üstüne - Turc Anglais Dictionnaire

üstüne

Sens de "üstüne" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 12 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
üstüne over prep.
Tom put his hands over Mary's mouth.
Tom ellerini Mary'nin ağzının üstüne koydu.

More Sentences
General
üstüne above adv.
Put your hands above your head.
Ellerinizi başınızın üstüne koyun.

More Sentences
üstüne head-on adv.
She tackled the problem head-on.
Sorundan kaçmak yerine onun üstüne gitti.

More Sentences
üstüne onto prep.
Remember to put the chairs onto the tables after the lesson.
Dersten sonra sandalyeleri masaların üstüne koymayı unutmayın.

More Sentences
üstüne on prep.
It seems a bit pointless simply to tag along to Johannesburg as a kind of icing on the cake.
Herşeyin üstüne bir de Johannesburg'a gitmek biraz anlamsız görünüyor.

More Sentences
Idioms
üstüne on top of expr.
Then, the dealer will deal one new card on top of each original.
Sonra, dağıtıcı her orijinal kartın üstüne bir yeni kart dağıtır.

More Sentences
General
üstüne about adv.
üstüne atop adv.
üstüne on to prep.
üstüne upon prep.
üstüne upo [dialect] prep.
üstüne ower [geordie] prep.

Sens de "üstüne" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
General
sorumluluğu üstüne almak take charge v.
Now I'll be taking charge here.
Şimdi burada sorumluluğu üstüme alacağım.

More Sentences
üstüne düşmek coddle v.
Stop coddling these people.
Bu insanların üstüne düşmekten vazgeç.

More Sentences
dizlerinin üstüne çökmek kneel down v.
She knelt down as she came into the church.
Kiliseye girince dizlerinin üstüne çöktü.

More Sentences
üstüne basa basa söylemek emphasize v.
She slowly repeated her lines, emphasizing each word.
Her kelimeyi üstüne basa basa söyleyerek repliklerini yavaşça tekrarladı.

More Sentences
üstüne atlamak jump v.
You boys want to jump me again; now's your chance.
Tekrar üstüme atlamak istiyorsanız, işte size fırsat.

More Sentences
altını üstüne getirmek chase v.
I’ve been chasing around town trying to find the perfect gift.
Mükemmel hediyeyi bulmak için şehrin altını üstüne getirdim.

More Sentences
üstüne yapışmak stick v.
The teacher called me "Tiny Tina," and the name stuck.
Öğretmen bana "Minik Tina" dedi ve bu isim üstüme yapışıp kaldı.

More Sentences
üstüne doğru uzanmak jut v.
The cliff jutted out over the roaring ocean waves.
Sarp kayalıklar, kükreyen okyanus dalgalarının üzerine doğru uzanıyordu.

