Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | bu yönde | in this direction adv. | ||
We know what the final outcome must be and what we need to do is continue working in this direction. Nihai sonucun ne olması gerektiğini biliyoruz ve yapmamız gereken şey bu yönde çalışmaya devam etmek. More Sentences |
||||
General | bu yönde | thereaway adv. | ||
General | bu yönde | thisaway [dialect] adv. | ||
General | bu yönde | towards prep. | ||
Slang | ||||
Slang | bu yönde | thataway expr. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
Idioms | ||
Idioms | bu yönde yürü/yürüyün | walk (right) this way v. |
Politics | ||
Politics | emzirmeyi savunup biberonla beslemeye karşı çıkan ve bu yönde protestolar yapan kimse | lactivist n. |
Social Sciences | ||
Social Sciences | insanları her yılın ocak ayında vegan olmaya teşvik eden ve bu yönde küresel çapta faaliyetlerde bulunan bir kuruluş | veganuary n. |
Philosophy | ||
Philosophy | hegel'in diyalektiğini 20. yüzyılda yeniden ele alan ve bu yönde gelişme gösteren felsefi görüş | neo-hegelianism n. |
Philosophy | hegel'in diyalektiğini 20. yüzyılda yeniden ele alan ve bu yönde gelişme gösteren akıma ait | neo-hegelian adj. |