Sami stole a loaded pistol.
- Sami dolu bir tabanca çaldı.
- Tom likes to break into the homes of teenagers to steal and destroy their violent video games.
- Tom şiddet içeren video oyunlarını çalıp yok etmek için gençlerin evlerine girmeyi sever.
- Who stole the apple?
- Elmayı kim çaldı?
- Someone stole my rucksack.
- Biri sırt çantamı çaldı.
- My bicycle has been stolen, too.
- Benim bisikletim de çalındı.
- I still steal steel.
- Hâlâ çelik çalıyorum.
- I hope that nobody steals my stuff.
- Umarım kimse eşyalarımı çalmaz.
- My bike was stolen at the museum.
- Bisikletim müzede çalındı.
- Sami stole Layla's money.
- Sami, Layla'nın parasını çaldı.
- Don't attempt to steal other people's belongings!
- Diğer insanların eşyalarını çalmaya kalkışma!
- You stole my camera.
- Kameramı çaldın.
- Tom stole money from his friends.
- Tom arkadaşlarından para çaldı.
- I stole it from Tom.
- Onu Tom'dan çaldım.
- My wallet was stolen in the cloak room.
- Cüzdanım vestiyerde çalındı.
- Tom intended to keep the stolen money for himself.
- Tom çalınan parayı kendisi için saklamaya niyet etti.
- My passport was stolen.
- Pasaportum çalındı.
- Some of my money has been stolen.
- Paramın bir kısmı çalındı.
- I suspect that Tom is the one who stole the money.
- Parayı çalan kişinin Tom olduğundan şüpheleniyorum.
- Tom stole several credit cards to fund his addiction.
- Tom bağımlılığını finanse etmek için Tom birkaç kredi kartını çaldı.
- Somebody stole my bike.
- Biri bisikletimi çaldı.
- Sami has been stealing his girlfriend's money.
- Sami kız arkadaşının parasını çalıyordu.
- He caught them stealing apples.
- Onları elma çalarken yakalamış.
- Sami wanted to steal the money.
- Sami parayı çalmak istiyordu.
- I wanted to steal it.
- Çalmak istedim.
- Tom stole your ring.
- Tom sizin yüzüğünüzü çaldı.
- I stole it from him.
- Ondan çaldım.
- Tom stole your ring.
- Tom senin yüzüğünü çaldı.
- Your camera may be stolen if you leave it there.
- Kameranızı orada bırakırsanız çalınabilir.
- They want to steal our jobs.
- İşlerimizi çalmak istiyorlar.
- Jim had his camera stolen.
- Jim'in fotoğraf makinesi çalındı.
- My passport's been stolen.
- Pasaportum çalındı.
- I'm calling because my credit card has been stolen.
- Kredi kartım çalındığı için arıyorum.
- Tom might have stolen Mary's camera.
- Tom, Mary'nin fotoğraf makinesini çalmış olabilir.
- She had her handbag stolen.
- O el çantasını çaldırdı.
- I had my watch stolen last night.
- Dün gece saatimi çaldırdım.
- My bicycle was stolen.
- Benim bisikletim çalındı.
- More than $1 million of jewels were stolen from a hotel room in Cannes.
- Bir milyon dolardan daha fazla mücevher Cannes'teki bir otel odasından çalındı.
- I didn't steal your wallet.
- Cüzdanını ben çalmadım.
- Tom stole some money from Mary's purse.
- Tom Mary'nin cüzdanından biraz para çaldı.
- Tom's identity was stolen.
- Tom'un kimliği çalındı.
- I'm sure no one here stole your wallet.
- Buradaki hiç kimsenin cüzdanını çalmadığına eminim.
- Dan claimed he stole the diamond from a rich businessman's wife.
- Dan elması zengin bir iş adamının karısından çaldığını iddia etti.
- You stole my things.
- Sen benim eşyalarımı çaldın.
- Losing your passport in a foreign country is worse than losing your luggage or having your wallet stolen.