More Sentences
üstüne atma ascription n.
bindirilen vergi (başka verginin üstüne) supertax n.
üstüne alma assumption n.
üstüne yazma overwriting n.
yaprak tabanlarının birbirinin üstüne bindiği iki sıralı yaprak dizilişi equitant n.
aşk üstüne kurulmuş ilişki romance n.
klozet üstüne tutturulan oturma yeri toilet seat n.
üstüne kabuk bağlama incrustation n.
üstüne binme overlap n.
otomatik biletlerin üstüne ayrıntıları yazan yazıcı ticket printer n.
üstüne atma imputation n.
üstüne oynayan bahisçi backer n.
üstüne sıcak kek konulan çubuklu altlık cake rack n.
üstüne soda dökülmüş dondurma soda n.
üstüne çullanma swoop n.
üstüne oturma appropriation n.
üstüne kremşantiyi konulan viskili ve şekerli kahve irish coffee n.
üstüne alma shouldering n.
üstüne kurulan overlay n.
çivi başına benzeyen giysilerin üstüne süsleme amaçlı basılan kapson nailhead n.
başkasının üstüne atılabilemezlik nonimputability n.
üstüne yazma overstriking n.
üstüne basma overstriking n.
üstüne soda dökülmüş dondurma ice-cream soda n.
altını üstüne getirme rummage n.
üstüne koyma superposition n.
japon kadın ve çocuklarının kimono üstüne bağladıkları enli kuşak obi n.
(üstüne) eklenen miktar top-up n.
ıslak boya üstüne ıslak boya kullanma tekniği wet-on-wet painting technique n.
eskiden (buzdolabının icadından önce) derelerin üstüne inşa edilen yapı springhouse n.
eskiden (buzdolabının icadından önce) derelerin üstüne inşa edilen yapı spring house n.
katolik rahiplerin ayinlerinde diz çöküp dua ederken üstüne yaslandıkları özel bir çeşit tabure faldstool n.
konserlerde şarkıcının sahneden izleyicilerin üstüne atlaması stage diving n.
üstüne düşen görev (one's) share n.
üstüne düşen görev (one's) part n.
işaret parmağını orta parmak üstüne getirerek yapılan şans dileme hareketi finger-crossing n.
işaret parmağını orta parmak üstüne getirerek yapılan şans dileme hareketi finger crossing n.
su üstüne sıçrama (balinalarda) breaching n.
üstüne atma adscription n.
altını üstüne getirerek (bir yeri) soyma ransacking n.
yeniden üstüne alma reassumption n.
cenaze töreninde üstüne naaş veya tabut konan yüksek platform catafalco [italian] n.
üstüne üstlük the topper [usa] n.
iş mektubunda selamlamanın üstüne yerleştirilip mektubu doğru birime yönlendiren satır attention line n.
tek bir direk üstüne kurulan, şemsiyeye benzeyen küçük bir çadır umbrella tent n.
üstüne binen kısım lap n.
mezarın üstüne örtülen veya cenazede taşınan kare bir bayrak banderole n.
mezarın üstüne örtülen veya cenazede taşınan kare bir bayrak bandrol n.
mezarın üstüne örtülen veya cenazede taşınan kare bayrak bannerol n.
nesneleri diz üstüne koyabilme imkanı sağlayan yastıklı veya kısa ayaklı düz tahta lap desk n.
üstüne saygılı ve sadakatli olan kimse vassalism n.
bir kıyafetin üstüne veya altına giyilen başka bir kıyafet layer n.
elin üstüne vurma hander [dialect] [uk] n.
kızakların üstüne yerleştirilen yolcu taşıma gövdesi booby hut n.
tabak kuyusundaki derilerin üstüne yayılan kabuk tabakası hat n.
tabak çukurundaki derilerin üstüne yayılmış kabuklar hatting n.
saman yığınlarının üstüne örtülen tente hay cap n.
kadınların abiye kıyafetlerle giydiği, parmakları açıkta bırakan ve genellikle dirsek ve üstüne kadar uzanan eldiven mit n.
yeraltı kuyusunun veya geçidinin toprak üstüne açılan yüzeyi mouth n.
ayak bileğinin üstüne kadar uzanan şoson gaiter n.
özellikle yağmurlu havalarda ayakkabı üstüne giyilen bir tür galoş galoche n.
yağmurlu havalarda ayakkabı üstüne giyilen bir tür galoş galoshe n.
geçici sığınak olarak kullanılan sopaların üstüne çekilmiş yer örtüsü hutchie [australia] n.
montun üstüne takılan saçaklı fular burdash n.
şöminenin üstüne asılan tablo chimneypiece [obsolete] n.
şöminenin üstüne asılan duvar örtüsü chimneypiece [obsolete] n.
