Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Synonymes
Phrases
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Turc - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Allemand - Anglais
Cacher l'historique
Détails de l'historique
Effacer l'historique
Historique :
balancing of circuit
fiddled
Historique
Phrases
Sens de
"fiddled"
dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 29 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
General
1
General
fiddle
n.
keman
Tom loves playing Irish tunes on the
fiddle.
Tom
kemanla
İrlanda ezgileri çalmaya bayılır.
More Sentences
2
General
fiddle
n.
üçkağıt
3
General
fiddle
n.
dolandırıcılık
4
General
fiddle
n.
katakulli
5
General
fiddle
n.
dalavere
6
General
fiddle
n.
korkuluk
7
General
fiddle
v.
keman çalmak
8
General
fiddle
v.
aylaklık etmek
9
General
fiddle
v.
üzerinde oynama yapmak
10
General
fiddle
v.
vaktini boşa harcamak
11
General
fiddle
v.
ayrıntılarla ilgilenmek
12
General
fiddle
v.
oyalanmak
13
General
fiddle
v.
dalavere yapmak
14
General
fiddle
v.
dolandırmak
15
General
fiddle
v.
parmak tıkırdatmak
16
General
fiddle
v.
gergin bir şekilde evirip çevirmek
17
General
fiddle
v.
beceriksizce onarmaya çalışmak
18
General
fiddle
v.
kurcalamak
19
General
fiddle
v.
karışmak
Colloquial
20
Colloquial
fiddle
n.
keman
21
Colloquial
fiddle
v.
aylaklık etmek
22
Colloquial
fiddle
v.
ayrıntılarla ilgilenmek
23
Colloquial
fiddle
v.
dalavere yapmak
24
Colloquial
fiddle
v.
keman çalmak
25
Colloquial
fiddle
v.
üzerinde oynama yapmak
26
Colloquial
fiddle
v.
vaktini boşa harcamak
Marine
27
Marine
fiddle
n.
masa yalpalığı
28
Marine
fiddle
n.
kötü havada masadakilerin kayıp düşmesini önlemek için masaya konan bariyer
Marine Biology
29
Marine Biology
fiddle
n.
iğne
Sens de
"fiddled"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 237 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
General
1
General
fiddle with
v.
oynamak
It is precisely with the short-fibre variant that farmers
fiddled with
the system.
Çiftçilerin sistemle
oynaması
tam da kısa lifli varyantla ilgilidir.
More Sentences
Music
2
Music
play the fiddle
v.
keman çalmak
Tom wants to be able to
play the fiddle
as well as Mary.
Tom, Mary kadar iyi
keman çalabilmek
istiyor.
More Sentences
General
3
General
a face as long as a fiddle
n.
suratı iki karış
4
General
fiddle-de-dee
n.
zırva
5
General
fiddle-faddle
n.
zırva
6
General
fiddle-faddle
n.
fasa fiso
7
General
fiddle-de-dee
n.
saçma
8
General
fiddle-faddle
n.
saçma sapan sözler
9
General
fiddle-faddle
n.
saçmalık
10
General
fiddle-de-dee
n.
boş laf
11
General
fiddle head
n.
geminin pruvasındaki sarmal süs
12
General
fiddle head
n.
eğreltiotu gibi bitkilerin ucunda bulunan kıvrık kısım
13
General
scotch fiddle
n.
kaşıntı
14
General
scotch fiddle
n.
kaşınma
15
General
scotch fiddle
n.
uyuz
16
General
fiddle with
v.
kurcalamak
17
General
play second fiddle
v.
ikinci derecede rol oynamak
18
General
fiddle about
v.
aylaklık etmek
19
General
fiddle away
v.
vakit öldürmek
20
General
fiddle around
v.
vakit geçirmek
21
General
fiddle about
v.
vaktini boşa harcamak
22
General
fiddle around
v.
aylaklık etmek
23
General
fiddle away
v.
zamanı boş geçirmek
24
General
fiddle around
v.
oyalanmak
25
General
fiddle with
v.
ayarlarıyla oynamak
26
General
fiddle with
v.
ayarıyla oynamak
27
General
fiddle-faddle
v.
tembellik etmek
28
General
fiddle-faddle
v.
zamanını boşa harcamak
29
General
fiddle-faddle
v.
vakit öldürmek
30
General
fit as a fiddle
adj.
keyifli
31
General
as fit as a fiddle
adj.
sağlığı yerinde
32
General
as fit as a fiddle
adj.
turp gibi sağlam
33
General
fine as a fiddle
adj.