- Yabancı bir ülkede pasaportunuzu kaybetmek, bavulunuzu kaybetmekten veya cüzdanınızı çaldırmaktan daha kötüdür.
- Somebody stole my car.
- Birisi arabamı çaldı.
- Not only the balls; the bat was also stolen yesterday.
- Dün sadece toplar değil aynı zamanda sopa da çalındı.
- He accused him of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladı.
- The boy stole the copper coin.
- Çocuk bakır parayı çaldı.
- They stole her lunchbox and threw it out the window.
- Onun beslenme çantasını çalıp pencereden attılar.
- My car's been stolen.
- Arabam çalındı.
- Who stole my battery charger?
- Şarj cihazımı kim çaldı?
- The seagulls in Helsinki steal ice cream out of people's hands.
- Helsinki'deki martılar insanların elinden dondurma çalıyor.
- Yesterday, my wheelbarrow was stolen.
- Dün el arabam çalındı.
- Sami's gun was stolen from him.
- Sami'nin silahı çalındı.
- Documents relating to his private life were stolen in the burglary.
- Soygunda özel hayatıyla ilgili belgeler çalındı.
- Did you steal this?
- Bunu sen mi çaldın?
- Lupita Nyong'o's dress was stolen in her hotel room.
- Lupita Nyong'o'nun elbisesi otel odasından çalındı.
- How much money has Tom stolen?
- Tom ne kadar para çaldı?
- Tom admitted that he had stolen Mary's money.
- Tom, Mary'nin parasını çaldığını itiraf etti.
- He stole money from me.
- O, benden para çaldı.
- They stole horses and cattle.
- Onlar atları ve sığırları çaldı.
- Tom broke into Mary's house and stole her pearl necklace.
- Tom Mary'nin evine girdi ve onun inci kolyesini çaldı.
- They steal stuff.
- Onlar eşya çalar.
- Emily stole my heart.
- Emily kalbimi çaldı.
- He had his wallet stolen.
- Cüzdanını çaldırdı.
- Who stole my battery charger?
- Şarj aletimi kim çaldı?
- Tom stole money from Mary's purse.
- Tom Mary'nin çantasından para çaldı.
- They accused her of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladılar.
- Who stole the apples?
- Elmaları kim çaldı?
- You accused him of having stolen the bike.
- Sen onu bisikleti çalmakla suçladın.
- How much money has Tom stolen so far?
- Tom şimdiye kadar ne kadar para çaldı?
- I had no idea this bracelet was stolen.
- Bu bileziğin çalındığını bilmiyordum.
- Someone broke the lock and stole my bike.
- Biri kilidi kırdı ve bisikletimi çaldı.
- Tell him that you stole the money.
- Ona parayı çaldığını söyle.
- Do you have any idea who'd want to steal Tom's car?
- Tom'un arabasını kimin çalmak isteyeceği hakkında bir fikrin var mı?
- I had my car stolen.
- Arabamı çaldırdım.
- Tom admitted that he stole the money.
- Tom parayı çaldığını itiraf etti.
- Someone stole my umbrella at the bakery.
- Biri fırında şemsiyemi çaldı.
- Nobody saw me steal the book.
- Kimse beni kitabı çalarken görmedi.
- Marie accused him of having stolen the bike.
- Marie onu bisikleti çalmakla suçladı.
- She was caught red-handed trying to steal a necklace.
- Bir kolye çalmaya çalışırken suçüstü yakalandı.
- Someone stole my belongings.
- Biri eşyalarımı çaldı.
- His acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion.
- Onun yüzüğü çaldığını itiraf etmesi hizmetçiyi akladı.
- Mary denied having stolen the money.
- Mary parayı çaldığını inkar etti.
- I think Tom was the one who stole my wallet.
- Sanırım cüzdanımı çalan Tom'du.
- Sami stole Layla's painkillers.
- Sami, Layla'nın ağrı kesicilerini çaldı.
- Tom confessed to having stolen the bicycle.