(cam, çini, ahşap, çömlek üstüne) süsleme yapan kimse decorator n.
üstüne sürme illinition n.
üstüne yatmak impropriation n.
üstüne bastırma ingraining n.
özellikle yağmurlu havalarda ayakkabı üstüne giyilen bir tür galoş goloe-shoe n.
kaya üstüne misket konarak oynanan bir oyun duck n.
(futbolda) oyuncuların birbiri üstüne düşmesi pileup n.
altı üstüne getirilmiş toprak parçası flag [dialect] [uk] n.
ilgiyi üstüne çeken şey flash n.
altını üstüne getirme romage [scotland] n.
bir şeyin üstüne veya içine yerleştirilen eleman seating n.
tünel uzatan madencileri düşen molozlardan korumak için set üstüne konulan tahta veya kereste spiling n.
dizlerinin üstüne çöken insan tasvirli hedef squaw n.
üstüne yazma superscription n.
üstüne atılmak rush v.
üstüne varmak attack v.
üstüne titremek cosset v.
üstüne varmak provoke v.
üstüne oturmak appropriate v.
kabahati birinin üstüne atmak shift the blame v.
suçu birinin üstüne atmak fasten the blame on someone v.
bacak bacak üstüne atmak cross one's legs v.
ayak ayak üstüne atmak cross legs v.
üstüne tahta çakarak kapamak board up v.
leke bulaşmak (üstüne) smudge v.
suçu üstüne atmak place the blame upon v.
leke bulaştırmak (üstüne) smudge v.
suçu birinin üstüne atmak shift the blame onto v.
üstüne yıkmak lay something at one's door v.
üstüne yeniden basmak overprint v.
birden üstüne atılmak pounce upon v.
üstüne titremek fuss over v.
alan üstüne kurulmak be located on the land of v.
üstüne saldırmak pitch into v.
üstüne düşmek be very interested in v.
üstüne binmek overlap v.
üstüne basmak tread on v.
üstüne varmak keep on at somebody v.
üstüne salmak set on somebody v.
birden üstüne atılmak pounce on v.
altını üstüne getirmek turn upside down v.
altını üstüne getirmek root about v.
üstüne sürmek (bir şeyin) top v.
birinin üstüne atmak tag someone with v.
içine veya üstüne fazla su koymak flood v.
üstüne baharatlı bir sos dökerek eti ızgarada kızartmak barbecue v.
altını üstüne getirmek root around v.
üstüne tuz biber ekmek rub salt in the wound v.
son vermek için bir şeyin üstüne gitmek crack down on v.
üstüne varmak go for v.
birden üstüne atılmak pounce at v.
birdenbire üstüne saldırmak fly at v.
üstüne çullanmak swoop v.
üstüne tuz biber ekmek be the last straw v.
üstüne gelmek come at v.
üstüne gelmek beleaguer v.
üstüne çizgi çekmek cancel v.
üstüne yapıştırmak paste v.
üstüne yazmak superscribe v.
üstüne çizgi çizmek cross v.
üstüne gitmek confront v.
birdenbire üstüne çullanmak swoop down on v.
üstüne atmak lay at one's door v.
dikkatleri üstüne çekmemeye çalışmak efface oneself v.
altını üstüne getirmek ransack v.
üstüne atmak ascribe v.
üstüne kalmak be saddled with v.
üstüne atılmak hurl oneself on v.
üstüne çekmek incur v.
üstüne su püskürtmek (bitkinin) syringe v.
üstüne koymak put upon v.
üstüne koymak superpose v.
üstüne eğilmek stoop over v.
üstüne gelmek come on v.
suçu başkasının üstüne atmak shift the blame v.
dört ayağının üstüne düşmek fall on one's feet v.
denizaltı suyun üstüne çıkmak surface v.
üstüne oturmak pocket v.
üstüne almak (sorumluluğu) take on v.
üstüne gelmek hang over v.
üstüne gelmek bear down on v.
üstüne yıkmak impute v.
sıvı dökmek/sürmek (kurumaması için pişen etin üstüne) baste v.
üstüne atmak lay the blame on v.
üstüne titremek dote on v.
üstüne saldırmak set at v.
altını üstüne getirerek aramak ransack v.
üstüne boca etmek (suyu) souse v.
üstüne atılmak pounce v.
üstüne titremek dote up v.
üstüne yatmak pocket v.
bir şeyi birinin üstüne yapmak make something over to v.
üstüne almak shoulder v.
üstüne titremek mollycoddle v.
üstüne su dökerek temizlemek swill v.
üstüne almak assume v.
üstüne koymak superimpose v.
üstüne basmak trod on v.
üstüne gelmek come down on v.
üstüne yatmak appropriate v.
üstüne yatmak not to give back v.