çok güzel
34
General
fit as a fiddle
adj.
demir gibi
35
General
as fit as a fiddle
adj.
turp gibi
36
General
fiddle shaped
adj.
acayip şekilli
37
General
fit as a fiddle
adj.
neşeli
38
General
as fit as a fiddle
adj.
bomba gibi
39
General
fit as a fiddle
adj.
sapasağlam
40
General
as fit as a fiddle
adj.
zinde ve neşeli
41
General
as fit as a fiddle
adj.
herşeye hazır
42
General
fiddle-footed
adj.
telaşlı
43
General
fiddle-footed
adj.
heyecanlı
44
General
fiddle-footed
adj.
ürkek
45
General
fiddle-footed
adj.
kaygılı
46
General
fiddle-footed
adj.
aylaklık eden
47
General
fiddle-footed
adj.
gezinen
48
General
fiddle-de-dee
interj.
bu kadar önemseme !
49
General
fiddle-de-dee
interj.
eeh yetti artık
Phrasals
50
Phrasals
fiddle around
v.
kurcalamak
51
Phrasals
fiddle around
v.
oyalanmak
52
Phrasals
fiddle around
v.
oyalamak
53
Phrasals
fiddle around
v.
oynamak
54
Phrasals
fiddle around
v.
vaktini boşa geçirmek
55
Phrasals
fiddle around
v.
vaktini boşa harcamak
56
Phrasals
fiddle around
v.
karıştırmak
57
Phrasals
fiddle around
v.
vakit öldürmek
58
Phrasals
fiddle around
v.
aylaklık etmek
59
Phrasals
fiddle with someone
v.
biriyle uğraşmak
60
Phrasals
fiddle away
v.
boşa harcamak
61
Phrasals
fiddle away
v.
israf etmek
62
Phrasals
fiddle (someone) out of (something)
v.
(birinden bir şey) araklamak
63
Phrasals
fiddle (someone) out of (something)
v.
(birinden bir şey) çarpmak
64
Phrasals
fiddle (someone) out of (something)
v.
(birinden bir şey) sızdırmak
65
Phrasals
fiddle (someone) out of (something)
v.
(birinin bir şeyini) dolandırmak
66
Phrasals
fiddle (someone) out of (something)
v.
(birinin bir şeyini) hile ile almak
67
Phrasals
fiddle (someone) out of (something)
v.
(birinin bir şeyini) söğüşlemek
68
Phrasals
fiddle (someone) out of (something)
v.
(birinin bir şeyini) üçkağıtla elinden almak
69
Phrasals
fiddle something away
v.
bir şeyi boşa harcamak/geçirmek
70
Phrasals
fiddle something away
v.
bir şeyi çarçur etmek
71
Phrasals
fiddle something away
v.
bir şeyi israf etmek
72
Phrasals
fiddle with someone or something
v.
birini/bir şeyi kurcalamak
73
Phrasals
fiddle with someone or something
v.
biriyle bir şeyle oynamak
74
Phrasals
fiddle with (something)
v.
(bir şeyi) kurcalamak
75
Phrasals
fiddle with (something)
v.
(bir şeyle) oynamak
76
Phrasals
fiddle with (something)
v.
(bir şeyi) tamir etmeye çalışmak
77
Phrasals
fiddle with (something)
v.
