|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
çeşit |
sort n.
|
|
Tom is wearing a Halloween costume of some sort, but I'm not sure what he's supposed to be.
Tom bir çeşit Cadılar Bayramı kostümü giyiyor ama ne olması gerektiğinden emin değilim.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
çeşit |
variety n.
|
|
She owns nothing of the plant variety.
Onun elinde hiçbir bitki çeşidi yok.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
çeşit |
kind n.
|
|
Alice used some kind of device to draw the bats here.
Alice yarasaları buraya çekmek için bir çeşit alet kullanmış.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
çeşit |
flavor n.
|
|
My favorite flavor of ice cream is chocolate.
En sevdiğim dondurma çeşidi çikolatalı olandır.
More Sentences
|
5 |
General |
çeşit |
diversity n.
|
|
This third device appears to have produced a lower diversity of organic molecules.
Bu üçüncü araç daha az çeşitlilikte organik molekül üretmiş gibi görünüyor.
More Sentences
|
6 |
General |
çeşit |
range n.
|
|
You have given dealers a huge range of new weapons.
Bayilere çok çeşitli yeni silahlar verdiniz.
More Sentences
|
7 |
General |
çeşit |
variety n.
|
|
Mountain areas offer a huge variety of riches.
Dağlık alanlar çok çeşitli zenginlikler sunar.
More Sentences
|
8 |
General |
çeşit |
item n.
|
|
Tom always orders the cheapest item on the menu.
Tom her zaman menüdeki en ucuz çeşidi sipariş eder.
More Sentences
|
9 |
General |
çeşit |
kind n.
|
|
Yet, it seems reasonable to want some kind of relief.
Yine de bir çeşit rahatlama istemek makul görünüyor.
More Sentences
|
10 |
General |
çeşit |
sort n.
|
|
Tom is playing a string instrument of some sort.
Tom bir çeşit telli çalgı çalıyor.
More Sentences
|
|
11 |
General |
çeşit |
variation n.
|
|
This is a humorous variation of a proverb.
Bu, bir atasözünün mizahi bir çeşididir.
More Sentences
|
12 |
General |
çeşit |
assortment n.
|
|
We also have lentils in our assortment.
Çeşitlerimiz arasında mercimek de var.
More Sentences
|
13 |
General |
çeşit |
form n.
|
|
In today's world almost every technical and industrial innovation requires some form of computer-aided activity.
Günümüz dünyasında neredeyse her teknik ve endüstriyel yenilik bir çeşit bilgisayar destekli faaliyet gerektiriyor.
More Sentences
|
14 |
General |
çeşit |
type n.
|
|
There are many types of marketing and advertising methods today.
Günümüzde çok sayıda tanıtım ve reklam çeşidi bulunur.
More Sentences
|
15 |
General |
her çeşit |
all sorts n.
|
|
Tom can do all sorts of things quite well.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
More Sentences
|
16 |
General |
her çeşit |
all kinds n.
|
|
I hate insects of all kinds.
Her çeşit böcekten nefret ederim.
More Sentences
|
17 |
General |
bir çeşit |
a kind of adj.
|
|
It is a kind of orange.
Bir çeşit portakal.
More Sentences
|
18 |
General |
çeşit |
sort of adj.
|
|
The report naively gives the impression that if you have some sort of democratic control, all will be okay.
Rapor safça, bir çeşit demokratik kontrole sahipseniz her şeyin yolunda gideceği izlenimini vermektedir.
More Sentences
|
Colloquial |
|
19 |
Colloquial |
her çeşit (insan/şey) |
all kinds of (people or things) expr.
|
|
There's all kinds of people in the world.
Dünyada her çeşit insan var.
More Sentences
|
20 |
Colloquial |
her çeşit (insan/şey) |
all kinds of (people or things) expr.
|
|
We fix all kinds of clocks here.
Burada her çeşit saati tamir ederiz.
More Sentences
|
Technical |
|
21 |
Technical |
çeşit |
type n.
|
|
But it was a very narrow and specific type of freedom.
Ama bu çok dar ve spesifik bir özgürlük çeşidiydi.
More Sentences
|
22 |
Technical |
çeşit |
kind n.
|
|
There are over 15 different kinds of pies.
15 çeşitten fazla turta var.
More Sentences
|
23 |
Technical |
çeşit |
variety n.
|
|
A great variety of plants and animals live in the tropical rain forest.
Çok çeşitli bitkiler ve hayvanlar tropikal yağmur ormanlarında yaşıyor.
More Sentences
|
General |
|
24 |
General |
çeşit |
nature n.
|
|
25 |
General |
bir çeşit venedik altın akçesi |
ducado n.
|
|
26 |
General |
çeşit |
stamp n.
|
|
27 |
General |
bir çeşit iran halısı |
kirman n.
|
|
28 |
General |
bir çeşit bira |
ale n.
|
|
29 |
General |
her çeşit |
gamut of n.
|
|
30 |
General |
çeşit |
sample n.
|
|
|
31 |
General |
bir çeşit dantela |
knotwork n.
|
|
32 |
General |
bir çeşit kurabiye |
shortbread n.
|
|
33 |
General |
çeşit |
ilk n.
|
|
34 |
General |
ortadoğuda müslüman erkeklerin taktığı fese benzeyen bir çeşit şapka |
tarbush n.
|
|
35 |
General |
çeşit |
hue n.
|
|
36 |
General |
koyu renkli bir çeşit bira |
stout n.
|
|
37 |
General |
kuvvetli bir çeşit mukavva |
tagboard n.
|
|
38 |
General |
sciaenidae familyasından davul sesi çıkaran bir çeşit balık |
drumfish n.
|
|
39 |
General |
kızıl deniz ve hint okyanusu sularında yaşayan ve bitkiyle beslenen bir çeşit memeli hayvan |
dugong n.
|
|
40 |
General |
çok sade bir çeşit kadın elbisesi |
shift n.
|
|
41 |
General |
çeşit |
manner n.
|
|
42 |
General |
bir çeşit sosis |
hot dog n.
|
|
43 |
General |
bir çeşit küflü peynir |
blue cheese n.
|
|
44 |
General |
çeşit |
breed n.
|
|
45 |
General |
çedar bir çeşit peynir |
cheddar n.
|
|
46 |
General |
çeşit |
stripe n.
|
|
47 |
General |
rusya'da kullanılan dört tekerlekli bir çeşit at arabası |
telega n.
|
|
48 |
General |
çeşit |
class n.
|
|
49 |
General |
bir çeşit dalış giysisi |
wetsuit n.
|
|
50 |
General |
cama benzeyen bir çeşit bazalt |
tachylyte n.
|
|
51 |
General |
bir çeşit gevrek |
melba toast n.
|
|
52 |
General |
büyük bir çeşit bıçak |
machete n.
|
|
53 |
General |
bir çeşit lahana |
borecole n.
|
|
54 |
General |
bir çeşit reçine |
dammar n.
|
|
55 |
General |
beş top ile oynanan bir çeşit bilardo |
pool on n.
|
|
56 |
General |
çeşit |
order n.