üstüne atmak impute v.
üstüne almak take something on v.
üstüne çullanmak swoop down v.
üstüne basmak emphasize v.
suçu birinin üstüne atmak blame v.
üstüne gelmek overlap v.
suçu birinin üstüne atmak lay at someone's door v.
üstüne gölge yapmak cast a shadow upon v.
üstüne titremek coddle v.
üstüne koymak lap v.
ayak ayak üstüne atmak cross one's legs v.
bir şeyin üstüne tıklamak click on something v.
üstüne gelmek come upon v.
üstüne atılmak pitch into v.
suçu üstüne atmak put the blame on v.
zarfın üstüne posta damgasını veya posta ücretinin ödenmiş olduğunu gösteren işareti basmak frank v.
üstüne sürmek apply v.
üstüne toz kondurmamak consider above blame v.
üstüne sürmek lay on v.
(sorumluluğu) üstüne almak take on v.
üstüne almak take on v.
üstüne düşeni yapmak pull one's weight v.
üstüne basmak put one's finger on v.
altını üstüne getirmek rummage v.
üstüne alınmak take it personally v.
üstüne çatmak overlay v.
üstüne yazmak overwrite v.
topuklarının üstüne çömelmek hunker v.
üstüne çökmek flop down on v.
altını üstüne getirmek make a place untidy v.
üstüne alınmamak not to take something personally v.
üstüne alınmamak take no offence v.
üstüne alınmamak no offense taken v.
üstüne basmak bear upon v.
üstüne üstüne gelmek come for v.
üstüne üstüne gelmek come at v.
üstüne başına çeki düzen vermek make oneself presentable v.
-in üstüne çöküvermek slump onto v.
-in üstüne çöküvermek slump over v.
-in üstüne çöküvermek slump to v.
çok üstüne düşmek coddle v.
üstüne koymak (bir başka şeyin) superimpose over v.
rahat bırakmamak (bir isteğin üstüne düşerek) dog v.
sürmek (bir başka şeyin üstüne) spread v.
üstüne bindirmek (bir başka şeyin) superimpose over v.
üstüne sürmek top v.
üstüne basa basa açıklamak imply v.
üstüne basmak overprint v.
üstüne almak pin on v.
üstüne çullanmak rush v.
üstüne almak take in hand v.
dört ayak üstüne düşmek land on one's feet v.
üstüne atlamak fly at v.
yemeği üstüne dökmek spill the meal over oneself v.
üstüne katran sürüp tüy yapıştırmak tar and feather someone v.
üstüne varmak get at someone v.
üstüne gitmek push someone's button v.
üstüne gitmek push someone v.
dizlerinin üstüne çökmek get down on one's knees v.
dizlerinin üstüne çökmek fall onto one's knees v.
birinin üstüne suçu yıkmak pin a crime on someone v.
üstüne kalmak die on someone v.
direksiyonu üstüne kırmak drive toward someone v.
direksiyonu üstüne kırmak steer toward someone v.
üstüne kazımak/oymak engrave onto v.
üstüne kazımak/oymak engrave upon v.
üstüne yatmak stiff v.
bir şeyin üstüne resim vb çizmek draw on something v.
üstüne yürümek walk up to someone v.
üstüne basmak emphasise v.
yeniden üstüne almak reassume v.
üstüne fazla yükümlülük almak overcommit v.
ortalığın altını üstüne getirmek turn the place upside down v.
bir dizinin üstüne çökmek take a knee v.
bacak bacak üstüne atmak cross your legs v.
(üstüne) dökmek affuse v.
altını üstüne getirerek aramak rancel v.
tekrar üstüne çekmek reincur v.
üstüne atılmak charge v.
birinin üstüne katran sürüp tüye bulamak tar and feather a person v.
üstüne giyivermek toss v.
üstüne çok sert basarak hırpalamak trample v.
yanlışlıkla üstüne basmak tread v.
köpekleri (bir avın) üstüne salmak bait v.
aniden üstüne atılmak zoom v.
üstüne (hiyerarşik olarak) gitmek go upstairs v.
altını üstüne getirmek underturn v.
üstüne damlamak bedribble v.
üstüne çiselemek bedrizzle v.
üstüne kusmak bespew v.
üstüne çullanmak jork [scotland] v.
üstüne tuzak kurmak betrap v.
(bir şeyin üstüne) bağlantı işareti koymak matchmark v.
üstüne atlamak leap (at) v.
(bir şeyin) üstüne yıkılmak come crashing down onto v.
şahin gibi üstüne çullanıp saldırmak hawk v.
üstüne ekleyerek güçlendirmek build v.
üstüne gelmek loom v.
üstüne titremek much [dialect] v.
kütükleri kirişlerin üstüne yerleştirmek bunk v.