(bir şeyin) ayarlarıyla oynamak
78
Phrasals
fiddle about
v.
oyalanmak
79
Phrasals
fiddle about
v.
boşa vakit harcamak
80
Phrasals
fiddle around
v.
oyalanmak
81
Phrasals
fiddle around
v.
boşa vakit harcamak
82
Phrasals
fiddle away
v.
amaçsızca keman çalmak
83
Phrasals
fiddle with
v.
sinyali daha iyi alması veya yayması için elektrik cihazının pozisyonunu ayarlamak
Phrases
84
Phrases
with a face as long as a fiddle
expr.
suratı iki karış
Proverb
85
Proverb
there's many a good tune played on an old fiddle
yaşlılar çok yetenekli olabilir
Colloquial
86
Colloquial
belly fiddle
n.
gitar
87
Colloquial
belly fiddle
n.
gitar için kullanılan bir söz
88
Colloquial
get played like a fiddle
v.
kerizlenmek
89
Colloquial
get played like a fiddle
v.
birinin parmağında oynatılmak
90
Colloquial
get played like a fiddle
v.
manipüle edilmek
91
Colloquial
get played like a fiddle
v.
oyuncak olmak
92
Colloquial
get played like a fiddle
v.
birinin elinde oyuncak olmak
93
Colloquial
get played like a fiddle
v.
biri tarafından kendi çıkarlarına göre yönetilmek
Idioms
94
Idioms
fiddle-faddle
n.
ıvır zıvır
95
Idioms
face as long as a fiddle
n.
suratı beş karış
96
Idioms
second fiddle
n.
ast
97
Idioms
second fiddle
n.
yan
98
Idioms
second fiddle
n.
önemsiz
99
Idioms
second fiddle
n.
tali
100
Idioms
second fiddle
n.
alt
101
Idioms
second fiddle
n.
-den sonra gelen
102
Idioms
second fiddle
n.
-den aşağı kalan
103
Idioms
second fiddle
n.
ikinci derecede
104
Idioms
second fiddle
n.
tabi
105
Idioms
second fiddle
n.
arka/ikinci planda
106
Idioms
hang up (one's) fiddle when (one) comes home
v.
eve gelince tüm neşesini yitirmek
107
Idioms
hang up (one's) fiddle when (one) comes home
v.
ailesinin yanındayken keyfi kaçmak
108
Idioms
hang up (one's) fiddle when (one) comes home
v.
eve gelince kendini kapatmak
109
Idioms
fiddle around with something
v.
bir şeyle oynamak
110
Idioms
fiddle with someone
v.
birine bulaşmak
111
Idioms
play second fiddle to someone
v.
birisinin gölgesinde kalmak
112
Idioms
play second fiddle
v.
birinin altında olmak
113
Idioms
fiddle with someone
v.
biriyle uğraşmak
114
Idioms
fiddle about with something
v.
bir şeyi kurcalamak
115
Idioms
fiddle about with something
v.
bir şeyle oynamak
116
Idioms
fiddle around with something
v.
bir şeyi kurcalamak
117
Idioms
play second fiddle
v.
daha aşağı düzeyde olmak
118
Idioms
be as fit as a fiddle
v.
çok sağlıklı olmak
119
Idioms
play second fiddle
v.
geri planda kalmak
120
Idioms
have more than one string to one's fiddle
v.
her alanda kabiliyeti olmak
121
Idioms
play second fiddle
v.
ikinci derecede olmak
122
Idioms
play second fiddle
v.
ikinci planda olmak
123
Idioms
be on the fiddle
v.
kazıklamak
124
Idioms
have more than one string to fiddle
v.
on parmağında on marifet olmak
125
Idioms
be on the fiddle
v.
kandırmak
126
Idioms
have more than one string to one's fiddle
v.
on parmağında on marifet olmak
127
Idioms
play second fiddle
v.
önemsiz işlerle uğraşmak
128
Idioms
fiddle while rome burns
v.
kılını bile kıpırdatmamak
129
Idioms
be on the fiddle
v.
kazık atmak
130
Idioms
play second fiddle
v.