|
|
57 |
General |
bir çeşit bilardo |
snooker n.
|
|
58 |
General |
bir çeşit sosis |
frankfurter n.
|
|
59 |
General |
bir çeşit sağlam ve esnek kereste ve bu kerestenin elde edildiği ağacın adı |
lancewood n.
|
|
60 |
General |
açık zemin üstünde koyu renk kare desenlerden oluşmuş bir çeşit kumaş |
tattersall n.
|
|
61 |
General |
bir çeşit beyaz ispanyol şarabı |
sherry n.
|
|
62 |
General |
gofret/bir çeşit gözleme |
waffle n.
|
|
63 |
General |
bir çeşit salata sosu |
vinaigrette n.
|
|
64 |
General |
çeşit |
style n.
|
|
65 |
General |
kalın bir çeşit yünlü kumaş |
kersey n.
|
|
66 |
General |
çeşit |
denomination n.
|
|
67 |
General |
yağlı deriden üretilen oduncular ve avcılar tarafından giyilen diz boyunda bir çeşit bot |
larrigan n.
|
|
68 |
General |
bir çeşit erkek ayakkabısı |
brogue n.
|
|
69 |
General |
çeşit |
brand n.
|
|
70 |
General |
çeşit |
quality n.
|
|
|
71 |
General |
yokuştan aşağı kayılan veya bunun için özel hazırlanmış parklarda yapılan bir çeşit kızak etkinliği |
tubing n.
|
|
72 |
General |
bir çeşit meyveli dondurma |
sherbet n.
|
|
73 |
General |
gözlemeye benzer bir çeşit börek |
fritter n.
|
|
74 |
General |
çeşit |
version n.
|
|
75 |
General |
çeşit |
rate n.
|
|
76 |
General |
ilaç olarak kullanılan birkaç çeşit yağ |
balm n.
|
|
77 |
General |
bir çeşit ingiliz altını (para) |
sovereign n.
|
|
78 |
General |
eskiden deniz savaşlarında kullanılan bir çeşit sürgülü top mermisi |
langrage n.
|
|
79 |
General |
çeşit |
genre n.
|
|
80 |
General |
bir çeşit yumrulu bitki |
yautia n.
|
|
81 |
General |
bir çeşit iskambil oyunu |
cribbage n.
|
|
82 |
General |
çeşit |
description n.
|
|
83 |
General |
japonya'ya has müzikli ve danslı bir çeşit sahne oyunu |
kabuki n.
|
|
84 |
General |
bir çeşit kaba hint keçesi |
drugget n.
|
|
85 |
General |
bir çeşit lahana turşusu |
kraut n.
|
|
86 |
General |
çeşit |
cast n.
|
|
87 |
General |
bir çeşit tavla |
trictrac n.
|
|
88 |
General |
bir çeşit tavla |
tricktrack n.
|
|
89 |
General |
özellikle japonya'da kullanılan bir çeşit hasır kilim |
tatami n.
|
|
90 |
General |
bir çeşit dondurma |
tortoni n.
|
|
91 |
General |
özellikle göz merceğinde gerçekleştirilen bir çeşit ameliyat (tıp) |
needling n.
|
|
92 |
General |
bir çeşit zırh |
gambeson n.
|
|
93 |
General |
bir çeşit silah |
gisarme n.
|
|
94 |
General |
bir çeşit bar |
ginmill n.
|
|
95 |
General |
bir çeşit fundalık |
grindelia n.
|
|
96 |
General |
ortaçağ dönemi gemilerinde kullanılan bir çeşit kısa ve hafif top güllesi |
carronade n.
|
|
97 |
General |
bir çeşit yumuşak şekerleme |
fudge n.
|
|
98 |
General |
bir çeşit dolmalık kabak |
couragette n.
|
|
99 |
General |
bir çeşit su kaplumbağası |
terrapin n.
|
|
100 |
General |
bir çeşit ufak karanfil |
pink n.
|
|
101 |
General |
sıradan çeşit |
average sort n.
|
|
102 |
General |
mısır şeklinde bir çeşit şeker |
candy corn n.
|
|
103 |
General |
zengin çeşit |
rich variety n.
|
|
104 |
General |
her çeşit/türlü hizmet |
a full range of services n.
|
|
105 |
General |
dağcılıkta ip emniyeti almak için kullanılan bir çeşit sağlam ip |
cordelette n.
|
|
106 |
General |
katolik rahiplerin ayinlerinde diz çöküp dua ederken üstüne yaslandıkları özel bir çeşit tabure |
faldstool n.
|
|
107 |
General |
bir çeşit mısır ekmeği |
corn pone n.
|
|
108 |
General |
çeşit |
flavour n.
|
|
109 |
General |
içi bezelye, plastik vb şeylerle doldurulan bir çeşit oyun topu |
bean bag n.
|
|
110 |
General |
bir çeşit büyüf tef |
tympanum n.
|
|
111 |
General |
bir çeşit oyun tabancası |
nerf gun n.
|
|
112 |
General |
aynı anda iki aracın yarıştığı bir çeşit araba/motor yarışı |
drag racing n.
|
|
113 |
General |
pamuk, ipek ya da sentetikten yapılmış, baş parmak için ayrı bir bölüme sahip bir çeşit çorap |
tabi n.
|
|
114 |
General |
iki kişi ile oynanan, balkanlara özgü bir çeşit iskambil oyunu |
tablanette n.
|
|
115 |
General |
ticari olarak üretilen acı sosların yapımında kullanılan bir çeşit biber |
tabasco pepper n.
|
|
116 |
General |
dönen cam bir tabaka üzerine monte edilmiş görüntülerin kullanılarak hareketli resim efekti yaratılan bir çeşit resim tüpü |
tachyscope n.
|
|
117 |
General |
burma'lı kadınların giydiği bir çeşit etek |
tamein n.
|
|
118 |
General |
demirhindi bitkisinin asidiyle terbiye edilerek pişirilen bir çeşit doğu hint balığı |
tamarind fish n.
|
|
119 |
General |
parlak renkli ve desenli bir çeşit latin amerikan şalı |
tapalo n.
|
|
120 |
General |
ortadoğu'da müslüman erkeklerin taktığı fese benzeyen bir çeşit şapka |
tarboosh n.
|
|
121 |
General |
pamuk, ipek ya da sentetikten yapılmış, baş parmak için ayrı bir bölüme sahip bir çeşit çorap |
tabis n.
|
|
122 |
General |
baş parmak için ayrı bir bölüme sahip ve tabanı dayanıklı bir çeşit ayakkabı |
tabis n.
|
|
123 |
General |
bir çeşit yeni zelanda armudu |
taylor's gold n.
|
|
124 |
General |
çeşit |
rattlebag n.
|
|
125 |
General |
bir çeşit duygusal ve manevi destek modeli |
pastoral care n.
|
|
126 |
General |
bir çeşit tavla |
tricktrack n.
|
|
127 |
General |
kulağın etrafına takılan bir çeşit küpe |
ear cuff n.
|
|
128 |
General |
bir çeşit kulak trompeti |
ear of dionysius n.