- Tom bisikleti çaldığını itiraf etti.
- A group of gangsters stole money.
- Bir grup gangster para çaldı.
- I know who stole your truck.
- Kamyonunu kimin çaldığını biliyorum.
- My handbag was stolen.
- El çantam çalındı.
- I stole this book from the library.
- Bu kitabı kütüphaneden çaldım.
- Mary had her handbag stolen.
- Mary el çantasını çaldırmıştı.
- The original was stolen last year.
- Orijinal olan geçen yıl çalındı.
- Tom's bike was stolen by a drug addict.
- Tom'un bisikleti bir uyuşturucu bağımlısı tarafından çalındı.
- The boy cannot have stolen my umbrella.
- Çocuk şemsiyemi çalmış olamaz.
- Are you stealing from me?
- Benden çalıyor musun?
- Don't steal honey from bees!
- Arılardan bal çalma!
- How did you know Tom was the one who stole your saxophone?
- Saksafonunu çalan kişinin Tom olduğunu nereden biliyorsun?
- Tom stole Mary's purse.
- Tom, Mary'nin çantasını çaldı.
- Did you steal it?
- Sen onu çaldın mı?
- You stole my thunder.
- Fikrimi çaldın.
- They stole your wallet on the train.
- Trende cüzdanını çaldılar.
- This politician was accused of stealing millions of dollars in public funds.
- Bu politikacı kamu fonlarından milyonlarca dolar çalmakla suçlandı.
- Tom has already told the police what was stolen.
- Tom polise çalınanın ne olduğunu anlattı.
- He stole the diamond.
- O elmas çaldı.
- He stole my laptop.
- Laptopumu çaldı.
- It was reported stolen.
- Çalındığı bildirildi.
- I've never stolen anything in my whole life.
- Hayatım boyunca hiçbir şey çalmadım.
- I stole this from Tom.
- Bunu Tom'dan çaldım.
- Tom stole a truck from his neighbor's farm.
- Tom komşusunun çiftliğinden bir kamyon çaldı.
- We steal stuff.
- Biz bir şeyler çalarız.
- Dan tried to persuade Linda to steal the money.
- Dan, Linda'yı parayı çalması için ikna etmeye çalıştı.
- Tom was caught stealing toilet paper from a public restroom.
- Tom umumi tuvaletten tuvalet kâğıdı çalarken yakalandı.
- Fadil stole Layla's money and car.
- Fadıl Leyla'nın parasını ve arabasını çaldı.
- Let's find out who stole Tom's car.
- Tom'un arabasını kimin çaldığını bulalım.
- Fadil stole Layla's money and car.
- Fadıl, Leyla'nın parasını ve arabasını çaldı.
- Tom steals stuff.
- Tom bir şeyler çaldı.
- Tom intended to keep the stolen money for himself.
- Tom çalınan parayı kendisi için saklamaya niyetlendi.
- Tell him that you stole the money.
- Parayı senin çaldığını ona söyle.
- Tom stole the money.
- Tom parayı çaldı.
- It was probably stolen.
- Muhtemelen çalındı.
- The money was stolen from his briefcase.
- Para, onun evrak çantasından çalındı.
- Let's find out who stole Tom's car.
- Tom'un arabasını kimin çaldığını öğrenelim.
- He was seen stealing apples from the neighbor's tree.
- Komşusunun ağacından elma çalarken görüldü.
- Tom stole my girlfriend.
- Tom kız arkadaşımı çaldı.
- Tom tried to make amends by giving back all the money he had stolen.
- Tom çaldığı tüm parayı geri vererek özür dilemeye çalıştı.
- I had my pen stolen.
- Kalemimi çaldırdım.
- What makes you so sure Tom was the one who stole your bicycle?
- Bisikletini çalanın Tom olduğundan o kadar emin olmanı sağlayan ne?
- My wallet has been stolen.
- Cüzdanım çalındı.
- I'm angry because someone stole my bicycle.
- Kızgınım çünkü biri benim bisikletimi çaldı.
