differentiate - Turc Anglais Dictionnaire

differentiate

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "differentiate" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 19 résultat(s)

Anglais Turc
General
differentiate v. ayırmak
What is it that differentiates a Taliban-style regime from a democracy?
Taliban tarzı bir rejimi demokrasiden ayıran şey nedir?

More Sentences
differentiate v. farklılaşmak
He confirms the problem of abundant imports, but does not differentiate from the Commission's quotas.
Bol miktarda ithalat sorununu teyit etmekte, ancak Komisyon'un kotalarından farklılaşmamaktadır.

More Sentences
differentiate v. ayrım yapmak
We need to differentiate between the budgetary efficiency of the Funds and their real effectiveness.
Fonların bütçe verimliliği ile gerçek etkinliği arasında ayrım yapmamız gerekmektedir.

More Sentences
Common Usage
differentiate v. farklılaştırmak
General
differentiate n. başkalaşmış kayaç
differentiate n. başkalaşmış kaya
differentiate v. farklı olmak
differentiate v. fark etmek
differentiate v. fark gözetmek
differentiate v. ayrı seçi yapmak
differentiate v. farklılaştırmak
differentiate v. farkı görmek
differentiate v. ayırt etmek
differentiate v. tefrik etmek
differentiate v. ayrılmak
differentiate v. farklı yapmak
differentiate v. ayırım yapmak
Math
differentiate v. türev almak
Biology
differentiate v. (kök hücre) gelişim sırasında daha özel formlara dönüşmek

Sens de "differentiate" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 39 résultat(s)

Anglais Turc
General
differentiate into v. farklılaşmak
Of course, embryonic stem cells have a greater capacity for differentiating into any sort of tissue.
Elbette embriyonik kök hücreler her türlü dokuya farklılaşma konusunda daha büyük bir kapasiteye sahiptir.

More Sentences
Phrasals
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt etmek
The tiny human being is now also able to differentiate between colors.
Bu küçük insan artık renkleri de ayırt edebiliyor.

More Sentences
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırmak
We must be able to differentiate between objects and situations.
Nesneler ve durumlar arasında ayırım yapabilmeliyiz.

More Sentences
General
differentiate between v. fark gözetmek
differentiate (between) v. ayrım gözetmek
differentiate (between) v. fark gözetmek
Phrasals
differentiate (someone or something) from (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırt etmek
differentiate (someone or something) from (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırmak
differentiate (someone or something) from (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) farklılaştırmak
differentiate (someone or something) from (someone or something) v. (birinin/bir şeyin birinden/bir şeyden) ayırt edilebilir olmasını sağlamak
differentiate (someone or something) from (someone or something) v. (birinin/bir şeyin birinden/bir şeyden) farklı olmasını sağlamak
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark görmek
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında ayrım yaratmak
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark oluşturmak
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) farklı hale getirmek
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt edilebilir hale getirmek
differentiate (someone or something) from (someone or something else) v. (birini/bir şeyi başka birinden/bir şeyden) ayırt etmek
differentiate (someone or something) from (someone or something else) v. (birini/bir şeyi başka birinden/bir şeyden) ayırmak
differentiate (someone or something) from (someone or something else) v. (birini/bir şeyi başka birinden/bir şeyden) farklılaştırmak
differentiate (someone or something) from (someone or something else) v. (birinin/bir şeyin başka birinden/bir şeyden) ayırt edilebilir olmasını sağlamak
differentiate (someone or something) from (someone or something else) v. (birinin/bir şeyin başka birinden/bir şeyden) farklı olmasını sağlamak
differentiate between (someone or something) v. (birini/bir şeyi) ayırt etmek
differentiate between (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark görmek
differentiate between (someone or something) v. (birini/bir şeyi) ayırmak
differentiate between (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında ayrım yaratmak
differentiate between (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark oluşturmak
differentiate between (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) farklı hale getirmek
differentiate between (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt edilebilir hale getirmek
differentiate from v. -den farklı olmak
differentiate from v. -e benzememek
differentiate from v. -den başka olmak
differentiate from v. -den ayrılmak
differentiate from v. -den ayırt etmek
differentiate from v. -den ayırmak
differentiate from v. -den farklılaştırmak
differentiate from v. -den ayırt edilebilir olmasını sağlamak
differentiate from v. -den farklı olmasını sağlamak
Math
differentiate structure n. diferensiyel yapı
differentiate structure n. diferansiyel yapı