|
|
129 |
General |
kulağa tutturulan bir çeşit küpe |
ear wrap n.
|
|
130 |
General |
ilk kez köln'de üretilmiş bir çeşit parfüm |
eau-de-cologne n.
|
|
131 |
General |
bir çeşit anız |
etch [obsolete] n.
|
|
132 |
General |
bir çeşit tavla |
verquere [obsolete] n.
|
|
133 |
General |
bir çeşit frizbi atışı |
blade n.
|
|
134 |
General |
istenilen zamanda oynanabilen dört domino taşı hariç uç uca gelen sayıların toplamda yedi olması gerektiği bir çeşit domino oyunu |
matador n.
|
|
135 |
General |
iki çeşit bira karışımı |
half-and-half [uk] n.
|
|
136 |
General |
kuş yakalamak için kullanılan bir çeşit ağ |
hallier n.
|
|
137 |
General |
piskoposların taht veya katedral dışındayken kullandıkları özel bir çeşit tabure |
faldstool n.
|
|
138 |
General |
bir çeşit örgü sırası |
bout n.
|
|
139 |
General |
çeşit |
mister [dialect] n.
|
|
140 |
General |
bir çeşit ince cam eşyası |
mousseline glass n.
|
|
141 |
General |
çeşit |
riff n.
|
|
142 |
General |
fazla çeşit |
overdiversity n.
|
|
143 |
General |
çok ince doğranmış taze soğan, domates, nane, maydanoz ve bulgurla yapılan bir çeşit lübnan salatası |
tabouli n.
|
|
144 |
General |
belirlenen nesnenin tahmin edilmeye çalışıldığı bir çeşit takım oyunu |
clumps n.
|
|
145 |
General |
bir çeşit yatırım dolandırıcılığı |
ponzi n.
|
|
146 |
General |
çeşit |
fashion n.
|
|
147 |
General |
çeşit |
feather n.
|
|
148 |
General |
ev yapımı bir çeşit kusturucu |
powdered mustard n.
|
|
149 |
General |
bir çeşit kardiyopulmoner egzersiz |
power walking n.
|
|
150 |
General |
amerikan yerlileri arasında sihir ve eğlenceye dayalı bir çeşit şans getirme ritüeli |
powwowism n.
|
|
151 |
General |
çeşit |
savor [us] n.
|
|
152 |
General |
çeşit |
savour [uk] n.
|
|
153 |
General |
çeşit |
savor [obsolete] [us] n.
|
|
154 |
General |
çeşit |
savour [obsolete] [uk] n.
|
|
155 |
General |
bir çeşit at gösterisi |
corinthian n.
|
|
156 |
General |
halatın bükülmesi ile atılan bir çeşit düğüm hareketi |
flype n.
|
|
157 |
General |
bir çeşit rulo tütün |
prick n.
|
|
158 |
General |
bir çeşit demir sondaj çubuğu |
pricker n.
|
|
159 |
General |
bir çeşit havalandırma teli |
pricker n.
|
|
160 |
General |
meyve ve çiçek taşınan bir çeşit söğüt sepet |
prickle n.
|
|
161 |
General |
bir çeşit piyade eri pantolonu |
plush n.
|
|
162 |
General |
hava gemisinden bırakılan bir çeşit kontrol aracı |
sidecar n.
|
|
163 |
General |
bir çeşit kök sebze |
crummock [scotland] n.
|
|
164 |
General |
ucunda birbirine dikili iki deri parçası olan bir çeşit sopa |
slapstick n.
|
|
165 |
General |
yangın dumanından koruyan bir çeşit başlık |
smokehood n.
|
|
166 |
General |
çeşit içeren açık büfe |
smorgasbord n.
|
|
167 |
General |
çeşit |
variant n.
|
|
168 |
General |
geri almak için bir çeşit anlaşma yapmak |
make some sort of deal to get it back v.
|
|
169 |
General |
bir çeşit ıslık sesi çıkarmak |
whiss [obsolete] v.
|
|
170 |
General |
her çeşit |
all manner of adj.
|
|
171 |
General |
bir çeşit |
of sorts adj.
|
|
172 |
General |
her çeşit havaya dayanıklı |
weather proof adj.
|
|
173 |
General |
her çeşit |
whatever adj.
|
|
174 |
General |
binbir çeşit |
all sorts of adj.
|
|
175 |
General |
binbir çeşit |
various kinds of adj.
|
|
176 |
General |
envai çeşit |
a wide array of adj.
|
|
177 |
General |
envai çeşit |
a broad array of adj.
|
|
178 |
General |
envai çeşit |
all kinds of adj.
|
|
179 |
General |
çeşit olsun diye eklenen |
token adj.
|
|
180 |
General |
üç çeşit |
triple adj.
|
|
181 |
General |
her ne çeşit |
what adj.
|
|
182 |
General |
ne çeşit |
whaten [scotland/uk] adj.
|
|
183 |
General |
her çeşit |
whatsomever [obsolete] adj.
|
|
184 |
General |
hayli çeşit |
sort of adv.
|
|
185 |
General |
ilk olarak avustralya çalılıklarında kullanıldığı düşünülen bir çeşit dikkat çekme çığlığı |
cooee! interj.
|
|
186 |
General |
ilk olarak avustralya çalılıklarında kullanıldığı düşünülen bir çeşit dikkat çekme çığlığı |
cooey! interj.
|
|
Phrasals |
|
187 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin ne çeşit biri/bir şey olduğunun farkına varmak |
recognize someone or something for something v.
|
|
188 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin ne çeşit biri/bir şey olduğunu hatırlamak |
recognize someone or something for something v.
|
|
189 |
Phrasals |
bir şeyi bir çeşit tuzla tuzlamak |
salt something with something v.
|
|
190 |
Phrasals |
(bir çeşit maden/doğal kaynak) aramak |
prospect for (something) v.
|
|
191 |
Phrasals |
(bir çeşit maden/doğal kaynak) için araştırma yapmak |
prospect for (something) v.
|
|
192 |
Phrasals |
(bir çeşit maden/doğal kaynak) için bir bölgeyi araştırmak |
prospect for (something) v.
|
|
Phrases |
|
193 |
Phrases |
ne tür/çeşit...? |
what sort of...? expr.
|
|
Proverb |
|
194 |
Proverb |
insan çeşit çeşit yer damar damar |
there's nowt so queer as folk
|
|
195 |
Proverb |
binbir çeşit insan var |
there's nowt so queer as folk
|
|
Colloquial |
|
196 |
Colloquial |
bir çeşit dalış giysisi |
wettie [new zealand] n.
|
|
197 |
Colloquial |
envai çeşit yiyecekten tadımlık alma |
grazing n.
|
|
198 |
Colloquial |
ucuz fiyatla birçok çeşit ürün satılan dükkan |
variety shop n.
|
|
199 |
Colloquial |
aklına gelebilecek her çeşit |
of all descriptions expr.
|
|
200 |
Colloquial |
envai çeşit |
a mixed bag expr.
|
|
201 |
Colloquial |
bir çeşit |
some kind of expr.