üstüne ışık yansıtarak parlatmak glorify v.
üstüne atılmak clap v.
üstüne iyilik yağmak descend v.
üstüne bereket yağmak descend v.
üstüne yazmak direct v.
üstüne nefesini vermek onde [dialect] [obsolete] v.
üstüne hohlamak onde [dialect] [obsolete] v.
üstüne çullanmak onfall v.
üstüne sürmek onlay v.
üstüne gölge yapmak overcloud v.
üstüne gelmek overhang v.
üstüne binmek override v.
altını üstüne getirmek oversearch v.
üstüne basmak overtread v.
üstüne basmak overtrip v.
altını üstüne getirmek overwhelm v.
üstüne fazla düşmek overwork v.
altını üstüne getirmek rout v.
üstüne yatmak impropriate [obsolete] v.
üstüne binmek interlap v.
altını üstüne getirmek drag v.
üstüne titremek cotton v.
üstüne düşmek cuiter [dialect] [scotland] v.
üstüne atmak fasten v.
(bir şeyin) üstüne oturtmak fay v.
üstüne gelmek inleaguer v.
üstüne vazife olmadığı halde sorgulamak intrude v.
üstüne çizik atmak score v.
saldırganca üstüne gitmek seek [obsolete] v.
kıçının üstüne düşmek sit down v.
altını üstüne getirmek fossick v.
altını üstüne getirmek skirmish v.
altını üstüne getirmek skirr v.
altını üstüne getirmek scur v.
(kararın) bir gece üstüne yatmak sleep v.
üstüne binmek bottom (something) v.
üstüne su sıçratmak splash water on v.
(bir şeyin) üstüne yatmak poach v.
üstüne atlamak sool v.
üstüne çıkmak superate v.
birden üstüne atlamak surprise v.
birden üstüne atlamak surprize v.
üstüne varmak assault v.
üstüne basılmış trodden on adj.
başkasının üstüne atılabilir imputable adj.
üstüne kayıtlı registered to adj.
üstüne katıca bir kabuk çekilmiş encrusted adj.
üstüne yazılan overwritten adj.
bacak bacak üstüne atmış cross legged adj.
üstüne basılan trodden out adj.
üstüne yazılmış overwritten adj.
altı üstüne getirilmiş sacked adj.
üstüne oturulabilir sedile adj.
başkasının üstüne atılabilemez nonimputable adj.
üstüne takılı on-board adj.
kendi üstüne düşünen self-reflexive adj.
üstüne atılabilir ascribable adj.
üstüne düşülmüş flocked adj.
üstüne düşen incumbent on adj.
üstüne düşen incumbent upon adj.
kıyafetinin üstüne tunik (camise) giymiş olan camisated adj.
üstüne bahise girilmemiş unbacked adj.
üstüne çok düşülmemiş unpampered adj.
üstüne basılan marched upon adj.
üstüne basılmış marched upon adj.
ayak bileğinin üstüne kadar uzanan hightop adj.
ayak bileğinin üstüne kadar çıkan hightop adj.
ayak bileğinin üstüne çıkan high-top adj.
ayak bileğinin üstüne uzanan high-top adj.
bilek üstüne uzanan high-top adj.
dizin üstüne gelen overknee adj.
altı üstüne gelebilir overturnable adj.
üstüne atılan imputative adj.
bacak bacak üstüne atılmış halde crosslegged adj.
kendi üstüne döndürülmüş invaginate adj.
üstüne alınabilir possessable adj.
üstüne alınabilir possessible adj.
omuz üstüne atılan sling adj.
üstüne üslük crown it all adv.
birbiri üstüne one thing on top of another adv.
üstüne yıkılabilirmişcesine imputatively adv.
bunun üstüne then adv.
üstüne bir de boot adv.
üstüne üstlük top it all off adv.
bunun üstüne thereupon adv.
altını üstüne over adv.
yemek üstüne on a full stomach adv.
baş üstüne certainly adv.
baş üstüne with pleasure adv.
dört ayak üstüne on all fours adv.
bir şeyin üstüne immediately after adv.
bir şeyin üstüne right after adv.
üstüne basa basa shrilly adv.
bir şeyin üstüne following prep.
üstüne yerleştirilmiş onto prep.
baş üstüne yes interj.
üstüne koymak anlamı veren ön ek in- pref.
üstüne gitmek anlamı veren ön ek in- pref.
bir şeyin üstüne giyilen anlamı veren son ek -let suf.
kaza üstüne kaza a whole series of accidents expr.
yolunun üstüne in the way expr.
Phrasals
üstüne çullanmak fly on v.
öylesine üstüne almak/atmak drape (something) around (someone or something) v.
öylesine üstüne almak/atmak drape something around someone or something v.
altını üstüne getirmek grub around v.