- She had a book stolen from the library.
- Kütüphaneden bir kitap çaldırdı.
- The Mona Lisa was stolen from the Louvre in 1911.
- Mona Lisa 1911'de Louvre'dan çalındı.
- My car was stolen.
- Arabam çalındı.
- They found the stolen money.
- Onlar çalınan parayı buldular.
- How much money did Tom steal last yesterday?
- Tom dün ne kadar para çaldı?
- The police found the stolen jewels.
- Polis çalınmış mücevherleri buldu.
- He stole my purse from me.
- O, benden çantamı çaldı.
- Sami stole computers.
- Sami bilgisayar çaldı.
- Tom had some money stolen from his tent.
- Tom'un çadırından biraz para çalındı.
- I stole a boat.
- Bir tekne çaldım.
- They accused him of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladılar.
- He caught a boy stealing his watch.
- Saatini çalan bir çocuğu yakaladı.
- Tom stole my candy.
- Tom şekerimi çaldı.
- I stole it from her.
- Bunu ondan çaldım.
- This photo was stolen from my friend.
- Bu fotoğraf arkadaşımdan çalındı.
- The monkeys stole all the food.
- Maymunlar bütün yiyecekleri çaldı.
- He had his car stolen in that parking lot.
- Şu otoparkta arabası çalındı.
- Are you really going to steal one?
- Sen gerçekten bir tane çalacak mısın?
- Tom and I stole it weeks ago.
- Tom ve ben onu haftalar önce çaldık.
- This is the money Tom stole.
- Bu Tom'un çaldığı para.
- I accused him of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladım.
- Tom stole your car.
- Tom arabanı çaldı.
- Mary claims that you stole the pearls from her.
- Mary incileri ondan çaldığını iddia ediyor.
- My bag was stolen.
- Çantam çalındı.
- That man stole all of his money.
- O adam onun bütün parasını çaldı.
- Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
- Tom, Mary'nin büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
- She accused him of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladı.
- I had my camera stolen.
- Kameramı çaldırdım.
- Dan broke into the vault and stole millions of dollars.
- Dan kasaya girdi ve milyonlarca dolar çaldı.
- She stole my heart.
- Kalbimi çaldı.
- He recovered his stolen wallet.
- O, çalınan cüzdanını kurtardı.
- He stole money from me.
- Benden para çaldı.
- Just your friends steal your books.
- Sadece arkadaşların kitaplarını çalıyor.
- Sami broke open every slot machine in the bar and stole the money.
- Sami bardaki bütün kumar makinelerini kırdı ve paraları çaldı.
- My watch has been stolen.
- Saatim çalındı.
- Did you steal that car?
- Sen o arabayı çaldın mı?
- It was Tom who stole Mary's bike.
- Mary'nin motosikletini çalan Tom'du.
- If the vase is not found, John may be accused of stealing it.
- Vazo bulunamazsa, John onu çalmakla suçlanabilir.
- Tom is saying we stole his dog.
- Tom köpeğini çaldığımızı söylüyor.
- His bag was stolen yesterday.
- Dün onun çantası çalındı.
- Tom had his wallet stolen on the train.
- Tom trende cüzdanını çaldırdı.
- Can you teach me how to steal?
- Bana nasıl çalınacağını öğretebilir misin?
- I got my notebook stolen.
- Not defterimi çaldırdım.
- Sami was captured on camera stealing a box of latex gloves.
- Sami bir kutu lateks eldiven çalarken kameraya yakalandı.
- Tom seems to be unwilling to believe that Mary was the one who stole his credit cards.
- Tom, kredi kartlarını çalanın Mary olduğuna inanmak istemiyor gibi görünüyor.
- Someone stole my cash.
- Birisi nakit paramı çaldı.
- She admitted to having stolen the jewels.
- O, mücevherleri çaldığını itiraf etti.
- Tom stole Mary's bicycle.
- Tom, Mary'nin bisikletini çaldı.