|
|
202 |
Colloquial |
bir çeşit |
some kind of expr.
|
|
203 |
Colloquial |
bir çeşit bir şey olarak |
a kind of something expr.
|
|
204 |
Colloquial |
bir çeşit (bir renk) |
a shade of (something) expr.
|
|
205 |
Colloquial |
envai çeşit (insan/şey) |
all kinds of (people or things) expr.
|
|
206 |
Colloquial |
çeşit çeşit (insan/şey) |
all kinds of (people or things) expr.
|
|
207 |
Colloquial |
her çeşit insan/şey |
all manner of someone or something expr.
|
|
208 |
Colloquial |
envai çeşit insan/şey |
all manner of someone or something expr.
|
|
209 |
Colloquial |
çeşit çeşit insan/şey |
all manner of someone or something expr.
|
|
210 |
Colloquial |
her çeşit insan/şey |
all manner of somebody/something expr.
|
|
211 |
Colloquial |
envai çeşit insan/şey |
all manner of somebody/something expr.
|
|
212 |
Colloquial |
çeşit çeşit insan/şey |
all manner of somebody/something expr.
|
|
213 |
Colloquial |
envai çeşit (insan/şey) |
all kinds of (people or things) expr.
|
|
214 |
Colloquial |
çeşit çeşit (insan/şey) |
all kinds of (people or things) expr.
|
|
215 |
Colloquial |
her çeşit insan/şey |
all manner of someone or something expr.
|
|
216 |
Colloquial |
envai çeşit insan/şey |
all manner of someone or something expr.
|
|
217 |
Colloquial |
çeşit çeşit insan/şey |
all manner of someone or something expr.
|
|
218 |
Colloquial |
her çeşit insan/şey |
all manner of somebody/something expr.
|
|
219 |
Colloquial |
envai çeşit insan/şey |
all manner of somebody/something expr.
|
|
220 |
Colloquial |
çeşit çeşit insan/şey |
all manner of somebody/something expr.
|
|
221 |
Colloquial |
çeşit çeşit insan var |
it takes all kinds expr.
|
|
Idioms |
|
222 |
Idioms |
bir çeşit akar hastalığı (köpek ve kedilerde) |
walking dandruff n.
|
|
223 |
Idioms |
bir çeşit eşarp |
doorag n.
|
|
224 |
Idioms |
çeşit çeşit (bir şey) |
whitman's sampler [us] n.
|
|
225 |
Idioms |
çeşit çeşit/türlü türlü olmak |
come in all shapes and sizes v.
|
|
226 |
Idioms |
çeşit yapmak |
ring the changes v.
|
|
227 |
Idioms |
(bir şeyle) ilgili (bir çeşit) bir tablo çizmek |
paint a (some kind of) picture of (something) v.
|
|
228 |
Idioms |
çeşit çeşit/türlü türlü/muhtelif |
all over the board adv.
|
|
229 |
Idioms |
çeşit çeşit/türlü türlü/muhtelif |
all over the board adv.
|
|
230 |
Idioms |
her çeşit |
any old
|
|
Speaking |
|
231 |
Speaking |
bu ne çeşit bir rüya? |
what kinda dream is this? expr.
|
|
232 |
Speaking |
dünyada çeşit çeşit insan var (böyle kabul etmelisin) |
it takes all sorts to make a world expr.
|
|
233 |
Speaking |
dünyada çeşit çeşit insan var (böyle kabul etmelisin) |
it takes all sorts expr.
|
|
234 |
Speaking |
dünyada çeşit çeşit insan var |
it takes all kinds to make a world expr.
|
|
235 |
Speaking |
ne çeşit |
what kind of expr.
|
|
Trade/Economic |
|
236 |
Trade/Economic |
bir çeşit kredi kartı |
charge card n.
|
|
237 |
Trade/Economic |
bir çeşit vadeli işlem |
backwardation n.
|
|
238 |
Trade/Economic |
bir çeşit vadeli satış usulü |
hedging n.
|
|
239 |
Trade/Economic |
çeşit genişliği |
breadth of line n.
|
|
240 |
Trade/Economic |
cari dönemde verilen her çeşit avans veya borcun toplam tutarı |
total amount of each type of advance and loan granted in the current period n.
|
|
241 |
Trade/Economic |
çeşit |
line n.
|
|
242 |
Trade/Economic |
ekonomik yatırımları olan politikacıların kamuoyunda tartışmalara mahal vermemek için görevde bulundukları süre içerisinde malvarlıklarının yönetimini devrettikleri bir çeşit kayyum müessesesi |
blind trust n.
|
|
243 |
Trade/Economic |
sadece tek çeşit mal satan perakende satış mağazası |
single line store n.
|
|
244 |
Trade/Economic |
ticaret gemilerine zarar vermek için kullanılan bir çeşit süratli ve zırhsız muhrip |
commerce destroyer n.
|
|
245 |
Trade/Economic |
ticaret gemilerine zarar vermek için kullanılan bir çeşit süratli ve zırhsız muhrip |
commerce raider n.
|
|
246 |
Trade/Economic |
ucuz fiyatla birçok çeşit ürün satılan mağaza |
variety store n.
|
|
Law |
|
247 |
Law |
bir çeşit uzun dönem arazi kira sözleşmesi |
emphyteusis n.
|
|
248 |
Law |
doğu akdeniz ülkelerinde bir çeşit noter |
kahani n.
|
|
249 |
Law |
doğu akdeniz ülkelerinde bir çeşit avukat |
kahani n.
|
|
250 |
Law |
mülk üzerinde bir çeşit sınırlı kullanım hakkı |
contingent use n.
|
|
Institutes |
|
251 |
Institutes |
avrupa birliği bitki çeşit ofisi |
community plant variety office n.
|
|
Industry |
|
252 |
Industry |
bir çeşit kıdem tazminatı |
p45 [uk] n.
|
|
253 |
Industry |
saat-puan bazlı bir çeşit maaş sistemi |
bedaux system n.
|
|
254 |
Industry |
saat-puan bazlı bir çeşit maaş sistemi |
point system n.
|
|
Media |
|
255 |
Media |
şiddet vb. içerikli programlardan önce seyircilere verilen bir çeşit ikaz |
viewer discretion is advised n.
|
|
Technical |
|
256 |
Technical |
japonya'da yapılan bir çeşit çömlek |
raku ware n.
|
|
257 |
Technical |
toz karborandum ile kaplanmış bir çeşit zımpara kağıdı/bezi |
carborundum cloth n.
|
|
258 |
Technical |
bir çeşit gaz ocağı |
etna n.
|
|
259 |
Technical |
bir çeşit röntgen cihazı |
laminagraph n.
|
|
260 |
Technical |
bir çeşit röntgen cihazı |
laminograph n.
|
|
261 |
Technical |
bir çeşit dansimetre (sıvı yoğunluğu ölçer) |
aerometer n.
|
|
262 |
Technical |
çeşit |
species n.
|
|
263 |
Technical |
her çeşit ağaca uygun vida |
all wood screw n.
|
|
264 |
Technical |
karabina (dağcılıkta kullanılan bir çeşit kanca) |
carabiner n.
|
|
265 |
Technical |
sıvı akışını yönlendiren bir çeşit kumanda supabı |
metering valve n.
|
|
266 |
Technical |
voltaj ayarı yapan bir çeşit transformatör |
variac n.
|
|
267 |
Technical |
sertleştirilmiş kırmızı kauçuktan üretilen dayanıklı bir çeşit elastik |
antimony rubber n.
|
|
268 |
Technical |
bir çeşit ototip |
artotype n.
|
|
269 |
Technical |
bir çeşit türbin |
vortex wheel n.
|
|
270 |
Technical |
iskoçya'da halılara overlok yapmak için kullanılan bir çeşit kamgran bandı |
quality binding n.
|
|
271 |
Technical |
vızıldayarak havada zıplayan ve ara ara patlayan bir çeşit havai fişek |
whizz-bang n.
|
|
272 |
Technical |
vızıldayarak havada zıplayan ve ara ara patlayan bir çeşit havai fişek |
whiz-bang n.
|
|
273 |
Technical |
el ile çekilen ahşap bir çeşit yay |
longbow n.
|
|
274 |
Technical |
bir çeşit tümleşik devre üretim teknolojisi |
cmos n.
|
|
275 |
Technical |
mineral veya kristal tanımlamada kullanılan bir çeşit süreç |
powder photography n.
|
|
276 |
Technical |
mineral veya kristal tanımlamada kullanılan bir çeşit süreç |
powder technique n.
|
|
277 |
Technical |
avustralya'da kullanılan bir çeşit ahşap kap |
coolamon n.
|
|
278 |
Technical |
avustralya'da kullanılan bir çeşit ahşap kap |
coolimon n.
|
|
279 |
Technical |
sinyalizasyonda bir çeşit kod birimi |
dash n.
|
|
280 |
Technical |
ortasında haç biçimli ahşap parçası olan bir çeşit yayık |
dasher churn n.
|
|
281 |
Technical |
tek tarafı kör olan bir çeşit uzun saplı balta |
dayton ax n.
|
|
282 |
Technical |
tek tarafı kör olan bir çeşit uzun saplı balta |
common ax n.
|
|
283 |
Technical |
tek tarafı kör olan bir çeşit uzun saplı balta |
common axe n.
|
|
284 |
Technical |
tek tarafı kör olan bir çeşit uzun saplı balta |
dayton axe n.
|
|
285 |
Technical |
odun, saman gibi malzemelerden elyaf üreten bir çeşit buhar tabancası |
fiber gun n.
|
|
286 |
Technical |
girişim veya polarizasyon özellikleri sebebiyle bazı dalga boyunlarındaki ışınları daha iyi ileterek bir çeşit süzgeç görevi gören şeffaf malzeme |
filter n.
|
|
287 |
Technical |
bir çeşit hazırlama teli |
pricker n.
|
|
288 |
Technical |
çekülü andıran bir çeşit eski mısır muskası |
plummet n.
|
|
289 |
Technical |
önceden deri sepileme işleminde kullanılan bir çeşit gübreli karışım |
puer n.
|
|
290 |
Technical |
bir çeşit döner teksir makinesi |
roneograph n.
|
|
291 |
Technical |
gemide bir çeşit vinç aparatı |
shear n.
|
|
292 |
Technical |
bir çeşit kırkma makası |
sheep shears n.
|
|
293 |
Technical |
yoğunluk ölçümüne yarayan termometreli bir çeşit kap |
picnometer n.
|
|
Computer |
|
294 |
Computer |
bir sayfanın arayüzünde kolay gezinmeyi sağlayan bir çeşit gezinti menüsü |
breadcrumb n.
|
|
Telecom |
|
295 |
Telecom |
bir çeşit açık kaynak kodlu yazılım |
evergreen n.
|
|
296 |
Telecom |
kulak içine oturan bir çeşit kulaklık |
earbud n.
|
|
297 |
Telecom |
bir çeşit telefon röle cihazı |
coder n.
|
|
Electric |
|
298 |
Electric |
pikap iğnesinin bobin içindeki demir çekirdeği hareket ettirerek manyetik alanla elektrik akımı ürettiği bir çeşit pikap |
magnetic pick-up n.
|
|
Radio |
|
299 |
Radio |
genellikle bir osilatör ve karıştırma tüpünden oluşan bir çeşit telsiz cihazı |
converter n.
|
|
Textile |
|
300 |
Textile |
bir çeşit ince yün kumaş |
tamin n.
|
|
301 |
Textile |
bir çeşit ince yün kumaş |
tamine n.
|
|
302 |
Textile |
bir çeşit portatif dokuma tezgahı |
backstrap loom n.
|
|
303 |
Textile |
baş parmak için ayrı bir bölüme sahip ve tabanı dayanıklı bir çeşit ayakkabı |
tabis n.
|
|
304 |
Textile |
baş parmak için ayrı bir bölüme sahip ve tabanı dayanıklı bir çeşit ayakkabı |
tabi n.
|
|
305 |
Textile |
bir çeşit kalın yünlü kumaş |
fearnaught n.
|
|
306 |
Textile |
yorganlar ve masa örtülerinde kullanılan bir çeşit aplik işleme |
sabrina work n.
|
|
307 |
Textile |
ağır ve kaba bir çeşit pamuklu kumaş |
cottonade n.
|
|
308 |
Textile |
bir çeşit kalın yünlü kumaş |
fearnought n.
|
|
309 |
Textile |
kumaş artıkları ile karıştırılmış bir çeşit kalın yünlü kumaştan yapılan giyim eşyası |
fearnought n.
|
|
310 |
Textile |
silindirlerden oluşan bir çeşit kumaş boyama makinesi |
padder n.
|
|
311 |
Textile |
bir çeşit müslin kumaş |
seerhand n.
|
|
312 |
Textile |
çoraplara eklenen dar bir çeşit topuk takviyesi |
french heel n.
|
|
313 |
Textile |
bir çeşit kolsuz erkek tuniği |
surcoat n.
|
|
Lighting |
|
314 |
Lighting |
bir çeşit mum |
padella n.
|
|
Woodworking |
|
315 |
Woodworking |
bir çeşit sağlam ve esnek kereste ve bu kerestenin elde edildiği ağacın adı |
lancewood n.
|
|
Furniture |
|
316 |
Furniture |
kolçaklı ve alçak arkalıklı, ağır bir çeşit sandalye |
club chair n.
|
|
Automotive |
|
317 |
Automotive |
yolla peş peşe temas eden küçük uzantılarla çevrili bir çeşit traktör lastiği |
pedrail n.
|
|
Railway |
|
318 |
Railway |
çok kompartımanlı bir çeşit ingiliz metrobüsü |
pacer n.
|
|
Aeronautic |
|
319 |
Aeronautic |
bir çeşit cayroskopik temele dayanan seyrüsefer sistemi |
inertial navigation system n.
|
|
320 |
Aeronautic |
sıvı akışını yönlendiren bir çeşit kumanda valvi |
metering valve n.