altını üstüne getirmek grub around for (something) v.
üstüne konmaya/yatmaya çalışmak bilk (one) out of (something) v.
üstüne konmaya/yatmaya çalışmak bilk someone out of something v.
altını üstüne getirmek bomb through (something) v.
altını üstüne getirmek bomb through v.
bir şeyin üstüne çıkmak go up v.
bir şeyin üstüne çıkmak go up v.
(bir yerin) üstüne doğru/üstüne gelecek şekilde (bir yapı) inşa etmek build (something) out over (something) v.
(bir yapıyı bir yerin) üstüne doğru/üstüne gelecek şekilde uzatmak build (something) out over (something) v.
(bir yerin) üstüne doğru/üstüne gelecek şekilde (bir yapı) inşa etmek build (something) out over something v.
(bir yapıyı bir yerin) üstüne doğru/üstüne gelecek şekilde uzatmak build (something) out over something v.
(bir yerin) üstüne doğru/üstüne gelecek şekilde (bir yapı) inşa etmek build (something) over something v.
(bir yapıyı bir yerin) üstüne doğru/üstüne gelecek şekilde uzatmak build (something) over something v.
(bir şeyin) üstüne/üzerine koymak put onto (someone or something) v.
(bir şeyin) üstüne/üzerine yerleştirmek put onto (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) kadar üstüne geçmek exceed (someone or something) by (something) v.
(birinin/bir şeyin) kadar üstüne geçmek exceed someone or something by something v.
beyzbolda topu vurucunun üstüne doğru atmak/atarak geriye kaçmaya zorlamak brush back v.
(duygular, düşünceler) üstüne çökmek close in v.
(duygular, düşünceler) üstüne çökmek close in on (one) v.
(bir şeyin önüne/üstüne) götürüp koymak carry (someone or something) over to (some place) v.
(bir malzeme üstüne bir şekil) kazımak carve (something) from (something) v.
(bir malzeme üstüne bir şekil) kazımak carve (something) into (something) v.
(giysi) üstüne geçirmek cast on v.
alelacele/çabucak giyinmek/üstüne bir şey almak fling something on oneself v.
alelacele/çabucak giyinmek/üstüne bir şey almak fling something on v.
bir şeyin üstüne çıkmak step up onto v.
birinin üstüne kusmak get sick on someone v.
bir şeyin üstüne uzanmak/yatmak lie down on something v.
birinin üstüne bir şey (battaniye/örtü) sermek lay something on someone v.
birini bulmak için bir yerin altını üstüne getirmek scrounge around for someone v.
birinin üstüne kusmak puke on someone v.
birinin/bir şeyin üstüne (taş vb) yağdırmak pelt someone or something with something v.
birinin üstüne fazla gitmek jaw at someone v.
bir şeyin üstüne bir şey çizmek/bir şeyin resmini yapmak paint something on v.
birinin üstüne kusmak throw up on someone v.
bir şeyin üstüne çıkmak step up on v.
bir şeyin üstüne bir şey çizmek/bir şeyin resmini yapmak paint something onto something v.
suçu birinin üstüne yıkmak/atmak pin something on someone v.
üstüne döküp saçmak strew on v.
üstüne saldırmak come out towards someone v.
üstüne almak own up to v.
üstüne sıçratmak splash onto v.
üstüne alınmamak bat away v.
(suçu) üstüne atmak impute to v.
üstüne dikmek stitch onto v.
üstüne saldırmak come out at someone v.
üstüne yürümek come for v.
üstüne yürümek come at v.
üstüne sıçratmak spatter on v.
üstüne zıplamak jump out at v.
(yapışması için) bir şeyin üstüne bastırmak press something onto something v.
üstüne dikmek stitch on v.
üstüne döküp saçmak slop something over something v.
üstüne zıplamak spring out at v.
(dar elbiseyi) üstüne cuk diye oturtmak pour oneself into something v.
(yapışması için) bir şeyin üstüne bastırmak press something on v.
üstüne koymak/yerleştirmek set something over something v.
bir şeyin en üstüne bir şey koymak crown (someone or something) with (something) v.
bir şeyin en üstüne bir şey yerleştirmek crown something with something v.
(birinin ya da bir şeyin) üstüne yıkılmak crush (up) against (someone or something) v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne sürmek daub (something) on(to) (something) v.