- Tom admitted that he was the one who stole Mary's bracelet.
- Tom Mary'nin bileziğini çalan kişi olduğunu itiraf etti.
- He stole my laptop.
- Dizüstü bilgisayarımı çaldı.
- My sister stole my nail polish.
- Kız kardeşim ojemi çaldı.
- My bicycle's been stolen.
- Bisikletim çalındı.
- They found the stolen money.
- Çalınan parayı buldular.
- He stole a very valuable diamond ring.
- O çok değerli bir elmas yüzük çaldı.
- I'm positive Tom was the one who stole my watch.
- Saatimi çalan kişinin Tom olduğundan eminim.
- I never stole anything from you.
- Senden hiçbir zaman bir şey çalmadım.
- The police found the stolen jewels.
- Polis çalınan mücevherleri buldu.
- This is the man who they say stole the car.
- Onların arabayı çaldı dedikleri adam budur.
- How long have you been stealing from me?
- Ne zamandır benden çalıyorsun?
- Intimate photos were stolen from many celebrities' phones.
- Pek çok ünlünün telefonlarından mahrem fotoğraflar çalındı.
- I didn't steal the money.
- Parayı ben çalmadım.
- Someone stole Tom's car last week.
- Geçen hafta biri Tom'un arabasını çaldı.
- The spy was very furtive as he stole the keys from the guard.
- Casus, gardiyandan anahtarları çalarken çok sinsiydi.
- Tom stole Mary's purse.
- Tom, Mary'nin cüzdanını çaldı.
- Tom stole several credit cards to fund his addiction.
- Tom bağımlılığını finanse etmek için birkaç kredi kartı çaldı.
- The man stole my wallet.
- Adam benim cüzdanımı çaldı.
- Someone stole my rucksack.
- Birisi sırt çantamı çaldı.
- Someone stole Tom's car last week.
- Geçen hafta birisi Tom'un arabasını çaldı.
- You told me you stole his motorcycle.
- Bana onun motosikletini çaldığını söyledin.
- Dan was arrested for stealing a phone at the supermarket.
- Dan süpermarketten telefon çaldığı için tutuklandı.
- Tom stole the necklace.
- Tom kolyeyi çaldı.
- The bat was stolen yesterday, along with the balls.
- Sopa dün toplarla birlikte çalındı.
- Do you think it was Tom who stole the money?
- Sence parayı çalan Tom muydu?
- She accused her of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladı.
- It was his notebook that was stolen.
- Çalınan onun defteriydi.
- My bag was stolen.
- Benim çantam çalındı.
- I had my wallet stolen on my way to the office.
- Ofise giderken cüzdanımı çaldırdım.
- Have you been stealing from me?
- Benden çalıyor musun?
- Did you steal it?
- Onu çaldın mı?
- Did you steal them?
- Onları çaldın mı?
- I found out who stole my bicycle.
- Bisikletimi çalanı buldum.
- Tom put the stolen money in his gym bag.
- Tom çalınan parayı spor çantasına koydu.
- A man stole my purse.
- Bir adam cüzdanımı çaldı.
- She stole a lot of money from him.
- Ondan çok para çaldı.
- Tom stole my camera.
- Tom benim kameramı çaldı.
- He stole a very valuable diamond ring.
- Çok değerli bir elmas yüzük çaldı.
- Sami stole Layla's phone and car.
- Sami, Leyla'nın telefonunu ve arabasını çaldı.
- I steal stuff.
- Ben eşya çalarım.
- Mary claims you stole her pearls.
- Mary senin onun incilerini çaldığını iddia ediyor.
- I should never have stolen that.
- Onu asla çalmamalıydım.
- Stolen money never bears fruit.
- Çalınan paradan hayır gelmez.
- My truck has been stolen.
- Kamyonum çalındı.
- I stole it from them.
- Onlardan çaldım.
- Tom never suspected that Mary was the one who had stolen his wallet.
- Tom cüzdanını çalan kişinin Mary olduğundan hiç şüphelenmedi.