|
|
Marine |
|
321 |
Marine |
bir çeşit deniz altı füzesi |
poseidon n.
|
|
322 |
Marine |
bir çeşit düğüm |
bowline n.
|
|
323 |
Marine |
özellikle ingiltere'de kanallarda kullanılan bir çeşit gemi |
narrow boat n.
|
|
324 |
Marine |
hollanda ve baltık'ta kullanılan bir çeşit düz tabanlı tekne |
praam n.
|
|
325 |
Marine |
yelken yapımında kullanılan bir çeşit küçük kavilya |
pricker n.
|
|
Mining |
|
326 |
Mining |
siyah-beyaz şeritli bir çeşit kalsedon |
chalcedonyx n.
|
|
327 |
Mining |
çoğu göktaşında bulunan bir çeşit demir sülfür |
troilite n.
|
|
328 |
Mining |
açıkta kaldığında hızla eriyen ve sarımsı kütleler halinde bulunan bir çeşit kalsiyum ve magnezyum klorür |
tachhydrite n.
|
|
329 |
Mining |
bir çeşit sulu demir sülfat |
yellow copperas n.
|
|
330 |
Mining |
bir çeşit sulu demir sülfat |
copiapite n.
|
|
331 |
Mining |
kesici aletleri bileylemek için kullanılan bir çeşit taş |
whet slate n.
|
|
332 |
Mining |
kesici aletleri bileylemek için kullanılan bir çeşit taş |
whetstone slate n.
|
|
333 |
Mining |
bir çeşit çörtlü kireçtaşı |
curf n.
|
|
334 |
Mining |
cornwall maden şaftında bir çeşit platform |
soller n.
|
|
335 |
Mining |
cornwall maden şaftında bir çeşit platform |
sollar n.
|
|
Medical |
|
336 |
Medical |
bir çeşit antibiyotik |
neomycin n.
|
|
337 |
Medical |
bir çeşit beyin tümörü |
giant n.
|
|
338 |
Medical |
bir çeşit yumuşak doku tümörü |
hemangiopericytoma n.
|
|
339 |
Medical |
bir çeşit habis yumuşak doku sarkomu |
hemangiosarcoma n.
|
|
340 |
Medical |
burun içinin incelenmesinde kullanılan bir çeşit endoskop |
nasoscope n.
|
|
341 |
Medical |
bir çeşit brakiterapi |
mold therapy n.
|
|
342 |
Medical |
bir çeşit kalp hastalığı |
angina n.
|
|
343 |
Medical |
bir çeşit omurilik operasyonu |
myelotomy n.
|
|
344 |
Medical |
bir çeşit nötron tedavisi |
neutron capture therapy n.
|
|
345 |
Medical |
bir çeşit nöral kaynaklı sarkom |
neurogenic sarcoma n.
|
|
346 |
Medical |
bir çeşit lenfoma |
follicle n.
|
|
347 |
Medical |
bir çeşit radyosensitizer ilaç |
halopyrimidines n.
|
|
348 |
Medical |
bir çeşit beyin tümörü |
pilocytic astrocytoma n.
|
|
349 |
Medical |
bir çeşit sinir sistemi tümörü |
pleomorphic xanthoastrocytoma n.
|
|
350 |
Medical |
bir çeşit damarsal tümör |
kaposi’s sarcoma n.
|
|
351 |
Medical |
bir çeşit kas hastalığı |
myopathy n.
|
|
352 |
Medical |
bir çeşit tükürük bezi tümörü |
pleomorphic adenoma n.
|
|
353 |
Medical |
bir çeşit yumuşak doku sarkomu |
pleomorphic rhabdomyosarcoma n.
|
|
354 |
Medical |
bir çeşit cilt veremi |
noli-me-tangere n.
|
|
355 |
Medical |
bir çeşit merkezi sinir sistemi tümörü |
meningioma n.
|
|
356 |
Medical |
bir çeşit düz kas tümörü |
myoma n.
|
|
357 |
Medical |
burundaki geçitlerin ve burun arkasında yer alan boşlukların incelenmesinde kullanılan bir çeşit endoskop |
nasopharyngoscope n.
|
|
358 |
Medical |
beyin tümörlerinin tedavisinde uygulanan bir çeşit radyoterapi |
stereotactic radiation therapy n.
|
|
359 |
Medical |
deri üzerinde yakılarak uygulandığı zaman tahriş olan bölgeyi iyileştiren bir çeşit ham pamuk |
moxa n.
|
|
360 |
Medical |
doğuştan gelen ve tedavisi olmayan bir çeşit deri hastalığı |
epidermolysis bullosa n.
|
|
361 |
Medical |
insanlarda hastalığa neden olan bir çeşit trematod |
schistosoma n.
|
|
362 |
Medical |
radyoterapide kullanılan bir çeşit absorbe doz ölçümü |
thermoluminescence dosimetry n.
|
|
363 |
Medical |
süt şekerinden yapılan bir çeşit şeker |
galactose n.
|
|
364 |
Medical |
vücut ısısını yükselterek yapılan bir çeşit tedavi |
hyperthermia n.
|
|
365 |
Medical |
yumuşak dokunun bir çeşit sarkomu |
fibromyxosarcoma n.
|
|
366 |
Medical |
tanı koymada kullanılan bir çeşit manyetik rezonans görüntüleme yöntemi |
mra (magnetic resonance angiography) n.
|
|
367 |
Medical |
(jinekoloji ve doğumbilimde) bir çeşit intrauterin sistemi |
mirena n.
|
|
368 |
Medical |
kuduz taşıyan yarasa ısırığına karşı geliştirilmiş bir çeşit canlı aşı |
raboral v-rg n.
|
|
Pathology |
|
369 |
Pathology |
tropheryma whippelli bakterisinden kaynaklanan özellikle bağırsakları etkileyen bir çeşit emilim sendromu |
whipple's disease n.
|
|
370 |
Pathology |
tropheryma whippelli bakterisinden kaynaklanan özellikle bağırsakları etkileyen bir çeşit emilim sendromu |
intestinal lipodystrophy n.
|
|
371 |
Pathology |
iyi huylu bir çeşit tümör |
fibrocystoma n.
|
|
Pharmaceutics |
|
372 |
Pharmaceutics |
eskiden kullanılan, ilaçlı yün ya da pamuktan yapılmış bir çeşit ovül |
nascal n.
|
|
373 |
Pharmaceutics |
bir çeşit kan sulandırıcı |
clopidogrel bisulfate n.
|
|
Optics |
|
374 |
Optics |
polarize ışınla dairesel polarize ışın arasında dönüştürme yapan bir çeşit optik prizma |
fresnel's rhomb n.
|
|
Veterinary |
|
375 |
Veterinary |
yumurtaların civcive dönüşmesine yardımcı olmak için sıcaklık veren bir çeşit alet |
eccaleobion n.
|
|
376 |
Veterinary |
bir çeşit büyükbaş hastalığı |
x–disease n.
|
|
377 |
Veterinary |
bir çeşit büyükbaş hastalığı |
xx–disease n.
|
|
378 |
Veterinary |
maymunlarda görülen bir çeşit tümör virüsü |
yaba n.
