facts

Sens de "facts" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 110 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	verifiable facts n.	doğrulanabilir gerçekler
A report looks at facts, so we had to analyse verifiable facts. Bir rapor gerçeklere bakar, bu yüzden doğrulanabilir gerçekleri analiz etmemiz gerekiyordu. More Sentences
2	General	accept the facts v.	gerçekleri kabul etmek
You have to accept the fact that there is no acquis communautaire on nuclear safety. Nükleer güvenlik konusunda bir müktesebat olmadığı gerçeğini kabul etmek zorundasınız. More Sentences
3	General	reflect the facts v.	gerçekleri yansıtmak
The final version should reflect the fact that I abstained on that report. Nihai versiyon, bu raporda çekimser kaldığım gerçeğini yansıtmalıdır. More Sentences
4	General	face the facts v.	gerçeklerle yüzleşmek
We have to face the facts regarding the USA, the ICC and the European Union. ABD, ICC ve Avrupa Birliği ile ilgili gerçeklerle yüzleşmek zorundayız. More Sentences
5	General	based on facts adj.	gerçeklere dayanan
If those fears are based on fact, we can deal with them by information and participation. Eğer bu korkular gerçeğe dayanıyorsa bilgilendirme ve katılım yoluyla onlarla başa çıkabiliriz. More Sentences
Idioms
6	Idioms	facts of life n.	hayatın gerçekleri
Tom's parents never told him about the facts of life. Tom'un anne ve babası ona asla hayatın gerçeklerinden söz etmediler. More Sentences
7	Idioms	face facts v.	gerçeklerle yüzleşmek
You've got to face facts. Gerçeklerle yüzleşmek zorundasın. More Sentences
Law
8	Law	contrary to facts expr.	gerçeğe aykırı
What he has said is contrary to fact. Onun söylediği gerçeğe aykırıdır. More Sentences
General
9	General	social adaptation on cultural facts n.	akkültürasyon
10	General	social adaptation on cultural facts n.	kültürel kaynaşma
11	General	statement of facts n.	olay raporu
12	General	the facts of life n.	hayatın gerçekleri
13	General	cold facts n.	somut gerçekler
14	General	number facts n.	sayı kuralları (özellikleri)
15	General	the facts on the ground n.	fiili gerçekler
16	General	recitation of facts n.	gerçeklerin bire bir/olduğu gibi /aynen nakledilmesi
17	General	key facts n.	önemli gerçekler
18	General	brutal facts n.	acı/zalim/acımasız gerçekler
19	General	fun facts n.	ilginç gerçekler
20	General	false facts n.	doğru bilinen yanlışlar
21	General	nutrition facts n.	besin değerleri
22	General	facts and figures n.	rakamlarla gerçekler
23	General	quick facts n.	kısa özet bilgiler
24	General	book of facts n.	danışma kitabı
25	General	distort the facts v.	gerçekleri çarpıtmak
26	General	realize the facts v.	ayılmak
27	General	acknowledge the facts v.	gerçekleri görmek
28	General	twist the facts v.	gerçekleri çarpıtmak
29	General	establish the facts v.	gerçekleri tespit etmek
30	General	in the light of the facts adv.	olayların ışığı altında
31	General	in the light of the facts adv.	olayların gelişmesine göre
Phrases
32	Phrases	bearing these facts in mind expr.	bu gerçekleri unutmadan
33	Phrases	bearing these facts in mind expr.	bu gerçekleri akılda bulundurarak
34	Phrases	according to the facts expr.	gerçekliklere göre
35	Phrases	facts are stubborn things expr.	gerçekler acıdır
36	Phrases	according to the facts expr.	olgulara göre
37	Phrases	according to the facts expr.	olaylara göre
38	Phrases	according to the facts expr.	yaşananlara göre
39	Phrases	in the light of all the facts mentioned above expr.	yukarıda bahsedilen tüm bu gerçeklerin ışığında
Colloquial
40	Colloquial	don't let the facts get in the way of a good story expr.	gerçeklerin iyi bir hikayenin önüne geçmesine izin verme
41	Colloquial	don't let the facts get in the way of a good story expr.	gerçeklerle hikayeyi mahvetme
42	Colloquial	don't let the facts get in the way of a good story expr.	güzelim hikayeyi mahvetme
43	Colloquial	just the facts, ma'am expr.	sadece gerçekleri söyleyin
44	Colloquial	just the facts, ma'am expr.	sadece ne olduğunu anlatın
45	Colloquial	just the facts, ma'am expr.	süslemeden/abartmadan gerçekleri anlatın