- They stole my lover and all the colors of happiness.
- Sevgilimi ve mutluluğun tüm renklerini çaldılar.
- Tom stole Mary's computer.
- Tom, Mary'nin bilgisayarını çaldı.
- Tom stole everything.
- Tom her şeyi çaldı.
- Are you saying Tom is the one who stole your bicycle?
- Bisikletini çalanın Tom olduğunu mu söylüyorsun?
- I didn't steal anything.
- Hiçbir şey çalmadım.
- Tom broke into Mary's car and stole what was hidden under the driver's seat.
- Tom Mary'nin arabasına zorla girdi ve sürücü koltuğunun altında gizli olan şeyi çaldı.
- Tom broke into Mary's car and stole what was hidden under the driver's seat.
- Tom, Mary'nin arabasına girdi ve sürücü koltuğunun altında saklı olan şeyi çaldı.
- My stuff was stolen.
- Benim eşyalarım çalındı.
- Tom caught Mary stealing money from the cash register.
- Tom, Mary'yi kasadan para çalarken yakaladı.
- Sami stole Farid's girlfriend.
- Sami, Farid'in kız arkadaşını çaldı.
- That's the guy I saw steal Mary's handbag.
- Mary'nin el çantasını çaldığını gördüğüm adam bu.
- Tom stole a gun.
- Tom bir silah çaldı.
- He had his car stolen in broad daylight.
- Güpegündüz arabasını çaldırdı.
- You stole the money, didn't you?
- Parayı çaldın, değil mi?
- Jewels worth €40-million were stolen in Cannes from the Carlton hotel.
- Cannes'da Carlton otelinden 40 milyon Euro değerinde mücevher çalındı.
- He admitted that he had stolen the treasure.
- O, hazineyi çaldığını itiraf etti.
- Do you know who stole Tom's laptop?
- Tom'un laptopunu kimin çaldığını biliyor musun?
- The donations were stolen from the box.
- Bağışlar kutudan çalındı.
- The thieves divvied up the stolen loot among themselves.
- Hırsızlar çaldıkları ganimeti aralarında bölüştüler.
- Tom was stealing money for the last two years, and Mary knew it all the time.
- Tom son iki yıldır para çalıyordu ve Mary bunu her zaman biliyordu.
- I want you to help me find out who stole my car.
- Arabamı kimin çaldığını öğrenmeme yardım etmeni istiyorum.
- He proposed to his girl friend with a ring he had stolen from a local jewelry.
- O yerel bir kuyumcudan çaldığı bir yüzükle kız arkadaşına evlenme teklif etti.
- I think Tom is the one who stole Mary's diamond ring.
- Bence Mary'nin elmas yüzüğünü çalan Tom'du.
- Someone is openly stealing my example sentences and this has to stop.
- Birileri açıkça benim örnek cümlelerimi çalıyor ve bu artık sona ermeli.
- Tom stole some old coins from Mary's house.
- Tom Mary'nin evinden bazı eski paraları çaldı.
- Tom was caught stealing apples from his neighbor's tree.
- Tom komşusunun ağacından elma çalarken yakalandı.
- The thief stole the jewels last night.
- Hırsız dün gece mücevherleri çaldı.
- Looters stole ancient artifacts from the tomb.
- Yağmacılar mezardan antik eserleri çaldı.
- He was arrested because he stole money.
- Para çaldığı için tutuklandı.
- All of the money in the cupboard was stolen.
- Dolaptaki bütün para çalındı.
- She thinks I'm trying to steal her boyfriend.
- O benim onun erkek arkadaşını çalmaya çalıştığımı düşünüyor.
- Tom claims that you stole his bicycle.
- Tom senin onun bisikletini çaldığını iddia ediyor.
- Someone broke into Mary's flat and stole her jewellery.
- Birisi Mary'nin dairesine girip mücevherlerini çalmış.
- Tom is the one that's been stealing our sheep.
- Koyunlarımızı çalan kişi Tom.