|
|
379 |
Veterinary |
koyun ve keçilerde görülen bir çeşit piron hastalığı |
scrapie n.
|
|
380 |
Veterinary |
bir çeşit sığır humması |
croupous pneumonia n.
|
|
Food Engineering |
|
381 |
Food Engineering |
bir çeşit tatlandırıcı |
aspartame n.
|
|
Gastronomy |
|
382 |
Gastronomy |
bir çeşit italyan sos |
ragu n.
|
|
383 |
Gastronomy |
bir çeşit fileto domuz pastırması |
canada bacon n.
|
|
384 |
Gastronomy |
bir çeşit fileto domuz pastırması |
back bacon n.
|
|
385 |
Gastronomy |
çay gibi demlenen bir çeşit et suyu |
tea n.
|
|
386 |
Gastronomy |
bir çeşit sosis |
red-hot n.
|
|
387 |
Gastronomy |
norfolk'a özgü bir çeşit haşlanmış hamur tatlısı |
norfolk dumpling n.
|
|
388 |
Gastronomy |
mayoneze benzeyen bir çeşit acı sos veya salata sosu |
remolade n.
|
|
389 |
Gastronomy |
mayoneze benzeyen bir çeşit acı sos veya salata sosu |
rémoulade n.
|
|
390 |
Gastronomy |
mayoneze benzeyen bir çeşit acı sos veya salata sosu |
remoulade sauce n.
|
|
391 |
Gastronomy |
bir çeşit sosis |
hotdog n.
|
|
392 |
Gastronomy |
bir çeşit tahıl lapası |
fermenty n.
|
|
393 |
Gastronomy |
bir çeşit sosis |
hot dog n.
|
|
394 |
Gastronomy |
bir çeşit sosis |
wiener n.
|
|
395 |
Gastronomy |
bir çeşit sosis |
weenie n.
|
|
396 |
Gastronomy |
bir çeşit sosis |
frankfurter n.
|
|
397 |
Gastronomy |
bir çeşit japon soya sosu |
tamari n.
|
|
398 |
Gastronomy |
bir çeşit tahıl lapası |
frumentee n.
|
|
399 |
Gastronomy |
bir çeşit tahıl lapası |
furmity n.
|
|
400 |
Gastronomy |
bir çeşit sosis |
wienerwurst n.
|
|
401 |
Gastronomy |
bir çeşit tahıl lapası |
fromity n.
|
|
402 |
Gastronomy |
bir çeşit tahıl lapası |
frumenty n.
|
|
403 |
Gastronomy |
çeşit |
assortment n.
|
|
404 |
Gastronomy |
bir öğünde yenilen üç çeşit yemek |
three-course meal n.
|
|
405 |
Gastronomy |
italyanlara has bir çeşit hamur işi |
tagliatelle n.
|
|
406 |
Gastronomy |
iki tortilla arasına erimiş peynir konularak yapılan bir çeşit yemek |
quesadilla n.
|
|
407 |
Gastronomy |
mısır unu ve domuz parçalarından yapılan bir çeşit amerikan yemeği |
scrapple n.
|
|
408 |
Gastronomy |
pişirilince çubuk makarnaya benzeyen bir çeşit su kabağı |
spaghetti squash n.
|
|
409 |
Gastronomy |
pişirilince çubuk makarnaya benzeyen bir çeşit su kabağı |
vegetable spaghetti n.
|
|
410 |
Gastronomy |
pişirilince çubuk makarnaya benzeyen bir çeşit su kabağı |
noodle squash n.
|
|
411 |
Gastronomy |
pişirilince çubuk makarnaya benzeyen bir çeşit su kabağı |
cucurbita pepo n.
|
|
412 |
Gastronomy |
pişirilince çubuk makarnaya benzeyen bir çeşit su kabağı |
spaghetti marrow n.
|
|
413 |
Gastronomy |
pişirilince çubuk makarnaya benzeyen bir çeşit su kabağı |
squaghetti n.
|
|
414 |
Gastronomy |
ruslar'da bir çeşit karışık aperitif |
zakuski n.
|
|
415 |
Gastronomy |
koyu renkli gövdeli ve şekerli bir çeşit ispanyol şarabı |
amoroso n.
|
|
416 |
Gastronomy |
hamsi püresinden yapılan bir çeşit salata sosu |
anchovy dressing n.
|
|
417 |
Gastronomy |
normandiya'da yapılan bir çeşit peynir |
angelot n.
|
|
418 |
Gastronomy |
yılan kökü yapraklarından yapılan bir çeşit puding |
easter-ledges [dialect] [brit] n.
|
|
419 |
Gastronomy |
alkollü, sütlü ve yumurtalı bir çeşit kokteyl |
egg nog n.
|
|
420 |
Gastronomy |
soğan, domates ve yeşil biberle yapılan bir çeşit köri |
jalfrezi n.
|
|
421 |
Gastronomy |
bir çeşit çorba |
kell n.
|
|
422 |
Gastronomy |
kurutulmuş mısırdan yapılan bir çeşit un |
masa harina n.
|
|
423 |
Gastronomy |
özellikle buğday ve çavdar içeren, birkaç çeşit tahıldan oluşan bir karışım |
mashlin n.
|
|
424 |
Gastronomy |
bir çeşit akdeniz balık çorbası |
bourride n.
|
|
425 |
Gastronomy |
bir çeşit süt turtası |
milk pie n.
|
|
426 |
Gastronomy |
bir çeşit yemek sosu |
alabama caviar n.
|
|
427 |
Gastronomy |
akşam yemeği sonrası kahve ile alınan bir çeşit likör |
pousse-café n.
|
|
428 |
Gastronomy |
doğu'da tüketilen tatlı bir çeşit üzüm veya hurma şurubu |
dibs n.
|
|
429 |
Gastronomy |
amerikan iç savaşı sırasında tüketilen bir çeşit mısır ekmeği |
dodger n.
|
|
430 |
Gastronomy |
iskoç usulü bir çeşit fırınlanmış mezgit |
finnan n.
|
|
431 |
Gastronomy |
iskoç usulü bir çeşit fırınlanmış mezgit |
finnan haddie n.
|
|
432 |
Gastronomy |
iskoç usulü bir çeşit fırınlanmış mezgit |
smoked haddock n.
|
|
433 |
Gastronomy |
bir çeşit aroma verici alkolsüz şurup |
orgeat n.
|
|
434 |
Gastronomy |
bir çeşit aroma verici alkolsüz şurup |
sirop d'orgeat n.
|
|
435 |
Gastronomy |
hazar denizi ve karadeniz'e özgü iki mersin balığı türünün yumurtasından yapılan bir çeşit havyar |
osetra n.
|
|
436 |
Gastronomy |
bir çeşit patates kızartması |
scallop n.
|
|
437 |
Gastronomy |
bir çeşit küçük kek/pasta |
petit four n.
|
|
Math |
|
438 |
Math |
özel bir çeşit düzlem eğrisi |
rose n.
|
|
Geometry |
|
439 |
Geometry |
bir çeşit dosya |
three-square expr.