önemsiz bir mevkide olmak
131
Idioms
be on the fiddle
v.
para kazanmak için yanlış yollara başvurmak
132
Idioms
be as fit as a fiddle
v.
turp gibi olmak
133
Idioms
fiddle about
v.
vakit öldürmek
134
Idioms
fiddle around
v.
vakit öldürmek
135
Idioms
hang up (one's) fiddle
v.
bir şeyden emekli olmak
136
Idioms
hang up (one's) fiddle
v.
ununu eleyip eleğini asmak
137
Idioms
hang up (one's) fiddle when (one) comes home
v.
eve gelince pestili çıkmak
138
Idioms
hang up (one's) fiddle when (one) comes home
v.
eve gelince hali kalmamak
139
Idioms
hang up (one's) fiddle when (one) comes home
v.
eve gelince hiçbir şey yapacak hali kalmamak
140
Idioms
have more than one string to fiddle
v.
birçok alanda yeteneği olmak
141
Idioms
have more than one string to one's fiddle
v.
birçok alanda yeteneği olmak
142
Idioms
play (someone) like a fiddle
v.
(birini) ustaca manipüle etmek
143
Idioms
play (someone) like a fiddle
v.
(birini) işine geldiği gibi oynatmak
144
Idioms
play (someone) like a fiddle
v.
(birini) parmağında oynatmak
145
Idioms
play first fiddle
v.
baş rol oynamak
146
Idioms
play first fiddle
v.
başı çekmek
147
Idioms
play first fiddle
v.
baştaki kişi olmak
148
Idioms
play first fiddle
v.
lider olmak
149
Idioms
play first fiddle
v.
yöneten/kontrol eden kişi olmak
150
Idioms
play first fiddle
v.
en yetkili/sorumlu kişi olmak
151
Idioms
be played like a fiddle
v.
kerizlenmek
152
Idioms
be played like a fiddle
v.
birinin parmağında oynatılmak
153
Idioms
be played like a fiddle
v.
birinin elinde oyuncak olmak
154
Idioms
be played like a fiddle
v.
manipüle edilmek
155
Idioms
be played like a fiddle
v.
biri tarafından kendi çıkarlarına göre yönetilmek
156
Idioms
hang up your fiddle
v.
ununu eleyip eleğini asmak
157
Idioms
hang up your fiddle
v.
emekli olmak
158
Idioms
hang up your fiddle
v.
işi bırakmak
159
Idioms
hang up your fiddle when you come home [us]
v.
ailesinin yanındayken keyfi kaçmak
160
Idioms
play second fiddle to
v.
-in gölgesinde kalmak
161
Idioms
play second fiddle to
v.
-in astı olmak
162
Idioms
play second fiddle to
v.
-in altında olmak
163
Idioms
play second fiddle to
v.
-den geri planda kalmak
164
Idioms
couldn't hit a bull in the ass with a bass fiddle
expr.
beceriksiz
165
Idioms
as fit as a fiddle
expr.
çok zinde
166
Idioms
as fit as a fiddle
expr.
demir gibi
167
Idioms
as fit as a fiddle
expr.
canlı
168
Idioms
fit as a fiddle
expr.
kelle kulak yerinde
169
Idioms
as fit as a fiddle
expr.
morali ve sağlığı çok iyi
170
Idioms
couldn't hit a bull in the ass with a bass fiddle
expr.
sakar
171
Idioms
as fit as a fiddle
expr.
sapasağlam
172
Idioms
as fit as a fiddle
expr.
sağlıklı
173
Idioms
as fit as a fiddle
expr.
taş gibi
174
Idioms
as fit as a fiddle
expr.
turp gibi
175
Idioms
fit as a fiddle
expr.
turp gibi
176
Idioms
on the fiddle
expr.
kandıran
177
Idioms
on the fiddle
expr.
kazıklayan
178
Idioms
on the fiddle
expr.
kazık atan
179
Idioms
on the fiddle
expr.
dolandıran
180
Idioms
on the fiddle
expr.
hileyle para kazanan
Technical
181
Technical
fiddle bow
n.
küçük çark milini hareket ettiren yay
Furniture
182
Furniture
fiddle-back
n.
sırt kısmı keman biçimli sandalye
Marine
183
Marine
fiddle block
n.
aynı düzlemde farklı çaplarda iki kasnağı olan palanga makarası
184
Marine
fiddle bow
n.