- I know you stole it.
- Çaldığını biliyorum.
- I didn't steal your wallet.
- Ben senin cüzdanını çalmadım.
- Dan accused Linda of stealing rations.
- Dan Linda'yı erzak çalmakla suçladı.
- I'd rather starve than steal.
- Çalmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
- Why would anyone want to steal any of this?
- Neden birisi bunları çalmak istesin ki?
- Looters stole ancient artifacts from the tomb.
- Yağmacılar mezardan antik eserler çaldı.
- When did you first suspect it was Tom who stole your money?
- Paranı çalanın Tom olduğundan ilk kez ne zaman şüphelendin?
- He will not steal my money; I have faith in him.
- Paramı çalmaz; ona güveniyorum.
- Tom's bicycle has been stolen, too.
- Tom'un bisikleti de çalındı.
- Tom stole the diamond.
- Tom elması çaldı.
- The police recovered the stolen money.
- Polis çalınan parayı geri aldı.
- The boy stole money from his mother's handbag.
- Çocuk annesinin çantasından para çaldı.
- You stole my idea.
- Benim fikrimi çaldın.
- She accused me of stealing her money.
- O beni parasını çalmakla suçladı.
- I think Tom knows who stole my wallet.
- Sanırım cüzdanımı kimin çaldığını Tom biliyor.
- We cannot allow these people to steal our jobs.
- Bu insanların işimizi çalmasına izin veremeyiz.
- I would rather starve than steal.
- Çalmaktansa açlıktan ölmeyi yeğlerim.
- Tom stole a very valuable diamond ring.
- Tom çok değerli bir elmas yüzük çaldı.
- The suspect reportedly stole computers.
- Söylendiğine göre sanık bilgisayarları çalmış.
- The thief told the police he hadn't stolen anything.
- Hırsız polise bir şey çalmadığını söyledi.
- Who says that I steal money?
- Para çaldığımı kim söyledi?
- My money was stolen by a thief.
- Param bir hırsız tarafından çalındı.
- Tom fenced the stolen jewels.
- Tom çalınan mücevherleri çitle çevirdi.
- Tom never told Mary where he hid the money he had stolen.
- Tom çaldığı parayı nereye sakladığını Mary'ye asla söylemedi.
- If they hadn't found the vase, John would have been accused of stealing it.
- Vazoyu bulmasalardı, John onu çalmakla suçlanacaktı.
- I've never stolen anything.
- Hiç bir şey çalmadım.
- I stole it from them.
- Bunu onlardan çaldım.
- My bike was stolen yesterday.
- Dün bisikletim çalındı.
- I caught him stealing the camera.
- Onu kamerayı çalarken yakaladım.
- Tom said he'd never steal anything again.
- Tom bir daha asla bir şey çalmayacağını söyledi.
- She steals stuff.
- O, eşya çalar.
- Tom stole Mary's watch.
- Tom, Mary'nin saatini çaldı.
- I think Tom is the one who stole Mary's diamond ring.
- Bence Tom, Mary'nin elmas yüzüğünü çalan kişi.
- Tom likes to break into the homes of teenagers to steal and destroy their violent video games.
- Tom, şiddet içeren video oyunlarını çalıp yok etmek için gençlerin evlerine girmeyi seviyor.
- Tom stole a lot of money.
- Tom çok para çaldı.
- Maybe Tom was the one who stole Mary's necklace.
- Belki de Mary'nin kolyesini çalan Tom'dur.
- Someone has stolen our clothes.
- Biri elbiselerimizi çaldı.
- What proof do you have that Tom was the one who stole your mother's necklace?
- Annenin kolyesini Tom'un çaldığına dair elinde ne kanıt var?
- That's the guy who stole Tom's phone.
- Tom'un telefonunu çalan adam bu.
- My camera was stolen on the train.
- Kameram trende çalındı.
- Tom hacked into the company's system to try to steal money.
- Tom para çalmak için şirketin sistemine girdi.