|
|
Chemistry |
|
440 |
Chemistry |
üç çeşit izomerik halde bulunan, toluenden türetilen bir amin |
toluidine n.
|
|
441 |
Chemistry |
üç çeşit izomerik halde bulunan, toluenden türetilen bir amin |
toluidin n.
|
|
Biology |
|
442 |
Biology |
bir çeşit amino asit |
canavanine n.
|
|
443 |
Biology |
bir çeşit kapaklı laboratuvar tüpü |
eppendorf n.
|
|
444 |
Biology |
bir çeşit sivrisinek |
aedes albopictus n.
|
|
445 |
Biology |
bir çeşit maya |
torula n.
|
|
446 |
Biology |
bir çeşit maya |
saccharomyces n.
|
|
447 |
Biology |
çekirdek zarı ile çevrelenmiş bir çeşit protoplazma |
kytoplasma n.
|
|
448 |
Biology |
kırmızı alglerde bir çeşit üreme organı |
cystocarp n.
|
|
449 |
Biology |
gri maddede bulunan bir çeşit astrosit |
protoplasmic astrocyte n.
|
|
450 |
Biology |
dna diziliminde bir çeşit varyasyon |
single nucleotide polymorphism n.
|
|
Biochemistry |
|
451 |
Biochemistry |
kırmızımsı kahverengi bir çeşit hem klorürü |
protohemin n.
|
|
Marine Biology |
|
452 |
Marine Biology |
bir çeşit deniz kabuklusu |
tea clam n.
|
|
453 |
Marine Biology |
bazı kırmızı su yosunu türlerinde görülen bir çeşit ipliksi meyvelenme |
nemathecium n.
|
|
454 |
Marine Biology |
her kapağında üç çizgisi olan bir çeşit çift kabuklu tatlı su yumuşakçası |
trimyarian n.
|
|
455 |
Marine Biology |
gölge balığıgillerden bir çeşit balık |
trout shad (cynoscion regalis) n.
|
|
456 |
Marine Biology |
gölge balığıgillerden bir çeşit balık |
squeteague n.
|
|
457 |
Marine Biology |
gölge balığıgillerden bir çeşit balık |
squiteague n.
|
|
458 |
Marine Biology |
gölge balığıgillerden bir çeşit balık |
squetee n.
|
|
459 |
Marine Biology |
gölge balığıgillerden bir çeşit balık |
gray trout n.
|
|
460 |
Marine Biology |
gölgebalığıgillerden bir çeşit balık |
weakfish n.
|
|
461 |
Marine Biology |
köpük oluşturarak sudan atık maddeleri toplayan bir çeşit filtre |
protein skimmer n.
|
|
462 |
Marine Biology |
tatlı su ile deniz suyu arasında kalan bir çeşit su tipi |
brackish water n.
|
|
463 |
Marine Biology |
fosilleşmiş bir çeşit midye kabuğu |
balanite n.
|
|
464 |
Marine Biology |
bir çeşit kurbağa balığı |
oyster-fish n.
|
|
465 |
Marine Biology |
kızıl deniz ve hint okyanusu sularında yaşayan ve bitkiyle beslenen bir çeşit memeli hayvan |
sea pig n.
|
|
466 |
Marine Biology |
bir çeşit mürekkep balığı |
cuddle n.
|
|
Zoology |
|
467 |
Zoology |
kuzey amerika'nın doğusunda yaşayan bir çeşit sincap |
tamias n.
|
|
468 |
Zoology |
kısa koyu renk kürkü olan bodur bir çeşit kanguru |
tammar (macropus eugenii) n.
|
|
469 |
Zoology |
bir çeşit ornitorenk |
tambreet n.
|
|
470 |
Zoology |
bir çeşit armadillo |
tatusiid n.
|
|
471 |
Zoology |
bir çeşit çift kabuklu tatlı su yumuşakçası |
lamellibranch n.
|
|
472 |
Zoology |
bir çeşit kırmızı ya da sarı bıyıklı balık |
goatfish n.
|
|
473 |
Zoology |
bir çeşit güney afrika antilobu |
nyala n.
|
|
474 |
Zoology |
bir çeşit sivrisinek |
aedes albopictus n.
|
|
475 |
Zoology |
bir çeşit güve |
tabby moth n.
|
|
476 |
Zoology |
bir çeşit yağmurkuşu |
trochilus n.
|
|
477 |
Zoology |
bir çeşit kuş |
greenlet n.
|
|
478 |
Zoology |
bir çeşit böcek |
elater n.
|
|
479 |
Zoology |
bir çeşit güney afrika antilobu |
tragelaphus angasi n.
|
|
480 |
Zoology |
bir çeşit ötleğen |
trochilus n.
|
|
481 |
Zoology |
bir çeşit ağustosböceği |
treehopper n.
|
|
482 |
Zoology |
bir çeşit afrika kuşu |
turaco n.
|
|
483 |
Zoology |
kuzey pasifik'te bulunan bir çeşit balık |
greenling n.
|
|
Botanic |
|
484 |
Botanic |
mor çiçekleri olan bir çeşit yıldız çiçeği |
tansy leaf aster n.
|
|
485 |
Botanic |
mor çiçekleri olan bir çeşit yıldız çiçeği |
machaeranthera tanacetifolia n.
|
|
486 |
Botanic |
mor çiçekleri olan bir çeşit yıldız çiçeği |
tahoka daisy n.
|
|
487 |
Botanic |
uzun ve sert bir çeşit ot |
taramea n.
|
|
488 |
Botanic |
uzun ve sert bir çeşit ot |
golden spaniard n.
|
|
489 |
Botanic |
uzun ve sert bir çeşit ot |
golden spear grass n.
|
|
490 |
Botanic |
uzun ve sert bir çeşit ot |
aciphylla aurea n.
|
|
491 |
Botanic |
bir çeşit okaliptüs |
tasmanian cider tree n.
|
|
492 |
Botanic |
bir çeşit çayır otu |
randall grass n.
|
|
493 |
Botanic |
kolza olarak da bilinen bir çeşit şalgam |
napus n.
|
|
494 |
Botanic |
nasturtium cinsinin çeşitli türlerini içeren, turpgillerden bir çeşit tere bitkisi |
nosesmart n.
|
|
495 |
Botanic |
akvaryumlarda da kullanılan bir çeşit ince yapraklı hasırotu |
needle rush (eleocharis acicularis) n.
|
|
496 |
Botanic |
akvaryumlarda da kullanılan bir çeşit ince yapraklı hasırotu |
needle spike rush n.
|
|
497 |
Botanic |
akvaryumlarda da kullanılan bir çeşit ince yapraklı hasırotu |
hair grass n.
|
|
498 |
Botanic |
akvaryumlarda da kullanılan bir çeşit ince yapraklı hasırotu |
slender spike rush n.
|
|
499 |
Botanic |
bir çeşit küçük eğreltiotu |
tentwort (asplenium ruta-muraria) n.
|
|
500 |
Botanic |
amerikanın güneydoğusunda yetişen bir çeşit üzüm |
scuppernong n.
|
|