kemane baş
Marine Biology
185
Marine Biology
fiddle shark
n.
rhinobatidae familyasına ait çeşitli vatoz balıklarına verilen ad
186
Marine Biology
fiddle fish
n.
keler balığı
Zoology
187
Zoology
fiddle-back spider
n.
keşiş örümceği
Botanic
188
Botanic
fiddle-shaped
adj.
ortası büzük ve uçları yuvarlak (yaprak şekli)
History
189
History
fiddle pattern
n.
sapları keman şeklinde olan çatal ve kaşık stili
Religious
190
Religious
fiddle-back
n.
(katolik kilisesi'nde) önü keman şeklinde olan kolsuz papaz cübbesi
Music
191
Music
spike fiddle
n.
bir tür kemençe
192
Music
spike fiddle
n.
gövdesi hindistan cevizi kabuğundan yapılan küçük yaylı bir çalgı
193
Music
bass fiddle
n.
kontrbas
194
Music
bull fiddle
n.
kontrabas
195
Music
fiddle bow
n.
arşe
196
Music
fiddle bow
n.
keman yayı
197
Music
second fiddle
n.
yaylı çalgılar dörtlüsünde ikinci keman
198
Music
second fiddle
n.
orkestradaki ikinci kemanlardan biri
199
Music
second fiddle
n.
ikinci kemanın çaldığı bölüm
Entomology
200
Entomology
fiddle beetle (damaster blaptoides)
n.
japonya'ya özgü bir karafatma
Slang
201
Slang
fiddle-fart
v.
oyalanmak
202
Slang
fiddle-fart
v.
tembellik etmek
203
Slang
fiddle-fart
v.
boş işlerle uğraşmak
204
Slang
fiddle-fart
v.
faydasız işlerle uğraşmak
205
Slang
fiddle-fart
v.
aylaklık etmek
206
Slang
fiddle-fart
v.
kaytarmak
207
Slang
fiddle-fart
v.
savsaklamak
208
Slang
fiddle-fart
v.
boşa vakit harcamak/geçirmek
209
Slang
fiddle-fart
v.
ense yapmak
210
Slang
fiddle-fart
v.
yan çizmek
211
Slang
fiddle-fart
v.
sorumluluktan kaçmak
212
Slang
fiddle-fart
v.
boş boş oturmak
213
Slang
fiddle-fart
v.
aylak aylak oturmak
214
Slang
fiddle-fart
v.
vaktini boş yere harcamak
215
Slang
fiddle-fart
v.
oyalanmak
216
Slang
fiddle-fart
v.
tembellik etmek
217
Slang
fiddle-fart
v.
boş işlerle uğraşmak
218
Slang
fiddle-fart
v.
faydasız işlerle uğraşmak
219
Slang
fiddle-fart
v.
aylaklık etmek
220
Slang
fiddle-fart
v.
kaytarmak
221
Slang
fiddle-fart
v.
savsaklamak
222
Slang
fiddle-fart
v.
boşa vakit harcamak/geçirmek
223
Slang
fiddle-fart
v.
ense yapmak
224
Slang
fiddle-fart
v.
yan çizmek
225
Slang
fiddle-fart
v.
sorumluluktan kaçmak
226
Slang
fiddle-fart
v.
boş boş oturmak
227
Slang
fiddle-fart
v.
aylak aylak oturmak
228
Slang
fiddle-fart
v.
vaktini boş yere harcamak
229
Slang
fiddle-fart
v.
boşa vakit harcamak/geçirmek
230
Slang
fiddle-fart
v.
tembellik etmek
231
Slang
fiddle-fart
v.
aylaklık etmek
232
Slang
fiddle-fart
v.
oyalanmak
233
Slang
fiddle-fart
v.
sallanmak
234
Slang
fiddle-fart
v.
kaytarmak
235
Slang
fiddle-fart
v.
savsaklamak
236
Slang
fiddle-fart
v.
ayak sürümek
237
Slang
fiddle-fart
v.
boş işlerle uğraşmak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of fiddled
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy