|
- I do not know his telephone number.
- Telefon numarasını bilmiyorum.
- In those days, we could protect ourselves effectively by becoming ex-directory or changing our telephone numbers.
- O günlerde listelenmeden ya da telefon numaralarımızı değiştirerek kendimizi etkili bir şekilde koruyabiliyorduk.
- The e-mail addresses of NTT DoCoMo mobile phones are based on the phones' telephone numbers.
- NTT DoCoMo cep telefonlarının e-posta adresleri telefonların telefon numaralarına dayanmaktadır.
- She asked him if he knew my telephone number.
- Ona telefon numaramı bilip bilmediğini sordu.
- Tom asked Mary for her telephone number.
- Tom Mary'den telefon numarasını istedi.
- What is the telephone number of the ambulance?
- Ambulansın telefon numarası nedir?
- Tom may know Mary's telephone number.
- Tom, Mary'nin telefon numarasını biliyor olabilir.
- Did you take note of the telephone number?
- Telefon numarasını not ettin mi?
- Will you give me your telephone number?
- Bana telefon numaranı verir misin?
- I ran across his telephone number in an old address book of mine.
- Eski adres defterimde onun telefon numarasına rastladım.
- She always forgets my telephone number.
- O her zaman telefon numaramı unutur.
- Just in case something happens, here's my telephone number.
- Bir şey olursa diye, telefon numaram burada.
- I don't know her telephone number.
- Onun telefon numarasını bilmiyorum.
- Can I have your name and telephone number?
- İsminizi ve telefon numaranızı alabilir miyim?
- Tom doesn't know Mary's telephone number.
- Tom, Mary'nin telefon numarasını bilmiyor.
- Not knowing her telephone number, I couldn't call her.
- Telefon numarasını bilmediğim için onu arayamadım.
- I forget your telephone number.
- Telefon numaranı unuttum.
- I forget your telephone number.
- Telefon numaranı unutuyorum.
- Does she know your telephone number?
- Telefon numaranı biliyor mu?
- Had I known your telephone number, I would have called you.
- Telefon numaranı bilseydim, seni arardım.
- Tom wished that he knew Mary's telephone number.
- Tom Mary'nin telefon numarasını bilmeyi diledi.
- May I please have your telephone number?
- Telefon numaranızı alabilir miyim?
- He wants to have my telephone number.
- Telefon numaramı almak istiyor.
- Can I have your telephone number?
- Telefon numaranızı alabilir miyim?
- I ran across his telephone number in an old address book of mine.
- Eski bir adres defterimde onun telefon numarasına denk geldim.
- What's your new telephone number?
- Senin yeni telefon numaran ne?
- Tom wouldn't tell Mary what his telephone number was.
- Tom, Mary'ye telefon numarasını söylemedi.
- Did she give you her telephone number?
- Sana telefon numarasını verdi mi?
- Give me your telephone number.
- Bana telefon numaranı ver.
- I want to know your telephone number.
- Telefon numaranı bilmek istiyorum.
- I wrote down that telephone number.
- O telefon numarasını ben yazdım.
- If I had known your telephone number, I would have called you.
- Telefon numaranı bilseydim, seni arardım.
- Not knowing her telephone number, I couldn't call her.
- Telefon numarasını bilmeyince onu arayamıyorum.
- He gave me his office telephone number and address.
- Bana ofisinin telefon numarasını ve adresini verdi.
- Tom doesn't know Mary's telephone number.
- Tom Mary'nin telefon numarasını bilmiyor.
- Tom regrets telling Mary his telephone number.
- Tom, Mary'ye telefon numarasını söylediği için pişmanlık duymaktadır.
- May I have your name and telephone number, please?
- İsminizi ve telefon numaranızı alabilir miyim lütfen?
- Do you remember his telephone number?
- Telefon numarasını hatırlıyor musun?
- I forget your telephone number.
- Telefon numaranızı unuttum.
- Tom asked Mary for John's telephone number.
- Tom Mary'den John'un telefon numarasını istedi.
- Please tell me your name and telephone number.
- Lütfen bana adını ve telefon numaranı söyle.
- Tom wrote down Mary's telephone number.
- Tom, Mary'nin telefon numarasını yazdı.
- She gave him her name and telephone number.
- Ona adını ve telefon numarasını verdi.
- Please write your telephone number here.
- Lütfen telefon numaranızı buraya yazın.
- Can you give me your telephone number, please?
- Bana telefon numaranızı verir misiniz, lütfen?
- May I have your name and telephone number, please?
- Ad ve telefon numaranızı alabilir miyim lütfen?
- Let me give you my telephone number.
- Sana telefon numaramı vereyim.
- I wish I knew Tom's telephone number.
- Keşke Tom'un telefon numarasını bilseydim.
- Please write your telephone number here.
- Lütfen buraya telefon numaranızı yazın.
- Does she know your telephone number?
- O senin telefon numaranı biliyor mu?
- I don't think Tom knows my telephone number.
- Tom'un telefon numaramı bildiğini sanmıyorum.
- She always forgets my telephone number.
- Telefon numaramı hep unutuyor.
- Did you write down the telephone number?
- Telefon numarasını not ettin mi?
- Tom asked Mary for John's telephone number.
- Tom, Mary'den John'un telefon numarasını istedi.
- Do you remember his telephone number?
- Onun telefon numarasını hatırlıyor musun?
- I must ask Nick for his new address and telephone number when I see him.
- Onu görünce, Nick'e onun yeni adresini ve telefon numarasını sormalıyım.
- Is there a mistake in the telephone number?
- Telefon numarasında bir yanlışlık var mı?
- Tom gave Mary his telephone number.
- Tom, Mary'ye telefon numarasını verdi.
- Did she give you her telephone number?
- O sana telefon numarasını verdi mi?
- Tom wrote down Mary's telephone number.
- Tom Mary'nin telefon numarasını yazdı.
- Here's my telephone number.
- İşte telefon numaram.
- Did you write down the telephone number?
- Telefon numarasını yazdın mı?
- Tom didn't give Mary his real telephone number.
- Tom Mary'ye gerçek telefon numarasını vermedi.
- I was told that you know Tom's telephone number.
- Tom'un telefon numarasını bildiğinizi söylediler.
- Here's my telephone number.
- İşte benim telefon numaram.
- I forgot my telephone number.
- Telefon numaramı unuttum.
- Please tell me your name and telephone number.
- Lütfen bana adınızı ve telefon numaranızı söyleyin.
- Tom regrets telling Mary his telephone number.
- Tom telefon numarasını Mary'ye söylediğine pişman.
- Can you give me your telephone number, please?
- Bana telefon numaranızı verebilir misiniz, lütfen?
- Give me your address and telephone number.
- Bana adresini ve telefon numaranı ver.
- He gave me his office telephone number and address.
- O bana ofis telefon numarasını ve adresini verdi.
- I don't know her telephone number.
- Telefon numarasını bilmiyorum.
- Tom wished that he knew Mary's telephone number.
- Tom, Mary'nin telefon numarasını bilmeyi diledi.
- Write your telephone number down on this pad.
- Bu kağıt üzerine telefon numaranızı yazın.
- Tom wants my telephone number.
- Tom telefon numaramı istiyor.
- He wants to have my telephone number.
- O benim telefon numaramı almak istiyor.
- Tom didn't give Mary his real telephone number.
- Tom, Mary'ye gerçek telefon numarasını vermedi.
- Can I have your name and telephone number?
- Adınızı ve telefon numaranızı alabilir miyim?
- Give me your telephone number.
- Bana telefon numaranızı verin.
- May I please have your telephone number?
- Telefon numaranızı alabilir miyim, lütfen?
- In Europe, you can call the emergency telephone number 112 on a mobile phone without a SIM card or credit.
- Avrupa'da acil durum telefon numarası 112'yi SIM kart veya kontör olmadan cep telefonundan arayabilirsiniz.
- I made a note of the telephone number.
- Telefon numarasını not aldım.
- I wrote down that telephone number.
- O telefon numarasını not aldım.
- Just in case something happens, here's my telephone number.
- Her ihtimale karşı bir şey olursa, işte telefon numaram.
- I don't think Tom knows my telephone number.
- Tom'un benim telefon numaramı bildiğini sanmıyorum.
- I was told that you know Tom's telephone number.
- Bana Tom'un telefon numarasını bildiğin söylendi.
- Tom asked Mary if she knew John's new telephone number.
- Tom, Mary'ye John'un yeni telefon numarasını bilip bilmediğini sordu.
- He wrote down the telephone number.
- Telefon numarasını yazdı.
- Is there a mistake in the telephone number?
- Telefon numarasında bir yanlışlık mı var?
- Write your telephone number down on this pad.
- Telefon numaranı bu kağıda yaz.
- He wrote down the telephone number.
- Telefon numarasını not etti.
- Tom wouldn't tell Mary what his telephone number was.
- Tom telefon numarasının ne olduğunu Mary'ye söylemedi.
- If I had known your telephone number, I would have called you.
- Telefon numaranı bilseydim seni arardım.
- I must ask Nick for his new address and telephone number when I see him.
- Nick'i gördüğümde yeni adresini ve telefon numarasını sormalıyım.
- I wish I knew Tom's telephone number.
- Keşke Tom'un telefon numarasını bilsem.
- Tom has recently changed his telephone number.
- Tom yakın zamanda telefon numarasını değiştirdi.
- Tom asked me if I knew Mary's telephone number.
- Tom bana Mary'nin telefon numarasını bilip bilmediğimi sordu.
- What's your new telephone number?
- Yeni telefon numaran ne?
Show More (95)
|