birinin veya bir şeyin üstüne dört nala koşmak charge down on someone or something v.
birinin veya bir şeyin üstüne hızla sürmek charge down on someone or something v.
birinin veya bir şeyin üstüne çullanmak charge down on someone or something v.
(birinin veya bir şeyin) üstüne gitmek get down on (someone or something) v.
birinin üstüne gitmek get down on someone v.
topuklarının üstüne çömelmek hunker down v.
birinin veya bir şeyin üstüne indirmek (yağmur veya akışkan madde) pour down v.
birinin veya bir şeyin üstüne akışkan bir maddeyi boca etmek/dökmek/yağdırmak pour down v.
üstüne bollukla/bereketle yağmak pour down v.
üstüne bollukla/bereketle yağdırmak pour down v.
birinin üstüne indirmek (yağmur) pour down v.
üstüne sağanak şeklinde yağmak (yağmur) pour down v.
(boğazını temizlemek/bir şeyi rahat yutmak için) üstüne su/bir içecek içmek rinse down v.
üstüne alınmamak toss something off v.
bir şeyin şeklini başka bir şeye göre değiştirip üstüne uydurmak work something down (over something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne (bir şey) sermek drape (someone or something) with (something) v.
hoş olmayan/üzücü bir konunun üstüne gitmek dredge up v.
bir şeyi bir şeyin üstüne düşürmek drop (someone or something) on (someone or something) v.
birini/bir şeyi başka birinin/bir şeyin üstüne düşürmek drop someone or something on someone or something v.
bir şeyi birinin üstüne düşürmek drop something on someone v.
kayıtta var olan sesin üstüne başka ses kaydetmek dub something over v.
(birinin/bir) şeyin üstüne kar yağmak dump on (someone or something) v.
(birinin) üstüne gitmek/haksız yere eleştirmek dump on (someone or something) v.
(bir şeyi, yazıyı, deseni) bir şeyin üstüne kazımak etch (something) in (something) v.
(bir şeyi, yazıyı, deseni) bir şeyin üstüne kazımak etch (something) into (something) v.
ruhsal/duygusal bir sorunun üstüne gitmeye çalışmak exorcise out v.
sorunların üstüne gitmek face up v.
(birinin) üstüne yüklenmek/kalmak fall (squarely) on (someone's) shoulders v.
(birinin/bir şeyin) üstüne göçmek fall upon (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne çökmek fall upon (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne yıkılmak fall upon (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne çullanmak fall upon (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne hücum etmek fall upon (someone or something) v.
(birinin) üstüne düşmek (iş) fall upon (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne göçmek fall on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne çökmek fall on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne yıkılmak fall on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne çullanmak fall on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne hücum etmek fall on (someone or something) v.
(birinin) üstüne kalmak fall on (someone or something) v.
(birinin) üstüne düşmek (iş) fall on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne düşmek fall onto (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) üstüne düşmek fall on (someone or something) v.
birinin üstüne düşmek (bir görev) fall upon someone v.
birinin üstüne kalmak fall upon someone v.
birinin üstüne düşmek (bir görev) fall on someone v.
birinin üstüne kalmak fall on someone v.
üstüne çullanmak fall on v.
üstüne hücum etmek fall on v.
birinin üstüne düşen bir görev olmak fall on v.
birinin üstüne kalan bir sorumluluk olmak fall on v.
bir şeyin üstüne düşmek fall on v.
bir iş üstüne kalmak fall on v.
bir görev/sorumluluk üstüne düşmek fall on v.
üstüne çullanmak fall on v.
üstüne hücum etmek fall on v.
üstüne çullanmak fall upon v.
üstüne hücum etmek fall upon v.