- The thief stole my car.
- Hırsız arabamı çaldı.
- According to mythology, Prometheus stole the sacred fire from the gods.
- Mitolojiye göre, Prometheus tanrılardan kutsal ateşi çaldı.
- I was the one who stole Mary's diamond ring.
- Mary'nin elmas yüzüğünü çalan bendim.
- Tom stole some guns.
- Tom birkaç silah çaldı.
- My purse was stolen on the bus.
- Cüzdanım otobüste çalındı.
- My wallet was stolen in the cloak room.
- Benim cüzdanım vestiyerde çalındı.
- Yesterday I had my bicycle stolen.
- Dün bisikletimi çaldırdım.
- I'm the one who stole Tom's money.
- Tom'un parasını çalan benim.
- How did you know Tom was the one who stole your saxophone?
- Saksafonunu çalan kişinin Tom olduğunu nasıl bildin?
- I think my suitcase was stolen.
- Sanırım valizim çalındı.
- More than $1 million of jewels were stolen from a hotel room in Cannes.
- Cannes'da bir otel odasından 1 milyon dolardan fazla mücevher çalındı.
- You and I both know you were the one who stole Tom's bicycle.
- Sen de ben de Tom'un bisikletini çalanın sen olduğunu biliyoruz.
- Mary had her handbag stolen.
- Mary'nin el çantası çalındı.
- Tom stole a motor scooter.
- Tom bir motorlu scooter çaldı.
- That man stole my wallet.
- O adam benim cüzdanımı çaldı.
- I would rather starve to death than steal.
- Çalmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
- It is bad to steal.
- Çalmak kötüdür.
- I had my camera stolen.
- Fotoğraf makinemi çaldırdım.
- Some of the money was stolen.
- Paranın bir kısmı çalındı.
- He was accused of stealing the jewels.
- Mücevherleri çalmakla suçlandı.
- Tom used the money he stole from Mary to buy himself a new bicycle.
- Tom, Mary'den çaldığı parayı yeni bir bisiklet almak için kullandı.
- Tom stole a lot of money from Mary.
- Tom Mary'den çok para çaldı.
- I shouldn't have accused him of stealing the money.
- Onu parayı çalmakla suçlamamalıydım.
- Maybe Tom was the one who stole your bicycle.
- Belki de Tom senin bisikletini çalan kişiydi.
- Sami stole Layla's boat.
- Sami, Layla'nın teknesini çaldı.
- Tom said you stole his car.
- Tom arabasını çaldığını söyledi.
- My bicycle was stolen.
- Bisikletim çalındı.
- Tom admitted that he stole Mary's jewelry.
- Tom Mary'nin mücevheratını çaldığını itiraf etti.
- My money was stolen.
- Param çalındı.
- Are you suggesting that I stole something?
- Bir şey çaldığımı mı ima ediyorsunuz?
- I have to steal that recipe.
- O tarifi çalmalıyım.
- That man stole all of his money.
- O adam bütün parasını çaldı.
- You've been stealing from me.
- Benden çalıyorsun.
- He stole money from her wallet.
- Onun cüzdanından para çaldı.
- Tom was caught stealing.
- Tom çalarken yakalandı.
- I stole your bag because I ran out of money.
- Çantanı çaldım çünkü param kalmamıştı.
- Tom stole the ring.
- Tom yüzüğü çaldı.
- They stole her wallet on the train.
- Trende onun cüzdanını çaldılar.
- I didn't steal it.
- Onu çalmadım.
- Someone stole her money.
- Birisi onun parasını çaldı.
- Tom was caught stealing toilet paper from a public restroom.
- Tom umumi bir tuvaletten tuvalet kağıdı çalarken yakalandı.
- It is wrong to steal.
- Çalmak yanlıştır.
- He proposed to his girl friend with a ring he had stolen from a local jewelry.
- Kız arkadaşına yerel bir kuyumcudan çaldığı yüzükle evlenme teklif etmiş.
Show More (1266)
|