46	Colloquial	just the facts, ma'am expr.	sadece olanları anlatın
47	Colloquial	just the facts, ma'am expr.	olanları olduğu gibi anlatın
48	Colloquial	just the facts, ma'am expr.	süslemeden/abartmandan/bir şey katmadan ne olduysa onu anlatın
49	Colloquial	just the facts, ma'am expr.	hikayeyi süslemeyin
50	Colloquial	them's the facts expr.	gerçek bu
51	Colloquial	them's the facts expr.	gerçek böyle
52	Colloquial	them's the facts expr.	durum bu
Idioms
53	Idioms	the facts of life n.	cinsellik
54	Idioms	the facts of life n.	cinsel yaşam
55	Idioms	full of facts n.	heyecan dolu
56	Idioms	the facts of life n.	yaşamın zorlukları
57	Idioms	the facts of life n.	yaşamın güçlükleri
58	Idioms	the facts of life n.	zor yaşam gerçekleri
59	Idioms	facts of life n.	cinsellik
60	Idioms	facts of life n.	cinsel yaşam
61	Idioms	facts of life n.	yaşamın güçlükleri
62	Idioms	facts of life n.	yaşamın zorlukları
63	Idioms	facts of life n.	yaşamın gerçekleri
64	Idioms	facts on the ground n.	asıl gerçekler
65	Idioms	facts on the ground n.	gerçekler
66	Idioms	facts on the ground n.	ortadaki gerçekler
67	Idioms	facts on the ground n.	fiili gerçekler
68	Idioms	stick to the facts v.	gerçeklere bağlı kalmak
69	Idioms	stick to the facts v.	gerçeklerden ayrılmamak
70	Idioms	get down to the facts v.	sadede gelmek
71	Idioms	get the facts straight v.	(bir konuyla ilgili) doğruları/gerçekleri bilmek
72	Idioms	marshal the facts v.	zamana göre düzenleme yapmak
73	Idioms	have the facts straight v.	(bir konuyla ilgili) doğruları/gerçekleri bilmek
74	Idioms	get one's facts straight v.	bir konuyla ilgili doğruları/gerçekleri bilmek
75	Idioms	get one's facts straight v.	bir konuyla ilgili doğruları/gerçekleri doğru düzgün öğrenmek/yansıtmak
76	Idioms	get the facts straight v.	bir konuyla ilgili doğruları/gerçekleri bilmek
77	Idioms	get the facts straight v.	bir konuyla ilgili doğruları/gerçekleri doğru düzgün öğrenmek/yansıtmak
78	Idioms	have (one's) facts straight v.	(bir konuyla ilgili) doğruları/gerçekleri bilmek
79	Idioms	have the facts straight v.	(bir konuyla ilgili) doğruları/gerçekleri bilmek
80	Idioms	full of facts adj.	olaylı
81	Idioms	full of facts adj.	olay dolu
82	Idioms	the facts speak for themselves expr.	gerçekler ortada
83	Idioms	the facts speak for themselves expr.	söze ne hacet
Speaking
84	Speaking	it's time to face the facts n.	gerçeklerle yüzleşmenin zamanı
85	Speaking	let's face the facts n.	gerçeklerle yüzleşelim
86	Speaking	stick to the facts expr.	hayallere kapılma
Trade/Economic
87	Trade/Economic	facts and figures n.	kesin veriler
88	Trade/Economic	facts and figures n.	tam rakamlar
89	Trade/Economic	fabricated facts n.	uydurma olaylar
Law
90	Law	facts of general notoriety n.	bilinen ve ünlü olaylar
91	Law	facts of the case n.	olayın unsurları
92	Law	summary of facts n.	olayların özeti
93	Law	statement of facts n.	vaka tebliği
Politics
94	Politics	stating the known facts n.	malumun ilamı
95	Politics	alternative facts n.	alternatif gerçekler
96	Politics	alternative facts n.	diğer/öteki gerçekler
97	Politics	alternative facts n.	çarpıtılmış/değiştirilmiş gerçekler
98	Politics	alternative facts n.	gerçek dışı
99	Politics	alternative facts n.	yalan
100	Politics	distort historical facts v.	tarihi gerçekleri saptırmak
Computer
101	Computer	fast facts n.	şaşırtan gerçekler
Psychology
102	Psychology	social facts n.	sosyal olgular
Military
103	Military	agreed statement of facts n.	iki tarafça birlikte tespit edilen ve ihtilaflı olmayan olayları ihtiva eden yazılı beyan
Modern Slang
104	Modern Slang	alt-facts (alternative facts) n.	alternatif gerçekler
105	Modern Slang	alt-facts (alternative facts) n.	diğer/öteki gerçekler
106	Modern Slang	alt-facts (alternative facts) n.	çarpıtılmış/değiştirilmiş gerçekler
107	Modern Slang	all facts no printer expr.	kesinlikle doğru
108	Modern Slang	all facts no printer expr.	çok doğru
109	Modern Slang	all facts no printer expr.	tamamen katılıyorum
110	Modern Slang	and them's the facts expr.	sonuç olarak